Powered By Blogger

25 Nisan 2020 Cumartesi

REİS BEY (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Mesut Uçakan
Eser: Necip Fazıl Kısakürek
Görüntü Yönetmeni: Erhan Canan
Yapım: Moroğlu Film / Ali Moroğlu

Müzik: M. Koral Sarıtaş, Sanat Yönetmeni: Zeynep Kısakürek

Oyuncular: Haluk Kurtoğlu, Murat Soydan, Ümit Acar, Sümer Tilmaç, Erol Tezeren, Songül Beyçe, Erdinç Akbaş, Nevin Aypar, Hicran Günay, Baki Tamer, Mehmet Beyazıt, Özkan Turgut

Konu: Bir adli hata nedeni ile vicdan azabı çeken bir ağır ceza hakiminin dramı anlatılır. Kısakürek'in oyununda ise; Nişantaşı'nda öldürülen zengin ve yaşlı bir kadının katili olarak, masumiyetini ısrarla savunan Oğlu, deliller ve tanık ifadelerine dayanarak idam edilir. Oysa gerçek öyle değildir ve asıl failin, idam edilen gencin arkadaşı olduğu anlaşılır. Katı ve merhametsiz bir kanun adamı olan, cezayı veren mahkeme reisi, yargılamada yasaların katı çerçevesinden çıkılması gerektiği, kararda merhamet. anlayışı ve psikolojiye de yer verilmesi gereği düşüncesine varıp, emekliliğini ister, aldığı ikramiyeyi asılan gencin ailesine bağışlar, Suçlular dünyasına girer; onları ikna ile çocuğu doğru yola getirmeye çalışır. bunun için kumarhanelere girip konuşmalar yapar; yine böyle gece kumarhanede ki tabanca ve bıçakları toplayıp cebine yerleştirmişken, polis baskını olur, ocakta ki gizli eroini de  bir aracebine koyarIar ve Reis Bey böyle yakalanır ve cezaevine konur, ama gerçek suçlunun bulunması ile berat eder.

Ödül:
Kültür Bakanlığı “Sinema Ödülü”


POLIZEİ (1988)


Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Hüseyin Kuzu
Kameraman: Erdal Kahraman
Müzik: Timur Selçuk
Yapım: Penra Film/Turgay Aksoy, Şerif Gören

Oyuncular: Kemal Sunal, Babet Jutte, Yalçın Güzelce, Atilla Cansever, Kaya Gürel, Nuri Sezer, Matthias Drawe, Nilüfer Usku, Levent Beceren, Cladia Hackermesser

Konu: Ali Ekber (Kemal Sunal), Berlinde çöpçülük yapmaktadır. Geceleri de bir Türk tiyatrosunun temizlik işini üstlenmiştir. Bir gece, herkes gittikten sonra, kostümlerin arasında bulduğu bir Alman polis üniformasını alıp evine götürür. Ertesi gün, bıyığını kesip bir de gözlük takarak polis kıyafetiyle sokağa çıkar ve dolaşmaya başlar. Dükkanları teftiş eder. Kahvelerde, önceleri kendisini tanıyıp alay eden arkadaşlarını korkutur. Daha öncelerinden tanıyıp da yüz bulamadığı Alman barmen kızıyla dostluğunu ilerletir. Ve sonunda da polisliği bırakarak tekrar çöpçülüğe devam eder.


Ödül:

1988 yılı Sinema Yazarları Seçiminde “ En İyi 3 filmden biri ve Erdal Kahraman “En İyi Görüntü Yönetmeni”

v    Şerif Gören'in Almanya'da çektiği film, bu sanatçımızın "gurbette" film yapan yönetmenlerimiz arasına katılmasını ve üstelik bu alanda son derece başarılı bir örnek vermesini simgeliyor. Gerçekten de bir yılı aşkın süredir Berlin'de olan Gören için "Polizei", ilginç bir etap... Hem Gören sinemasının tipik özelliklerini taşıyan hem de bunlara "dışarıda", Almanya'da, Berlin'de olmanın ve bir başka toplumu, bu başka toplumun Türklerle olan ilişkilerini ve çelişkilerini gözlemlemenin getirdiği yeni bir havayla donatılmış bir film "Polizei."
Gören'in son döneminin değişmez senaryocusu Hüseyin Kuzu, bizlere perdedeki en tipik Özelliklerinden sıyrılmış bir Kemal Sunal'ı getiriyor. Sunal, bu filmde Berlin'de yaşayan onbinlerce Türk'ten biri, çöpçülükle yaşamını kazanan Ali Ekber'dir... Çok küçük, ama anlamlı ayrıntılarla dolu bir gözlem, Ali Ekber'in oradaki Türk gettosu ile veya çevredeki Almanlarla olan ilişkilerini gözler önüne serer... Ekber'in milimetrik bir nizam anlayışı olan Alman polisle, parazit yaşayıp giden zampara dostu Filinta ile, tav olduğu san Alman kızıyla, kendi ailesiyle, Türk esnafla vs. olan ilişkileri iki toplumun arasındaki kültür ve değer farkları konusunda sayısız incelemeden daha çok şey söylüyor. Filmin sonunda Ali Ekber'in oyun gereği girdiği polis kılığını benimseyip Kreuzberg sokaklarında Alman polis kimliğiyle gezmesi, biraz fazla uzatılmış bir 'gag niteliği alır gibi olurken, Kuzu/Gören ikilisi çok ekonomik, yalın bir finalle, filmlerini çok hoş biçimde noktalıyorlar.

Polizei", düzeyli, seyri hoş, yer yer ince gözlemlerle dolu bir film.. Tümüyle Almanya'da çevrilmesi, Türk filmlerine özgü teknik yanlış ve eksiklikleri sıfıra indirgemiş. Sade bir güldürü filmi çerçevesinde TürkAlman ilişkilerine oldukça sağlam bir yaklaşım getiren film, yılın bizce en hoş sürprizlerinden biri... Almanya, Şerif Gören'e yaramış... Filmde Gören filmlerinde sık sık görülen abartma, uzatma, gereğinden çok tekrar gibi kusurlar hemen hiç yok... Gören'in son derece akıcı ve işlek sineması, Alman ve Berlin gerçeğine ilişkin kimi ipuçlarını ustaca kavrarken, sanırım Almanlara da kendileri üstüne bazı şeyler öğretecek... “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

v    Alman Akademik Mübadele Hizmeti'nin konuğu olarak, bir yıl kadar Berlin'de yaşayan ve sinema araştırmaları yapan Şerif Gören, dönüşünden önce çektiği bu film için, tüm ekibini Türkiye'den götürmüştür. Filmdeki aksaklıklarla ilgili olarak Senarist Hüseyin Kuzu şu açıklamayı yapmaktadır .
v     
"Bu Türk parasıyla Almanya'da film çekmenin dezavantajı. Yani oradaki bütün mekanları biz, kurduğumuz arkadaşlıklarla ücretsiz bulduk. O insanlar, orada gönüllü olarak oynadılar, film öylece çekildi. Yoksa buradan götürülen 125 milyon lirayla Almanya'da film çekilemezdi."


ÖĞRETMEN (1988)


Yönetmen: Kartal Tibet
Senaryo: İhsan Yüce, Memduh Ün Kartal Tibet
Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz
Yapım: Uğur Film/Memduh Ün 
Seslendiren: Erkan Esenboğa, Kurgu: Sedat Karadeniz,, Özgün Müzik: Cahit Berkay,

Oyuncular : Kemal Sunal, İhsan Yüce, Selma Sonat, Reha Yurdakul, Renan Fosforoğlu, Murat Yılmaz, Seçil Akbaş, Burçin Çakır, Nuray Coşkun, Ayber Yeşilyurt, Tuğba Ayyıldız, Fikri Özaltın, Aykut Coşkun, Deniz Akbaş, Orçun Tağtekin, Haluk Çömlekçi, Ender Soysal, Demet Altınok, Nuran Tıknaz, Kaya Gürel, Selahattin Fırat, Renan Fosforoğlu, Nevzat Açıkgöz, Ahmet Açan, Ferdi Akphi, Dursun Ali Sağıroğlu, Memduh Ünsal, arnur, Savaş Taner, Mustafa Suphi, Faruk Savun, Ali Rıza Cevizli, Cevdet Tigin, Hakkı Üstün, Kudret Karadağ, Rafet Kalkan

Konu: Filmde, Anadolu’da görev yapan bir öğretmenin İstanbul’a atanmasıyla yaşadığı ekonomik sıkıntılar konu edilir. Hüsnü, eşi ve iki çocuğuyla Anadolu’nun bir köyünde yaşayan başarılı bir öğretmendir. Başarılarından dolayı İstanbul’a tayin edilir. Öğretmen maaşıyla İstanbul’da geçinemeyen Hüsnü, ek iş yapmaya başlar. Fakat bu işlerin hiçbirinde başarılı olamaz. Hüsnü ve ailesinin durumu her geçen gün daha da kötüleşecektir. (Nesrin Taşkesenlioğlu)


NAZLI iLE EMiR (1988)


Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop
Yapım: Erler Film/Türker İnanoğlu

Yönetmen yardımcısı: Ümit Hiçdurmaz, Kamera Asistanı: Hakan Gürtop, Fotoğraflar: Nadi Özerkal, Işık Şefi: Ali Salim Yaşar, Işık Asistanı: Murat Omay, Ramazan Akgül, Teknik Yönetmen: Mehmet Bozkuş, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Negatif Montaj: Ömer Aksu, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Prodüksiyon Amiri: Adnan İrkut, Necati Şimşek, Laboratuar: A. Tümay Rızai, Şems Tokgöz, (Sineray Film stüdyolarında hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Tanya Arslan, Reha Yeprem, Tunç Parscan, Yıldırım Gencer, Aslan Altın, Nilüfer Aydan, Merih Özden, Baki Tamer, Renan Fosforoğlu, Mesut Sürmeli, Gülten Ceylan, Ayfer Gür, Zeki Sürmeli, Alper Haliloğlu, Ahmet Açan, Çetin Cengiz, Osman Cengiz, Aylin Cengiz, Sibel Cengiz

Konu: Nazlı (Tanya Eraslan) ile Emir (Reha Yeprem)... İki varlıklı ailenin aynı okulda okuyan çocukları... Okul basketbol takımının gözdesi Emir, Nazlı’nın gönlünü çelmiştir ve iki sevgili tüm zamanlarını birlikte geçirirler. Biran bile ayrılmak istemeyen iki genç aşık, tek çözümü evlilikte bulur ve ailelerine açılırlar. Emir, Nazlı’nın evine anne ve babasıyla tanışmaya gider. Nazlı’nın babası Selim Bey, Emir’in can düşmanı Rıza’nın oğlu olduğunu öğrenir öğrenmez ortalık karışır. Selim kızını okuldan alır ve görüşmelerini engeller. Ama gönül ferman dinlemez ve aşıklar bir gece buluşup kaçarlar. Emir’in babası Rıza, eskiyi unutup barışmaktan yanadır ama, Selim inadını sürdürür ve polise haber verir. Bir tanıdıklarının rastlantı olarak görüp ihbar etmesiyle yakalanan iki kaçaktan Emir, küçük yaşta bir kızı alıkoymak suçundan tutuklanır. Ailesine teslim edilen Nazlı, üzüntüden hastalanıp bir kliniğe yatırılır. Selim, kızını teyzesinin oğlu Doğan’la evlendirmek ister. Nazlı karşı çıkar ve hapisten salıverilen Emir’le hastaneden kaçar. Doğan, Nazlı ile Emir’i görür. İkisine engel olmak isterken yaralanır. Nazlı ile Emir bir otele saklanırlar. Ama hallerinden şüphelenen otel sahibi ikisini ihbar eder. Kaçmaktan yorulan, ama birbirlerinden sonsuza dek ayrılamayacakların anlayan iki sevdalı yürek için, önlerinde çılgınca ve dramatik bir seçenek kalmıştır. Ve Nazlı ile Emir, intihar eder.


MUHTEŞEM SERSERi (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Aykut Düz
Kamera Mustafa Kuzu
Yapım: Nilüfer Film/Kemal Kuzuoğlu

Işık Şefi: Mustafa Kırkağaçlı, Ses Kayıt: Gökhan Şıracı, Ses Miks: Erkan Aktaş,

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Sevim Özün, Aykut Düz, Turgut Özatay, Hüseyin Kutman, Ahmet Hoşsöyler, Erkan Hoşsöyler, Faruk Savun, Fikret Uçak, Ali Güney, Rafet Kalkan, Yılmaz Kurt, Karga Kemal,

Konu: Filmde, bir boksör ile bir kabadayının yolculuğu konu edilir. Eski bir boksör olan adam artık bir barda fedailik yapar. Bir gece evine eski antrenörü Hüseyin yaralı olarak gelir. Yanında azılı bir kabadayı olan Aykut’u da getirmiştir. Hüseyin boksöre bir miktar para verir ve Aykut’u adresini verdiği yere teslim etmesini rica eder. Sonra da Hüseyin hayatını kaybeder. Boksör, arkadaşının son isteğini yerine getirmek için Aykut’la uzun bir yolculuğa çıkacaktır. (Meltem İşler Sevindi)

MELODRAM (1988)


Yönetmen: İrfan Tözüm
Senaryo: Macit Koper
Görüntü Yönetmeni: Cem Molvan
Müzik: Önder Foca
Yapım: Muhteşem Film/İrfan Tözüm 
Sanat Yönetmeni: M. Ziya Ülkenciler, Aydınlatma Yönetmeni: Süleyman Çekiç, Kurgu: Mevlut Koçak,

Oyuncular: Hülya Avşar, Macit Koper, Yalçın Dümer, Mehmet Akan, Bülent Oran,

Konu: Esra (Hülya Avşar) roman yazma hevesinde olan uçuk bir kadındır. Ressam kocası Koray (Yalçın Dümer) ise bir uyuşturucu tutkunudur. Esra, onu hastalığından vazgeçiremez. Ve son çareyi, onu tedavi için hastaneye yatırmakta bulur. Ne var ki, durum değişmez. Koray'ın bir başka tutkusu da varlıklı bir aileden gelme, içine kapanık bir kişiliğe sahip antikacı Behzat'tır (Macit Koper). Behzat'la Koray arasındaki garip ilişkiler sürüp giderken, Esra'da aralarına girer. Esra'nın amacı babası hapiste olduğu yıllarda çocukluktan beri tanıdığı Behzat'ın gerçek kimliğini çözebilmektir. Ve yazacağı roman nedeniyle onu sorgular. Bir kadınla iki erkeğin ilişkileri, çatışmaları, garip ve karmaşık bir biçimde sürüp gider.

Ø    Melodram'da ustalıklı fırça vuruşlarıyla Türkiye'nin geçtiği baskıcı ara dönemlerin karabasanı da çiziliyor. Öykünün romantik dokulu perdesinin arkasında puslar içinde, bu dönemlerden ürpertici kesitleri görebiliyorsunuz. Mekan seçimi ve kullanımı, Melodram'da son derece başarılı. Cem Molvan'ın ustalıklı, özenli görüntüleri çok iyi seçilmiş, öyküsünün yapısıyla fevkalade bütünleşmiş iç ve dış mekanları oya gibi işliyor. (Erdal Çetin, Milliyet g., 23 Mart 1989) “Agah Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü”

Ø    Tözüm öncelikle gereğinden fazla konuşkan ve edebi senaryonun kurbanı olmuş. Ayakları yerden kesik üç kişinin adeta bir köşe kapmaca oynarcasına birbirleriyle kelime oyunlarına girişip, birtakım meçhul şeyleri sorgulamaya kalkmaları Melodram'ı bütünüyle bir bilmece film haline getirmeye yetmiş. (Burçak Evren, Melodram: Entel olma hevesi, Güneş g., 24 Mart 1989) “Agah Özgüç, a.g.e.”
Ø     
" Melodram" ne anlatıyor? Doğrusu bu soruya yanıt vermek pek kolay değil. Görebildiğimiz kadarıyla, bir ilişkiyi sürdüren iki erkeğin arasına gelip karışmak isteyen bîr kadının serüveni bu... Boğaz tepelerinde gerçekten de pek şirin bir evde oturan varlıklı antikacı Behzat'İa, genç, yetenekli ve morfinman ressam Koray’ın aralarına gelip karışan, genç bir Pınar Kür havalarındaki Esra, önce Koray'la yatıyor. Ama onun morfin ve Behzat tutkunluğunu engelleyemiyor. Esra, bunun üzerine çocukluğundan beri tanıdığı, babası içerdeyken onunla ilgilenmiş olan Behzat'ın gerçek kimliğini, "kadın düşmanlığı" etiketi ardındaki gizlerini öğrenmeyi deniyor. Ama Behzat, "ser veriyor, sır vermiyor," Sahi, iki erkeğin aralarındaki ilişkinin niteliği nedir? Eşcinsel bir bağ mı? Bİr manevi babaoğulluk mu, yoksa bir Pygmalion öyküsü mü? Seyircinin yorumu Özgürdür...

Kuşkusuz seyirci, bu filme herhangi bir biçimde katılıp katılmamakta da özgür... Ben, tüm çabama karşın katılamadım. Üçü de söylenmesi olanaksız diyaloglarla konuşan, cümlelerini (özellikle Macit Koper) gereksiz biçimde vurgulayan, sanki bir Yeni Dalga veya Antonioni vari bunalım filminden fırlamışa benzeyen kahramanlarımız, sorunlarına ve dünyalarına başkasını almakta, doğrusu ya, pek cimri davranıyorlar. "Melodram", Batılıların küçümseyici anlamda adlandırdıkları gibi, tam bir "entelektüel film" deneyi... Bir tür "entelektüel mastürbasyon" filmi bu... Bu tür bir sinemayı yapan Batılı ustalar yok değil. Ama onlar, Antonioni'ler, Bergman'lar, Tarkovski'ler, sinemalarının yüksek düzeyiyle, filmlerini sinema zevkinin topluca paylaşılabildiği orjilere dönüştürebiliyorlar. "Melodram"ın senaryo yazarı ve yönetmeni ise, ne yazık ki, mastürbasyonlarında tek başlarına kalmaya mahkûm gibiler. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız” Aynı eleştiri, Cumhuriyet Gazetesi’nin 24.3.1989 tarihli nüshasında “”Entelektüel Film Deneyi” başlığı altında yer almıştır.

MEÇHUL TOHUM/“TÜP BEBEK” (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Tarık Tibet
Kameraman: Hüseyin Ererez
Yapım: Rog Film/Osman Göcek

Dublaj Yönetmeni: Elif Baysal, Yönetmen Asistanı: Hatice Güler, Kamera Asistanı: Cenap Cevahir, Kuaför: Ömer Dalbudak, Set Ekibi: Nusret Yılmaz, Musa Siperel, Hamdi Sonsuz, Hüseyin Yıldırım, Makyaj: Zübeyde Erden, Nevin Barut, Işık Şefi: Mustafa Kırkağaç, Yardımcısı: Mustafa Öner, Prodüksiyon Yönetim: Şerif Ablak, Yunus Yakışıklı, Ses Mühendisi: Atilla Dankı, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Matipo: Fehmi Acar, Armağan Köksal, Laboratuar: Şems Tokgöz, Aslan Tektaş, Negatif Montaj: Necdet Tok, Montaj Asistanları: Metin Çeşmebaşı, Soner Şenbecerir, Negatif Montaj: Ömer Aksu,
Sineray Film stüdyosunda hazırlanmıştır

Oyuncular: Sevtap Parman, Refik Göçek, Yusuf Sezgin, Salih Kırmızı, Eşref Kolçak, Attila Ergün, Ülkü Ülker, Fatoş Cerit, Birsen Soylu, Nermin Timur, Mürüvvet İşbilir, Mustaf Dik, Dündar Aydınlı, Osman Betin, İbrahim Kurt, Neşe Arda, Hasan karaca, Masis, Ali Demir, Keko, Remzi Özkaya, Rahim Gündoğdu, Yıldırım Ünsal, Ali Yılmaz, Mustafa Kırkağaç, Bekir Yeşilkaya, Ali karakaş, Necmi Öney, Ali Berkman, Fikret Çeşmeli, Muhammed Erdoğan, Küçük Yıldız: Hande Pekcan,

Konu: Filmde, tüp bebek yaptıran bir ailenin yaşadıkları konu edilir. Uzun yıllar evli olan Kemal ve Nilgün’ün mutlu bir evliliği vardır. Ancak çok istemelerine rağmen bir çocuk sahibi olamazlar. Son çare olarak Nilgün tüp bebek yapmaya karar verir. Eşi ile anlaşır ve bir süre sonrada hamile kalır. Ne var ki çocukları olduktan sonra çiftin hayatı tamamen değişecektir. (Meltem İşler Sevindi)

KÜÇÜKSÜN YAVRUM (1988)


Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Arda Uskan
Görüntü Yönetmeni: Erdoğan Engin
Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa
Yapım: Moroğlu Film/Ali Moroğlu
Montaj: Sedat Karadeniz

Oyuncular: Orhan Gencebay, Melike Zobu, Sema Peker, Bülent Kayabaş, Ali Şen, Reha Yurdakul Hüseyin Peyda, Hikmet Taşdemir, Zühal Üstüntaş, Orhan Çoban, Seyfettin Karadayı, Ramiz Yalçın, Küçük Yıldız: Gökhan Emre

Konu: Orhan ceylanların, karacaların koşuştukları zümrüt yeşili bir orman yakınında doğmuş, geceleri kuşların ninnileriyle uyuyarak büyümüş bir köy çocuğudur. Ama ailesinin geçim zorlukları ve daha iyi bir hayat arayışı bu cennet köyünden ayırmıştır Orhan ve ailesini. Bir varoşa yerleşmişler ve Orhan evlenmiş, fabrikada iş bulmuş, namusuyla çalışmaya koyulmuştur. Bir işçi direnişine katılmıştır ve bu sırada fabrikada kendilerine şiddet uygulayarak engel olmak isteyen patronun adamı Ekrem'i dövmüş, altı ay hapis yatmıştır. Orhan'ın gecekondusunda birlikte kaldığı bir de yatalak kaynanası vardır.

Orhan mahpus damından çıktığında bütün talihsiz olaylar art arda sıralanacaktır. Sabıkalı olduğu için iş bulamayacak, namuslu olduğu için de boş bulduğu arazileri çevirip geceleri ev konduran açıkgöz Hasan Amca ve oğlu Suphi'nin teklif ettiği işlere bulaşmayacaktır. Kaynanası kütük gibi yatmaya devam edecek, ilaç ve geçim parası için el kapılarında temizlik yapan güzel karısı Zehra, hayata günden güne kusup iyice ekşileşecek, hapse girmesine neden olan Ekrem bu güzel ama ekşi kadına sarkıntılık yapmayı sürdürecek, Orhan zar zor bir iş bulacak ama bir hafta sonunda, patronu hayali ihracatçı çıktığından Orhan zar zor bir iş bulacak ama bir hafta sonunda, patronu hayali ihracatçı çıktığından yurtdışına kaçıp ortadan kaybolacak, sonuçta Orhan yeniden işsiz kalacaktır, fakat en kötüsü ailesiyle güzel bir gün geçirmek için gittiği Kilyos sahillerinde başına gelecektir. Kim bilir hangi gelişmiş ülkenin radyasyonlu atıklarını taşıyan, sahile vurmuş meşum varillerle oynayan oğlu Murat bir günde kanser olur, gözünün önünde eriyip gider. Yatakta kütük gibi yatan yaşlı kaynanası can verir, karısı ahlaksız Ekrem'in tacizleriyle iyice bunalır, Orhan parasızlık ve işsizlikle ne yapacağını iyice şaşırıp mahalledeki can düşmanı Ekrem'in kendisine sulanan kız kardeşi Ayşe'nin desteğiyle iş bulmaya çalışır ama karısı Zehra onları bir arada görüp kıskanır, Orhan onca yıllık sevgili karısını tokatlamak zorunda kalır. Ayşe'nin bulduğu işten de bir sonuç çıkmaz ve Orhan hala işsiz kalmaya devam eder. Ailenin başına gelen talihsizlikler bununla da son bulmaz:

Mahallede yanında dostu gibi dolaşan Suphi bir fikir verir kendisine kurtuluş için. Orhan'ın eski bir kumarbaz olduğunu hatırlatır kendisine, Orhan'ın mükemmel poker bilgisi ve birikimini dile getirir. Denize düşenin yılana sarılması gibi son bir deneme için bu yolu kullanmasını, "son günlerini geçiren oğlunun yaşamına bir yudum mutluluk saçabilmek için hiç de fena olmayacağını" sokar kafasına. Fakat bu yol da çıkmaz sokakta sonlanır, Orhan ellerindeki geriye kalan tüm birikimlerini de kumar masasında bırakır. Ekrem Zehra'ya yaptığı sarkıntılıkları büyük bir tutarlıkla sürdürmeye devam edip Zehra'ya sonunda tecavüz edince Orhan onu Ekrem'e ait bıçakla öldürür, tecavüze uğrayıp kirlenmiş Zehra ise arınmak amacıyla kendini asar. (Vadullah Taş)

KÜÇÜK FAHİŞE (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Nejat Gürsoy
Görüntü Yönetmeni: Mükremin Şumlu
Yapım: Kaplan Film/Nuri Tek

Oyuncular: Neslihan Acar, Nuri Tek, Mehmet Ezici, Nilgün Ersoy, Seyfettin Karadayı, Turgut Özatay, Renan Fosforoğlu, Nur Soylu

Konu: Büyük bir şehirde ünlü bir sanatçı olan ancak içinden çıkılmaz bir bataklığa düşen taşralı (köylü) kızın dramı.

KURTLAR GECEYİ SEVER (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Kunt Tulgar
Görüntü Yönetmeni: Ergün Özdemir
Yapım: Eser Film/Ercan İğne

Renk uzmanı: Hayati Akbulut, Laboratuar: Hüseyin Kuğu, İzzet Tatlıcı, Montaj, Senkron: Mustaf Kent, Negatif Montaj: Selahattin Kılıç, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Ar Direktör: Muammer A. Bilek, Set Ekibi: Hüseyin Ergüden, İbrahim Tekin, İbrahim Kul, Işık Şefi: Mazhar Eröz, Asistanlar: Osman Tanış, Gazanfer, Reji Asistanı: Cüneyt Yosulçay, Kamera Asistanı: Selin Özyılmaz, Prodüksiyon Amiri: Şerif Ablak, Asistanı: Yonus Yakışıklı, (Kısmet Film Stüdyosunda renklendirilmiş ve Sineray Film stüdyosunda seslendirilmiştir)

Oyuncular: Tolga savacı, Aytekin Akkaya, Filiz Aker, Hikmet Taşdemir, Kudret Karadağ, Oktar Durukan, Hüseyin Peyda, Hakkı Kıvanç, Ali Güney, Ali Ateş, Necati Aslan, Naim Arda, Burhan Kocataş, İbrahim Kurt, Ahmet Karaca, Mehmet Uğur, Ferhat Ünal, Niyazi Gökdere, Suphi yazıcı,

Konu: Film, büyük bir uyuşturucu şebekesi tarafından işlenen cinayeti aydınlatmaya çalışan iki polisin öyküsünü konu alır. İki polis memuru, uluslararası bağlantılı bir uyuşturucu şebekesi tarafından öldürülür. Olayı soruşturmak üzere polis teşkilatından komiser Murat ve Kemal görevlendirilir. İki arkadaş, görgü tanıklarının ifadesinden hareketle soruşturma başlatır. Durumu haber alan şebeke ise Murat ve Kemal’i öldürmek için harekete geçer. Ancak çete, önce olayın görgü tanıklarını ortadan kaldırır. Murat, çetenin başında Asım adında birinin olduğunu öğrenir. Ancak adı karanlık çevrelerle anılan pek çok Asım vardır. Doğru kişiye ulaşmaya çalışan Murat ve Kemal, bu süreçte hayatta kalma mücadelesi verecektir. (Hasan Sakın)


KURT PAYI (1988)


Yönetmen: Oğuz Yalçın
Senaryo: Zeki Göker
Görüntü Yönetmeni: Mahmut Yumuşak
Yapım: Onur Film/Mahmut Hekimoğlu

Oyuncular: Mahmut Hekimoğlu, Melike Zobu, İhsan Baysal, Ali Şen, Güzin Özipek, Zeki Göker, Kemal Yıldırım

Konu: Film, yerleşik yaşama geçen göçebe bir topluluğun öyküsünü konu alır. Güney Anadolu’daki göçebe topluluklar devletin baskısı yüzünden şehirlere yakın bölgelere göç ederler. Hasan Reis önderliğindeki göçebe topluluklardan biri, küçük bir kasabanın civarındaki obaya yerleşir. Obanın sahibi Şadan, topluluk içinde gördüğü Pembe’ye âşık olur. Bu nedenle grubun obaya yerleşmesine izin verir. Ancak Pembe, kasabada tanıştığı Mustafa’yla duygusal bir yakınlaşma içindedir. (Hasan Sakın)

KUMAR (1988)


Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Yapım: Umut Film/Abdurrahman Keskiner

Yönetmen Yardımcısı: Ali Kıvırcık, Görüntü Yönetmeni: Muzaffer Turan, Kamera Asistanı: Mesut Çağdaş, Negatif Montaj: Mustafa Kul, Montaj: Turgut İnangiray, Laboratuar: Selahattin Kaya, Mustafa Yıldız, Sesleri Alan: Gültekin Çavuşoğlu, Set Ekibi: Baki Soğukpınar, Işık Ekibi: Bülent Eryılmaz, Cengiz Yaşar, Yapım Müdürü: Erol Deniz, (Yeni lale Film Stüdyosunda Hazırlanmıştır)

Oyuncular: Ahu Tuğba, Atilla Saral, Birgül Şen, Orhan Aklan, Atilla Olcay, Tunç Parscan, Selahattin Fırat, Saba Yılmaz,

Konu: Film, hayatındaki sorunlarla mücadele eden bir kadının öyküsünü konu alır. Ülkenin tanınmış fotomodeli Arzu, kız kardeşi Zerrin’in sorunlarıyla boğuşmaktadır. Henüz gençlik çağının başında bulunan Zerrin, kumar ve uyuşturucu batağına saplanır. Arzu öte yandan sevgilisi Ekrem’le de sorunlar yaşamaktadır. Ekrem’in ailesi ikilinin ilişkisini onaylamaz. Ancak Ekrem ani bir karar alarak Arzu’yla gizlice evlenir. Arzu, evlendikten sonra Zerrin’le ilgilenemez. Zerrin ise gün geçtikçe sona doğru yaklaşmaktadır. (Hasan Sakın)


KİMLİK (1988)


Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo: Haşmet Zeybek
Kamera: Ergün Özdemir, Mustafa Yılmaz
Yapım: Tezcan Film/Mahmut Tezcan

Laboratuar: Hayati Akbulut, Ses Mühendisi: Gültekin Çavuş, Prodüksiyon Amiri: Hüseyin Zan, Reji Asistanı: Muharrem Özabat, Kamera Asistanı: Ahmet Gürkonak, Set Ekibi Hüseyin Ergüder, Celal Gonca, Engin Aydın, Gülgen Işık Servisi Şef: Mazhar Eröz, Montaj: Melih Gülgen, Senkron, Negatif Montaj: Alaattin Durmaz,
Kısmet Film Stüdyosunda yıkanmış ve Yeni Stüdyoda seslendirilmiştir

Oyuncular: Tarık Akan, Nebahat Çehre, Elif İnci Onat, Zeki Köker, Mahmut Tezcan, Orhjan Akkaya, Elif Baysal, Erol Özkök, Şener Gezgen, Bekir Yıldız, Haşmet Zeybek, Muharrem Özabat, Mazhar Eröz, Nur Gürkan,

► 12 Eylül sonrasına değinen Melih Gülgen'in yönettiği kimlik genel olarak 12 Eylül sonrası üzerine hikayesini kursa da olayın içine biraz daha girmiştir. Bir sabah arama yapılır tutuklanmasa da sakıncalıdır. kimliği zımbalanarak fişlenir. Bazı sahnelerin çıkarıldığı ''kimlik'' Melih Gülgen'e göre eksik bir filmdir. Yapımcısı, Mahmut Tezcan'ın sürekli sete gelip ''komünist filmi çekmeyin'' diyerek baskı yaptığını söyler.


KIZIN ADI FATMA (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Bilge Olgaç
Görüntü Yönetneni: Halit Aysan
Müzik: Cahit Berkay
Yapım: Elif Film/Mehmet Taluğ

Laboratuar: Selahattin kaya, Mustafa Yıldız, Eşleme: Turgut İnangiray, Negatif Kurgu: Mustafa Kul, Kurgu Bilge Olgaç, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Göksenil Güngör, Seslendirme Yönetmeni: Metin Belgin, Efekt: Sudi Yılmaz, Set Ekibi: İsmail Künden, Celal Gonca, Işık Ekibi: Fevzi Eryılmaz, Adnan Kalaycı, Murat Altınparmak, Yapım Sorumlusu: Cihat Karahan, Görüntü Yön. Yrd.: Uğur Kovan, Korhan Aysan, Yönetmen Yardımcıları: Savaş Akova, Belmin Söylemez, Öykü: Vural Pakel
Yeni Lale Stüdyosunda hazırlanmış ve Yeni Stüdyoda seslendirilmiştir

Oyuncular: Halil Ergün, Fulden Uras, Ümit Belen, Ülkü Ülker, Mert Egemen, Paşa Biber, İsmail Kündem, Hayriye Sayın, Gülümser Göker, Roz Yorgiadis, Süleyman Ekinci, Gülçin Aysan, Cihat Karahan, Ali Selvi, Birol Köksal, Sevim Ersin, Cahit Akay, Ali Köksal, Kemal Erdoğan,
Konu: Ekonomik güçlükler karısında kızını zengin biriyle evlendirmek isteyen babanın öyküsü.

KIZIM VE BEN “GURBET KADINI” (1988)


Yönetmen: Halit Refiğ
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Görüntü Yönetmeni Çetin Gürtop
Yapım: Erler Film/Türker İnanoğlu 
Sanat Yönetmeni: Sohban Koloğlu, Teknik Yönetmen: Mehmet Bozkuş,

Oyuncular: Gülşen Bubikoğlu, Cüneyt Arkın, Nilüfer Öz, Yılmaz Zafer, Kerem Yılmazer, Bülent Ufuk, Hülya Bilen, Cem Erman

KONU: Hamile haliyle sevgilisi Kenan (Kerem Yılmazer) tarafından terk edilen Reyhan (Gülşen Bubikoğlu) doğum sonrası bir mektupla cami avlusuna bıraktığı kızının ardından intihara kalkışır. Onu bulup son anda hastaneye yetiştiren Vedat (Cüneyt Arkın) zengin bir moda sanayicisidir. Ölümden kıl payı dönen Reyhan, yaşama yeniden sarılıp Vedat’ın şirketinde işe başlar. Bir yandan kızı Çağla’yı aramaktadır. Bu arada kalp spazmı geçiren Vedat’a yardımcı olur. Bu yakınlaşma bir süre sonra evliliğe dönüşür. Düşük yapıp bebeği olamayacağını anlayan Reyhan Vedat’a tüm geçmişini açıklar. Vedat adamı Raşit’ten (Bülent Ufuk) Çağla’yı bulmasını ister. Reyhan hastaneden döndüğünde Çağla evdedir. Reyhan çok sevinir. Yıllar geçer Çağla (Nilüfer Öz) büyümüş, sevgilisi Cem (Yılmaz Zafer) ile gününü gün eden asi bir genç kız olmuştur. Uyarısına sert bir dille karşı çıktığı Vedat kalp krizinden ölür. İşin başına Reyhan geçer. Reyhan Cem’den hoşlanmaz. Cem’in niyeti Çağla’yı kullanıp servete konmaktır. Kızından ayrılması için teklif ettiği yüklü para bile Cem’e az gelir. İki genç gizlice evlenirler. Reyhan çaresiz, kızının hatırına onlara ev para verir. Ama isteklerinin sonu yoktur. Sonunda para musluklarını kapatan Reyhan, Cem’in bu nedenle kızını dövmesini hazmedemez. Cem’den öldüresiye nefret eder. Cem Çağla’nın uyuşturucu etkisiyle çektiği çıplak fotoğraflarını basına vermekle tehdit eder. Çağla’ya da kötü davranıp her gün hırpalamaktadır. Annesini aramaması için genç kıza morfin yapan Cem cezasını Reyhan’ın silahından çıkan kurşunla bulur. Çağla suçu üstlenirse de, Reyhan mahkemede her şeyi itiraf eder. Çağla yaptıklarından dolayı çok üzgündür ve af diler. Artık annesinin istediği gibi bir insan olacaktır…