ÖLÜMSÜZ KARANFİLLER (1995) "Immortal Carnations"
Senaryo ve Yönetmen: Mesut
Uçakan, Görüntü Yönetmeni: Sedat Ülker Müzik: Fuat Güner,
Yapım: Esra Film/Haşim Bayram Sanat Yönetmeni: Mustafa Ziya
Ülkenciler, Kurgu: Ömer Sevinç, Yürütücü Yapımcı: Kemal Tok, Ömer
Sevinç, Işık Şefi: Turgut Köse
Oyuncular: İpek Tuzcuoğlu,
Hazım Körmükçü, Mesut Çakarlı, Haluk Kurdoğlu, Mazlum Kiper, Kerem Yılmazer,
Engin İnal, Deniz Deneri, Bahadır Tok, Bilâl Yıkılmaz, Bülent Bilgiç, Aykut
Kuşkaya
Konu: Demokrasi ve terör konusundaki
uzmanlığı ile tanınan Profesör Dr. Erdinç Işık, bir televizyon programına
giderken, otomobiline konan uzaktan kumandalı bir bombanın patlaması sonucu
öldürülür. Bir süre sonra olayla ilgili olarak bir grup idealist genç
tutuklanır. Bu gençlerin başkanı durumundaki Selim Acar, öldürülen profesörün
eski öğrencilerindendir ve aralarında sürekli çatışma olmuştur. Selim, iki yıl
öncesine kadar Profesörün kızı Ezgi'nin de arkadaşıdır. Savcı gençleri
sorgular, fakat aleyhlerinde delil bulamaz. Medyanın eleştirisine rağmen
gençler, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırlar. Selim, Ezgi ile
bağlantı kurmaya çalışır. Ezgi ise onun babasının katili olduğuna inanmaktadır.
Babasına ait bir kasada içinde terörün iç ve dış uzantılarının açıklandığı bir
bilgisayar disketi bulan genç kız, haber programları yapan aile dostları Fikret
Narlı'ya başvurur. Fikret, hayli ünlü ve belli bir güce sahip bir insan
olmasına karşın, disketin içindeki yayınlamaya cesaret edemez. Bunun üzerine
Ezgi, Selim'e gider, disketi ona verir, vurulmaktan korktuğu için de yurtdışına
kaçar. Selim, disketi arkadaşlarıyla birlikte inceler. İçindeki belge ve
isimleri kamuoyuna açıklamakta kararlıdır.
& Hazım Bey ve İpek Hanım, hakikaten rollerini çok iyi
becermişler. Kendilerini tebrik ediyorum. Marşların gitarla çalınması filmin
dezavantajı. Üniversiteli gençleri ve entel seyircileri kazanma noktasında
uygun. Filmin müziğine de bir diyeceğimiz yok. Filmde, değişik fikir ve
düşüncede olan insanlarımıza hoşgörü çerçevesinde yaklaşılması, bence en büyük
gelişme. Bu filmde silaha silahla değil, fikir ve çiçeklerle karşılık
veriliyor. (Mustafa Balkan, Merhaba g., 23 Ekim 1995) Agâh Özgüç, “Türk
Filmleri Sözlüğü, 3. Cilt
&
Irak'ta, Çeçenistan'da, Bosna'da, Filistin'de, Cezayir'de ve Türkiye'de işlenen
cinayetler ile müslüman katliamlarının "barış ve huzur" adına nasıl
yapıldığı "Ölümüz Karanfiller"de gerçeğe uygun, çarpıcı ve unutulmaz
sahnelerle ortaya konuluyor. Bosna dramını anlatan sahne ise, filmin heyecanını
doruk noktasına ulaştırarak izleyenleri gözyaşlarına gar kediyor. Hazım Bey ve
İpek Hanım, hakikaten rollerini çok iyi becermişler. Kendilerini tebrik
ediyorum. Marşların gitarla çalınması filmin dezavantajı. Üniversiteli gençleri
ve entel seyircileri kazanma noktasında uygun. Filmin müziğine bir diyeceğimiz
yok. Filmde, değişik fikir ve düşüncede olan insanlarımıza hoşgörü çerçevesinde
yaklaşılması, bence en büyük elişme. Bu filmde silaha silahla değil, fikir ve
çiçeklerle karşılık veriliyor. Esra'nın filmlerinde zaten bu hep ön planda
tutuluyor. Zerafet ve nezaket timsali olan Selim'in ince ruhlu hanımına bir
evin odasında toplanan hanım dinleyicilere, "arkadaşlar" diye hitap
ettirilmesini hiç doğru bulmuyorum. Oradaki insanlara "Hanım
kardeşlerim" şeklinde hitap etseydi daha iyi, daha güzel ve daha yerinde
olurdu diye düşünüyorum. Selim, karanlık güçler tarafından ne için öldürüldü?.
Dünyayı kan gölüne çeviren diktatörlere sorarsanız; "Barış ve huzuru
sağlamak!" için diyeceklerdir. Peki "Ölümsüz Karanfiller" ne
için çekildi?. Bana sorarsanız bu film; Türkiye'yi kan gölüne çevirerek
insanlarımız arasında teessüs etmiş olan mevcut diyalog ortamını bozmak ve
tekrar güzel memleketimizi 12 Eylül öncesinin kaos ortamına döndürmek
isteyenlere bir cevap teşkil etmektedir. Ben filmin, değişik fikir ve düşüncede
olan insanlarla bir arada yaşamak; mecburiyetinde olduğumuz cennet vatanımızda,
bozulmak istenen gerçek barış ve huzur ortamını sağlamak ve o yönde kitlelere
mesaj vermek için çekiliği inancındayım. İşte "Ölümsüz Karanfiller"i
ölümsüz kılacak ve edebileştirecek olan da bu olacak! İnşallah.
Türkiye'deki
faili meçhul cinayetlerle nereye varılmak istendiğini merak edenler, mutlaka bu
filmi seyretmeliler. Filistin'de, Cezayir'de, Çeçenistan'da ve Bosna'da zulüm
ve işkenceler altında inletilen, hunharca katledilen kardeşlerimizin acılarını
yüreklerinde his edenler, bu filmi mutlaka seyrederek destek vermeli ve
hissetmeyenlere de davetiye çıkarmalıdırlar ... “Mustafa Balkan Merhaba, 23
Ekim 1995 “ (Türsak Sinema Yıllığı 1995-96)
__________________________________
Subject: Known for his expertise in democracy and terrorism,
Professor Dr. While going to a television show, Erdinç Işık is killed by the
explosion of a remote-controlled bomb placed in his car. After a while, a group
of idealistic young people are arrested in connection with the incident. Selim
Acar, who is the head of these young people, is one of the former students of
the murdered professor and there was constant conflict between them. Selim was
also a friend of Professor's daughter Ezgi until two years ago. The prosecutor
questions the young people, but cannot find any evidence against them. Despite
the criticism of the media, the young people are released pending trial. Selim
tries to connect with Ezgi. Ezgi, on the other hand, believes that he is her
father's murderer. Finding a computer diskette in a safe belonging to her
father, in which the internal and external extensions of terrorism are
explained, the young girl applies to her family friend, Fikret Narlı, who makes
news programs. Although Fikret is a very famous and powerful person, he does
not dare to publish on the floppy disk. Thereupon, Ezgi goes to Selim, gives
him the diskette, and flees abroad for fear of being shot. Selim examines the
diskette with his friends. It is determined to disclose the documents and names
in it to the public.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder