Senaryo ve Yönetmen Atıf Yılmaz
Kameraman Mike Rafaelyan
Yapım Erman Kardeşler / Hürrem Erman, Hasan Erman
Reji Asistanı: Nurhan Nur, Dialog: Atıf Yılmaz, Ses: Hüsamettin TÜrsan, Montaj-Senkron: Rauf Tözüm, Müzik: Faruk Yener, Ar Direktör: Sohban S. Koloğlu, Aydınlatma: Kostantin Psaras, Prodüktör: Temel Karamahmut, Şarkılar: Hasan Mutlucan, Erman Kardeşler stüdyosunda çekilmiş İpek Film stüdyosunda seslendirilmiştir.
Oyuncular: Temel Karamahmut, Settar Hazım Körmükçü, Orhan Erçin, Mücap Ofluoğlu, Luiza Nor, Osman Alyanak, Nubar Terziyan, Muazzez Arçay, Sadettin Erbil, Hulusi Kentmen, Sohban Koloğlu, Nimet Alp, Dursine Şirin, Kadir Savun, Sihirbaz Abrakadabra, Fikri Göze, Kemal Edige, N. Nağmeli, M. Öğretici, Halit Şişman, İsmail Işık, Misafir Oyuncular: Nurhan Nur, Nimet Alp
KONU: İki taşralı gençle, dans dersleri veren bir kızın öyküsü. Anadolu'dan kalkıp gemiyle İstanbul'a gelen iki arkadaş İstanbul'da bir pansiyona yerleşirler. Burası oldukça garip bir pansiyondur. Bir çeşit deliler tekkesi. Aynı binada bir de dans dersleri veren genç bir kız oturmaktadır. Kıza akrabasından miras kalmıştır. Ancak kızın bu mirastan haberi yoktur ve miras avcısı olan Hintli AbraKadabra'nın tuzağına düşmek üzere iken ikisi de ona aşık olan iki kafadar arkadaş tarafından kurtarılır.
Bir Anekdot
“İki Kafadar Deliler Pansiyonunda” benim için ikinci film değil, bir ilk film gibiydi. Dönemin en önemli yapımevlerinden birinde, Erman Film'de çalışıyordum. Yapımcımız Hürrem Erman başta olmak üzere, belli bir kültür düzeyi olan, işlerinde usta, kafadar arkadaşlarla çalışıyordum. Kuşkusuz yine Temel'in başının altından çıkmıştırç Filme başlarken, 'Bir yönetmen nasıl giyinmeli?' fikrinden kalkarak beni donatmya başladılar. Önce bir yönetmen ceketi aldılar bana. Sonra çeşitli aksesuvarlar. Mesela 'Yönetmen dediğin pipo içmeli,' deyip bir pipo ve takımı ceketimin cebine yerleştirildi. Peşinden bir de vizör taktılar boynuma. Güya vizörden bakıp kullanacağım objektifi ve kadrajı belirleyeceğim. Evirdiler, çevirdiler, nihayet bir film yönetmenine benzemeye başladığım kararına vardılar. İki gün sete çıktım. Pipo ikide bir sönüyor. Boşalt, doldur, tekrar yak. Ceket fazla gelmeye başladı, boynuma astıkları ilkel vizör ise kameramanın vizörüne her eğilişimde tak tak kameranın sehpasına vuruyor. Birinci gün, ikinci gün, üçüncü gün, nihayet hepsini çıkartıp attım ve rahat rahat film çekmeye başladım.” (Atıf Yılmaz,”Bir Sinemacının Anıları)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder