Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo:Bülent Oran
Foto Direktörü:Muzaffer Turan
Yapım:Gülgen Film/Melih Gülgen
Oyuncular: Cüneyt Arkın, Deniz Erkanat, Ahmet Mekin, Eşref Kolçak, Yıldırım
Gencer, Ayfer Feray, Altan Günbay, Alev Altın, Yüksel Gözen
Konu: Filmde, kızının ölümünü araştıran bir adamın hikâyesi anlatılır.
Sahilde bir kadın cesedi bulunmuştur. Üzerinden çıkan kimlik Alev adında genç
bir kıza aittir. Adli tıp uzmanlarına göre ölüm sebebi aşırı dozda
uyuşturucudur. Ancak cesedi teslim alan babası bu gerekçeyi reddeder. Emekli
bir asker olan Tahsin, kızının öldürüldüğünü düşünmektedir. Kimseyi buna ikna
edemez. Soruşturmayı Komiser Cemil yürütmektedir. Hasta oğlunu parasızlıktan
ameliyat ettiremeyen Cemil, yozlaşmış bir siyaset ve toplum karşısında çaresiz
kalmıştır. Tahsin, kızının katilini parasızlıktan bulamadığını düşünmekte
haklıdır belki de. (Ayşe Adlı)
► Cüneyt Arkın'ın, filme adını veren polis kahramanını oynadığı
Cemil oldukça yankı yapar. Cemil, amirleriyle arası iyi olmayan, görevini kendi
koyduğu kurallara göre yapan bir polistir. Yargısız infaz yapmaktan çekinmez, filmin
sonlarına doğru kıstırdığı kötü adamı, üzerine vinçle ağır kasalar indi-rip
ezer. Ama o aslında basit bir maşa-dır ve finalde asıl büyük patron, Cemil'i,
oğluna Doğan Avcıoğlu'nun Milli Mücadele Tarihi kitabını verirken kurşunla-tır.
Cemil'in kendine özgü bir siyasi kimliği vardır. Amerikan
karşıtıdır, bunu da Amerikan sigarası ikram edildiğinde reddedip cebinden yerli
sigara çıkararak belli eder. Arkadaşlarına sürekli Kurtuluş Savaşı'ndan
kahramanlık öyküleri anlatmak ister, oğluna bugünkü pek çok ülkenin eskiden
nasıl bizim basit birer ilimiz olduğunu anlatır.
► Cemil" öylesine çelişkiler, tutarsızlıklar, iyi ve kötü
şeylerle dolu bir film ki, insan neresinden ele almaya başlasın, şaşırıyor.
Ancak filmin kendi sınırlı boyutlarım aşarak Yeşilçam'da giderek toplumumuzdaki
bazı önemli oluşum ve gelişmelere ışık tutması durumu var. Bu açıdan fılmi
inceleme gereği var...
"Cemil" gözüpek ve bileği güçlü bir Türk polis
komiserinin öyküsünü anlatıyor. Komiser Cemil, duyarlı ve bilinçli bir halk
adamı kimliğiyle karşımıza çıkarılmaya çalışılmış. Bir yandan toplumdaki
temelden gelen, düzenle ilgili rahatsızlıkları, haksızlık1arı, soygun ve
sömürüyü bilen, duyan birisi Cemil... Diğer yandan ise polisin özellikle bizim
toplumdaki işlevinin önemine ve bu işlevin nasıl çarpıldığına kafa yoruyor:
"Halkın öncelikle polise güvenmesi gerek bir ülkede... Polisine güvenmeyen
halk, Cumhurbaşkanına bile güvenmez"... Görevi gereği, İstanbul'daki fuhuş
ve esrar yuvalarını basıyor, azılı suçluları bilek gücü ve "Arkın
usulü" karate oyunlarıyla dize getiriyor Cemil... Ancak bu işleri
yaparken, yaptığının bir tür Don Kişot'luk olduğunu, yel değirmenlerinin
ardındaki gerçek suçlu-ları, "Sömürüyü yürüten asıl büyük
pat-ronları" ele geçirmeden her şeyin sürüp gideceğini seziyor.
Esrar ve fuhuşa alıştırılarak öldürülen bir genç kızın dosyasını
izlerken, karşısına bu "Büyük patron"lardan biri çıkıyor... Cemil,
siyasal bir niteliği olduğu sezdirilen bu kişiyi seçim ertesi tutuklatmaya
hazırlanırken, tuzağa düşürülüyor, vs...(Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut
Yılları”, syf: 207)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder