Powered By Blogger

5 Nisan 2020 Pazar

YALNIZ ADAM (1986)


Senaryo ve Yönetmen: Cüneyt Arkın
Görüntü Yönetmeni: Şener Işık
Yapım: Aslan Film

Sesleri Alan: Gökhan Şiracı, Miksaj: Erkan Aktaş,

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Aytekin Akkaya, Hikmet Taşdemir, Songül Beyçe, Hikmet Taşdemir, Mehtap Sanıl, Ai Gü-ney, Mehmet Samsa, Mehmet Uğur, Karga Kemal,

Konu: Filmde, bir iş için Kıbrıs’a giden üç arkadaşın yaşadıkları anlatılır. Yakın arkadaş olan Cüneyt, Aytekin ve Aykut bir iş teklifi alır. Zengin iş adamı Suat Bey’in karısı Kıbrıs’ın Rum tarafına kaçırılmıştır. Suat Bey, karısının getirilmesi karşılığında üç arkadaşa yüklü bir miktar para vermeyi vaat eder. Kadını bulmaya çalışan üç arkadaşın başından birçok olay geçecektir. (Meltem İşler Sevindi)


VEDA TÜRKÜSÜ (1986)


Yönetmen: Yavuz Figenli
Senaryo: Ercü Gençdemir
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım: Topkapı Film/Yaşar Tunalı

Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Renk Uzmanı: Hayati Akbulut, Laboratuar: Hüseyin Kuğu, İzzet Tatlıcı, Montaj, Senkron: Mustafa Kent, Negatif Montaj: Selahattin Kılıççeken, Set Ekibi: Ali İnce, Ahmet Eskigölge, Işık Şefi: Yusuf Tümer, Yardımcıları: Hikmet Aydın, Salih Gül, Müzik: Kenan İlgen ve Arkadaşları, Makyaj: Cemal Gonca, Prodüksiyon Amiri: Hüseyin Zan, Reji Asistanı: Hülya Kayacan, Kamera Asistanı: Nusret Öz, Yapım Koordinatörü: Nami Dil-baz,
Yeni Stüdyoda seslendirilmiş ve Kısmet Film stüdyosunda hazırlanmıştır

Oyuncular: Mahmut Tuncer, Sema Peker, Atilla Ergün, Hayati Hamzaoğlu, Mehtap Anıl, Fikretb Fırat, Cemal Gonca, Yaşar Kutbay,

Konu: Filmde, iki amca çocuğunun engellerle dolu aşkı anlatılır. Seyit, amcası Davut Ağa’nın kızı Elif’e âşıktır. Ancak babasıyla amcası arasında başlayan kavga zamanla iki aileyi birbirine düşman eder. Seyit’in annesi, olacakları önceden tahmin ettiği için Elif’i istemeye yanaşmaz. Bununla birlikte Seyit’in ısrarına da fazla karşı koyamaz. Ancak Davut’un yüklü miktarda başlık istemesi işleri çıkmaza sokar. Davut’un amacı Seyit’i mülkünden edip köyden göç etmesini sağlamaktır. Seyit, amcasının oynadığı oyunu fark etmez ve bütün mülkünden olur ve Elif’e de kavuşamaz. İki genç için sıkıntılarla dolu bir süreç başlayacaktır. (Hasan Sakın)


VAZiFE UĞRUNA (1986)


Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop
Yapım: Erler Film/Türker İnanoğlu

Yönetmen Yardımcısı: Muzaffer Hiçdurmaz, Kamera Asistanı: Engin Uludağ, Işık Şefi: Ali Salim Yaşar, Işık Asistanı: Ramazan Akgül, Adem Döşeme, Sanat Yönetmeni: Sohban Koloğlu, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Montaj: Mehmet Bozkuş, Negatif Montaj: Ömer Aksu, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuvar: A.Tümay Rızai, Şems Tokgöz, Prodüksiyon Amiri: Adnan İrkut, Necati Şimşek,
(Sineray Film Stüdyolarında hazırlanmıştır)

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Şehnaz Dilan, Salih Kırmızı, Muzaffer Tema, Nilüfer Aydan, Nuri Alço, Cöşkun Göğen, Saime Bekbay, Memduh Ün, Tuna Tunç, Zeki Alpan, Yüksel Gözen, Yaşar Şener, Baki Tamer, Süheyl Eğriboz, Faruk Savun, Sohban Koloğlu, Kamil Sesli, Yusuf Çetin, Kadir Kökmektedir..

KONU: Tahsin (Cüneyt Arkın), eşi (Nilüfer Aydan) ve kızı Gamze (Şehnaz Dilan) ile birlikte mutlu bir yaşam süren saygın bir polistir. Az para kazanıp, ayın sonunu zor getirmesine karşın, bu onun mutluluğunu ve işine olan sevgisini engellemez. Bir süre sonra emekliye ayrılacaktır. Onun gibi başarılı bir polis olan yardımcısı Aydın (Salih Kırmızı) ile Gamze’nin romantik bir ilişkisi vardır. Bir gün deneyimli komiser kendini üstlerinden gelen bir emirle uyuşturucu satıcılarının peşinde bulur. Tahsin’in eskiden tutukladığı uyuşturucu çetesinin başı Tahir, adamı Naci (Nuri Alço) ile bir intikam planı yapar. Naci Gamze’yi kendisine aşık eder. Annesi ile tanıştırma bahanesiyle bir eve götürür. Annesi diye tanıttığı Nalan, Tahir’in adamıdır. Gamze’ye uyuşturucu verirler. Tahsin eve dönmeyen Gamze’yi aramaya başlar. Genç kıza acıyan Nalan, Gamze’yi salıvermek isterse de fark edilip öldürülür. Paniğe kapılan Tahir ve Naci, Gamze’yi evde bırakıp kaçarlar. Aydın ve Tahsin uyuşturucunun etkisine girmiş Gamze’yi bulup hemen hastaneye kaldırırlar. Bu süreçte Tahsin’in Tahir ve adamlarına karşı amansızca bir takip ve yakalama operasyonları başlar. Sonunda toplumun kanını emen suçlular, Tahir ve Naci dahil, birer birer yakalanıp yasanın pençesine düşer. Bu arada, ailesinin yanı sıra Aydın da Gamze’yi sıklıkla ziyaret etmektedir. Hastaneden çıktığında ise genç kızı ailesinden ister. Ufukta mutlu bir evlilik görünmektedir.


ÜÇ HALKA YİRMİ BEŞ (1986)


Senaryo ve Yönetmen: Bilge Olgaç
Yazan: Muzaffer İzgü
Özgün Müzik: Mehmet Ateş
Kamera: Vecihi Ener
Yapım: Hakan Film/Hakan Balamir

Oyuncular: Hülya Avşar, Hakan Balamir, Orçun Sonat, Özcan Özgür, Atilla Yiğit, Hüseyin Peyda, Güzin Özipek, Tuncer Necmioğlu, Ülkü Ülker, Kenan Bal, Ergun Özcan

Konu:  Filmde, bir kasabaya çalışmaya giden baba ile kızının yaşadıkları anlatılır. Gülçiçek, eski bir dublör olan babası Kenan ile beraber kasaba kasaba dolaşarak halkacılık yapmaktadır. Gülçiçek’in güzelliği, gittikleri her kasabada başlarının derde girmesine sebep olur. Bu yüzden Kenan, kızını bir an önce hayırlı bir kısmetle evlendirme niyetindedir. Gittikleri bir kasabada herkes Gülçiçek’in babası tarafından satıldığına inanır. Kasabanın erkekleri Gülçiçek’e sarkıntılık eder. Bir tek kasabanın delikanlısı Sakin, Gülçiçek’in namuslu olduğuna inanır. Gülçiçek’e âşık olan Sakin, onunla evlenmek niyetindedir. Diğer taraftan kasabanın en zengini Dursun Ali Bey, Gülçiçek’e sahip olabilmek için uğraşır. Gülçiçek ise yaşadığı bu durumdan kurtulmaya çalışacaktır. (Meltem İşler Sevindi)

UZUN BİR GECE (1986)


Yönetmen: Süreyya Duru
Senaryo: Macit Koper
Eser: Necati Cumalı
Görüntü Yönetmeni: Sedat Ülker
Yapım : Murat Film/Süreyya Duru

Set Amiri: Bedri Uğur, Yardımcıları: Cumali Davulcu, Emin Özay, Akif Kilvan, Işık Şefi: İsmet Yurtçu, Görüntü Asistanı: Orhan Gök, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuar: Tümay Rızai, Şems Tokgöz, Armağan Köksal, Fehmi Acar, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Montaj: Sedat Kardeniz, Senkron: Metin Çeşmebaşı, Mustafa Kalkan, Soner Şenbecerir. Negatif Montaj: Ömer Aksu, Sultan Yıldırım, Yönetmen Asistanı: Gülin Tokat, 2. Asistan: Dilek Duru, Yapım Yönetmeni: Rauf Ozangil, Müzik: Cahit Berkay, (Sineray Film Stüdyolarında hazırlanmıştır)

Oyuncular: Hülya Avşar, Aytaç Arman, Sevim Çalışgir, Yaman Okay, Selçuk Uluergüven, Şener Gökkaya, Gülsen Tuncer, Menderes Samancıları, Savaş Ustay, Erol Güçer, Selçuk Dinçer, Gönül Özkan, Erol Güçer, Nergis Güçer, Gönül Dinçer, Cemil Vural, M. Ali Karadoğan, Mehmet Duyar,

Konu: Bir köyde babasız büyüyen Gülsüm (Hülya Avşar), Selman'a (Aytaç Arman) ilgi duyar. Çünkü köyün yakışıklı delikanlısı Selman, atının üstünde körüklü çizmeleriyle Gülsüm'ün yaşamına erkekliğin simgesi olarak girer... Ve Gülsüm, kadınsı heyecanlarını ilk kez samanlıklarda, hendeklerde Selman'la sevişerek yaşar. Ancak Gülsüm 'ün olgun ve hoş-görülü kocası Zekeriya usta (Yaman Okay) ile, gerçek yüzünü bir gecede tanıyıp vazgeçtiği Selman arasında bir seçim yapması gerekmektedir... Ama Gülsüm ikisini de seçmeyecektir.

UMUTSUZLAR (1986)


Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Senaryo: Mehmet Aydın, Selami Şahin
Kamera: Sedat Ülker
Yapım: Burak Film/Sungur Esen, İbrahim Mertoğlu

Oyuncular: İsmail Hazar, Özlem Onursal, Nazan Ayas, Şebnem Karlıdağ, Ümit Yesin, Diler Saraç

Konu: Konu: Film, para ile inançları arasında sıkışıp kalan bir gencin öyküsünü konu alır. İsmail, ailesiyle birlikte kenar mahallede yaşayan fakir bir delikanlıdır. Üniversitede okuyan İsmail, geceleri bir pavyonda sahneye çıkarak para kazanmaya çalışır. Okul arkadaşlarından Sibel ise varlıklı bir aileye mensuptur ve İsmail’e âşıktır. Ancak İsmail aradaki uçurumun farkındadır. Bu nedenle Sibel’in duygularına karşı tereddütlü davranır. Bununla birlikte çevresinin de baskısıyla Sibel’e evlenme teklif eder. Ancak Sibel’in İsmail’e olan ilgisinin ardında başka gerçekler vardır. (Hasan Sakın)

UMUT SOKAĞI (1986)


Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: İlhan Engin, Şerif Gören
Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı
Müzik: Hasan Yükselir
Yapım: Umut Film/Abdurrahman Keskiner

Oyuncular: Kadir İnanır (Aliş Silvan), Şehnaz Dilan (Yonca), Bülent Bilgiç (Bülent Alper), Kazım Kartal (Arap Hasan), Baki Tamer (Abdurrahman), Songül Ülkü (Bülent), Ali Tutal (Mafya), Selahattin Fırat (Topal Recep), Ali Ceylan (Dilaver Uyanık), Hasan Yıldız (Tetikçi), Akif Kilman, Seyfettin Karadayı, Muhteşem Durukan, Dündar Aydınlı, Salih Eskioğlu, Turgay Aksoy, Bedri Uğur, Metin Osmanoğlu, Yılmaz Kurt, İsmail Kurt, Ni-yazi Gökdere, Yaşar Kutbay

Konu: Kadırgalı Ali Silvan , bir haksızlık sonucu çalıştığı fabrikadan atılır. Bu yiğit, güçlü, kendine güvenli genç adam, mafya örgütünün ilgisini çeker. Ve kısa zamanda babalar arasına katılır. Gençlik arkadaşı Bülent'i yanına alarak işçilerin ve kazandığı büyük paraların yönetimini ona verir. Ancak Bülent, ona ihanet edecek ve imparatorluğunu kurmaya kalkacaktır. Artık iki arkadaşın hesaplaşması kaçınılmaz olur.

v    Umut Sokağı" sansür kurulunca yasaklandığı için Antalya Şenliği'ne katılamamıştı. Bu kez Danıştay kararıyla gösterilebiliyor. Sansür, “kara para" sahipleri, giderek resmen mafya örgütleriyle iş bayatımızın bir bölümünü yönetenlerin özdeşleştirilmesine, yıldırım hızıyla yükselen kimi iş çevrelerinin, kimi şirketlerin ardında ne dümenler döndüğünün ima edilmesine mi kızmış? Kapitalizmin tümüyle sütten çıkmış kasık olmadığının, paranın mutlaka namuslu biçimde kazanılmadığının gösterilmesine mi kızmış? Bilinmez... Bilinen, filmin senaryosunun, belki gerçekten ilginç şeyler göstermek, söylemek ister gibi olduğu... Ancak sonuç olarak yüzeyselliğe saplanıp kalan, klasik mafya klişelerinde boğulan önemsiz bir film çıkmış ortaya... Ne emekçilikten gelip babalığa sıçrayıveren, sürekli optolidon içip, öfke krizleri geçiren Ali Silvan'ın ne de diğerlerinin kişilikleri belirgin...

Film, öte yandan tipik bir Şerif Gören filmi... Gören, porno film seyreden "aile kadınlarından seks filmleri oynatan sinemalarda kendi kendini tatmin eden gençlere, günümüz Türkiye’sinden çeşitli saptamalar yaparken, Bülent'in sürekli Beethoven 5. Senfoni dinlemesi gibi buluşlarla da aydınlara göz kırpmaya çalışıyor. Ama aydın bir seyirciye seslenmeyi de amaçlayan bir filmde, söz gelimi holding toplantısı aile kavgası, "Baba'nın dert dinlemesi" gibi sahnelerin sanki bir karikatür düzeyinde verilmesi neden ola ki? “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

UÇURUM (1986)


Yönetmen: Samim Utku
Senaryo: Ahmet Ündağ
Görüntü Yönetmeni: Erhan Canan
Yapım: Metro Film/Zeki Kafalı

Oyuncular: Kenan Kalav, Selin Dilmen, Nalan Türkoğlu, Orhan Atasoy, Kenan Pars, Erdo Vatan, Ece Berkant

Konu: 
Film, kiralık bir katille dansçı bir kızın aşk öyküsünü konu alır. Kenan, ülkenin en büyük uyuşturucu kaçakçısının damadıdır. Kayınpederi hesabına tetikçilik yapan Kenan, işi bırakmaya karar verir. Üstelik son dönemde bir dizi cinayet işlediği için polise yakalanma korkusuyla yaşamaktadır. Bir gün tesadüfen tanıştığı Selin adında bir kız Kenan’ın hayatını değiştirir. Kenan kısa sürede Selin’e âşık olur. Mafya içinden çekilerek sakin bir yaşam sürmeye karar verir. Ancak yeraltı dünyasında Kenan’ın ölüm emri verilmiştir.

TOKATÇILAR (1986)


Senaryo ve Yönetmen: Aykut Düz
Kamera: Şener Işık
Yapım: Burç Film/Fedai Öztürk
Yönetmen Yardımcısı: Muharrem Özabat, Laboratuvar: Yahya Öztürk, Zekeriya Şahin Işık Şefi: Ömer Ekmekçi, Ses Kayıt: Erkan Aktaş, Prodüksiyon Asistanı: Erol Kesler,

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Bülent Kayabaş, Oya Demir, Hayri Caner. Hüseyin Kutman, Yadigâr Ejder, Mümtaz Alpaslan, Hikmet Şirin

Konu: Film, para için mücadele eden bir grup soyguncunun hikâyesini konu alır. Hırsızlık ve dolandırıcılık yaparak büyük paralar elde eden Cüneyt, zengin yaşlı kadınları ve mafya babalarını dolandırmakla kalmaz. Bir yandan da zengin iş adamlarını soyar. Ancak girdiği işlerden biri yüzünden Cüneyt’in başı derde girer. Dolandırdığı mafya babalarından biri, Cüneyt’e kaptırdığı parayı geri alması için Neşe adında bir soyguncuyla anlaşır. Neşe ise Cüneyt’in eski ortağı Havlu Hüseyin’e başvurur. İki çete arasında kıyasıya bir mücadele başlayacaktır. (Hasan Sakın)


TEYZEM (1986)


 Yönetmen: Halit Refiğ
Senaryo: Ümit Ünal
Görüntü Yönetmeni: Ertunç Şenkay
Müzik: Atilla Özdemiroğlu
Sanat Yönetmeni: Betül İnced
Yapım : Burç Film/Fedai Öztürk

Oyuncular: Müjde Ar (Üftade), Tomris Oğuzalp (Anne, Semiha), Haldun Ergüvenç (Haşim), Yaşar Alptekin (Erhan/Orhan), Mehmet Akan (Baba, Recep), Necati Bilgiç (Niyazi), Ayşe Demirel (Azade), Serra Yılmaz (Şenay), Uğur Yücel, Kamuran İnselel, Ümit Ünal (Süleyman), Reha Kıral, Ferit Ferman (Küçük Umur), Ali Demiel (Doktor), Dilek Pakalın (Rüya), Arif Kilman (Kasap İhsan), Elif Turut (Küçük Fulya), Esra Çeşmeci (Büyük Fulya), Hakkı Üstün (doktor)

Konu: Sinemamızm usta yönetmenlerinden Halit Refiğ'in imzasını taşıyan "Teyzem", psikiyatrik bir bozukluğu; şizofreniyi ele alan az sayıda filmimizden biri. Genel olarak Türk sinemasının psikiyatrik bozuklukları ve anomalileri işlemede kısır kaldığı ve bu konuda sık sık klişelere saplandığı bir gerçek. Refiğ'in yapıtı ise hastalığı tanımlayışı, öykünün içinde konumlandırıp yöntemi ve gerçekçi bakış açısıyla ayrılıyor benzerlerinden. Filmin ana karakteri olan Üftade'nin bilinmezliklerle dolu yaşamı, onu hayal meyal anımsayan küçük yeğeni Umur'un gözünden anlatılıyor film boyunca. Bu durum, zaten hayal ve gerçeği birbirinden ayıramayan Üftade'nin öyküsüne, bir de 'çocuk hafızası'nın muğlaklığını ekliyor ve giderek çoğalan soru işaretleri seyirciyi ister istemez öykü üzerinde düşünmeye zorluyor. Üvey babasının baskısı altında büyüyen, diğer kardeşleri gibi evden uzaklaşmanın yolunu bulamayan, ilk aşkının acısını hafifletmek için alelacele evlenen Üftade, kucağında bebeği ile baba ocağına döndükten sonra ciddi biçimde kopmaya başlıyor gerçeklikten. Kendi deyimiyle evin dışında da görülecek bir şey olmadığını fark eden ve kurtuluşu hayal dünyasında arayan genç kadının çırpınışı ise, daha hızlı batmasına yol açıyor. Ümit Ünal'ın detayları incelikle işleyen senaryosu, hem şizofreni gibi açıklanması zor bir hastalığı betimlemekte hem de kendi ayakları üzerinde duramayan bir kadının dramını ortaya koymakta son derece başarılı. Üftade'nin giderek sıklaşan aralıklarla geçirdiği sinir krizleri, geçmişe dönük sanrıları, içinde biriken zehri kustuğu yazıları, resimleri, kendi gerçekliğini çevresine kabul ettirmeye çalışmaktaki ısrarcılığı, kimsenin ona inanmadığı bu dünyadaki yalnızlığı, çaresizliği, karakteri yaşayan, kanlı canlı bir insan olarak var ediyor. Seksen darbesinden hemen sonra başlayan öykü, her ne kadar Üftade'nin iç fırtınalarına odaklanmış olsa da, satır aralarında döneme dair oldukça önemli ve gerçekçi tespitler bulmak da mümkün. Son derece tutarlı biçimde çizilen yan karakterler, darbenin yarattığı kaos ortamını, ardından gelen hızlı liberalleş-me sürecini, sadece yaşam şekilleri değil, karakterleri de değişmeye başlayan insanların bocalayışlarını ustaca aktarıyor seyirciye. "Teyzem" senaryosu, sinemasal anlatımı, kurgusu ve oyuncu performansları ile sinemamızın en yetkin örneklerinden biri. Müjde Ar'ın Üftade rolündeki başarısının yanı sıra, üvey babayı canlandıran Mehmet Akan ve delişmen erkek kardeş rolün-deki Necati Bilgiç'i de kesinlikle anmak gerekir... (P.T.) Sinema En İyi Yüz Film”

v    Türk sinemasında yeni bir gelişme var. Eskinin, filmin türü ne olursa olsun, her özelliği, her davranışı bilinen, önceden kestirilebilen kalıplaşmış, klişe kahramanlarının yerine, değişik "farklı" özel-likleri olan, başkalarına benzemeyen kişiler geliyor. "Birey" kavramı gelişiyor, buna bağlı olarak da, belki ilk kez "psikoloji" ve psikolojik kaygılar, araştır-malar geliyor sinemamıza...

"Teyzem" bu türden araştırmacı bir senaryo... Milliyet Sanat Dergisi senaryo yarışmasında özellikle Selim İleri dostumun kadirbilir dikkatiyle değerlenmiş ve oy birliğiyle birinci seçilmişti. Ama o zaman bunu bir "senaryo taslağı" diye değerlendirmiş ve üzerinede uzun boylu çalışılması gereğini belirtmiştim. Çalışılmış da!.. Ve senaryo, gerçi etlenip kanlanmış, ama özünden de özelliklerinden de bir şeyler yitirmiş.,,

"Teyzem" kuşkusuz1 o beklediğim, hayal ettiğim film değil... İlk senaryonun vaat ettiği tüm incelikler kırılıp yok olmuş sanki... Üftade'nin düğününde çalan gitarcnıın Erhan olması veya düğün gecesi kaynana-görümce ikilisinin kapı dinlemeleri gibi "ince" (!) buluşları kim dahil etti, bilemem. Üftade'nin yıllar sonra rastladığı adamın gerçekten Erhan olup olmadığı veya üvey babasının gerçekten ona saldırıp saldırmadığı gibi sorular ise, ne kesin bir yanıta kavuşabiliyor, ne de (gerekli düşsel - fantastik atmosfer yaratılmadığından) düş gibi algılanabiliyor.. Film bu haliyle "Arabulucu" bir yana bir "Adı Vasfiye" bile olamıyor, ancak bir tür "Fahriye Abla" çeşnisi olarak kalıyor... Çünkü temel bir yanlış var. O da kuşkusuz Halit Refîğ'in yönetmenlik yetenekleri bir yana bu tür bir konuya/filme yatkın olmaması.

"Bireyci" tavrı böylesine "tu kaka" eden bir yönetmenin günün birinde kendisini böyle bir hikâye karşısında bulmasının bütün çelişkisini taşıyor. "Teyzem".. Ve Halit Refiğ’in, İlginç bir başlangıçla etkili bir final arasında yer yer kendini duyuran ustalığına kargın, hiç bir anında inandırıcı, doyurucu bir film olamıyor, örnekse Atıf Yılmaz’dın sön dönemindeki yarı fantastik denemelerinin tadına ve kıvamına ulaşamıyor,,.

"Teyzem" başta sözünü ettiğim gelişme doğrultusunda iyi niyetli ve ilginç bir çalışma, ama amacına pek ulaşamamış...”Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”


v    Kaba, çarpık aile düzeni ve ilişkileri, çevre baskısı, kenar mahalle yaşamı, terk edilmişlikle ilgili psikolojik anlatımı, "içtenliği" sayesinde ilgiyle izlenen bir film. Sansürün yasaklılığını saptadığımız bazı sahnelerin yokluğuyla şizofreninin çıkış noktalarının anlaşılmaması, önceleri olumlu çizilen Umur'un anne-babasının (Üftade'ye göre abla-enişte) kişiliklerinin sonlarda ani deforme edilmesi (çok doğal aslında ama, seyirci hazırlıksız); uzun bir süre Umur'un anlatım dışı kalması, Ar'ın sevgilisini canlandıran oyuncunun kötü oyunuyla iyice silikleşen bir aşığın "neredeyse" gereksiz hale gelmesi; 70 ve 80'li yıllardaki değişimleri çevre mekan açısından eksik yansıtma (bu konuda bütçe ile ilgili sorunlar etkin olabilmekte) gibi kusurlarını örten bir "duyarlılığa" sahip "Teyzem". Atilla Özdemiroğlu'nun müziği ve intihar sahnesinden de çok etkilendiğimi belirtmeliyim. (Bkz.: Ali Ulvi Uyanık, Müjde Ar'lı iki film, Milliyet Sanat, S.: 157, 1 Aralık 1986).

TARZAN RIFKI (1986)


Senaryo ve Yönetmen: Natuk Baytan
Görüntü Yönetmeni: Rafet Şiriner
Yapım Cem Film/Yahya Kılıç

Yardımcı Yönetmenler: Adem Erul, Zuhal Üstüntaş, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Dublaj: Saadettin Erbil, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşses, Laboratuar Şefi: A. Tümay Rızai, Kurgu: Mevlüt Koçak, Set Ekibi: Cengiz Ökten, Hüseyin Kını, Mehmet Şenkal, Abdurrahman Menay, Işık Ekibi: İsmet Yurtçu, İsmail Dinçer, Yapım Yönetmeni: Ekrem Gökkaya, Adnan Karabacak, (Sineray Stüdyo ve Laboratuarlarında hazırlanmıştır).

Oyuncular: Kemal Sunal, Suna Yıldızoğlu, Saadettin Erbil, Dinçer Çekmez, Asuman Arsan, Ece Berkant, Hipi Coşkun, Hayri Caner, Ekrem Dümer, Hakkı Kıvanç, Celâl Donat, Süheyl Eğriboz

Konu: Filmde, şehirde kendine yer bulamadığı için ormana yerleşen bir adamın hayatı anlatılır. Rıfkı sakar bir kahvecidir. Uzun zamandır mahalleden tanıdığı Gül’e âşıktır. Genç kızın evlenmek için tek şartı vardır. Kendi evinde yaşamak ister. Günlerce ev arayan Rıfkı, kendi gelirine uygun bir yer bulamaz. Gül onu terk edince de ormana yerleşmeye karar verir. Kendini Tarzan zannetmektedir. Gazeteye ilân vererek Jane’i aramaya koyulur. Ancak evlilik randevusuna beklediği kadın yerine mafyanın adamları gelir. Rıfkı’nın neye bulaştığı hakkında hiçbir fikri yoktur. (Ayşe Adlı)

TABANCAMIN SAPINI/TESELLİM OLSUN (1986)



Yönetmen: Savaş Eşici
Senaryo: Savaş Eşici, İsmail Hakkı Şen
Görüntü Yönetmeni: Mükremin Şumlu
Yapım: Mutlu Film/Müfit İlkiz, Fatih Pekmutlu

Oyuncular: Erkan Ocaklı, Deniz Uğur, Ümit Acar, Hikmet Taşdemir, Tevhit Bilge, Şebnem Arcan, Hakkı Şen, Rafet Kalkan, Tevhid Bilge, İnci Atıllgan, Murat Özdemir, Özlem Çağla, Recep Bülbül, Fehmi Durguner, Nur İncegül, Ethem Temizkan,

Konu: Meşhur ettiği bir şarkıcıya aşık olan bir gazino patronunun aşkı.

ŞALVAR BANK (1986)


Senaryo ve Yönetmen: Hulki Saner
Görüntü Yönetmeni Mengü Yeğin
Yapım: Saner Film/Hulki Saner
Renk Uzmanı: Osman Koşkan, Montaj, Senkron, Negatif Montaj: Recep Pala, Dublaj Yönetmeni: Barış Ören, Set Teknisyenleri: Şef: Ekrem Çınaroğlu, Yardımcısı: Adnan Gürkonak, Işık Şefi: Mehmet Vural, Yardımcısı: Emin Uysal, Prodüksiyon Yardımcısı: Yunus Yakışıklı, Ka-mera Asistanı: Turgut Yamaç, Yar-dımcı Yönetmen: Kenan Uluergüven, Yardımcı Yönetmen Asistanı: Zühal Demiryürek, Prodüksiyon Amiri: Şerif Ablak, Kaya Ören Stüdyosunda hazırlanmış ve Ören Stüdyosunda seslendirilmiştir

Oyuncular: Sadri Alışık, Göksel Kortay, Selma Poyraz, Ergun Köknar, Nami Esatgil, Aysel Kiper, Damla Coşkunoğlu, Yüksel Gözen, Yılmaz Tuncay

Konu: "Reşit Ağa ile Karısı Güllü İstanbul’a gelirler. Akrabası Selahattin’in evini adres eksikliğinden dolayı çok arayarak sonunda bulurlar. Selahattin karısı ve kızı ile yaşamaktadır, kız sevdiğine kaçmıştır Polislere haber verirler ve genç sevgileri polis getirir. Selahattin’in karısı huysuz biridir,

Reşit Ağa ve Güllü’yü küçük görerek onları evde istemediğini söylemiştir. Selahattin onları gizlice kömürlükte yer göstererek orada kalabileceklerini söylemiştir. Sessiz olmalarını ve burada idare etmelerini söyler. Selahattin gençten şikayetçi olmayarak genci bıraktırmıştır. Sabah Reşit Ağa erkenden kalkar Selahattin ve karısı ile kızları için konuşmaya gider onlar daha uyumaktadırlar, uyandırır, Selahattin onları odadan kovar. Reşit ile Güllü gezerler, paraları kalmamıştır. Paraları olsa köye gideceklerini söylerler. Lokantada yemek yerler paraları olmadığı için bulaşıkları yıkarlar. Yatmak için gizlice kömürlüğe gidip yatarlar, ertesi gün tekrar lokantaya giderler lokanta kapatılmıştır, sokaklarda aç susuz dolaşırlar tekrar kömürlüğe gelirler. Güllü hamile olduğunu ve acıktığını söyler. Reşit de yiyecek bir şey bulmak için sokaklarda dolaşır, sahile gelir, sahilde martının biri üzerine pisler. Elini şalvarının cebine atar mendil çıkarmak için cebinden para çıkar. Parayla yiyecek bir şeyler alır karısına götürür Durumu karsına anlatır. Elini cebine attıkça para çıkartır. Paraları çuvallara doldururlar. Artık zengin olmuşlardır, üzerlerine kıyafet, karısına mücevherler alır. Selahattin""in işleri iyi gitmemektedir. Evi Reşit satın almıştır. Reşit bir araba alır birde şoför bulur. 

Selahattin’in evine gelir karısı Güllü’yü tanımaz. Güllü tanıtır, Reşit ve Karısı onlarla alay ederler. Reşit ve Güllü restoranda yemek yerler. Güllü bir banka kurmasını ister. Bankanın adını da Şalvar bank koyarlar. Selahattin’in kızının sevgilisi artık tahammül edemez ve evi silahla basar annesini ve babasını öldü-receğini söyler. Reşit Ağa gelir mani olur, ona ne iş yaptığını sorur o da işsiz olduğunu söyleyince onu bankasına Müdür yapar. Durum böyle olunca Selahattin kızını verir. Gençler evlenir. Genç bankanın işlerine alışır. Banka kar etmeye başlamıştır. Diğer bankaların Müdürleri telaş içindedir ve çare ararlar ve paranın kaynağını öğrenmek için sekreterlerini Reşit Ağayı yardım bahanesi ile evine çağırır para ister, Kadın Müdürlere durumu anlatır, inanmazlar, ama kadın onları ikna eder. Adamlar şalvarı çalmak için plan yaparlar. Hırsız eve girer şalvarı çalır ve Müdürlere getirir. Müdürler tek, tek deneler ama şalvardan para çıkartamazlar. Bu defa Reşit’i kaçırmak için plan yapar ve kaçırırlar, Reşit elini şalvarın cebine sokunca yine para çıkarır diğerli tekrar dener ama çıkaramazlar Çare olarak şalvarı yakmaya karar verirler. Şalvar bankın önünde yakarlar, Reşit üzüntü içerisinde izlemektedir. Sonra elini pantolonun cebine atar yine para çıkınca sevinir. Etrafa para serpe, serpe gider."

SÜREYYA (1986)


Yönetmen: Yılmaz Duru
Senaryo: Sabah Duru
Kamera Erhan Canan
Yapım: Türk-Kan Film/Servidal Film, Sabri Demirdöğen, Semih Servidal

Işık Direktörü: Erol Karaşıray, Topsy Operatörü: İ. Halil Öner, Jenerik: Oktay Cengiz, Teknik Yönetmen: Ertan Küçükoktay, Prodüksiyon Amiri: Turgut Yamaş,

Oyuncular: Bulut Aras, Süreyya Mertoğlu, Erdo Vatan, Yıldırım Gencer, Yaşar Yağmur, Nuran Aksoy, Necati Er, Nuri Tuğ, Renan Fosforoğlu, Niyazi Gökdelen, Erdo Vatan,

Konu: Film, sevgilisinin şöhretinden yararlanmaya çalışan saplantılı bir adamın öyküsünü konu edinir. Yönetmen olma hayalleri kuran Faruk, bütün çabalarına rağmen amacına ulaşamaz. Günün birinde tesadüfen tanıştığı Süreyya adında genç bir kız, Faruk için bir umut ışığı olur. Faruk, Süreyya’yı meşhur ederek hayallerini gerçekleştirmek ister. Ancak zamanla bazı şeylerden feragat etmek zorunda kalan Faruk, gün geçtikçe hırçınlaşır. Faruk’un bu durumu çevresindekileri zorlamaya başlayacaktır. (Hasan Sakın)





SULTANOĞLU (1986)


Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: Abdullah Gürek
Yapım: Burak Film/Sungur Esen,İbrahim Mertoğlu,
Laboratuar: Tümay Rızai, Şems Tokgöz, Armağan Köksal, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Ses Mü-hendisi: Demir Arakon, Negatif Montaj: Ali Berkant, Ömer Aksu, Kurgu ve Eşleme,: Sedat Karadeniz, Set Ekibi: Ekrem Ülgey, Bedri Uğur, Murat Kaçar, Işık Şefi: İbrahim Sabuncu, Kamera Asistanı: Mesut Çağdaş, Yönetmen Yardımcısı: Arif Erkuş, Prodüksiyon Amiri: Günay Tümer, Sineray Film Stüdyosunda hazırlanmıştır

Oyuncular: Kadir İnanır, Pınar Avşar, Neslihan Acar, Merih Fırat, Ali Sururi, Hüseyin Peyda, Baki Tamer, Haluk Kurtoğlu, Hüseyin Kutman, İhsan Baysal, Ali Tutal, Demircan Türkdoğan, Oktar Durukan, Yaşar Kutbay, Erdoğan Seren, Yılmaz Kurt, Akif Kilman, Aysel Kiper,

Konu: Filmde, babasının intikamını almak isteyen bir adamın yaşadıkları anlatılır. Murat babasının yaptığı kanunsuz işlerden rahatsızlık duyar. Bu yüzden babasından uzaklaşır ve kendi işini kurar. Buna rağmen babası el altından Murat’ın işlerini kontrol eder. Bir gün babası bir düşmanı tarafından öldürülür. Babasının katillerinden intikam almak isteyen Murat, uygun zamanı bekleyecektir. (Meltem İşler Sevindi)