Powered By Blogger

22 Ekim 2024 Salı

MUSTANG (2015)

 

Yönetmen: Deniz Gamze Ergüven, Senaryo:  Deniz Gamze Ergüven, Alice Winocour,  Görüntü Yönetmeni: David Chizallet, Ersin Gök Serdar Yemişçi (Sanat Yönetmeni), Selin Sözen (Kostüm Tasarım),  İbrahim Gök (Ses Kayıt), Neşet Ufuk Özdemir, (Boom Operatörü), Harika Uygur (Cast Direktörü), Yapım:  Charles Gillibert,


Oyuncular: Erol Afşin (Osman), Elit İşcan (Ece), Doğa Zeynep Doğuşlu (Nur), Güneş Şensoy (Lale), Tuğba Sunguroğlu (Selma), İlayda Akdoğan (Sonay), Ayberk Pekcan (Erol), Atakan Akgün (Bülent), Burak Yiğit (Yasin), Nihal G. Koldaş (Anneanne) Bahar Kerimoğlu (Dilek), Suzanne Marrot (Hanife),

  

Konu: Bir Karadeniz kasabasında büyükanneleriyle yaşayan, büyüme çağındaki 5 yetim kız kardeşin maruz kaldıkları toplum baskısına karşı kendi yöntemleriyle direnişlerini ve özgürlük arayışlarını masalsı bir tonla anlatan filmin başrollerinde Güneş Nezihe Şensoy, Doğa Zeynep Doğuşlu, Elit İşcan, Tuğba Sunguroğlu, İlayda Akdoğan, Nihal Koldaş ve Ayberk Pekcan yer alıyor. 

 

MUCİZE (2015)

 

Senaryo ve yönetmen: Mahsun Kırmızıgül, Görüntü Yönetmeni: Soykut Turan, Yapım:  Boyut Film / Murat Tokat

Oyuncular: Talat Bulut (Muallim), Mert Turak (Aziz), Mahsun Kırmızıgül (Bozat), Erdem Yener (Celal), Erol Demiröz  (Muhtar), Ali Sürmeli  (Haydar), Meral Çetinkaya  (Hazar), Büşra Pekin  (Gülten),  Metin Yıldız  (Nevzat)

Konu: Film, ıssız bir köye atanan bir öğretmenin yaşadıklarını konu edinir. Mahir, Ege’de yaşayan bir öğretmendir. 1960 İhtilali’nden sonra Doğu’da bir köye sürgün edilir. Mahir uzun bir yolculuktan sonra köye varır. Ancak köyde okul yoktur. Köylüler iyi kalplidir ama eğitimsizdirler. Mahir köy olmadığı için geri dönmek zorundadır. Ancak köylüler gitmesini istemez. Bunun üzerine Mahir köylülerle birlik olup bir okul inşa eder. Öğretmen, köylülerin kızlarını okula göndermesini sağlar. Bu sırada köyde Aziz isimli genç bir adam yaşamaktadır. Aziz engellidir. Sürekli okula gitmek ister ve Mahir’i takip eder. Çocuklar ise onu uzaklaştırır. Mahir, Aziz’le arkadaşlık kurar ve ona okuma yazma öğretmeye karar verir. (Celil Civan - TSA)

MİHREZ: CİN PADİŞAHI (2015)

 

Mndirme), Funda Ersin (Seslendirme), Ayşe Kurtel (Seslendirme), Aziz Acar (Seslendirme), Atilla Çelik (Sanat Yönetmeni), Fatih Okur (Işık Şefi), Uğur Okur (Işık Teknisyeni), Oktay Demir (Işık Teknisyeni), Sezai Aydın (Jeneratör), Murat Karabina (Kameraman), Erşen Ersoy (Focus Puller), Yunus Yunusoğlu (Yapım Sorumlusu), Bahar Aycibin (Yardımcı Yönetmen), Baybars Azizoğlu (Reji Koordinasyon), Vedat Ergin (Kurgu) Yapım:  Metin Anter, Nedim Anter, Nurullah Yenihan, Kerem Tülün


Oyuncular: Melisa Toros (Betül), Tarık Ündüz (Onur), Doğa Konakoğlu (Şafak), Gizem İlhan (Sibel), Leyla Yüngül (Derin), Haldun Boysan (İlyas), Müge Esmeray (Nihan), Suna Sancaktar (Füsun/Sakaleyn) ,Yiğit Uçar (Fatih), Nami Esatgil (Oktay), Gülşah Gülebenzer (Gönül),


Konu: İlk kez bir filme konu olan cin padişahların yıllar önce gerçekleşmiş bir olaydan yola çıkarak senaryolaştırıldı. Bir grup gencin daveti üzerine aralarına katılan cinler, hayatlarında yok saydıkları bir olayın bedelini ödetmek için peşlerini bırakmaz. Şeytânî ve azgın cinler bugençlere halisunasyon göstererek akıllarını çelme gücüne sahiptir ve bu durum hayatlarını altüst edecektir.

MANDA YUVASI (2015)

 

   Yönetmen: İlyas İlbey, Gülbin Aydın, Senaryo:  Atilla Atalay, Can Barslan, Görüntü Yönetmeni: Ercan Özkan, Müzik: Mazlum Çimen, Mustafa Demirhan (Genel Koordinatör Yardımcısı), Hüseyin Biçe (Kurgu),  Uğur Ateş (Düzenleme), Elif Akarsu (2. Yönetmen), Gülbin Aydın (2. Yönetmen), Bülent Doğan (Yardımcı Yönetmen) Murat Yoğun (2. Yönetmen Yardımcısı), Sinan Ruşen (Yapım Koordinatörü), Oğuzhan Akkoç (Renk Düzenleme Asistanı), Pelin Elgin (Kostüm Uygulama), Emel Erden (Dekor Uygulama), Akın Çakır (Steadicam Operatörü),  Orhan Bıyıklı (Oyuncu Koçu) , Okan Selçuk (Ses Kayıt), Yapım:  Yasemin Yalçın


Oyuncular: Eylem Şenkal (Seniha), Atilla Atalay (Remzi), Can Barslan, Hidayet Erdinç (Raşit), Sefa Tantoğlu (Efe), Mazlum Çimen (İş Adamı) ,Cahit Berkay (İş Adamı), İlyas İlbey (Aşur), Yasemin Yalçın (Deli Akile Teyze), Seray Sever (Sevda), Kemal Kuruçay  (Kudret), Orhan Bıyıklı, Kemal Kocatürk, (Vedat), Kadir Çöpdemir (İsmet Usta), Ferdi Akarnur (Maden Müdürü), Mehmet Şahin (Haydar), Esra Ergintuğ


Konu: Manda Yuvası, Kastamonu ve çevresinin doğal güzellikleri içerisinde, yerel halkın da katılımıyla gerçekleştirilen filmimiz; modern çağ insanının giderek artan gereksinimleriyle doğa arasındaki hassas dengeye, çevreci bir bakışla keyifli, aşırı komik bir hikaye eşliğinde sinema diliyle dikkat çekiyor…

MADIMAK: CARİNA’NIN GÜNLÜĞÜ (2015)

 

Senaryo ve yönetmen: Ulaş Bahadır, Görüntü Yönetmeni: Barış Aygen, Mustafa Kuşçu, Lukas Gnaiger, Koray Ecer (Kurgu),  Emrah Becermen (Uygulayıcı Yapımcı), Emrah Becermen (Yardımcı Yönetmen), Cenk Erol (Renk Düzenleme),  Burak Topalakçı (Ses Tasarım), Bülent Güneri (Görsel Efekt Süpervizörü), Salih Aztekin (Cast Direktörü), İbrahim İldem (Sanat Yönetmeni), Yapım:  Şafak Birben, Hüseyin Kurşun


Oyuncular:   Denise Ankel,   Füsun Demirel,   Rıza Akın,   Altan Erkekli,   Mustafa Alabora,   Erdal Tosun,   Nelleke Zitma,  Bahar Selvi,   Jörgen Scholtens,  Jeske Van de Staak,   Selin Yiğit,   Muhlis, Asan,   Serkan Genç,   Ulaş Bahadır,   Barış Ordu,   Koray Tarhan,  Özge Ertem,   Zeynep Özyurt Tarhan,   Umut Kurt,   Meray Ülgen,  Cihan Özdeniz, 

 

Konu: Yıllardan 1993 tür ve kadının toplumdaki yerini araştırmak için genç bir araştırmacı olan Carina Cuanna Türkiye ye gelir. Temmuz ayında Sivas ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak için aralarında Aziz Nesin in de olduğu geniş bir yazar, müzisyen, gazeteci ve şairler topluluğu ile yola çıkar. Fakat gerici güçlerin provokasyonu sonucu konakladıkları Madımak oteli önünde tansiyon artar. Çıkartılan yangın sonrası yaşanan katliamında Carina da yaşamını kaybeder. Fakat son nefesine kadar her anını günlüğüne kaydetmeyi başarır

 

LİMONATA (2015)

 

Yönetmen: Ali Atay, Senaryo:  Ali Atay, Ertan Saban, Görüntü Yönetmeni: Ahmet Sesigürgil, MÜZİK: Okan Kaya, Ahmet Kenan Bilgiç, Taner Yücel, Gevende, Hilal Sezer (Kostüm Tasarım), Hakan Yurdakul (Yapım Asistanı), Ömer Lekesiz Hande Yılmaz (Yapım Sorumlusu), Zeliha Orman (Yardımcı Yönetmen), Ferize Çetin (Yönetmen Yardımcısı), Berkay Akbudak (Yönetmen Yardımcısı), İlay Aktaş Serap Mekikçi, (Koordinasyon), Muratcan Yozgatlı, (Bestboy), Sertaç Ermin (Işık Şef Yardımcısı), Gökhan Özgül (Işık Şefi), Rana Kulein (Makyaj), Yapım:  Adal Yapım


Oyuncular: Ertan Saban (Sakip), Serkan Keskin (Selim), Zekir Sipahi (Suat), Bedia Begovska (Anne), Funda Eryiğit (Nihal), L ran Ahmeti (Fuat), Selahattin Bilal (Ali Rıza), Ciguli (Lastikçi), Ömer Lekesiz (Antrenör Yardımcısı),


Konu: Suat, Makedonya’da yaşayan eski bir tır şoförüdür, hasta yatağında ölmeyi beklemektedir. Ölmeden önce oğlu Sakip’ten son bir isteği vardır; yıllar önce İstanbul’da imam nikahıyla evlendiği bir hanımdan olan oğlunu bulup, yanına getirmesidir. Bebekken terk ettiği oğlunu son bir kez görüp, hellallik alarak ruhunu teslim etmek istemektedir. Sakip, bir kardeşi olduğunu öğrendiğinde, onu bulmak için, Makedonya’dan İstanbul’a doğru babasının emektar arabasıyla yola çıkar. Elindeki bilgiler sadece, kardeşinin adının Selim olduğu ve babasının eline tutuşturduğu eski bir adrestir. 

KÜ'FA: CİN KAPANI (2015)

     


 Yönetmen: Aykut Karagöl, Senaryo:   Alper Kıvılcım, Görüntü Yönetmeni: Burak Tarım, Yaşar Tuncer (Uygulayıcı Yapımcı), Aykut Karagöl (Ortak Yapımcı), Selçuk Musa Ertürk (Yapım Amiri), Alper Kıvılcım (Proje Tasarım), Çağrı Ece (Kurgu), Ufuk Bildibay (Sanat Yönetmeni), Yapım:  Akın Arslan, Aykut Karagöl


Oyuncular: Zerrin Eren (Ceyda), Cem Ağırgez (Semih), Ezgi Yanık,  Onur Elaldı, Belma Topçakar, Adnan Zaman, Belma Mamati, Belma Şuben,


Konu: Serhat, sevgilisi Burçak ile olan ilişkisinde sorunlar yaşar ve bunları onarmak için küçük bir tatil planı yapar. Buna göre Burçak ve okul arkadaşları Semih ve Ceyda'yı da alarak, annesine miras kalan köy evine gideceklerdir. Evi ilk gördüklerinde evin bulunduğu bölgeyi ve alışık olmadıkları yaşam şartlarını garip bulsalar da kısa süre içerisinde uyum sağlarlar. Tek sorunları fal bakmaya meraklı, içine kapanık biri olan Ceyda'nın huzursuzluk yaratan tavırları olur. Bir gece köyün muhtarı eve gelip bu ev ve eski sahipleri hakkında konuşmaya başlar. Ayrıca Serhat hakkında, Serhat'ın hiç bilmediği bir hikaye anlatır. Muhtarın anlattıkları daha önce yaşamış oldukları huzursuzluklarla birleşince bir şeylerden şüphelenmeye başlayan gençler tatili bitirme kararı alırlar, ancak bu bekledikleri kadar kolay olmayacaktır.

21 Ekim 2024 Pazartesi

KOCAN KADAR KONUŞ (2015)

 

*Yönetmen: Kıvanç Baruönü, Senaryo:  Şebnem Burcuoğlu, Görüntü Yönetmeni: Jean Paul Seresin, Çağrı Türkkan (Kurgu),  Kostüm Tasarım, Gülümser Gürtunca (Kostüm Tasarım), Silva Delioğlu (Yönetmen Yardımcısı), İlker Yıldırım (Reji Ekibi), Murat Erşahin (Focus Puller), Evren Özfırat (Bestboy), Dilek Zengin (Makyaj Tasarım), Ayşegül Şahin (Makyaj Asistanı),  Fatih Diren (Boom Operatörü), Canan Odacıl (Cast Direktörü), İlker Yıldırım (Cast Asistanı), Yapım:  Pelin Kaya, Necati Akpınar


Oyuncular: Ezgi Mola (Efsun), Murat Yıldırım (Sinan), Nevra Serezli (Peyker), Ebru Cündübeyoğlu (Nur), Gülenay Kalkan (Gönül), Eda Ece (Ceren), Gül Arıcı (Tuğçe), Begüm Öner (Merve), İsmail İncekara (Oktay), Emine Gülsüm Gözümer (Üresin), Ayten Mısırlıoğlu (Türesin), Muhammet Uzuner (Yazar), Romina Özipekçi (Ferda), Şebnem Sönmez (Aysel), Bora Akkaş (Mehmet Şükrü), Enis Arıkan (Bankacı), Burak Topaloğlu (Kuaför), Cem Kılıç (Timur), Serdar Ortaç (Konuk Oyuncu), Cem Korkmaz, (Diskodaki Adam), Efecan Şenolsun (Murat), Ülkü Hilal Çiftçi, Enes Ok



Konu: Şebnem Burcuoğlu’nun çok satan Kocan Kadar Konuş romanından uyarlanan film bu toprağın kadınlarının daha çocukken nasıl koca bulmaya programlandıklarını anlatıyor. Bu kadınların arasında 30 yaşındaki Efsun (Ezgi Mola) gerçek aşkı, sevgiyi, dürüstlüğü arar ama diğer kızlar gibi numara yapmayı, trip atmayı, erkeği parmağının ucunda oynatmayı bilmez. Bu yüzden bu yaşına kadar düzgün bir ilişkisi olmamıştır. Efsun’un kadınlığın kitabını yazmış İzmirli ailesi ise ona kadınlığı öğretmeye kararlıdır. Efsun da nihayet kendini Türk kızlarına emanet eder. Ailesi tepeden tırnağa yeniledikleri Efsun’u takdim etmeye hazırlanırken Efsun’un karşısına hiç unutamadığı, üstüne yenisini koyamadığı lise aşkı Sinan (Murat Yıldırım) çıkar. 

KIRIMLI (2015)

 

Yönetmen:  Burak Cem Arlıel, Senaryo:  Atilla Ünsal, Nil Ünsal, Görüntü Yönetmeni: Feza Çaldıran, Yapım:  Avni Özgürel

Oyuncular: Sadık Turan, Murat Yıldırım, Maria Koseckhi, Selma Ergeç, Baki Davrak, Bülent Alkış, Ali Barkın, Burç Kümbetlioğlu, Joshy Peters


Konu: Film, İkinci Dünya Savaşı’nda Kırım Türkleri’ni kurtarmak isteyen bir askerin yaşadıklarını konu edinir. Sadık Turan, Kırımlı bir Türk’tür. Kırım, Sovyetler Birliği’ne bağlıdır. İkinci Dünya Savaşı başlayınca Sadık, Kızıl Ordu’da asker olarak görev alır. Ancak savaş sırasında Almanlar tarafından esir alınır ve bir kampa gönderilir. Almanca bildiği için kampta komutanların dikkatini çeker ve bir komutanın emir eri olarak çalışmaya başlar. Almanlar Kırımlı esirlerden bir ordu kurup Sovyetler’e karşı savaşmak istemektedir. Sadık bu orduda teğmen olarak görev alsa da bunun bir yalan olduğunu fark eder. Bunun üzerine genç adam Kırım Türkleri’nin özgürlükleri için mücadele etmeye başlar. (Celil Civan - TSA)


& Film tren sahnesiyle başlıyor. Kırım deyince tren, tren deyince Kırım aklıma geliyor benim. 18 Mayıs 1944′ de Stalin’in emriyle hayvan vagonlarına konulup canice yurtlarından sürgün edilen Kırımlıların hiç duymamama rağmen unutamadığım sesleri geliyor kulağıma. İçerdiği demir, buhar, düzen, soğuk renkler, ayrılık yavaşlık imgeleri ile savaşın sembolü tren. Bir trende aşık oluyor Sadık Maria’ya. Trenin yavaşlığına soğukluğuna düzenine, kıpır kıpırlığıyla sıcaklığıyla düzensizliğiyle öyle zıt ki aşk! Gerek Sadık ve Maria gerek tren ve aşk arasındaki bu zıtlıklar harmonisi ise aşk kadar güzel.

Trende anlatıyor Sadık hikayesini. Dil Almanca’dan Türkçe’ye dönüyor. Kızıl ordu için savaşırken esir düşüp esir kampına götürülüyor Sadık. Orada çekilen türlü eziyetten sonra tam vurulmak üzereyken bir Alman komutanın dikkatini çekiyor. Önce komutanın emir eri yapılan Sadık, Almanlar Kırımlılardan bir birlik oluşturup bu birliği Kızıl Orduya karşı kullanmaya karar verince, teğmen olarak bu birliğin başına getiriliyor. Savaşı kazanırlarsa Kırım’ın bağımsız olacağını vaat ediyor Almanya Kırımlı birliğe. Kollarında “damga”lı arma, yüreklerinde Kırım sevdası sırtlarında bu kez Alman üniforması Kızıl Ordu’ya karşı savaşan Kırımlılar yine bir tuzağa düştüklerini fark ettiklerinde bu kez sadece kendileri için savaşmaya karar veriyorlar. Fakat bu bağımsızlık sevdası fazla uzun sürmüyor. Kısa süren ve ölümle sonuçlanan bu “bağımsızlık” isteği 26 Aralık 1917 tarihinde kurulup 23 Şubat 1918′te Bolşevikler tarafından yıkılan bir yıllık Kırım Halk Cumhuriyet’ine bir gönderme olarak yorumlanabilir. Ya da bağımsızlığa ancak ölüm ile kavuşulması, beden içerisinde çeşitli acılar gören ruhun ölünce bedenden kurtulması  fikri, asıl bağımsızlığın ölüm olduğu yönünde bir yorumlama ortaya çıkarabilir.

Filmin hikayesi yazımın başında bahsettiğim gibi Cengiz Dağcı’nın Korkunç yıllar romanından esinlenerek oluşturulmuş. Filmin genelinin kitaptan bağımsız oluşu “esinlenme” sözcüğüyle izah edilebilir ancak, filmin tanıtımında Cengiz Dağcı ismine bu kadar yer verildikten sonra kitaptan bu kadar uzaklaşılmasını doğru bulmadığımı belirtmeliyim.

Filmi, Filmelestirisi.com kriterlerine göre değerlendirecek olursak, görsel yapı kısmında, kullanılan dekorun, renklerin ışık kullanımının savaşın o soğuk yüzünü anlatan hikayeye oldukça uygun olduğunu, savaş sahneleri, ses ve müzik kısmında ise son dönem Türk sinemasının en başarılı örneklerinden biriyle karşı karşıya olduğumuzu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Oyunculuklara baktığımızda, başrol oyuncuları Murat Yıldırım ve Sema Ergeç’in özellikle yabancı dil performanslarıyla göz doldurduğunu görüyoruz. Fakat filmin oyunculuk yönünden bana göre en başarılı ismi Alman Subayı Bauer rolündeki Baki Davrak, ayakta alkışlanacak bir performans sergiliyor.

Senaryo yer yer sürükleyicilikten uzaklaşsa ve çok katmanlı okumaya imkan vermese de konu ve özellikle tempo açısından oldukça başarılı.


Gelelim olumsuz yönlere;

Film boyunca Kırımlı karakterler tarafından kullanılan dilin İstanbul Türkçesi olması filmin bana göre en büyük eksisi.  Almanların Almanca Rusların Rusça konuştuğu Kırımlıları anlatan bir filmde, okul baskını sahnesinde tahtada görülen bir kaç kelime dışında Kırım Tatarca hiç bir söz duymamamıza ve Kırımlı bütün karakterlerin dublaj Türkçesi konuşmasına anlam vermek mümkün değil. Kırımlıların Ruslar tarafından yıllar boyunca yok edilmeye çalışıldığı argümanı -okul baskını sırasında, alfabe değişiklik emrine karşı gelen çocuğa zorla minarenin yıkımının izlettirilmesi gibi örneklerle- konu edilirken, Kırımlıların dilleri Kırım Tatarca’ya yer verilmemesinin hiç bir mazereti olamaz.

Bunun yanında kitapta önemli bir yere sahip olan Süleyman karakterinden filmde hiç bahsedilmemesi, derinleşemeyen ve konuya hayati bir katkıda bulunmayan karakterler filmin diğer eksi yanı. Velhasıl kelam, yukarıda belirtilen tarihi ve edebi eksiklikler, Kırımlı filminin Türk savaş sinemasının izlemeye ve üzerinde düşünmeye değer bir örneği olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ancak bizlere özellikle savaş filmi üretiminde görsellik kadar tarih ve edebiyat üzerine de düşünülmesi gerektiğini gösteriyor. (Burak Cem Arlıer)

 

KASAP HAVASI (2015)

 

Senaryo ve yönetmen: Çiğdem Sezgin, Görüntü Yönetmeni: Ersan Çapan, Yapım:   Çiğdem Sezgin


Oyuncular: İnanç Konukçu, Cemre Ebuzziya, Hakan Karahan, Özay Fecht, Şenay Gürler


Konu: Annesinin istediği kızla nişanlanmak üzere olan taksi şoförü Ahmet, kendisinden yaşça hayli büyük olan terzi Leyla ile tutkulu bir ilişkiye başlar. Ahmet´in Leyla´ya olan aşkı ve Leyla´nın genç bir erkekle birlikte olup geçmişiyle hesaplaşma isteği bu ikiliyi evliliğe doğru sürüklerken, Leyla´nın on sekiz yıl önceki erkek arkadaşı Semih, yatalak annesiyle helalleşmek için Almanya´dan İstanbul´a döner. Semih´in gelişi Ahmet ile Leyla´nın birlikteliği için çok büyük bir tehlikedir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.


& İnsan sosyolojik bir varlıktır... Yaşamımızın her anında, her sancısında üzerinizden atamayacağınız kadar omuzlarınıza yük bindiriverir sosyoloji... Aileniz, komşularınız ve o adı bilinmeyen diğerleri... "Millet ne der sonra"...


    
22. Adana Altın Koza Film Festivalinde Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın finalistlerinden "Kasap Havası" nı sanırım en iyi bu ifade anlatır; "Millet ne der sonra"...

Millet ne der sonrayı çok da umursamamış terzi Leyla'nın giderek derinleşen yaşama karşı güvensizliği, filmin tüm havasına sinmiş. Erkeklere olan nefreti ve artık iyileşemeyecek kadar derinleşmiş yaraları Leyla'nın yaşam kaynağı gibi, onu ayakta tutan hayattan kopmasına engel olan bağları...

Hiç susmayan annesine duyduğu öfkesi ve annesinde vücut bulan sosyal baskılara karşı giderek kırılganlaşan yaşama isteğini canlı tutmaya çalışıyordur Leyla. Film kendi hayatını yaşayabilmek için mücadele veren, boşanmış bir kadınla evlenmenin eşiğinde bir erkeğin hikayesi. İkisinin, sosyal çevrenin karnını ağrıtan birlikteliklerinin trajedisi.

Daha Leyla'nın Ahmet'le ilk buluşmalarında elindeki sargıda vücut bulan eski yaraları, çeşitli metaforlarla filmde temsil ediliyor... Eski yaraları peşini bir türü bırakmayan Leyla ve yaşamına yeni yaralar açılmakta olan Ahmet'in olmaza giden aşkları.

Oyunculuklar harika... "Leyla" karakterinde Şenay Gürler göz dolduruyor. Ama filmi başından sonuna taşıyan oyuncu "Ahmet" rolünde İnanç Konukçu, dengeli ve etkileyici bir oyunculuk çıkarmış. Filmin en önemli karakterlerinden biride rakı. Rakı kadehi ve masası filmde her dramatik sekansın olmazsa olmazı gibi. Aslına bakarsanız bu sürekli kafası iyi hallerdeki karakterler bir türlü hayata ayılamayan meyhane müdavimleri gibiler. Tüm filmin kafası biraz iyi gibi, tüm film çakırkeyif bir meyhane gibi yani... Sadece sanırım bu meyhanede insanlar biraz melankolikler ve yaşamları çok dramatik...

Sinemada yönetmen yardımcılıkları ile biliyoruz Çiğdem Sezer'i, "Gönderilmemiş Mektuplar" "Çözülmeler" gibi filmlerde. Sonraları da TRT'de dizi yönetmenliği.. "Kasap Havası" ilk uzun metrajlı filmi Çiğdem Sezer'in... Bilindik bir hikayede kesilmeyen akıcı bir dil yakalamış yönetmen. Geride kaotik bir İstanbul varoşu dekoru ile orta halli bir mahallenin orta halli evlerini dolaşan kamerası karanlığı ve loş ışığı çok güzel kullanıyor. Rakı ve sigara masalarına boca edilen hüzünler... Ancak kanaatimce filmin en vurucu yerlerinde beliren müzikleri ile de çok konuşulacak bir filme imza atmış yönetmen. ( Mustafa Irmak)

KARA BELA (2015)

 

 Senaryo ve yönetmen: Burak Aksak, Görüntü Yönetmeni: Türksoy Gölebeyi, Yapım:  BKM/Necati Akpınar

Oyuncular: Cengiz Bozkurt, Seda Bakan, Erkan Kolçak,  Cihan Ercan, Tarık Ünlüoğlu


Konu
: Film, hayallerindeki kadını bulmaya çalışan Kudret’in yaşadıklarını anlatır. Kurallara bağlı bir hayat süren Kudret, emekli olduktan sonra kendini evinde bir fazlalık gibi hissetmeye başlar. Eşinin ve babasının ani ölümlerinden sonra çocuklarının da evden ayrılmasıyla iyice yalnızlaşır. Bir gece rüyasında annesini görür. Annesi Kudret’e üç gece içinde Gazianep’te olması gerektiğini söyler. Leylifer isimli genç bir kadın onun yardımını beklemektedir. Çok sevdiği ve gözünden sakındığı arabası Kara Bela ile yola çıkar. Yol boyunca karşısına çıkan işportacı Güven, şarkıcı Burcu ve Efkan ile başlarına gelmeyen kalmayacaktır. (Aslan Erdem -TSA) 


& İsimle başlayalım; Karabela...Cengiz Bozkurt'un canlandırdığı Kudret karakterinin arabasının ismi. Öyle bir aşkla bağlı ki Kudret arabasına, bir isim vererek taçlandırıyor bu sahiplik duygusunu. Filmin neredeyse tamamında arabanın pardon Karabela'nın ismi zikrediliyor.  Öyle ki arabanın markasını da modelini de arabadan anlayan anlamayan herkese ezberletiyor bu referanslar. Arabaya ve ismine bu denli yer verilmesinin - bir yol filmi olması ve finalle bağlantısı haricinde -, Burak Aksak araba firmasıyla bir anlaşma yapmamışsa, hikâyeye kattığı bir anlam olmalı diye düşünüyorum.   Karabela ailesi tarafından tabiri caizse adam yerine konulmayan muhasebe memur emeklisi Kudret'in sahip olduğu, kontrol edebildiği yönetebildiği içinde mutlu ve özgür olduğu tek şey.  Evinde ailesinde işinde kısacası hayatında bulamadığı her şeyi arabasında buluyor Kudret. Yaşamındaki eksikliğin üstü örtülü! tesellisi Karabela.  Manevi eksiklikleri olan kişilerin sahip oldukları eşyalara takıntılı derecede bağlı olması bu eksiklikleri eşyalarla tatmin etmeye çalışırken çeşitli belalara uğraması sorunsalına, hepimizin aşina olduğu arabaya bağlılık temasıyla dokunmuş Burak Aksak.


Gelelim karakterler ve hikayeye. Hikâye tam anlamıyla Cengiz Bozkurt yani Kudret karakteri üzerine oturtulmuş. İsmine oldukça zıt sünepe Kudret filmin her şeyi.  Eşini ve babasını kaybeden, çocukları tarafından terk edilen Kudret intihar etmeye çalışırken "öte tarafta" ölmüş annesiyle yüzleşir. Annesine kimsenin artık ona ihtiyacı kalmadığından ve ölmek istediğinden bahseden Kudret annesinden Antep Kalesi’nde kendisinin yardımına muhtaç biri olduğunu öğrenmesiyle kullanmaya kıyamadığı Karabela’sına atlayıp yollara düşüyor. Fakat köprüde İstanbul trafiğine takılıyor.  Bu sırada zabıtalardan kaçan işportacı Güven trafiğin açılmasını beklerken hava almak için arabasından dışarı çıkan Kudret'in arabasını çalmaya çalışmasıyla Kudret'le hayatları kesişiyor. Birlikte Antep yollarına düşen ikiliye bir dizi tesadüf ile patronu Atılgan'dan kaçan Burcu ve sevgilisi ailesi tarafından kaçırıldığı için intihar etmek isteyen Efkan da katılınca kendilerini hiç ummadıkları bir serüven içinde buluyorlar.


Senaryonun içinde Burak Aksak dokunuşlar ve oyuncu kadrosunda artık Burak Aksak ekibi diyebileceğimiz Tarık Ünlüoğlu, Berat Yenilmez, Sadi Celil Cengiz'in yanı sıra Hasibe Eren, Zerrin Sümer, Erdal Tosun Zihni Göktay gibi bir sürü usta isim göze çarpsa da film tam anlamıyla bir Cengiz Bozkurt filmi diyebiliriz. Kudret karakterine adeta can veren usta oyuncu her zaman olduğu gibi mimikleriyle tonlamasıyla görüntüsüyle ayakta alkışlanacak bir performans sergiliyor. "Behzat Ç" ve "Ulan İstanbul" gibi başarılı yapımlardan tanıdığımız Seda Bakan ve Erkan Kolçak Köstendil de Burcu ve Güven karakterleriyle rollerinin hakkını veriyorlar.


Peki film yazının başında bahsettiğim beklentileri karşılıyor mu? Cevap maalesef kocaman bir hayır. Fragmanda bu kadar çözüme yer verilmesinin hem beklentiyi artırması hem de filme bir şey bırakmaması koca bir hata fakat Cengiz Bozkurt'un sırtlayıp götürdüğü filmde onun dışında izlemeye değer neredeyse hiçbir şey olmaması filmin kesinlikle en büyük eksisi.  Evet Cengiz Bozkurt filmin mıknatısı. Fakat onu çekip çıkarttığınızda her şeyin dağılacak gibi durması diğer karakterlerin neredeyse hiç işlenmemesi, bir kaç güzel espri dışında diyalogların zayıflığı Burak Aksak yapımlarında görmeye alışkın olduğumuz zenginliğe çok ters bir durum.  Kendini çok önemli sanan Zabıta,  Al Capone takıntılı mafya Atılgan, sevdiğini arayan acılı palyaço vs gibi orijinal ve bizden karakterlerle "kendin ol" mesajını vermiş, hüzün komedi arası çok sağlam bir malzeme yakalamış ve Burak Aksak stili absürd öğeler ve Cem Yıldız'ın şahane müzikleri, Türksoy Gölebeyinin hoş görüntüleri ile çok uyumlu olabilecek film, hikaye ilerledikçe o kadar yavan ve çiğ kalıyor ki, mutlaka bir şeyler kaçırmış olduğumu düşünüyorum izlerken. Başlıyorum detayları aramaya, filme başka açılardan bakmaya. Acaba Güven, Burcu ve Efkan karakterleri Tyler Durden misali Kudret'in zihni dışında hiç var olmadılar mı? Evden işe diye çıkan ama aslında çoktan emekli olan ve yeni bir iş arayan Kudret, işportacılık yaparken zabıtalara yakalandı da onlardan kaçarken bir kaza mı geçirdi? Film boyunca sürekli olarak zorla evlendirildiğini söyleyen Kudret, Efkan ve sevdiğini hayalinde mi kavuşturdu?  Hele hele o çat diye gelen son derece gereksiz final bir şeylere gönderme ya da Shaffer'in Equus'una referans mıydı? Yoksa ondan önce bir şeyler vardı da filmin sıkıcılığından uyuyup o kısmı kaçırdım mı?


Bu soruların cevabını elbette bulamayacağım. Fakat Türk Sinemasının en başarılı senaristlerinden biri olmaya aday Burak Aksak'ın kendine özgü kalemi zekası ve zevki ile sinema tarihimizde kendine çok önemli bir yer bulacağına inancım sonsuz, arada böyle ufak tefek Aksak’lıklar olsa da... (Yazan : Emre Seven)

 

KANLI POSTAL (2015)

 


Yönetmen
. Muhammet A. B. Arslan, Senaryo:  Muhammet A. B. Arslan, Ebru Arslan, Görüntü Yönetmeni: Mehmet Zengin, Müzik: Vedat Yıldırım, Cüneyt Kadri Çakar (2. Ekip Görüntü Yönetmeni) Aytekin Birkon (Kurgu), Kubilay Birkan Çapur (Kurgu), Erdem Özçelik (Sanat Yönetmeni), Ali Ayyıldız (Yardımcı Yönetmen) , Ruhşan Çimen (Kostüm Sorumlusu),  Ahmet Cihan (Görsel Efektler), Çağlar Özlek (Renk Düzenleme), Sinem Orhan (Kurgu Asistanı), Ömer Yıldız (Re-Recording Mikser), Yapım:  Ebru Arslan


Oyuncular: Mesut Akusta, (Komutan Esat), Turgay Tanülkü (Sofi), Barış Koçak (Mazlum), Levent Akkök (Kemal Pir), Mihriban Er (Sakine Cansız), Nevin Efe (Düriye Ana) Ertunç Alıcı (Boksör), Emre Ertunc, Cansu Fırıncı (Horoz), İncilay Şahin (Rahime Öğretmen), Kemal Denizci, Onurcem Aydemir (Eşref)


Konu: Esat cezaevinde yüzbaşıdır, darbeden sonra hücreye atılanları terbiye etmekle görevlidir. Mazlum, Sakine, Sofi, Laz Kemal, isyan ateşini yakan dörtler ve daha birçok kişi cezaevinde kalan tutuklulardır. Mahkûmlar siyasi görüşleri, inançları yüzünden Esat ve emri altındaki gardiyanlarından ağır işkenceler görürler. İşkence için hücreye kapatılan Mazlum, burada kendini asar, dört arkadaşı da kendilerini canlı canlı yakar. Mahkemede işkencelerin durması talebinde bulunan tutukluların istekleri yerine gelmediğinden tutuklular ölüm orucuna girer ve olaylar büyüyerek devam eder.

 

KAFES (2015)

 

Yönetmen: Mahmut Kaptan, Senaryo:  Bektaş Topaloğlu, Görüntü Yönetmeni:  Yusuf Akkuş, Müzik: Volkan Sönmez, Rüzgâr Odkan Kadem, Murat Bor (Kurgu),Murat Bör (Kurgu), Zeki Yalçın (Sanat Yönetmeni), Bülent Aydoğan (Genel Koordinatör), Uğur Armutçu (Uygulayıcı Yapımcı), Sezgin Irmak (Yapım Tasarım), Muhammet Akkuş (Focus Puller), Yasin Çetin (Yardımcı Yönetmen), Mustafa Gürbüz (1. Yönetmen Yardımcısı), Dilan Çelebi, (2. Yönetmen Yardımcısı), Yavuzcan Pınar (3. Yönetmen Yardımcısı), Mehmet Emin Yıldız (Yönetmen Yardımcısı), Mehmet Emin Yıldız (Reji Ekibi), Tuğçe Kıhtır (Kostüm Asistanı), Zafer Şişman (Ses Kayıt), Ömer Yıldız (Ses Tasarım), Ömer Yıldız (Ses Tasarım), Mustafa Sürücü (Işık Şefi), Kubilay Birkan Çapur (Post-Prodüksiyon Asistanı), Çağlar Özlek (Renk Düzenleme),  Dilber Maltaş (Makyaj), Salih Aztekin (Cast Direktörü), Berna İçöz (Cast Direktörü), Selçuk Gün (Casting),  Hakan Altut (Basın, Danışmanı) , Hasan Avcı (Prodüksiyon Ekibi),  M.Bilgehan Karaca (Proje Danışmanı), Yapım:  Yasemin Nak, Selçuk Gün


Oyuncular: İsmail Hacıoğlu (Mehmet Sipahi), Nilay Duru (Elif), Fırat Şahin (Celal) Şefik Onatoğlu (İhsan), Barış Küçükgüler (Mustafa), Melda Arat (Mustafa'nın Annesi), Erdal Cindoruk (Sorgu Memuru, Şekip Taşpınar (Sorgu Memuru), Fatih Doğan (Ahmet), Sultan Karabulut Mahmut), Janberk Nak (Kadir), Murat Ercanlı (Hasan), Turgay Atalay (Seçkin), Onurcan Taş (Solcu Eylemci), Salih Aztekin, Murat İnce, İbrahim Ethem Arslan (Yusuf)

 

Konu: Darbe dönemine Vatan sevdalılarının gözüyle bakan ilk sinema filmi olma özelliğine sahip bir dönem filmi olan "Kafes" Darbe döneminden bir kesit sunuyor. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında bazı sağ görüşlü insanların hapislerde yaşadığı olayları ve işkenceleri konu edinen Kafes filmi, 2 Ekim 2015'te izleyicilerle buluştu. Kafes filminin çekimleri, Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde ve Ulucanlar Cezevi'nde yapıldı.

KAÇIŞ 1950 (2015)

 

*Senaryo ve yönetmen: İbrahim Biçer, Görüntü Yönetmeni: Mahir Gül, Cem Yolyapan (2. Ekip Görüntü Yönetmeni), Volkan Adıyaman (Kurgu), Osman Gençağa Yiğitoğlu (Genel Koordinatör), Canan Ülgey (Genel Koordinatör), İhsan Taş (Genel Yönetmen), Hasan Avcı (Yapım Sorumlusu), Banu Sıvacı (Yardımcı Yönetmen), Cem Yolyapan (2. Yardımcı Yönetmen), Mehmet Emin Yıldız (Yönetmen Yardımcısı), Recep Özaydın (Reji Ekibi), Arda Mat (Bölüm Öyküleri), Volkan Adıyaman (Kurgu Yönetmeni), Volkan Adıyaman (Görsel Efektler), Hilal Hasanov (Oyuncu Koçu), Yapım:   İhsan Taş


Oyuncular: Zeynep Gülmez, Atilla Saral, İlker Gürsoy (Mustafa), Gizem Güpür (Selma), Osman Kırat (Okul Müdürü), ydın Pusa (Slavof), İsmail Çelik (Fehim), Efe Kopuz (Küçük mustafa), Sedat Kalkavan (Gorgiev Komutan), Mehmet Vanlıoğlu (ismet), Hüseyin Özay (İvan), Selçuk Salih Başhan (Keşiş), Burak Kaya (Ramazan), Şeyma Erdoğan (Zeynep), Mesut Eray (Bulgar Komutan), Ali Özkan Dinkçi (Victor), Zülkef Yeşilbahçe, Faruk Anbarcıoğlu, Ender Turan (Öğretmen), Hüseyin Elmalıpınar (Alexandro), Cem Emirli, Onur Bayraktar, Emrah Türkdoğan (Bulgar Komutan), Emre Deveci


Konu: Mustafa on yaşından beri (1950) gazetelere yazı yazan çalışkan bir çocuktur. Dönemin Bulgaristan' ında yaşayan her Türk ailesi gibi onun ailesi de sefalet içinde yaşamaktadır. Henüz on yaşındayken Zeynep' e aşık olur. Küçük yaşından beri cennet vatan olduğu anlatılan Türkiye' ye gitmek ister. Fakat askerlik döneminde Bulgaristan Askerî kurallarını çiğnediği için turist olarak bile Türkiye'ye gitmeleri yasaklanır. Askerden geldikten sonra Zeynep ile evlenir ve bir kız çocuğu olur. Anne ve babasını kaybettikten sonra Bulgaristan'ın baskılarına katlanmak için bir nedeni kalmaz. Askerde tanıştığı Fehim ve Ramazan ile sürekli görüşür. Mustafa' ya getirilen kısıtlama askeriyedeki olayın içinde oldukları için Fehim ve Ramazan'a da getirilmiştir. Her buluştuklarında kaçmak için planlar yaparlar. Türkiye, hiç görmemiş olsalar da onların düşlerini süslemektedir. Sonunda bir planda karar kılarlar ve yürürlüğe koyarlar. Plana göre Mustafa'nın eşi Zeynep ve kızları önden turist olarak gidecek, Mustafa ise onları yolcu ettikten sonra tehlikeli yollarla Türkiye' ye girmeye çalışacaktır. Mustafa, Zeynep ve kızını otobüse bindirir ve kaçmak için üç arkadaş yola koyulurlar. Daha ilk günde Fehim Bulgaristan askerleri tarafından vurulur. Mustafa bu olaydan sonra trenle kaçmayı planlar ve Ramazan'ı ikna ederek trenin yük vagonunda İstanbul'a varırlar. İstanbul' a geldiklerinde sevinçleri, Ramazan'ın sevdalı olduğu Bulgar asıllı müslüman bir kız olan sveta(Selma) ile tesadüfen karşılaşması ile ikiye katlanır.

 

İÇİMDEKİ SES (2015)

 *

Yönetmen: Çağrı Bayrak, Senaryo:  Engin Günaydın, Görüntü Yönetmeni: Ferhat Uzundağ, Müzik: Tolga Çebi, Utku Karabayraktar (Hukuk Danışmanı),  Levent Çelebi (Kurgu), Sinan Demir (Sanat Yönetmeni), Fatoş Suda (Kostüm Tasarım), Can Alaosman (Kostüm Tasarım), Vildan Aydın (Kostüm Tasarım Asistanı), Sadreddin Şahin (Kamera Asistanı), Kemal Sözen (Kameraman), Eyüp Tozlu (Steadicam Operatörü), Eyüp Tozlu (Steadicam Operatörü), İsmail Aydın (Jimmy-Jib), Yeşim Türkyılmaz (Makyaj), Muharrem Parlak (Kuaför), Orçun Kozluca (Ses Tasarım), Emrah Akşık (Seslendirme Yönetmeni), Yapım: Mahmut Kayımtu

Oyucular: Engin Günaydın (Selim), Leyla Lydia Tuğutlu (Ayşıl), Füsun Demirel (Mehpare), Ersin Korkut (Yılmaz), Onur Buldu (Alptekin), Hamdi Kahraman (Mahir), Nazlı Tosunoğlu (Zübeyde), Sırrı Süreyya Önder (Yapımcı), Doğa Konakoğlu (Zayıflama Salonundaki Adam), Ayşegül Durmaz (Selimin Annesinin Arkadaşı), Gözde Fidan (Sek
reter), Hakan Meriçliler (Modacı), Gözde Fidan, Neşe Arda, Barış Başar, Girayhan Çilingiroğlu (Tinerci),


Konu: Kendi dünyasında yaşayan ve özgüveni yetersiz bir yazar olan Selim (Engin Günaydın); yalnızlıktan kurtulmak için son çare olarak umreden yeni dönmüş annesiyle birlikte yaşamaya karar verir. Selim’in, spor salonunda yaptığı bir sakarlık, hayal bile edemeyeceği kadar güzel ve zengin olan Ayşıl’la (Leyla Tuğutlu) tanışmasına sebep olur. Selim’e aşık olan Ayşıl, Selim’in annesi Mehpare’nin (Füsun Demirel) gözüne girmek için Mehpare ve tayfasıyla, komik ve eğlenceli bir yolculuğa çıkar