Powered By Blogger

8 Ekim 2022 Cumartesi

 

KARILAR KOĞUŞU (1989) 



Senaryo ve Yönetmen:
Halit Refiğ (Kemal Tahir'in aynı isimli eserinden uyarlama) Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop Müzik: Melih Kibar Yapım: Erler Film/Türker İnanoğlu Yönetmen Yardımcısı: Seçkin yaşar, Kamera Asst.: Ali Gündoğdu, Işık Şefi: Kadir Çil, Sanat Yönetmeni: Sohban Koloğlu, Teknik Yönetmen: Mehmet Bozkuş, Sesleri Alan: Erkan Aktaş, Negatif Montaj: Eyüp Yıldız, Laboratuar: Yahya Öztürk, Prodüksiyon Amiri: Adnan İrkut, Necati Şimşek, Set Amiri: Cengiz Öktem, (Fono Film Stüdyosunda hazırlanmıştır).

Oyuncular: Kadir İnanır, Hülya Koçyiğit, Perihan Savaş, Erol Taş, Tuncer Necmioğlu, Ayşegül Ünsal, Serra Yılmaz, Sami Hazinses, Saime Bekby, Süheyl Eğriboz, Nazan Ayas, Güzin Çorağan, Mehtap Ar, Beste Çınarcı, Baki tamer, Üşkü Ülker, Süer İzat, Kudret Karadağ, Sırrı Elitaş

Konu: 1940’larda siyasi nedenlerle hapis yatan yazar Murat (Kadir İnanır); herkesin sorunlarıyla ilgilendiği için hem mahkumların, hem yöneticilerin sevgisini kazanmıştır. Murat, sevgilisiyle birlikte kocasını öldürmekten hüküm giymiş Hanım Kuzu’ya (Perihan Savaş) yaşı küçük olduğu için suçu Ali’ye atmasını söyler. Kuzu, Ali’nin idam edileceğinden korkup bunu yapmaz. Bir aylığına hapse giren namlı hayat kadını Tözey de (Hülya Koçyiğit) Murat’tan hoşlanır. Gardiyan Şefika da (Ayşegül Ünsal) Murat’ı baştan çıkarmak ister. Başgardiyanın (Erol Taş) kızı Nebahat de ona aşıktır. Tözey hapisten çıkar. Fakir ve hasta mahkumlara dağıtmak üzere kurban keser. Murat’a hastaneye çıktığında çavuşun kendisini ona getireceğini söyler. Çıkarken Hanım Kuzu onları görür. Murat’ın, Tözey yüzünden onu unuttuğuna inanmıştır. Bu arada cezasını tamamlayan Hacı Abdullah (Tuncer Necmioğlu) tahliye edilir. Şefika baştan çıkardığı gardiyan Derviş’le kaçınca Murat’a gelen kocası, zina davası için istida yazdırmak ister. Murat bu isteği geri çevirir. Nebahat, babasını ziyarete gelen Murat’a aşkını açıklar ve neden kendisine umut vermediğini sorar. Tam o sırada Hanım’ın idam cezasının infaz emri gelir. Müdür (Süer İzat) Murat’a durumu anlatıp kimseye söylememesini rica eder. Gece yarısından sonra görevliler Hanım’ı koğuştan alırlar. Hanım Kuzu şoka girer, asmamaları için yalvarır. İdam sehpasının dibinde Kuzu sakinleşir. Son isteği olarak yemenisinin Ali’ye verilmesini ve Murat’tan hakkını helal etmesini talep eder. Murat bu dramatik sondan çok kötü etkilenmiştir. Ama o yine de insanlara yardım edecek, doğru bildiği yolda yürüyecektir. Hapisten çıktıktan sonra “Çıplak İnsanlar” isimli bir kitap yazmaya karar vermiştir...

Ödül:

 27. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (2 – 8 Ekim1990)
        ► “Karılar Koğuşu", "en iyi film".
        ► Halit Refiğ, "en iyi yönetmen"
        ► Hülya Koçyiğit "en iyi kadın oyuncu",
        ► Ayşegül Ünsal "en iyi yardımcı kadın oyuncu"
        ► Tuncer Necmioğlu "en iyi yardımcı erkek oyuncu

Jüri Üyeleri: Şerafettin Gür, Engin Ardıç, Erdoğan Tokatlı, Erdoğan Kahya, Ekrem Bora, Enver Özer, Avni Özgürel, Alev Olgun, Faik Cesur, Muzaffer Hiçdurmaz, Yrd.Doç.Cem Odman.

Sinema Yazarları'nın "geçen mevsimin en iyi film ve sanatçıları" seçiminde (1990)

► "Karılar Koğuşu 7. sırayı aldı

& Refiğ'in Kemal Tahir hayranlığını paylaşamadım, ama hep saygı duydum. Bir sanatçının sanatı, dünya görüşü ve yaşama yaklaşma yöntemleriyle büyük yazarı kendisine böyle "usta" bellemesi ve bu bağlılığı, onca gelişen ve değişen dünyamızda "sadakat"la sürdürmesi, bana hep ilginç geldi. Refiğ'in Kemal Tahir'den uyarladığı Yorgun Savaşcı belki de sinemacılık hayatının başyapıtıydı. Bu filmi, artık galiba hiç göremeyeceğiz. Bu açıdan, Refiğ'in yıllar sona yeniden Kemal Tahir'e dönmesi ve üstelik onun "tamamlanmamış" bir romanını Karılar Koğuşu'nu filme alması, kuşkusuz başlı başına bir olay ...

Ama Halit Refiğ, Karılar Koğuşu'nu kendince tamamlamış, bütünlemiş, özellikle Kemal Tahir'in Nazım'a yazdığı mektupları almış, onlardaki sıcacık insancıllığı, buram buram dünyaya ve yaşama dönük var oluşcu bir sevinci, Karılar Koğuşu'nun tümüyle oluşmamış entrikasına katmış. Kemal Tahir'de ve Nazım Hikmet'te ortak olarak sezilen bir şey zaten beni hep hayranlıkla karışık bir hayrete düşürmüştür. O bitip tükenmek bilmeyen uzun, ağır, zor hapis yıllarına karşın ve onlarla birlikte, yaşama sevincini, canlılığını yitirmemek, tersine yaşama kökten, sağlam biçimde bağlanma Karılar Koğuşu'nun da, film olarak en büyük 'çekiciliği burada. Karşımızda zaman zaman Nazım'ın duvarda asılı resmine bakarak mektuplarda yazılanları sanki doğrudan doğruya ona söyleyen, zor günlerin acılarını döken, onunla sürekli iletişim halinde bir Kemal Tahir var. Sevecen, dost, 'çevresindeki dert, yoksulluk ve felaket birikimi yaşamlara, zavallı insancıklara karşı alabildiğine anlayışlı, koruyucu, sanki bir yaşama ve yaşatma ustası. .. Bu duygu perdeden salona öylesine bir geçiyor ki filmin kimi kusurları unutuluyor, en azından hoş görülüyor. .

Çünkü Karılar Koğuşu, kabul etmek gerekir ki günümüz sineması, hele günümüz Türk sineması içinde alabildiğine aykırı bir film ... Bir Kemal Tahir uyarlaması olmasının getirdiği kaçınılmazlık içinde, bol konuşmalı, "lafebesi" bir film bu ... Ayrıca oldukça ağır, yavaş ritimli, derinden derine gelişen, her şey için ağırdan almayı yeğlemiş. Demek ki sıradan seyirci için oldukça zor, sabır ve özen isteyen, kesinlikle bir "vakit geçirme" sinemasının dışında algılanması gereken bir film. Ama bu sabrı ödüllendiren, görüldükten uzun zaman sonra bile akıldan çıkmayan tipleriyle, kırık yaşamlarıyla, 1940'ların baskıcı Türkiye'si imajıyla ve başka şeyleriyIe zihinlere yerleşen bir film ...

 Evet, Karılar Koğuşu değişik, önemli, ilginç bir film. Refiğ, sinema olarak klasik ve durağan bir anlatımı seçmiş. Kimilerini tiplerden karakterlere dönüştürmeyi baş amaçlarından biri olarak almış. Bu arada, tüm film boyunca değilse de yer yer unutulmaz güzellikte bölümler yaratmış Yazarın, baş gardiyanın kızıyla genelevde karşılaştığı "düş” bölümünü veya biraz abartma içerse de, idam sahnelerini düşünüyorum.

Bu arada, oyun düzeyini övmek de isterim. Tüm yan oyuncuların yanı sıra Hülya Koçyiğit ve Perihan Savaş, gerçek birer oyunculuk gösterisi yapıyorlar. Kadir İnanır ise bu kez 0 "erkekçe" gülüşünün, sertlik görüntüsü altında yumuşak olma çabalarının Kadir Tahir kişiliğiyIe tam denk düşmesinin de yardımıyla sıra dışı bir oyun veriyor ve bence, Şimdiye kadarki en usta işi oyunuyla karşımıza geliyor. Karartma Geceleri'nde Tank Akan için söylediğimizi, Karılar Koğuşu'nda Kadir lnanır için söyleyebiliriz; Kadir de bu filmle doruğa çıkIyor.

Karılar Koğuşu, öte yandan Halit Refiğ için bambaşka aşamaları haberliyor. Yönetmenin, hem de Türk sinemasının gelmiş geçmiş en ticari yapımevlerinden biri olan Erler Film anlayışı içinde böyle bir film çıkarabilmiş olması şaşırtıcı. Halit Refiğ gibi halkın beğenisini, kitIe onayını hep ön plana ala gelen ve bunu da hep söylemiş bir yönetmenin, bu kez kitlesel beğeniyle uyuşma olasılığı böylesine az bir filme imza atması da önemli. Refiğ, Karılar Koğuşu'na tüm deneyimini, tüm hırsını, daha ötesi tüm yüreğini koymuş belli, dolayısıyla bu filmi de yürekle, duyguyla izlemek gerekli. Karılar Koğuşu, günümüz T,ürk Sineması içinde biraz ayrıksı duran ama yürekli, dürüst ve içtenlikle yapılmış bir sinema örneği. “Atilla Dorsay,” Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf. 103”


FİLMİ İZLE 







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder