Powered By Blogger

11 Aralık 2022 Pazar

 

SENSİZLİĞE İSYAN (1995) "Rebellion against ignorance"


Senaryo ve Yönetmen: Oğuz Gözen, Görüntü Yönetmeni: Mustafa Kuzu, Yapım: As Film/Mehmet Aksu


Oyuncular: Cemal Gencer, Güneş Olcay, Halit Arkan, Rahmi Pala, Kemal Çapraz, Gülderen Acar, Hasan Yıldız, Fikret Çeşmeci, Mehmet Bereket, İbrahimKurt, Zahide

Konu: Ünlü bir yazar, balıkçıuların yaşamını incelemek ve yazmak için bir köye gider. Burada bir balıkçı kızına aşık olur.

Not: 1972 yılında Oğuz Gözen tarafından çekilen “Denizden Gelen Kız” filminin yeniden çevrimidir.

_____________________________________

Plot: A famous writer goes to a village to study and write about the life of fishermen. Here he falls in love with a fisherman's girl

 

SEN DE GİTME TRİYANDİFİLİS (1995) "Don't Go Triyandifilis"


Yönetmen:
Tunç Başaran, Senaryo: Ayla Kutlu, Macit Koper, Tunç Başaran Görüntü Yönetmeni: Colin Mounier, Müzik: Yalçın Tura, Yapım: Magnum Film/Jale Başaran  (TLes Films Du Grain de Sable/Jean Michel Carre, Philippe Cosson – Katakouzinos Films/Giorgos Katakouzinos (TürkFransızYunan Ortak Yapımı) Eser: Ayla Kutlu, Sanat Yönetmeni: Suna Çiftçi, Kurgu: Hilmi Güver

Oyuncular: Işık Yenersu (Sultan), Fikret Hakan (Antuan), Olivia Bonnamy (Triandafilis), Meriç Başaran (Teodora), Cezmi Baskın (Adem), Laurent Gauthier (Pierre), Ruhi Sarı (Rıfat), Cengiz Sezici (Reşit efendi), Tuvana Coşkun (Aleksia), Erick Garsin, Benjamin Bohr, Kadir Özdal, Mahmut Kısakürek (Başuşak), Filiz Alır (hizmetçi), Eralp Öztürk (Niko), Eda Müftüoğlu (Elenia), Mehmet Elmas (şoför), Atıf Eroğlu (otodoks papazı), Sıtkı Azgın (papaz), Hilmi Mutlu (imam), Özgür Görgün (Eren 8 yaş), Barış Görgün (Eren 10 yaş), Murat Gezer (Eren 20 yaş), Barbara Kallash (pansiyoncu), Erdinç Işıldak (Mustafa), Bülent Akbaba (halef), Murat Özdemir, Erol Saklar (traktör , şoförü), Sevgi Mısırlıoğlu (kadın), Çocuklar: Hale Mısırlıoğlu, Memoş Komat, Yasin Komat, Seval Özdemir

KONU: 1930'lu yıllarda Antakya'da Rum kökenli ailesi ve Türk bakıcısı Sultan'la yaşayan Triyandafilis'in sevgi dolu öyküsü. Baba Antuan'ın (Fikret Hakan), çocukları içinde en sevdiği büyük kızı, güzeller güzeli Triyandafilis'tir (Olivia Bonamy). Ne acı ki bu güzel kızın aile içindeki tek sorunu geri zekâlı olmasıdır. Bu nedenle Mösyö Antuan'ın en büyük korkusu kızının evden kaçıp kaybolmasıdır. Triyandafilis'in herşeyi ile sorumlu olan bakıcısı Sultan (Işık Yenersu), onunla bir ana kız ilişkisi içindedir. Triyandafilis, günün birinde, penceresinden gördüğü Fransız askeri Pierre'e aşık olur. Ne varki Fransız birlikleri ülkeden çekilme kararı alınca aşık olduğu asker de memleketine gitmek zorunda kalır. Genç kız evden kaçıp Pierre'in peşinden gider. İzi bulunamayan Triyandafilis günün birinde gerip dönüp Sultan'ı bulur. Tüm ailesiyle ülkeyi terkeden Mösyö Antuan, üç katlı evlerini, hastalıkla kocasıyla yaşayan Sultan'a bırakmıştır. Daha sonra Triyandafilis, Pierre'e benzettiği ve yeniden aşık olduğu inşaat işçisi Rıfat'la evlenir. Kore savaşı patlayınca bu kez de Rıfat savaşa girer ve bir daha dönmez. Ana gibi sevdiği Sultan ölünce yapayalnız kalan Triyandafilis, evin bahçesi önünde ne zaman bir asker geçse omuzuna dokunup "Gitme" deyişi, kulaktan kulağa yayılan bir efsaneye dönüşür. (Agâh Özgüç)

Ödüller

33. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde (1996)

►"En İyi 2. Film"

► Dr. Avni Tolunay Ödülü,

► "En İyi Yönetmen",

►Yalçın Tura "En İyi Özgün Müzik",

►Meriç Başaran "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu

►” İmaj "En İyi Laboratuar",

10. Adana Altın Koza Film Festivali'nde (1996)

►"En İyi Film",

► "En İyi Yönetmen",

► "En İyi Senaryo",

► Olivia Bonamy "En İyi Kadın Oyuncu",

► Ruhi Sarı "Yılmaz Güney Özel Ödülü"

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Özel Ödülü"

► “Sen de Gitme”

9. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde (1997)

►"En İyi Film",

► Olivia Bonamy "En İyi Kadın Oyuncu",

►Ruhi Sarı "Umut Veren Yeni Oyuncu"

► Suna Çiftçi "En İyi Sanat Yönetmeni",

8. Orhon Murat Arıburnu Ödülleri'nin seçiminde (1997)

►"En İyi Uzun Metrajlı Film",

► Tunç Başaran "En İyi Yönetmen"

► Olivia Bonamy "Cahide Sonku Jüri Özel Ödülü",

13. İskenderiye Uluslararası Film Fes tivali'nde (1997)

► "Jüri Özel Ödülü",

► Işık Yenersu "En İyi Kadın Oyuncu  

& Bir Fransız Kadını" ne kadar Fransızsa, Ayla Kutlu'nun "Sen de Gitme Triandafilis"inden sinemaya uyarlanan ve bir Türk-Fransız ortak yapımı olarak gerçekleştirilen "Sen de Gitme" de bir o kadar bizden. Anadolu insanını yüreğinden yakalayan bir film. Sevgiyi tanıyan, sevgiyi anlatmayı iyi bilen bir yönetmenin dört dörtlük bir sanatçı ve teknisyen kadrosunun ustaca kotardığı Türk sinemasının yüz akı yapıtlarından biri ... Triandafilis'in eviinin önünden geçerse, sizinde de arkanızdan koşabilir, omuzunuza dokunabilir. Çünkü o hala sevdiğini arıyor. Kimbilir belki de sevdiği adam sizsiniz ... Triandafilis'in alın yazısı, sizin alın yazısı, belki de. (Vecdi Sayar, "Kedi GözüSen de Gitme", Cumhuriyet 25 Ekim 1996)

& 1930'ların Antakya yöresinde geçiyor film ... Çok çeşitli ırk ve halkların iç içe yaşadığı bir dönem ve bir yöre ... Rum kökenli Bay Antuan, anıları ve eşyasıyla yaşamakta... Çocuklarının arasında en güzeli ve onun en çok sevdiği Triandifılis. Genç kız gerçekten de güzel. Ama ne yazık ki hala 10 yaşlarında bir çocuğun zekasına sahip. Büyümemiş bir çocuk gibi... Onu babasından sonra en çok seven de evin kahyâsı Sultan ...

Genç kız, günün birinde Antakya'da bulunan Fransız kuvvetlerinden genç bir ere aşık oluyor. Aşkı karşılıksız da kalmıyor. Ancak siyasetin gelişmesi sonucu Hatay Türklere geçmiştir ve Fransızların gitme zamanı gelmiştir. Birden Pierre'i kaybeden Triandifılis, geçirdiği şokla evden kaçacak, neden sonra geri döndüğünde ise çok şey değişmiş olacaktır ...

Sen de Gitme, tipik bir Tunç Başaran filmi. Yani çok iyi şeyler içeren, ama tam bir başarıının eşiğinden dönmüş bir fılm. Başaran, tam bir profesyonel olarak, fılmin genel dramaturjisini doğru kurmuş. Zamanın geçişini, çalkantılı bir dönemin bireyler üzerindeki etkisini, hasta, tutsak bir ruhun ıstırabını oldukça iyi biçimde duyurmuş. Özellikle genç oyuncular, başta da Fransız Olivia Bonamy çok iyiler. Olivia'yı bulup filminde oynatmak, Başaran'ın gerçek şannsı olmuş. Artık iyice bizden biri olan Fransız saanatçısı Colin Mounier'nin görüntüleri yine biirinci sınıf ... Benim eksik bulduğum şeylere gelince ...

Bir kez, bir dönem filminde dönemi verecek çok az şey var. Fransızların Hatay'ı terk etmesi gibi bizim tarihimiz açısından önemli olduğu kadar sinemasal olarak da çok iyi işlenebilecek ve işlenmesi gereken bir olay, yapım koşullarına feda edilmiş: sadece bir duvar dibinde duran Triandifilis, iki figüran, iki bayrak, iki süvari... ve hepsi bu ... Ben artık diyorum ki, "Eğer böyle bir filmde olay kalabalık ve genel bir çekimle gösterilemiyorsa, bütçe buna imkan vermiyorsa ... Bu projeden vazgeçilsin, daha iyi." Beni rahatsız eden bir diğer şey de oyun oldu. Hadi, Fikret Hakan'ı biraz abartılı da olsa gerçekten ilginç bir kompozisyon gerçekleştirdiği için övelim, kutlayalım. Ama ya Işık Yenersu? Ben Yenersu'yu çok severim. YıIlar önce "Güneyli Bayan" oyunu için yazdığım ve bir kitabıma aldığım yazıyı herhalde o da hatırlar. Ama bir oyuncu bütün bir film boyunca bir perulda veya peruk izlenimini bağıra bağıra veren bir saçla oynayabilir mi? Yönetmenin bir kez içinden gelmedi mi, sanatçıyı uyarmak ve doğal bir saçla oynamasını telkin etmek?

Kimi denetimsiz yanlarıyla ve açık bütçe sorunlarıyla biraz yaralı bir film bu... Ama temelde düzeyli bir film. Bu açıdan sinemaseverlerin görüp kendi yargılarını oluşturmalarında yarar var derim. “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf 133”


_______________________________________


SUBJECT: The loving story of Triyandafilis, who lived in Antakya in the 1930s with her Greek family and her Turkish caregiver, Sultan. Father Antuan's (Fikret Hakan)'s favorite eldest daughter among his children is the beautiful Triyandafilis (Olivia Bonamy). Sadly, this beautiful girl's only problem in the family is that she's retarded. For this reason, Monsieur Antuan's greatest fear is that his daughter will run away from home. Sultan (Işık Yenersu), the caretaker of Triyandafilis, who is responsible for everything, is in a mother-daughter relationship with him. One day, Triyandaphilis falls in love with the French soldier Pierre, whom he sees from his window. However, when the French troops decide to withdraw from the country, the soldier he fell in love with has to go to his hometown. The young girl runs away from home and follows Pierre. Triyandafilis, whose traces cannot be found, turns back one day and finds the Sultan. Monsieur Antuan, who left the country with his whole family, left their three-storey house to the Sultan, who was living with her husband due to illness. Later, Triyandafilis marries the construction worker Rıfat, whom she likens to Pierre and falls in love with again. When the Korean War broke out, this time Rifat entered the war and never returned. Triyandafilis, who was left alone after the death of the Sultan, whom she loved like mother, turned into a legend that spread from ear to ear when a soldier touched her shoulder and said "Don't go" whenever a soldier passed in front of the garden of the house. (Agah Özgüç)



 

SEKSENİNCİ ADIM (1995) "Step Eighty"

Yönetmen: Tomris Giritlioğlu, Senaryo: Mehmet Eroğlu (yazarın "Yarım Kalan Yürüyüş" adlı romanından) Görüntü Yönetmeni: Yavuz Türkeri Müzik: Münir Nuretttin Beken Yapım: TRT/Cafer Özgül Sanat Yönetmeni: Mustafa Ziya Ülkenciler, Kurgu: Bilge Can,

Oyuncular: Zuhal Olcay, Levent Ülgen, Derya Alabora, Haluk Bilginer, Hümeyra, Meral Çetinkaya, Selçuk Yöntem, Tunca Yönder, Emre Baykal, Civan Canova, Taner Barlas, Altan Erkekli

Konu: 12 Eylül sonrasında bir araya gelip geçmişi sorgulayan, birbirleriyle hesaplaşan eski eylemci bir grup arkadaşın öyküsü. Çocukluk yıllarını yetimhanede geçiren ve 18 yaşındayken hızlı bir eylemci olup işkencelerden geçen Korkut Laçin (Levent Ülgen), 12 Eylül kurbanlarından biridir. Kadınların ve arkadaşlarının hayranlık duyduğu, gizemli bir kişiliğe sahip kanarya tutkunu Korkut, polisin takibindedir. Genç adam çareyi ülkeden kaçmakta bulur. Uzakdoğu'da şileplerde çalışır, tayfalık yapar. Ama yine de yakalanıp Türkiiye’ye iade edilir. Hapis yatıp, çıkar. Yıllar önce politikaya soyunan gençlik arkadaşı Sedat'ı arar. Aralarında çözülmesi gereken bir sorun vardır. Sedat'ın karısı (Zuhal Olcay) ile tanışıp onunla sevişir. Ve sonunda efsanevi Korkut, eski nişanlısı olan Sedat'ın kız kardeşi tarafından öldürülür.

 ÖDÜL:

8. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde (1996)
►“80.Adım” "Seçiciler Kurulu Özel Ödülü"
► Hümeyra "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu",

15. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde (1996
► "En İyi Film" ve "En İyi Yönetmen"

(Jüri Üyeleri: Prof. Dr. Oğuz Onaran “bşk.” Mahinur Ergun, Keriman Ulusoy, Ümit Ünal, Uğur Vardan),

 Köln 6. Türkiye Film Festivali'nde (1996)
►Zuhal Olcay "En İyi Kadın Oyuncu",

SİYAD (Sineema Yazarları Derneği) seçiminde (1997
► "En İyi 5. Film"

► Zuhal Olcay "En İyi Kadın Oyuncu"

& Seyircinin tüm olanı biteni anlayıp kavrayabildiğini söylemek zor doğrusu. Oldukça kafa karıştırıcı ve karmaşık halde, büyük bir geriye dönüş olarak tasarlanıp kurulmuş filmde... Korkut Laçin'in trajik öyküsünü sürekli flashback'lere başvurarak anlatıyor Tomris Giritlioğlu, yer yer ilginç bir polisiye tadında. Ne yazık ki Suyun Öte Yanı"yla "Yaz Yağmuru"nu gö'rmediğim, belgeselden yetişen yönetmen Tomris Giritlioğlu'nun romandaki baskı, şiddet, ihanet, yılgınlık boyutlarını yansıtan bir gerilim atmosferine oturtulmuş anlatımı, görsel bakımdan göz dolduran zevkli bir düzey tutturuyar ve ölgün bir tempoda seyrederken, gitgide daha bir ilgiyle yürüyor "80.Adım". (Sungu Çapan, “Doğuştan ruhu bereli, kimsesizin teki" Milliyet , 13 Aralık 1996)


&Tomris Giritlioğlu, günümüzde film yapımını destekleyen ve Türk sinemasına elini uzatan tek TV kanalı olan TRT'nin koruyucu kanatları altında yıllardır sessiz sedasız, kendine özgü bir sinemayı koza gibi örüyor. Ve ortaya oldukça kişisellik taşıyan bir toplam koymayı başarıyor. Sanatçının dördüncü konulu filmi olan 80. Adım, Mehmet Eroğlu'nun Yarım Kalan Yürüyüş adlı romanından, yine Eroğlu tarafından uyarlanmış. Uzakdoğu ve savaş deneyimlerini romanlarında başarıyla kullanan Eroğlu atmosferini taşıyan bir öykü bu... Bangkok'ta başlayıp açık denizlerden geçerek İstanbul'da sonuçlanan ve "özünde korku ve cesareti sorgulayan ve bunların sanıldığı gibi birbirlerinden uzak olmadığını" savunan bir hikâye ...


Giritlioğlu'nun filminde, başarılmış şeyler ile başarılamamış olanlar iç içe... Karmaşık biçimde, sürekli geriye dönüşlerle anlatılan öykünün belli bir gizemi ve çekiciliği var. Bangkok'tan başlayarak birçok çekim, filme amaçlanan egzotik atmosferi vermeyi ve bu atmosfer içinde, sanki politik sosla donanmış bir Howard Hawks filmi içindeki bir Humphrey Bogart benzeri kişiliğin serüvenini canlandırmayı başarıyor.


Ama olumsuzluklar da var. Başta Tunca Yönder, yabancıları canlandıran ve hepsi inanılmaz bir İngilizce'yle konuşan tüm oyuncular, Korkut kişiliğinin özellikle kadın oyuncuların deneyimi yanında sırıtan oyunu gibi yan öğeler filmi zedeliyor. Genelde ses ve seslendirme çabaları da yetersiz. Yine de 80. Adım, sinemamız içinde farklı ve değişik bir çaba, baştan sona belli bir merak ve ilgiyle izlenen bir fılm.. Görmenizde yarar var. “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf 133”

__________________________



 FİLMİ İZLE 


Theme: The story of a group of ex-activist friends who came together after September 12, questioned the past and settled accounts with each other. Korkut Laçin (Levent Ülgen), who spent his childhood years in an orphanage and was tortured when he was 18, is one of the victims of September 12. Korkut, a canary lover with a mysterious personality admired by women and his friends, is in pursuit of the police. The young man finds the solution to flee the country. He works in freighters in the Far East and is a crew member. But he is still caught and returned to Turkey. Go to jail and get out. He calls his youth friend Sedat, who went into politics years ago. There is a problem between them that needs to be resolved. He meets Sedat's wife (Zuhal Olcay) and has sex with her. And in the end, the legendary Korkut is killed by his ex-fiancee, Sedat's sister.



10 Aralık 2022 Cumartesi

 

ÖLÜMSÜZ KARANFİLLER (1995) "Immortal Carnations"

Senaryo ve Yönetmen: Mesut Uçakan, Görüntü Yönetmeni: Sedat Ülker Müzik: Fuat Güner, Yapım: Esra Film/Haşim Bayram Sanat Yönetmeni: Mustafa Ziya Ülkenciler, Kurgu: Ömer Sevinç, Yürütücü Yapımcı: Kemal Tok, Ömer Sevinç, Işık Şefi: Turgut Köse

Oyuncular: İpek Tuzcuoğlu, Hazım Körmükçü, Mesut Çakarlı, Haluk Kurdoğlu, Mazlum Kiper, Kerem Yılmazer, Engin İnal, Deniz Deneri, Bahadır Tok, Bilâl Yıkılmaz, Bülent Bilgiç, Aykut Kuşkaya

Konu: Demokrasi ve terör konusundaki uzmanlığı ile tanınan Profesör Dr. Erdinç Işık, bir televizyon programına giderken, otomobiline konan uzaktan kumandalı bir bombanın patlaması sonucu öldürülür. Bir süre sonra olayla ilgili olarak bir grup idealist genç tutuklanır. Bu gençlerin başkanı durumundaki Selim Acar, öldürülen profesörün eski öğrencilerindendir ve aralarında sürekli çatışma olmuştur. Selim, iki yıl öncesine kadar Profesörün kızı Ezgi'nin de arkadaşıdır. Savcı gençleri sorgular, fakat aleyhlerinde delil bulamaz. Medyanın eleştirisine rağmen gençler, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırlar. Selim, Ezgi ile bağlantı kurmaya çalışır. Ezgi ise onun babasının katili olduğuna inanmaktadır. Babasına ait bir kasada içinde terörün iç ve dış uzantılarının açıklandığı bir bilgisayar disketi bulan genç kız, haber programları yapan aile dostları Fikret Narlı'ya başvurur. Fikret, hayli ünlü ve belli bir güce sahip bir insan olmasına karşın, disketin içindeki yayınlamaya cesaret edemez. Bunun üzerine Ezgi, Selim'e gider, disketi ona verir, vurulmaktan korktuğu için de yurtdışına kaçar. Selim, disketi arkadaşlarıyla birlikte inceler. İçindeki belge ve isimleri kamuoyuna açıklamakta kararlıdır.

& Hazım Bey ve İpek Hanım, hakikaten rollerini çok iyi becermişler. Kendilerini tebrik ediyorum. Marşların gitarla çalınması filmin dezavantajı. Üniversiteli gençleri ve entel seyircileri kazanma noktasında uygun. Filmin müziğine de bir diyeceğimiz yok. Filmde, değişik fikir ve düşüncede olan insanlarımıza hoşgörü çerçevesinde yaklaşılması, bence en büyük gelişme. Bu filmde silaha silahla değil, fikir ve çiçeklerle karşılık veriliyor. (Mustafa Balkan, Merhaba g., 23 Ekim 1995) Agâh Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü, 3. Cilt

& Irak'ta, Çeçenistan'da, Bosna'da, Filistin'de, Cezayir'de ve Türkiye'de işlenen cinayetler ile müslüman katliamlarının "barış ve huzur" adına nasıl yapıldığı "Ölümüz Karanfiller"de gerçeğe uygun, çarpıcı ve unutulmaz sahnelerle ortaya konuluyor. Bosna dramını anlatan sahne ise, filmin heyecanını doruk noktasına ulaştırarak izleyenleri gözyaşlarına gar kediyor. Hazım Bey ve İpek Hanım, hakikaten rollerini çok iyi becermişler. Kendilerini tebrik ediyorum. Marşların gitarla çalınması filmin dezavantajı. Üniversiteli gençleri ve entel seyircileri kazanma noktasında uygun. Filmin müziğine bir diyeceğimiz yok. Filmde, değişik fikir ve düşüncede olan insanlarımıza hoşgörü çerçevesinde yaklaşılması, bence en büyük elişme. Bu filmde silaha silahla değil, fikir ve çiçeklerle karşılık veriliyor. Esra'nın filmlerinde zaten bu hep ön planda tutuluyor. Zerafet ve nezaket timsali olan Selim'in ince ruhlu hanımına bir evin odasında toplanan hanım dinleyicilere, "arkadaşlar" diye hitap ettirilmesini hiç doğru bulmuyorum. Oradaki insanlara "Hanım kardeşlerim" şeklinde hitap etseydi daha iyi, daha güzel ve daha yerinde olurdu diye düşünüyorum. Selim, karanlık güçler tarafından ne için öldürüldü?. Dünyayı kan gölüne çeviren diktatörlere sorarsanız; "Barış ve huzuru sağlamak!" için diyeceklerdir. Peki "Ölümsüz Karanfiller" ne için çekildi?. Bana sorarsanız bu film; Türkiye'yi kan gölüne çevirerek insanlarımız arasında teessüs etmiş olan mevcut diyalog ortamını bozmak ve tekrar güzel memleketimizi 12 Eylül öncesinin kaos ortamına döndürmek isteyenlere bir cevap teşkil etmektedir. Ben filmin, değişik fikir ve düşüncede olan insanlarla bir arada yaşamak; mecburiyetinde olduğumuz cennet vatanımızda, bozulmak istenen gerçek barış ve huzur ortamını sağlamak ve o yönde kitlelere mesaj vermek için çekiliği inancındayım. İşte "Ölümsüz Karanfiller"i ölümsüz kılacak ve edebileştirecek olan da bu olacak! İnşallah.

Türkiye'deki faili meçhul cinayetlerle nereye varılmak istendiğini merak edenler, mutlaka bu filmi seyretmeliler. Filistin'de, Cezayir'de, Çeçenistan'da ve Bosna'da zulüm ve işkenceler altında inletilen, hunharca katledilen kardeşlerimizin acılarını yüreklerinde his edenler, bu filmi mutlaka seyrederek destek vermeli ve hissetmeyenlere de davetiye çıkarmalıdırlar ... “Mustafa Balkan Merhaba, 23 Ekim 1995 “ (Türsak Sinema Yıllığı 1995-96)

__________________________________


Subject: Known for his expertise in democracy and terrorism, Professor Dr. While going to a television show, Erdinç Işık is killed by the explosion of a remote-controlled bomb placed in his car. After a while, a group of idealistic young people are arrested in connection with the incident. Selim Acar, who is the head of these young people, is one of the former students of the murdered professor and there was constant conflict between them. Selim was also a friend of Professor's daughter Ezgi until two years ago. The prosecutor questions the young people, but cannot find any evidence against them. Despite the criticism of the media, the young people are released pending trial. Selim tries to connect with Ezgi. Ezgi, on the other hand, believes that he is her father's murderer. Finding a computer diskette in a safe belonging to her father, in which the internal and external extensions of terrorism are explained, the young girl applies to her family friend, Fikret Narlı, who makes news programs. Although Fikret is a very famous and powerful person, he does not dare to publish on the floppy disk. Thereupon, Ezgi goes to Selim, gives him the diskette, and flees abroad for fear of being shot. Selim examines the diskette with his friends. It is determined to disclose the documents and names in it to the public.



 

ÖLÜMSÜZ AŞK (1995)  "Immortal Love"


Yönetmen: Mehmet Samsa, Senaryo Sedat Özsu, Görüntü Yönetmeni: Mustafa Kuzu, yapım: Gözde Film/Zikri Göksoy


Oyuncular: Rana Erik, Kaya Yörükoğlu,


Konu: Kanser hastası olan kadın yaşadığı bu zor hayattan kurtulmak için, kendisini öldürmesi için bir kiralık katil tutar. Ancak kadın bu katile aşık olur, duyduğu aşk ona acı vermeye başlar ve katili öldürür sonra da intihar eder.

________________________________


Plot: A woman with cancer hires a hit man to kill her to get rid of this difficult life she lives. However, the woman falls in love with this murderer, her love begins to hurt him and he kills the murderer and then commits suicide.

 

RAMBO RAMİZ (1995) "Rambo Ramiz"

Senaryo ve Yönetmen: Yücel Uçanoğlu, Görüntü Yönetmeni: Necdet Taşçıoğlu, Yapım: Burç Film/Fedai Öztürk Prodüksiyon Müdürü: Çetin Dağdelen, Kurgu: Mustafa Kul, Yardımcı Yönetmen: Nezih Tunar, Müzik: Ahmet Emre, Ayhan Yavaş, Genel Koordinatör: Oğuz Turan Can

 Oyuncular: İlyas Salman (Ramo), Şehnaz Dilan, Tuncer Necmioğlu, Nilgün Ceylan, Hasan Ceylan, Sami Hazinses, Yaşar Kutbay, Recep Bülbülses, Çetin Dağdelen, Melek Aydoğan, Sevim Güzel,

Konu: Konu: Köyünde annesiyle sakin ve mazbut kıt kanaat geçinen Maho, ara sıra kasabaya inerek yumurta, tavuk türü besinleri bakkala satmaktadır. Bu gidiş ve gelişlerinde kasabada gördüğü zengin bir kıza aşık olur. Aslında sırf aşık olduğu kızı görmek için köydeki hayvanlarını satmaya kasabaya getirir. Tavuk, Horoz, koyun derken sıra alaca kız ineğe gelmiştir. Pazarda ineğini satamayan Ramo, gittiği pavyonda inek karşılığında yer içer ve sarhoş olur. Tanıştığı kadının evine giden Ramo’yu, annesi de kasabada onu aramaktadırlar.

___________________________________



 

POLİS DOSYASI (1995) "Police File"

Yönetmen: Tevfik Polam, Senaryo: Refik Güley, Görüntü Yönetmeni: Halil Kırlangıç, Yapım: Kral Film

Oyuncular: Gökhan Güney, Teoman Ayık, Salih Kırmızı, Ünsal Emre, Meral Zeren, Cem Erman, Sibel Gökçe, Oktay Güzeloğlu, Savaş Taner, Bilge Parlak

Konu: Öldürülen bir kadının benzeriyle iz süren ve katili bulan bir polisin aşk macerası.

_________________________________

Plot: The love adventure of a police officer who tracks down a murdered woman's likeness and finds the murderer.

 

ÖZLEM;DÜNE..BUGÜNE..YARINA... (1995) "Longing; Yesterday, Today, Tomorrow"

Yönetmen: Tülay Eratalay, Senaryo: Aykut Tankuter, Artun Yares, Müzik: Nurettin Özsuca, Görüntü Yönetmeni: Egemen Baykal, Ercan Yılmaz Yapım: TRT/Selim Aşkın Eser: Zeyyat Selimoğlu, Kemal Tahir, Hulki Aktunç, Kurgu: Aytuğ Aydın, 1. Yönetmen Yardımcı: Nurtaç Erimer, 2. Yönetmen yardımcısı: Neslihan Çolakoğlu, 3. Yönetmen yardımcısı: Yüksel Aksu,

Oyuncular: Halil Ergün, Fikret Kuşkan, Şebnem Taçal, Gül Yalaz, Reşide Kuraner, Levent İnanır, Nazım Kırılmış, Attila Ergün, Şehnaz Dilan, Emrah Demirci, Bahadır Tok, Mesut Çakarlı Tuncay Akça, Bilal Yıkılmaz, Hakkı Kıvanç, Bülent Polat, Bilal İnci, Attila

Olgaç, Tuncer Necmioğlu

¸  Yönetmen Tülay Eratalay’ın bu filmi, üç ayrı yazarın üç ayrı hikâyelerinden Aykut Tankuter ve Artun Yeres’in senaryolarıyla gerçekleşen bir filmdir. Bunlar sırasıyla:


1) Bir Yer Göztericisinin Hayatı: Zeyyat Selimoğlu’nun “Bıldırcınlar” öyküsü,

Oyuncular: Halil Ergün, Fikret Kuşkan, Şebnem Taçal,

Torunu ile bıldırcın avlamaya çalışan yaşlı bir adamın öyküsü


2) Arabacı: Kemal Tahir’in “Göl İnsanları” kitabındaki “Arabacı” öyküsü

Oyuncular: Gül Yalaz, Reşide Kuraner, Levent İnanır, Nazan Kırılmış

(Arabacı, Çerkeş'ten Suhızarı'na kaçak tahta yüklemeye giden, nişanlı evlenmek üzere olan bir delikanlıdır.. Yolda dul iki kardeşi arabasına alır, kardeşlerden birinin kızı arabacı için biçilmiş kaftandır. Arabacı soruşturmalarını ve ümitlerini destekleyerek bir gece kadınların evinde kalır. Ertesi gün işlerinde onlara yardım eder ve yatsı okunurken, söz kesmek için döneceğini söyleyerek köyden ayrılır.


3) Bıldırcınlar: Hulki Aktunç’un “Bir Yer Göstericinin Hayatı” isimli öyküleridir.
     Oyuncular: Atilla Ergün, Şehnaz Dilan, Emrah Demirci

Bir sinemada yer göstericisi olarak çalışan bir adamın, yıllar sonra çalıştığı sinemaya gelerek geçmişini anımsaması

 ÖDÜL:

32. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (1 – 5 Ekim 1995)
►Artun Yeres ve Aykut Tankuter “en iyi senaryo”
►Avni Tolunay Özel ödül
► Şebnem Taçal “Onat Kutlar özel ödülü"
Jüri Üyeleri: Hulki Saner, Müjde Ar, Şerif Gören, Zeynep Avcı, Burçak Evren, Prof. Ünsal Oskay, Latife Mamıkoğlu.

 8. Ankara Uluslar arası Film Festivali’nde (1996)
►Şebnem Taçal “ en iyi kadın oyuncu”

______________________________

1) The Life of a Ground Watcher: Zeyyat Selimoğlu's story "The Quails",The story of an old man trying to hunt quail with his grandson

2) Arabacı: The “Arabacı” story in Kemal Tahir’s book “Gol People”

The coachman is a young man who is about to get married, who goes from Çerkeş to install illegal wood to Sukhazari. On the way, he takes two widowed brothers in his car. The coachman stays overnight at the women's house, supporting his investigations and hopes. The next day, he helps them with their work and leaves the village, saying that he will return to interrupt while the Isha is being read.

3) The Quails: These are Hulki Aktunç's stories named "Life of a Pointer".

    A man who works as a host in a movie theater remembers his past when he came to the movie theater where he worked years later.

FİLMİ İZLE 



 

NAYLON KARI (1995) "Nylon Wife"

Yönetmen: Samim Utku, Senaryo: Mehmet Ezici, Görüntü Yönetmeni: Necdet Taşçıoğlu, Yapım: Burç Film/Fedai Öztürk

Oyuncular: İlyas Salman, Şebnem Saner, Yılmaz Cesur, Yeşim Yükselen, Mustafa Özkaya, Merih Yıldız, Deniz Bakan

Konu: Hayli ilerleyen yaşına karşılık bir türlü evlenemeyen köylü Mehmet, yeni bir yaşam kurmak için İstanbul'a gider. Kendine uygun bir kadın ararken aldatılır. Kendini şişme bir bebeğin koynunda bulur. Köyüne döndükten sonra naylon kadınla ilgili fantezilerini yaşamayı sürdürür.

_______________________________

Plot: Villager Mehmet, who could not get married despite his advanced age, goes to Istanbul to start a new life. He is deceived while looking for a suitable woman. He finds himself in the bosom of an inflatable doll. After returning to his village, he continues to live his fantasies about the nylon woman.

 

MEÇHUL KADIN (1995) "Unknown woman"

Yönetmen: Tevfik Polam, Senaryo: Bülent Pelit, Görüntü Yönetmeni: Ahmet Demir, Yapım: Kral Film/Arsen Bahçeoğlu

Oyuncular: Salih Kırmızı, Tuncer Sevi, Abdurrahman Palay

Konu: Ormanda tecavüze uğrayan bir kadını kurtarıp ona yardım eden bir muhasebeci adamın aşkı.

______________________________

Plot: The romance of an accountant man who helps and rescues a woman who was raped in the woods.

 

KARIMI ALDATAMAM (1995) "I can't cheat on my wife"

Yönetmen: Samim Utku, Senaryo Okan Özdil Görüntü Yönetmeni: Ergun Özdemir, Yapım: Burç Film/Fedai Öztürk Kurgu: Mustafa Kul, Genel Koordinatör: Oğuz Turan Can, Müzik: Ahmet Emre, Ayhan Yavaş, Öykü: Samim Utku,

Oyuncular: İlyas Salman, Şebnem Saner, Orhan Alça, Evren Aykul, İnci Uluçay, Ayşen Başer, Okan Özdil, Ramazan Topuz,,Murat Arıcı, Kenan Akmansoy, Aylin Yılmaz, Levent Özşirin, Çocuk Oyuncular: Burcu Öztürk, Burçak Öztürk,

Konu: Birlikte büyüyen birlikte evlenen iki arkadaş iş adamı. Karılarına yalan söyleyerek çapkınlık amacıyla bir tatil köyüne giderler. Ancak durumu anlayan kadınlar, kocalarına bir oyun oynama planı hazırlarlar.

____________________________

Plot: Two fellow businessmen who grew up together and got married together. They lie to their wives and go to a holiday village for the purpose of licentiousness. However, the women who understand the situation prepare a game play plan for their husbands.


 

KADER YOLCUSU (1995)  "Traveler of destiny"


Yönetmen: Mehmet Samsa Senaryo: Sedat Özsu, Görüntü Yönetmeni: Mustafa Kuzu, Yapım: Gözde Film/ Zikri Göksoy

Oyuncular: Naim Akın, Rana Erik, İsmet Erten

Konu: Cinayet suçundan yatan bir mahkûm, üç günlük izne çıkar. Kanlısı ise peşindedir. Mahkûm izni sırasında bir kızla tanışır ve birbirlerine aşık olurlar. Kanlısı izini bulup mahkûmu öldürür. Genç kız da onu öldürerek intikamını alır.

_______________________________

Plot: A convicted murderer takes a three-day leave. His blood is after him. During prisoner leave, he meets a girl and they fall in love. His bloody finds his trail and kills the prisoner. The young girl takes her revenge by killing him.

 

KADER DİYELİM (1995) "Let's say destiny"


Senaryo Ve Yönetmen: Mehmet Alemdar, Görüntü Yönetmeni: Mustafa Kuzu, Yapım: Alemdar Film/Mehmet Alemdar


Oyuncular: Vahdet Vural, Neslihan Sezer, Zafer Atlı, Betül Kolsuz,


Konu: Emlakçıda çalışan genç kız, paralarla ortadan kaybolur. Sevgilisi olayın peşine düşer ve çözmeye çalışır. Kız bir otel işletmecisi tarafından öldürülmüştür. Delikanlı durumu öğrenince intikamını alacaktır.


___________________________________


Plot: A young girl working at a real estate agent disappears with the money. Her lover follows the case and tries to solve it. The girl was killed by a hotel operator. When the young man finds out about the situation, he will take his revenge.