Powered By Blogger

14 Nisan 2018 Cumartesi

SARHOŞ (1977)

Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Sadık Şendil
Kamera: Kenan Kurt
Yapım: Gültekin Film/Sırrı Gültekin

 Reji Asistanı: Nuri Kırgeç, Kamera Asistanı: Sedat Demirci, Prodüksiyon Asistanları: Baki Pınar, Nejat Doğan, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşses, Laboratuvar: Ziya Uçak, Ahmet Koru, Recep Çakmak, Montaj-Senkron: Bayram Türkkan, Seslendiren: Feridun Kınay, Prodüksiyon Müdürü: Mustafa Oğuz, (İpek Film Stüdyosunda hazırlanmıştır).

Oyuncular: Öztürk Serengil, Meral Orhonsay, Turgut ve Merih (Bal Petekle-ri), Taner Şener, Diler Saraç, Handan Adalı, Alpay Kent, Cevat Kurtuluş, Tevhit Bilge, Nuri Kırgeç, Handan Adalı, Baykal Kent, Abdi Özgül, Yadigar, Dağdeviren, Küçük Yıldız: Seren Serengil (d.1971), Misafir Sanatçılar: Toto Karaca, Necdet Mahfi Ayral, Huysuz Virjin (Dursun Seyfioğlu), Sami Tunç, Semra Alper,

Konu: Karısını kaybedip kız çocuğuyla tek başına kalan ayyaş bir babanın öyküsü. 

SAPIK (1977)


Yönetmen: Savaş Eşici,
Kamera: Salih Dikişçi,
Yapım: Barış Film/Savaş Eşici

Negatif Montaj: Kamil Kutay, Laboratuvar: Osman Koşkan, (Ören Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Kâzım Kartal, Figen Han, Salih Kırmızı, Karaca Kaan, Neclâ Fide, Mine Eren, Zerrin Doğan, Nalân Çöl, Nilgün Ceylan, Funda Gürkan, Nur Ay, Sami Tunç, Turgut Özatay, Oktay Durukan, Tevfik Şen, İhsan Gedik, Aydın Ha-berdar, Mehmet Yağmur, Mehmet Öncü,

Konu: Annesi fahişe olan bir adamın, annesi gibi bu yola düşen kadınları öldürmesi.

SAKAR ŞAKiR (1977)


Yönetmen: Natuk Baytan
Senaryo: Suavi Sualp, Natuk Baytan
Kamera: Rafet Şiriner
Yapım: Cem Film/Yahya Kılıç

Reji Asistanı: Namık Karakılıç, Dublaj: Sadettin Erbil, Set Ekibi: Cengiz, Selim, Yadigâr, Yaşar, Renk uzmanı: Hasan Örnek, Ses Mühendisi: Necip Sarıcıoğlu, Yardımcısı Yardımcısı: Ender Teker, Negatif Montaj: Mah-mut Eskici, Kazım Çakırman, Labora-tuar: İsmet Tomaçgil, Hayrettin Çak-mak, Mahmut Doğan, Hüseyin Bulut, Yapım Müdürü: Ekrem Gökkaya, (Yeni Stüdyoda hazırlanmıştır),

 Oyuncular: Kemal Sunal, Ali Şen, Adile Naşit, Ayfer Feray, Atilla Ergün, Macit Flordun, Ünal Yücel, Necdet Yakın, Kamer Sadık, Hakkı Kıvanç,

Konu: Sakarlığıyla çevresindekileri bıktıran Şakir'e İstanbul'da ölen amcasından büyük bir miras kalır. Fakat mirası paylaşmak istemeyen bir akrabası onu ortadan kaldırmak için planlar yapmaya başlar.


ÖLMEYEN ŞARKI (1977)


Yönetmen: Orhan Aksoy
Senaryo: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop
Yapım: Erler Film/Türker İnanoğlu

 Eser: Sadık Şendil, Müzik: Coşkun Sabah, Şarkılar: Bülent Ersoy, Serap Mutlu Akbulut, Yönetmen Yardımcısı: Samim Utku, İlhami Algör, Kamera Asistanları: Hüseyin karındoyuran, Mehmet Gülmez, Işık Şefi: Şevket Yılmaz, Sanat Yönetmeni: Sohban Koloğlu, Dublaj: Sacide Keskin, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Laboratuvar: Recai Karataş, Prodüksiyon Amiri: Memduh Karakaş, (Acar Film laboratuvarında hazırlanmıştır)

Oyuncular: Bülent Ersoy (Bülent), Fatma Girik (Semra), Gülşen Bubikoğlu (Çiğdem), Gül Gülgün, Orçun Sonat, Ayfer Feray, Rıza Tüzün, Cem Erman, Kayhan Yıldızoğlu, Hüseyin Baradan, Kenan Pars, Rıza Tüzün, Mürüvvet İçsever, Feridun Çölgeçen, Renan Fosforoğlu, Banu Boloman, İsmail Seyvan, Toygun Ateş, Canan Erol, Ah-met Açan, Safiye Turan, İfakat Özkan, Gül Gülgün

Konu: Semra ünlü bir şarkıcıdır. Kızı Çiğdem konservatuvar öğrencisidir. Okula, Bülent adlı genç bir öğretmen gelmiştir. Çiğdem’in annesinin çaldığı yarım bir beste vardır. Çiğdem bu bestenin sırrını merak eder. Annesi ona yıllar önce ders aldığı Kenan’ın ona bestelediği bir şarkı olduğunu ama yarım kaldığını söyler. Kenan’la kavuşamadıkları için bu beste-yi yarım kalan aşklarına benzetmektedir. Kenan, Bülent’in babasıdır. Bu bestenin ikinci bölümü de Bülent’in annesindedir. Ama o da çok aradığı bestenin ilk bölümünü bulamamıştır. Bülent ve Çiğdem okulda birbirlerine aşık olurlar. Çiğdem’in babası Bülent’i kabul etmez. Bülent istifa eder ve bir gece kulübünde çalışmaya başlar. Çiğdem’i de kendisinden uzaklaştırmak için evli gibi davranır. Çiğdem’se, gizlice Bülent’i izler ve evli olmadığı gerçeğini ortaya çıkarır. Çiğdem’in mutsuzluğu annesini etkiler. Semra Bülent’le görüşmek için onun evine gider. Kenan’ın duvarda asılı resmini görür. … Bülent’in eski aşkının oğlu olduğunu anlayınca da, Bülent’in haberi olmaksızın yükselmesi için ona büyük bir gazinoda iş sağlar. Bülent gazinoya çıkmak üzere olduğu sırada herşeyi öğrenir ve sahneye çıkmayı reddeder. Ama sahnedeki sazların babasının eksik olan bestesini çalmaya başladığını duyunca sahneye çıkar. Büyük gazinodaki ilk konseri büyük bir başarıyla sonuçlanır. Herşey yoluna girecek, Semra, Çiğdem, Bülent ve diğerleri hayatın bu kez güzelliklerini de yaşamaya başlayacaktır.

Not: 1953 yılı yapımı başrollerini Zeki Müren ve Cahide Sonku’nun oynadığı "Beklenen Şarkı" isimli filmin yeni uyarlaması,

► Yıllar öncesinin "Beklenen Şarkı"sı bu tür filmlerden biriydi 1950'lerin başında büyük ün kazanan Zeki Müren oynuyordu. Ve 25 yıl sonra Bülent Ersoy, aynı konunun yeniden sinemaya getirilmesinde başrolü oynuyor. Beklenen Şarkı bu filmin isim değişikliğiyle yeniden sinemaya uyarlanmış şeklidir. Bu filimden sonra sinema olayından söz etmek biraz zor oluyoSafa Önal'ın en kalıp laflar ve en klişe konuşmalarla doldurduğu bir senaryoyu, Orhan Aksoy, zaman zaman kısa planlarla hareketlendirmeye boşuna çalıştığı durgun ve ruhsuz bir sinema diliyle anlatıyor.

► Bazı filmlerin önem kazanması, giderek sinema tarihine girmesi kuşkusuz yalnızca sanatsal niteliklerinde dolayı olmaz. Oyuncularından, ele aldıkları konudan, getirdikleri toplumsal yansımadan veya yalnızca yaptıkları "işten ötürü de sinema tarihine girmiş filmler vardır. Yıllar öncesinin "Beklenen Şarkı"sı bu tür biriydi. 1950'1erin o ün kazanmaya başlayan bir şarkıcıyı, Müren'i perdeye geçirmekle bu film ... Sami Ayanoğlu, Orhan Arıburnu ve Cahide Sonku üçlüsünün yönetmen olarak katkısını taşıyor, Cahide Sonku'yu da son büyük rollerinden birinde perdeye getiriyordu. Ayrıca o zamana dek Türkiye'de görülmemiş bir gişe geliri sağlayarak herkesi şaşırtıyordu. Bu nedenle bu filmin geçen yıl TV'de gösterilmiş olması (o zaman eğilmek fırsatını bulamadığımız) bir olaydır ve biraz da nostaljik bir bakış açısıyla büyük bir ilgiyle izlenmiştir. Üstelik yıllardır ortada hiçbir kopyasının bulunmadığı tüm kopyaların 1959 yılındaki Belediye deposu yangınında yanıp kül olduğu sanıldığı halde ortaya beklenmedik bir kopyanın çıkması da, sinema tarihi açısından ayrı bir olaydı.

Tarih yineleniyor.. Ve 25 yıl sonra aynı konunun yeniden sinemaya getirilmesinde başrolü oynuyor. "Beklenen Şarı’nın bunca yıl sonra yeniden sinemaya uyarlanması bir olaydır. Ersoy'un Müren'in rolünü oynaması bir olaydır, Fatma Girik'in Cahide Sonku'nun yerine geçmesi bir olaydır.

Ancak tüm ·bu olaylar magazin olaylarıdır. Bir ölçüde de Türk müziği olaylarıdır. "Ölmeyen Şarkı"yı gördükten sonra sinema olayından söz etmek biraz zor. Safa Önal'ın en kalıp laflar ve en klişe konuşmalarla doldurduğu senaryoyu, Orhan Aksoy, zaman zaman kısa planlarla hareketlendirmeye boşuna çalıştığı durgun ve ruhsuz bir sinema diliyle anlatıyor. Her şey yapay, her şey iğreti bu filmde .. Sait Halim Paşa yalısının dekoru önünde Kenan Pars'ın kötü giysileri de, Yeşilçam'ın bilinen figüranları da sırıtıyor. İnanılmaz derecede kötü renklerle sunulan ve oyuncuların da birbirinden kötü oyunlar vermek için yarış ettiği bu filmde, Orhan Aksoy, bizce yalnız tek bir bölümde sinemasal bir duygu yaratabilmiş. Fatma Girik'in Ersoy'un evine gittiği ve yarım bestenin çalınması duyarak bu sesi izlediği bölüm ... Bir de Bülent Ersoy'un filmin profesyonel oyuncuları yanında bayağı rahat ve doğal gözüken oyunundan söz edilebilir ... Ölmeyen Şarkı", Anadolu'da gelir rekorları kırmış, Bu filmin bir sinema eseri olarak değil, bir sosyolojik olay olarak ele alınmasnı gerektirir yalnızca. Ayrıca bu-rada şunu da söyleyelim ki, Türkiye’de ünlü şarkıcıların filmleri, Zeki Müren'den, Orhan Gencebay’a, Neşe Karaböcek'ten, Ferdi Tayfur'a hep iyi iş yapmıştır ancak filmlerin ülkemizde yapı-lan en kötü filmler arasında yer aldığı gerçeğini değiştirmez. “Atilla Dorsay, Sinemamızın Umut Yılları” syf, 185 “

ÖL SEVE SEVE (1977)


Yönetmen: Taner Oğuz
Senaryo: İhsan Yüce,, Işık Toroman
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Metin Film/Işık Toroman

Oyuncular: Salih Güney, Necla Fide, Karaca Kaan, Kâzım Kartal, İzabel, Hulusi Kentmen, Oktar Durukan, Ata Saka, Ekrem Dümer, Zeki Tüney, Hakkı Kıvanç

Konu: Bir sivil polisin, bir gangster çetesi içinde kirli işlere karışan ağabeyinin öyküsü.


ONU KÖTÜ VURDULAR (1977)


Senaryo ve Yönetmen: Hüseyin Peyda
Kamera: Tuncay Ural
Yapım: Örmen Film/Hüseyin Peyda

Laboratuvar Şefi: Hayati Akbulut, Negatif Montaj: Ali Berkan, Montaj ve Senkron: Cemal Çıkıntaş, Ar Direktör: Hakan Akyol,
(Ar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Orçun Sonat, Senem Kayra, Levent Çakır, Baki Tamer, Nuran Aksoy, Ersun Kazançel, Nubar Teriyan, Muzaffer Demir, Hakan Akyol, Akın Çağlar, Mü-cessem Altınay, Eyyüp Durmuş, Dursune Fatma, İsmet Şişman, Fahri Toraman, Canan Çankaya, Sadiye Arcuman,

Konu: Törelere baş kaldırıp, sevdiği kız uğruna başına gelmedik olay kalmayan ve sonu acı bir aşkla biten Abdo beyin öyküsü.

NEHİR (1977)


Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Sadık Şendil
Görüntü Yönetmeni: Hüseyin Özşahin
Yapım: Arzu Film/Ertem Eğilmez

Oyuncular: Tarık Akan, Müjde Ar, Sevda Aktolga, Cem Şendil, Civan Canova, Selin Sel, Korkut Altın, Marcus Henrich, Veronica, Vandel, Dinçer Çekmez, Korkut Altın, Ertuğ Koruyan, Esen Günay

Konu: İki yabancının peşine takılarak Fırat üzerinde bir yolculuğa çıkan bir grup İstanbullu gencin serüveni. İstanbul'u gençlerin yaşama bakışlarıyla yöre insanlarının çelişkisi, kısa, ama akıllıca bir kaç sahneyle ve diyalogla veriliyor. Sonra Fırat üzerindeki, serüven başlıyor. Gençlerin yanında bilinmeyen bir nedenle polisten kaçan bir de suçlu adam var. Gençler önce doğayla, sonra da doğadaki en tehlikeli yaratıkla, yani insanla, bir avuç kötü insanla çatışmak zorunda kalıyorlar. Bir eğlen-ce olarak başlayan bu macera, trajik boyutlar kazanarak sonuçlanıyor.

► "Nehir", hemen başından söyleyelim, sinemamızda şimdiye dek yapılmış en iyi serüven filmİ... Sadık Şendil'in senaryosu, iki yabancının peşine takılarak Fırat üzerinde bir yolculuğa çıkan bir grup İstanbullu gencin serüvenini anlatıyor. İstanbul'u gençlerin yaşama bakışlarıyla yöre insanlarının çelişkisi, kısa, ama akıllıca birkaç sahneyle ve diyalogla veriliyor. Sonra Fırat üzerindeki serüven başlıyor. Gençlerin yanında, bilinmeyen bir nedenden polisten kaçan bir de suçlu adam var. Gençler, önce doğayla, sonra da doğadaki en tehlikeli yaratıkla, yani insanla, bir avuç kötü insanla çatışmak zorunda kalıyorlar. Bir eğlence olarak başlayan bu serüven, trajik boyutlar kazanarak sonuçlanıyor.

Nehir", sinemamızdaki son bir iki mevsimde belirlenen akımların bir bileşkesi sanki... Yıllardır anlatılan konulardan, çiğnenen sakızlardan seyircinin nasıl bıkığının bilincine varan sinemamız, kendisine yeni çıkış yolları arıyor. uğruna harcanmış oluyor. "Nehir"i, sine-mamızın hangi teknik düzeye geldiğini merak eden, körü körüne Batı sineması hayranı herkese kesinkes öğütleyeceğiz biz.
Ama iş bu filmi dış ülkelere satmaya gelince (ki "Nehir" düzeyindeki bir film rahatça birçok ülkeye satılabilir), bunu nasıl yapacağız? Aslı dururken kopyasını kim alacak? Bu tür kopyalamaların, ticari açıdan bile tutarlılığı var mı? “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 225 ”

NE ZAMAN GELECEKSİN (1977)


Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Senaryo: Hadi Çaman
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım: Topkapı FilmYaşar Tunalı
Reji Asistanı: Erol Erdoğan,

Oyuncular: Arzu Okay, Bülent Kayabaş, Yüksel Gözen, Oya Başar, Sevil Üstekin, Tevhit Bilge, Sevil Üstekin, Özcan Bilge, Kadir Kök,

Konu: Tüm maceralar sonucu, finalde evlenen iki gencin güldürüsü.


MERYEM VE OĞULLARI (1977)


Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden
Kameraman: Çetin Tunca
Yapım: Erman Film/Hürrem Erman

Reji Asistanları: Yaşar Seriner, Ali Kıvırcık, Şarkıların söz ve müziği: Çiğdem Talu Melih Kibar, Renk Uzmanı: Türker Vatan, Laboratuvar: Hasan Örnek, Abdullah Deniz, İsmet Karslı, Ata Kundakçı, Montaj, Senk-ron: İsmail kalkan, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Negatif Montaj: Mahmut Eskici, Kazım Çakırman, Prodüksiyom Amiri: Avni Turan, Prodüksiyon Amiri As.: Bilal Gülcan, Nusret Öz, Set Ekibi: Erol Demirbağ, Nejat Buvan, Mustafa Kıtır, Mansur Kırık, Işık Şefi: İbrahim Sabuncu, (Yeni Stüdyoda hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Fatma Girik, Serdar Gökhan, Mahmut Cevher, Erol Evgin, Meral Orhansay, Ali Sururi, Birtane Güngör, Yavuz Selekman, Yılmaz Gruda, İhsan Gedik, Yaşar Şener, Ata Saka, Cevdet Arıkan, Muammer Gözalan , Yaşar Güçlü, Mehmet Yağmur,

Konu: Meryem tüm çabasına karşın oğullarını Reşit Bey'den, Reşıt Bey'in sim-gelediği paranın cazibesinden, yozlaştırı-cı, çökertici ve giderek öldürücü egemenliğinden kurtaramaz. Paranın getir-diği güçle Reşit Bey, Meryem'in iki oğlu Mehmet ve Süleyman'ı elinden alır. Onları yanında ve emrinde çalıştırır. Meryem yalnızca küçük oğlu Kemal'le kalır. Onun iyi bir birey olması için elinden gelen her şeyi yapar. Okutur ve ağabeyleri gibi yasadışı işlere girmesini engeller. Adeta dizinin dibinden ayırmaz onu. Ama Kemal de sonunda Reşit Bey'in yanında yer almak zorunda kalır. Bir yandan onun güzel kızı ve sunduğu lüks yaşam Kemal'in gözlerini kamaştırır. Meryem, onca emekler verdiği Kemal’in de diğer oğulları gibi Reşit Bey'in kirli işlerin-de çalışmasını bir türlü hazmedemez. Sonunda Reşit Bey'in para gücü ile elinden aldıklarını, oğullarını geri almak ister ve tek başına bir savaşımın içine girer. Yaşlı, yorgun, kırılmış bir ananın savaşımı yalnızca kendi oğullarını kurtarmak değil, paranın kendi iktidarını oluşturarak kurduğu yasadışı bir kaleyi de diğer ana-ların canı yanmasın diye ortadan kaldırmaktır.

► Meryem ve Oğulları'nın ilk dakikalardan itibaren belli bir trajik duygusu gelerek yerleşiyor seyircide... Meryem'in tüm çabasına karşın oğullarını Reşit Bey'den, Reşit Bey'in simgelediği paranın yozlaştırıcı, çökertici, giderek öldürücü egemenliğinden, düzen bozukluğunun savunmasız bireyi yok eden dev çarkın-dan kurtaramayacağı duygusundan geliyor bu. Meryem, Türk filmlerindeki klasik "kötü adam", "klasik” patron tipini bir kez daha yineleyen Reşit Bey'e iki büyük oğlu Mehmet ve Süleyman'ı "kaptırmıştır" daha önce... Kendisine kalan, küçük oğlu Kemal'dir. Öğrenimini tamamlayan, yasa dışılığa geçmiş iki ağabeyine karşın "namuslu" kalmış, kendi halinde iyi bir kızla sözlü, anasının dizinin dibinden ayrılmamış Kemal... Ama seyirci, baştan beri Kemal'in de "elden gideceğinin" bilincindedir. Öte yanda, yasa dışılığa karşın para vardır çünkü, lüks yaşam vardır, iyi giyinme, istediğini alabilme vardır.. Tüketime koşullanmış bir toplumda, paranın en büyük değer, Paranın satın alabilecek-lerinin en güzel, en önemli şeyler b elletildiği bir toplumda, seyirci Kemal'in Reşit Bey'in kızını seçerek "öte yana" geçmesini ister, bekler gibidir. Kemal de kuşkusuz bu seçimi yapar. Meryem. "saçını süpürge edip" onu yetiştirmiş, büyütmüş, okutmuştur gerçi.

Ama tüm bir değerler sistemini sürekli biçimde aşılayan, basınıyla. sinemasıy-la, TV'siyle toplumdaki itibar ölçüleriyle aşılayan toplumdaki. yapısına karşı Meryem ne yapsın? Kemal de elden gidecektir kuşkusuz ... Filmin (her Türk filmi gibi) kanlı ve trajik finalinden Kemal hayatta kalsa da, o Meryem'e kalmış değildir artık. Kaçınılmaz seçimini yapmıştır o aşk görüntüsü altında kendi kendini aldatarak parayı, rahatlığı seçmiştir. Kemal de haklıdır kuşkusuz: Topluma ne Meryem durabilir tek başına, ne de Kemal... Meryem ve Oğulları bu kaçınılmaz dönüşü (seçimi), bu yoz-laşmış dünya görüşünün kaçınılmaz kıldığı trajik sonu başından beri duyurur. Bu açıdan film, içinde ilginç çıkış noktaları taşır... Osman Seden bunları pek az işler, pek az ortaya çıkarır ne yazık ki. Amacı tümüyle "eli yüzü düzgün ticari" bir film yapmaktır çünkü. Bu nedenle Meryem'in: Oğullarımı istiyorum." diye bağırarak sokaklarda koşması, sorununa herkesi ortak etmesi gibi ilginç (ilginç çünkü Türk filmlerinde bu "ortak etme duygusu pek yoktur, kahramanlar sorunlarını tek başına çözmeyi seçerler) evet ilginç bölümlerin dışında film, filmlerimizin alışılmış "simantizmi"nin, gangsterlik edebiyatının pek ötelerine gidemez. Yine de bazı şeyler kalır filmden. Girik'in yer yer çok abartmalı da olsa başarılı oyunu, genç kadrodan özellikle Mahmut Cevher’in sinemamız için bir ka-zanç olduğuna inandığım yalın, sade oyunu dünya çapında bir kamera ustası olduğuna inandığım Çetin Tunca’nın (özellikle haricilerde, önünde çekilmiş sahnelerde) olgun kamera çalışması. Ve o trajik duygusu; Sinemamızdaki yazgıcılığın, kaçınılmaz acı sonların belki de en iyi biçimde duyurulduğu filmlerden biri olan "Meryem ve Oğulları"ndaki o garip, tedirgin edici trajik duygu-su…”Gülşah Nezaket Maraşlı “Osman Fahir Seden’le Türk Sinemasında Düet” syf: 206-207 (Atilla Dorsay’ın “Sinemamızın Umut Yılları” Syf. 163.”)

MEMİŞ (1977)


Yönetmen: Taner Oğuz
Senaryo:İhsan Yüce
Foto Direktörü:Rafet Şiriner
Yapım:Bizim Film/Behçet Nacar

Sesleri Aslan: Feridun Kınay, Laboratuar Şefi: Sadettin Hoşsöz, Laboratuar: Ziya Uçak, Ahmet Kuru, Recep Çakmak, Kurgu: Bayram Türkkan, Asistan Yönetmen: İhsan Yüce, Asistan Kameraman: Ali Utku,
İpek Film Stüdyosaunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir

Oyuncular: Behçet Nacar, Okşan Ay, Turgut Özatay, Nilgün Ceylan, Atilla Kunt, Baki Tamer, İhsan Yüce, Süheyl Eğriboz, Doğan Tamer, Cevdet Komit, Sadettin Durak, Cengiz Naçar, Oktar Durukan, İhsan Gedik, Kudret Karadağ, Nadide Çınar, Yılmaz Kurt, Yadigâr Dağdeviren, Küçük Yıldız: Çeler
Konu: Miras nedeniyle şehre inip, amca-sının katillerini bulan bir zurnacının öykü-sü.


MAVİ MERSEDES (1977)


Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Senaryo: Vural Pakel
Görüntü Yönetmeni: Suat Kapkı
Yapım: Barış Prodüksiyon/Vural Pakel

Set Elemanları: Baki Soğukpınar, Hacı Fidan, Yusuf Avcı, Aslan Gül, Prodüksiyon Amiri: Mustafa Oğuz, Senkron ve Montaj: İsmail Kalkani Süleyman Karakaya, Ses Mühendi-si: Necip Sarıcıoğlu, Negatif Montaj: Mahmut Eskici, Kâzım Çakırman, Laboratuar: Türker Vatan, Kamera Asistanları: Sedat Ülker, Ömer Atabey, Yardımcı Yönetmen: Ümit Efekan,
Yeni Stüdyo Renkli laboratuarında basılmıştır

Oyuncular: Serdar Gökhan, Bahar Erdeniz, Ahu Tuba, Bilge Zobu, Demircan Türkdoğan, Diler Saraç, Baykal Kent, Ayşen Selvi, Handan Kavaklı, İbrahim Uğurlu, Ata Saka, İbrahim Kurt, Yılmaz Kurt, Çetin Başaran, Garibe Gündem, Küçük Yıldızlar: Metin Oğuz, Gülin Oğuz, Tülin Oğuz,

kONU: Film, kaza geçirmesine sebebiyet verdiği polis memuru Murat’a âşık olan Pınar’ın hikâyesini anlatır. Murat, çok başarılı bir polis memurudur. Zengin bir aileye mensup olan Pınar ve arkadaşlarını uyuşturucudan dolayı gözaltına alınca, Murat trafik şubeye alınır. Fakat Murat, bu defa da Pınar’ı hız sınırını aşmaktan dolayı yakalar. Pınar, babasının nüfuzu sayesinde yine serbest bırakılır. Murat süratli araba kullanmaya devam eden Pınar’ı motosikletle takip ederken, Pınar’ın elinden bıraktığı eşarp yüzüne gelir ve kaza yapar. Pınar bu olaydan sonra vicdan azabı duyarak hastanede Murat’la yakından ilgilenmeye başlar. İkili bir süre sonra birbirine âşık olacaktır. (İbrahim Veli Sözer)

LiSELİ KIZLAR (1977)


Senaryo ve Yönetmen: Orhan Elmas
Foto Direktörü: Çetin Tunca, Taner Öz
Yapım: Elif Film/Atilla Gökbörü, Berin Giz

Montaj Şefi: Özdemir Arıtan, Laboratuvar Şefi: Recai Karataş, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Set Teknisyenleri: Hacı Fidan, Sami Meriç, Cengiz Öktem, Işık Teknisyenleri: Rıdvan Varol, Mehmet Varol, Hüseyin Aldemir, Hüseyin Sakal, Prodüksi-yon: Mustafa Eti, Asistanı: Tevfik Atakan, Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Necla Nazır, Itır Esen, Neslihan Danışman, Selçuk Özer, Cemal Gencer, Cem Kurtiz, Saadet Gürses, Turgut Boralı, Ayfer Feray, Osman Alyanak, Tevhid Bilge, Selim Naşit, Muadelet Tibet, Leman Akçatepe, Orhan Elmas, Yavuz Şeker, Renan Fosforoğlu, Buket Işılay, Mesut Sürmeli, Belgin Koçak, Nilüfer Nutku, Belkıs Gökçe, Lamia İşsever, Aysun Işılay, Şeref Çokşeker,

Konu: Sınıf arkadaşı olan, farklı toplumsal sınıflardan gelen üç kız arkadaş okulun dertsiz günlerinde sinema artisti fotoğ-raflarına bakarak gelecek düşleri kurarlar, mezun olduklarında, belli bir süre sonra belli bir gün buluşmaya söz verirler. Farklı aile yapıları,. umut dolu bu genç kızlara değişik gelecekler hazırlar. Yoksul aileden gelen kız. ilk aşk macerasından sonra düş kırıklıkları ile kötü yola düşer kentsoylu, öğrenimi tamamlayarak mutlu bir yuva kurar: zengin şımarık kız güzelliği ile başarılar elde eder sefahat alemlerinde bir süre yükselirse de sonra bir otel odasında, intihar eder. Buluşma günü fakir kız gelir, fakat ailesi ile gelen arkadaşına görünmek istemez, buluma yerinden ayrılırken kaldırımda zengin ailenin kızının intihar haberinin yer aldığı gazete parçaları vardır. Elmas 24 yıl sonra aynı konuyu ele alırken filmin renklenmesi dışında fazla değişiklik ol-maz. Üç kız arkadaşın bir artist fotoğrafına bakarken başlayan serüvenleri, finalde yeni yetişmekte olan üç genç kızın, günün popüler yeni bir artistin fotoğrafına bakmaları görüntüleri ile biter.

Not: Film 1959 yapımı Muhterem Nur'un başrolünü oynadığı “Üç Kızın Hikayesi” (Orhan Elmas) filminin 2. çevrimi.

► 1977 yılında çekilen bu versiyonda ana karakterlerin isimleri farklıdır . Muhterem Nur'un karakterini Necla Nazır Sema Pekiş'in karakterini Itır Esen, Leyla Sayar'ın karakterini de Neslihan Danışman can-landırmış. Betigül'ün babası rolünü 77 versiyonunda Turgut Boralı, annesini de Ayfer Feray oynuyor.

Not: Filmin ilk çekimi 1959 yılında yine Orhan Aksoy yönetiminde “Üç Kızın Hi-kâyesi” adı altında filme çekilmiştir.


LEYLA (1977)


Senaryo ve Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Foto Direktörü: Seraç Karan
Yapım: Sinan Film/Nami Dilbaz

Oyuncular: Arzu Okay, İhsan Baysal, Demircan Türkdoğan, Perihan Ateş, İhsan Yüce

Konu: Şımarık ve züppe bir genç kızın sonu acıyla biten öyküsü

LANET “İLENÇ” (1977)


Senaryo ve Yönetmen: Mesut Uçakan
Foto Direktörü: Seraç Karan
Yapım: Sur Filmcilik ve reklamcılık A.Ş. Ömer İ. Tekinkaya

Montaj Şefi: Özdemir Arıtan, Stüdyo Şefi: Recai Karakaş, Seslendirme Yönetmeni: Tuncer Aydınoğlu, Set Amiri: Ekrem Çınaroğlu, Set Teknisyenleri, Samim Meriç, Aslan Gül, Prodüksiyon Asistanı: Sami Kılıç, Reji Asistanları: Yaşar Sadoğlu, Şevket Demirkaya,

Konu:  Arayan bir gençlik kesiminin var olması ve bunun düşüncülerini sinema yoluyla da anlatmaya çalışması doğal .. Bu tür bir sinemaya karşı olmadığımızı, bu sü-tunlarda sırası geldiğinde bir kaç kez ortaya koyduk. Hele Türkiye gibi karışık bir dönemde yaşayan bir toplumda sözgelimi İsmet Özel gibi solculuğun uç noktalarından maneviyatçılığın uç nok-talarına geçmiş ozanların bulunduğu düşünülürse, bu tür bir "değişim"in, özel bir durum olmasına karşın anlatılmaya çalışılmasının ilginç olacağı düşünülebilir ...

Ne var ki Mesut Uçakan, bunu yapacak kişi değil... "Türk Sinemasında ideoloji" isimli kitabın yazarı, kamerayı da kalem kadar beceriksizce kullanıyor. "Lanet", anlatılmaz ilkellikle, tutarsızlıkta bir film ... En "ciddi" sahnelerinde istemeden komik olan kötü oynanmış kötü yönetilmiş bir yapım ... Saraçhane parkında Uzak doğu rahipleri gibi kendini yakarak intihar eden Müjde Ar’la birlikte sağcı görüşün Mesut Uçakan ve benzerlerine bağladığı sinemasal umutlar da kavrulup gidiyor. “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 226 ”

KÜKREYEN ASLAN (1977)


Senaryo ve Yönetmen: Yılmaz Duru
Kamera: Dinçer Önal
Yapım: Tuğra Film/Yılmaz Duru

Laboratuvar Şefi: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuar: Ziya Uçak, Ahmet Kuru, Recep Çakmak, Ses Mühendisi: Feridun Kınay, Montaj ve Senkron: Bayram Türkkan, Negatif Montaj: Erhan Dursun, Işık Direktörü: Rıdvan Varol, Yönetmen Yardımcısı: Korhan Yurtsever, (İpek Film Stüdyosunda hazırlanmıştır )

Oyuncular: Yılmaz Duru, Faruk Peker, Betül Aşçıoğlu, Romina Terry, Faruk Mert, Tarık Şimşek, Renan Fosforoğlu, Ahmet Kostarika, Osman Han, Tevfik Şen, Mehmet Yağmur, Çetin Başaran, Ergun Şimşek, Yaşar Güçlü, Remziye Fırtına, İbrahim Uğurlu, Rıdvan, İlhan Hemşeri,

Konu: İnsan sevgisini anlatan bir film. Aslında filmin senaryosu, Sabah Duru’ya ait. Kaynaklarda bu isim geçmekteyse de, filmin jeneriğinde Yılmaz Duru’nun adı yer almakta.

Bu konuya açıklık getirmek amacıyla sayın Sabah Duru ile sanal ortamda yaptığım yazışmamızı aynen aşağıya aktarıyorum.

Çekim aşamasında ben Azerbaycan’daydım. Yılmaz senaryoda benim benimsemediğim değişikler yapmış ve film bana yabancıydı. Bu yüzden jeneriğe ismimi koydurtmamıştım. Şimdi düşünüyorum da tutumum yanlış. Senaryoyu yönetmen öyle yorumlamış varsın yazılsaydı. Sanki pek çok senaryosunu yazdığım filmler çok mu mükemmeldi. Gençlik işte, Ama bir yerde de doğruydu tutumum, Örneğin, şimdi olsa zaten sözleşme yaparak değişik yorumlamayı önlerdim. Dikkatinizi çok değerli buluyorum selam ve sevgilerimle”