Senaryo ve Yönetmen: Metin Erksan
Eser Server Bedii
operatör Fethi Mürenler
Yapım Atlas Film / Nazif Duru
(Atlas Film Stüdyosunda çevrilmiş ve seslendirilmiştir )
Eser Server Bedii
operatör Fethi Mürenler
Yapım Atlas Film / Nazif Duru
(Atlas Film Stüdyosunda çevrilmiş ve seslendirilmiştir )
Scrip: Mesude Özkılıç, Aksesuar: Nazım Akbulut,
Montaj, Senkron: Zafer Davutoğlu, Laboratuar: M. Skarpetis, Recai
Karataş, Dekor İnşaatı: Mazhar Eröz, Dekorlar: Mümtaz Yener, Ses
Operatörü: Lâmi Kâmil,
Oyuncular: Turan Seyfioğlu, Neriman Köksal, Avni
Dilligil, Emine Engin, Pola Morelli, Fikret Hakan, Belkıs Fırat, Kadir Savun,
Kenan Pars, Şükran Süley, Nubar Terziyan, Şevki Artun
Konu: Film narkotik
sorunu ile ilgilidir. Uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgilenen narkotik şubenin
polislerine filmin kahramanı Cingöz Recai de dışarıdan yardım etmektedir. Film,
İstanbul'da eroin imalathanelerinin imha edilmesiyle biten hareketli, dinamik,
esrar ve heyecan dolu bir serüveni anlatır.
► Metin Erksan’ın ilk filmi
olan "Âşık Veysel'in Hayatı" (Karanlık Dünya) filmi sansür kurulunun
hışmına uğrayınca, başka film çekemeyeceğini düşünür. Metin Erksan bu kaygıyı
taşırken yapımcısı, eline Peyami Safa'nın Server Bedi adıyla yazdığı
"Beyaz Cehennem" adlı romanını verir.
Peyami
Safa'nın o yıllarda antikomünist olarak tanınması Metin Erksan'ı bir başka
derin düşüncenin içine iter. Çünkü "Âşık Veysel'in Hayatı'nın başına
gelenler bellidir. Filmin oyuncularından bir kısmı gizli Komünist Partisi'nin
üyesi olduğu için filmin sansürle takışmaları daha da uzamıştır. Genç yönetmen
böyle olaylı bir filmden sonra Peyami Safa'nın kendisiyle çalışmak
istemeyeceğini düşünür ise de Peyam Safa; "Metin Bey ben sizin isminizi
duyunca çok sevindim. Siz bu filmi çekmekten vazgeçerseniz, ben de kitabımı
vermem, geri alırım.” der. Ve Peyami Safa’dan tam destek alınarak filme
başlanır.
Ancak,
Metin Erksan bu ikinci filmiyle de kendisini sansür kurulunun karşısında bulur:
“Filmde sansürle karşı karsıya kalan iki sahne vardı. Filmin ortalarında
polisler eroincilere baskın düzenliyor. Ben bu sahne için Tophane'den
yirmi-otuz tane eroinman getirttim. Polis filmde bunları yakalıyor. Deneyimli
polis hafiyesi Mehmet Rıza bu baskın sırasında Cingöz Recai ile karşılaşıyor ve
şöyle diyor: 'Bizim meslek çok güzel ama, bazen de çok acı verici. Bunları
yakalamakla ne olacak? çok güzel ama, bazen de çok acı verici. Bunları
yakalamakla ne olacak?
Bunlar
zavallı. Asıl ejderhanın başını, bunlara eroini getireni yakalamak lazım. Yoksa
eroin içeni yakalamak mesele değil. Bir polis yaptığı işi eleştiriyor.” Sansür
kurulu bu sahneye itiraz etli. Bir de filmin sonuna itiraz gelir. Ben filmi
şöyle bitirmiştim. Narkotik şube polisleri İstanbul'daki eroin imalathanelerine
baskı düzenleyip buraları çökertiyor. Eroin mafyasının şeflerinden biri
Ankara'ya telefon ediyor. Ankara'da arkası dönük olarak koltukla oturan ama,
karşı duvarda Atatürk'ün fotoğrafı bulunan bir odada olan adam telefonu açıyor.
Ben bu kolluk ve Atatürk fotoğrafıyla bu odanın resmî bir oda olduğunu
vurgulamak istedim. Adam yüzü görünmeden telefon ahizesini alır ve İstanbul'dan
arayan adamın 'Bütün imalathaneler çöktü' mesajına 'Bir daha bana telefon etme'
diyerek cevap verir.”
Sansür
kurulu bu sahneye de taktı. Peyami Beye söyledim. 'Ben bir iki yere telefon
edip durumu öğreneyim' dedi. Sonra beni aradı. 'Kesecekler Metin Bey, üstüne
gitmeyin.' dedi. Gençlik yıllarım olduğu İçin üzerine gidemedim ne yazık ki.
(Birsen Altıner “Metin Erksan Sineması)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder