Yönetmen Ruhi Yapıcı, Serhan Arslan Görüntü Yönetmeni Jeff Dollen Yapım: Uğur Film Kurgu: Erdinç Özyurt, Sanat Ekibi: Kadir Yetkin,
Oyuncular: Aslı Tandoğan (Begüm),
Begüm Birgören (Yeşim), Onur Öztürk (Emre), Zamire Zeynep Kasapoğlu, Selin
Altay, Gökçe Özyol, Nilgün Kasapbaşoğlu,
Konu: Emre (Çağdaş O. Öztürk) ve Ye
şim (Begüm
Birgören), düğünlerine bir hafta kala yoğun bir hazırlık içerisindedirler.
Emrenin düğün öncesi davetiyeleri vermek için gittiği bir arkadaş
toplantısında, eski sevgilisi Begüm'ün (Aslı Tandoğan) tekrar hayatına girip
aklını karıştırmaya başlamasıyla Yeşim'le arası açılmaya başlar. Üstelik Begüm
bu kez yanında Emre'nin hiç bilmediği sırları ve süprizleri de getirmiştir.
Zamanı bu kadar daralırken, aşık olduğu iki kadının arasında kalan Emre'yi hiç
tahmin etmeyeceği bir sınav beklemektedir.
Kendime
İyi Bak”: Fazla gizem karın doyurmaz
“Issız
Adam”ın (2008) tutmasıyla mı sayısı arttı bilinmez. Ama modern şehir insanının
arasına sızan, genelde üstorta sınıfı ya da orta sınıfı gözlemleyen ticari aşk
filmleri karşımıza çıkmaya başladı.
Bunlar arasında “Aşkın İkinci Yarısı” (2010) hikaye kurgusuyla oynaması, “Aşk
Tesadüfleri Sever” (2010) ise reklam/video klip estetiği damarıyla bir yol
açtı.
Bu
yıl içinde çekilen “Bi Küçük Eylül Meselesi”nden (2014) sonra “Kendime İyi Bak”
(2014) da bu ikisinin yapılarından besleniyor. Hikaye kurgusuyla oynarken eski
aşk ile yeni aşkı orta noktada kesiştiren bir reklamcı öyküsüne uzanıyor. Onun
dünyasına bakarken de siyahbeyaza da meyleden oynanmış renklerle görsel
yapısını oluşturuyor. Adeta parlak perde geçişi izlenimi bırakan bir kurgu
efektiyle, laytmotifiyle göz alıyor. Aslı Tandoğan, Begüm Birgören gibileriyle
de bir ‘balmumu müzesi’ açmaya çabalıyor.
Aslında
filme Çağdaş Onur Öztürk’ün ‘pis sakalla, rahatlıkla ve dağınıklıkla karizma
yapma’ ötesinde bir tercih getirdiği söylenemez. Birgören, adeta ‘iyi model’ ya
da ‘şöhretli dizi yüzü’ olduğu için seçilmiş. Aslı Tandoğan ise zaman zaman
seyirciyi yeteneğiyle ayağa kaldırıyor. Ama “Bi Küçük Eylül Meselesi” gibi
gizemine inandırabilen bir iş canlanmıyor.
Oyuncu
arka planlı Serhan ArslanRuhi Yapıcı ikilisi senarist, görüntü yönetmeni,
kurgucu tutarak aslında alçakgönüllü davranmışlar. 90 dakikada ‘kalp’imizi
sürekli alarmda tutan bir duygusaldram kotarmak için kolları sıvamışlar. Ancak
dramatik yapıyı gizeme yönlendirirken, flashbacklerde kaybolmuşlar. Dramatik
çatırdamalarla yüzleşmek özdeşleşme sürecini zedelerken heyecan aşılamayı da
zorlaştırıyor. Hatta bir erkek ile iki kadının yer aldığı gelgitlerle dolu ‘aşk
üçgeni’, sadece özündeki ‘acı’ dolu taraflarıyla ayağa kalkabiliyor.
Bir
süre sonra görüntülere ve malzemeye bakmak istiyoruz. Doğrusunu söylemek
gerekirse siyahbeyazdan renkliye uzanırken serbest takılan ‘renk
işleme/düzeltme’ sürecinin abartılması fazlasıyla göze batıyor. O koltuğa
getirilen Amerikan video filmi arka planlı görüntü yönetmeni Jeff Dollen da
ikinci sınıf bir reklam yönetmeni katkısı vermiş. Zira her sahnede renklerin
sürekli değişmesinin filmin dinamizmine, konformist tiplemelerine veya sevgi
yüklü tonuna herhangi bir faydası olmuyor. Aksine boşa boyanmış kareler zamanla
bizi yormaya başlıyor. Bu noktada Claude Lelouch’un aşk filmi başyapıtı “Bir
Kadın ve Bir Erkek”ta (“Un Homme et Une Femme”, 1966) siyahbeyaz ve renkli pelikülü
kullanma, ayrıştırma özenine aklımız gitmiyor değil…
İkili,
oyunculardan performans alırken ‘mizansen kurma’ konusunda beceriksiz duruyor.
Senaryonun aşamaları ise hiç de sahici ayraçlarla seyirciyi ayağa kaldıramıyor.
Böylece izlerken kare kare veya güzel oyunculardan keyif aldığımız ama
sinemasal açıdan içine giremediğimiz bir iş canlanıyor. Evlilik, doğum, bebek,
anne gibi kavramların reenkarnasyona, dostluğa, mateme uzanan sürprizli
süreçleri inandırıcı olamıyor. 90 dakikanın olası ‘enerji’sine uyum sağlayamıyor.
Oyuncuyönetmenler
belli ki dramatik yapının da göstere göstere olmasa da gizli kurallarla bizi
etkisi altına alması gerektiğini unutmuşlar. Kendilerini alımlı görüntüye,
rengarenk dünyaya kaptırmışlar. Reklam estetiğini ciddiye almamışlar. Geçmişi
araştırırken çıkan kitsch ‘animasyon kuş’ da dahil olmak üzere her şey ‘gizem
olsun diye rastgele bağlanmış’ gibi duruyor. Reklam ofisindeki yan
karakterlerden arkadaşlarla muhabbetlerdeki hikaye kurgusu hamlelerine kadar…
ArslanSarıcı ikilisi flashbackleri idare etmenin sürekli bir es koyup seyirciyi
hayrete düşürmek olduğunu düşünmüşler. Ama işin aslı karakterlerin ilişkilerini,
zeki mizansenleri, kurgu hamlelerini veya nokta atışı diyalogları araya sokarak
sinemasal bir sonuç almak olmalıydı. (Kerem Akça/ Habertürk)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder