Powered By Blogger

24 Mart 2018 Cumartesi

ZAVALLILAR (1974)



Senaryo ve Yönetmen: Atıf Yılmaz, Yılmaz Güney
Görüntü Yönetmeni: Kenan Ormanlar, Gani Turanlı,
Yapım: Süha Pelitözü

Yönetmen Yardımcıları: Yaşar Seriner, Emel, Ceylan, Senaryo Yardımcısı: Güven Şengil, Müzik: Şanar Yurdatapan, Attila Özdemiroğlu, Seslendiren: Necip Sarıcıoğlu, Laboratuar Şefi: S. Türker Vatan, Laboratuar: Hasan Örnek, İsmet Tomaçgil, Selahattin Kaya, Abdullah Akdeniz, Montaj, Senkron: Mevlut Koçak, Ekrem Ülgen, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Set Ekibi: Nizam Ergüden, Ercan Akyıldırım, Mevlüt Ekinci, Yapım Yönetmeni: Nuri Tunçel, (Yeni Stüdyoda Hazırlanmıştır)

Oyuncular: Yılmaz Güney, Yıldırım Önal, Güven Şengil, Seden Kızıltunç, Göktürk Demirezen, Kamuran Usluer, Hülya Şengül, Mehmet Şahiner, Birtane Güngör, ıhsan Baysal, Süha Doğan, Hüseyin Kutman, Feridun Çölgeçen, Hakkı Kıvanç, Ajlan Aktuğ, Asım Nipton, Nizam Ergüden, Ali Seyhan, Yaşar Şener, Osman Alyanak, Mustafa Yavuz, Mehmet Bahadır, Celalettin Yonal, Faik Coşkun

Konu: Sultanahmet Cezaevi'nde yeni bir gün başlar. Mahkumlar hapishanenin avlusunda volta atmaktadırlar. Hacı (Yıldırım Önal) ile Arap (Güven Şengül) duvarın dibine çömelmişler, güneşlenmektedirler. Arkadaşları Abuzer (Yılmaz Güney) ise yere atılan bir izmariti alıp yanlarına gelir. Çeşitli suçlardan içeri giren bu üç arkadaşın cezaları üç gün sonra bitecektir. Endişelidirler. Dışarıya çıkınca aç, susuz ve işsiz, ne yapacaklardır?
Koğuşun bir kenarında birkaç mahkum, önlerindeki tepsiye çökmüşler, soluk almadan baklava yemektedirler. Mahkumlardan birinin kerhanedeki dostu göndermiştir baklavayı. Onları uzaktan ağzı sulanarak seyreden Abuzer, yanlarına gelir, "Afiyet olsun abi..." der, baklavayı yiyenler hiç oralı olmazlar. Abuzer tekrar aynı şeyi söyler:
"Afiyet olsun abi... " Yine oralı olmazlar. Adamlar baklavayı yemeye devam ederlerken Abuzer adamları itip baklava tepsisini kapar ve kaçar. Peşindekiler, baklavaları ağzına tıkıştırıp yemeye çalışan Abuzer'i demir parmaklıklı kapının arkasında yakalarlar, üzerine çullanıp döverler. Gardiyanlar koşar, Hacı ile Arap gelir. Müdürün emriyle ceza olarak saçları kesilecektir.
Abuzer, berberin koltuğuna oturup aynaya baktığında çocukluk günlerini hatırlar. Başına ne gelmişse üvey babası yüzünden gelmiştir. Babası bir iş kazasında öldükten sonra komşuları, anasını (Nuran Aksoy) bir adamla evlendirmişlerdir. Ama ne yazık ki adam kötü biri çıkmıştır ve anasını sık sık dövmeye başlamıştır. Bu yüzden de Abuzer evden kaçmak zorunda kalmıştır. Tophane kahvelerinde sabahlayan Abuzer evine döndüğünde anasına saldıran yabancı bir adamla karşılaşmıştır. Üvey babası, anasını o adama satmıştır. Olaydan habersiz olan anası, ekmek bıçağıyla saldırganın üzerine yürüyüp o adamı öldürmüştür. Anası sekiz yıla mahkum olup hapishaneye girince, Abuzer sokaklarda aç-susuz kalmış, böylece hırsızlık yapmaya başlamıştır ve çocukluğu da çoğalarak hep içeride geçmiştir.
Arap da Abuzer'e benzer bir kader mahkumudur. Köyünden kaçırdığı kızla (Birtane Güngör) evlenme hazırlığı içinde olan Arap, tüm umudunu yanında çalıştığı patronuna (Hüseyin Kutman) bağlamıştır. Hanındaki kahve ocağını çalıştırması için ona söz vermiştir patronu. Ancak sözünü yerine getirmeyen, karşılığında para isteyen patronunun kafasına telefon ahizesiyle vurur, patronu yaralanır.
Hacı'nın geçmişteki hayatı onlardan farklı değildir. Sokaklarda kaçak Amerikan sigarası satan Hacı, tutkunu olduğu fahişe Naciye'yi (Seden Kızıltunç) eski dostuyla yatakta yakalayınca onu delik deşik etmiştir. Ve kader onları Sultanahmet Cezaevi'nde bir araya getirmiştir.
Abuzer, Hacı ve Arap cezalarını tamamlayıp hapisten çıktıklarında yatacak yerleri yoktur. Bir yanda açlık, diğer yanda buz gibi bir hava ...Sultanahmet Parkı'ndaki bir bankta otururlarken, Abuzer dalıp gitmiştir yine. Delikanlılık yıllarında (Göktürk Demirezen) bir lunaparkta çalışırken tanıştığı Fidan'ı (Hülya Şengül) hatırlar. Onun yüzünden işten atılışı ve Cibali Tütün Fabrikası'nda işçi olarak çalışan Fidan'ı kapıda bekleyişi gözlerinin önünden gitmemektedir.

Abuzer, Hacı ve Arap, esrarkeşlerin ve ispirtocuların mesken tuttuğu surlarda karınlarını doyurup yatacak yer bulması için Muhlis'i ararlar. Bulamazlar... Karınlarını doyurmak için bir lokantaya girerler. Yemek yedikten sonra Arap ile Hacı, Abuzer'i lokantada yalnız bırakıp
kaçarlar. Parasızdırlar. Abuzer de kaçarken yakalanır ve karakola düşer. Komiser, Abuzer'i bağışlar. Nereye gideceğini bilemeyen Abuzer için hayat değişmez. Yine yalnızdır, yine açtır. Arkasına bakmadan insanlardan hep kaçacaktır.

ÖDÜL:
 12. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (1 – 10 Eylül 1975)
► En başarılı 3. Film
► Seden Kızıltunç “en başarılı Yardımcı kadın”

Jüri Üyeleri: Semih Tuğrul, Kenan Değer, Faruk Güvenç, Prof. Özdemir Nutku, M. Tali Öngören, Erman Şener, Sadun Tanju, İki Antalyalı

Sinematek Derneğince “sezonun en iyi 3. filmi

Meraklısına Notlar:
Yılmaz Güney'in tutuklanıp hapse girmesi sonucu yarım kalan filmi, üç yıl kadar sonra yeni bir senaryo çalışması ve yeni bir düzenlemeyle Atıf Yılmaz tamamladı. Hapishane bölümleri tümüyle Güney tarafından çekilen filmin üç mahkumla ilgili dışarıdaki sahneleri ve onların geçmişteki hayatlarını, dolayısıyla suça itilme nedenlerini, ayrıca Yılmaz'ın gençlik yıllarını Atıf Yılmaz yönetti. Yılmaz Güney'in çalışmasında yer alan ve Romalı Perihan'ın Beyrutlu bir kadını oynadığı sahneler tümüyle atıldı. Şanar Yurdatapan-Atilla Özdemiroğlu ikilisinin müziklerini düzenlediği film, gösterime girdiğinde bazı bölgelerde ve bazı sinemalarda saldırıya uğradı. Özellikle Kahramanmaraş'taki iki sinema salonu (Atlas ve Ceylan sinemaları), Oğuzhan Asiltürk'ün İçişleri Bakanı ve Naim Cömertoğlu'nun da Kahramanmaraş Valisi olarak görev yaptığı dönemde yaşandı bu olaylar. Bazı suçlular tutuklandı.

Almanya'daki video kopyasında ve Türkiye'de çıkarılan VCD'sinde jenerik bölümü eksiktir. İki ayrı çalışma ve iki ayrı senaryo düzenlemesi nedeniyle Güney'in senaryosundaki bazı sahneler, yazıldığı gibi, birbirini tutmamaktadır. “Agâh Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”

ZAVALLI (1974)


Senaryo ve Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Kamera: İzzet Akay
Yapım: Renk Film / Ünsel Aybek

Oyuncular: Yıldırım Önal, Esen Püsküllü, Ahmet Arkan, Güzin Özipek, Hamit Yıldırım, Diler Saraç, Nubar Terziyan

Konu: Cinayet işlemiş bir adamın pişmanlık öyküsü.


YÜZ LİRA İLE EVLENİLMEZ (1974)


Yönetmen: Osman F. Seden
Senaryo: Ahmet Üstel Kamera:
Kaya Ererez
Yapım: Akün Film / İrfan Ünal

Oyuncular: Ediz Hun, Gülşen Bubikoğlu, Ahu Tuğba, Bülent Kayabaş, Hulusi Kentmen, Adile Naşit, Mete İnselel, Suzan Avcı, Ekrem Dümer, Hüseyin Kutman, Feridun Çölgeçen

Konu: İki çapkın ajans fotoğrafçısı gencin ceplerinde bir kuruş para yoktur ve zengin olduklarını düşündükleri iki kıza aşık olurlar. Kızların babaları da çok despot bir adamdır ve tesadüfen gençlerin çalıştıkları ajansın müşterisi çıkınca yaşanan olaylar komik bir hal alır.

YÜREĞİMDE YARE VAR (1974)


Senaryo ve Yönetmen: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: Mustafa Yılmaz
Müzik Yönetmeni: Metin Bükey
Yapım: Cem Film/Yahya Kılıç, Deniz Kalkavan

Yönetmen Yardımcısı: Yılmaz Koç, Görüntü Yardımcısı: Ender Turgut, Şarkılar: Gülderen Gül, Yapımcı Yönetmen: Nurettin İrişen, Yardımcılar: Yahya Kılıç, Deniz Kalkavan, Yapım Müdürü: Hasan Demircan, Negatif Kurgu: Orhan Elmaskaya, Renk Uzmanı: S. Türker Vatan, Senkron uyum: İsmail Kalkan, Mevlüt Koçak, Çekim Düzeni: Nizam Ergüden, Yardımcıları: Ercan Akyıldırım; Halil Dede, Tevfik Atakan, Ses Mühendisi: Necip Sarıcığlu, Yardımcısı: Ender Teker, Işık: Aslan Yılmaz, Yardımcıları: İsmail Sandalcıoğlu, Turgut Ören, Laboratuar: Hasan Örnek, İsmet Tomaçgil, Selahattin Kaya, Abdullah Akdeniz, Yapımcı Yönetmen: Nurettin İrişen,
(Yeni Stüdyoda seslendirilmiş, Renkli Film laboratuarında hazırlanmıştır).

Oyuncular: Türkan Şoray, Hakan Balamir, Uğur Güçlü, Hulusi Kentmen, Altan Bozkurt, Yeşim Soydan, Turgut Boralı, Yüksel Gözen, Feridun Çölgeçen, Mahmure Handan, Faik Coşkun, Renan Fosforoğlu, Özcan Özgür, Suna Selen, Leman Akçatepe, Müşerref Çapın, Savaş Erenkul, İnan Orkuç, Yılmaz Koç,

KONU: Küçük yaşta öksüz kalan Türkan’ı yanına alan Hulusi ile oğlu Hakan beraber aynı evde kardeş gibi büyümüş yetişmişlerdir. Ekonomik durumları pek iyi olmayan ve İstanbul’un varoşlarında oturan bu aile çevresi tarafından sevilmekte sayılmaktadır. Hulusi baba artık her iki çocuğunun da evlenip yuva kurmasını istemekte ise de gençler evliliğe taraftar değillerdir. Türkan karşısına çıkan tüm talipler geri çevirmekteyse de Hakan, şoför olarak çalıştığı işyerinin patronunun kızı ile sevişmekte, işi evlenme derecesine kadar götürmüştür. Aslında yıllarca aynı evi paylaşan Türkan ve Hakan birbirlerini deli gibi sevmekte iseler de. Aşklarını gizlemektedirler.

Hakan’ın zengin kızıyla yaşadığı ilişkiyi kıskanan ev bu nedenle de inat için zengin iş adamı olan Uğur’un Evlenme Teklifini Kabul Eder. Uğur aynı mahallede büyümüş ve işleri iyi gidince kısa sürede zenginleşip inşaat işlerine atılan ve çocukluğundan beri Türkan’a hayranlık duymaktadır. Her iki genç te artık evlenme safhasına geldikleri bir sırada, başkalarıyla yapacakları bu evliliği bir türlü kabullenemezler ve ayrılırlar. Artı birbirlerinden saklayacak bir şeyleri kalmamıştır. Aşklarını itiraf ederler ve Hakan ile Türkan, mutlu sona ulaşırlar.

► Türk sinemasında kısa hikayeden gelen Safa Önal, gerek asıl uğraşı olan senaryoculukta, gerekse sonra geçtiği yönetmenlikte kendine özgü bir duyarlılığı sürdürmesiyle dikkati çekiyor. Bu duyarlığın iyi bir sinemaya dönüşmesi ise, ancak geçen yıl yaptığı "Umut Dünyası" ile olmuştu. Bu filmin kendisi için de bir "uyanış" olduğunu söyleyen Önal, bundan böyle sinemasına yeni yönler vereceğini ummaktadır. Yüreğimde Yare Var" bilinen Safa Önal duyarlığıyla işlenmiş bir aşk öyküsü, bir "tutku filmi" ... Birlikte büyümüş bir kızla erkeğin sevgisi bu ... Kız, 4 yaşında iken geldiği evde baba ve erkek çocukla birlikte büyümüş, onlara "baba" ve "ağabey" demeye alışmış. Gel gör ki, ikisi de birbirine gizliden gizliye tutulmuş, ama bu aşkı bir tür "günah aşk" sayarak kimselere, kendilerine bile söylememişler. Babanın 2 genci ısrarla evlendirmek istemesinden çıkıyor çatışma, ve gelişiyor ... Önal,bir yandan, aslında düz ve monoton bir çizgide gelişen bir tutku filmi yaparken, öte yandan da, tıpkı "Umut Dünyası"nda yaptığı gibi, çevre tasvirini vermek istemiş. Boğaz'ın Anadolu yakasındaki bu küçük köyde çarşı esnafı, manavı, balıkçısı, meyhanesi ve akşamcısıyla çiziliyor, dert ortaklığı, kader birliği etme gelenekleri veriliyor ... Önal, hala çok iyi bir sinemacı değil, çekim yanlışları var (örneğin sık sık kullanılan üstten çekimlerin hiç bir işlevi yok),
ama duygululuğunu iyi sinemacılığa dönüştürmeye çalışan bir sanatçı ve "Yüregimde Yare Var", bu iyi niyetin ve Safa önal'daki gelişmenin açık bir kanıtı ... "Umut Dünyası"nın çizgisini aşmamakla birlikte tutarlı, seviyeli bir film ... Şoray da, gittikçe gelişen bir oyuncu olan Hakan Balamir de iyi oynuyorlar ..”Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf,101”

YOLSUZLAR (1974)


"SAFİ İLE NAFİ"

Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Nuri Kırgeç
Kamera: İzzet Akay
Yapım: Osmanlı Film / Mehmet Karahafız

Oyuncular: Ateş Böcekleri, Fatma Belgen, Yusuf Sezgin, Gönül Tansel, Reha Yurdakul, Atıf Kaptan, Defne Dilek

Konu: Film, Safi ve Nafi isimli iki kafadarın başından geçen komik olayları konu edinir. Çalıştıkları sirkten kovulan Safi ve Nafi, aylak aylak dolaşırken büyük bir hırsızlık olayına şahit olur. Hırsızlar yakalanmamak için parayı Safi’nin çantasına saklar. Safi ve Nafi hiçbir şeyin farkında olmadan yaşayıp gitmektedir. Çete üyeleri ise ikilinin peşlerindendir. Çete reisi ve adamları sonunda Safi ve Nafi’yi yakalar. Bu sırada hem çete üyelerinin hem de iki kafadarın beklemediği bir gelişme olacaktır.


YILAN YUVASI (1974)


“BEYAZ ESİRLER” 

Yönetmen: Yılmaz Duru
Senaryo: Sabah Duru
Kamera: Dinçer Önal
Yapım: Hayat Film / Şevki Tosunoğlu

Oyuncular: Tamer Yiğit, Kuzey Vargın, Gönül Hancı, Figen Han, Senar Seven, Yusuf Sezer, Tütkân Erdem, Cem Erman, Sevinç Pekin

Konu: Film, Ekrem’in, kardeşi Ayten’i kötü yola düşüren bir çeteyi yok etmek için verdiği mücadeleyi anlatır. Ekrem, kardeşi kötü yola düşmüş, babası bu olay yüzünden cinayet işleyerek idam cezası almış biridir. Babasının darağacındaki son sözleri üzerine harekete geçer. Amacı kardeşi Ayten’i satan çetenin tamamını yok etmektir. İşler ilerledikçe bu durumun pek çok masum ailenin canını yaktığını fark eder. En alttaki çete üyesinden çetenin liderine kadar bu işin içinde olan herkesi öldürmek için harekete geçecektir.

YAZIK OLDU YARINLARA (1974)


Yönetmen: Nejat Saydam
Senaryo Burhan Bolan
Fotoğraf Direktörü: Melih Sertesen
Yapım: Acar Film/Murat Köseoğlu

Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican Avşar, İsmail Karataş, Müzik ve Şarkılar: İlhan İrem, Montaj: Özdemir Arıtan, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Ar Direktör: Semih Sezerli, Rejisör Asistanı: Cevat Şahiner, Operatör Asistanı: Orhan Temizkan, Güngör Ergül, Set Amiri: Ahmet Ateş, Dekorlar: Bilâl Uysal, Mustafa Acar, Işık Şefi: Cengiz Arlı, Prodüksiyon Amiri: Refet Gülerman, Prodüksiyon temsilcisi: Gürcan Köseoğlu,

Oyuncular: Kadir inanır, Nuray Belbüken (Mankenler Kraliçesi), Mesut Engin, Nihat Ziyalan, Aliye Rona, Semih Sezerli, Hüseyin Zan, Nezihe Güler, Refet Gülerman, Hüseyin Kutman, Necati Tüfekçi, Erdoğan Seren, Osman Han, Niyazi Gökdere,

Konu: Film, aynı kadına âşık olan iki kardeşin hikâyesini anlatır. Tayfun ve Kemal kardeştir. Her ikisi de kasabanın en güzel kızı Gül’e âşıktır. Fakat Gül, Tayfun’a âşıktır. Kasabada Gül hakkında kimi asılsız dedikodular yapılmaktadır. Tayfun, bu dedikodular yüzünden Gül’e olan duygularını açıklayamaz. Bir sabah kasabadan ayrılır. Fakat daha sonra Gül’ü geride bıraktığına pişman olur. Bir süre sonra Gül’ü almak için kasabaya döner. Fakat kardeşi Kemal ile Gül’ün evlendiğini görür. Bu evlilik dahi Gül hakkındaki dedikoduların önüne geçemez. Bu yüzden Gül, Kemal’den boşanır ve kasabayı terk eder. Tayfun, Gül’ü unutamayacak ve peşinden gidecektir.

YAZ BEKARI (1974)


Yönetmen: Türker İnanoğlu
Senaryo: Erdoğan Tünaş, Fuat Özlüer
Kamera: Çetin Gürtop
Yapım: Erler Film / Türker İnanoğlu

Oyuncular: Gülşen Bubikoğlu, Tarık Akan, Deniz Erkanat, Bülent Kayabaş, Nevzat Okçugil, Turgut Boralı, Tevhid sman F. Seden, Mürüvvet Sim, Atilla Ergün, Renan Fosforoğlu, Nubar Terziyan, Necdet Tosun, Sami Hazinses, Gülten Ceylan, Diler Saraç,

KONU: İşadamı Orhan (Tarık Akan), sinir krizinin eşiğinde, hayatından bıkmış, mutsuz bir evliliği olan bir adamdır. Eşinin ilgisizliği nedeniyle tüm zamanını çocuğu ile geçirmektedir. Karısı Şermin (Deniz Erkanat) sadece kendini ve sosyal faaliyetlerini düşünen, sık sık da kıskançlık depresyonu gösteren bir kadındır. Şermin’le son kavgasından sonra Orhan evi terk eder. Bir süre sonra gittiği bir barda, küçük bir orkestranın şarkıcısı olan Leyla (Gülşen Bubikoğlu) ile tanışır. Ona kendisini bekar bir erkek olarak tanıtır. Geçen günler ikisinin arasında romantik bir ilişkinin başlamasına neden olur. Orhan genç kızı baştan çıkarmaya çalışırken, onun aslında çok saf, içten ve dürüst bir insan olduğunu fark eder. Bir gün Leyla’dan Antalya gezisi sırasında kendisine eşlik etmesini ister; ama öncelikle Leyla’nın en yakın arkadaşlarının ve kaldığı pansiyon sakinlerinin iznini alması gerekmektedir. İzin alıp uçağa bindiklerinde, Orhan’ın müzik delisi kayınbiraderiyle karşılaşıp, gezi boyunca peşlerinden ayıramasa da Antalya’da çok mutlu ve romantik günler yaşarlar. İstanbul dönüşü hüzünlüdür. Orhan, çaresiz ailesine ve küçük oğluna geri dönmek zorunda kalır, ama Leyla’yı bir türlü unutamaz. Sevgilisi için ufak bir çatı katı kiralar. Ve Leyla Orhan’ın evli olduğunu keşfedene kadar orada buluşmaya devam ederler. Sonunda gerçekler su yüzüne çıkınca Leyla büyük bir düş kırıklığı içinde Orhan’ı terk edip ortadan kaybolmaya karar verir. Orhan bir anda kendini büyük bir boşluğun içinde yapayalnız hisseder. Bu, bir yaz bekarının, ne denli gerçek ve içtende olsa, kaçınılmaz bir ayrılıkla biten umutsuz aşkının sonu anlamına gelmektedir...


YAYLA KIZI (1974)


Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Erdoğan Tünaş, Hamdi Değirmencioğlu
Görüntü Yönetmeni: Orhan Kapkı
Yapım: Er Film / Berker İnanoğlu

Eser: Aka Gündüz, Yönetmen Yardımcısı: Erol Avcı, Kurgu: Özdemir Arıtan, Kamera Asitanı: Süha Kapkı, Jenerik Kurgu: Refik Onubil, Laboratuar: Recai Karataş, Altan Sertesen, Işık Şefi: Atacan Boran, Ses Kayıt: Tuncer Aydınoğlu, Prodüksiyon Amiri: Mustafa Oğuz, Asistanı: Nihat Cerit, Set: Halil Işık, Nurettin Algül, Hacı Fidan, Kadir Özel, (Acar Film laboratuarlarında hazırlanmıştır).

Oyuncular: Zeynep Değirmencioğlu (Petek), Cemil Yağmur, Suzan Avcı (şarkıcı Nihal Nur), İhsan Baysal (yaylalı Mehmet), Memduh Ünsal (gazino patronu), Selma Güneri, İsmail Hakkı Şen ( Dr. Kemal), Nedret Güvenç (Dr. Kemal’in karısı), Renan Fosforoğlu (komiser), Mümtaz Ener (Selim), Muharrem Gürses, Nezihe Güler (Gül), Necla Soylu, Meral Kurtuluş , Ekrem Dümer, Muammer Gözalan, Ekrem Gökkaya, Diler Saraç, Ali Ekdal, Selahattin Güçlü, Funda Ersin, Kadir Özel, Oktay Yavuz, Cemil Yağmur

Konu: Koramaz köyünde yaşayan babası yıllar önce ölmüş, hasta ve yatalak annesine bakmak zorunda olan Petek’in öyküsü... Bir gece köy düğününde dilenci sanılarak aşağılanan Petek bunu kendine yediremez ve büyük şehre(Ankara) gidip çalışarak annesine yardım etmek ister. Orada yaşadığı kötü olaylardan sonra bir gece iyi bir şarkıcı tarafından iyi bir sese sahip olduğu keşfedilir. Olaylar gelişir ve Petek günün birinde hayırsever bir şarkıcı olur. Annesini köyünde kaybettiği için köyüne hastahane yaptırmaya karar verir...

YATIR SEV KALDIR DÖV (1974)


Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın
Kamera: Salih Dikişçi
Yapım: Birlik Film/Müfit İlkiz, Turan kalkavan

Oyuncular: Yalçın Gülhan, Arzu Okay, Eşref Kolçak, İlhan Daner, Parla Şenol, Mine Sun

Konu: Yurt dışına bir esrar kaçıran bir şebeke ve onları takip eden bir gizli polisin hikayesi


YATIK EMİNE (1974)


Yönetmen: Ömer Kavur
Senaryo: Turgut Özakman, Ömer Kavur
Eser: Refik Halit Karay
Görüntü Yönetmeni: Renato Fair
Yapım Barlık Film / Necdet Barlık, Duran Tantekin

Yapım Yönetmeni: Taner Öz, Sanat Yönetmeni: Güven Öktem, Müzik: Arif Erkin, Kostüm: Niyazi Er, Dekor: Güven Öktem, Makyaj: Zeki Alpan, Ses Kayıt: Feridun Kınay, Ses Kurgu: Renato Fair, Afiş tasarım: Mehmet Bal, (İpek film stüdyosunda seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Serdar Gökhan (Server), Necla Nazır (Emine), Bilal İnci (Arzuhalci Deli İsmail), Mahmut Hekimoğlu (Kumandan), Turgut Özatay, Atilla Ergun (Rıza), Osman Alyanak (Fırıncı Mustafa), Guzin Ozipek, Renan Fosforoglu, İ. Hakkı Şen, Müşerref Çapın (Kadın Mahkum), Ahmet Turgutlu (Çavuış), Osman Çağlar, Zeki Alpan (Tahir Amca), Necati Er (Doktor), Nermin Özses, Niyazi Er, Mehmet Özekit, İlyas Kurtunoğlu, Arap Celal, Remziye Fırtına (Damadın annesi), Garibe Günxdem (İş vermeyen Kadın), Tevfik Şen (Kasabalı), İhsan Bayraktar, Cesur Fırıt (Fırın işçisi), Sabahat İzgü, Ali Demir (Esnaf), İhsan Gedik (Asker),

Konu: Bir kasabaya gönderilen Emine isirnli kadının gelişi ile zaptiyenirı ve kasabaIının odak noktası olur. Osmanlının Anadolu topraklarında ki bir kasabasına vilayetten sürgün edilen Emine, bahtsız ve düşkün bir kadındır. Sürgün edildiği bu kasaba da O'nu rahat bırakmaz. Yanında olanlar kadar ondan yararlanmak isteyenler, tekrar sürgün edilmesini arzu edenler de vardır. Hastaneden çıktıktan sonra, kimsenin aramadığı bir kişi olur. Hala faydalanmak isteyenler vardır, ama bunlardan biri soğuk bir kış günü Emine'yi kent dışındaki yalnız yaşadığı kulübesinde ölmüş olarak bulur, ümitsiz bekleyiş sona ermiştir.

YAŞAR NE YAŞAR NE YAŞAMAZ (1974)


Senaryo ve Yönetmen: Ergin Orbey
Eser: Aziz Nesin
Kamera: Çetin Gürtop
Yapım: Has Film / Hamit Has

Oyuncular: Halit Akçatepe (Yaşar Yaşamaz), Münir Özkul (Yaşar’ın babası Reşit), İhsan Yüce (Sadık Emmi), Bülent Kayabaş (Otelci), Necdet Tosun (Belediye Başkanı), Suna Pekuysal, Necla Soylu, Feridun Çölgeçen (Nüfus Md), Mehmet Keskinoğlu, Necla Soylu (Ayşe), Danyal Topatan (Patron), Rıza Tüzün, Şener Şen, Mete İnselel (avukat), İlhan Hemşeri (Yaşar’ın avukatı), Arap Celal (mahkum), Turgut Boralı (ruh doktoru), Renan Fosforoğlu (saray hademesi), Zeki Alpan (Nüfus Md.), Yüksel Gözen (Karşılama kom), Faik Coşkun (kasap), Ekrem Dümer (polis), Ali Demir (İlkokul Md.), Necdet Yakın (Nüfus md.), Lütfü Engin (odacı), Murat Tok (Arzuhalci), Güzin Özipek (odacı), Yaşar Şener (göz doktoru), Zeki Sezer (Garson), Osman Alyanak, Enver Dönmez, Mehmet Aslan

Konu: Ölü olmadığını ispat etmek isteyen bir adamın macerası yaşar kayıtlara göre savaş alanında iki kere şehit olmuştur, ölüdür kimlik kartıda yoktur evlenemez iş bulamaz iyi bir güldürü.

YANKESİCİ (1974)


Yönetmen: Naki Yurter
Senaryo: İrfan Atasoy
Kamera: Muzaffer Turan
Yapım: İrfan Film / İrfan Atasoy

Oyuncular: Richard Harrison, İrfan Atasoy, Alicia Leone, Yıldırım Gencer, Hamiyet (Semiha) Yankı, Altan Günbay, Danyal Topatan, Tarık Şimşek, Orhan Günşıray,

Konu: Doğum sırasında ikiz çocuğu olan ve eşini kaybeden bir baba çocuklarını ayrı yerlere bırakıp ortadan kaybolur yıllar sonra kader onları ayrı mesleklerde karşılaştırır biri soyguncu diğeri polis olmuştur ve soyguncu irfanın ölümü kardeşinden olur.

Not: 1911—1964 yılları arasında Kuzey Kore, Avustralya, Amerika ve Yunanistan’da kendi dillerinde “The Twins” (ikizler) anlamına gelen sekiz film çekilmiştir. Yapımcı İrfan Atasoy da bu filmlerin birinden esinlenerek yazdığı senaryoyu “yankesici” adıyla adapte ettiğini sanmaktayım. (y.ö)

YALNIZ ADAM (1974)




Yönetmen: Natuk Baytan
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Er Film / Berker İnanoğlu

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Semra Özdamar, Süleyman Turan, Erol Taş, Turgut Boralı, Şükriye Atav, Atilla Ergün, Ceyhan Cem, Altan Günbay, Uğur Salman

Konu: Filmde, yolsuzlukları ortaya çıkaran bir gazetecinin hikâyesi anlatılır. Murat, tıp fakültesini bitirir. Sevgilisi Selma’ya evlenme teklif eder. Ancak Selma babasının patronu ile evlenir. Murat da yaşadığı bu olaydan sonra zenginlere savaş açar. Gazetecilik yaparak zenginlerin yolsuzluklarını ortaya çıkarır. Bir gün Selma’ya çok benzeyen bir kadın intihar eder. Bu haberin peşine düşen Murat, genç kızın hamile olduğu için öldürüldüğünü öğrenir. Daha sonra kızın çok zengin bir sevgilisi olduğunu duyar. Bu cinayetin arkasında kızın zengin sevgilisi olduğunu düşünür. Murat, katili ararken ummadığı bir gerçekle karşılaşır

VUR BE RAMAZAN (1974)


Senaryo ve Yönetmen: Aykut Düz
Kamera: Rafet Şiriner
Yapım: Barlık Film / Necdet Barlık

Oyuncular: Serdar Gökhan, Meral Orhonsay, Ali Şen, Güzin Özipek, Oktar Durukan, Aliye Rona

Konu: Güneydoğu köylerimizden birinde geçen bir kan davası öyküsü üzerine kurulu...Çocukluğunda ailesinin zoru ile cinayet işleyen genç adam 18 yıl sonra hapisten çıkar. Fakat bu kez annesi başka bir hasmını öldürmesi için oğlunu zorlar. Ramazan kabul etmez. Annesi ise çatışmada ölür. Ramazan katili vurmaya gider. Fakat yaralı olarak bulur ve öldürmekten vazgeçer. Köyde sevdiği kızla evlenip yuva kurar. Karısı hamiledir. Doğum için kasabaya hastaneye götürürse de anne doğumda ölür , genç adam çocuğuyla tek başına kalır....

► "Vur be Ramazan", daha önce birkaç film yapmış olan Aykut Düz'ün sanırım ilk dikkate değer filmi... Film, Güneydoğu köylerimizden birinde geçen bir kan davası öyküsü üzerine kurulu ... Ancak bilinen yönde gelişmiyor öykü ... Çocukken bilinçsiz olarak kendisine işletilen bir cinayet yüzünden yıllarca hapiste yattıktan sonra çıkan bir delikanlı, yaşlı anasının ve düşmanlarının tüm kışkırtmalarına karşın, elini yeniden kana bulamak istemiyor. Alıyor sevdiği kadını başka yere göç ediyor. Filmin ikinci bölümü; bu yolculuğun ve genç adamın, hamile karısını kurtarmak için çabasının öyküsü ... Aykut Düz'ün senaryosu, öncelikle köy filmlerimizin bilinen kalıplarının dışına taşan özellikler içeriyor. Bir kez, hareket noktası kan davası olmasına karşın, baş kişinin bu davayı sürdürmeye yanaşmaması, filme, kolay şiddetin, vuruculuğun göz boyacılığından sıyrıImış, gerçek,

içten bir insancılık barışçı bir tutum kazandırıyor. Bir diğer ilginç nokta da, filmin ikinci yarıda mekan ve çevre değiştirmesi ... Bizim filmlerimiz, genellikle Yunan tragedyasının üç kuralının en az ikisine sıkı /sıkıya bağlıdırlar. Zaman olarak 24 saati aşsalar bile, "mekan" ve "tema" değiştirmezler. Oysa insanoğlu, özellikle zorlayıcı koşullar karısında, bir "hayat-memat" sorunu olduğunda, çevresini, köyünü, kasabasını da değiştirebilir, yaşamının amacını da ... Onun için, "Vur be Ramazanda, kahramanın (Serdar Gökhan), bir yerde, Türk filini kahramanlarının bir türlü yapamadıkları bir şeyi yapması, karısını aldığı gibi köyünü terketmesi, bize çok daha gerçekçi ve üzerinde durulacak denli önemli bir tutum olarak gözüktü. Düz'ün anlatımıyla da öykünün getirdiği bu yenilikleri desteklediği söylenebilir. Ne yazık ki, Düz, sonunda, filmini, gereksiz bir güldürü atmosferinin altını çizerek vurgulamakla, filmin bütünlüğünü zedelemiş. Buna karşın "Vur be Ramazan", sinemamızda yeni bir yönetmeni haberleyen, haftanın en ilginç yerli filmi... “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 129”