Powered By Blogger

28 Mart 2018 Çarşamba

CEYLAN (1975)


"AYAĞINDA KUNDURA"

Yönetmen: Oksal Pekmezoğlu
Senaryo: Osman F. Seden
Foto Direktörü: Muzaffer Turan
Yapım: Umut Film/Abdurrahman Keskiner

Kameraman, Ertunç Şenkay, Asistan Rejisör: Yılmaz Koç, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Montaj Şefi: Özdemir Arıtan, Set Amiri: Selim Acar, Yardımcıları: Nejat Yamak, Abdullah Menay, Işık Şefi: İbrahim Sabuncu, Fazlı Sekizler, Prodüksiyon Müdürü: Birol Büyükorbay, Yapım: , (Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)

Oyuncular: İbrahim Tatlıses, Necla Nazır, Ahmet Mekin, Orhan Elmas, Safiye Ünal, İbrahim Uğurlu, İhsan Gedik, Süheyl Eğriboz, İbrahim Kurt, Yaşar Şener, Gürsel Arkuç, Yüksel Gözen, Hüseyin Peyda, Gülten Ceylan, Sami Hazinses, Yusuf Çetin, Abdül Argür, İrfan Taviloğlu, Yavuz Şeker, Gül ErenKüçük Yıldız: Haluk Pekmezoğlu, Türküleri Okuyan: İbrahim Tatlıses ve Mihrican Güngör

Konu: Bir ağa kızıyla, bir kamyon şoförü-nün aşk öyküsü. Şoför, ağanın kendisine vermeyen kızını kaçırır. Şoför sahte pasa-port kullanmaktan tutuklanır. Bir kaza sonucu sevgilisini öldüğünü sanan genç kız doğum sırasında gözlerini kaybeder.

CEMİL (1975)


Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo:Bülent Oran
Foto Direktörü:Muzaffer Turan
Yapım:Gülgen Film/Melih Gülgen

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Deniz Erkanat, Ahmet Mekin, Eşref Kolçak, Yıldırım Gencer, Ayfer Feray, Altan Günbay, Alev Altın, Yüksel Gözen

Konu: Filmde, kızının ölümünü araştıran bir adamın hikâyesi anlatılır. Sahilde bir kadın cesedi bulunmuştur. Üzerinden çıkan kimlik Alev adında genç bir kıza aittir. Adli tıp uzmanlarına göre ölüm sebebi aşırı dozda uyuşturucudur. Ancak cesedi teslim alan babası bu gerekçeyi reddeder. Emekli bir asker olan Tahsin, kızının öldürüldüğünü düşünmektedir. Kimseyi buna ikna edemez. Soruşturmayı Komiser Cemil yürütmektedir. Hasta oğlunu parasızlıktan ameliyat ettiremeyen Cemil, yozlaşmış bir siyaset ve toplum karşısında çaresiz kalmıştır. Tahsin, kızının katilini parasızlıktan bulamadığını düşünmekte haklıdır belki de. (Ayşe Adlı)

► Cüneyt Arkın'ın, filme adını veren polis kahramanını oynadığı Cemil oldukça yankı yapar. Cemil, amirleriyle arası iyi olmayan, görevini kendi koyduğu kurallara göre yapan bir polistir. Yargısız infaz yapmaktan çekinmez, filmin sonlarına doğru kıstırdığı kötü adamı, üzerine vinçle ağır kasalar indi-rip ezer. Ama o aslında basit bir maşa-dır ve finalde asıl büyük patron, Cemil'i, oğluna Doğan Avcıoğlu'nun Milli Mücadele Tarihi kitabını verirken kurşunla-tır.
Cemil'in kendine özgü bir siyasi kimliği vardır. Amerikan karşıtıdır, bunu da Amerikan sigarası ikram edildiğinde reddedip cebinden yerli sigara çıkararak belli eder. Arkadaşlarına sürekli Kurtuluş Savaşı'ndan kahramanlık öyküleri anlatmak ister, oğluna bugünkü pek çok ülkenin eskiden nasıl bizim basit birer ilimiz olduğunu anlatır.

► Cemil" öylesine çelişkiler, tutarsızlıklar, iyi ve kötü şeylerle dolu bir film ki, insan neresinden ele almaya başlasın, şaşırıyor. Ancak filmin kendi sınırlı boyutlarım aşarak Yeşilçam'da giderek toplumumuzdaki bazı önemli oluşum ve gelişmelere ışık tutması durumu var. Bu açıdan fılmi inceleme gereği var...

"Cemil" gözüpek ve bileği güçlü bir Türk polis komiserinin öyküsünü anlatıyor. Komiser Cemil, duyarlı ve bilinçli bir halk adamı kimliğiyle karşımıza çıkarılmaya çalışılmış. Bir yandan toplumdaki temelden gelen, düzenle ilgili rahatsızlıkları, haksızlık1arı, soygun ve sömürüyü bilen, duyan birisi Cemil... Diğer yandan ise polisin özellikle bizim toplumdaki işlevinin önemine ve bu işlevin nasıl çarpıldığına kafa yoruyor: "Halkın öncelikle polise güvenmesi gerek bir ülkede... Polisine güvenmeyen halk, Cumhurbaşkanına bile güvenmez"... Görevi gereği, İstanbul'daki fuhuş ve esrar yuvalarını basıyor, azılı suçluları bilek gücü ve "Arkın usulü" karate oyunlarıyla dize getiriyor Cemil... Ancak bu işleri yaparken, yaptığının bir tür Don Kişot'luk olduğunu, yel değirmenlerinin ardındaki gerçek suçlu-ları, "Sömürüyü yürüten asıl büyük pat-ronları" ele geçirmeden her şeyin sürüp gideceğini seziyor.

Esrar ve fuhuşa alıştırılarak öldürülen bir genç kızın dosyasını izlerken, karşısına bu "Büyük patron"lardan biri çıkıyor... Cemil, siyasal bir niteliği olduğu sezdirilen bu kişiyi seçim ertesi tutuklatmaya hazırlanırken, tuzağa düşürülüyor, vs...(Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları”, syf: 207)


CELLAT (1975)

Yönetmen:Memduh Ün
Senaryo:Bülent Oran
Foto Direktörü:Kaya Ererez
Yapım:Uğur Film/Memduh Ün

Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Reji Asistanları: Namık Karakılıç, Nurhan Saybakış, Kamera Asistanı: Erdoğan Ererez, Işık Şefi: Cengiz Arlı, Prodüksiyon Müdürü: Sabri Aslankara, Yardımcısı: Kadir Yılmaz, Set Elemanları: Halil Dede, Rauf Özkök, Ali Oruç, Şerif Yılmaz, Montaj Senkron: Mehmet Özdemir, (Ören Film Stüdyosunda hazırlanmış, ve Yeni Stüdyoda seslendirilmiştir)

Oyuncular: Serdar Gökhan, Mahmut Hekimoğlu, Melek Ayberk, Emel Özden, Reha Yurdakul, Tarık Şimşek, Oktar Durukan, İbrahim Kurt, Anuşka, Yeşim Yükselen, Nesrin Yeşilyurt, Senar seven, İhsan Gedik, Hüseyin Zan, Erdoğan Seren, Ahmet Kostarika, Tahsin Koray, Giray Alpan, Hakkı Kıvanç, Sönmez Yıkılmaz, Kadir Kök, Tevfik Şen, Oktay Yavuz, Yusuf Çetin, Özden Yüce, Niyazi Gökdere, Mehmet Ali, Oktay yavuz, Hüseyin Kutman, Aydın Haberdar, Abdi Algün, Mehmet Yağmur, Mustafa Doğan,


KONU: Filmde, karısına ve kız kardeşine tecavüz edilen bir adamın intikam hikâyesi konu edilir. Mimar olarak çalışan Orhan’ın düzenli bir hayatı vardır. Bir gün işteyken evine giren üç kişi, eşine ve kız kardeşine tecavüz eder. Bu olaydan sonra Orhan’ın eşi ölür, kız kardeşi de akıl hastanesine kaldırılır. Orhan, polislerin suçluları yakalayamaması üzerine sokaklarda suçluları aramaya başlar. Her gece dışarı çıkmakta ve suç işlerken yakaladığı insanları öldürmektedir. Polis artık bu seri katilin peşindedir. (Ali Abbas Fidan)

Memdh Ün Anlatıyor:
Paris'te Charles Bronson'un bir filmini seyretmiştim. Üç serseri bir eve giriyor ve evdeki kadınla, kıza tecavüz ediyorlardı Mimar olan kadının kocası, polis katilleri bulamadığı için intikam almaya karar veriyor; kendine özgü yöntemlerle, rastladığı yasadışı serserileri öldürüyordu Cellat’ı bu Bronson filminden uyarladım. İskelet aynıydı. Fakat Cellat'ta kahraman tecavüzcü serserileri buluyor ve kendi yöntemleriyle biraz da sadistçe öldürüyordu. Bülent Oran'la düzenledik senaryoyu. Paris'te yaşayan, arkadaşım Can Ok sinema da teyp çalıştırarak filmin seslerini kaydetti, Yıllara Amerika'da kalmış olan sinema yazarı ve öğretim görevlisi Mustafa Gürsel de çevirdi bunları. Bülent'le bu aşamadan sonra çalış-maya başladık. Bugün seyrettiğimde, film eskimemiş geldi gözüme. Cellat zaman içinde demlenmiş, boyutlanmış. Bir de işçilik ve oyunculuklar düzgün olduğu için film hiç eskimemiş gözüküyor. Tam tersine, bugünkü İstanbul'un aynası bu film: kompartımanlarda işlenen cinayetler, soygunlar, kapkaçlar, gece adam çevirmeler. Bir, taksici öldürmeleri yok filmde. Sanki 1975 yılında, bugünkü İstanbul'un içinde bulunduğu feci durumu anlatmışım. O yüzden filmi seyrettiğim zaman çok beğendim.

Filmde olumsuz eleştireceğim şeylerden ilki, kahramanımızın işlediği cinayetlerin polis tarafından çabuk çözüleceğini seyirciye hissettirmiş olmam. Filmin ticari başarısı 7 civarında oldu. Bugün oynasa çok daha fazla olacağını düşünüyorum Bu filmimde hiç çekmediğim kadar sert seks sahneleri çektim. Çünkü gerekliydi. Kahramanı sonlarda tecavüzcü serserilere uyguladığı şiddeti mazur gösterebilmek için evde kadınların da ne kadar büyük bir şiddete uğradıklarını anlatmam gerekiyordu. Bu nedenle tecavüzcüler kızın giysilerini yırttılar, memeler falan gözüktü. Ama abartılı çekmedim bu planları, gerektiği kadar gösterdim kadın bedenlerini. Serserilerden biri kadının giysilerini parçalayıp indirdikten sonra memelerine ustura atıyordu

Yalnızca bu davranış bile seyircinin gözünde, Serdar Gökhan'ın adamasadistçe davranmasını haklı çıkaracaktı. “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor”, Kabalcı Yayınları, Ağustos 2009 – İstanbul”

25 Mart 2018 Pazar

CANIM DE BANA (1975)




Yönetmen:Arif Keskiner
Senaryo:Safa Onal
Foto Direktörü:Nedim Akanlar
Yapım:Umut Film / Abdurrahman Keskiner

Oyuncular: Arzu Okay, Sermet Serden-geçti, Erol Günaydın, İsmail Hakkı Şen, Özcan Özgür, Anuşka, Hülya Çam, Dolgan Sezer, Gülten Soylu, Serpil Baykul

Konu: Evlenmek istemeyen ve sonunda bir kadın karşısında yenik düşen çapkın bir gencin öyküsü.


CANAVAR CAFER (1975)


Yönetmen:Temel Gürsu
Senaryo:Alpay İzer
Eser:Refik Erduran
Kamera:Cengiz Batuhan
Yapım:Kadri Film/Kadri Yurdatap,

Reji Asistanları: Yılmaz Koç, Necla Soylu, Kamera Asistanı: Mehmet Ererez, Prodüksiyon Asistanı: Cihan Karahan, Işık Şefi: İbrahim Sabuncu, Set Asistanları: İsmail Kündem, Fevzi Öcal, sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Renk Uzmanı: Türker vatan,
(Yeni Stüdyoda Hazırlanmıştır)

Oyuncular: Ali Poyrazoğlu, Arzu Okay, Atıf Kaptan, Altan Karındaş, Alpay İzer, Korhan Abay, Nevin Nuray, Ayçin Tan-sel, Oya başar, Faik Coşkun, Dolgun Sezer, Zühal Üstünbaş, İlhan Hemşeri, Hasan Ceylan, Oktar Durukan, Tuncay Özinel, Misafir Sanatçılar: Hadi Çaman, Asuman Arsan,

KONU: Filmde, tesadüfen hayatları kesişen Melike ile Cafer’in hikâyesi anlatılır. Melike babasını, Cafer de annesini kaybetmiştir. İkili mezarlıkta karşılaşır. Melike, babasının gazetesinde çalışmaktadır. Cafer ise bir kasa imalathanesinde kilit ustasıdır. Melike’nin amcası Bekir, Melike’nin babasından kalan bütün serveti kendi üzerine geçirmeyi plânlamaktadır. Gazetede çalışan Murat bu durumu fark eder. Fakat satış evrakını ele geçirmek için Bekir’in kasasını açmak gerekir. Melike’nin aklına kasayı Cafer’in açabileceği gelir. Dobralığı ve dürüstlüğü yüzünden başı türlü belalara giren Cafer ise bu işi de eline yüzüne bulaştıracaktır. (İbrahim Veli Sözer)

► Toplum baskısından kurtulmak için çırpınırken canavarlaşan bir adamın öyküsü. O dönemde, seks konulu filmlerin bolluğu sırasında yapılan ve oyuncu-ları ile (Arzu Okay-Ali Poyrazoğlu) o filmleri çağrıştıran fakat seksin belirli bir ağır-lık taşımadığı film, oyununun ilgi çekmiş olmasına rağmen, dikkat çekmediği gibi, filmde seks unsurları arayan seyircileri de tatmin etmez. (Orhan Ünser)

► Refik Erduran'ın Babıali basınını bazı yönleriyle ilginç biçimde taşlayan oyunu "İkinci Baskı"nın yıllar önce Küçük Sahne'-deki temsili hala gözlerimizin önünde... Bu oyundan Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nun "Canavar Cafer" ismiyle yaptığı ikinci uygulamada, oyuncu kadrosunun tüm yeteneğine karşın, ilkinin tadını alamadı-ğımızı belirtelim. Bu kez, oyun, Poyrazoğlu Tiyatrosu'nun sahnelemesine ilke olarak sadık kalmak suretiyle sinemalaştırılmış,,


"Canavar Cafer"in sinemalaştırılmasında, Temel Gürsü, üç şeyi birden gerçekleştir-mek istemiş: Hem oyunda verilen· top-lumsal eeleştiri dozunu korumak, hem günün gözde oyuncusu Poyrazoğlu'nun sinema kişiliğini değerlendirmek, hem de günün gözde modası "seks sineması"na ödün vermek. Bu üçlü girişim beklenebi-leceği üzere bir uyuma ulaşamıyor kesin-likle... Erduran'ın oyununun, Türk sinema-sında hiç yapılmamış bir konuyu ve çev-reyi, basın dünyamızı ele almak ve taşla-mak alanında getirdiği güzel fırsat cö-mertçe harcanıyor Filmi hazırlayanlar bir gazetenin "mutfağı"na girme zahmetini hiç gösterememişler mi? Gazete bu mudur böyle bir çevrede, bu kadroyla, öyle mi çıkar? Erduran'ın oyununun getirdiği çeşitli öğeler, çeşitli kişilikler, "Canavar Cafer"e yer açmak için geri plana itilmiş. Boşalan yer de, Cafer'in (oyunda ol-mayan) geçmişi ile doldurulmuş. O güzelim "üstad" tipi bile insafsızca harcanmış, silinmiş ortadan. Oyunun acı mizahı, toplumsal eleştirisi ise Cafer'in "Bu toplum artık Cafer'leri canavar yapmasın" düşüncesi çevresinde dönen tiradına indirgenmiş... Refik Erduran, Ali Uyanık karşısında kesinkes yenilgiye uğramış. Böylesine çarpıtılmış bir uyarlamada artık diğer öğelerden, oyuncuların başarısı gibi olumlu şeylerden söz etmenin olanağı var mı? Uzun süredir tamamen piyasa filmlerine kendini veren ve "Cafer"le bir çıkış yapa-cağı söylenen Temel Gürsu'dan da anlaşılan beklenecek bir şey yok artık... "Canavar Cafer" bu haliyle göz kırpmayı denediği toplumcu kesimden de hiçbir ilgi göremez. “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf 213”

BUNALIM (1975)


Senaryo ve önetmen:Nuri Akıncı
Kamera:Mükremin Şumlu
Yapım:Tuğba Film/Nuri Akıncı

Laboratuar: Hasan Örnek, Abdullah Akdeniz, Selahattin Kaya, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Reji Asistanı: Faruk Tınaz, Kamera Asistanı: Sabahattin Toy,

Oyuncular: Salih Kırmızı, Elif Pektaş, Gönül Hancı, Aliye Rona, Meral Deniz, Nubar Terziyan, Savaş Ustay, Talat Gözbak, Tuğba Çetin, Nubar Terziyan, İhsan Dost, Ömer Özgül, Remziye Fırtına, Hamdi Özdemir,

Konu: Gösterime girdiği zaman olay yaratan bir film. Dilber Ay iki kişilikli bir kadındır. Gündüzleri masum ve sakat bir kız iken, geceleri oldukça güzel, seksi ve tehlikeli bir kadındır. Ancak gece bürün-düğü kişiliğin bilinmeyen bir psikopat yönü de vardır.

BU OSMAN BAŞKA OSMAN (1975)


Yönetmen:Ülkü Erakalın
Foto Direktörü:Erhan Canan
Yapım:Kardeş Film/Ülkü Erakalın

Asistan Rejisör: Zuhal Üstüntaş, Seslendiren: Fertidun Kınay, Yardımcısı: Şakir Ozan, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuar: Ziya Uçak, Recep Çakmak, Ahmet Kuru, Senkron: Mehmet Özdemir, Negatif Montaj: Mustafa Karatataş,(İpek Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Serdar Gökhan, Aysun Güven, Fujat Soner, Senar Seven, Ceyhan Cem, Macit Flordun, Nevzat Okçugil, Nurhan Nur, Diler Saraç, Mu-zaffer Yenen, Tevfik Şen, Necati Kökdeş, Hakkı Kıvanç, Feridun Çölgeçen

Konu: Filmde, gizemli bir şekilde öldürülen Şaziye’nin ölümünün arkasındaki gerçeklerin ortaya çıkarılması konu edilir. Şaziye, çok zengin olan Feridun ile evlenmiştir, ancak bu evlilikten kısa bir süre sonra Feridun ölmüştür. Feridun’un oğlu Osman, babasını elinden aldığını düşündüğü Şaziye’ye karşı büyük bir nefret beslemektedir. Son zamanlarda tehdit mektupları almaya başlayan Şaziye, avukatı Canan’ın tavsiyesiyle bütün akrabalarını köşke çağırır ve vasiyetini açıklamaya karar verir. Fakat vasiyetin açıklandığı gün Şaziye öldürülür. Cinayet, olay esnasında köşkte bulunanların şahitliğiyle Osman’a yıkılır ve Osman hapse atılır. Hapishanede Arap Osman adında Osman’a çok benzeyen bir adam vardır. Osman’ın yerine geçen Arap Osman, hapisten çıkar ve köşke giderek gerçekleri ortaya çıkarır. (İbrahim Veli Sözer)


BİZİM AİLE (1975)


Yönetmen:Ergin Orbey
Senaryo:Sadık Şendil
Görüntü Yönetmeni:Kriton İliadis
Yapım:Arzu Film/Ertem Eğilmez, Nahit Ataman

Yönetmen Yardımcıları: Kartal Tibet, Sami Güçlü, Orhan Topçuoğlu, Kamera Asistanları: Güngör Özsoy, Haluk Baydur, Ar Direktör: Hasan Nurdan, Işık Şefi: Yusuf Tümen, Işık Asst.: Süleyman Çekiç, Set Ekibi: Ömer Bubu, Aziz Kıskanç, Taci Erşen Yapım Yönetmeni: Yılmaz Kanat, Renk Uzmanı: Türker Vatan, Sesleri Alan: Necip Sarıcaoğlu, Müzik: Melih Kibar (Yeni Stüdyoda seslendirilmiş ve renklendirilmiştir.)

Oyuncular: Tarık Akan, Itır Esen, Adile Naşit, Münir Özkul, Halit Akçatepe, Şener Şen, Ayşen Gruda, Cengiz Nezir, Ahmet Arıman, Saim Alpago, Tayfun Akalın, Talât Dumanlı, Süreyya Dumanlı, Nezahat Tanyeri, Sıtkı Akçatepe, Tuncay Akça,

Konu: Çok çocuklu iki dulun evlenmesiyle artan ev nüfusunun eğlenceli hikayelerini ve birbirini tanımayan üvey kardeşlerin tanışma sürecinde yaşadıkları olayları anlatmaktadır. Ailenin büyük oğlu Ferit (Tarık akan) zengin bir fabrikatörün kızına aşıktır. Bu aşkı engellemeye kararlı olan kızın babası türlü yöntemlerle aileyi yıldırmaya çalışır. Ancak aile, hem birlik ve beraberlikle tüm olayların üstesinden gelir hem de kızın zengin babasına insanlık ve sevgi dersi verir. Arzu Filmin, bu tür kalabalık aile ve mahalle filmlerinde genel olarak sevgi, birlik ve beraberlikle her sorunun üstesinden gelinebileceği konu edilir. Bu iyimser yaklaşım küçük topluluğun her tür ideolojiden ve politikadan arınmış dostluk ve sevgi bağlarına dayalı ilişkileriyle desteklenir. Bu filmlerde yenilen hep maddi değerler ve geleneksel bağlarından kopmuş insanlardır. Kazanan ise dayanışma içinde olan küçük insan topluluğudur. Bu topluluklar özellikle saf, iyi niyetli ve iyilik timsali insanlardan oluşmaktadır. Film hikayelerinde aslında sınıfsal temelde kurulan çatışma, hikayedeki sorunlar duygusal zeminde bir çözüme ulaştığında tamamen ortadan kalkar.

Ödül:
1976 Taşkent Film Festivali’nde
► Özbekistan İşçi Konfederasyonu Özel Ödülü

* Sinemanın iyatradan gelerek 1974-1977 arasına sığdırdığı altı filmle popüler sinemamızda halen belirgin kalan önemli izler bırakan Ergin Orbey'in en ünlü yapıtı olan "Bizim Aile", tipik bir zengin kız/fakir delikanlı öyküsü anlatıyor. Hem eğlendirmek hem de mendil ıslattırmak; filmin başarısının sırrı bu ge-leneksel formülü iyi uygulamasında saklı. Ertem Eğilmez'in yapımcılığı, Sadık Şendil'in senaryosu, Melih Kibar'ın müzikleri, Kriton İliadis'in görüntüleri ve seyirci nazarında garantili oyuncu kad-rosuyla, aileyi merkez alan duygusal komedi yapmak Orbey için fazla zorlayıcı alınamış. İplik fabrikasında çalışan dört çocuklu dul Yaşar Usta ile mahalle komşusu üç çocuklu dul Melek Hanım, komşuların araya girmesiyle evlenirler. Doğalolarak çocuklar arasında önce ufak tefek anlaşmazlıklar yaşanır ama sonra geniş aile birliği kurulur. Melek Hanım'ın oğullarından yakışıklı Ferit'in iplik fabrikasının sahibi Saim Bey'in kızı Alev'e aşık olup karşılık bulması ama babanın bu sevdaya karşı Çıkıp entri-kalar çevirmesiyse ailenin iyice kenet-lenmesine ve emek sermaye çelişkisinin yüzlerce biçimlerinden birinin ya-şanmasına yol açacaktır. Duygusallık dozu hayli yüksek bir film olan "Bizim Aile"de, Münir Özkul tarafından can-landırılan Yaşar Usta'nın fabrikatör Saim Bey'e, "Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın, paran var, pulun var binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak, yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? Ama nasıl yakışmaz Sen değil misin öz kızına bile acımayan? Sen büyük patron, mil-yarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim Bey. Sen mi büyüksün? Hayır ben büyüğüm. Ben, Yaşar Usta.' diyerek attığı müthiş tirad da unutulmazlık kazanarak sinema tarihimizdeki yerini almıştır. Özkul'un dertli dertli sigara içmesi; evden atıldıklarında işe gitmek istemeyen, "Böyle günde işe mi gidilir?" diyen çocuklarına "Asıl böyle günde işe gidilir" demesi; çocuklarının kılına zarar gelirse neler yapacağını söyleyerek Saim Bey'i tehdit etmesi de zihinlerde yer eden sahneler arasındadır. İlginç olabilecek bir de not düşelim: "Bizim Aile", SSCB'deki Taşkent Film Şenliği'nde Özbekistan İşçi Konfederasyonu'nun özel ödülünü ka-zanmıştı. Kötülüklerle başedebilme gücü, dürüstlük, alın teri, aile, dayanışma ve sevgi ... Belki yirminci seyredişten sonra da "Bizim Aile'tden aynı oranda etkilenmemizi sağlayan şeyler, işte bu kavramlar. (TA.) SİNEMA “ En İyi 100 Film”






BİZE KOCA GEREK (1975)


Yönetmen:T. Fikret Uçak
Senaryo:Recep Filiz
Foto Direktörü:Mengü Yeğin
Yapım:Funda Film, Fethi Oğuz

Reji Asistanı: Erol Yeşilyaprak, Kamera Asistanı: Yaşar Memişoğlu, Prodüksiyon Amiri: Mustafa Pekdoğru, Işıklar: Ergun Şimşek, Laboratuar: Sabahattin Hoşsöz, Yardımcıları: Ziya Uçak, Ahmet Kuru, Ses Mühendisi: Feridun Kınay, Asistanı: Şakir Ozan, Senkron Montaj: Mehmet Özdemir, Negatif Montaj: Mustafa Karaytaş, (İpek Film stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Serdar Gökhan, Meral Orhonsay, Kazım Eryüksel, Mine Sun, Mengü Yeğin, Ergun Şimşek, Süheyl Eğriboz, Gülşen Gürsoy, Kemal Tamer, Yasemin Beler, İbrahim Kurt, İbrahim Uğurlu, Erol Yeşilyaprak, Mehtap Ay

Konu: Filmde, evlenecekleri erkekleri bulmak için tatile çıkan üç kız arkadaşın hikâyesi anlatılır. Hale, Mine ve Gülşen aynı işyerinde çalışan üç arkadaştır. Birlikte tatile çıkıp zengin birer koca bulmak istemektedirler. Gittikleri tatilde bol bol bahşiş dağıtıp çevreye zengin görünmeye çalışırlar. Aynı yörede tatil yapmakta olan Haldun, İstanbul’un sayılı zenginlerindendir. Haldun ve iki yardımcısı Ali ve Kazım, kızlarla karşılaşacak ve arkadaş olacaklardır. (İbrahim Veli Sözer)

BiTiRiMLER SINIFI (1975)


Yönetmen:Ülkü Erakalın
Senaryo:Erdoğan Tünaş
Kamera:Orhan Kapkı
Yapım:Er Film/Berker İnanoğlu

Prodüksiyon Amiri: Nihat Cerit, Set Ekibi: Baki Soğukpınar, Ahmet İzmirli, Ercan Akyıldız, Işık Şefi: Rıdvan Varol, Yardımcıları: Mehmet Varol, Recep Kaymak, Reji Asistanları: Cevat Şahiner, Zühal Üstüntaş, Kamera Asistanları: Süha Kapkı, Turgut, Laboratuvar: Recai Karataş, Altan Sertesen, Montaj: Özdemir Arıtan, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Türükajlar ve Jenerik: Fevzi Eryılmaz, (Acar Film Renkli laboratuvarlarında hazırlanmış ve seslendirilmiştir)

Oyuncular: Perihan Savaş, Sezer İnanoğlu (Sezercik), Adile Naşit, Aydemir Akbaş, Nevzat Okçugil, Ayşen Gruda, Serpil Gül, Alpay İzer, Turgut Boralı , Yüksel Gözen, Mustafa Yavuz, Selim Naşit, Turgut Boralı, Renan Fosforoğlu, Ayla Aslancan, İlhan Hemşeri, Ekrem Dümer, Cevdet Arıkan, Haydar Ceylan, Çocuk Yıldızlar: Sait Taşova, Ufuk Naycı,

Konu: Her gün afacan öğrenciler, garip öğretmenler, yufka yürekli hademe Zehra Ana ve okulun en popüler öğrencisi Sezer arasında komik olaylar yaşanır. Her hafta sonunu cezalı geçirmeye alışan Sezer yine de uslanmaz. Cevriye öğretmene hayatı zindan eder ve sonunda onu okuldan kaçırır. Onun yerine altın kalpli, müşfik bir öğretmen olan Selma gelir. Selma hasta annesine bakmak için çalışmak zorundadır. Öğrencilerinin kalbini kazanmaya çalışır-ken hayli zorlanacaktır. İyi kalpli ama dişli, her tür öğrenci numarasını bilen ve boşa çıkaran Selma bakalım Sezer’e ne kadar dayanacak?

BİR BABA HİNDİ (1975)



 

Yönetmen:Yavuz Figenli
Senaryo:Recep Filiz
Kamera:Suat Kapkı
Yapım:Filiz Film/Yaşar Tuna

Oyuncular: Ali Poyrazoğlu, Figen Han, Senar Seven, Yeşim Yükselen, Kudret Şandra, Tevhit Bilge, Asuman Arsan, Kadir Kök

Konu: Kaçakçılık yapan iki kız ve bir şofö-rün aşk macerası,

BİR ARAYA GELEMEYİZ (1975)


Yönetmen:Orhan Aksoy
Eser:Orhan Aksoy
Senaryo:Suphi Tekniker
Görüntü Yönetmeni:Çetin Tunca
Yapım:Gülşah Film / Selim Soydan,

Şarkılar: Biricik, Görüntü yardımcısı: Mahmut Yumuşak, Müzik Yönetmeni: Orhan Gencebay, Yönetmen yardımcısı: Yaşar Seriner, Aydın Sayman, Yapım Yönetmeni: Adil Kıbıcı, Yapım Yardımcısı: Faik Hiçyılmaz, Set Ekibi: Ekrem Ülgey, Bedri Uğur, Halil Dede, Zafer Fono, Aydınlatma Yönetmeni: Erol Batıbeki, Yardımcıları: İlyas Kürtünnoğlu, Süleyman ağlar.  Renk Uzmanı: Türker Vatan, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Negatif Kurgu: Mahmut Eskici, Kâzım Çakırmanoğlu, Laboratuar: Hasan Örnek, Selahattin Kaya, Abdullah Akdeniz, İsmet Tomaçgil, (Yeni Syüdyo’da hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Orhan Gencebay, Hülya Koçyiğit, Aysun Güven, Bora Ayanoğlu, Yıldırım Gencer, Hikmet Taşdemir, Mümtaz Ener, Muzaffer Tema, Ayşen Gruda, Leman Akçatepe, İsmet Erten, Hikmet Taşdemir, Mümtaz Ener, Osman Alyanak, Şeref Çokşeker, Hakkı Kıvanç, Erol Şen, Yılmaz Kurt, Dündar Aydınlı,

Konu: Öykünün kahramanı Samsun'da annesiyle birlikte yaşayan Orhan adlı bir tekne ustası. Çok sevdiği kız kardeşi bir hayırsıza aşık olmuş evlenme sözünden cayması nedeniyle gencecik yaşta ca-nına kıymış. Bu intihar deprem yaşatmış aileye, Orhan o hırsla oğlanı öldürmüş ve hapse düşmüş, yıllarca yatmış.

Fusun karakteriyle Hülya Koçyiğit Orhan'ın Samsun'daki küçüklük aşkı. Füsun'un ailesi o henüz ortaokul sıralarındayken İstanbul'a taşınmış. Böylece ayrılmış küçük sevgililer gözleri yaşlı. Geçen yıllar içinde küçük kız ünlü şarkıcı Füsun Ata-kan olmuş, adı en büyük gazinoların neonlarını, çok satan haftalık dergilerin kapaklarını süslemiş.

Orhan'ın hapis yılları dertli geçmiş, ama almış sazını eline, çalmış, söylemiş, kalan zamanında beste yapmış. Müziğe verdiği emek yaşama bağlamış onu. Kuru kuruya hapishane duvarlarını şenlendirmemiş bu besteler. Orhan bu güzel bestelerini canından çok sevdiği Füsun'una göndermiş. Füsun bu besteleri okuyarak namına nam katmış. Adını gizlemiş Or-han. Bir kanun dışının kendisine aşık ol-duğunu bilmesin istemiş. Tertemiz, meleksi Füsun'a, o tutkunu olduğu kadına destek olabilme, yalnızca onu daha değerli kılma düşüncesi yetmiş ona. Aşkını notalara dökmüş işte. Dokunmadan yaşamış bu sevgiyi, uzakta olanın büyüsünü duyumsamış.

Füsun bu katkıdan kocaman bir mutluluk duymuş hep. Kapı çalsın da yeni bir nota zarfı getirsin postacı diye içi içini yemiş. Hem radyodan hem sahneden hayranlarıyla paylaşmış "en büyük sırrını." "Kimmiş acaba bu meçhul besteci ve neden yollamaktaymış kendisine bu şahane besteleri." "Amacı neymiş?" Bunları anlayamadığını söyleyerek yakınmış, ağlamış.

Füsun Orhan'a benzer bir edeple sürdürmüş hayatını. Dağıtmamış, onunbunun yatağından geçmemiş en yükseğe tırmanırken. Hep mazbutluğu yeğlemiş, hatta masumluğu ve mazlumluğu. Kendisini çok seven, üstüne titreyen nişanlısıyla olan iletişimi bile mesafeli, çok edepli çerçevede kalmış bu nedenle.

Orhan bir yandan besteler yapar içeride, öte yandan da iki dostuyla paylaşır dört duvar arası yaşantının zorluklarını. iki can arkadaş kazanır böylece. İkisi de hapisten çıktıklarında kanunsuz işlere bulaşacak olan babalardır bunlar. Rıfat kumarhane sahibi olur, Behçet ise gazino alemini haraca bağlayan bir mafya şefi.

Cumhuriyet tarihinin sayısız aflarından biri ele yetmişlerin ortasında çıkıncatahliye olan Orhan Samsun sokaklarını arşınlamaya başlar Özgürlüğe alışmaya çalışır. Her yerde haklı bir sevgi ve saygıyla selamlanır. Taksi mafyasının rahatsız ettiği can yoldaşı minibüsçüyü korur güçlü yumruklarıyla. Kız babasının zorluk çıkarmasına karşın sevdiği, tanıdığı çifti babaya başlık vererek evlendirir, daha görmediğimiz nice hayırlı işi çözer ,





BİR GÜN MUTLAKA (1975)


Yönetmen:Bilge Olgaç
Senaryo:Yılmaz Güney
Görüntü Yönetmeni:Hüseyin Özşahin
Yapım:Güney Film/Suha Pelitözü

Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican Avşar, İsmail Karataş, Senkron: Bircan Uysal, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Montaj Şefi: Özdemir Arıtan, Set Ekibi: Hacı Fidan, Şeref Yılmaz, Mehmret Bener, Şehmuz Efe, Işık Teknisyenleri: Yusuf Tümen, Mehmet Aydoğmuş, Yapım Görevlisi: Erol Deniz, Kamera Yardımcıları: Ergün Özdemir, Hikmet Yenigül, Yönetmen Yardımcısı: Nurhan Soybakış, Müzik: Şat Yapım (Hurşit Yenigün), Türkü: Ömer Livaneli, (Acar Film Stüdyosunda hazırlanıp seslendirilmiştir)

Oyuncular: Azra Balkan, Sema Özdamar, Göktürk Demirezen, Mümtaz Ener, Oktay Sözbir, Osman Alyanak, Güven Şengil, Birtane Güngör, Şadan Adan, Renan Fosforoğlu, Yaşar Şener, Nilgün Ceylan, Aynur Yet, Ismail Hakkı Şen, Muadelet Tibet, Şahap Görmüş, Yahya Ay, Erdal Genç, Saim Efem, Mehmet Kaya, Hüseyin Tuna, Eren Duman, Erol Sönmezışık, Güzin, Garibe, Handan Altınay,

Konu: Grevlerle, öğrenci yürüyüşleriyle, kanlı çatışmalarıyla İstanbul, hareketligünler geçirmektedir. Geçim şartlarının giderek ağırlaştığı bu çalkantılı günlerde halk suskun ve tedirgindir. Devrimci gen-çlerden İsmail, Sedat, Hızır ve Vedat, Sirkeci Garı önünde sloganlar atarak Birlik gazetesi satarlar. Patronlara, toprak ağalarına, sömürüye karşı çıkan gençlerin gazetesidir Birlik. Bir fabrika çıkışında bir işçi bildiri dağıtmaktadır. Sabah ezanına yakın saatlerde işçilerden Akif, Binali ve arkadaşları toplanırlar. Ellerinde tutkal kovaları ve fırçalar vardir. Üstünde 'FAŞİZM HALKLARIN DÜŞMANIDIR' yazan afişleri kentin duvarlarma yapıştıracak-lardır. Gözcüler sokak başlarını tutarlar, afişlerin yapıştınlması sırasında hızla ge-len bir minibüs hemen yanı başlarrıda fren yapar ve durur. Minibüsten firlayan gençler bıçak, zincir ve sopalarla afişleri yapanlara saldırırlar. Bu saldırganlar, karşıt görüşlü bir grubun militanlandır. Polis arabası gelir ve saldırganlar yine minibüslerle kaçarlar. Binali yaralı olarak yakalanırken, Akif ve arkadaşlan kaçmayı başarır.

Akif evine gece yarısı döner. Yedi aylık bir çocuğu vardır ve karısı Sultan'la çatışır. Kocasını beklerken uykusuz geceler geçiren Sultan artık bu hayattan usanmıştır. Kocasının bir kadının koynundan geldiğini sanmaktadir.

Binali kaldırıldığı hastanede ameliyattan çıkar. Tekerlekli sandalyeyle götürüldüğü bir odada iki sivil tarafmdan sorguya gekilir. Binali'nin anası evlere temizliğe giderek hayatını kazanmaktadır. Babasının, evi terk ettiğinden beri nerede olduğu zaten bilinmemektedir. Hatice adında çocuk bakıcılığı yapan bir kiz kardeşi vardır. Bir gece Hatice'nin (Birtane Güngör) evi silahlı bir grup sivil polis tarafından basılır. Evde, Hatice'den başka kimse yoktur. Ev didik didik aranır, bazi kitaplara el konulur, Hatice sorgu-lanır. Bir gün Akif eve döndüğünde karısı Sultan'ı evde bulamaz. Sul-tan çocuğunu da alıp evi terk etmiştir

 Annesinin evindedir. Akif, Sultan'ı (Semra Özdamar) ve çocuğunu görmek için kayınpederinin evine gider.

Hatice'yi, çocuğuna bakıcılık yaptığı şarkıcı Sevim'in (Azra Balkan) kocası Kadir’i baştan çıkarır. Hatice artık Kadir'in metresi olmuştur. Birlikte ev tutarlar. Bu ilişkisini gizli tutan Hatice, ağabeyi Binali'den (Güven Şengil) çok korkmaktadır. Bu arada Akif tutuklanır. Hatice ise artık randevu evindedir. Sultan kocası Akif’i ziyaret eder ve gerçeği o zaman öğrenir: Kocası bir devrimcidir, geç kalmalarının sebebi de devrimci çatışmalarıdır. Binali kız kardeşinin resmini gazetelerde görür. Hatice randevu evinde basılmıştır. Arkadaşlarından bir silah temin et-melerini ister kendisi için. Ama karşı çıkarlar. Çünkü Hatice'yi öldürürse hayatını hapishanede geçirecektir, o zaman da devrimci mücadeleye katkısı olamayacaktır. Akif hapishaneden çıkar. Sultana, çocuğuna, evine döner. İlerleyen günlerde Akif ve iki arkadaşı afişleme yaparken yine bir saldırıya uğrarlar, Akif vurulur. Sultan çocuğuyla hastanenin önünde beklemektedir. Akif’in devrimci arkadaşları Binali, Ömer, Sedat ve diğerleri... Tekerlekli sedyede, üstü örtülmüş Binali'nin cesedi getirilir. Sultan ağlar, kucağındaki küçük çocuk babasının ölümünden habersiz el sallamaktadır

NOT: Yılmaz Güney'in senaryosunu hapis-hanede yazdığı film, sağ ve sol çevreler-den eleştiriler aldi. Sansür Kurulu, filmin yurtiçinde ve yurtdışında gösterimini yasakladı. Daha sonra Danıştay 12. Dairesi'nin 31 Mart 1976 tarihli raporuyla yasak kaldınıdı. Yarı belgesel bir niteliğe sahip olan filmde, CHP'nin Taksim mitingindeki Bülent Ecevit'in konuşması (28 Haziran 1975),
DiSK'in mitingi (20 Eylul 1975), Maden-İş Sendikası'nın Philips grevi (26 Kasım 1975), Turizm-İş Sendikası'nın Hilton ve Çınar otelleri grevleri, öldürülen bir öğretmenin cenaze töreni (16 Ağustos 1975), Seyyar Satıcılar Derneği'nin diizenlediği işçi gecesi gibi kurmaca dışı, gerçek sahneler de yer aldı. Film ‘toplum düzenini bozup bazı olaylara yol açacağı' gerekçesiyle bazı illerde (Malatya, Kahra-manmaraş, Gaziantep) oynatılmadı. Bazı illerde ise (Rize, Diyarbakır, Gemlik) gösterimden kaldırıldı. Agah Özgüç. (“Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney” syf, 351)

BİR DEFA YETMEZ HEMŞERİM (1975)


Senaryo ve Yönetmen:A. Remzi Jöntürk
Foto Direktörü:Sedat Ülker
Yapım:Kervan Film/Ümit Utku

Asistan Rejisör, Samim Utku, Işıklar: Aslan Yıldız, Jenerik: Refik Onubil, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican Avşar, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Altan Sertesen, Montaj Şefi: Özdemir Arıkan, Prodüksiyon Amiri: İsmail Konca, (Acar Film renkli laboratarlarında hazırlanmış ve seslendirilmiştir)

Oyuncular: Hakan Balamir, Meral Orhonsay, Ülkü Ülker, Mete İnselel, Kenan Pars, Attila Ergün, Muazzez Arçay, İhsan Gedik, Dolgan Sezer, Necip Tekçe, Muharrem Gürses, Osman Han, Mustafa yavuz, Cemal Gonca, Defne Dilek, Can Dirim, M. Ali Güngör, Küçük Yıldız: Funda Ersin

Konu: Filmde, Yakup’un yıllar sonra Dilaver ve Çilli Avni’den aldığı intikam konu edilir. Hapishaneden çıktıktan sonra kendi halinde, kederli ve yoksul bir hayat yaşayan Gariplerin Yakup, bir gün Nazik isminde birinden iş teklifi alır. Yapacağı iş, bir cinayet işlemektir. Yakup, teklifi duyar duymaz reddeder. Fakat öldürülecek kişinin adını öğrenince kararını değiştirir. Öldürülmesi istenen Dilaver ve Çilli Avni, yıllar önce Yakup’un karısına tecavüz edip öldürmüştür. Bir kaçakçının isteği üzerine işlenmesi istenen cinayet, bir intikama dönüşecektir. (Aslan Erdem)

BİL BAKALIM NE ÇIKACAK (1975)




Senaryo ve Yönetmen:Semih Evin
Kamera:Şehmuz Doğalp
Yapım:Erkan Film/ Erkan Abacı

Oyuncular: Vicky Vonberg, Kazım Kartal, Gönül Hancı, Perihan Ateş, Mio Eyle, Meral Deniz, Gül Vargel, İ. Hakkı Şen, Muzaffer Hepgüler

Konu: Hovardalılığı yüzünden kadınlarla beraber oloan ve bu yüzden de evliliğini yıkan bir adamın öyküsü.