PİANO PİANO BACAKSIZ (1990)
Senaryo ve Yönetmen: Tunç
Başaran (Kemal Demirel'in "Evimizin İnsanları" isimli kitabından
uyarlama) Görüntü Yönetmeni: Colen Molinier Müzik: Can Kozlu Yapım:
Çiçek Film/Arif Keskiner, Jale Onanç Editör: Veli Akbaşlı, Kurgu:
Veli Akbaşlı, Yardımcı Yönetmen: Jale Başaran, Kamera Asistanı: Kemal
Şanlı, Negatif Kurgu: Tamer Eşkazan, Film Baskı: Ayhan Şen, Uğur
Orbay, Işık Şefi: Nezir Yücel, Berzan Yücel, Ses Kayıt: Tuncer
Aydınoğlu, Seslendirme Yönetmeni: Erhan Yazıcıoğlu,
Oyuncular: Rutkay
Aziz (Kerim), Emin Sivas (Kemal), Serap Aksoy (Kamile), Ayşegül Ünsal (Feriha),
Yaman Okay (Hızır), Taner Barlas (Senayi), Yalçın Güzelce (Hasan), Meral
Çetinkaya (Münevver), Özcan Özgür (Abdurrahman), Suna Selen (Sıdıka), Meriç
Başaran (Ulviye), Cemal San, Sabriye Kara (Asiye), Müşfik Kenter (Büyük Kemal),
Menderes Samancılar (Tevfik), Mustafa Göçmen
KONU: 1940'lı yıllarda 'dışarıda' Dünya
Savaşı tüm hızıyla sürerken, İstanbul'daki eski bir konağın odalarında yaşayan
yoksul ailelerin sıcacık öyküsü. Sıkıntı diz boyudur, ekmek karneye
bağlanmıştır ama kahramanlarımız gene de güler yüzlü ve umutludur, çünkü her
birinin geleceğe ilişkin düşleri vardır. O iyi insanlar ve yaşadıkları, sekiz
dokuz yaşlarındaki bir çocuğun gözünden aktarılır.
Tunç Başaran'ın
"Uçurtmayı Vurmasınlar"m ardından bir kez daha büyüklerin dünyasını
anlamaya çalışan bir çocuğu başköşeye oturttuğu "Piano Piano
Bacaksız", Kemal Demirel'in 1985'te yayımlanan "Evimizin
İnsanları" adlı romanından uyarlama.
Annesi
Kerime ve babası Kumarcı Hasan'la birlikte yaşayan Kemal, konaktakilcrin neşe
kaynağıdır. Mahallenin açık hava sinemasında çalışarak harçlığını çıkarmaya
çalışan, ayağı çıplak, gömleği yırtık küçük çocuğun hayallerini, satın alacağı
gıcır gıcır çizmeler süslemektedir. Konakta yaşayanların umudu olan dayısı
Kerim onun gözünde tam bir kahramandır, çünkü yaşanan sefalete son verecek tek
insandır. Kendi dünyasında yaşayan biraz garip bir adam olan Kerim'in
düşlerinde ise İtalya'ya gitmek vardır. Bir de 'Hızır' dolaşır ortalıkta, en
lazım olduğu anlarda yetişen... 10. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde En
iyi Yönetmen ödülünü Fehmi Yaşar'la ("Camdan Kalp") paylaşan Tunç
Başaran, "Çoğu insanın şans yıldızı gökyüzündeyken küçük Kemal'in yıldızı
eski konağın bahçesinde bulunan kör kuyunun içindedir. İnsanın yoksulu, üstelik
Kemal gibi küçük bir çocuksa, barıştan yana, umuttan yanadır" diyerek
tanımlar filmin başkarakteıini. Kemal'in babasıyla birlikte yatağın
yünlerini havaya atışı ya da hamur alması için verilen beş kuruşla beş kuruşluk
bir pastanın karşısında nefis mücadelesi vermesi, filmin unutulmaz
sahnelerindendir. Müşfik Kenter'in anlatıcı olarak sesiyle, Neşet Ruacan'ın
müzikleriyle hayat verdiği "Piano Piano Bacaksız"da Rutkay Aziz'in,
Kamile Teyze rolündeki Serap Aksoy'un, Hızır rolündeki Yaman Okay'ın ya da
çalınan tavuğunu geri almaya çalışan Sıdıka Hanım'ı canlandıran Suna Selen'in
katkıları da yüksek düzeydedir. Genellikle kapalı mekanda geçen, şehri, konağın
çevresini bile geniş geniş göstermeyen film, Kemal Demirel'in hüzünlü bir
iyimserlikle örülü masalsı romanını beyazperdeye neredeyse bire bir aktaran
Tunç Başaran'ın edebiyat uyarlamalarındaki başarısını bir kez daha gözler önüne
serer. (T.A.) Sinema En İyi Yüz Film.
►
1940'larda İstanbul' da eski bir konakta, her biri bir başka odada yaşayıp
giden kişiler. Çevrede savaş, yokluk, karne... Yoksulluk ve sıkıntı... Ama asla
umutsuzluk değil. Çünkü herkesin kendine göre düşleri, geleceğe dönük ufak da
beklentileri var. Roman (ve film), tüm bunları yaşayan, gözleyen 89 yaşındaki
bir çocuğun gözleriyle anlatılmış.
Yakın
geçmişin, özellikle savaş gibi karmaşık dönemlerin, o dönemi çocuk gözleriyle
yaşayanlarca anlatılması. ..
Tunç
Başaran'ın filmi, kuşkusuz tüm bu beklentiyi tam olarak karşılamasa da,
romanının temel özelliklerini, umut ve iyimserliğini korumuş, dahası perdede
olgun bir sinema diliyle yeniden yaratmış.
Film, hemen hemen tümüyle
Uçurtmayı Vurmasınlar'da da egemen olan 'pembe' bir bakışla, belirgin bir
iyimserlikle anlatılmış...
Bu eleştirilebilir (Nitekim Uçurtmayı
Vurmasınlar'da da eleştirilmişti). Ama Tunç Başaran'ın dünyası bu, onun dünyaya
bakmak için seçtiği gözlükler, seçtiği çerçeve... Bu kişisel tavra, bu bireysel
seçime nasıl karşı çıkarsınız? Başaran'ın naif ve iyimser dünyasına
katılabildiğiniz ölçüde (ki Uçurtmayı Vurmasınlar'da bu katılış oldukça geniş
olmuştu) sevebileceğiniz ve izleyebileceğiniz düzeyli bir film Piyana Piyano
Bacaksız; oyuncularının iyi seçimi ve yönetilişiyle de dikkat çeken ve ayrıca
göz dolduran bir 'nostaljik sinema' denemesi ... “Atilla Dorsay, “Sinemamızda
Çöküş ve Rönesans Yılları” syf, 128”
& 1940'lı
yıllarda 'dışarıda' Dünya Savaşı tüm hızıyla sürerken, İstanbul'daki eski bir
konağın odalarında yaşayan yoksul ailelerin sıcacık öyküsü. Sıkıntı diz
boyudur, ekmek karneye bağlanmıştır ama kahramanlarımız gene de güler yüzlü ve
umutludur, çünkü her birinin geleceğe ilişkin düşleri vardır. O iyi insanlar ve
yaşadıkları, sekiz dokuz yaşlarındaki bir çocuğun gözünden aktarılır.
Tunç Başaran'ın
"Uçurtmayı Vurmasınlar"m ardından bir kez daha büyüklerin dünyasını
anlamaya çalışan bir çocuğu başköşeye oturttuğu "Piano Piano
Bacaksız", Kemal Demirel'in 1985'te yayımlanan "Evimizin
İnsanları" adlı romanından uyarlama.
Annesi Kerime ve babası Kumarcı Hasan'la
birlikte yaşayan Kemal, konaktakilcrin neşe kaynağıdır. Mahallenin açık hava
sinemasında çalışarak harçlığını çıkarmaya çalışan, ayağı çıplak, gömleği
yırtık küçük çocuğun hayallerini, satın alacağı gıcır gıcır çizmeler
süslemektedir. Konakta yaşayanların umudu olan dayısı Kerim onun gözünde tam
bir kahramandır, çünkü yaşanan sefalete son verecek tek insandır. Kendi
dünyasında yaşayan biraz garip bir adam olan Kerim'in düşlerinde ise İtalya'ya
gitmek vardır. Bir de 'Hızır' dolaşır ortalıkta, en lazım olduğu anlarda
yetişen... 10. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde En iyi Yönetmen ödülünü
Fehmi Yaşar'la ("Camdan Kalp") paylaşan Tunç Başaran, "Çoğu
insanın şans yıldızı gökyüzündeyken küçük Kemal'in yıldızı eski konağın
bahçesinde bulunan kör kuyunun içindedir. İnsanın yoksulu, üstelik Kemal gibi
küçük bir çocuksa, barıştan yana, umuttan yanadır" diyerek tanımlar filmin
başkarakterini Kemal'in babasıyla birlikte yatağın yünlerini havaya atışı ya da
hamur alması için verilen beş kuruşla beş kuruşluk bir pastanın karşısında
nefis mücadelesi vermesi, filmin unutulmaz sahnelerindendir. Müşfik Kenter'in
anlatıcı olarak sesiyle, Neşet Ruacan'ın müzikleriyle hayat verdiği "Piano
Piano Bacaksız"da Rutkay Aziz'in, Kamile Teyze rolündeki Serap Aksoy'un,
Hızır rolündeki Yaman Okay'm ya da çalınan tavuğunu geri almaya çalışan Sıdıka
Hanım'ı canlandıran Suna Selen'in katkıları da yüksek düzeydedir. Genellikle
kapalı mekanda geçen, şehri, konağın çevresini bile geniş geniş göstermeyen
film, Kemal Demirel'in hüzünlü bir iyimserlikle örülü masalsı romanını
beyazperdeye neredeyse bire bir aktaran Tunç Başaran'ın edebiyat uyarlamalarındaki
başarısını bir kez daha gözler önüne serer. (T.A.)