Powered By Blogger

20 Ağustos 2016 Cumartesi

KİLİNK İSTANBUL'DA (1967)

Yönetmen:Yılmaz Atadeniz
Foto Direktörü:Rafet Şiriner
Ses ve Müzik:Necip Sarıcıoğlu
Yapım:Atadeniz Film / Yılmaz Atadeniz


Asistan Rejisör: Çetin İnanç, Operatör Asistanı: Ferhat Bakırcı, Matipo: Şeref Mehtap, Yardımcıları: Fehmi Acar, Hüseyin İnci, Laboratuvar Şefi: İbrahim Üstün, Negatif Montaj: Ender Teker, Kenan Kaçamaz, Senkron: Mustafa Kent, Ses ve Müzik: Necip Sarıcıoğlu, Prodüksiyon Amiri: Zeki Tezcan,  (Lale Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: İrfan Atasoy, Pervin Par, Muzaffer Tema, Suzan Avcı, Hüseyin Peyda, Sevinç Pekin, Mine Soley, Ergun Köknar, Ferudun Çölgeçen, Hüseyin Zan, mete Mert, Enver Dönmez,


 "Killing İstanbuI.'da" ciddiye alınmayacak kadar sıradan bir serüven filmidir. Ama sansürcü kafalar, hangi film olursa olsun, ciddiyetlerinden asla ödün vermezler. Bir profesörün asistanı rolündeki Mine Soley bikinisiyle ayna karşısında ve arkadan görünürse profesörün gururu mu incinecektir? Sansür üyeleri bu sahnenin çıkarılmasını bu yüzden ister.


►70'li yılların başında İtalya'dan dahiyane bir eser yayıldı dünyaya ve Türkiye'ye. Bu bir fotoromandı. Erotik polisiye mi desem? Sadomazo mu? Fantastik anti kahraman mı desem? iskelet adam ya da iskelet resimli bir kostüm giymiş adı Killing olan bir anti kahraman. Yaşı 35-40 olanlar hatırlayabilir bu ünlü fotoromanı.

ikinci sayfada Killing şöyle tanıtılıyar. "Dehşet saçıyor, şeytani dehası ile insanlara kabus hayatı yaşatıyor ... " Dina adında bir sevgilisi var; seksi, devamlı siyah iç çamaşırlarıyla dolaşıyor (evde tabii ki). Fotoromandaki diğer kadınlar da çıplaklar; her fırsatta iç çamaşırlarıyla kalıyorlar, seksiler. Jartiyerler, kırbaçlar, sadomazo ölümler, işkenceler ... işte böyle bir fotoraman. Ve bu harikulade fotoramanın üzerinde "18 yaşından küçükler okuyamaz" yazmıyor, bu yüzden de bizler yedi ya da sekiz yaşımızda eli-mize geçmiş bu kitap yüzünden sakat kalmış durumdayız.


Elleri bağlanmış kadınlar, seksi siyah külot ve sütyenleriyle kanlar içinde kalıncaya kadar kırbaçlanıyor ve ölürken orgazmik çığlıklar atıyorlar. Zevk alan vücutlar cezalandırılmaIı, ama Killing'de cezalar peşin kesiliyor, cezalandırılan vücutlar zevk alıyorlar. Hep bunlar Marki De Sade'ın yüzünden, yazmayacaktı o sapık romanları. Bizim Yeşilçam'ın uyanık prodüktörleri hemen bir Kiling filmi yapıyorlar. Killing'i "Killink" yaparak yani sondaki g harfini k harfi yaparak telif problemini de çözüyorlar.


Filmin konusu kısaca şöyle: Killink gizlice Türkiye'ye geliyor. .. Bir tabut içerisinde, Profesör Hulusi tabutu açıyor. Killink çıkıyor ve formülü istiyor, çünkü bu formül sayesinde dünyayı ele geçirecekmiş. Prof. Hulusi direniyor, vermek istemiyor bu formülü, tabii Killink de haklı olarak öldürüyor Hulusi'yi. Ama formül eksikmiş meğer, bu yüzden de Killink İstanbul'da bir süre daha kalmaya karar veriyor.Prof. Hulusi'nin cesetini bulan komiser gayet Türk "Boş verin bu olayı büyütmeyelim" diyor. Hulusi'nin oğlu mezarlıkta babası için fatiha okurken bir takma sakal cin, deli karışımı ihtiyar çıkıyor, ekolu bir sesle "babanın intikamını al" diyor. Ona sihirli bir sözcük de öğretiyor, "şadem" diyeceksin diyor. Şadem diyen oğul bir anda uçan adam oluyor ...


Tabii ki erotik sahnelerde var. Profun seksi sekreteri Mine Soley o yılların en hoş kadınlarından biri, üstelik çırılçıplak, yine aynanın karşısında soyunuyor. Fotoromana sadık kalınmış ve siyah iç çamaşırı ile sadomazo bir sahne çekilmeye çalışılmış. Kilink önce öpüyor sonra gırtlaklıyor falan ... Kalleş bir makas kesiyor bu sahneleri. (Osman Cavcı)


FİLMİ İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder