Senaryo ve Yönetmen: Ömer
Kavur
Görüntü Yönetmeni: Salih
Dikişçi
Özgün Müzik: Atilla
Özdemiroğlu
Yapım: Alfa Film/Ömer Kavur
Yardımcı Yönetmen: Arslan
Kaçar, Işık Şefi: Recep Biçer
Oyuncular: Aytaç Arman (Ali), Macit Koper, (Yavuz)
Şahika Tekand, Arslan Kaçar, Orhan Çağman, Nurseli Çamlıbel İdiz, Osman
Alyanak, Erol Durak, Ergun Özcan, Orhan Başaran, Zuhal Olcay, Mehmet Esen,
Erdinç Bora, Zafer Atlıoğlu, Ömür Çelikn, Ömür Çelikbilek, Azmi Örses, Deniz
Eren
Konu: İki eski arkadaş olan yönetmen Ali'yle
(Aytaç Arman) senaryocu Yavuz (Macit Koper), çekimine başlayacakları mekanları
saptamak için bir yolculuğa çıkarlar. Ellerinde video alıcısıyla mekan
arayışları sırasında vaktiyle Rumlar tarafından terk edilmiş bir Anadolu kasabasıyla
karşılaşırlar. Harabeye dönüşmüş bu ilginç görüntü Ali'yi müthiş etkiler. Gerçekte
Ali, çevresiyle uyum sağlayamadığı gibi kendine de yabancılaşan bir kişiliğin
sahibidir. Arkadaşı Yavuz ise çevresiyle daha uyumlu ve geçekçidir. Bir kimlik
arayışı içinde olan Ali, bu etkilenme sonucu harabe köyün kilisesine kapanıp
yeni bir senaryo üzerinde çalışmaya başlar. Bu ölü kasabada başlayan yeni yolculuk
sırasında Ali, kendi kendisiyle hesaplaşır. Bölük pörçük anılar yumağı içinde
politik nedenlerle yitirdiği kardeşini, bir Rum güzelini anımsayarak düşsel
yolculuğuna devam eder
ÖDÜL;
Ø 25. Antalya Altın Portakal
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (15 – 22 Ekim 1987)
► “En İyi Film”
► Ömer Yavur “en iyi
yönetmen”
► Salih Dikişçi “ en iyi
görüntü yönet-meni”
► Atila Özdemiroğlu “en iyi
özgün müzik”
► Aytaç Arman “en başarılı
erkek oyuncu
Jüri Üyeleri: Orhan Aksoy, İhsan Yüce
Özsoy, Oğuz Makal, Fikret Hakan, Ünal Uzun, Burçak Evren, Tarık Dursun Kakınç,
Faruk Bayhan, Abdurrahman Keskiner.
Ø Kültür, sanat ve Turizm
Bakanlığı’nın 8 milyon liralık teşvik ödülü.
v İlk bakışta değişik, farklı
bir filmlen izlenimi bırakıyor "Gece Yolculuğu". Ama izleme süreci
geliştikçe bu değişiklik yerini sıkıntıya, hantallığa, yönetmenin kimi belirsiz
ve işlevsiz sahneleriyle nedensiz ve sonuçsuz bir boşluğa bırakıyor. Kavur,
kimi betimlemelerini adeta "anlaşılmadığı" ve
"kavranamadığı" oranda, daha çok anlam yüklemiş gibi göstermenin
gay-reti içine düşüyor (Bknz: Burçak Evren Ömer Kavur ve "Gece
Yolculuğu", Güneş, 25 Aralık 1987).
v Kavur bu ruh bilimsel irdeleme/mekan
götüremiyor. Eski, terk edilmiş Rum köyünün, yönetmenimizin içine kapandığı
yıkık kilisenin, mobilya galerisine dönüşmüş sinemanın, tüm bu
de-kor/mekanların Ali'nin "gece yolculuğu" ile ilişkisi belirmiyor.
Değişik fonlar üzerin-de yaşanan bu ruh serüveninin bu içsel hesaplaşmanın
anlamı, yapısı, mekanizması pek belirmiyor perdede ... Bu açıdan film, benzer
kıvamda bir serüveni anlatan "Anayurt Oteli"nin gergin çekiciliğine,
insanı bir an bırakmayan sürükleyiciliğine sahip değil. (Bkz.: Atilla
Dorsay, Cumhuriyet, 25 Aralık 1987) .
v "Gece
Yolculuğu"nun sorunsalını ise kendime çok yakın buldum. Sistem, düzen,
adına ne derseniz deyin, işte onun içinde, kendi doğruları ile piyasa koşulları
arasında bir denge tutturarak var olmaya çalışan, hangi ülkeden olursa olsun,
her sanatçının, her aydının temel bir sorunu gündeme getiriyor Kavur. İntiharı
bir hesaplaşmanın, kanırtıcı bir başyapıtı olabilecek bir filmi de bence
aceleci bir tutuma feda etmiş. (Bkz.: Murathan Mungan, Gece ve Yolculuk, Söz,
25 Aralık 1987).
v
Ilk bakışta değişik, ayrıksı bir film izlenimini bırakıyor
Gece Yolculuğu. Ama izleme süreci geliştikçe bu değişiklik ve ayrıksılık yerini
önlenemez bir sıkıntıya, giderek hantallığa, yönetmenin kimi belirsiz ve
işlevsiz sahneleriyle nedense ve sonuçsuz bir boşluğa bırakıyor. Kavur, kimi
betimlemelerini adeta anIaşılmadığı ve kavranmadığı oranda daha çok anlam
yüklenmiş bir göster-menin gayreti içine düşüyor. Bir sanatçının iç
ödeşmelerine ve ödeşmelerden kaynaklanan kimi bunalımlarına bir diyeceğimiz
elbette ki yok. Ama bu film, neyi değil, nasıl anlattığınla
değerlendirildiğinde, ortaya olumlu bir görünüm ne yazık ki çıkmıyor,
çıkamıyor. Ömer Kavur'un bu iç yolculuğun serüveniyle, olağanüstü görünümlü
mekan arasında da bir ilişki kurmakta zorlanıyor. Mekanın serüveniyle
kahramanın iç yolculuğu başka yollardan gelişip sonuçlanıyor. Yolları bir türlü
kesişmiyor. Mekan mı yolculuğu etkiliyor ya da zenginleştiriyor, yoksa iç
yolculuk mu bu mekandan bir şeyler alıyor, anlaşılmıyor. Burçak EVREN,
Güneş, 5 Aralık 1987
v Gece Yolculuğu'nda Kavur'un
meramı yine iletişimsizlik, ama bu sefer film kişilerinin ağızlarından
"iletişim", "iletişim kuramamak" veya "insan
sıcaklığını bula-mamak" lafları bir an eksik olmuyor. Filmin ana fikri,
bir işaret levhası gibi her an karşımıza Çıkıyor ve bu dertten muzdarip olan
film kahramanının bir yönetmen bu- gece yolculuğunu ne yazık ki karanlıkta sona
eren bir yolculuk haline getiriyor. Yönetmenimizin iletişimsizliği neyle,
kimlerle ya da nereyle? Her şeyden önce içinde bulunduğu sinema çevresiyle. Bir
film çekmek durumundadır ama o çevreden öylesine sıktı sıyrılmıştır ki, filmi
çekmek içinden gelmemektedir. Buraya kadar iyi; derken, filme mekan ararken
inanılmaz güzellikte, terk edilmiş bir köye gelir, yolculuğu orada bir
kesintiye uğrayacak ve mola verdiği bu mekanda kendi içine doğru bir yolculuğa
koyulacaktır.
İşler bu noktadan sonra
karışıyor. Her şeyden önce bu mekan yönetmene neyi hatırlatıyor, neyi ifade
ediyor? Evet, köye gelir gelmez çarpıldığını görüyoruz ama neye? çoğu kere en
sıradan nesneler bizi yoğun bir hatırlamaya sürükleyebilir ve biz bunu
açıklamakta zorluk çekeriz; kaldı ki hayalet evleri, görkemli kilisesi ile bir
köy. Yönetmenimizin köyün yakınlarındaki denize bakıp da, bu deniz bana başka
denizleri hatırlatıyor, demesiyle ne kadar yetinebiliriz. Pek az, böyle bir iç
yolculuğa da yanarak bağlamaya yetmeyecek kadar az hem de. (Fatih ÖZGÜVEN, Yeni
Gündem, 1987. )
v Gece Yolculuğu'nun sorunsalını kendime
çok yakın buldum. Sistem, düzen adına ne derseniz deyin, işte onun içinde, kendi
doğruları ile piyasa koşulları arasında bir denge tutturarak var olmaya
çalışan, hangi ülkeden olursa olsun, her sanatçının, her aydının temel bir
sorununu gündeme getiriyor. Kavur, intiharı bir hesaplaşmanın, kanırtıcı bir
başyapıtı olabilecek bir filmi de bence aceleci bir tutuma feda etmiş.
(Murathan MUNGAN, Söz, 5 Aralık 1987. )
v Ömer Kavur, Gece Yolculuğu
ile gerçek bir auteur olduğunu gösteriyor artık. İlk kez tek başına yazdığı
özgün bir senaryodan yola çıkmış. Fazla dağıl-madan 80 öncesine değinmeler ve
Türkiye'deki kültür erozyonuna eleştiriler de var senaryoda. Ka- vur'un yer yer
Wim Wenders (filminin adı yok) etkileri görülen anlatımı ise kusursuz.
Oyuncuları ölçülü kullanan, çevre tanım- lamasına önem veren, flashbacklerde
öznel kamera kullan-mak gibi biçim denemelerine girişen ve Ali'nin sıkıntısını,
bunalımın seyirciye aktarabilmek için olabildiğince ağır bir ritim tutturan
dengeli bir anlatım. (Ali HAKAN, Ikibine Doğru, 1987)