Senaryo ve Yönetmen Hüseyin Tabak Kurgu: Chrıstoph Loıdl, Negatif Kayıt: Çağlar Özlek,
Oyuncular:
Abdulkadir Tuncer (Veysel), Nazmi Kirik, Lale Yavaş, Magdalena Kronschläger,
Susi Stach, Branko Samarovski, Yüşa Durak
Konu: 12 yaşındaki
Veysel ve ailesi ülkelerini terk etmek zorunda kalırlar. Yeni bir hayata
başlayacakları Avusturya’ya göç eden aile buradaki yaşam dinamiklerine ayak
uydurmakta bir hayli zorlanırlar. Bu yeni ülke, yeni dil ve yeni kültür
özellikle küçük Veysel için büyük sıkıntılar doğurur. Veysel’in hayattaki tek
umudu ve hayali sınıfındaki Ana’ya aşkını ilan edip ondan da aynı karşılığı
görebilmektir. Sürekli Ana’nın hayalleriyle yaşan genç çocuk Cem isimli orta
yaşlı komşusuyla tanışınca harekete geçecek, hayallerinin gerçek sonuçlarını en
saf haliyle tecrübe edecektir.
ÖDÜL
49.
Antalya Film Şenliği (2012)
►En
İyi Film “Hüseyin Tabak”
►En
İyi Senaryo “Hüseyin Tabak”
►En
İyi Erkek Oyuncu “Abdulkadir Tuncer”
►En
İyi Yardımcı Kadın Oyuncu “ Lale Yavaş”
►En
İyi Kurgu “Chrıstoph Loıdl”
►Behlül Dal Jüri Özel Ödülü “Yüşa Durak
(Kaan Karsan 15 Mayıs 2013)
Altın Portakal’ın ödül şampiyonu
Güzelliğin On Par’ Etmez, çoğu şey üzerine ‘kafa yoran’ bir film. Kürt
meselesine, aşka, zamanında yurtdışına göç etmiş olan Türkiyelilerin yaşadığı
uyumsuzluk problemlerine, genç ve ‘küçük’ bir insan olmanın beraberinde getirdiği
çaresizliğe ve bunun dışında birçok şeye temas etmenin derdinde… Buradan oraya
ve oradan buraya kurulan bir göz temasının iyi niyetli ve pasifist filmi… Ya da
daha kesin bir tabirle iyi niyetli ve pasif’ diyebiliriz Güzelliğin On Par’
Etmez için.
Filmin yönetmeni Hüseyin Tabak, bir nokta
seçip etrafı gözlemlemek için en tarafsız bölgeyi seçiyor. Bu bölge elbette ki
sıradan bir çocuğa ait: Veysel’e… Veysel göçün getirdiği aidiyet problemlerini
en derinden ve en acı verici şekilde yaşayan bir çocuk… Ne babasının ne
ailesinin ne de bizzat kendisinin akıbeti belli. Sınıfta aşık olduğu kızla bir
iletişim kurabilmek adına kullanması gereken kelimeleri bile bilmiyor. Çok
beklendik bir şekilde, kısır bir sürecin içerisinde ne ‘o’ tarafa ait
olabiliyor ne de bu tarafta kalabiliyor. Bu mecburi göçün yıllardır
anlatılagelen ve kemikleşen sorunlarından elbette ki. Bir tarafta Avrupa, bir
tarafta Türkiye var. Acı çekenler ise bu ikisinin arasındaki çizgide dengede
durmaya çalışanlar. Bir kanıksamışlığın içerisinde Veysel’in bir ayrıcalığı
var: inadı ve kararlılığı… Veysel bir kimlik kazanmak ve üzerindeki
‘kimliksizleştirme’ emellerini bertaraf etmek adına yeni bir dil öğrenmeye,
yeni bir kültürü özümsemeye ve her şeyden önemlisi ‘biri’ olmaya hazır.
Güzelliğin On Par’ Etmez de Veysel’in arzuhali üzerinden yol alarak üslupsal
olarak tutan bir formül izliyor. Bu sayede Veysel etrafını izlerken seyirci
Veysel’i izliyor. Film en azıdan karakterler alanında daldan dala savrulmayarak
risk almıyor. Ancak filmin daldan dala savrulduğu nokta ‘içeriksel’ deryada
cereyan ediyor.
Hüseyin Tabak daha sık anlatılması
gereken, milyonların yaşadığı bir sorunu anlatmaya soyunuyor, evet. Ancak
Güzelliğin On Par’ Etmez, en çok ihtiyacı olan şeyi, berraklığı bir türlü
bulamıyor. Filmin odağına giren problemler bir slayt şov edasıyla yer değiştirirken,
Tabak bir türlü asıl anlatmak istediği meseleyi seçemiyor. Filme öyle ya da
böyle dâhil edilen onca meselenin her biri ayrı ayrı mühim ve ayrı ayrı derin
Bir filmin tüm bu meseleler silsilesini yekpare ve tutarlı bir bütüne
vardırması oldukça zor. Güzelliğin On Par’ Etmez de hepsine aynı mesafede
konumlanmaya çalışırken inceliğinden ödün veriyor ve sığlığından bir türlü
arınamıyor. Onlarca kısa cümle, tek bir uzun cümlenin yokluğunu maalesef
unutturamıyor.
Hüseyin Tabak’ın tertemiz yönetmenliği ve
oyuncularının filmi ısıtan performansları ise ilerisi için umut veriyor. Bu da
teknik tercihlerin öykü anlatmak için gayet yeterli olduğuna işaret ediyor.
Lakin bilindiği üzere bir senaryo, bir filmin her şeyi olmasa da çoğu şeyi…
Güzelliğin On Par Etmez de özenli cilasına rağmen hatalar, eksikler ve
fazlalıklarla dolu olan bir senaryo olarak zihinlerde yer edinecekmiş gibi
görünüyor. Tabii bütün bu falsolara rağmen göç meselesinin hızlandırılmış bir
özetini seyretmek isteyen ve filmine değer veren bir yönetmenle tanışma
emelinde olan seyircilerin tatmin olma ihtimali cepte.(www.eksisinema.com)