Powered By Blogger

22 Ocak 2023 Pazar

 

EJDER KAPANI (2009)

 Yönetmen: Uğur Yücel, Senaryo: Kubilay Tat , Görüntü Yönetmeni: Tolga Kutlar, Müzik: Soner Akalın, Yapım: TMC / Erol Avcı Kurgu: Ulaş Cihan Şimşek, Sanat Yönetmeni: Gülay Doğan, Genel Koordinatör: Güzide Balcı, Reji ve senaryo asistanı: Can Yücel, Yardımcı Yönetmen: Ahmet Uygun, Uygulayıcı Yapımcı: Menderes Demir, Ses Tasarım ve Mix: Burak Topalakçı, Ses: Boris Trayonov, Koordinasyon: Mehtap Köroğlu, Kameraman: Burak Kanbi, Focus Puller: Ahmet Münür Gürsoy, Işık Şefi: Kenan Kolla, Sanat Yönetmeni yrd.: Tolga Pakman, Kostüm Sorumlusu: Şenay Doğan Çıtak, Sponsor Sorumlusu: Billur Özdemir, Gözde Ceyhan, Celal Demir, Adnan Demir, Dövüş Kareografı: Cemil Uylukçu, Hayvan Eğitmeni: Bora Erbek, Ulaşım: Pan Nakliyat, Yapım Ekibi: Aslı Çokok, Seyra Tüysüzoğlu, Ercan Sönmez, Emrah Göçen, Hasan Gündüz, Dorukhan Erdoğdu, Murat Toprak, Neslim Topaloğlu, Onur Kesklin, Kamera Opretörü: Burak Kanbir, 2. Kamera Asit.: Ali Murat Altınışık, 3. Kamera Ast.: Ersin Gök, Focus Puller : Cem Koray Erçilin, Işık Şefi: Kenan Kolla, Işık Asistanları: Kermal Özler, Attila Erdem Ermiş, Burak Parlak, Hamit Uzun, Set Amiri: Adnan Aydın, Set Ast.: Ülgen Bağlar, Muharrem Öztürk, Bora Kaantaylan, Kadir Kazazi, Bahri Uzun

 Oyuncular: Uğur Yücel (Çerkez), Kenan İmirzalıoğlu (Akrep Celal), Nejat İşler (Ensar), Berrak Tüzünataç (Ezo), Ceyda Düvenci (Cavidan Sonay), Ayşe Nil Şamlıoğlu (Ensarın Annesi), Ozan Güven (Remzi), İlker Aksum (Doktor), Sırrı Süreyya Önder (Asayiş Şube Müdürü), Ezgi Mola (Ensar Karısı), Sanem Öge (hemşire), Kemal Topuz (Kötü Adam), Bülent Yaşık, Ahmet Mümtaz Taylan (Müsteşar), Hakan Boyav (Adli Muhabir), Ezgi Mola (Ensar ın Kız Kardeşi), Kadir Kandemir (Kamer), Ayhan Çamiroğlu, Barış Kaçklar (Ensar Kardeş), Adnan Demir (Ensar Baba), Hilmet Kömürcü (okul müdürü), Osman Çamyurdu (Hamit), Barış Küçükgüler (Müsteşarın Oğlu), Doğan Keçin (Hamid adamı), Bülent Keser (Hamit adamı), Banu Coşkun (müsteşar eşi),m Barış Küçükgüler (müsteşar oğlu), Cedren Hindistan (mezardaki Kız), Nuran Paro (yaşlı kadın), Ozan Çapa (uyuşturucu satıcısı), Adil Sak (pavyon koruma), Ahmet Koraltürk (komiser), Uraz Kaygılaroğlu, Bora Koçak, Müdür Yardımcıları: Serdar Çakmak , Erol Yeşilbaş,

 Konu: Komando olarak askerlik görevini yapmakta olan Ensar (Nejat İşler) askerliğini bitirip evine döndüğünde ailesinden kötü haberi alır. Küçük kız kardeşi, eski bir hükümlü ve aynı zamanda bir akıl hastası olan pedofil tarafından tecavüze uğradıktan sonra intihar etmiştir. Ensar bunun intikamını almak isterken yolu cinayet masası baş komiseri Akrep Celal (Kenan İmirzalıoğlu) ile kesişir. Akrep Celal, Ensar’ın intikam almak istediğini bildiğinden nefesini ensesinde hissettirmeye ve onu engellemeye kararlıdır. Diğer yandan baş komiser Abbas (Uğur Yücel) emekliliğine kalan son bir ayını masa başında geçirmek ve mümkün mertebe pavyon şarkıcısı sevgilisi Cavidan (Ceyda Düvenci) ile beraber olmak istemektedir. Afla salıverilmiş pedofiller bir seri katil tarafından korkunç şekillerde katledilirken; baş komiser Abbas, Akrep Celal ve stajyer Ezo (Berrak Tüzünataç) katili durdurabilmek için canlarını ortaya koymaktan çekinmeyeceklerdir!

 Türkiye’de bu işi kotarabilmenin güçlüklerinden sanırım bahsetmeme gerek yok. İşte bu sebeplerden ötürü senelerdir bu konuda önümüze konulmuş iyi bir örnek yoktu. Uğur Yücel, Ahmet Ümit (polisiye roman yazarı) ile birlikte 2001 yılında devlet televizyonunda gösterilen bir televizyon dizisi olan Karanlıkta Koşanlar’ı çekmişti. Sayesinde Ahmet Ümit ve Uğur Yücel’i daha yakinen tanıma şansına eriştiğimiz bu dizi, zamanının oldukça ötesinde bir iş sergilemiş (bir diğer zamanının ötesindeki dizi için “Sır Dosyası – 1999″) ve bu türü sevenler açısından ilginç bir deneyim sunmuştu. Tüm bu bilgileri bir araya getirdiğimizde gün ışığına çıkan şey büyük bir beklentiydi. Sinemada, bir film gösterime girmeden evvel seyircide beklenti oluşturabilmek, onun ilgisini cezp edebilmek oldukça önemlidir fakat bunun bazı handikapları da vardır. En önemlisi, beklenti arttığından seyirci hiçbir şeyden memnun olmayabilir, türe yabancılık çektiği anda bile filmi reddedebilir.Bu ufak eki de yaptıktan sonra aynı minvalde devam edelim. Film çekilmeye başladığından bu yana oldukça ses getirmişti. Bunun birkaç ayağı vardı. En önde geleni erkek egemen oyuncu kadrosunda son zamanlarda gözde olan iki buçuktan üç buçuk aktörün yer almasıydı. Ülkemiz şartlarında Kenan İmirzalıoğlu ve Nejat İşler hem sinemada hem de televizyonun sihirli ekranlarında en çok görülmek istenen aktörlerin başında geliyor. Bunların yanına yine gençlerin hayranı olduğu Ozan Güven montesi ile iki buçuk tamamlanmıştı. En nihayetinde yönetmen koltuğuna oturup, diğer yandan filmin ağır ağabeyi rolünde yer alacağı en başından belli olan Uğur Yücel gibi garip bir şöhrete sahip (filmografisi sanıldığı kadar kalabalık olmasa da, bam teline vuran rollerin ve filmlerin sahibi olması hasebiyle) bir ismin yer almasıyla birlikte serüven başlamıştı. Diğer ses getiren şey ise teaser ve fragmanla ortaya çıkan ve basılı/görsel her türlü yayında oldukça uzun süre yer bulan sevişme sahnesiydi. Ayrıca kovalamaca sahneleri için Fransa’dan özel bir ekibin getirilmiş olması alevi harlamaya devam etmişti.

 Bu kadar övgü dolu sözlerden sonra makaranın dönmeye başlaması gerekiyor zannımca ve sanırım dönecek de. Film makarası dönmeye başlamasıyla yenilikçi sayılabilecek bir şekilde film başlıyor ve… İşte o noktada ucuz bir B sınıfı film havasındaki aksiyon/çatışma sahnesi gözler önüne seriliyor. Bombaların havai fişek misali patladığı bu uzun tutulmuş neye hizmet ettiği filmin sonuna kadar sorgulanacak olan sahneler bittiğinde açıkçası insan “Hayır, olamaz” demekten kendini alamıyor. Neyse ki film çabuk toparlanıyor ve karakterleri tanıma olayına girişiyor. Oldukça etkileyici bir sorgulama sahnesi var. Kenan İmirzalıoğlu’nun oyunculuğunu genel mânâda etkileyici bulmuyor olsam bile bu sahnede parladığını söylemek gerekiyor. Zaten film boyu en parlak oyunculuk bir bu sahnede ve ilginçtir bir de sevişme sahnesinde mevcut. Buradan sonra tempo sorunları olsa bile genel itibariyle derli toplu gidermiş gibi yaparken tekrar yalpalıyor. Filmin sonuna kadar da bu şekilde devam ediyor. Kâh iyi giderken, kâh kötüleşiyor. Yeri geliyor komik durumlara düşüyor.

 Buna yol açan ve film bitene kadar yakanızı bırakmayacak olan “sarkan” kısımlar bir azalıp, bir çoğalırken doğal olarak filmin içine girme kabiliyeti sınırlandırılmış oluyor. Sarkan derken bunu biraz açmam gerek sanırım. Filmde ne amaca hizmet ettiği bilinmeyen çok fazla bölüm var. Karakterin yapısına uymayan, orada olmasına anlam verilemeyen bu sahneler muhtemelen kafa karıştırmak, ilgiyi başka yönlere de çekebilmeyi başarmak için yerleştirilmiş. Lakin amaca hizmet etmiyorlar!

 Hemen bu noktada senaryoya değinmek gerekiyor. Polisiye, cinayet ve gerilim triosundan oluşan sacayakları çok katmanlı bir düzlemde yerleştirilmek istenilmiş. Bu nasıl ki okunduğunda anlamsız ve karışık geliyorsa filmde de aynı şekilde. Filmi henüz izlemediğim zamanlarda bile filmin bilinmezinin senaristi (Kubilay Tat) olduğunu çeşitli ortamlarda dile getirmiştim. Maalesef görülüyor ki endişelerimde haksız sayılmazmışım. Ülkemizde pek örneği olmayan bir türün en önde gelen isimlerinden sayılan Ahmet Ümit kitaplarında da olan bu sorun, anlaşılan dimağımıza yapışmış. Umarım bu kekremsiliğe yol açan sorunu en kısa zamanda çözebilir ve ağzımızı tatlandırırız.

Yönetim açısından da durum çok farklı değil. İçgüveysinden hallice olan bu birleşim oyunculuklardaki “nispeten” iyi olma durumuyla örtülmüyor ama sanat yönetimi ve makyaj konusundaki mükemmele yakın işler sayesinde durum kotarılabiliyor. Hemen beri yanında ise görsel anlamda tam bir bilindik ortam yaratılmış. Klostrofobik olsun denilerek güneşi saklayan ve bizi ağlayan gökyüzüne mahkûm eden film aslında doğru tercihi yaparken, bunu çeşitlendiremediği ve cinayetlerdeki atmosferlerde çok yakın bir tadın ötesine geçemediği için ortaya Uğur Yücel’in yönettiği bir Türkişi Seven (Yedi) çıkmış. Bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğuna dair tam net bir duyumsama yaşayamıyorum açıkçası. Ne de olsa oradaki ortamın en benzer şekliyle yaratılmış olması bile filmin işleyişine önemli ölçüde yarar sağlıyor ve daha önemlisi genel mânâda sırıtmıyor. Bu yüzden bunu görmezden gelmek mümkün ama aklımızın bir köşesinde yer alması zaruri. Bizi bu ortamdan mümkün mertebe kurtaran etmenin müzikler ve dış sesler (bazı noktalarda rahatsız etse bile) olduğunu da eklemek gerekiyor. Değinemediğim bir eksik nokta kaldı. Etnik olarak ülkemiz oldukça çeşitli ama gelin görün ki filmlerde belli kalıptaki vatandaş tiplemeleri dışına çıkılamıyor. Antepli komiser tiplemeleri niyeyse bana baygınlık geçirtiyor. Bu bakımdan Abbas başkomiser başlangıçta enteresan bir profil çizerken, Uğur Yücel’in garip bir tonda seslendirme yapması ve hatta arada yapmaması neticesinde o karakter de güme gidiyor. Sesine hakim olabilme noktasında Kenan İmirzalıoğlu’nu bir kez daha takdir ettim. Film ara verdiğinde acaba bu adama fazla yükleniyor ve yeteneğinin kısıtlı olduğunu düşünürken hata mı ediyorum diye hayıflanmaktan geri durmadım. Yine de görüşüm hâlâ ortalama bir oyuncu olduğu yönünde.

 Saraydan kız, önümüzden ziyafet kaçırmaca:

Karma türü ve sonuna kadar çarpık işleyen dişlileriyle Amerikan/Türk kırması ilerleyen filmi her şeye rağmen kabullenmeye hazırdım aslında. Vurucu ve/veya zeki bir sonla tam bir “doyumsama” yaşamam işten bile değildi. Lakin bu ortaya çıkmıyor, tam tersine türün takipçileri tarafından filmin orta kısımlarında tahmin edilebilen bir sona doğru adım adım ilerliyor… Makûs talihin bacağını kıramayanlar arasına adını yazdırmış oluyor. Bunun sonucu olarak masada envai çeşit yemek varken, seyirci olarak doymadan güzel bir müzik eşliğinde alelacele masayı terk etmek zorunda kalıyoruz. Neyse ki hala sinemalarda “frigo” satılıyor da ağzımızı tatlandıracak bir şeyi filmin sonunda bile olsa yiyebiliyoruz .

 Aslında özel ilgimden ötürü söyleyebileceğim daha çok fazla söz var ama bunun yerine burada son birkaç cümle ile noktayı koymak daha iyi olacak gibi. Gerilim, polisiye ve seri cinayet konusuna ilgi duyanlara filmi görmelerini tavsiye ederim. Lakin türe ilgi duymuyor, üstelik kan ve vahşetten rahatsız oluyorsanız bu filmin size göre olmadığını söylemem lazım. (Suat Demirel, www.bakiniz.com)

FİLMİ İZLE 


 DERSİMİZ ATATÜRK (2009)

Yönetmen: Hamdi Alkan, Senaryo: Turgut Özakman, Müzik: Burcu Güven, Aydın Sarman, Görüntü Yönetmeni : Ferhat Öçmen, Yapım: Birol Güven Kostüm Tasarım: Umay Korgül Yapım Koordinatörü: Yiğit Umurhan, 2. Yönetmen: Ali Bilgin, Işık Asistanı İbrahim Demir, Cast Sorumlusu : Zeynep Uyumaz,

 Oyuncular: Halit Ergenç (Atatürk), Çetin Tekindor (Tarihçi Dede), Batuhan Karacakaya (Mert), Doğa Rutkay (Latife Hanım), Sinem Öztürk (Öğretmen), Bülent Emin Yarar, Tolga Savacı, Canan Hoşgör, Mehmet Auf, Şahin Sekman, Bülent Çetinaslan, Münire Apaydın (Afet İnan), İpek Tugay, Uğur Dündar, Ercüment Balakoğlu, Fırat Can Aydın, Nilgün Kasapbaşoğlu, Sennur Kaya, Engin Yüksel,

 Konu: İlkokul 5. sınıfta okuyan bir grup çocuğun, Atatürkü daha iyi anlamaları için verilen ödevle başlar. Bu ödev onlar için Atamızın yaşamına ve Ülkemizin Kurtuluş öyküsüne yapılacak uzun ve öğretici bir yolculuk olacaktır. Bu yolculukta onlara önderlik edecek olan çocuklardan birinin ödüllü tarihçi Dedesidir. Ama bu Dede diğer tarihçilere hiç benzememektedir. O, tarihi sıkıcı bir geçmiş olarak anlatmaktan çok uzaktır sanki fantastik bir dünyanın tarihçisidir. Çocuklara Mustafa Kemalin çocukluğunu, okul hayatını, askerlik kariyerini anlatır. Onları Kurtuluş Savaşının en önemli cephelerine götürür, dünyada eşi görülmemiş bir direniş gösteren Türk halkının eşsiz kahramanlarıyla tanıştırır. Cumhuriyetin kuruluşuyla yoktan var edilen ülkenin emeklerini ve Atanın hayran olunası insani özelliklerini bazen canlandırmalar, bazen de tarihten gelen fotoğraf ve videolarla öğretir.

 Yavuz Sezer/ sinema.ekolay 22.03.2010

Bir iki yıldır, yapılmayan bir iş yapılıyor: Mustafa Kemal Atatürk’ü ve yaptıklarını anlatmak için filmler çekiliyor…

 Daha önceleri batı sinemasının bu işi kotarabileceğini düşünegeldik. Ancak zamanla Türk sineması da bir çizgiye geldi oturdu. Tabii daha çok sinema altyapısı anlamında.

 Turgut Özakman; “ Birliğimizi, dirliğimizi, geleceğimizi korumak için büyük küçük, kadın erkek herkese doğru, gerçek Atatürk'ü anlatmak zorundayız. Okulda, ailede, iş yerinde, basında, televizyonlarda, radyolarda, yurt dışında, her yerde, herkese. 'Dersimiz: Atatürk' bu büyük ödevin bir adımıdır. ”

 Senaryosunu "Şu Çılgın Türkler" ve "Diriliş" kitaplarıyla fırtınalar estiren, Atatürk'ü ülkemizde en iyi araştırmış, en iyi anlamış yazarlardan olan Turgut Özakman’ın kaleminden çocuklara Atatürk dersi...

 Evet, film kendi içeriğinde de söylendiği gibi, bir sunum için hazırlanma isteğinden yola çıkıyor. Bu sunum ilköğretim öğrencileri tarafından, okullarında yapılacak bir sunum.

 Bu sunumu, Atatürk’ün yaşamı ve yaşadıkları aksına oturtarak yürümüş senaryo. Turgut Özakman, TRT’deki görevlerinden bu yana bir fikri iletme konusunda, nasıl kalem oynatılacağını bilen ve öğreten bir kişidir. TRT’de yetiştirdiği insanlardan bir kısmı, daha sonra reklam dünyasında kalemleriyle yer almışlardır.


Ancak, bütün sevgi ve saygıma rağmen şunu söylemeden yapamayacağım. Senaryo yazılımının tekniğini bilmek ile film yapmak aynı şeyler değildir. Bütün Atatürk filmleri için söylediğim şeyi bu film için de söyleyeceğim. Bir kişinin yaşamının tümünü film yapmaya kalkmayın. Yapacaksanız da bunu kısımlara bölüp öyle yapın.

 Yani... Sadece “ İlk Meclisin Toplanması”yla ilgili bir film yapın. Sadece “ Harf Devrimi”yle ilgili bir film yapın. Sadece “ 30 Ağustos Zaferi”nin oluşumuyla ilgili bir film yapın. Bunları yaparken de, günün şartlarını, Osmanlı ve diğer devletlerin durum ve konumlarını, dünya konjonktürünü, vs gibi unsurları içine katın ki; o dönemi bilmeyen kişiler, konuyu ve durumu daha iyi anlasınlar...

Yani kardeşim bu filmde mi olmamış...!

Hayır, filmler olmuş ve önümüze gelmiş. Bizim bu konuda yapacak bir şeyimiz yok zaten.. Ancak yapanlar gibi, bizim de yapılana eleştiri hakkımız var.. Hatta bu bir hak olmaktan ziyade, bu tür filmler için bir ödev...

Bu film sinemalarda gösterilmek yerine, parasız olarak bütün okullarda gösterime girmeli. İsteyen ve bilgi sahibi olmak isteyen yetişkinler de sinemaya gitmeli. Zaten filmi izlediğinizde bu fikrime katılacaksınız.

 Filmi yapmak için yola çıkarken, çocuklara Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili; ana unsurları ortaya çıkarıp anlatan bir çalışma esas alınmış. Doğru da yapılmış. Ancak çok ders gibi.. Sinematografik bir anlatım neredeyse yok gibi..

 Film ilköğretim öğrencisi bir grup çocuğun, Atatürk'ün hayatını ve özelliklerini araştırmaları, daha iyi anlamaları için verilen ödevle başlar. Bu ödev onlar için Atatürk’ün yaşamına ve ülkemizin kurtuluş öyküsüne yapılacak öğretici bir yolculuk olacaktır. Bu yolculukta onlara önderlik edecek olan, çocuklardan birinin tarihçi "Dede"sidir. Çocuklara Mustafa Kemal'in çocukluğunu, okul hayatını, askerlik kariyerini anlatır. Onları Kurtuluş Savaşı'nın en önemli cephelerine götürür. Ata'nın hayran olunası insani özelliklerini gösteren sahnelerle anlatır. (Yavuz Sezer)

FİLMİ İZLE 


 

DENİZDEN GELEN (Zeytin Dalı) (2009) 

Yönetmen: Nesli Çölgeçen, Senaryo: Ersin Kana, Görüntü Yönetmeni Aydın Sarıoğlu Yapım Nöbetçi Yapım Ömer Can, Berna Akpınar Kurgu: Ahmet Can Çakırca, Sanat Yönetmeni: Gözde Giray, Film Hikayesi: Ömer Can, Müzik: Kemal Sahir Gürel, İrşad Aydın, Erdal Güney, Ayşe Önder Uygulayıcı Yapımcı: Sagutay Çetin, Serçin Asutay, Yardımcı Yönetmen: Ersin Kana, 1. Yönetmen Yardımcısı: Zeynep Tançelik, Yönetmen Yardımcıs: İpek Büyükakın, Hakan Alak, Zeynep Tançelik, Focus Puller: Halil İbrahim Çekiç, Renk Düzenleme: Mustafa Gökçe, Asistanı: Halil Polatlı, Işık Şefi : Gökhan Özgül, Işık Asistanı : Sezgin Keriş, Kostüm Sorumlusu: Ayşe Ekinci, Kuaför: Ayhan Berber, Sanat Asistanı: Seyhan Kırca, Ses Kayıt: Fatih Aydoğdu, Set Amiri: Zafer Yılmaz,, Prodüksiyon Amiri: Ersin Kuşku, Kamera: Halil Çekiç ,Asistanı: Kemal Çoban, Müge Alper, Boom Operatörü: Kahraman Aktaş, Ses Asistanı: İsmail Tan, Işık Asistanları: Tarık Oflu, Sezgin Keriş, Özenç Kaya, Ulaş İpek, Set Asistanları: Ömer Demir, Erkut Tansel, Kurgu Asistanları: Gökhan Güler, Atacan Budak, Korel kadı, Turan Yılmaz, Hüseyin Çayıırezmez, Salim Algül, Ozan Akıncı, Laboratuar sorumlusu: Erkan Aktaş, Negatif Kayıt: Şafak Mıhlaç, Baskı Renk Kontrol: Erol Şahin, Kopya Baskı: Zekeriya Şahin, Osman Yıldız, Yahya Öztürk, Film Yıkama: M. Mustafa Oruç, Mustafa Şahin, Ali Komaz, Tunvcay Koçtürk, Sona Kaymakçı, (Fono Film Laboratuarlarında hazırlanmıştır )

 Oyuncular : Onur Saylak (Halil), Ahu Türkpençe (Yaren), Sümer Tilmaç (Tekin), Jordan Deniz Boyner (Jordan), Sümer Tilmaç (Tekin), Deniz Özerman (Ümran), Deniz Büyükakın (başkomser), Orçun Masatçı (Polis Volkan), Emin . Gürsoy (Recep), Levent Can ((Berber Hayri), Ali Ekber Demirbaş (Kaan) Burak Demir (Polis Memet), Fatih Doğan (Esnaf Fatih), Mustafa Şen (Selim), Ergin Özdemir (Avukat Ergin), Ufuk Tosun (Tanık), Betül Baturalp (Güzin), Melek Dinç (Miriam), Öznur Witlox (Maya), Sarp Çölgeçen (müşteri),

 Konu: Eski bir polis, doğduğu topraklardan uzakta kaçak bir çocuk ve bir hemşirenin yolları kesişiyor ve dünyanın kanayan yaralarından, Batı’ya göç dramı Dalyan’da bir kez daha baş gösteriyor.

 Babasının zoruyla polis olan Halil görev sırasında şüphe üzerine bir Afrikalı göçmenin ölümüne sebep olur. Olayın vicdani sorumluluğu, intihara teşebbüs ve babasıyla sorunlu bir ilişki Halil’i kendi dünyasına hapseder.

 Jordan annesiyle birlikte başladığı yolculuğu Yunanistan’da buluşacağı babasıyla İngiltere’de sonlandıracaktır. Bu haftalar sürecek olan kaçak yolculuktur. Jordan babasına ulaşmadan önce son durağı dalyan’dır. İşte Jordan ve Halil’in yolları tamda bu noktada kesişir.

 Jordan’ın kaderi Halil’in ellerine teslim olduğu andan itibaren Halil de kaderini bu küçük çocuğa teslim eder. Jordan, kendinden kaçan Halil’in hayatına yeni bir yön verecektir. Tepkiyle başlayan bu ilişki yerini sevgiye ve fedakarlığa bırakacak Halil’in hedefleri değişecektir. Dalyan’da hayata gözlerini açan Caretta  Carettalar gideceği yolu doğasında varolan yön duygusu ile bulur ve okyanusa açılır. Jordan Carettalar gibi yolunu bulabilecek midir?



 

DELİ DUMRUL KURTLAR KUŞLAR ALEMİNDE (2009)

Yönetmen: Oğuz Yalçın, Eser : Oğuz Yalçın, Senaryo: Fatih Yıldız, Görüntü Yönetmeni: Ufuk Dinç Yapımcı: Murat Çiçek, Kurgu: Akif Özkan, Sanat Yönetmeni: Erinç Gürses, Taylan KadıoğluYapım Koordinatörü: Barış Yıldırım, Bülent Tetik, Yardımcı Yönetmen: Kemal Yılmaz, Yönetmen Yardımcısı: Nagehan Güven, Begüm Kuru, 1. Yönetmen Yardımcısı: Emine Seda Uludüz, Set Fotoğrafları: Şefik Ağırtmış, Online Kurgu: Ersin Kahraman, Işık: Ali Asker Yıldırım, Kostüm Sorumlusu: Ruhşan Çimen, Kostüm Asistanı : Esin Aslan, Ses Teknisyeni: Hakan Çalışkan, Cast Sorumlusu: Melen Müren,

 Oyuncular: Atıf Emir Benderlioğlu (Dumrul), Sema Öztürk (Fatoş), Arzu Yanardağ (Canan), Tarık Papuççuoğlu (Can Baba), Fatih Yıldız (Reis), Rasim Öztekin (Hüsnü Baba ), İncilay Şahin (Fidan), Nurhan Yılma (Naciye), Şenol İpek (Cenk), Esra Yaman (Esma), Oğuz Yalçın (çakmakçı Gazo), Fatih Yıldız (Reis), Fulya Yadikar (Gürbüz), Cem Cücenoğlu (Bebe Ruhi), Zabou Breitman (Artist Sami), Nihat Nikerel (Zalim Baba), Selahattin Taşdöğen (Korucu 1), Kemal Yılmaz (Korucu 2), Emin Yaşar (Korucu3), Berna Arıcı (Manken Figen), Fatih Yıldız (reiş), Levent Özdilek (arap mahmut), Bülent Çarıkçı (fotoğrafçı), İdil Vural (Hayriye), Mustafa Üstündağ (Hüsnu Baba), Murat Çağlar (gürbüz), Cem Cücenoğlu (Ruhi), Öz<gür Efe  Özyeşilpınar (Sami), Bedia Öner Özlep (dumrul annesi), Aytunç Baskın (genç dumrul), İdil Vural (Hayriye), Volkan Akay (galerici), Yakup Konca (memduh), Haluk Altınbaş (Kazım), Murat Ormıyak (ev sahibi), Volkan Karahasanoğlu (canan kocası), Nalan Olcayalp (hamiyet), Vuslat Özgürler (toptancı),  Yaşar Küçükali (rıza), Türel Sağlam (1 Astsubay), Emin Meral (2. astsubay), Ali Güney (mahkum), İş Adamları: Taşer Avcı, Cengiz Yalçın, Attila Ünsal,

 Konu: Durul aslında özü sağlam, geleneksel değerlere sahip, milliyetçi, mert, yiğit, yardımsever, içi dışı aynı olan bir delikanlıdır ama yıllar önce sokak arasında tanımadığı ağır yaralı birine yardım etmek isterken suç üstüne kalır. Cezasını doldurduğunda artık eğitim çağı geçmiş, meslek sahibi olamamış yani “hayatı ıskalamış” biridir artık. İçeride tek öğrendiği şey “Delikanlılık Raconu”dur. Adı da “Katil”e çıkmış ve bunun bedelini de peşinen ödemiştir zaten. O halde bu hayatta var olabilmek için bu sermayeyi kullanmak farz olmuştur. Güçlüler tutmuşsa eğer köşeleri ve oyunun kuralı bu ise köşelerin kesiştiği yerlerdeki her köprünün başında artık Deli Dumrul’a rastlayacaklardır.


FİLMİ İZLE 



 

 

DELİ DELİ OLMA (2009) 

Yönetmen: Murat Saraçoğlu, Senaryo: Hazel Sevim Ünsal, Görüntü Yönetmeni: Mustafa Kuşçu, Yapım: Aydın Film/Tolga Aydın Sanat Yönetmeni: Adalı Aksoy, Sanat Asistanı: Mehmet Göksel Arslan, Müzik: Mehmet Erdem & Özgür Akgül, Kurgu: Mustafa Preşeva, Erkan Tekemen, Genel Koordinatör: Aytunç Demirkaya, Uygulayıcı Yapımcı: Rahşan Tokel, Prod. Asistanları: İsmail Beycayır, Mete Şen, Hüdai Yıldız, Ercan Aktaş, Güven Kaprol, Nazlı Şahin, Sümmani Kılıç, Yardımcı Yönetmen: Ahmet Yurtkul, Reji Asistanları: Uğur Akça, Özlem Dilber, Canan Özbay, Mekan Sorumlusu: Azer Demiral, Focus Puller: Ahmet Münür Gürsoy, Kamera Asistanları: Ali Murat Altınışık, Burhan Arslan, Ali Çamarası, Sanat Yönetmeni: Adalı Aksoy, Sanat Asistanları: Ceren Şakar, Görsel Evren, Fatemah Eftekharinasr, Zafer Çelik, Dekor Tasarım: Hüseyin Özkaya, Yavuz Çetinkaya, Kostüm Sorumlusu: Volkan Cefakar, Kostüm Asistanları: Nurten Sümek, Ece Erdek, Sibel Atabay, Makyaj: Nimet İnkaya, Makyaj Asistanı: Zeynep Sönmez Yıldız, Kuaför: Şahin Gül Kuaför Asistanı: Ferit Özer, Işık Şefi: Seydi Kaya, Işık Asistanları: Gökhan Hasan Bıçak, Hakkı Alkan, Erkan Şahin, Emrah Yeşilçeçen, Muhammed Erdoğan, Gökhan Oyacı, Set Amiri: Suat Erat, Set Asistanları: Orhan Demir, : Yusuf Maruf Eren, Halil Barut, Panter Operatör: Hakan Kasırga, Panter Asistanı: Selim Özdamar, Set Fotoğrafçısı: Didem Taşçıoğlu,, Film Sokağı Genel Müdür: Beyza Gülsoy, Organizasyon: Gülhan Gürel, Teknik Müdür: Levent Yıldırımer, Stage Ses Teknik Genel Müdür: Mehmet Kılıçel, Ses: Bülent Bengü, Gürkan Özkaya, Togay Acar, Oyuncu Seçimi: Goldmine – Umur Bey, Toryapım – Zeynep Tor, Catering: Kamer Vakfı: Arzu Orhankazı, Lojistik Destek: Bülent Acar, Metin Akmaz, Hüseyin Acar, Dağıtım: Pinema, Basınla İlişkiler: Sodamedya

 Oyuncular: Tarık Akan (Mişka), Şerif Sezer (Popuç), Levent Tülek (Şemistan), Zuhal Topal (Figan), Korel Cezayirli (Metin Öğretmen), Havin Funda Saç (Esme), Murat Aydın (Fezo), Halil Kumova (Meheddin), Nesrin Yıldırım Meheddin Eş), Yeşim Ceren Bozoğlu (Güldene), Muhammed Cangören (Allahyar), Deniz Arna (Popuç Gençlik), Barış Üregül (Mişka Gençlik), Cemile Nihan Turhan (Alma), Ozan Erdoğan (Tavşan), Umurbey Taşgın Fıttıklı (Selver), İsrafil Parlak (Adıbeş), Aygün Tevfik içyılmaz (Mişka Dede), Nihal Tercan (Mişka Anne), Özlem Dilber (Elvan Hala), Levent Uzunbilek (Mirza) , İbrahim Coşkun (Kahveci), Osman Karahan (Abram), Çağla Acar (Allahyar Kız), Şerif Ağdaş (Tavşan Dede), Yılmaz Bulut (Ginyaz) , Ali Değirmencioğlu (Malakan 1), Dostcan Sakar (Malakan 2) , Ezgi Uyulmaz (Malakan 3), Zahide Acar Malakan 4) ,Bahattin Yıldızoğlu (Aşık 1), Mahmut arataş (Aşık 2)

 Konu: “93 Harbi” sonrasında Çar’ın Rusya’da yaşamasını istemediği Malakan “” kavminin bir kısmı Kars’a göçe zorlanır. Göç edenler arasında Mişka’nın (Tarık Akan) ailesi de vardır. Filmde Mişka 70’li yaşlardadır. Bir zamanlar köyün değirmenini işleten Mişka, modern makineler çıktıktan sonra, işini yapamamış ve maddi sıkıntıya düşmüştür. Köyün huysuz ihtiyarı Popuç (Şerif Sezer), Mişka’dan nefret eder ve köyde yaşamasını istemez. Köylüler bir zarar görmedikleri hatta sevdikleri kendi halinde, barışçı, yardımsever Mişka ile Popuç arasında kalmışlardır. Popuç, oğlu Şemistan (Levent Tülek), gelini Figan (Zuhal Topal) ve üç torunuyla yaşar. Torunlarından en küçüğü Alma dik başlı, sevecen bir kızdır ve doğuştan iyi bir müzik kulağına sahiptir. Alma’nın öğretmeni Metin, Alma’daki yeteneği fark etmiştir ve kesinlikle değerlendirilmesi gerektiğini düşünür. Alma ve Mişka arasında sıcacık bir dostluk vardır. Metin öğretmenin uğraşları sonucunda Alma konservatuar sınavlarına girer… Mişka hastadır. Köyde Mişka’nın yakında öleceği konuşulur. En sonunda iki yaşlı geçmişlerini sorgularlar ve aralarındaki büyük sır ortaya dökülür.

 Kars’ın bir köyünde geçen sıcacık bir hikaye… sanki başka bir dil konuşurmuşçasına bir an uzak ama o kadar da bizim insanlarımız… Adı Alma ve Tavşan olan iki sevimli köy çocuğu… Çocukken ailesiyle Rusya’dan göçen bir Malakan: Mişka… Mişka’nın gençlik aşkı olan ama hiç kavuşamadığı sinirli mi sinirli yaşlı kadın Popuç… Mişka’nın yapayalnızlığına rağmen Popuç’un kalabalık, neşeli, hareketli ailesi… Saz aşıklarının bol atışmalı, çekişmeli, dudak değmezli kış geceleri.. fakirlik ve çetin kış koşullarıyla mücadele eden, ekin eken, kaz otaran, koyun güden köy insanları… Rus kültürü ile yoğrulmuş Mişka ve onun köy yaşamına sessizce kattığı piyanonun ayağına bağlanmış ineklerin görünümü kadar komik… çok sevmesine rağmen kendi yemeyip mendil içinde sakladığı kaz etini hasta Mişka’ya ikram eden küçük Alma gibi umut dolu bir hikaye Deli Deli Olma… Mişka’nın ailesinden kalan ve Mişka’nın borcu yüzünden köyün nerdeyse bütün ahırlarını gezen piyanoyu çalabilmek için yanıp tutuşan Karslı köy kızı Alma’nın üzerinden köydeki tüm hikayeleri anlatan Deli Deli Olma, sinemamızın uzun zamandır özlediği komik, naif, içten, geçmişimizden ve bizden bir film.

FİLMİ İZLE 


 

 

DABBE 2 (2009) 

Senaryo ve Yönetmen Hasan Karacadağ Görüntü Yönetmeni Hasan Karacadağ, Seyhan Bilir Yapım Hasan Karacadağ Kurgu: Hasan Karacadağ, Cem Gül, Görsel Efekt: Bülent Doruker, Hakan Yılmaz, Mustafa Ercan, Görsel Efekt Süpervizörü: Abdullah Ercan, Proje Danışmanı: Kyoko Uomi, Müzik: Justin A. Durban, Ses tasarımı: Cem Gül, Sanat Yönetmeni: Enver Adıgüzel, Yönetmen yardımcıları: Oya Köksal, Ömer Kurt, Kamera Asistanı: Galip Yakınay, Işık Şefi: Mehmet Ülker, Makyaj: Arzu Yuter, Ses Kayıt: Enis Danabaş,

 Oyuncular: Sefa Zengin (İlhan), İncinur Daşdemir (Melis), Deniz Olgaç (Funda), Leyla Göksun (Ece), Muharrem Dalfidan (Ece’nin arkadaşı),

 Konu: Kıyamet Saati Yaklaşıyor… İnternet yoluyla tüm dünyaya hızla yayılan ve her eve giren Dabbe, ona eşlik eden Cinler ve bilinmeyen gölge varlıklar dünyadaki tüm elektromanyetik sistemleri ve interneti ele geçirerek son saldırı için göklerden gelecek bir işareti beklemektedirler. Huzursuz ve tedirgin edici bir İstanbul şafağında göklerde beliren garip ve siyah bulut kümeleri ağır ağır açılırken arkalarına saklanmış olan “DUHAN” az sonra başlayacak kara istilanın ilk işaretidir. Kuran’da Duhan suresinde belirtilen ve aniden göklerden inecek olan ürkütücü kıyamet alameti DUHAN artık yeryüzüne doğru hareket etmeye başlamıştır. İstanbul’da son saatin yaklaştığından habersiz ve kendi dünyalarında sessizce yaşayan bir grup insan, kara bir felaketin arkasına gizlenmiş, sır varlıklarla karşılaşmanın dehşetini yaşayacaklardır. Kıyametin en korkunç alameti olan DUHAN’dan bir kaçış yolu var mıdır?


 

ÇOK FİLİM HAREKETLER BUNLAR (2009)

 Yönetmen: Ozan Açıktan , Senaryo: Oğuzhan Koç, Eser Yenenler, Görüntü Yönetmeni : Ahmet Sesigürgil, Yapım: BKM Film/Necati Akpınar Yapım Tasarım: Yılmaz Erdoğan, Sanat Yönetmeni: Mete Yılmaz, Kostüm Tasarı: Esra Bayram, Yönetmen Yardımcıları: Burçin Çınar, Duygu Demirel, Onur Bilgetay, Devamlılık: Burcu Alptekin, Kamera Asistanı : Deniz Eyüboğlu, Kurgu: Erhan Acar, Hamdi Deniz, Uygulayıcı Yapımcı: Funda Ödemiş, Devrim Biltan, Müzik: Deniz Erdoğan, Yıldıray Gürgen, Ömer Ahunbay, Bülent Uludağ, Rahman Altın, Oğuzhan Koç, Ses: Boris Trayonov, Yapım Sorumlusu: Onur Çaklır, Kamera Operatörü: Deniz Eyüboğlu Aydın, Kamera Asistanları: Yağız Yavru, Orçun Özkılınç, Çağlar Kanber, Alp Kortalı, Engin Gelişen, Mert Altınbaş, Mustafa Doğan, Makyöz: Filiz Esen, Kuaför: Fatih Şimşek, Ramazan Üregül, Işık Şefi: Murat Altınparmak, Işık Teknisyenleri: Kayhan Yılmaz, Ozan Atar, Tayfun Okur, Burak Yıldırım, Uygur taştan, Set Amiri: Mehmet Güvercin, Set Teknisyenleri: Metin Güvercin, Ömer Güdüloğlu, Akın Ayhan, Mahmut Turan,

 Oyuncular: Eser Yenenler, Oğuzhan Koç, Zeynep Koçak, İbrahim Büyükak, Murat Eken, Metin Yıldız, Şahin Irmak (Kazım), Büşra Pekin (Hatice), Metin Keçeci, Aydan Taş, Gülsüm Alkan, Emre Canpolat, Hamdi Kahraman, Nazmi Kahraman, Bülent Emrah Parlak, Ersin Korkut, Pelin Öztekin, Gizem Tuğral, Şevket Süha Tezel (Yusuf), Neşe Sayles, Emre Canpolat,

 Konu : Herkesin tatilden beklentisi farklıdır. BKM Mutfak’ın filminde hepsine yer vardır. Türk sinemasında denenmemiş bir anlatım dilini kullanan BKM Mutfak ekibi, dokuz ayrı öyküyü ve film türünü tek filme sığdırarak bir ilki gerçekleştirmenin peşinde.



 

ÇINGIRAKLI TOP (2009) 

Senaryo ve Yönetmen: Egemen Ertürk, Görüntü Yönetmeni: Ulaş Zeybek , Yapım: Pelin Ertürk, Egemen Ertürk Müzik: İlker Yurtcan, Arda İnceoğlu,Kurgu: Serhan Kazar, Mustafa Preşeva, Sanat Yönetmeni: Cem Ulupınar, Yardımcı Yönetmen: Heycan Kaya, Erhan Kozan, Güneş Güneş, Reji Ekibi: Mustafa Türkmen, 2. Kamera: Bilger Duygu Fırat, Set Fotoğrafları: Gökçe Avenoğlu, Post Prodüksiyon: Emre Yıldırım, Kopya Baskı: Tamer Eşkazan, Renk Düzenleme: Tolga Girici, Makyaj: Deniz namoğlu, Kuaför: Kutluay Karasüyek, Ses Tasarım: Burak Topalakçı, DS Nitris: Sencer Yalçın, Compositing: Sencer Yalçın, Set Teknisyeni: Taner Ülker,
 Oyuncular: İlyas Salman (Muzo), Zihni Göktay (Ahi), İpek Özkök (Semra), Burak Önal (Kerem), Yüksel Aksu (Erhan), Ömür Arpacı (Halis), Hüseyin Elmapınar (Mevlüt), Egemen Ertürk (Muzo garson(), Uğur Kıvılcım (komşu teyze), İlhan Mansız (yunan tek. Direktör), Nihat Nikerel (Kazım), Tolga Işık (Sebahattin ), Soydan Soydaş (Oktay), Turgay Tanülkü (Şahin), Erkan Taşdöğen (Yanni), Tanju Tuncel (Marika), Ozan Uygun (Zeki), Osman Tanburacı (Osman), Timur Acar (Nuri), Cahit Gök, Ömür Arpacı, Tolga Işık,Ozan Uygun, Yüksel Aksu, Şahin Çelik,

 Konu: Eski bir futbol yıldızı olan Kerem'in, geçirdiği sakatlık nedeniyle kariyeri bitmiştir. İçki ve kumar batağında başına açılan belalardan kaçarken yolu Boğaz Körler Derneği ile kesişir. Onların kuracağı takımın antrenörü olur. Hayata bağlılıklarını gördüğü körlerin, düşe kalka verdikleri mücadeleye katılır. Diğer yandan, korumacı, güçlü bir karakter olan Semra, üniversitede asistanlığından arta kalan zamanlarında Derneğe göz kulak olmaktadır. Semra da her zaman olduğu gibi derneğin futbol takımı kurma mücadelesinin başını çekenlerdendir.
       Ve cevabını merak edeceğimiz birçok soru çıkar karşımıza; Kerem geçmişinin yükünü üstünden atıp, sevgi dolu, neşeli ve hayatla barışık bu körleri Çıngıraklı Top’un sesini takip ederek rakip kaleye ulaştırabilecek mi? Semra antrenör olarak takımın başına geçen Kerem’le nasıl bir çatışmanın içine sürüklenecek? Bu çatışma aşka dönüşecek mi?

 FİLMİ İZLE 


 

ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA BİR SEVDA (2009) 

Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın, Görüntü Yönetmeni : Tangör Toydemir Müzik: Serkan Akgün, Yapım Ülkü Erakalın Kurgu: Serhat Solmaz, Focus Puller: Ahmet Açıkkol, Işık Asistanı: Görkem Yücetepe

 Oyuncular: Ediz Hun (Ruhi Sözen), Selma Güneri, Tomris Oğuzalp, Irmak Ünal, Özgür Özberk, Cenk Sözeri, Tuğrul Meteer, Kutalp Bağlan, Aysun Güven, Selim Gürata, Esen Günay

 

ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA BİR SEVDA" "Verdiği sözü tuttu” Efsane sanatçı… Kendisine ödül olarak verilecek ilk şarkısını okuduğu mikrofonuna kavuşacaktı…

 Kavuştu da… Mikrofonu eline aldığı an, hazırladığı mutlu yolculuğun sonu gelmişti… Bir koltuğa yığılır gibi oldu ve fenalaşıp kendisini kaybetti… Çağrılan doktor ilk müdahaleyi yaptığında ise, büyük sanatçı çoktan hayata veda etmişti… İstediği de buydu zaten… Son arzusu istediği gibi gerçekleşti… Zirvede doğmuştu… Bütün efsane sanatçılar gibi zirvede öldü…

 # Sanat Güneşimiz ZEKİ MÜREN'i bu filmimde; sinemamızın efsane oyuncusu Ediz HUN beyefendinin canlandırması, çalışmamda ayrıca bir önem ve değer taşımaktadır.

 Ayrıca eklerin arasında sunduğum; Türk Eğitim Vakfı ve TSK Mehmetçik Vakfı'nın özel izinleriyle (bu çalışmama inandıklarını göstererek) Zeki MÜREN'in en önemli şarkılarını "ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA BİR SEVDA" filmimde son müziği olarak kullanmam ve de sesini değerlendirmem için verdikleri izin, Türk Sanat Müziğimiz adına da önemli bir olaydır.

 Ve inanıyorum ki bu filmim, Türk Sanat Müziğimize de önemli bir arşiv ve belge olarak kalacaktır.  Sanata 60 yılını vermiş bir Yönetmen, Müzisyen, Besteci, Yazar ve Sanat Tarihçisi olarak, böylesine önemli bir çalışmaya imza attığım için gururluyum.

Saygılarımla arz ederim efendim.

Ülkü ERAKALIN


FİLMİ İZLE 



 

 

BÜYÜK OYUN (2009) 

Yönetmen: Atıl İnanç, Senaryo: Avni Özgürel, Atıl İnanç Görüntü Yönetmeni Önder Güral, Müzik: Tuluğ Tırpan Yapım: TFT Film/Ayfer Özgürel, Avni Özgürel Kurgu: Aziz İmamoğlu, Atıl İnanç, Uygulayıcı Yapımcı: Belgin Baştürk, Dderya Tarıom, Yardımcı Yönetmen: Mustafa Kara, Yönetmen Yardımcısı: Ebru Kahraman, Sanat Yönetmeni: Koray Fındıkoğlu, Kostüm Sorumlusu: Seden Tunçer, Ses: Bayram Karaman, Zeynel Demir, Işık Sorumlusu: Aydın Sarıgül, Prodüksiyon Amiri: Mehmet Ali Şener, Prodüksiyon Yardımcısı: Feridun Hocalar, Kamera Asistanı: Ali Aşır, Set: Aziz Kenderli, Hasan Kırkayak, Set Fotoğrafları: Celal Erdoğdu, Ferhat Uludağlar, Uğurtan Aydemir, Ulaşım Ekibi: Salih kaya, İbrahim Şener, Şaban Altın, Osman Hızlı, Muhasebe: Naciye Duran, Ofis Çalışanları: Ziya Altunok, Emre Altınok, Set: Aziz Kenderli, Hasan Kırkaya,

 Oyuncular: Suzan Genç (Cennet), Selen Uçer (Amire), Serdal Genç (Nebi), Serkan Genç (Seyit), Rana Cabbar (Metin), Haktan Pak (Bediha), Selim Bayraktar (Miço), Zeynep Arslan, Nalan Kuruçim (Dilek), Özgür Karta (Azim)l, Zeynep Taş (TRetibe), Serhan Erbek (1. ASdam), Emre Saka (2. Adam), İmat Kasapaoğlu (tüccar), Ken Dekan (Amerikan askeri), Zekeriya Karakaş (pırpır sahibi), Hasan Ocakoğlu (Musa), Kadir Hoca (İbrahim), Aysel Anlı (cennet anne), Zuhal Erman, Senem Döner

 Konu: ABD’nin Irak’ı işgal sürecinde direnişçileri yakalamak için operasyon yapan askerlerin bastığı köyde bütün ailesini kaybeden Cennet hayatta bir başına kalmıştır. Yaşamı boyunca köyünün dışına adım atmamış bu genç kız çaresizliğin dayattığı cesaretle Kerkük’te berber olarak çalışan ağabeyi Azim’i bulmak için yola çıkar. Ama Kerkük’e vardığında ağabeyinin de bir patlamada yaralandığını ve Türkiye’deki bir hastaneye götürüldüğü öğrenir. Ağabeyine ulaşmak için Türkiye’ye gitmeye karar veren Cennet yaşadığı ağır travmanın ve kaybedecek bir şeyi kalmamasının yarattığı kayıtsızlıkla çıktığı zorlu yolculukta güç bulduğu tek dayanağı öfkesidir.. Terör ve şiddetin hakimiyetinde olan dağlık IrakTürkiye sınırını kaçakçı grubu ile geçmeyi deneyen Cennet tecavüze uğrar ve intiharı dener.. İslamcı bir örgütün elemanları tarafından kurtarılan genç kız bu kişilerle birlikte geçtiği Türkiye’de ağabeyini bulma ümitlerinin tükendiği noktada farklı ve geri dönüşü olmayan bir yola girecektir..

 ÖDÜL:

Ankara Film Festivali 21 Mart 2010

► Sabri Tuluğ Tırpan “En İyi Özgün Müzik”

►Selen Uçer “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu”

►Suzan Genç’e “Umut Veren Yeni Kadın Oyuncu”

Seçici Kurul Üyeleri: Ertan Yılmaz, Mahir Günşıray, Tayfun Pirselimoğlu, Fırat Yücel ,ve Hasan Ali

 

BÜŞRA (2009) 

Yönetmen: Alper Çağlar, Senaryo: Bahadır Boysal, Alper Çağlar, Görüntü Yönetmeni: Ulaş Zeybek, Müzik: Teoman, Cahit Berkay, Panther Operatörü: Aris Aslanoğlu, Yapım: Akare Film/ Alper Akman Yardımcı yönetmen: Umut Uluçınar, 2. Yardımcı Yönetmen: İzlem Genç, Yönetmen Asistanı: Ayşe Başkaya, Storyboard Tasarım: Emre Sirel, Kameraman: Adem Güven, 1. Kamera Asistanı: Çağlar Kanber, 2. Kamera Asistanı: Alp KOrfalı, Steadicam Operatörü: Tuncay Başpınar Sanat yönetmeni: Duygu Kabaçam, Kostüm Şefi: Özlem Baş, 1. Sanat Aisistanı: Onur Kurultay, 2. Sanat Asistranı: Hakan Sallı , Makyöz: Özlem Coşkun, Kuaför: Ali Aydın, Set Fotoğrafçısı: Özge Özdemir, Casting Direktörü: Renda Güner, Castin Asistanı: Hülya Çelen, Set Teknisyeni: Serkan Karaca, 1. Işık Asistanı: Mustafa Esin, 2. Işık Asistranı: Kemal Öztürk, Prodüksiyon Amiri: Cihan Abdullaoğlu, Prodüksiyon Asistanı: Görkem Saygıner, Set Amiri: Melih Sezgin, Set Asistanları: Hüseyin Pulaş, Ayhan Çevrim, Murat Pulaş, Grip Operatörü: Aris Aslanoğlu, 1. Asistan: Gökay Pulaş, 2. Asistan: Yunus Öğüt, Müzik: Aziz Berk Erten, Ufuk Evcimen, Yağmur Sarıgöl, Kurgu: Alper Çağlar, Yapım Sorumlusu: Emre Önel, Laboratuar: Sinefekt, Film Transfer: Ahmet Saraçoğlu, Görsel Efektler: Özgür Taparlı, Teknik Yönetici: Yusuf Özbek, Kopya Baskı: Mustafa Koç, Ersan Gümüş, Ayhan Kısa, Renk Düzenleme: Burcu Doğanay, Film Yıkama: Orhan Turgut, Selahattin Turgut, İlhan Özkan, Sinan Kılıç, Aydın Yeniçeri, Bora Büyükdikbaş, Hüseyin Sargın, Süleyman Göktaş, Serkan Yiğitkoç, ihan Kılıç, Ses Tasarım: Cenker Kökten, Final Mix: Serdar Öngören, Ses Süpervizörrü: Taylan Oğuz, Jenerik: Alper Çağlar, Bahadır Soysal

 Oyuncular: Mine Kılıç (Büşra ), Tayanç Ayaydın (Yaman), Ayşe Çiğdem Batur (Alara), Çoşku Cem Akkaya (Ferit), Gülay Deniz (Melek), Kaan Urgancıoğlu(Titrek), Enise Ütük (Selen), Alpay Özdoğancı (Selim Bey), Kaan Urgancıoğlu (Titrek), Erdi Işık (Morgöz), Can Emre (Kirli), Murat Prosçiler (Uygar), Gülay Deniz (Melek Hanım), Mutlu Güney (Hikmet Bey), Nesime Alış (Saadet Hanım), Hüseyin Özay (Rahman Bey), Hakan Duran (Cem Tümüdar), Güray Dinol (Fehmi Dal), Serap Engin (Seynep), Oğuzhan Sarıoğlu (Can), Mehmet Ali Yılmaz (Berk), Gönenç Sümer (Hitler Kılıklı), Muhammed Tümer (Boksör kılıklı), Sedat Çağlar (Yusuf), Nadim Güç (Haşim), Türkü Hazer (Elif), Esrin Özgüler (İffet), Duygu Sabancı (Bardaki Kız), Adem Güven (Kameraman), Melih Sezgin (Terzi), Murat Pulaş (Vale), Baha Duru (Aditörün asistanı), Umut Uluçınar (Güvenlik görevlisi), Bernardino Sampoli (Patrti Bodyguard 1)Mert Özer (Patrti Bodyguard2), Serap Gürcüoğlu (Defile protestocusu), Remziye Boz (Defile protestocusu), Nurcan Çelik )Defile protestocusu)

 Konu: "Büşra üniversiteden yeni mezun olmuş, hayata atılmak üzere olan, muhafazakar ve varlıklı bir ailenin türbanlı kızıdır. Modern ve progresif arzuları ile, ailesinin onu yetiştirdiği ve alışkın olduğu değerler kendi içinde bir çelişki halindedir. Zeki, maneviyata önem veren, ve yaşından öte bir bilgeliğe sahip olmasına rağmen muhafazakar veya liberal Türkiye arasında nereye ait olduğunu çözememektedir. Yaman nihilist köşe yazıları ve agresif romanlarıyla tanınan, liberal bir gazeteci yazardır. İçe dönük bir yapısı varmış gibi gözükse de, çok dobra ve pervasız konuşur, damarına basıldığında ortamın gerektirdiği diplomatik üsluba aldırmadan ağzına geleni söyler, bunun sonucunda kaybedebileceklerini umursamaz, aklı ve yeteneği sayesinde yarattığı krizlerin yol açabileceği problemleri aşma gücüne sahiptir. Her kariyer insanı gibi o da belli bir seviyede kente ve kent ilişkilerine mahkum olmuş, gerek kariyerinde gerek özel hayatında kendisiyle çelişebilecek şeyler yapmış ama samimiyete ve açık yürekliliğe karşı daima bir açık kapı bırakmıştır.

 Ferit ise Büşra'nın ailesinin son derece sıcak baktığı bir damat adayıdır. Özünde aşırı tutucu ve önyargılı bir şekilde dindar olan Ferit, iş dünyasında ve arkadaşlarıyla olan sosyal hayatında ise asla gerçek kimliğini deşifre etmez. Sürekli farklı maskeler takan bu asabi genç adam, o kadar farklı kılığa ve davranışa bürünmüştür ki, bu kimliklere özendiği mi yoksa onlardan nefret ettiği mi belli değildir.

 Alara, doğunun aktüel öğretileriyle modern&kentli kimliğini “kendince” birleştirmiş, Yaman ile ilişkisini kaybetmemek için her türlü davranışı benimseyebilecek, alımlı bir genç kadındır. Görünürde mükemmel çift oldukları Yaman'la son zamanlarda araları iyice açılmıştır. Verdiği Yoga derslerindeki özdeyişleri ve felsefeleri kendi hayatına uygulayamamakta, içinde fokurdayan fesatlığı ve Yaman'a olan trajik alışkanlığını aşamayan müstehzi bir insandır.

 Filmin esas konusu Büşra ile Yaman’ın tüm engellere ve ideolojik farklılıklara rağmen önüne geçemedikleri çekim kuvveti, ve sonunda alevlenen aşktır. İnsanların siyasi veya vicdani görüşlerine göre değil, özlerinde yer alan benzerliklere göre değer kazandığı, naif bir aşk.

 Bir yandan Ferit ve Alara’ya ve bir yandan etraflarında tepki ile alevlenen muhafazakar ve liberal çevrelerine rağmen birbirlerine karşı olan hislerini engelleyemeyen Büşra ve Yaman, başlarına gelecek absürt komik engeller ve türlü belalara rağmen önyargılarını bir kenara bırakıp birbirlerini tanımaya bir fırsat verirler.

 Fiyaskoya dönüşen türban defilelerinden, gençlerin çılgınca eğlendiği maskeli balolara, ara sokaklardan mahalle kavgalarına kadar İstanbul'un en güzel ve en kirli yerlerinin var olduğu, sevginin, baskının ve en önemlisi yalnızlığın sorgulandığı bir dram Büşra. Türkiye’nin ve Türklerin birbirlerini kırmaya ve birbirlerinden uzaklaşmaya meyilli olduğu bir dönemde, en insancıl ve doğal duyguların imkansız mücadelesi.

Sonunda ortaya çıkan kaçınılmaz trajedi ise, yaşadıkları toplumun en üzücü gerçeğini onlara mutlak bir biçimde anlatacak: Hoşgörü olmayan toplumlarda, insanlar yalnızlığa mahkumdur." (Kyn: Haberturk)

FİLMİ İZLE 


 

BORNOVA BORNOVA (2009) 

Senaryo ve Yönetmen: İnan Temelkuran, Görüntü Yönetmeni : Enrique Santiago Silguero Müzik: Harun İyicil, Ferit Özgüner, Yapım: İnan Temelkuran Kurgu: Erkan Tekemen, Sanat Yönetmeni: Natali Yeres, Yürütücü Yapımcı: Yıldıray İnan, Devamlılık: Funda Karakaya, 2. Kamera Asistanı: Özer Öner, Steadycam Operatörü: Ercan Yılmaz, Işık Şefi: Ersin Aldemir, Sanat Asistan: Kerem Ardahan, Ses Kayıt: Mehmet Kılıçel, Boom Operatörü: Gürkan Özkaya,

 Oyuncular: Öner Erkan (Hakan), Kadir Çermik (Salih), Damla Sönmez (Özlem), Erkan Bektaş (Murat), Öner Ateş, Ali Onur, Murat Kılıç (İhsan), Hasan Şahintürk (Ömer), Mustafa Kırantepe (İbo), Selen Uçer (Senem), Ceren Demirel (Elif), Nazlı Gonca Vuslateri (Hande), Ulaş Tuzak

 Konu: Askerden yeni dönen ve sakatlık yüzünden futbolculuk kariyeri başlamadan bitmiş olan Hakan vasıfsız ve işsizdir. Taksi şoförlüğü yapmayı ummaktadır. Mahallenin psikopatı Salih ise, onu dinleyen, ona kendince öğütler veren tek kişidir. İyi ve eğitimli bir aileden gelmekle birlikte Salih, mahalledeki her türlü yasa dışı işe bulaşmıştır. Çevredeki herkes ondan korkar. Buna, Hakan'ın hoşlandığı ama konuşmaya cesaret edemediği liseli Özlem de dahildir.

 Salih'in felsefe doktorası yapmakta olan çocukluk arkadaşı Murat ise, geçimini kazanmak için erotik hikayeler yazmaktadır. Murat'ın Salih ve Özlem'le ilgili anlattığı hikaye, Hakan'ın moralini bozar. Oysa olaylar Hakan'ın düşündüğü gibi değildir.

 ÖDÜLLER;

46. Antalya Altın Portakal Film Festivali
►Damla Sönmez En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu

Sinema Yazarları Ödülü
► İnan Temelkuran
► Erkan Tekemen En İyi Kurg
►Öner Erkan En İyi Erkek OyuncU
►En İyi Film İnan Temelkuran

15. Sadri Alışık Ödüller
► Damla Sönmez Umut Veren Oyuncu

 Bir Savrulma Hikayesi  İnan Temelkuran “Bornova Bornova”da birbirinden farklı bu dört karakterden yola çıkarak aslında günümüz toplumundan bir kesit sunuyor. Etrafı işsizlik, dolayısıyla aidiyet ve kimlik sorunlarıyla dolu, temelsiz ve savrulmaya hazır gençlerin bir gününü anlatıyor

 Esas karakterlerden
    Hakan, askerden yeni dönmüş, lise diploması bile olmadığından vasıfsız ve işsiz bir gençtir. Geçmişte yaşadığı bir sakatlık yüzünden futbola devam edemeyen Hakan’ın tek umudu taksicilik yaparak kendi düzenini kurmaktır. İş tutup para kazanamadığı takdirde kimsenin kendisine kız vermeyeceği korkusuyla yaşayan Hakan, taksicilik yapmayı beklediği süreçte günlerini bakkalın önünde mahallenin arızalı karakteri Salih ile bir arada geçirir.

 Salih esasen eğitimli bir aileden gelmektedir, ancak hayatı, babasının iş durumundaki değişimlerden sonra yanlış bir yol almıştır. Geçimini ot satarak sağlayan Salih, etrafındakilere korku saçan mahallenin psikopatı rolüne bürünmüştür. Aslında Hakan’a ağabeylik eden ve ona hayatla ilgili öğütler vermeye çalışan biridir Salih. Bu öğütlerden bazıları da kadınlarla, özellikle de Hakan’ın kendini kaptırdığı Özlem’le ilgilidir.

 Özlem ise, Hakan’larla aynı mahallede yaşayan, erkek arkadaşı olan, hikâyede geçen yaşıtları gibi cinsel olarak aktif ve gözü açık genç bir liselidir. Kendisine sıra gelmeyeceğini düşünerek üniversiteye girme beklentisi içinde değildir. Tek derdi evlenmektir Özlem’in. Aralarında geçen sorunlardan dolayı o da Salih’ten korkmaktadır ancak erkek arkadaşında bulamadığı “sahip çıkılma” arzusunu Hakan’da bulacaktır.

 Filmin son karakteri Murat ise Salih’in çocukluk arkadaşıdır. Felsefe dalında doktora öğrencisi olan ama felsefe para kazandırmadığı için geçimini erotik fanteziler yazarak sağlayan Murat, hep bir takım projeler yürütme hevesi içinde ama bunları bir türlü hayata geçiremeyen kayıp bir vakadır aslında. Bir gün Salih’in kendisine anlattığı bir fanteziden bahsederken, Hakan’ın Salih ve Özlem’le ilgili bilmediği bir gerçeği ortaya çıkararak büyük bir hayal kırıklığı yaşamasına neden olur. Ve Hakan da akabinde Salih’le ilgili ciddi bir takım kararlar almak zorunda kalır

 Anlatım dili yenilikçi, farklı, adeta yeni bir soluk. Bu tür denemeleri daha sık görebilsek dedirtiyor hatta. Oyunculuklar çok başarılı. Özellikle Antalya’dan da ödülle dönen Öner Erkan’ın performansı çok iyi. Sahneler kimi zaman fazla uzun, dolayısıyla bol konuşmalı, ancak diyalogların kimi zaman ağırlaştığı ve filmin ritmini düşürdüğü kanaatindeyim. Genel olarak kendini izleten ve sıkmayan bir tarz tutturmuş Temelkuran. Tek sorun filmin sonu. Toplumun büyük bir kesiminin içinde bulunduğu ruh halini çok gerçekçi karelerle ve kimi zaman küçük jestlerle aktarabilmeyi başaran bir film için tatmin edici bir son olmadığını düşünüyorum. Yine de görülmesi gereken bir film “Bornova Bornova”. İki farklı kutupta gidip gelen Türk sineması içinde kendine yer bulmaya çalışan farklı bir sinema tarzı arayanlara. (Müge Öztürk—www.sinemoloj.com)


FİLMİ İZLE 

 BEŞ ŞEHİR (2009) 

Senaryo ve Yönetmen: Onur Ünlü, Görüntü Yönetmeni Eyüp Boz, Yapım: Eflâtun Film/Orkun Ünlü Kurgu: Ahmet Can Çakırca, Sanat Yönetmeni: Oya Köseoğlu, Uygulayıcı Yapımcı : Canan Ekici, Yapım Amiri: Abdullah Enes Köktaş, Yapım Asistanı: Aytaç Eme, 1. Yönetmen Yardımcısı: Berat Özdoğan , Kamera Asistanı : Ahmet Açıkkol , Online Kurgu : Ersin Kahraman, Film Baskı : Ersin Kahraman, Renk Düzenleme: Tolga Girici, Renk Düzenleme Asistanı: Ersin Kahraman, Negatif Kayıt: Kadir Burç, Işık Şefi : Ersin Aldemi, Kostüm Sorumlusu: Ebru Öztürk, Kostüm Asistanı : Nurten Sümek, Ses Tasarım & Final Miks: Meriç Erseçgen, Optik Ses Transfer: Meriç Erseçgen, Özel Efekt Süpervizörü : Cihat Parlak, Cast Direktörü: Savaş Şaylan, Oyuncular: Tansu Biçer (Aydın), Beste Bereket (Dilek), Rıfat Şungar (Şevket), Bülent Emin Yarar (Tevfik), Ege Tanman (Osman), Şebnem Sönmez (Kedi)

 Konu: İstanbul, Eskişehir ve Afyon’da çekilen Beş Şehir’de birbiriyle çakışan 5 farklı hikaye anlatılıyor. Aydın, mecburi hizmetini tamamlayıp İstanbul’a tayin olmuş bir polis memurudur. Henüz yeni yerleştiği şehre alışmaya çalışırken, Beyoğlu’ndaki bir şekerci dükkanında çalışan Mehtap’a gönlünü kaptırıverir. Fakat ne yapsa onun dikkatini çekemez. Tıpkı, oyuncak trenler satarak yaşamaya çalışan eski hukuk öğrencisi Şevket’in, aynı şekerci dükkanında part time çalışan Dilek’in dikkatini çekemediği gibi...

 Dilek ise boğuştuğu bir belayla baş edemeyince, memleketine, Eskişehir’e döner. Fakat burada, babası Tevfik Öğretmen’in sebep olduğu öyle büyük bir aile buhranıyla karşılaşır ki, bir an önce ölmenin en iyisi olduğunu düşünmeye başlar. Tam bugünlerde Dilek’in karşısına, İstanbul’da tutunamayıp memleketine dönen Aydın çıkar ve kontrolsüz arzusunu Dilek’e yöneltir.