Senaryo ve Yönetmen Vedat Örfi Bengü
Eser Halide Edip Adıvar
Görüntü Yönetmeni Yoakim Filmeridis
Müzik Şefik Gürmeriç
Yapım Kale Film / Samuel Mardo
Oyuncular: Renan Fosforoğlu, Ülkü Bengü, Ayten Kayalı, Vedat Örfi Bengü, Necmi Oy, Rafet Gülerman, Kemal Tanrıöver, Refik Kemal Arduman, Renan Fosforoğlu, Kemal Tanrıöver, Ayşe Güzel, Ali Küçük, Cemil Demirel, Nazım Bora, Münevver Coşkun
Roman Özeti:
Peyami, dışişleri mesleğini seçen bir gençtir. Bacaklarını kaybetmiştir. Hatıralarını yazdığı sıralarda, kafası da açılacak, içeride kaldığı sanılan bir kurşun aranacaktır.
Peyami'nin uzak akrabası olan Ayşe, İzmir'den, onunla evlendirmek üzere İstanbul'a davet edilmiş, ama Peyami istememiştir. Bunu üzerine, onuruna çok düşkün olan .Ayşe, bir daha hiç bir zaman Peyami'yle evlenmemeyi aklına koymuştur.
Dolayısıyla bir başkasıyla evlenir. Ayşe'nin kardeşi Cemal de subay olan akrabadır. Harbiye Nezaretindeki Binbaşı İhsan ile Mütareke'nin ilk zamanlarından beri çok iyi anlaşmaktadırlar. O sırada hepsi İstanbul'da bulunmaktadırlar. Peyami'nin annesi, Şişli'deki salonuyla o günlerin kibar kadını, tanınmış kadını, söz geçiren bir kadınıdır. Kadınlar arasındaki propagandayı o idare eder. İstanbul'da, çeşit çeşit inanç, türlü türlü çalışma vardır. Özellikle manda taraftarları, ülkeyi bir başka yabancı devletin boyunduruğu altına koymak isteyenler çok çalışmaktadırlar.
Bir gün, İzmir'e Yunanlıların çıktığı haberi gelir. Ayşe'nin kocasını, küçük oğlunu, bir çok suçsuz insanla birlikte süngülemişler, delik deşik etmişlerdir. Ayşe, İstanbul'a Peyamilere gelir.Günün birinde, Sultanahmet meydanında büyük bir miting yapılır. Mitinge kadın erkek, çoluk çocuk katılmıştır. Asıl gelenler İstanbul'un arka mahalle insanlarıdır. Minarelerin arasında çok büyük, siyah bayraklar asılmıştır. Orada halk, ülke kurtuluncaya kadar dövüşmeye, sanki and içmeye gelmiştir.
İşte bu büyük toplantıdan sonra İhsan ile Cemal, Anadolu'ya geçerler. Şiddetli bir tifo geçirdikten sonra Peyami ile Ayşe de, bir kağnıya atlayıp Kandıra köylerinde İhsan'a kavuşurlar. Bir çete kurmuşlardır. Ulusal harekete karşı koymak isteyen köylüleri yola getirirler. Peyami'yi, dilbilgisinden yararlanmak üzere, mütercim olarak Milli Müdafaa'ya verirler. Ankara'ya gelir Ayşe hemşire olmuş, Eskişehir'e gitmiştir. İhsan, sessiz ve çelikten bir insan gibi, yorulmak bilmeden didinir, çalışır. Hepsi Ayşe'nin, İzmir kızının peşinde, İzmir yolunda ölmeye söz vermişlerdir. Bu sıtmayla, sanki sırtlarına ateşten bir gömlek giymişlerdir. Peyami, büyük bir uğraştan sonra kendini İhsan'ın komutası altındaki birliğe verdirir. İhsan, bir akşam Peyami'ye, Ayşe'yi ne kadar çok sevdiğini anlatır. İkinci İnönü Savaşı'nda, alayının başında, başını kurşunlara uzatarak ölümü beklemiştir. Metristepe'de göğsünden bir kurşun yiyerekbayıldığı an her şeyin bittiğini düşünmüştür. Çok kan kaybetmiştir. Hastanede yer olmadığı için İhsan'ı bir otelde, küçük bir odaya yatırırlar. Ayşe sabahları gelir, yarasını gözden geçirir, çarşaflarını değiştirir, derecesini alır. İhsan, öğleye kadar hep bununla vakit geçirir. Bir akşam, Ayşe ile, İzmir'e inecekleri günü konuşurlar. İzmir'e ilk giren kendisi olmak şartıyla Ayşe'den kendisiyle evlenmesini ister. Ayşe bu sözü vermeden, mantosunu kapar, kaçmaya çalışır. İhsan, yarasını açarak intihara teşebbüs eder. Ayşe de ister istemez geri dönmek zorunda kalır.
Rastlantılar İhsan'a fena bir oyun oynar. Hava değişimi için Ankara'ya gönderilir. Orada, İhsan'ın isteğine aykırı olarak, bir amca kızını onunla evlendirmeye kalkarlar. İhsan bunu kabul etmez, ama dönüşte, trene binerken amcasının kızına, onu öperek veda eder. İşte kötü rastlantı burada olur; Ayşe, bu olayı görmüştür. İzmir'in kızı, o günden sonra İzmir'-den başka hiçbir şey düşünmez olur. . İhsan'da yırtıcı bir savaş başlamıştır; dışından düşmanlarla içinden kendi kendisiyle savaşmaktadır. İhsan, bir saldırı sırasında, tırmandığı tepenin en yüksek noktasında bir makineli ateşiyle vurulur, Peyami'nin kolları arasında hayatını kaybeder. Hemşire Ayşe de bu saldırıda vurulanlar arasındadır. Peyami, bir sedye içinde, bir asker kaputu altında onu bulur. Hemşire gömleği kana bulanmıştır. Sol kaşın üstünden iri bir yara almıştır. Ayşe'-nin şehit oluşu üzücüdür: Sıhhiye Bölüğünde çalışırken komutanın şehit düştüğü haberi gelir. Bunu duyar duymaz fırlar, en ileri hat-ta kadar koşar, yakalayamazlar. Bir top mermisi parçasının isabetiyle, işte bu sırada vurulur.
Peyami, Ayşe'yi de, İhsan'ı da Gökçepınar'da yan yana gömdürür. Niyeti İzmir'e en önce girip, bunu Gökçepınar'da yatan Ayşe'ye anlatmaktır. Çünkü, Peyami'ye göre Ayşe hiç kimseyi sevmemiştir. Onun seveceği insan, İzmir'e ilk gelecek olan insandır.
Peyami'nin hatıra defteri böyle biter. Ameliyattan sonra, Cebeci hastanesinin iki doktoru bu konuda konuşurlar. Yedek asteğmen Peyami Efendi'nin kağıtları incelenmiştir. Ne İhsan isminde bir alay komutanı bulunmuştur, ne de Ayşe adında bir hemşire. Peyami'nin akrabası da bulunmamıştır. Bunun üzerine iki doktor, hatıra defterindeki olayların, kafasına kurşun girmesinden ileri gelme hayaller olduğuna karar verirler.
(kyn: www.edebiyatogretmeni.net)
► HALiDE Edip ADIVAR'ın Cumhuriyetin ilanından sonra; Kurtuluş savaşı içinde sıcak anıların etkisi ile yazılmış Ateşten Gomlek romanı genç cumhuriyetin ilk sinema filmi olarak Muhsin Ertuğrul tarafından yazılarak yönetilir . Kurtuluş savaşının en sıcak günlerinde Ayşe, İhsan ve Peyamı arasında ki dostluk ve aşk öyküsü, kahramanların ölümü ile sona erer. Peyami tuttuğu anı defterinde; annesının kendisi ile evlendirmeyi düşündüğü Ayşe'ye önce ilgi duymaz ise de Ayşe ile İhsan'ın yakınlaşmasını izlerken ken-disı de ilgi duymaya başlar; üçü de ateşin içindedirler ve diğer yan kahramanlar ile canlarını ortaya koyarlar Filmin senaryosu, romanı adım adım izlemektedir. Zamanın şartları (cumhuriyetin ilk günleri) filmin son derece ilgi ile karşılanmasına neden olur. Aynı roman 1950 yılında Vedat Örfi Bengü tarafından ikinci kez çekilirken, senaryo da Bengü tarafından yazılır. Aşağı yukarı aynı senaryodan (ufak farklılıklarla) çekilen ikinci versiyon zamanın getirdiği teknik nedenlerle üstün özellikler taşısa da oyuncuların performansı birincide daha iyidir.
Her iki filmde de oynayan Refik Kemal Arduman (ikinci de başrol-İhsan) ikincisini, ilkini pek bilmeyenler beğendiler" diye anlatıyor. Ziya Öztan'ın TV için dizi film olarak çektiği ve adını Ateşten Günler olarak değiştirdiği üçüncü versiyon ıse sonradan yeniden kurgulanarak, sinema için hazırlandı Romanı izleyen -Peyami'nin anı defterine geri dönüşlerle anlatılan- dizinin yeniden sinema için kurgulanan son versiyonu, süresinin kısalması nedeni ile, bazı bölümlerin çıkartılması sonucu olay akışında kopukluklar içeriyordu. (Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye”, syf, 21)
Eser Halide Edip Adıvar
Görüntü Yönetmeni Yoakim Filmeridis
Müzik Şefik Gürmeriç
Yapım Kale Film / Samuel Mardo
Oyuncular: Renan Fosforoğlu, Ülkü Bengü, Ayten Kayalı, Vedat Örfi Bengü, Necmi Oy, Rafet Gülerman, Kemal Tanrıöver, Refik Kemal Arduman, Renan Fosforoğlu, Kemal Tanrıöver, Ayşe Güzel, Ali Küçük, Cemil Demirel, Nazım Bora, Münevver Coşkun
Roman Özeti:
Peyami, dışişleri mesleğini seçen bir gençtir. Bacaklarını kaybetmiştir. Hatıralarını yazdığı sıralarda, kafası da açılacak, içeride kaldığı sanılan bir kurşun aranacaktır.
Peyami'nin uzak akrabası olan Ayşe, İzmir'den, onunla evlendirmek üzere İstanbul'a davet edilmiş, ama Peyami istememiştir. Bunu üzerine, onuruna çok düşkün olan .Ayşe, bir daha hiç bir zaman Peyami'yle evlenmemeyi aklına koymuştur.
Dolayısıyla bir başkasıyla evlenir. Ayşe'nin kardeşi Cemal de subay olan akrabadır. Harbiye Nezaretindeki Binbaşı İhsan ile Mütareke'nin ilk zamanlarından beri çok iyi anlaşmaktadırlar. O sırada hepsi İstanbul'da bulunmaktadırlar. Peyami'nin annesi, Şişli'deki salonuyla o günlerin kibar kadını, tanınmış kadını, söz geçiren bir kadınıdır. Kadınlar arasındaki propagandayı o idare eder. İstanbul'da, çeşit çeşit inanç, türlü türlü çalışma vardır. Özellikle manda taraftarları, ülkeyi bir başka yabancı devletin boyunduruğu altına koymak isteyenler çok çalışmaktadırlar.
Bir gün, İzmir'e Yunanlıların çıktığı haberi gelir. Ayşe'nin kocasını, küçük oğlunu, bir çok suçsuz insanla birlikte süngülemişler, delik deşik etmişlerdir. Ayşe, İstanbul'a Peyamilere gelir.Günün birinde, Sultanahmet meydanında büyük bir miting yapılır. Mitinge kadın erkek, çoluk çocuk katılmıştır. Asıl gelenler İstanbul'un arka mahalle insanlarıdır. Minarelerin arasında çok büyük, siyah bayraklar asılmıştır. Orada halk, ülke kurtuluncaya kadar dövüşmeye, sanki and içmeye gelmiştir.
İşte bu büyük toplantıdan sonra İhsan ile Cemal, Anadolu'ya geçerler. Şiddetli bir tifo geçirdikten sonra Peyami ile Ayşe de, bir kağnıya atlayıp Kandıra köylerinde İhsan'a kavuşurlar. Bir çete kurmuşlardır. Ulusal harekete karşı koymak isteyen köylüleri yola getirirler. Peyami'yi, dilbilgisinden yararlanmak üzere, mütercim olarak Milli Müdafaa'ya verirler. Ankara'ya gelir Ayşe hemşire olmuş, Eskişehir'e gitmiştir. İhsan, sessiz ve çelikten bir insan gibi, yorulmak bilmeden didinir, çalışır. Hepsi Ayşe'nin, İzmir kızının peşinde, İzmir yolunda ölmeye söz vermişlerdir. Bu sıtmayla, sanki sırtlarına ateşten bir gömlek giymişlerdir. Peyami, büyük bir uğraştan sonra kendini İhsan'ın komutası altındaki birliğe verdirir. İhsan, bir akşam Peyami'ye, Ayşe'yi ne kadar çok sevdiğini anlatır. İkinci İnönü Savaşı'nda, alayının başında, başını kurşunlara uzatarak ölümü beklemiştir. Metristepe'de göğsünden bir kurşun yiyerekbayıldığı an her şeyin bittiğini düşünmüştür. Çok kan kaybetmiştir. Hastanede yer olmadığı için İhsan'ı bir otelde, küçük bir odaya yatırırlar. Ayşe sabahları gelir, yarasını gözden geçirir, çarşaflarını değiştirir, derecesini alır. İhsan, öğleye kadar hep bununla vakit geçirir. Bir akşam, Ayşe ile, İzmir'e inecekleri günü konuşurlar. İzmir'e ilk giren kendisi olmak şartıyla Ayşe'den kendisiyle evlenmesini ister. Ayşe bu sözü vermeden, mantosunu kapar, kaçmaya çalışır. İhsan, yarasını açarak intihara teşebbüs eder. Ayşe de ister istemez geri dönmek zorunda kalır.
Rastlantılar İhsan'a fena bir oyun oynar. Hava değişimi için Ankara'ya gönderilir. Orada, İhsan'ın isteğine aykırı olarak, bir amca kızını onunla evlendirmeye kalkarlar. İhsan bunu kabul etmez, ama dönüşte, trene binerken amcasının kızına, onu öperek veda eder. İşte kötü rastlantı burada olur; Ayşe, bu olayı görmüştür. İzmir'in kızı, o günden sonra İzmir'-den başka hiçbir şey düşünmez olur. . İhsan'da yırtıcı bir savaş başlamıştır; dışından düşmanlarla içinden kendi kendisiyle savaşmaktadır. İhsan, bir saldırı sırasında, tırmandığı tepenin en yüksek noktasında bir makineli ateşiyle vurulur, Peyami'nin kolları arasında hayatını kaybeder. Hemşire Ayşe de bu saldırıda vurulanlar arasındadır. Peyami, bir sedye içinde, bir asker kaputu altında onu bulur. Hemşire gömleği kana bulanmıştır. Sol kaşın üstünden iri bir yara almıştır. Ayşe'-nin şehit oluşu üzücüdür: Sıhhiye Bölüğünde çalışırken komutanın şehit düştüğü haberi gelir. Bunu duyar duymaz fırlar, en ileri hat-ta kadar koşar, yakalayamazlar. Bir top mermisi parçasının isabetiyle, işte bu sırada vurulur.
Peyami, Ayşe'yi de, İhsan'ı da Gökçepınar'da yan yana gömdürür. Niyeti İzmir'e en önce girip, bunu Gökçepınar'da yatan Ayşe'ye anlatmaktır. Çünkü, Peyami'ye göre Ayşe hiç kimseyi sevmemiştir. Onun seveceği insan, İzmir'e ilk gelecek olan insandır.
Peyami'nin hatıra defteri böyle biter. Ameliyattan sonra, Cebeci hastanesinin iki doktoru bu konuda konuşurlar. Yedek asteğmen Peyami Efendi'nin kağıtları incelenmiştir. Ne İhsan isminde bir alay komutanı bulunmuştur, ne de Ayşe adında bir hemşire. Peyami'nin akrabası da bulunmamıştır. Bunun üzerine iki doktor, hatıra defterindeki olayların, kafasına kurşun girmesinden ileri gelme hayaller olduğuna karar verirler.
(kyn: www.edebiyatogretmeni.net)
► HALiDE Edip ADIVAR'ın Cumhuriyetin ilanından sonra; Kurtuluş savaşı içinde sıcak anıların etkisi ile yazılmış Ateşten Gomlek romanı genç cumhuriyetin ilk sinema filmi olarak Muhsin Ertuğrul tarafından yazılarak yönetilir . Kurtuluş savaşının en sıcak günlerinde Ayşe, İhsan ve Peyamı arasında ki dostluk ve aşk öyküsü, kahramanların ölümü ile sona erer. Peyami tuttuğu anı defterinde; annesının kendisi ile evlendirmeyi düşündüğü Ayşe'ye önce ilgi duymaz ise de Ayşe ile İhsan'ın yakınlaşmasını izlerken ken-disı de ilgi duymaya başlar; üçü de ateşin içindedirler ve diğer yan kahramanlar ile canlarını ortaya koyarlar Filmin senaryosu, romanı adım adım izlemektedir. Zamanın şartları (cumhuriyetin ilk günleri) filmin son derece ilgi ile karşılanmasına neden olur. Aynı roman 1950 yılında Vedat Örfi Bengü tarafından ikinci kez çekilirken, senaryo da Bengü tarafından yazılır. Aşağı yukarı aynı senaryodan (ufak farklılıklarla) çekilen ikinci versiyon zamanın getirdiği teknik nedenlerle üstün özellikler taşısa da oyuncuların performansı birincide daha iyidir.
Her iki filmde de oynayan Refik Kemal Arduman (ikinci de başrol-İhsan) ikincisini, ilkini pek bilmeyenler beğendiler" diye anlatıyor. Ziya Öztan'ın TV için dizi film olarak çektiği ve adını Ateşten Günler olarak değiştirdiği üçüncü versiyon ıse sonradan yeniden kurgulanarak, sinema için hazırlandı Romanı izleyen -Peyami'nin anı defterine geri dönüşlerle anlatılan- dizinin yeniden sinema için kurgulanan son versiyonu, süresinin kısalması nedeni ile, bazı bölümlerin çıkartılması sonucu olay akışında kopukluklar içeriyordu. (Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye”, syf, 21)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder