Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: İlhan Engin, Şerif Gören
Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı
Müzik: Hasan Yükselir
Yapım: Umut Film/Abdurrahman Keskiner
Oyuncular: Kadir İnanır (Aliş Silvan),
Şehnaz Dilan (Yonca), Bülent Bilgiç (Bülent Alper), Kazım Kartal (Arap Hasan),
Baki Tamer (Abdurrahman), Songül Ülkü (Bülent), Ali Tutal (Mafya), Selahattin
Fırat (Topal Recep), Ali Ceylan (Dilaver Uyanık), Hasan Yıldız (Tetikçi), Akif
Kilman, Seyfettin Karadayı, Muhteşem Durukan, Dündar Aydınlı, Salih Eskioğlu,
Turgay Aksoy, Bedri Uğur, Metin Osmanoğlu, Yılmaz Kurt, İsmail Kurt, Ni-yazi
Gökdere, Yaşar Kutbay
Konu: Kadırgalı Ali Silvan , bir
haksızlık sonucu çalıştığı fabrikadan atılır. Bu yiğit, güçlü, kendine güvenli
genç adam, mafya örgütünün ilgisini çeker. Ve kısa zamanda babalar arasına
katılır. Gençlik arkadaşı Bülent'i yanına alarak işçilerin ve kazandığı büyük
paraların yönetimini ona verir. Ancak Bülent, ona ihanet edecek ve
imparatorluğunu kurmaya kalkacaktır. Artık iki arkadaşın hesaplaşması
kaçınılmaz olur.
v Umut Sokağı" sansür kurulunca
yasaklandığı için Antalya Şenliği'ne katılamamıştı. Bu kez Danıştay kararıyla
gösterilebiliyor. Sansür, “kara para" sahipleri, giderek resmen mafya
örgütleriyle iş bayatımızın bir bölümünü yönetenlerin özdeşleştirilmesine,
yıldırım hızıyla yükselen kimi iş çevrelerinin, kimi şirketlerin ardında ne
dümenler döndüğünün ima edilmesine mi kızmış? Kapitalizmin tümüyle sütten
çıkmış kasık olmadığının, paranın mutlaka namuslu biçimde kazanılmadığının
gösterilmesine mi kızmış? Bilinmez... Bilinen, filmin senaryosunun, belki
gerçekten ilginç şeyler göstermek, söylemek ister gibi olduğu... Ancak sonuç
olarak yüzeyselliğe saplanıp kalan, klasik mafya klişelerinde boğulan önemsiz
bir film çıkmış ortaya... Ne emekçilikten gelip babalığa sıçrayıveren, sürekli
optolidon içip, öfke krizleri geçiren Ali Silvan'ın ne de diğerlerinin
kişilikleri belirgin...
Film, öte yandan tipik bir
Şerif Gören filmi... Gören, porno film seyreden "aile kadınlarından seks
filmleri oynatan sinemalarda kendi kendini tatmin eden gençlere, günümüz
Türkiye’sinden çeşitli saptamalar yaparken, Bülent'in sürekli Beethoven 5. Senfoni
dinlemesi gibi buluşlarla da aydınlara göz kırpmaya çalışıyor. Ama aydın bir
seyirciye seslenmeyi de amaçlayan bir filmde, söz gelimi holding toplantısı
aile kavgası, "Baba'nın dert dinlemesi" gibi sahnelerin sanki bir
karikatür düzeyinde verilmesi neden ola ki? “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları
ve Sinemamız”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder