Yönetmen
Muhsin Ertuğrul
Senaryo
Necdet Mahfi Ayral
Görüntü
Yönetmeni Cezmi Ar
Yapım
İpek Film / İpekçi Kardeşler
Yönetmen
Yardımcısı: Necdet Mahfi
Ayral, Kurgu: Muhsin Ertuğ-rul, Ses Mühendisi: Osman İpekçi, Ses
Sistemi: Tobis-Klang Film
Oyuncular: Hazım Körmükçü (Kadı Yakup Efendi), Halide Pişkin (Eda),
Şevkiye May (Afrodit), İsmail Galip Arcan (Rahip Gregoryus), Vasvi Rıza Zobu
(Şemsi Molla), Müfit Kiper (Pavlos), Mahmut Moralı (Rükneddin), Behzat Butak
(Adem Ağa), Kadri Ögelman (Muharrem), Emin Beliğ Belli (Kehkeşanizade), Necla
Sertel (Zahide), Perihan Yanal (Safter), Nevin Akkaya (Nurbanu), Sami Ayanoğlu
(Anadolu Ka-zaskeri), Neşet Berküren (Rumeli kazaskeri), Yaşar Özsoy (Dehri),
Muammer Karaca (Hristo), Refik Kemal Arduman, Selahattin Yazgan, Muvaffak İhsan
Garan (Hezergradi Dehri), Zihni Rona (Haykandi İshak), Talat Artemel (Hristos)
KONU: Şeyhülislam Kehkeşanizade Lem’i Molla’nın bacanağı Divriki Yakup
medreseyi bitirip, yardımlarla çeşitli görevlerde bulunduktan sonra rüşvet ve
kadın düşkünlüğünden dolayı sonunda bir kadılığa getirilir. Mahkeme katibi
Rüknetlin'in yardımı ile, hakların yitirilmesi için hile-i şer'iye yollarına
başvururlar. Kalyoncu Adem Ağa'nın mahkemede işini görürken onu soyup soğana
çevirirler. Afroditi isimli Rum dilberinin ailesinden kalma 15 bin duka altını
olduğunu öğrenen Aynaroz'lu papazlar bu parayı elde etmek isterler. Yakup,
Afroditi'nin paralarını ele geçirilmesinler diye önce kızı evine kapatır,
buradan kaçırılması üzerine peşlerine düşer, altınları geri aldığı gibi kızı da
sevdiği Rum genci ile evlendirir. Aynoroz baş papazının Şeyhülislam nezrinde
açtığı davada ise Yakup çeşitli oyunlarla (arada rüşvetle vererek) şikayetçi
rahibi haksız duruma düşürür, rahip davasından vazgeçerek canını kurtarır. Aynaroz
Kadısı Nevres halasının kızı Nesime ile nişanlıdır, eniştesi Hayret Efendi
padişahın saksoncu başısıdır (köpek çobanı). Eşref, Nevres'in iyi dostudur.
Neşati zevk alemlerinde gezen bir dalkavuktur. Çengi Şehnaz, Nevres'e
vurgundur, Eşref ise Çengi Şehnaz'a... Bir gün Neşati, Eşref'i Şehnaz'ın
bulunduğu bir eğlenceye götürür, burası yeni sadrazam olmuş Hayret Efendi'nin
yalısıdır. Eşref ile Şehnaz burada buluşurlar.
Yeni sadrazam Eşref ve Neşati'ye görevler verir. Sadrazama
danışmanlık yapan Neşati, önemli meselelerde karar vermek için aşık atmasını
önerir. Aşık, cuk oturunca mesele olumlu halledilecektir. Sadrazam, Fransız
setirinin işini bu yolla olumlu çözerken, yeniçeriler için olumsuzkarar verir. Yeniçeriler ayaklanırlar. Araya adamlar
konularak, padişaha sunulmak üzere bir tezhipçide (Nevres'in babası Revnaki)
bulunan bir kitabı vererek Hayret Efendi'nin hayatını kurtarırlar. Sonunda
Nevres ile Nesime evlenirler. [1]
Eleştiri: Filmde mükemmel bir kompozisyon
çizen Hazım Körmükçü, henüz rüştü kabul edilmemiş yetim bir Rus kızının
mirasını, hile yaparak ve kitabına uydurarak, Manastır ele geçirmeden ve
şeyhülislam'ın başkanlık ettiği divanda açılan davada, yine bir hile kullanarak
haklı çıkarılan dalavereci bir kadıyı canlandırmaktadır .
Oyunda yer alan erotik sahneler nedeniyle filmin yurtdışına
çıkması engellenmiş konu 1939'da meclise Aynoroz Kadısı, Türk Tiyatrosunun en
kuvvetli komedilerinden biridir. Tiyatrosunu bile dört beş defa severek ve
kahkahadan adeta kırılarak seyredenlerin bulunduğunu düşünürsek, mizansen
imkanlarının daha genişlediği ve daha zenginleştiği filmdeki komedinin ne
parlak bir şey olacağını kolayca tahmin edebiliriz.
İpek film stüdyoları, bu film için altı aya yakın bir zaman
uğraştı. Sahnelerin mühim bir kısmı Yunanistan'da olayın geçtiği yerlerde
çevrildi. Aynaroz Kadısı bizzat stüdyo sahiplerinin de söyledikleri gibi, işe
başlanırken tahmin edildiğinden bir hayli daha pahalıya mal olmuş bulunuyor.
Fakat zengin ve güzel bir film olması için elden gelen hiçbir şey esirgenmiş değildir.
“Mevzu ve rejisindeki iptidailikten başka, filmin bazı
münasebetsiz derecede açık sahneleri, birçok karilerimizin de mektuplarında
yazdıkları gibi, bu eser hakkında iyi fikirler beslenmesini icap ettirecek
mahiyette değildi. Nitekim hükümette “Aynoroz Kadısı”nı Türkiye hudutları
dışında oynatmamak suretiyle yerinde bir kara vermiştir. [2]
Eleştiri: Muhsin Ertuğrul 1938 yılında
Müsahipzade Celal tarafından yazılmış olan Anaroz Kadısı adlı bir oyunu
sinemaya aktardı. Daha önce sahnede de oynanan metinden yola çıkılarak
oluşturulan film için "Yıldız Dergisi"ndeki 'Rejisör' imzalı
eleştiride milliyetçi bir yaklaşım göze çarpmaktadır.
"Türkiye'de filmcilik belki henüz istenilen derecede
ileriye gitmemiştir. Belki daha biraz geridir. Ne olursa olsun, Türk kafasından
çıkmış bir eserin, tatlı Türk diliyle, sevilen Türk artistler tarafından
oynanışı başka bir türlü oluyor. (Yıldız Dergisi15 Kasım 1938) [3]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder