Powered By Blogger

7 Nisan 2020 Salı

ALNIMDAKİ BIÇAK YARASI (1987)


Yönetmen: Şahin Gök
Senaryo: Şahin Gök, (Burhan Arpad’ın aynı isimli romanından)
Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı
Yapım Koordinatörü: Batu Özer
Yapım: Emek Film/Nazmi özer

Türker İnanoğlu “5555 Afişle Türk Sineması” kitabında yer alan film afişinde Safa Önal’ın adı yerine Şahin Gök’ün adı yer almıştır. (y.ö) 

Set Ekibi: Yaşar Davutoğlu, Emin Özay, Sabahattin Anlı, Işık: Gürcan Küçüker, Haluk Erkan, Ertan İstanbullu, Makyaj: Abdullah Gonca, Laboratuar: Selahattin Kaya, Mustafa Yıldız, Negatif Kurgu: Mustafa Kul, Kenan Hacaman, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Gültekin Çavuş. Yönet-men Asistanı: Süreyya Tezel, Kamera Asistanı: Ahmet Servidal, Yapım Görevlisi: Rauf Ozangil, Yapım Koordinatörü: Batu Özer, (Yeni Lale Film Stüdyosunda Hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Serpil Çakmaklı (Zehra), Hakan Ural (Halil), Pakize Suda (Leman), İhsan Yüce (Nuri), Cengiz Sezici (Artin), İhsan Baysal (Kara Hüseyin), Erdal Tosun (Remzi), Hikmet Karagöz (manav İbo), Murat Tokmak (yetim), Birol Işın (pavyon müşterisi), Seyfettin Karadayı, Enver Dönmez, Kudret Karadağ, Nuran Yalçın, Sibel Savaşçıoğlu, Sami Hazinses, Ahmet Balıkçı, Orhan Çoban, Murat Tokmak, Cengiz Karabulut, Erol Şen,

Konu: Balıkçılık yaparak hayatını kazanan (Halil (Hakan Ural), bir gece arkadaşlarının ısrarıyla birlikte pavyona eğlenmeye giderler. Bu renkli gecenin etkisine kapılan genç, ilgiyle izlediği dansöz Zehra'ya (Serpil Çakmaklı) yakınlık duyar. Annesi ve yengesiyle mütevazi bir yaşam süren Halil, o geceden sonra Zehra'nın çalıştığı pavyonun gedikli müşterisi olur. Ne var ki Zehra'nın her pavyon kadını gibi bir belalısı vardır. Halil, şimdi bu tehlikeli dünyanın çıkmazından nasıl kurtulacaktır.

v    Safa Önal’ın senaryolarını yazdığı “Vesikalı Yarim” ve “Alnımdaki Bıçak Yarası”, Sait Faik’in bir meyhane ortamında dinlediklerinin romana (Menekşeli Vadi) aktarılmasından başka bir şey değildir. Sait Faik’in bir meyhanede sohbet ettiği arabacı Bayram, meyhanelerde tanıştığı Seher ile yaşar, onun yüzünden kavgalara karışır. Ailesini Seher yüzünden terk ettiğini ve yedi yıldır gitmediği evine götürmesini Sait Faik’ten ister ve S. Faik o gece Bayram’ın evinde kalır. Yıllar sonra yolu menekşeli vadiye düşen yazar Bayram’ı ve karısını tarlada çalışırken görürse de, Bayram yazarı tanımaz”. Lütfi Akad’ın yönetmenliğini yaptığı “Vesikalı Yarim” filminde, Halil (Bayram, Halil olmuştur) manavlık yapar. Bir gece arkadaşları ile gittiği pavyonda gördüğü Sabiha’ya (Seher) aşık olur ve işini, evini, ailesini terk edip Sabiha ile birlikte yaşamaya başlar. işsiz kalır, küçük tezgahlarda satıcılık yapmaya kalkar, Sabiha da pavyonu bırakır sonunda Sabiha Halil'in babası ile konuşup durumu öğrenince. Halil'in hayatından çıkmaya karar verir. Halil ailesine döner. Konu sonradan çeşitli yeni çevrimlerle tekrar tekrar ele alınır. Öte yandan aynı konunun işlendiği Burhan Arpad'ın “Alnımdaki Bıçak Yarası” romanında Zehra, Seher’le (Sabiha) aynı konumdadır ama daha genç olan Kazım, Bayramın (Halil) aksine bekardır. Bir akrabasının yanında, çay ocağında çalışır. Sait Faik'in öyküsü ismi de değiştirilmeden Menekşeli Vadi adıyla metne bağlı kalınarak TRT tarafından TV filmi yaplır. TRT daha sonra ki yıllarda edebiyatçılarımızdan yaptığı uyarlamalar kapsamında Sait Faik öykülerinden yapılan bir kolajda (Havada Bulut) Menekşeli Vadi Öyküsü diğer öykülerle birlikte (öyküler birbirine yedirilerek) tekrar ekrana getirir.


ALIŞIRIM (1987)


Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Sungur Esen,
Görüntü Yönetmeni: Abdullah Gürek Yapım: Burak Film/Sungur Esen, İbrahim Mertoğlu

Işık Ekibi: Selahattin İlhan, Levent Karanfil, Set Ekibi: İbrahim Özer, İbrahim Tekin, Ergun Sımsıkı, Işık Şefi: Ergun Şimşek, Jenerik: Kemal Acehan, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuar: A. Tümay Rızai, Şems Tokgöz, Armağan Köksal, Fehmi Acar, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Eşleme: Necdet Tok, Mustafa Kalkan, Metin Çeşmebaşı, Soner Şenbecerir. Negatif Montaj: Ömer Aksu, Sultan Yıldırım, Prodüksiyon Amiri: Erol Emerle, Yönetmen Yardımcıları: Faruk Turgut, Aynur Başgök, Kamera Asistanı: Mesut Çağdaş, Kurgu: Mevlut Koçak, Müzik: Elenor Plak,
Sineray Film Stüdyosunda hazırlanmıştır

Oyuncular: Hakan Ural, Harika Avcı, Ünsal Emre, Fatoş Sezer, Coşkun Göğen, Hüseyin Kutman, Erdal Tosun, Sungur Esen, Yüksel Gözen, Selçuk yalçıntaş, Fikret Fırtına,

Konu: Film, saplantı hâline getirdikleri ünlü bir şarkıcıyı kaçıran dört arkadaşın öyküsünü konu alır. Ünlü şarkıcı Harika, yaşadığı ışıltılı hayattan bunalır. Sağlık sorunları da baş gösterince tatile çıkmaya karar verir. Ancak Harika’yı saplantı hâline getiren Metin bir plân yapmıştır. Harika’yı kaçırarak bir dağ evine hapsetmeyi plânlayan Metin, plânını diğer arkadaşlarına da anlatır. Dört arkadaş Harika’yı kaçırırlar. Bununla birlikte Metin’in amacı Harika’ya zarar vermek değildir. Ancak hayalinde yarattığı Harika’nın bir yanılsama olduğunu anlayınca diğer arkadaşlarıyla çatışma yaşayacaktır. (Hasan Sakın)


ALLAH ALLAH (1987)


Yönetmen: İbrahim Tatlıses
Senaryo: Suphi Tekniker
Görüntü Yönetmeni: Kaya Ererez
Yapım: Uzman Filmcilik/Ferit Turgut, Kadir Turgut

Set Amiri: Ekrem Çınaroğlu, Aydınlatma Yönetmeni: Aslan Yıldız, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşses, Laboratuar: Şems Tokgöz, Aslan Tektaş, Matipo: Fehmi Acar, Armağan Köksal, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Senkron: Metin Çeşmebaşı, Mustafa Kalkan, Soner Şenbecerir, Kurgu: İsmail Kalkan, Negatif Montaj: Ömer Aksu, Sultan Yıldırım, Fatoş Yıldırım, Kamera Asistanı: Metin Erdoğan, Yönetmen Yardımcısı: Faruk Turgut, Ayşe Durmaz, (Sineray Film Stüdyosunda hazırlanmıştır).

Oyuncular: İbrahim Tatlıses, Melike Zobu, Neslihan Acar, Mehmet Ali Erbil, Neriman Köksal, Hüseyin Kutman

Konu: İzmir Fuarına çalışmaya giden ünlü bir türkücü (İbrahim Tatlıses), hayranı olan bir kızla (Neslihan Acar) önce telefonla konuşur, sonra da kaldığı otelin lobisinde tanışırlar. Türkücünün gerçekte başka bir kızla (Melike Zobu) ilişkisi vardır. Ne var ki çeşitli maceralardan sonra iki kızın da kardeş oldukları ortaya çıkar.Ve türkücü iki kızı da bırakıp İstanbul’a döner.


ALAMANCININ KARISI (1987)


Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Safa Önal
Kamera Çetin Gürtop
Yapım: Sezer Film/Sezer İnanoğlu

Set Şefi: Cavit Aydın, Yardımcısı: Hasan Apohan, Ayhan Taş, Işık Şefi: Gürcan Küçüker, Yardımcısı: İdris Emektar, Erdem İstanbullu, Müzik: Cahit Berkay, Renk uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Dublaj Yönetmeni: Erhan Yazıcıoğlu, Montaj, Senkron: Cevat Sezer, Negatif Montaj: Ömer Aksu, Sultan Yıldırım, Fatoş Yıldırım, Laboratuar: Şemsi Tokgöz, Aslan Tektaş, Sineray Film stüdyosunda hazırlanmıştır

Oyuncular: Hülya Avşar (Zeliha), Korhan Abay (Cemil), Coşkun Göğen (Kâmil), Tunç Parscan, Baki Tamer (Halil Dayı), Gülten Ceylan, Nuri Tuğ (Muhtar), Emin Sivas, Ahmet Açan (Köylü), Faruk Savun, Ekrem Dümer, Seyfettin Karadayı, Zeki Sezer, Dündar Aydınlı, Hakkı Kıvanç (Komiser), Gülten Ceylan, Mesut Sürmeli, Cavit Aydın, Renan Fosforoğlu, Yaşar Şener, Yalçın Akçay, Çocuk Oyuncu : Emin Sivas,

Konu: Film, 1980’lerdeki Almanya’ya işçi göçünün Türk aile yapısına verdiği zararları konu alır. Cemil, karısı Zeliha ve oğlu Ömer’i köyde bırakıp Almanya’ya çalışmaya gitmiştir. Yıllar sonra geri döndüğünde köyüne ve ailesine yabancılaşır. Okuma-yazma bilmeyen karısına Almanya’ya götürme vaadiyle boşanma evrakı imzalatır. Oğlu Ömer’i de yanına alarak İstanbul’a gider. Almanya’da tanıştığı Marta ile evlenir. Zeliha, oğlunun izini bulmak ve Cemil’e hesap sormak için İstanbul’a gelir. Namusunu koruması ve samimiyeti ile basının ilgisini çeker. Artık Zeliha’nın derdi tüm Türkiye’nin derdi olmuştur. (İbrahim Veli Sözer)

AİLE PANSİYONU (1987)




Yönetmen: Kartal Tibet
Senaryo: İlhan Engin
Görüntü Yönetmeni: Suha Kapkı
Yapım: Varlık Film /Lokman Kondakçı

Oyuncular: Adile Naşit, Taşkın Sabah, Münir Özkul, Filiz Taçbaş, Ayşen Gruda, Cenk Koray, Erol Günaydın, Eda Akyüz, Ayşegül Tezzan, Erdinç Akbaş, Hadi Çaman, Ahmet Hoşsöyler, Hadi Çaman, Erdin Akar, İ. Hakkı Şen,

Konu: Bir süre önce kocasından ayrılan yaşlı bir kadın (Adile Naşit), köşkü olmasına karşılık gene de geçim sıkıntısı içindedir. Ve çaresiz kalıp köşkü pansiyon olarak kiraya verir. Sonunda pansiyon müşterileri birbirleriyle evlenirlerken, yaşlı kadın da boşandığı kocasına tekrar kavuşur.


AFRODİT (1987)


Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo: Vural Pakel
Görüntü Yönetmeni: Mahmut Demir
Yapım: Pınar Video/Halis Şenol

Set Ekibi: Kadir Arıoğlu, Yaşar Ekinci, Recep Yılmaz, Işık Ekibi: Mehmet Varol, Yusuf Güney, Gürbüz Şengel, Prodüksiyon: Şerif Ablak, Muhittin Ayan, Çevre Düzeni: Turgut Uyanusta, Ekrem Borazan, Kamera Asistanı: Uğur Kovan, Yardımcı Yönetmen: Mustafa Mayadağ, Laboratuvar: Şems Tokgöz, A. Tümay Rızai, Aslan Tektaş, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Matibo: Fehmi Acar, Armağan Köksal, Ses Mühendisi: . Erkan Esenboğa, Kurgu Yardımcıları: Metin Çeşmebaşı, Mustafa Kalkan, Soner Şenbecerir, Negatif Kurgu: Ömer Aksu, Sultan Yıldırım, Fatoş Yıldırım, (Sineray Film Stüdyolarında Hazırlanmıştır)

Oyuncular: Banu Alkan, Sühan Baydar, Salih Güney, Atilla Ergün, Serpil Alkan, Atacan Arseven, Necdet Yakın,

Konu: Güzel ve şuh bir karısı olan arkeolog Kemal (Sühan Baydar), asistanlarıyla birlikte kazı yapmakta ve tarihi kalıntılar içinde ünlü Afrodit heykelini aramaktadır. Afrodit, Kemal'in düşlerinde bir saplantı haline gelmiştir. Bu nedenle güzel karısı Cemile'yi (Banu Alkan) gözü görmez. Kocası tarafından ihmale uğrayan genç kadın, yeniden dikkati çekmek için tüm paralarını elbiselere yatırır.

Amacı, şık ve seksi görünüp, bir Afrodit gibi yeni bir dişi kimliğine bürünmektir. Ne var ki kocası, karısının tüm elbiselerini yakar. Cemile de kocasını terk edip İstanbul'daki annesi ve kız kardeşinin yanına döner. Ve bir pastanede eski arkadaşlarından gazeteci Murat'la (Salih Güney) karşılaşır. Bir süre sonra da aralarında duygusal bir ilişki başlar. Cemile, kocasından boşanıp Murat’la evlenecektir. Ancak karısının ihanetine dayanamayan Kemal, Murat’ı öldürür.

AFİFE JALE (1987)


Yönetmen: Şahin Kaygun
Senaryo: Nezihe Araz, Selim İleri
Kamera Erdoğan Engin, Mahmut Yumuşak
Yapım: Olgun Film/Olgun Eltan

Yönetmen yardımcısı: Jan Brindizi, Çevre Düzeni: Mihri Nur, Atilla Ergür, Mete Yılmaz, Kostüm: Zepur Hanımyan, Nursel bilgin, Nazan Göçmen, Nalan Çiftçi, Makyaj: Evin Soley, Kuaför: Uğur Yaman, Müzik: Attila Özdemiroğlu, Işık: Recep Biçer, Fotoğraflar: Ayşegül Kaygun, Rüştü Güner, Jenerik Düzeni: Oktay Şener,Yapım Yönetmeni: Sadık Seveci, Yapım Görevlisi: Ayhan Hel-acılar, Işık Yönetmeni: Recep Bi-çer, Şevki Biçer, Işık Ekibi: Şevki Gezer, Salim Burgucu, Set Yönetme-ni: Erdal Sümer, Set Ekibi: Aziz Kıskanç, Recai Sümer, Sesleri Alan: Erkan Aktaş, Renk Düzenleme: Ad-nan Şahin, Labotuar: Yahya Öztürk, Baskı: Zekeriya Şahin, Negatif Montaj: Peri Okan, Kurgu Eşleme: Nevzat Dişiaçık, Muzaffer Karataş, Seslendirme Yönetmeni: Ersan Uysal, Yardımcısı: Tuncay Halıcıoğlu, Efekt: Sudi Yılmaz, (Fono Film Stüdyosunda hazırlanmıştır )

Oyuncular: Müjde Ar (Afife Jale), Tank Tarcan (Ziya), Macit Koper (Afife babası), Alev Sezer (Selahattin Pınar), Güler Ökten, İlkay Saran, Gülsen Tuncer (Afife anne), Berrin Koper, Şahika Tekand (Seniha Trepsi), Güzin Çorağan, Tayfun Çorağan, Toron Karacaoğlu, Serra Yılmaz, Nezihe Becerikli, Bülent Erbaşar, Erol Durak, Tunca Yönder, Sabriye Kara, Levent Yılmaz, Binnaz Gürses Ergin, Filiz Toprak, Orhan Gür, Sevim Çalışgir, Fatih Özses, Elif Ataöv, Fuat Köker, Betül İncedayı, Sabriye Kara, Burhan Gökhan, Ayşegül Kaygun, Mustafa Erol, Osman Çağlar, Çocuk Oyuncular: Özlem Büyükburç, Elif Çerezcioğlu, Onur Verenler: Münir Özkul, Reşit Gürzap, İsmet Ay, Konuk Sanatçılar: Tunca Yönder, Levent Dönmez, Şahan, Nejat Saydam, Bülent Erbaşar,

Konu: Sahneye ilk çıkan müslüman kadını Afife Jale'nin gerçek yaşam öyküsü. Elize Binemeciyan gibi yabancı uyruklu kadın sanatçıların tiyatro yaptıkları Osmanlıların son döneminde, Türk kızlarının sahneye çıkması yasaktır. Ama 12 yaşındaki Afife'nin tiyatroya olan sevgisi, yıllar sonra bir tutku biçimine dönüşecek ve bu baskı döneminde her tehlikeyi göze alarak sahneye çıkacaktır. Ne var ki Afife Jale'ye babası (Macit Koper), başta olmak üzere çevresi karşı çıkar. Ziya (Tarık Tarcan) adlı gençle de ilişkisi olan Afife (Müjde Ar), bir gün kolluk kuvvetleri tarafından sahneden indirilir. Genç kadına sorgulama sırasında hakaret edilir. Ama Afife, gene de yolundan dönmez ve dönemin ünlü tiyatro sanatçısı Burhanettin Tepsi'nin desteğiyle mesleğini sürdürmeye çalışır. Gene de önünde engeller vardır. Sevdiği genç Ziya, savaşa gidince Afife, yalnız kalır... Bu ara sürekli yapılan baskılar karşısında yataklara düşen Afife, bir doktor tarafından morfine alıştırılır... Bir süre sonra bestekar Selahattin Pınar'la (Alev Sezer) evlenir. Bu evlilik sanatçıya mutluluk getirmez. Ve kocasına daha fazlacı vermemek için bestekardan boşanır. Ziya, savaştan dönmüş, evlenmiş ve bir kızı olmuştur. Kızının adını, unutamadığı kadının ismini koymuştur: Afife... Ve günden güne morfin batağında çırpınan genç kadın, son bir kez Ziya’yı görmeye gider. Ve yaşamı akıl hastanesinde son bulur.

Eleştiriler:

v    Filmin finalinde enteresan bir yaklaşımla Afife Jale'nin Cahide Sonku'ya bağlanması, Sonku'nun onun bir devamcısı gibi gösterilmesi, zikretmeye çalıştığımız "aykırı" çizginin güzel bir örneği olmuş (Coşkun Çokyiğit, Bir kurban kadın, Tercüman, 11 Mart 1988)

v    Afife Jale, beyaz perdeye getirilen en çok çekilen sıkıntı belge konusundaymış. İki tane sararmış fotoğraftan başkasını bulmak hayal. Belgeler bulunmayınca da bir yaşamın yazılması, çekilmesi de olağanüstü çabalan gerektiriyor. Hiç kuşkusuz Nezihe Araz ile Selim İleri, bu belge açığını ustaca kapatmışlar (Doğan Hızlan, Afife Jale'nin fotoğrafı, Hürriyet, 13 Mart 1988)

v    Görüntü fotoğraf açısından Şahin Kaygun'un tüm ustalığını gözler önüne seren, bu açıdan her yönüyle özenilip oya oya işlenmiş bir film Afife Jale. Ama kurgu/reji açısından zayıf, eksik, biraz acemice... Gene de Afife Jale'yi fotoğraf ustası Kaygun'un ilk yönet-menlik denemesi olarak izlenmesi gereken iyi niyetli bir "sinemaya adım atış" filmi olarak niteliyoruz (Erdal Çetin, Afife Jale, Milliyet, 25 Şubat 1988).

v    "Afife Jale" tüm oyunculardan görüntü kalitesine, yönetiminden müziğine katkıda bulunan herkesin kutlanmasını gerektiren düzeyli bir çaba. Ama özellikle çok değişik bir rolde kendini yenileyen Müjde Ar'ı bence ilk kez perdede dramatik, inandırıcı bir kişilik sergileemyi başaran Tarık Tarcan'ı ve özellikle Şahin Kaygun'u kutlamak gerekir. Kaygun'la sinemamıza "auteur" olma yolunda ilerleyecek "farklı" ve has bir sinemacının geldiğine inanıyorum. Hele ikinci filmi "Dolunay"ı da gördükten sonra (Atilla Dorsay, Önemli bir yönetmen geliyor, Cumhuriyet, 26 Şubat 1988)

v    Peki hiçbir şey yok mu Afife Jale'de, seyretmeye değer,... Var tabii.. Küçük kom pozisyonlarda, bir Güler Ökten var, bir Münir Özkul var. İki gerçek virtiöz, İsmet Ay ve Toron Karacaoğlu var, vasatlıkları bile göz kamaştıran. Bir de, güzel mi güzel bir Şahika Tekand var (Orhan Alkaya, Afife Jale'nin feci akıbeti, 2000 Doğru, S.: 10, 28 Şubat-5 Mart 1988).


► Bir itiraf: sinema eleştirmenliğinden bıktım. Bunca yıl sonra hala eski "ulusal sinema" laflarını ısıtıp ısıtıp önümüze getirenler, birkaç filmden sonra kendilerini "dahi" sanıp eleştiriye inanılmaz tepkiler gösteren cici çocuklar, sağda-solda "uluslararası eleştiri Mafyası"ndan söz eden "kerameti kendinden menkul şeyh"ler... Bu işi (bilmem nereye dek?) sürdürebiliyorsam, zaman zaman da olsa önüme (önümüze) gelen sıradışı işler sayesinde... Bir Ziya Öztan'ın "Ateşten Günler"i, bir Engin Ayça'nın "Bez Bebek"i, bir Şahin Kay-gun'un "Afife Jale"si gibi filmler de olmasa. Evet, "Afife Jale".. Üzerinde onca dedikodu duyduğumuz, bir sürü spekülasyonu konu olan, yapılalı şunca zaman olduğu halde ne Antalya'ya, ne Eczacıbaşı yarışmasına katılan, gösterimi geciken, Selim ileri'nin, Müjde Ar'ın, hatta yönetmeninin bile sahip çıkmadığı söylenen "lanetli" film... Üstelik yönetmeninin daha filmleri gösterime çıkmadan bol bol konuşması, "Kamera Arkası" programında boy göstermesi, filmlerinin önüne ardına "Bir Şahin Kaygun filmi" diye yazdırması...

Evet, "Afife Jale"... Sel gidiyor, kum kalıyor, bir kez daha... Yani filmin, yapıtın kendisi... Starı, Yapımcısı, hatta yönetmeni de beğenmese, sahip çıkmasa ne yazar? Ortada güzel, çok güzel bir film var. Belki kitleleri ayağa kaldırmayacak, belki kapı pencere kırdırmıyacak, belki bir "azınlık filmi" olarak kalacak... Ama, yıllar önce bir kez daha yazmıştım, yaygın, popüler, genel geçer zevklere, onaylara karşın, "azınlık beğenisi" hakkımız "mahfuz" değil mi?

Afife Jale... "Ansiklopedilere bile girmemiş" Türk kadını, Türk tiyatrosunun adsız kahramanlarından, sahneye ilk kez (Bedia' dan bile önce) çıkmış, yürekli, sanata tutkun, ince ve kırılgan bir kadın... Tam anlamıyla bir "Belleksiz toplum" olan ve öyle de kalacağa benzeyen ülkemizde, sayısız kişilik gibi Afife Jale'yi de unutmamıza şaşılır mı? Bedia unutulmadıysa, Allah uzun ömür versin bugüne dek yaşamasına borçlu bunu... Nezihe Araz / Selim İleri ikilisi bize Afife Jale'nin trajik yaşamının dönüm noktalarını gün ışığına çıkaran, onun acı kaderini anlatan bir senaryoyla karşımıza geliyorlar. Bu iki değerli kalemden beklene-bileceği üzere, Afife'nin yaşamını yalnızca bireysel bir yazgının mutsuz öyküsü olarak anlatmakla yetinmiyor, bu öykünün dönemiyle, ülkesiyle, toplumuyla ilişkili çeşitli yanlarını da ortaya koyuyorlar. Baştan sona bir Nezihe Araz araştırmacılığıyla bir Selim İleri duyarlığının Avrupa filmleri düzeyinde bir senaryo çalışması... Ve Şahin Kaygun bu senaryoya kendi görüntü, renk, biçim dünyasını katıyor, kendi estet yanını, görsellik çabasını ekliyor. Ortaya çıkan film, "ulusal sinema" meraklıları ne der bilmem, "biraz Fransız, biraz alafranga" deyip dudak mı bükerler, son derece zevkli, estetik, kendi temposunu kurmuş, anlatımını kurmuş bir çalışma... Kısa tablolar biçiminde gelişiyor film, aşırı kamera hareketlerine, biçim oyunlarına saplanmayan, en dramatik sahneleri bile oldukça ekonomik biçimde geçiştiren, Ve Afife Jale, inanılmaz derecede kederli yazgısını sonuna dek yaşıyor. Dönemin Eliza Binameciyan gibi Ermeni kökenli ünlü oyuncularının da kışkırtmasıyla ve metresi olmayı reddettiği Dahiliye Nazırı'nın hışmıyla, Dar-ül Bedayi'den atıldığı gibi, dönemin Burhanettin (Tepsi), Şadi (Karagözoğlu), İbnürrefık Ahmet gibi özel "kumpanyaları"nda da iş bulamıyor.

Cumhuriyet sonrası durum değişmiş, kadına artık birçok hak tanınır olmuştur. Ama bu kez Afife Jale'nin mutsuzluklarla, baskıyla, uyuşturucu ve içkiyle tahrip olmuş bedeni ve aklı, düzelecek gibi değildir. Son bir ilişki, Selahattin Pınar'la olan evliliği (sanat tarihimizin hiç bilmediğimiz, oysa son derece ilginç bir yüzü), onu bir akıl hastanesinin bakımsızlığında yok oluşa doğru gitmesini önleyemeyecektir...

"Afife Jale", tüm oyunculardan görüntü kalitesine, yönetiminden müziğine, katkıda bulunan herkesin kutlanmasını gerektiren düzeyli 'bir çaba. Ama özellikle çok değişik bir rolde kendini yenileyen Müjde Ar'ı, bence ilk kez perdede dramatik, inandırıcı bir kişilik sergilemeyi başaran Tarık Tarcan'ı ve özellikle Şahin Kaygun'u kutlamak gerekir. Kaygun'la sinemamıza "auteur" olma yolunda ilerleyecek "farklı" ve has bir sinemacının geldiğine inanıyorum. Hele ikinci fılmi "Dolunay"ı da gördükten sonra...

... Oysa "Afife Jale" filminin de anımsattığı gibi, böylesine trajik bireysel yazgılar (bir toplumda kaç tanedir ki üstelik?), aynı zamanda çok önemli ve ilginç toplumsal dönüşümlerin, değişimlerin benzersiz trajiğini de içerirler... Ama bunu kavrayacak kafada olsaydık, zaten Cahide'ler meyhane köşelerine düşer, Afife'ler, bize bir sanatçı duyarlığıyla yeniden anımsatılıncaya dek "ansiklopedilere bile giremeyecek" denli unutulurlar mıydı? “Atilla Dorsay “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

ADI ÖKKEŞ (1987)


 Yönetmen: Savaş Eşici
Senaryo: Günay Kosova
Foto Direktörü Halit Aysan
Yapım: Sun Film/Erol Becerir, Fatih Pekmutlu

Özkan Işık Servisi Şef: Fevzi Eryılmaz, Işık Yardımcıları: Şemsettin Kuş, Faruk Kara, Set Teknisyenleri: Cumali Er, Cemal Ok, Sesleri Alan: Demir Arakon, Renk uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuar: Tümay Rızai, Şems Tokgöz, Armağan Köksal, Fehmi Acar, Arslan Pektaş, Kurgu: Necdet Tok Kurgu Yardımcıları: Metin Çeşmebaşı, Mustafa Kalkan, Soner Şenbecerir, Negatif Montaj: Ömer Aksu, Sultan Yıldırım, Fatoş Yıldırım, Kamera Asistanları: Mustafa Kuzu, Korhan Aysan, Prodüksiyon: Mutlu Film, Hikaye: Vural Paker, (Sineray Stüdyolaraında hazırlanmıştır )

Oyuncular: Fikret Hakan, Şebnem Acar, İ. Hakkı Şen, Ümit Acar, Rafet Kalkan, Murat Özdemir,

Konu: Bir köy ağasının oğlu cinayet işler. Olayın tanığı genç bir kızdır. Bu nedenle ağa, yanaşmasından kızı kaçırmasını ister. Kızı kaçırmak zorunda kalmasına rağmen sonunda gerçek suçlular ortaya çıkar.


ACILAR (1987)



Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Görüntü Yönetmeni: Rafet Şiriner
Yapım: Bizim Film/Behçet Nacar

Oyuncular: Güler Işık, Behçet Nacar, Eşref Kolçak, Kazım Kartal, Sümer Tilmaç, Sadettin Durak, Kenan Pars, Necati Er, Lale Öz, Kemal Bozbağ, Cemal Orhan, Çocuk Oyuncu: Şahin Nacar

Konu: Babası eşkıyalar tarafından öldürüldükten sonra dağa çıkan bir intikamı alan bir delikanlı ve bir kadının dramı.

5 Nisan 2020 Pazar

ACI HAYAT (1987)




Yönetmen: Cevat Okçugil
Senaryo: Gazanfer Dirlik , Recep Filiz
Görüntü Yönetmeni: Halil Kırlangıç
Yapım: Yaşam Film/Gazanfer Dirlik

Oyuncular: Ercan Yavuz, Pembe Mutlu, Yılmaz Köksal, Türkan Savaş, Eyüp Dirlik

Konu: Kan davası güden iki ailenin hikayesi. İki ailenin çocukları İstanbul’a kaçmak zorunda kalırlar. Buna rağmen bu kaçış bir çözüm değildir ve kanlı hesaplaşma burada da devam eder.

ACI ÇEKENLER (1987)


Senaryo ve Yönetmen: Nejat Gürsoy
Görüntü Yönetmeni: Orhan Temizkan
Müzikler: Silvana Plakçıklık
Yapım: Mersinli Film/Ahmet Mersinli

Set Ekibi: Erol Erten, Mehmet Koçuk, Işık Şefi: Hüseyin Kılıç, Hüseyin Çıra, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Renk uzmanı: Hayati Akbulut, Laboratuar: Hüseyin Kuğu, İzzet Tatlıcı, Montaj, Senkron: Mustafa Kent, Negatif Montaj: Selahattin Kılıççeken, Pro-düksiyon Amiri: Erol Deniz, Kamera Asdistanı: A. Selim Özyılmaz, Yönetmen Yardımcısı: Cüneyt Yosulçay, Müzik Direktörü: Necati Dintaş,
Yeni Stüdyoda seslendirilmiş ve Kısmet Film stüdyosunda hazırlanmıştır

Oyuncular: Küçük Demet, Yılmaz Köksal, Pembe Mutlu, Türkan Savaş, Levent Çakır, Sırrı Elitaş; Adnan Mersinli, Doğan Erdoğan, Hüseyin Peyda, Gül Endam, Cüneyt Yosulçay, Erol Deniz, Mehmet Demet,

Konu: Bir soygun sırasında hırsızlar evdeki kadına tecavüz eder. Olaydan sonra kadın kendisini asar. Daha sonra karısının ölümüne sebep olan hırsızların peşine düşen kadının kocası karısının intikamını alır.


ZEHİRLİ ÇİÇEK (1986)


Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Vecdi Uygun
Kamera: Kenan Kurt
Müzik: Ömer Şan, Bilge Şan, Cengiz Tekin
Yapım: Rana yayınları/Erol Solak

Reji Asistanı: Yiğit Uygun, Kamera Asistanı: Mehmet Solak, Set Ekibi: Fikret Günyalçın, Mahmut Söyler, Necati Hoşses, Işıklar: Mehmet Çakar (Ender Işık Servisi), Prodüksiyon Amiri: Ali Gündoğdu, Ses Çekim: Erkan Esenboğa, Demir Arakon, Montaj-Senkron: Cevat Sezer, Negatif Montaj: Ömer Aksu, Ali Ber-kan, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuar: Tümay Rızai, Şems Tokgöz, Armağan Köksal, Dublaj Yönetmeni: Sadettin Erbil, (Sineray Film Stüdyo ve laboratuarlarında hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Bilge Şan, Ömer Şan, Yusuf Sezgin, Sevim Özün, Aliye Rona, Hüseyin Peyda, Jale Öz, Cahide Adanalı, Nejat Gürçen, Hasan Demir Kaynatan, Yaşar Şener, Murat Avcı, Şadan Adanalı, Ehat Alinçe, Konuk Sanatçılar: Kemal Özkan, Hilmi Coşkun, Güneş Olcay, Küçük Yıldız: Ayşem

Konu: Trafik kazası sonrasında yüzünde iz kalan bir kadınla, onu şöhrete ulaştıran bir adamın öyküsü.

YUVAYA DÖNÜŞ (1986)

Yönetmen: Oğuz Gözen
Senaryo: Nadire Zeybel
Görüntü Yönetmeni: Mükremin Şumlu
Müzik: Kadir Şeker
Yapım: Cemal Film/Cemal Orman

Oyuncular: Gülşen Akaya, Engin Çağlar, Tugay Toksöz, Baki Tamer, Hakkı Kıvanç, Günseli Öziş, İlkay Ergin, Gül Ünal, Muzaffer Şanverdi.

Konu: Film, istemeden şarkıcı olan fakir bir kadının öyküsünü konu alır. Bir inşaatta çalışan Ekrem geçirdiği bir kaza sonucu sakat kalır. Ekrem çalışamadığı için ailesinde ekonomik sıkıntılar baş gösterir. Ekrem’in karısı Aysel bu nedenle çalışmak zorunda kalır. Aysel bir gazino sahibinin yaşadığı evde işe başlar. Burada sesinin güzelliği fark edilen Aysel şöhrete kavuşma şansı yakalar. Ancak kayın pederinin oynadığı bir oyun yüzünden Aysel’in mutluluğu gölgelenecektir. (Hasan Sakın).

YOKSUL (1986)


Yönetmen: Zeki Ökten
Senaryo: Umur Bugay
Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz
Yapım: Şeref Film/Şeref Gür

Yönetmen yardımcıları: Yavuzer Çetinkaya, Melahat Cengiz, Zeki Demirkubuz, Memet Ulukan, Kamera Asistanları: Necdet Kaygun, Ercümen Süngü, Yapım Yönetmeni: Yusuf Niş, Yapım Görevlisi: Veli Selman, Işık Yönetmeni: Recep Biçer, Işık yardımcıları: Salim Burgucu, Ramazan Akgül, Set Görevlileri: İsmail Kündem, Enver Kündem, Montaj-Senkron: Nevzat Dişiaçık, Muzaffer Karataş, Seslendirme Yönetmeni: Ersan Uysal, Sesleri Alan Erkan Aktaş, Renk Düzenleme: Adnan Şahin, Baskı: Zekeriya Şahin, Laboratuar: Yahya Öztürk, Negatif Montaj: Peri Okan, (Fono Film Stüdyosu’nda düzenlenmiştir.)

Oyuncular: Kemal Sunal, Şehnaz Dilan, Yaman Okay, Kerem Yılmazer, Fatoş Sezer, İsmet Kazancıoğlu, Güzin Çorağan, Avni Yalçın, Cihat Tamer, Kutay Köktürk, Nurettin Şen, Eray Özbal, Erol Özkök, Mustafa Suphi, Nedim Doğan, Mehmet Gülerbaşlı, Cen-giz Sezici, Osman Cavcı, Sevgi Erbaş, Nedim Doğan,

Konu: Tahtakale'nin içinde bin bir dolabın döndüğü gizemli hanlardan birinin çaycısı Yoksulun hikayesi. Mal sahibinin vekili olarak bütün odaların, yazıhanelerin kirasını toplayan, mal sahibine az gösterip aradaki farkı cebe atan Süleyman'ın emrinde çalışıyor. Süleyman, aynı zamanda yüksek faizle tefecilik yapan tüm bir üçkağıtçı. Ama bu koca handa kim üçkağıtçı değildir ki?. Her kapının ardında bir dümen döner. Bir oyun tezgahlanır, bir dram yaşanır...

v    Mal sahibinin "vekili" olarak bütün odakların, yazıhanelerin kirasını toplayan, mal sahibine az gösterip arada ki farkı cebe atan Süleyman'ın emrinde çalışıyor Yoksul... Süleyman, aynı zamanda yüksek faizle tefecilik yapan tam bir üç kağıtçı. Ama bu koca handa kim üç kâğıtçı değildir ki? Her kapının ardında bir dümen döner, bir oyun tezgâhlanır, bir dram yaşanır... Bir telefonla çapraz kur, döviz/altın hesaplarından servet vuranlar, görmedikleri malı ondan alıp buna salanlar, garsoniyer gibi kullandıkları küçücük yerde sekreteriyle kırıştıranlar... Trikotaj atölyelerinde duvarlarda asılı "artist resimlerinin arasında parlak yarınlar ve "beyaz atlı şövalyeler" (yani zengin kocalar) bekleyen kenar semt kızları, kadın bacağı dikizleyen yeni yetmeler, namazında niyazında ardiye sahipleri... Tahtakale'deki bu han, günümüz İstanbul’unun, giderek Türkiye’sinin bir mikro kozmosudur sanki, oldukça hüzünlü bir şarkı gibi seyreden "ekonomik hamlemizin acıklı bir iz düşümüdür... Ve Yoksul, bu her şeyi görüp her şeyi algılayan, saf görünüşü ardındaki cin gibi halk çocuğu, her ne kadar sevdiği kızın kendisine attığı "madiği" anlayamazsa da ve her ne kadar sözüm ona iyi yürekli Kerim Beyin önerdiği "fifty-fıfty"den yüz-de 33 'e dek düşen bir hisseye ancak sahip olabilse de, sonunda onca dersin boşuna olmadığını kanıtlar ve defteri dürülen Süleyman'ın yerine, çay ocağının sahibi, kendi işinin "patronu" olur

Zeki Ökten'in "Yoksul"u sanki günümüz Türkiye'sinin ekonomik kargaşasına, liberalizmi ne yapıp edip "köşeyi dönmek" diye yorumlayan anlayışa, alaturka ve arabesk motiflerle bezeli yerli kapitalizme ayna tutan bir küçük film... Sevimli, sıcak, iyi niyetli.,. Ama biraz fazla "küçük", biraz aşırı alçak gönüllü bir film bu,.. Ele aldığı ilginç motifleri gerektiği gibi sergileyemiyor, zaten 80 dakikada vermesi de buna zaman bırakmıyor... Günümüz Türkiye'sinde sinemanın ekonomiyi anlatması yönünde, "Faize Hücum" gibi bir başyapıt vermiş olan Ökten için, bu kadarı aşama değil... Ama haksızlık etmeyelim, "Yoksul", doğru, bir proje, çok şey söylemek isteyen bir film değil... Ancak söylediğini iyi söyleyen, sanki tüm 80'ler Türkiye'sini bir küçük hanın içine sığdırmasını bilmiş bir tipik olmayan bu Kemal Sunal filmi, Sunal’a da, hemen tüm oyunculara da (Ökten'in iyi bilinen oyuncu yönetimi sayesinde) usta işi kompozisyonlar çizmek fırsatını getirmiş..

YIKILMIŞIM BEN (1986)


Yönetmen : İbrahim Tatlıses
Senaryo: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: Kaya Ererez
Yapım: Emek Film/Nazmi Özer

Oyuncular: İbrahim Tatlıses (Yusuf), Necla Nazır (Cennet), Deniz Akbulut (Zeynep), Aslan Altın, Nur İncegül (Şermin), Ümit Yesin, İhsan Devrim (Cemil Ceritlioğlu), Çocuk Yıldız: Burçin Terzioğlu (d.1980)

Konu: Filmde, yıllar sonra bir çocuğu olduğunu öğrenen bir adamın hikâyesi anlatılır. İki çocuğu olan Yusuf, kayınpederi Cemil Bey’in şirketinde çalışır. Bir yandan da kendi şirketini kurmak ister. Bu isteğini Cemil Bey’e bildirmek için hazırlık yapar. Ne var ki o gün eski sevgilisi Cennet’ten bir telefon alır. O gün Cennet ile buluşan Yusuf, yıllar önce bir çocuğu olduğunu öğrenir. Cennet, yıllardır gizlediği oğlunu artık Yusuf’a vermek ister. Bir oğlu olduğunu öğrenen Yusuf, hayatını değiştirmek zorunda kalacaktır. (Meltem İşler Sevindi)