Powered By Blogger

28 Mart 2018 Çarşamba

CEMİL (1975)


Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo:Bülent Oran
Foto Direktörü:Muzaffer Turan
Yapım:Gülgen Film/Melih Gülgen

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Deniz Erkanat, Ahmet Mekin, Eşref Kolçak, Yıldırım Gencer, Ayfer Feray, Altan Günbay, Alev Altın, Yüksel Gözen

Konu: Filmde, kızının ölümünü araştıran bir adamın hikâyesi anlatılır. Sahilde bir kadın cesedi bulunmuştur. Üzerinden çıkan kimlik Alev adında genç bir kıza aittir. Adli tıp uzmanlarına göre ölüm sebebi aşırı dozda uyuşturucudur. Ancak cesedi teslim alan babası bu gerekçeyi reddeder. Emekli bir asker olan Tahsin, kızının öldürüldüğünü düşünmektedir. Kimseyi buna ikna edemez. Soruşturmayı Komiser Cemil yürütmektedir. Hasta oğlunu parasızlıktan ameliyat ettiremeyen Cemil, yozlaşmış bir siyaset ve toplum karşısında çaresiz kalmıştır. Tahsin, kızının katilini parasızlıktan bulamadığını düşünmekte haklıdır belki de. (Ayşe Adlı)

► Cüneyt Arkın'ın, filme adını veren polis kahramanını oynadığı Cemil oldukça yankı yapar. Cemil, amirleriyle arası iyi olmayan, görevini kendi koyduğu kurallara göre yapan bir polistir. Yargısız infaz yapmaktan çekinmez, filmin sonlarına doğru kıstırdığı kötü adamı, üzerine vinçle ağır kasalar indi-rip ezer. Ama o aslında basit bir maşa-dır ve finalde asıl büyük patron, Cemil'i, oğluna Doğan Avcıoğlu'nun Milli Mücadele Tarihi kitabını verirken kurşunla-tır.
Cemil'in kendine özgü bir siyasi kimliği vardır. Amerikan karşıtıdır, bunu da Amerikan sigarası ikram edildiğinde reddedip cebinden yerli sigara çıkararak belli eder. Arkadaşlarına sürekli Kurtuluş Savaşı'ndan kahramanlık öyküleri anlatmak ister, oğluna bugünkü pek çok ülkenin eskiden nasıl bizim basit birer ilimiz olduğunu anlatır.

► Cemil" öylesine çelişkiler, tutarsızlıklar, iyi ve kötü şeylerle dolu bir film ki, insan neresinden ele almaya başlasın, şaşırıyor. Ancak filmin kendi sınırlı boyutlarım aşarak Yeşilçam'da giderek toplumumuzdaki bazı önemli oluşum ve gelişmelere ışık tutması durumu var. Bu açıdan fılmi inceleme gereği var...

"Cemil" gözüpek ve bileği güçlü bir Türk polis komiserinin öyküsünü anlatıyor. Komiser Cemil, duyarlı ve bilinçli bir halk adamı kimliğiyle karşımıza çıkarılmaya çalışılmış. Bir yandan toplumdaki temelden gelen, düzenle ilgili rahatsızlıkları, haksızlık1arı, soygun ve sömürüyü bilen, duyan birisi Cemil... Diğer yandan ise polisin özellikle bizim toplumdaki işlevinin önemine ve bu işlevin nasıl çarpıldığına kafa yoruyor: "Halkın öncelikle polise güvenmesi gerek bir ülkede... Polisine güvenmeyen halk, Cumhurbaşkanına bile güvenmez"... Görevi gereği, İstanbul'daki fuhuş ve esrar yuvalarını basıyor, azılı suçluları bilek gücü ve "Arkın usulü" karate oyunlarıyla dize getiriyor Cemil... Ancak bu işleri yaparken, yaptığının bir tür Don Kişot'luk olduğunu, yel değirmenlerinin ardındaki gerçek suçlu-ları, "Sömürüyü yürüten asıl büyük pat-ronları" ele geçirmeden her şeyin sürüp gideceğini seziyor.

Esrar ve fuhuşa alıştırılarak öldürülen bir genç kızın dosyasını izlerken, karşısına bu "Büyük patron"lardan biri çıkıyor... Cemil, siyasal bir niteliği olduğu sezdirilen bu kişiyi seçim ertesi tutuklatmaya hazırlanırken, tuzağa düşürülüyor, vs...(Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları”, syf: 207)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder