Powered By Blogger

13 Mart 2020 Cuma

ŞAŞKIN ÖRDEK (1983)


Yönetmen: Ümit Efekan
Senaryo: Haşmet Zeybek, /Vural Pakel
Görüntü Yönetmeni: Erhan Canan
Özgün Müzik: Sadık Gürbüz
Yapım: Burç Film/Fedai Öztürk

Reji Asistanı: Salih Kalafatoğlu, Yardımcı Yönetmen: Emel Işık, Kameraman: Aytekin Çakmakçı, Set Ekibi: Taci Erşan, Ömer Babu, İbrahim Ön Erdinç Koç, Recep Biçerer, Işık Ekibi: İbrahim Sabuncu Montaj-Senkron: Cevat Sezer, Negatif Montaj: Muzaffer Karataş, Ses: Erkan Aktaş, Prodüksiyon Amiri: Şerif Ablak, Yardımcı: Kemal Altay, (Fono Film stüdyosunda hazırlanmıştır.)

Oyuncular: İlyas Salman, Pembe Mutlu, Adile Naşit, Münir Özkul, Diler Saraç, Tuncay Akça, Orhan Çoban, Ahmet Açan, Fahriye Tamkan, Fatoş Ar, Fikret Fırtına, Cengiz Kutlu,

Konu: Halil ile Hatice'de bu adetler yüzünden ayrılmak zorunda kalırlar. Az bir maaşı olan Halil ile Hatice evlenmeye karar verirler. Kız tarafı sözlenme ve nişanlanma aşamasında binbir türlü adetin yerine getirilmesini ister. Halil'in baba-sının tüm parası daha düğün olmadan bitmiştir. Parasal isteklere yetişemeyen Halil'in babası felç olur, Halil ise düğünü yapabilmek için gece gündüz çalışır. yapmadığı iş kalmaz, Ama kazandığı para. bir yıl peşin ödenen lüks evin kirasına ancak yeter. Beş parasız kalan Halil'in anası da artık. durumu idare edemez hale gelir, o da hastalanır. Halil sonunda düğünü yapar ama parayı da çalıştığı yerin kasasından çalmıştır. Nikah salonun da evin küçük oğlu abisinin baldızı ile evlenmek istediğini söyleyince Halil'in ana ve babası kriz geçirir, Bu arada polisler de gelmiştir. Tutuklanan Halil. karakula giderken Hatice'nin "adetlere göre gerdeğe girilmedi mi gelin boş sayılır" sözü üzerine yıkılır. Anadolu'nun hemen her yerinde evlilik öncesinden başlayıp yaşamın her aşamasına yayılan ve yörelere göre farklılık gösteren adetler vardır. Günümüzde bile birçok yerde evlilik öncesi sevenlerin yüz yüze iletişim kurmaları hoş karşılanmaz ya da oldukça sınırlandırılmıştır. Bu süreçte hem sevgililer hem de aileler arasında anlaşmazlıklar doğuran ve özellikle erkek evine ağır maddi sıkıntılar yaşatan adetlerin sayısı az değildir: Üstelik bunlara uyulmaması. Alay etmeden. ilişkiyi bitirmeye değin sonuçlar yarabilir. Yaşanılan olumsuzluklar kimi 'zaman aşıkların birlikte dayanışması ve anlayışıyla aşılırken kimi zamanda aşıkların anlayışsızlıklarıyla derinleşmektedir. Filmde Hatice ve ailesi de adetlerin erkek tarafıyla hiçbir iletişim kurmadan yerine getirilmesini istemiştir. Halil'in de yapılanlara seyirci kalması sonucu anlayışsızlıklar üzerine kurulu ve adetler karşısında edilgin kalan ilişki bir aileyi yok ederek bitmiştir. “Soner Derse, “Türk Sinemasında Aşk”


ŞALVAR DAVASI (1983)


Senaryo ve Yönetmen: Oğuz Gözen
Görüntü: Mükremin Şumlu
Yapım: Sa-Sa Film/Sadık Sarı

Oyuncular: Müjde Ar, Şener Şen, Halil Ergün, Pembe Mutlu, İhsan Yüce, Sevil Üstekin, Gökhan Mete, Haşmet Zeybek, Sevinç Pekin, Sırrı Elitaş, Ayşe Korkmaz, Duygu Ankara, Ayten Erman, Yüksel Örses, Ali Yalaz, Gül Yalaz, Mine Soysal, Fikret Fırtına, Suzan Korkmaz, Adnan Altay, Seval Ayral, Yaşar Güner, Oktay Güzeloğlu, Tuncay Akça, Mehmet Işın, Ergün Işıldar, Azmi Örses,

KONU: Elif köyden çıkmıştır ama okumuş uygar bir kadındır. Bir gün köyüne döner. Bakar ki tüm köylü kadınları erkeklerin boyunduruğu altında, ne derlerse yapıyorlar, kişiliklerini koruyamıyorlar. Elif kadınları uyarır, yol gösterir toplu direnişe geçerler. Daha sonra erkekler teslim olur ve köyde kadın-erkek eşitliği sağlanır.

► Bu ne sürpriz? Şiddet, kan ve ölümün kol gezmediği. insanların bir karış toprak veya bir güzel 'avrat' uğruna birbirini bıçakla doğramadığı bir 'köy filmi' görmek ne değişiklik... Köyümüzün de yüzyılların süzgecinden geçme bir gülmece duygusuna sahip olduğunu, köylerde dramatik olayların dışında başka şeyler de olabileceğini nerdeyse unutmuştuk…

Başar Sabuncu'nun senaryosu, Aristofanes'in ünlü güldürüsü "Lysistrata"yı bir Türk köyüne uyarlıyor. Şalvar Davası", Kartal Tibet sinemasının tüm özelliklerini taşıyan tipik bir güldürü. Tibet, artık oyuncu yönetiminde, ayrıntı yakalamada, güldürüye uygun bir tempo sağlamada hayli ustalaşmış bir yönetmendir... Ama yine Tibet, çok sağlam senaryolara yaşanmamaktan veya prodüksiyon hata-larından gelme bazı yanlışlara da kolayca düşmektedir. Bu filmde daha çok ikincisi söz konusu: Film, bir hayli mekanik biçimde gelişiyor, figüran azlığı, koskoca köyü bir avuç insana indirgerken, köy sorunlarının ve kadın / erkek çatışmasının da yalnızca cinsel ilişki'ye indirgenmesi, her şeyin "onun" çevresinde dönüp durması, filmi şematik kılıyor. Ama ne gam... Şener Şen gibi birinci sınıf bir güldürü ustasının ve Müjde Ar gibi çok rahat bir oyuncunun başını çektiği tüm kadro, öylesine şen, öylesine coşkulu ki, bizi de alıp havaya sokuyorlar... Film Lumpen bir seyircinin cinselliğini gıdıklamakla bir 'aile komedisi' olmanın tam orta yerinde kalmış, dozunu çok iyi ayarlamış gözüküyor. Bu çağdaş Lysistrata, Türk köyüne kentlerde bile kolay rastlanmayacak ateşli bir 'feminist'i gökten zembille inmiş gibi sokuyor, verdiği köy imajı ve köyde olabileceğini varsaydığı değişimler ise, Çetin Altan’ın tenis kortlu köyleri ve 'Amerikan barda votka-limon içen köylüleri kadar ütopik. Ama bir gül-ürünün kendi mantığına sahip olduğu gerçeği bir yana. her utopinin de, yaşa-nan gerçeklikle dolaylı, ama sanılandan sağlam bir bağı olabileceğini unutmamak gerekiyor. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”


SON ADAM (1983)




Yönetmen Taner Oğuz
Kameraman Rafet Şiriner,
Yapım , Cengiz Naçaroğlu

Renk Uzmanı: Tümay Rızai, Laboratuvar: Şems Toksöz, Armağan Köksal, Ar Film stüdyosunda hazırlanmış ve renklendirilmiştir

Oyuncular : Behçet Naçatr, Tevhid Bilge, Arap Celal, Ata Saka, Sadettin Durak, Cengiz Naçar, Oktar Durukan, İhsan Gedik, Kâzım Kartal, Küçük Yıldız: Efe Efecik,

Konu: En yakin arkadası tarafından öldürülen esinin intikamını alan bir adamın öyküsü.

SENİ SEVİYORUM (1983)


Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Macit Koper
Görüntü Yönetmeni: Çetin Tunca
Müzik: Cahit Berkay
Yapım: Delta Film/Atıf Yılmaz

Oyuncular: Türkan Şoray, Cihan Ünal, Bülent Bilgiç, Sevda Ferdağ, Erdal Özyağcılar, Orhan Çağman, Tanju Şarman, Turgut Savaş, Tulu Çizgen, Serra Yılmaz, Türkan Tümay, Cengiz Tünay, Erhan Dilligil

Konu: İskenderun'lu iş adamı Murat, yıllar sonra geçmiş günlerde kalan sevgilisi Selma ile karşılaşıyor. Oysa Selma, artık gençlik yıllarının anılarında kalan kız değildir. Şimdi o pavyon kadını Aygül olmuştur. Murat onu pavyon yaşamından kurtarmak ister. Geçmişteki hatasını da böylece ödemiş olacaktır.

"Filmde Yeşilçam kalıpları dışında çizilmek istenen, pavyona düşerek Aygül olmuş Selma, Türkan Şoray'ın alışılmış pavyon tiplemesi yüzünden başarıya ulaşamamıştır. Bunun yanında pavyondaki diğer kadınlar oldukça gerçekçi verilmiştir. Özellikle, tuvaletçi Sarı Gönül, artmış yüz çizgileriyle, sigaradan kalınlaşmış sesiyle ve görmüş geçirmişliğin verdiği yaşam anlayışıyla ne kadar da etkileyicidir. Aygül’lerin şimdi en güzel olup en çok iş yapan konsomatrislerin, geleceğini yansıtan bir ayna gibi oturmaktadır. Film, eski günlerin güzelliğine dönme umuduyla yola çıkan Selma ve Murat'ın kaza mı, intihar mı olduğu anlaşılamayan ölümleriyle, sona ermektedir.

► Atıf Yılmaz, 'sevgi üstüne çeşitlemelerini sürdürüyor. Özellikle "Selvi Boylum, Al Yazmalım"la başlayıp "Deli Kan" ve "Mine" ile süren son döneminde... Murat'ın (Cihan Ünal) Adana Havalimanı'nda rastladığı 'pavyon kadını' Aygül, onu alıp yılların ötesine götürüyor. Bu bir zamanlar onca sevdiği, ömür boyu mutluluk yeminleri ettiği Selma değil midir? Evet odur kuşkusuz ve 'iş adamı' aşılıyor. Murat, İskenderun sokaklarındaki afişlerde, sonra bir pavyonda Selma'yı yeniden karşısında bulacaktır. Murat'ın bir zamanki zenginlik düşleri, Selma'ya verdiği sözleri tutmasını engellemiş, ilk aşkı kendisinde tadan genç kızın yaşamından gölge gibi çekilip gitmiştir. Şimdi böylesine yoğun biçimde duyumsadığı, yıllar sonra yeniden depreşen aşk mıdır? Yoksa bir insanın, gencecik bir insanın yaşamıyla öylesine acımasız biçimde oynamış, o yaşamı mahvetmiş olmanın getirdiği pişmanlık, 'vicdan azabımı? Murat, Selma Aygül'le yeniden ilişki kurmak, onu Aygül'lükten alıp Selma'lığa geri götürmek ister, Ama Aygül, 'yaşamının tek güzel anısı' olarak sakladığı o günlere geri dönmek istemez, bu geri dönüşün mümkün olmadığının bilincindedir. Murat, her şeyi yaparak, her bedeli ödeyerek Selma'ya kavuşmak istemektedir. Bu bedel, genç kadının karşısına yeni bir Murat olarak çıkan, ona yeniden umut veren genç bir deli-kanlıyı öldürmek bile olsa.,.

"Seni Seviyorum"un konusu, görüldüğü gibi sinemamızın hiç de yabancısı olmadığı temalar çerçevesinde gezinip duruyor. Filmin dörtte üçünün bir 'İskenderun pavyonunda geçtiğini de buna ekleyebilirim. Bunlara karşın film, bilinenlerin yinelenmesine, tek düzeiiğe, uçukluklara düşmüyor. Atıf Yılmaz, filmi üstüne şöyle diyor:

"Senaryonun kurgusundaki özelliklerle melodramatik kalıbı kırdık, zorladık. Melodrama yeni, denenmemiş öğeler kat-maya çalıştık. Film, gerçekten de bu yönde ilginç bir çaba içeriyor. 'Melodramı kırmak', burada ne Brecht'in dramatik yapıyı kırmaya yönelik" epik" çalışmalarına, ne de son yıllarda ilginç örneklerini izlediğimiz Fasbinder'in yeni melodramlarına benziyor. Yılmaz'ın bu denli 'köktenci' (radikal) bir tavrı yok. O, melodramı kendi dediği gibi, senaryo-ya/filme eklenmiş bin bir küçük ayrıntıyla, kişiliği, zenginliğiyle, ruhbilimsel yaklaşımındaki boyutlulukla aşmaya çalışıyor. Benzer. bilinen öğelerden yeni bir kurgu, yeni bir bireşim oluşturulması söz konusu burada.

Yılmaz'ın anlatımında çeşitli ustalıklar gizli yine... 'Pavyon' dekorunun yaratabileceği tekdüzelik, toplumumuzda önemini koruyan bu 'kurumun' insan malzemesinin zenginliği kadar (en azından o ka-dar) Yılmaz'ın dar mekanları bile kullanmadaki ustalığıyla Senaryodaki kişilere, öncelikle Murat ve Selma' ya, ama onlar kadar, onlardan da öte yan kişiliklere verdiği önem ve gerçeklikle sivriliyor film... Murat'ın çevresi denli 'pavyon kadınlarını da birçok özellikleriyle tanıyoruz. Bir 'tuvaletçi' Sarı Gönül, söz gelimi, tüm gerçekliği, geçmişi ve iç burucu öyküsüyle gelip içimize çörekleniyor. Oysa melodram, hep bilindiği üzere bir kaç kişiyle uğraşır, yan kişiliklere boş verir. Yılmaz, kalabalık sahneleri yine ustaca yönetiyor, söz gelimi kadınların, kent erkekleriyle ailelerinin ve de 'gençlerin' karşılaştığı açık hava lokantası sahnesini, İskenderun'un toplumsal yapısını veren kısa, ama özlü bir panoramaya dönüştürebiliyor. Ancak, filmi Yılmaz'ın kendi açıklamalarından değişik yorumladığımı sanıyorum. Bence filmin ana teması 'arınmadır; bir 'gençlik hatasının, bir 'günah gecesinin, "ömrümün tek gecesi" gibi yaşanan tek bir serüvenin bir insanın geri kalan tüm yaşamını etkilemesi giderek yok etmesi gibi, bizim melodram edebiyatımızda ve ondan çokça esinlenmiş sinemamızda çok sık rastlanan bir olguya karşı çıkması, iki insanın yıllar sonra bile, yapılmış 'hata'ların, işlenmiş yanlışların üstünden aşarak istençleriyle, istekleriyle yeniden mutlu olmalarının, 'yeni bir hayata başlamalarının' olanak-sız olmadığını göstermesidir. Çünkü bir 'ilk aşk'ın, bir 'meş'um hata'nın, 'bir günah gecesinin tüm bir ömrü ipotek altına alması, hayatın zaten doğrulamadığı bir melodram 'trük'üdür... Ben filme, bir bedel karşılığı da olsa bir 'arınmanın öyküsü olarak baktım, bu açıdan bildirisini önemli, çağdaş buldum. Ama filmin mutsuz finali, bu düşüncemi doğrulamadı. Doğrulamadığı gibi, Atıf Yılmaz, film üstüne açıklamasın
da,"

... Çökmüş, parçalanmış bir sevginin kalıntıları üstüne aynı duygularla donatılmış bir sevginin yeniden kurulamayacağını anlatmaya çalıştık" diyor. Yazık... Oysa sevgi, her koşulda, her durumda, yeni-den kurulabilmeli. Hele filmdeki gibi 'bedelini ödedikten sonra'... Yoksa yanlışlarımıza 'ömür boyu' ağlamaktan başka elimizde ne kalır? "Seni Seviyorum" çok önemli şeyler söylememesine, pek taze bir ses getirmemesine karşın duyarlı, şiirsel bir yapıyı ustaca bütünleyen bir film, olgun bir sinema çalışması. Yönetmen Atıf Yılımaz'a olan sevgimizi, onun yapıtını genelde beğenmemizi doğrulayan, bunun nedenleri üstüne ipuçları veren ... Türkan Şoray benimsediği bir rolde yine çok iyi. Cihan Ünal'ın sinemamızdaki en iyi kompozisyonu belki de bu... Ferda Ferdağ ve Bülent Bilgİç başta, tüm yan oyuncuları över-ken, Çetin Tunca ve Cahit Berkay'ın çabalarına saygıyı da belirtirim. Ama filmin asıl kazanç, kuşkusuz değerli tiyatrocu Macit Koper'i de senaryo yazarı olarak Türk sinemasına kazandırmış olması... “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız” syf: 39”

ÖLÜME SON ADIM /HER ŞEY GELECEK İÇİN (1983)


Senaryo ve Yönetmen: Çetin İnanç
Kamera: Sedat Ülker
Yapım: Anıt Film/Mehmet Karahafız

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Emel Tümer, Nazan Ayaz, Yıldırım Gencer, Hikmet Taşdemir, Baykal Kent, Jale Efecik, Nuri Kırgeç, Osman Betin, Oktar Durukan, Ali Demir


Konu: Film, uyuşturucu kaçakçılarına karşı mücadele veren üç eski dostun öyküsünü konu edinir. Kan kanseri için geliştirilecek olan bir ilaç projesi son aşamaya geldiğinde, projedeki profesörlerden biri kaçırılır. Projeyi yürüten şirket ise kamuoyu güvenini kaybetmemek için olayı basından ve emniyet teşkilatından gizler. Şirket sahipleri, profesörü gizlice bularak geri getirmesi için yeraltı dünyasının ünlü ismi Kaan’a başvurur. Kaan, arkadaşları Ali ve Leyla’yı da yanına alarak profesörü kurtarmak için harekete geçer. Ancak bir süre sonra şirket ile profesörü kaçıranlar arasında gizli bir anlaşma yapılır. Bu durumda üç arkadaş ölüm kalım mücadelesi verecektir. (Hasan Sakın)


NİKAH (1983)


Yönetmen: A. Remzi Jöntürk
Senaryo: Metin Tabak
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Çağatay Film/Yavuz Işıklar

Oyuncular: Hakan Balamir, Meral Orhonsay, Yusuf Sezgin, Ünsal Emre, Salih Kırmızı, Necla Fide, Metin Tabak, Birol Işın

KonuFilm, namus davası yüzünden çatışma yaşayan iki gencin başından geçenleri konu edinir. Fidan karlarla kaplı dağ başındaki bir kulübede yaşamaktadır. Yalçın adında bir adam bir gece yarısı yaralı hâlde kulübeye sığınır. Arabası kara saplanan Yalçın zengin biridir. Kendini toparlayana kadar kulübede kalan Yalçın bir yandan da Fidan’ı elde etmeye çalışır. Sonunda evlilik vaadiyle amacına ulaşarak Fidan’ı iğfal eder ve kaçar. Ancak Fidan, Yalçın’ın peşini bırakmaya niyetli değildir. Fidan kar içinde donmak üzereyken, Rüstem Kaptan tarafından kurtarılır. Rüstem nakliye kamyonuyla Hatay’a gitmektedir. Fidan da aradığı adamı Hatay’da bulacağını öğrenince Rüstem’e katılır. Ancak Hatay’da Rüstem’in yardım teklifini geri çevirince, başına gelmedik kalmayacaktır. (Hasan Sakın)

METRES (1983)


Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Safa Önal (Vizonlu Venüs filminden)
Foto Direktörü: Salih Dikişçi
Yapım: Emek Film/Nazmi Özer

Set Ekibi: Erdal Sümer, Ercan Tuman, Selahattin Süer, Kamera Yardımcısı: Erdal Kahraman Prodüksiyon Yardımcısı: Günay Güner, Yönetmen Yardımcıları: Şahin Gök, Nursan Esenboğa, Prodüksiyon Müdürü: Mustafa Doğan, Montaj, Senkron: İsmail Kalkan, Negatif Montaj: Gültekin Çavuş, Suat İşlek, Seslendirme Yönetmeni: Esen Günay, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Mustafa Yıldız, Şarkılar Söz ve Müzik: Selami Şahin, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz,
Lale Film Stüdyosunda hazırlanmış ve Yeni Stüdyoda seslendirilmiştir

Oyuncular: Türkan Şoray (Feride), Can Gürzap (Orhan), Neriman Köksal (Nurten), Metin Serezli (Kenan), Nevra Serezli (Müzeyyen), Hüseyin Kutman (Kapıcı İsmail), İhsan Devrim (Necip), Sami Özaltın (Doktor), Ahmet Açan (Doktor), Hakkı Kıvanç (Kaptan), Turgut Savaş (Turgut) Salih Öz, Saadet Cırkanlı,Küçük Yıldız: Cem Ermiş (Kerem),

Konu: Film, evli bir iş adamıyla bir hayat kadını arasındaki aşkı konu edinir. Büyük bir şirketin sahibi olan Orhan’ın başarılı bir iş hayatı vardır. Ancak iş hayatında elde ettiği başarıyı evliliğinde yakalayamamıştır. Bu nedenle evliliğinde bulamadığı mutluluğu tek gecelik ilişkilerde arar. Bununla birlikte tek gecelik ilişkilerini ilerletmez. Orhan’ın bu prensibi günün birinde tanıştığı Feride yüzünden bozulur. Karısının durumdan şüphelenmesi nedeniyle sözünü bozarak Feride’yle birkaç kez görüşmek zorunda kalır. Bu görüşmeler ikili arasında bir aşkın doğmasına neden olacaktır. (Hasan Sakın)



* Türkan Şoray sinemamızda artık doruklara çıkmış bir oyuncudur. Bir 'yıldız', katıksız bir stardır..... Şoray, aynı zamanda, yüksek düzeyde bir oyuncudur. En zor rollerin altından bile ustaca kalkan.,. Cihan Ünal'la olan evliliği ise toplumumuzda görülmemiş bir ilgiyle izlenmiş, son ayların 'magazin alanındaki en büyük olayı olmuştur. Ve "Metres", tam bu olayların üstüne gösterime çıkarak, sinemamıza şimdiye dek gördüğü en büyük hasılatı getirmiş, çeşitli çevrelerden (özellikle 'sosyetemizden) birçok kişi ise, alışkanlıklarının tersine izledikleri bu yerli filmimizi çok 'güzel' bulmuşlardır. Ve unutmadan söylemeli, Türkan Saray, bir 'telefonlu fahişe'yi oynadığı bu filmde her sahnede giysi değiştirmekle, Bu arada 'namus' konularında hepsini de kendine pek yakıştırdığı kıyafetlerin birini çıkarıp Öbürünü giymektedir pek duyarlı olan toplumumuz, Şoray'ı bu filmdeki rolüyle bile bağrına basmak-tan, sonunda yaptığı 'fedakârlık' için Şoray'la birlikte gözyaşı akıtmaktan geri durmamıştır...

Ama ünlü öyküdeki gibi, birinin çıkarda 'krala çıplak olduğunu' söylemesi gerekiyor. Biz bunu yapalım ve "Metres"in son derece kötü bir film olduğunu söyleyelim. Yapımcıları, istedikleri güncelliğe cuk oturmasına borçlu olduğu iş başarısıyla övüne dursunlar. "Metres yüzeysel konusuyla Şoray dahil herkesin müsamere düzeyini aşmayan iğreti oyunuyla, sinemamızda şimdiye dek sayısız kez kullanılan tüm klişe söz, durum ve davranışları utanmazcasına birer kez daha yağmalamasıyla seyri zor, ilkel, boyutsuz bir filmdir. Selami Şahin'İn güzel sarkışını dinleyip Şoray'ın açılmış saçılmış halini ve birbirinden güzel giysilerini İzlemeyi 'sinema' sananlara bir sözümüz yok zaten... Ama sinema, bizim gönül verdiğimiz, savunduğumuz insan gerçeğine yönelik onurlu sinema bu değil... En büyük iş başarıları bile, bu gerçeği sinema tarihinden saklamayı sanırım ki başaramayacak...(Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”)

KÜÇÜK ELLER (1983)


Senaryo ve Yönetmen: Oksal Pekmezoğlu
Görüntü Yönetmeni: Abdullah Gürek
Yapım: Hayat Film/Şevki Tosunoğlu

Set: Ekrem Çınaroğlu, Bülent Eren, Kameraman Asistanı: Galip Kızılova, Işıklar: Ergun Şimşek, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, (Acar Film Renkli laboratuarlarında seslendirilip basılmıştır.)

Oyuncular: Tanju Korel, Murat Soydan, Yıldırım Murat, Filiz Ökten, Erol Taş, Aynur Melekli, Ali Ekdal, Baki Tamer, Attila Er-gün, Sevim Tosunoğlu, Mine Sun, Murat Göktaş,, Songül Gündüz, Sami Eren, Ali İkiz, Yadigart Ejder, Abdi Ferah,

Konu: Film, çalıştıkları işyerini soyan iki arkadaşın yaşadıklarını konu alır. Orhan küçük bir şehirde bulunan benzincide çalışır. Kazancıyla zaten zar zor geçinen Orhan bir yandan da sevgilisi Leyla’nın evlilik için yaptığı baskıyla boğuşmaktadır. Evlilik masrafları için gereken parayı patronu Kamuran’dan isteyen Orhan, geri çevrilir. Bununla birlikte Orhan’ın vazgeçmeye niyeti yoktur. Aynı işyerinde çalışan Kasım’ın teklifiyle benzincinin kasasını soyar. Soygunu yaptıkları gece bir aksilik olur. Orhan yaralanır; Kasım ise paralarla birlikte olay yerinden kaçar. Soygundan sonra Orhan kısa sürede yakalanacak, Kasım ise bir konaklama tesisine sığınacaktır. (Hasan Sakın)


KURBAN (1983)


Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kameraman: Orhan Kapkı
Yapım: Er Film/Berker İnanoğlu

Reji Asistanı: Ali Kıvırcık, Kamera Asistanı: Süha Kapkı, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Montaj: Mevlut Koçak, Negatif Montaj: Gültekin Çavuş, Işıklar: Ali Salim Yaşar, Recep Biçer, Nezir Yücel (Sezer Film Işık Servisi), Set Ekibi: Sonay Kanat, İbrahim Sarılale, Nejat Kuruoğlu, Laboratuar: Sabahattin Hoşsöz, Selahattin Kaya, Yılmaz Erman, Prodüksiyon Ekibi: Adnan İrkut, Fehmi Tengiz, Ahmet Akdoğan, Teknik Yönetmen: Zafer Par, (Yeni, Lale film stüdyosunda hazırlanmış ve Yeni Stüdyoda seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Kadir İnanır, Ahu Tuğba, Yalçın Gülhan, Turgut Özatay, Osman Alyanak, İhsan Gedik, Zafer Par, Hüseyin Peyda, Necip Tekçe, Erol Taş, Süleyman Turan, Şükriye Atav, Coşkun Göğen, Seyfi karadayı, Mehmet Bahadır, Oya Filiz, Hakkı Kıvanç, İbrahim Kurt, Cevdet Balıkçı, Muhteşem Durukan, Niyazi Gökdere, Çetin Başaran, Mustafa Yavuz, Ali Demir, Nuri Tuğ, Yaşar Şener, Küçük Yıldızlar: Nihat Berrak, Veysel Fidan,

Konu: Film, kabadayı bir ağabey ile polis memuru kardeşinin öyküsünü konu alır. Şahin, babasının ölümünden sonra ailesini geçindirebilmek için okulu bırakarak farklı işlerde çalışmaya başlar. Ancak bütün çabalarına rağmen ailesini bir türlü darboğazdan kurtaramaz. Bu sırada aldığı bir teklif Şahin için büyük bir fırsat olur. Ünlü mafya babası Beşir işlediği cinayeti üstlenmesi karşılığında Şahin’i himayesine alacaktır. Teklifi kabul eden Şahin yıllarca cezaevinde kalır. Şahin cezaevinde kaldığı sürede büyük bir kabadayı olarak ünlenirken, kardeşi Bekir ise polis teşkilatına girmiştir. İki kardeş kısa süre sonra çatışmak zorunda kalacaklardır. (Hasan Sakın)




KOBRA (1983)


Senaryo ve Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Kamera: Rafet Şiriner
Yapım: Bilim Film/Behçet Nacar

Oyuncular: Zerrin Doğan, Behçet Nacar, Ahmet Ündağ, Kazım Kartal, Nur Ay, Şelale Demir, Reha Yurdakul, Saadettin Durak, Arap Celal, Süheyl Eğriboz, Fatoş, Oktar Durukan, Kemal Bozbağ, Baykal Kent

Konu: Konu: Filmde, devlet başkanını korumakla yükümlü olan bir ajanın yaşadıkları anlatılır. Elinde hükümete ait gizli belgeler bulunan başkan Velasquez, askeri yönetimden kaçarak yurtdışına çıkmaya çalışır. Velasquez'i koruma görevi ajan Kobra'ya verilir. Kobra ve yanındakiler sınırı geçmek için yardım alacakları Delgado'nun yanına gider. Bu sırada askerlerin elinden kurtulan bir grup mahkûm da sınırdan geçmek için Delgado'nun yanına gelir. Bunun üzerine iki grup arasında çatışma çıkar. Ancak askerlerin gelmesi sonucu iki grup da ortak çıkarları için beraber hareket etmek zorunda kalacaktır. (Koray Sevindi)

KILIBIK (1983)


Yönetmen: Muzaffer Hiçdurmaz
Senaryo: Osman F.Seden
Kamera: Orhan Oğuz
Yapım: Uğur Film/Memduh Ün

Yardımcı Yönetmen: Ahmet Sezerel, Kamera Asst.: Cem Molvan, Yapım Yönetmeni: Ahmet Sezerel, Müzik: Cahit Berkay, Kurgu: İsmail Kalkan, Negatif Kurgu: Gültekin Çavuş, Laboratuvar Şefi: Selahattin Kaya, Mustafa Yıldız, Renk Düzenleme: Sabahattin Hoşsöz, Işık Şefi: Ömer Ekmekçi, Işık Asst.: Erdinç Koç, Teoman Sayın, Ses Kayıt: Erkan Esenboğa, Set Amiri: Taci Erşan, Set Ekibi: İbrahim Önen,

Oyuncular: Kemal Sunal (Kamil), Nevra Serezli (Mihrimah), Ali Şen (Müslim), Sümer Tilmaç (Niyazi), Hüseyin Kutman (Kamil’in patronu), Sırrı Elitaş (Kara bela), Günay Girik (Erol), yadigar Ejder (Niyazi’nin adamı), Reha Yurdakul (Komiser), Gökhan Mete (Bakkal Halil), Kudret Karadağ, İbrahim Kurt (Niyazi’nin adamı), Giray Alpan (Niyazi’nin adamı), Muzaffer Civan (Kasap), Teoman Aksoy (Antrönör), İhsan Gedik, Cevdet Arıkan,

Konu:   Film, ünlü bir kanun kaçağı olduğu sanılan bir işçinin başından geçenleri konu alır. Kamil bir yandan oğlunun okulu, diğer yandan karısının müsrifliği yüzünden bir türlü belini doğrultamaz. Üstelik ev sahibi Müslüm Efendi, Kamil’i evden atmak için türlü numaralar yapmaktadır. Ancak ev sahibinin zorlamalarına karşı Kamil karakola gitmeye yanaşmaz. Karakola ne zaman işi düşse, haksız konuma düşen Kamil bu nedenle korkmaktadır. Sonunda korkusunu yenerek karakola gitmeye karar verir. Ancak uğursuzluk bu defa da Kamil’in yakasını bırakmaz. Polis, Kamil’i ünlü kanun kaçağı Karabela olduğu gerekçesiyle tutuklar. (Hasan Sakın)

KARDEŞİM BENİM (1983)


Yönetmen : Nesli Çölgeçen
Senaryo : Nuri Sezer, Nesli Çölgeçen
Görüntü Yönetmeni: Selçuk Taylaner
Yapım: Sene Film/Nuri Sezer , Nevzat Şenol

Işık Teknisyenleri: Hayrettin Kara, Metin Devrim, Set Teknisyeni: Coşkun Tanyeri, Ses ve Efekt: Okan Pelit, Ses Stüdyosu: Türküola, Seslendirme Yönetmeni: Valâ Önengüt, Mix: Ulf Park, Filmvox, Pozitif Montaj: Barış Altıngöz, Negatif Montaj: Karin Sundström, Laboratuvar: AB Film Teknik, Yönetmen Yardımcısı: Cihan Somer, Kamera Yardımcıları: Süha Kapkı, Müzik: Metin Dağaltı, Yapım Yönetmeni: Nevzat Şenol, Işık: Selçuk Taylaner

Oyuncular: Özcan Özgür, Nazan Ayas, Baykal Kent, Sevinç Pekin, Orhan Çağman, Muhteşem Durukan , Cengiz Tünay, Kamer Baba, Ali Özügül, Erol Şen, Zübeyde Erden, Figen Uras, Gülnur Akay, Sabahat Işık, Ali Nas, Adnan Yurdakul, Zeyno: Dayday, Şevki Özcan, Orhan Sarpkaya, Gürsel Arkuç, Recep Bülbülses, Murat Muhtar, Doğan Somer, Okan Pelit, Coşkun Tanyeri,

Konu: Eski bir sinema aktörü, ününü yitirdiği için bunalıma girer. Bir bar kadınına aşık olur. Ancak hayal kırıklığına uğrar.

ÖDÜL:
 21. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (22 – 29 Eylül 1983)
►“En İyi ikinci Film”
► Selçuk Taylaner “En iyi görüntü yönet-meni”

Jüri Üyeleri: Lütfi Ö. Akad, Sadri Alışık, Umur Bugay, Yıldız Kenter, Rekin Teksoy, Cihat Çiftçili, Emin Gerçeker, Necati Onursal, Sema Ece.

► 1983 Sedat Simavi Vakfı Sinema Dalı Ödülü

*  İki yıldır beklenen, 1983 Sedat Simavi ödülü galibi ve 1984 Antalya Şenliği ikincisi "Kardeşim Benim" üstüne hayli yazıldı, söylendi. Bunları yinelemeden, bu filmin temel özelliklerini kısaca anımsatmak isterim. Belgesellerde başarı gösteren Nesli Çölgeçen'in ilk konulu filmi olan "Kardeşim Benim", öncelikle sinemamızda birçok kalıpları kırma çabasındaki yürekli yenilikçi çıkışıyla dikkati çekiyor. 'Bohem' bir sanatçının yaşamından dilimler diye özetlenebilecek olan konusu, sinemamızda seyircinin ilgisini çekebilecek,

Dolayısıyla Ancak bu çabanın tam bir başarıya dönüştüğünü söylemek de zor..- Bir tür 'sinema-gerçek' yapma çabası, belli sahnelere ve de filmin tümüne belli bir sıcaklık, içtenlik katsa bile bu tür bir sinemanın gerektirdiği inandırıcılığa genelde ulaşamıyor. Birbirinden kopuk skeçler, kendi yaşamlarına çok yakın yaşamları (belki de kendi yaşamlarını) canlandırdıkları halde gerçekçilik duygusu yaratamayan (özellikle erkek) oyuncular, yer yer beliren bir 'amatörlük' duygusu, "Kardeşim Benim"in tam başarısını engelliyor. Buna karşın bir dizi koflaşmış 'tür' kaygısını, bilmen öykü şemalarını, iyiden iyiye yıpranmış entrika kalıplarını bir çırpıda iten bu filmi hem bu çabası, hem Selçuk Taylaner'in nefis görüntü çalışması, hem de Nazan Ayaş ve özellikle Sevinç Pekin'in çok ilginç oyunları nedeniyle izlemek gerektiğini avunuyorum. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

KALBİMDEKİ ACI (1983)






Senaryo ve Yönetmen: Natuk Baytan
Kamera: Rafet Şiriner
Yapım: Cem Film/Yahya Kılıç

Oyuncular: Ferdi Tayfur, Oya Aydoğan, Hikmet Taşdemir, Turgut Özatay, Nubar Terziyan, Cem Molvan, Süheyl Eğriboz, Çetin Başaran, Şeref Çokşeker, Zeki Alpan, Selahattin Fırat,

Konu: Çocuğunu görmemesi için kör edilen bir kadınla onu seven gencim dramatik öyküsü

KAHREDEN KURŞUN (1983)


Yönetmen: Hüsnü Çetiner,
Senaryo: Mehmet Aydın
Foto Direktörü Hüseyin Özşahin
Yapım: Gökçen Film/Hüsnü Çetiner

Renk uzmanı: Türker Vatan, Şakir Yörük, Negatif Montaj: Ömer Sevinç, Laboratuvar: Ekrem Şen, Veli Burç, Ünal Keleş, Ahmet Taşoluk, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Set Düzenleme: İsmail Kündem, Ömer Bubu, Enver Kündem, Işıklar: Oğuz Yaralı, Varol Vatansever, Vasfi Döndür, Prodüksiyon: Abdullah Ataç, Seslendirme Yönetmeni: Esen Günay, Müzik Direktörü: Selahattin Cesur, Yardımcı Yönetmen: Nurettin İrişen, Özgün Hikaye: Hüsnü Çetner, Kameraman: Uğur Döndür, Şafak Film renkli laboratuvaında ha-zırlanmıştır

Oyuncular: Bulut Aras (Cemil), Nazan Saatçi (Ceren), Yusuf Sezgin (Murat), Yılmaz Köksal (fırıldak Hasan), Hayati Hamzaoğlu (Ceren’in babası), Nilgün Ceylan, Talat Gözbak (Kâmil), Ali Şen (Halil), Kazım Kartal, (Halit Ağa), Yadigar Ejder, Kadir Kök, Nilgün Ceylan, Sönmez Yıkılmaz, Yılmaz Kurt, Mehmet Uğur, Ersin Aydın (nemci), Bahri Ateş (Dursun Dayı), Ersin Aydın,

Konu: Film, cinayet zanlısı olarak aranan eski bir mahkûmun gerçekleri açığa çıkarma çabasını konu edinir. Cemil, babasının yıllarca üzerine titrediği araziye göz diken müteahhit Kamil’i yaralayarak hapse girmiştir. Hapisten çıktığında babası ölmüş, kardeşi Murat ise evlenmiştir. Cemil kendisini bu yeni çevrede yabancı hisseder. Öte yandan Kamil Bey çevreyi bayındır hâle getirerek halkın gözünde önemli bir yere gelmiştir. Üstelik kardeşi Murat da bir jandarma komutanıdır ve ağabeyinin yeni bir huzursuzluk çıkarmasından endişelenmektedir. Bu sırada Cemil’in tahliye haberini duyan Kamil onunla anlaşarak eski defterleri kapatmaya karar verir. Ancak ikilinin görüştüğü yerde Kamil’in ölü bedeni bulunur. Herkes katilin Cemil olduğu konusunda hem fikirdir, ancak gerçek göründüğü gibi değildir.  (Hasan Sakın)

KAHIR (1983)

Yönetmen: Osman F. Seden
Senaryo: Suphi Tekniker
Görüntü Yönetmeni: Hüseyin Özşahin
Yapım: Ömür Film/Mahmut Hekimoğlu

Oyuncular: Orhan Gencebay, Hülya Avşar, Eşref Kolçak, Kadir Savun, Salih Kırmızı, Yusuf Sezgin, Hayati Hamzaoğlu, Berrin Tunçel, Osman Alyanak, Günay Güner, Hakkı Kıvanç, Sırrı Elitaş, Tahsin Koray

Konu: Orhan babasının ölümünden sora kendisini yetiştiren Hayri Ağa tarafından yurt dışına staja gönderilmiştir. Dönüşünde kendi işini kurmak ister ancak Hayri Ağa ona yeğeniyle evlenmediği takdirde para vermeyeceğini söyleyince onun yanından ayrılır. Kadir Usta ile birlikte iş kurup çalışmaya başlar ve onun evine taşınır. Ve Hülya ile tanışır. Genç kızın abisi Erdoğan haksız yere cinayetle suçlanmış ancak her şeye şahit olan mahalle halkı olayı tezgahlayan Hayri Ağa’ya karşı Erdoğan’ı savunamamıştır. Orhan ve Hülya kısa sürede birbiriyle yakınlaşırlar. Ancak Hayri Ağa’nın iki gencin hayatındaki rolü bitmemiştir. Ağanın bir baltaya sap olamamış oğlu Metin marazi bir tutkuyla Hülya’ya aşıktır ve onun Orhan’la ilgilenmesine katlanamadığı için iki gencin kabusu olacaktır