Powered By Blogger

12 Mart 2020 Perşembe

YALAN (1982)



Yönetmen: İbrahim Tatlıses
Senaryo: Mehmet Aydın
Görüntü Yönetmeni: Kaya Ererez
Yapım: Star Film/İbrahim Tatlıses

Oyuncular: İbrahim Tatlıses, Perihan Savaş, İhsan Yüce, Abdurrahman Palay, Şükriye Atav,

Konu: Yusuf yoksul bir ailenin çocuğudur. Okul sıralarından beri zengin kızı Safiye'ye aşıktır. Bu aşkı Yusuf'a pahalıya mal olur. Cinayet işler ve hapse girer.

► Tatlıses, oyunculuğundan gelen bir alışkanlıkla bu türün seyircisinin duygularını en kısa yoldan sömürüp, göz yaşına dönüştürecek tüm durumları kullanmış. Hem de daha evvel kendisini yönetip oyuncu olarak kullanan tüm yönetmenlere nispet yaparcasına (Burçak Evren, Milliyet G 25.3.1983)

YAKILACAK KADIN (1982)


 Yönetmen: Osman F. Seden
Kameraman Salih Dikişçi
Yapım: Erman Film /Hürrem Erman

Işık Şefi: Turgut Köse, Hayrettin Kara, Ali Rıza Dulda, Set Teknisyenleri: İbrahim Kul, Ercan Akyıldırım, Murat Özlük, Kamera Asistanı: Erdal kah-raman, Makyör: Zeki Alpan İzzet, Sesleri Alan, Erkan Esenboğa, Montaj, Senkron: Mevlut Koçak, Negatif Montaj: Gültekin Çavuş, Renk uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Mustafa Yıldız, Yönetmen Yardımcısı: Arif Erkuş, Nursan Gökyol, Müzik Direktörü: Cengiz Tekin, Prodüksiyon Amiri: Selahattin Koca,
Yeni Lâle Film stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir

Oyuncular: Fatma Girik (Fatma), Bulut Aras (Kadir), Yılmaz Köksal, Yıldırım Gencer, Nuri Alço (Fehmi) Ayşe Nur, Günay Girik, Hikmet Taşdemir, Talat Özbak, Giray Alpan, Ali Sururi, Hakkı Kıvanç, Tahsin Koray, İhsan Gedik, Billur Emre, Barış Dikişçi, Nubar Terziyan, Sabahat Işık,

KONU: Filmde olaylar hafif bir kadının çevresinde gelişiyor. Fatma Girik ucuz lokallerde çalışan basit bir şarkıcıdır. Bir gün Fehmi (Nuri Alço) adlı zengin bir gençle tanışır ve ona aşık olur. Bu ilişkiden bir çocukları dünyaya gelir. Fehmi'nin babası Reşit Bey (Yıldırım Gencer) yeraltı dünyasının etkin kişilerinden biridir. Oğlunu, çıkarlarına uygun zengin bir ailenin kızıyla evlendirmek istediğinden bu ilişkiye karşı çıkar. Çocuğunu kaçırtıp annesine de öldüğünü söyletir. Fehmi, babasının isteklerine karşı çıkamadığı için sevdiği halde Fatma'yı terk eder. " Fatma hem sevgilisinden hem de çocuğundan olmuştur. Bu acıyı duya duya yirmi yıl öç almak için bekler. Bu arada sevgilisinin arkadaşı olan çeteye mensup bir gençle (Bulut Aras) de ilişki kurar. Amacı sevdiği adamı kıskandırarak yeniden kendisine dönmesini sağlamaktır. Ama bu mümkün olmaz ve Fatma yirmi yıldır çektiği acıların intikamını alır.

► Foto romanlaşan sinemamıza tipik örnek; Sinemada oyuncular önemlidir, yönetmenler önemlidir. teknik ekip önemlidir. Ama önemli olan ve çokluk her şeyin gerisinde kalan yapımcılar vardır bir de, onların damgasını vurduğu yapım evleri vardır......Türk sinemasında da böyle, yapımcılarının kişiliğinin damgasını taşıyan ve bunu yıllar boyu sürdürmüş şirketler vardır. Erman Film, bunların bugün ayakta olan en eskilerinden biridir....."Yakılacak Kadın"a bu önemli şirketin yıllar sonra ilk kez normal filme dönüş yapmasının getirdiği umutla gittik.

Ne yazık ki "Yakılacak Kadın" bu umudu hiç de doğrulamıyor. 20 yıllık bir süreye yayılan bu "aşk, mafya ve intkam öyküsü" melodramın ve foto romanın en kaba, en grotesk çizgilerini taşıyor. En ünlü yıldızların en ünlü yönetmenler eşliğinde gazete fotoromanlarında boy gösterdiği günümüzde bu, belki şaşırtıcı değil. Foto-Romanlar sinemalaşıyor, sinemamız da romanlaşıyor. “Atilla Dorsay, "12 Eylül Yılları ve Sinemamız”


11 Mart 2020 Çarşamba

VATAN KUCAĞINDA (1982)


Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Aram Gülyüz, Baki Tamer
Görüntü Yönetmeni: Abdullah Gürek
Müzik: Cengiz Tekin
Yapım: Yaşam Film/Gazanfer Dirlik
Beste ve Şarkılar: Cengiz Tekin, Yazan: Hasan Çelebi, Set Ekibi: Mustafa Buğan, İhsan Ankaralı, Işık: Ergun Şimşek, Kamera Galip Kızılova, Asistan Yönetmen: Ali Kıvırcık, Renk Uzmanı: Kaya Ören, Negatif Montaj: Osman Koşkan, Laboratuar: Kâmil Kutay, Ses Mühendisi: Barış Ören, Montaj, Senkron: İsmail Kalkan,

Oyuncular: Savaş Ali Akyol, Mehmet Ali Erbil, Meral Orhonsay, Murat Soydan, Parla Şenol, Cengiz Tekin, Remo Değerli, Tarık Gürkan, Baki Tamer, Metin Güneyli, Yılmaz Kurt,

Konu: Savaş Alman bir anneden doğmuştur. Bir gün yurda döner ve kendi öz değerlerine ne kadar yabancı olduğunu fark eder.

UMUT DİLENCİSİ (1982)





Senaryo ve Yönetmen: Fikret Tınaz
Görüntü Yönetmeni: Erhan Canan
Yapım: Fikret Film/Fikret Tınaz

Oyuncular: Adnan Pekak, Ünsal Emre, Bilun Nazlıhan, Yılmaz Köksal, Eser Kılıç, Hüseyin Peyda, Nuran Aksoy, Halit Akçatepe, Kâzım Kartal

Konu: Bir sokak şarkıcısının öyküsü.

TOMRUK (1982)


Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Ahmet Soner
Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz
Müzik: Cahit Berkay
Yapım: Anadolu Filmcilik/Şerif Gören

Oyuncular: Kadir İnanır (Kürşat Çavuş), Serpil Çakmaklı (Gülçiçek), Selçuk Özer (Deliormanlı Ali), Hayati Hamzaoğlu (Mehmet Ali), Yaman Okay (Katrancı Veysel), Seyfettin Karadayı (Kerim Bey), Mehmet Medeni, Bülent Iğdıroğlu,

KONU: Nedim çiftçidir, ama borcunu ödeyebilmek için Mahmut Bey'in tomruklarını Göksu nehrinde Ermenek'ten Silifke’ye on günde indirir. Alışık olmadığı işin tüm zorluklarına katlanarak yapar, yolda erzakını giysilerini akıntıya kaptırır. Üç yüze yakın tomruktan 43 tanesini kaybeder bu sırada: bu nedenle Mahmut Bey anlaştıkları üç bin liranın bin lirasını keser. Nedim buna karşı çıkar; Mahmut Bey ya parasını almasını va da tomrukları geri götürmesini söyler. Nedim Göksu ağzına gerilmiş tomrukları tutan ağı keserek hepsini Akdeniz'e salar. Özgüç, filmin öyküsünü şöyle verir: "Kürşat Çavuş ile Deliormanlı Ali geçimlerini ormanda odun keserek kazanırlar. Ali kamyon sürücülerinin başı Mehmet Ali’nin kızı Gülçiçeği sever, kız ise başkasına sözlüdür, yakında düğünleri olacaktır. Kürşat arkadaşının teklifi üzerine, bir-likte (Gülçiçeğj kına gecesi kaçırırlar. Kızın babası kamyoncularla peşlerine düşer. Salla kaçarken Kürşat Gülçiçeği boğulmaktan kurtarır. Azgın sularda içi tehlikeli yolculuk sonunda karaya çıkınca, çevrelerini kamyoncular çevirir. Kürşat ve Ali'nin yolculuğu tomruk taşımak üzere başlar, araya Gülçiçek olayı girer; Gülçiçeği, Ali için birlikte kaçıran Kürşat yolculuğun devamında Gülçiçeğe aşık olacak ve karşılığını da görecektir. Bu arada zaman zaman eksilmeler olsa da tomrukların taşınmasın devam eder.

Kâzo, kanlılarının izini bulmaları nedeni ile korkmaktadır. Seydolar Devecel’lerin sünnetine konukturlar, sıra cirit oyununa gelince Seydo atını ister, getirilir, atının kuyruğu kesilmiştir bunun üzerine Seydo Devecel Ağayı vurur, atını da vurur, çekip gider, böylece kan davası başlar, karşılık!ı vurmalarla sürer, en son Seydonun oğlu Kâzo, Devecellerden Battal’ın yerine yanlışlıkla kardeşini vurunca Battal peşine düşer, Kazo karısı Basra'yı alır kaçarsa da Battal izini bulur. Kazo korkmaktadır. Battal’dan kaçıp ıssız bir bağ evine sığınan Kâzo, 'kanlılarına' karşı tedbirler alır, fırtınalı bir kış gecesi yatacaklarken karısına kapıda tüm tedbirleri alıp almadığını sorar, karısı hepsini yapmıştır da loğ taşını koymamıştır. ağırdır çünkü, belini ağrıtıyordur, Karısına kızar kendisi koymaya gider loğ taşını kapının ardına koyarken bu arada Bat-tal hakkında konuşur, "düşmanımdır, onu böyle fırtınalar durduramaz", Onu çok iyi tanımaktadır, Karı koca Yatmaya hazır-lanırlarken kapı çalınır, gelen Batta!dır, 'düşmanca gelmediğini" söyler, kapı açılınca, aslında bu gece Kazo'yu "öldürmeye geldiğini, ama kapı arkasında ve yokluğunda Kazo'nun karısına kendisi hakkında söylediklerini duyunca öldürmekten vazgeçtiğini" söyler ve dost olmak için elini uzatır'. Şahinin, “Kanın Masalı” öyküsü bu şekilde özetlenebilir. “Orhan Ünsel, “Kelimelerden Görüntüye”, syf, 199”

ÖDÜL:
 20. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (1 – 9 Ekim 1983)
► 'En İyi 3. Film
► Orhan Oğuz, En İyi Görüntü Yönetmeni.

Jüri Üyeleri: Nazan Akgün, Cihat Çiftçili, Atilla Dorsay, Süreyya Duru, İzzet Günay, Prof. Dr. Özdemir Nutku, Ülkü Tamer, Rekin Teksoy, Hayati Tungar, Gani Turan-lı, Ziya Uçkan, Süheyla Uysal, Hurşit Yenigün.

► Orhan Oğuz'un devingen kamerasının saptadığı akarsu çekimlerindeki anlatım başarısının yanı sıra, yönetmen Şerif Gören'in, açık biçimde Sam Peckinpah'ın  Konvoy"unu çağrıştıran kamyon sahneleriyle giderek iyice benimsediği piyasa işi ucuzluklara başvurmaktan kurtulamadığı, da gözleniyor Tomruk"un sonunda şiddete Gören, soluk soluğa bir gerilimin sindirildiği anlatımının yöresel gelenekler eğlenceleri ve yöre halkından seçilmiş canlı tiplerle renklendiriyor. Oyuncuların arasında, alışılmışın dışında, kasılmayan ve uyumlu bir oyun çıkaran Kadir İnanır ön plana geçiyor. Filmin başlarında düğünde döktürdüğü oyun da cabası. (Sungu Çapan, Milliyet Sanat D. S.66, 15 Şubat 1983)

► Bir sevda öyküsüyle ilkel bir taşımacılığın beraberinde getirdiği gerilimin iç içe sunulduğu filmde, sinemamız için gerçekten başarılı sayılabilecek birçok sahne de var. Örneğin belgesel bir tad veren salIar üzerindeki insanların doğa ile savaşımı usta bir sinema diliyle, usta işi bir kamera ile de görüntülenmiş. (Burçak Evren, Milliyet, 4 Şubat 1983)

► Gören, her şeyden önce sinemamızın yerleşik kurallarını, trük ve kalıplarını ısrarla kullanan bir yönetmen. Kurgudaki becerisi görüntülemede kolaya kaçmayan tutumu ile izlenebilir yapımlar gerçekleştiriyor. Tomruk da bunun bir örneği. Aynı kızı seven iki erkek, ilkel bir yöntemle, ırmak yoluyla taşınmaya çalışılan tomruklar, hem "çatışma" malzemesini sağlıyor, hem de görsel zenginlik. Ama hepsi bu kadar. Ortada bir mesele olmayınca cila ne kadar parlak olursa işin kofluğu o kadar sırıtıyor. (Aydın Sayman, Gösteri, S.: 28, Mart 1983)



TALİH KUŞU (1982)




Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Arda Uskan
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Temel Film/Temel Gürsu

Oyuncular: Gökhan Güney, Canan Perver, Münir Özkul, Adile Naşit, Halit Akçatepe, Neriman Köksal, Reha Yurdakul, Tevhit Bilge, Bilgen Gökçe, Bilge Zobu

KONU: Fabrikatör bir babanın değişik huylu iki oğlu vardır. Başı bunlarla derttedir. Konu bu üçünün çevresinde geçer.




ŞINGIRDAK ŞADİYE (1982)



Yönetmen: Osman Nuri Ergün
Senaryo: Vecdi Uygun
Kamera: Kenan Kurt
Şarkılar: Tennur Solak
Yapım: Coşkun Plak Film/Hilmi Coşkun
Müzik Direktörü: Cengiz Tekin, Laboratuvar: Sabahattin Kaya, Ziya Uçak, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Teknik Direktör: Çetin İzzet Özkaya,

Oyuncular: Tennur Solak, Kartal Kaan, Münir Özkul, Adile Naşit, Ayşen Gruda, Şemsi İnkaya, Orhan Şensoy, Aliye Rona, Hulusi Kentmen, Sami Hazinses, Yavuz Şeker, Asuman Arsan, Bülent Bilgiç, Ali Şen, Ahmet Kostarika, Nevzat Açıkgöz, Tünay Süer, Belkıs Dilligil, Erdinç Akbaş, Nejat Gürçen, Zeki Alpan, Kudret Kara-dağ, Cihangir Türk, Nehir Aker, Yadigar Ejder, Apti Algül, Urfalın Keko, Çocuk Yıldızlar: Rana Solak, Cihangir Türk,

Konu: Şımarık ve zengin Şıngırdak Şadiye'nin (Tennur Solak), kahvecinin oğlu Bülbül Tevfik'le (Kartal Kaan) aşk öyküsü.

SON SAVAŞÇI (1982)


Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Cüneyt Arkın
Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop
Yapım: 1. Ticaret Film/Cüneyt Arkın

Montaj-Senkron: Necdet Tok, Işık: Ömer Ekmekçioğlu, Yardımcıları: Uğursan Ayyıldız, İlhami Ekmekçioğlu, (Kunt Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Orhan Günşıray, Füsun Uçar, Nejat Özbek, Hüseyin Peyda, Nihat Yiğit, Nejat Gürçen, Kemal Özkan,

Konu: Almanya'da yaşanan esrarengiz cinayetlerden dolayı Alman polisleri çaresizdir. Katili bir türlü yakalayamazlar çünkü kurbanlarına sihirle yaklaşır, öldür-dükten sonra da birden kaybolur Cinayetleri isleyense ise bir Ninja'dir. Bunun üzerine Alman polisinin aklşça eski bir savascı olan Türk polisi Murat (Cüneyt Arkin) gelir. Murat nisanlisiyla tatil yaparken Müdüriyet'ten cağrılır ve mesele ona anlatılır. Murat ise teredütsüz kabul eder. Ve yola çıkar. Ama bunu duyan katiller ise Murat'ı da ortadan kaldırmak için harekete geçerler. Onu zorlu bir yolculuk beklemektedir. Murat'in işi hiç kolay değildir. Artik o nu büyük tehlikeler ve tuzaklar beklemektedir. Daha sonra cinayetler Türkiye'ye kadar uzanır. Katiller Murat'in evine kadar ulaşır ve nişanlısını korkuturlar. Murat çaresiz Türkiye'ye dönmek zorunda k-lır... Sonunda Murat Ninjayla karşı karşıya gelir. Kazanan ise Murat olur.


SON AKIN (1982)






Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Senaryo: Turgut Özakman
Görüntü Yönetmeni Ali Uğur
Dadaş Film İbrahim Kesemen

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Berhan Şimşek, Muhterem Nur, Melike Zobu, Pembe Mutlu, Berrin Tuncel, Lütfu Seyfullah, Yavuız Selekman, Ata Saka, Tuncer Necmioğlu, Baykal Kent, Reşit Çıldam, Yılmaz Kurt

Konu: Kanije Kalesi filmiyle benzerlik gösteren oyuncuların çoğunun aynı olduğu kanije kalesinin savunması sırasında olan olayları anlatan tarihi bir film.


SOĞUKOLUK (1982)


Senaryo ve Yönetmen: Müjdat Saylav
Görüntü Yönetmeni: Erdoğan Ererez

Oyuncular: Pembe Mutlu, Hakan Bahadır, Turgut Özatay, Sırrı Elitaş, Sami Hazinses, Gönül Tayfun, Süheyl Eğriboz, Kadir Kök, Yılmaz Kurt

Konu: Batakhanelere genç kızları düşüren bir şebekeyle, karı-kocanın mücadelesi.


SEVENLER ÖLMEZ (1982)


Yönetmen: Savaş Eşici
Senaryo: Dinçer Önal
Kamera: Erhan Canan
Yapım: Dinç Film/Dinçer Önal

Oyuncular: Ahmet Hoşsöyler, Bahar Öztan, Yusuf Sezgin, Figen Han, Hayati Hamzaoğlu, Erol Taş, Meral Atmaca, Filiz Han, Ahmet Eskici, Sedat Kök, Erol Altek, Funda Gürkan, Cesur Barut

Konu: Birbirini seven iki kişinin birbirlerine olan kavuşma isteği.

SENİ KALBİME GÖMDÜM (1982)


Yönetmen: Feyzi Tuna
Senaryo : Feyzi Tuna, Selim İleri,
Görüntü Yönetmeni : Muzaffer Turan,
Yapım : Tunç Film/Altan Günbay

Oyuncular: Türkan Şoray, Cihan Ünal, Müşfik Kenter, Ahmet Mekin, Neriman Köksal, Çolpan İlhan, Deniz Türkali, Yaman Okay

KONU: Pamuk üreticisi milyoner bir ailenin kızı Eylül, bir tekstil fabrikası sahibi olan Haşmet'le on altı yıldır evlidir. Bu süre içinde evliler arasında karşılıklı sevgiye, ilgiye ve anlayışa dayalı ilişki kurulamamış, üstelik yitirilmiş bir çocukla birliktelik zorunlu bir eziyete dönüşmüştür. Eylül kocasından ilgi ve yakınlık yerine umursamaz ve katı davranış görür. Haşmet için öncelikli olan şirketin mali konumunun geliştirilmesidir.

Mutsuzluk içinde bunalan Eylül aradığı ilgiyi, insancıllığı Bodrum'da tanıştığı ressam/mimar Ali'de bulduğunu sanır. Ali'nin sevgi dolu ve içten davranışları Eylül'ü etkiler. Yıllar önce kurduğu yanlış evliliği bitirip Ali ile evlenmeyi mutluluğun anahtarı olarak görür. Ama çıkar ilişkileri ve parasal hırs buna olanak tanımaz. Boşanma kararını duyan Haşmet, şirketteki Eylül'ün hisselerini düşünerek kocalığını hatırlar. Eylül "her şeyi parasal çıkarlar açısından değerlendiren ve yalnız gündelik ve sevgisiz tensel zevkler içinde yaşayan, bir anlamda paraya teslim olmuş insanlar" içinde yalnız kalır. Bu yüzden tek güvencesi ve umudu A1i'dir. Ancak yıllarca yoksulluk içinde yaşadığını, aç karınla çalışmanın anlamını bildiğini ve artık fırsatın kendine geçtiğini söyleyen Ali de yüreğindeki iyiliğe güzelliğe karşın temelde diğerlerinden farklı değildir. Çünkü, Eylül'ü kaybetme pahasına olsa da başarıya. daha fazla güce ulaşmak niyetindedir. Sonuçta her biri milyoner olan karakterler eski yaşamlarına geri dönerler.

Haşmet ile Eylül hiçbir ortak noktası ol-mayan derin bir iletişimsizlik yaşayan evlilerdir. Burjuva yaşamını sergileyen, filmin gerçek sevgiyi, dostluğu, içten ilişkiyi arayan, aşka değer veren kişisi de yine bir kadındır. Eylül kuralları çiğneyen, kalıplaşmış davranışları aşmaya çalışan, düzene meydan okuyan ve çevresinde-kileri karşısına alan tek insandır. Onun dışındakiler için yaşamın anlamı paradır. Onu elde etmek için içine düşülen sevgisiz, iletlşimslz, içtenliksiz yaşam bile önemsenmez. Filmde toplumun üst gelir grubunda aşklar çıkar ilişkisi engeline çarpar. Yapımda dikkat çeken bir diğer noktada, ekonomik özgürlüğü elinde olmasına ve yaşadığı evliliğin onu çok mutsuz etmesine rağmen Eylül, aradığı insan sandığı Ali'nin de hırslarına yenik düşmesinden sonra eski yaşamına geri dönmesidir. Karakterlerin davranışları ve çevrenin sunuluşuyla film burjuva yaşamına yönelik ciddi bir eleştiri niteliği taşı-maktadır “Soner Derse, “Türk Sinemasında Aşk”

* Söke'li bir milyonerin kızı olan Eylül (Türkan Şoray), tekstil fabrikası ile evlidir. Kocası ise ilgisizdir. Bunalım içindeki Eylül Bodrum'a tatil yapmaya gider, orada bir ressamla (Cihan Ünal) tanışır. Sanki yıllardır aradığı erkek odur. Eylül kocasından boşanmaya karar verir. İstanbul'a döndüğünde artık günlerini ressam Ali ile geçirmeye başlar. Konusu özetlenen filmdeki Eylül, okumuş ve varlıklı bir ka-dındır. Mutluluğu yalnızca evlilik ilişkisi içinde ve erkeklerin kanatları altında aramaktadır. Çalışmayı düşünmez, bir şeyler üretmeyi, birilerine yardım etmeyi değişik çevreden insanlarla arkadaş olmayı denemez; yalnızca beni niye sevmez, beni niye işinden önde tutmaz kocam, sevgilim diye hayıflanır. Güçsüz bir kadındır. Yeşilçam kalıplarıo dışında bir kişilik olmasına rağmen, kadınları umursamazlığa sürükleyen, onları çaresiz olarak gösteren bir kişiliktir Eylül. “Doç. Dr. Şükran Esen “80'ler Türkiyesi'nde Sinema” syf : 49”

*  Feyzi Tuna, "Seni Kalbime Gömdüm"le sinemamızda yapılmış en güzel aşk filmlerinden birini vermektedir. Müşfik Kenter ve Çolpan İlhan, özellikle başarılıdır. Film, Cihan Ünal'a şimdiye kadarki filmlerinde olduğu gibi yine dört dörtlük bir oyun vermemiştir. Türkan Şoray'a gelince... Böylesine mükemmel bir oyuncuya, güzellikle oyun gücünü böylesine birleştiren bir yaratığa sahip olduğu için sinemamızın gurur duyması gerektiği gerçeğinden başka ne söylenebilir? Bir de filmin son denli güzel kullanılmış müziği Enrico Morricone'den apartma olmasaydı.. (Atilla Dorsay, Topluma çarpıp tuzla buz olan aşklar, Cumhuriyet, 15 Ekim 1982)

*  Filmin en başarılı bölümü, yineleyeyim Haşrrıet Bey'in başlarda verdiği parti. Bodrum, ne yazık ki, anlatılan gönül serüvenlerine doğal dekor oluşturmada ye-terince iyi kullanılmamış. Bu bölümde uç çatışmalar ve dar mekanlar egemen durum da. Kendi anlamı açısından Söke yöresi için de aynı şey söylenebilir. Filmde yakın planların fazla oluşu da "star" sisteminin etkisini gösteriyor. Filmin yabancı bir filmden aktarma fon müzikleri, bence anlatımın olumsuz yönlerine, melodramatik etkilerine, abartmalara destek oluyor. Diyalogların yer yer fazlaca süslü, dolaysıyla yapmacık kaldığı da görülüyor. Ama tüm bunlara karşın, senaryonun genelde Yeşilçam çizgisinin hayli dışında olması, sonuçta anlatıma da ayrı bir hava, belirli bir özen getirebiliyor. (Bkz.: Nezih Coş, Varlık, S.: 904, Ocak 1983)

SEN DE Mİ LEYLA (1982)





Yönetmen: Osman F. Seden
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Görüntü Yönetmeni: Çetin Tunca
Yapım: Kuzey Film/Tanju Gürsu, Seyfettin Özkasap

Oyuncular: Ferdi Tayfur (Ferdi), Güngör Bayrak (Leyla), Yalçın Gülhan (Dündar), Ahmet Mekin, Alev Sayın, Talat Gözbak

KONU: Ebe Leyla Bodrum'a tayin edilir, orada antrenör Ferdi ile karşılaşır. Birbirlerine aşık olurlarsa da araya başkaları girer, olaylar hızla gelişerek bir melodrama dönüşür.

SANCI (1982)


önetmen: Müjdat Saylav
Senaryo: Cesur Barut, Müjdat Saylav
Görüntü Yönetmeni: Erdoğan Ererez
Müzik: Cengiz Tekin
Yapım: Barut Film/Cesur Barut

Oyuncular: Filiz Ökten, Hakan Korkmaz, Sevim Egesoy, Kâzım Kartal, Turgut özatay, Cesur Barut, Levent Çakır, Sırrı Elitaş

Konu: Kiralık bir katille, Çingene kızının aşkı.


ÖLÜMSÜZ (1982)


Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Cüneyt Arkın
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Kurgu: Necdet Tok
Yapım: Anıt Film/Mehmet Karahafız

Yönetmen Yardımcısı: Nurettin İrişen, Kamera Asistanı: Ali Utku, Ses Kayıt: Kunt Tulgar, Set: İsmail Kündem

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Nazan Saatçi, Ahmet Mekin, Ümit Acar, Muzaffer Nebioğlu, Nihat Yiğit, Nejat Gürçen

Konu: Ölümsüz, geçmişinin şeytanlarıyla boğuşan, vicdanıyla hesaplaşmak için ayakta alan bir insanın hikayesidir Cüneyt Arkın filmografisi içerisinde özel bir yeri olan Çetin İnanç yönetimindeki filmler içinde hikayenin anlatımı yönünden en sıra dışı olanıdır . Film İstanbul’a doğru hareket etmekte olan bir trenin içinde açılır. Tüm filmin genelinde hakim olan son derece kıyıcı ve vahşi kavga görüntülerinden biri karşılar seyirciyi. Filmin iki ana karakteri olan Cüneyt Arkın ve Nihat Yiğit bu sahneden itibaren giriş yaparlar. Kaptan , 15 yıl önce bir uyuşturucu suçunu üstlenmek zorunda kalmış ve hapiste geçen yılların ardından geride bıraktığı kızı ve oğlu için İstanbul’a geri dönmüştür. Zamanın acımasızca davrandığı bu şehirde insan olmanın şerefini ayaklar altına alacak çaresizlikler ve sonsuz bir umutsuzluk vardır. Kaptanı bu tükenmişlik içinde ayakta tutan savaşma gücünü aldığı tek iyilik içinde çocuklarını bulmak için yaşattığı umuttur. Milyonluk bir şehirde kaybolmuşları bulmanın tek yolu onları geceleri aramaktır çünkü İstanbul’da kaybolanlar gece ortaya çıkarlar . Kaybolmuşların dünyasında erkekler çok kolay harcanırlar . Ayakta kalabilmeleri için kötüler kadar acımasız, savaşabilecek kadar vahşi olmaları gerekmektedir . Kaptanın oğlu karşısına aldığı tüm kötülerin zirvesinde uyuşturucu çetelerini kontrol eden kişidir ve içinde babasına karşı yıllardır büyüttüğü bir kin vardır . Kin duygusu kaptanın oğlunu bu karanlık dünyada ayakta tutan güçtür . Yıllarca organize uyuşturucu çetelerinin zirvesindeki kişilerden biri olan oğlu babasıyla ilk karşılaşması ve yaşadığı kirli hayatın sebebi olarak gördüğü insanı canlı bırakarak cezaandırmasının ardından kötülüklere savaş açan bir avcı durumuna gelmiştir . Kadınlar ise erkeklere göre daha şanslıdırlar çünkü kötülerin elinde sermayedirler . Kaptan bu bilinenin en katı şekliyle yüzlere vurulduğu batakhanelerde 19 yaşında bir kızı kurtarır ama iyiliklerin bile karşılıksız olmadığının düşünüldüğü bir kuşağın temsilcisidir.

Kurtardığı kız ve onu esiri olduğu morfine karşılık bir an bile tereddüt etmeden peşindeki adamlara satacaktır. Hatasının farkına vardığında ise elinde sattığı adamın öz babası olduğunu ispat eden eski bir fotoğraf parçası tutacak ve yıllardır yapabileceği tek onurlu hareket olarak düşündüğü kendi varlığını feda etmekten çekinmeyecektir. Çünkü kaptanın oğlu şehirdeki tüm uyuşturucu bağımlılarının yok edilmesi emrini vermiştir. Öz kızını sonsuz bir kıyımdan kurtaramayan kaptan öz oğluyla ikinci hesaplaşma için karşı karşıya geldiğinde onun cansız bedeniyle karşılaşır çünkü oğlunun verdiği emir onu zincirlemiş yer altı dünyasının kabul edemeyeceği bir ha-tadır ve cezalandırılmıştır. Kaptanın ya-pacağı tek iş sonsuz bir savaşla gücünün yeteceği kadar kötüyü bu dünyadan silmek ve vicdanıyla yüzleşip kaybettiği çocuklarıyla temiz bir insan olarak buluşmaktır. Cüneyt Arkın filmlerinde en başarılı yardımcı erkek oyunculardan olan Ahmet Mekin bu filmde idealist bir polis müdürünü canlandırmaktadır. Çetin İnanç filmlerinin en önemli özelliklerinden biri olan ana karakterin kendince belirlemiş olduğu prensiplerin düzenli bir şekilde altının çizilmesi (“İçkimi kimseyle paylaşmam” diyaloğu) Ölümsüzde de sıkça kullanılan bir öğedir. Aynı döneme ait Son Savaşçı , İntikam Benim gibi filmlerde de rol alan dönemin karate şampiyonlarından Nihat Yiğit bu filmde isimsiz, belli aralıklarda gözüken ama filmin kilit karakterlerinden birini canlandırmaktadır. Ölümsüzün dramatik yapısı içerisinde Nihat Yiğit in rolü film boyunca geçmişiyle savaşmakta olan Cüneyt Arkın’ın yüzleşmesi gereken vicdanı şeklinde düşünülebilir . Bu yüzleşme filmin finalindeki asansörlü salondaki dövüş sahnesindedir ve Cüneyt Arkın aksiyon kariyerindeki en parlak performanslardan birini sergilemektedir. www.cuneytarkin.com)