SEKSENİNCİ ADIM (1995) "Step Eighty"
Yönetmen: Tomris
Giritlioğlu, Senaryo: Mehmet Eroğlu (yazarın "Yarım Kalan
Yürüyüş" adlı romanından) Görüntü Yönetmeni: Yavuz Türkeri Müzik:
Münir Nuretttin Beken Yapım: TRT/Cafer Özgül Sanat Yönetmeni: Mustafa
Ziya Ülkenciler, Kurgu: Bilge Can,
Oyuncular: Zuhal Olcay,
Levent Ülgen, Derya Alabora, Haluk Bilginer, Hümeyra, Meral Çetinkaya, Selçuk
Yöntem, Tunca Yönder, Emre Baykal, Civan Canova, Taner Barlas, Altan Erkekli
Konu: 12 Eylül sonrasında bir araya
gelip geçmişi sorgulayan, birbirleriyle hesaplaşan eski eylemci bir grup
arkadaşın öyküsü. Çocukluk yıllarını yetimhanede geçiren ve 18 yaşındayken
hızlı bir eylemci olup işkencelerden geçen Korkut Laçin (Levent Ülgen), 12
Eylül kurbanlarından biridir. Kadınların ve arkadaşlarının hayranlık duyduğu,
gizemli bir kişiliğe sahip kanarya tutkunu Korkut, polisin takibindedir. Genç
adam çareyi ülkeden kaçmakta bulur. Uzakdoğu'da şileplerde çalışır, tayfalık
yapar. Ama yine de yakalanıp Türkiiye’ye iade edilir. Hapis yatıp, çıkar.
Yıllar önce politikaya soyunan gençlik arkadaşı Sedat'ı arar. Aralarında
çözülmesi gereken bir sorun vardır. Sedat'ın karısı (Zuhal Olcay) ile tanışıp
onunla sevişir. Ve sonunda efsanevi Korkut, eski nişanlısı olan Sedat'ın kız
kardeşi tarafından öldürülür.
ÖDÜL:
8. Ankara
Uluslararası Film Festivali'nde (1996)
►“80.Adım”
"Seçiciler Kurulu Özel Ödülü"
► Hümeyra "En
İyi Yardımcı Kadın Oyuncu",
15. Uluslararası
İstanbul Film Festivali'nde (1996
► "En İyi
Film" ve "En İyi Yönetmen"
Köln 6. Türkiye Film Festivali'nde (1996)
►Zuhal Olcay
"En İyi Kadın Oyuncu",
SİYAD (Sineema
Yazarları Derneği) seçiminde (1997
► "En İyi 5.
Film"
► Zuhal Olcay
"En İyi Kadın Oyuncu"
& Seyircinin
tüm olanı biteni anlayıp kavrayabildiğini söylemek zor doğrusu. Oldukça kafa
karıştırıcı ve karmaşık halde, büyük bir geriye dönüş olarak tasarlanıp
kurulmuş filmde... Korkut Laçin'in trajik öyküsünü sürekli flashback'lere
başvurarak anlatıyor Tomris Giritlioğlu, yer yer ilginç bir polisiye tadında.
Ne yazık ki Suyun Öte Yanı"yla "Yaz Yağmuru"nu gö'rmediğim,
belgeselden yetişen yönetmen Tomris Giritlioğlu'nun romandaki baskı, şiddet,
ihanet, yılgınlık boyutlarını yansıtan bir gerilim atmosferine oturtulmuş
anlatımı, görsel bakımdan göz dolduran zevkli bir düzey tutturuyar ve ölgün bir
tempoda seyrederken, gitgide daha bir ilgiyle yürüyor "80.Adım".
(Sungu Çapan, “Doğuştan ruhu bereli, kimsesizin teki" Milliyet , 13 Aralık
1996)
&Tomris
Giritlioğlu, günümüzde film yapımını destekleyen ve Türk sinemasına elini
uzatan tek TV kanalı olan TRT'nin koruyucu kanatları altında yıllardır sessiz
sedasız, kendine özgü bir sinemayı koza gibi örüyor. Ve ortaya oldukça
kişisellik taşıyan bir toplam koymayı başarıyor. Sanatçının dördüncü konulu
filmi olan 80. Adım, Mehmet Eroğlu'nun Yarım Kalan Yürüyüş adlı romanından,
yine Eroğlu tarafından uyarlanmış. Uzakdoğu ve savaş deneyimlerini romanlarında
başarıyla kullanan Eroğlu atmosferini taşıyan bir öykü bu... Bangkok'ta
başlayıp açık denizlerden geçerek İstanbul'da sonuçlanan ve "özünde korku
ve cesareti sorgulayan ve bunların sanıldığı gibi birbirlerinden uzak
olmadığını" savunan bir hikâye ...
Giritlioğlu'nun
filminde, başarılmış şeyler ile başarılamamış olanlar iç içe... Karmaşık
biçimde, sürekli geriye dönüşlerle anlatılan öykünün belli bir gizemi ve
çekiciliği var. Bangkok'tan başlayarak birçok çekim, filme amaçlanan egzotik
atmosferi vermeyi ve bu atmosfer içinde, sanki politik sosla donanmış bir
Howard Hawks filmi içindeki bir Humphrey Bogart benzeri kişiliğin serüvenini
canlandırmayı başarıyor.
Ama
olumsuzluklar da var. Başta Tunca Yönder, yabancıları canlandıran ve hepsi
inanılmaz bir İngilizce'yle konuşan tüm oyuncular, Korkut kişiliğinin özellikle
kadın oyuncuların deneyimi yanında sırıtan oyunu gibi yan öğeler filmi
zedeliyor. Genelde ses ve seslendirme çabaları da yetersiz. Yine de 80. Adım,
sinemamız içinde farklı ve değişik bir çaba, baştan sona belli bir merak ve
ilgiyle izlenen bir fılm.. Görmenizde yarar var. “Atilla Dorsay, “Sinemamızda
Çöküş ve Rönesans Yılları” syf 133”
__________________________
Theme: The story of a group of ex-activist friends who came
together after September 12, questioned the past and settled accounts with each
other. Korkut Laçin (Levent Ülgen), who spent his childhood years in an
orphanage and was tortured when he was 18, is one of the victims of September
12. Korkut, a canary lover with a mysterious personality admired by women and
his friends, is in pursuit of the police. The young man finds the solution to
flee the country. He works in freighters in the Far East and is a crew member.
But he is still caught and returned to Turkey. Go to jail and get out. He calls
his youth friend Sedat, who went into politics years ago. There is a problem
between them that needs to be resolved. He meets Sedat's wife (Zuhal Olcay) and
has sex with her. And in the end, the legendary Korkut is killed by his
ex-fiancee, Sedat's sister.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder