Powered By Blogger

12 Ocak 2018 Cuma

BÜYÜK ÖÇ (1969)

Yönetmen: Yılmaz Duru
Senaryo: Türkan Duru
Kamera: Ali Yaver
Yapım: Tura Film / Yılmaz Duru

Oyuncular: Yılmaz Duru (Ömer), Zeynep Aksu (Yasemen), Sezer Güvenirgil (Gülten/Lale), Tunç Oral (Adnan), Tufan Giray, Kadri Ögelman (Arif Çamlızede), Muzaffer Yenen (Avukat), İlhan Hemşeri (Doktor)

Konu: Şoföre aşık olan bir genç kızla, bir evlatlıkla evlenen erkek kardeşinin öyküsü.

* Güneş Kundura Fabrikası sahibi Arif Çamlızadenin gösterişli köşkü. [‘Aşka Tövbe’de (1968) Mübinlerin Suadiye’deki eviydi.] Kahvaltı masasında bulunduğumuz bir dakikalık süre onu tanımamıza yeter de artar bile. Mümtaz Enerin sesi ile köşkün evlatlık hizmetçisi Gültene söyleniyor; Bu peçetelerin kolası hafif olmalı. Kazık gibi beze ağzımı silemem ya. Gülten, kızım, kolacıya tembih et.. Adnanı (oğlu) git uyandır.. Merdivenleri gayet yavaş çık. Ayak seslerinden oğlumun rahatsız olmasını istemem. Giderken onun çiçeklerini götürmeyi unutma. Teğmen Adnan.. (Onu, üniforması ile bir kez, ölüm haberinin çıktığı gazetelerdeki resminde göreceğiz.) Urfa’dan izinli olarak gelmiş. (Büyük işadamı çocuklarının babalarınkinden farklı meslekler seçebildikleri yıllar. ‘Göklerdeki Sevgili’ (1966) filminde Timur da babası Tüccar Veysel’inkinden farklı bir meslek seçebilmişti.) Gülten ile uyandırmaya gittiği Adnanın birbirlerini ne kadar çok sevdiklerini konuşmalarından anlarız ; Ah, kabil olsa şu yataktan hiç kalkmasam. Ama, sen hep yanımda olsan. Canım benim, hep balayı yaşasak seninle. Canımsın, canım. Yakında da karım olacaksın, karım. (Filmlerdeki sanatçılar ve aşkları ne güzeldir.

O gün, Arif Bey’in güzel kızı Yasemen, uzun süredir yaşamakta olduğu Avrupa’dan döner. (Yurt dışında bulunuş nedenini filmden öğrenemiyoruz.) Köşkün şoförü Ömer’le biraz gergin başlayan ilişkileri birkaç hafta içinde büyük bir aşka dönüşüyor. [‘Kaderimsin’ (1969) filmindeki Halil ve Meral gibi.] Uzaktaki deniz kumsalında (Nevin Akkaya’nın sesi ile) Ömer.. Anlamıyor musun sersem.. Seviyorum seni. Seviyorum dediği gün birbirlerinin olurlar.

Dört aşığın eğlenmeye gittikleri meyhanede çıkan kavga gazetelere geçer; Milyoner Arif Çamlızade’nin oğulları meyhanede çıngar çıkardılar. Bu skandal ile, doğal olarak, Ömer ve Gülten işten kovulurlar.

Olaylar çok hızlı gelişir. Adnan’ın sevdiği kızla evlenmesi. Yasemen’in babasıyla tartıştığı gün bir arabanın çarpması sonucu ayaklarının felç olması. Gülten’in kızı Lale’nin ve Yasemen’in oğlu Turgut’un doğumları. Arif Bey’in kızını Ömer’den koparıp eve hapsetmesi, Turgut’u da oğlu olarak nüfusuna kaydettirmesi. Kızını cezalandırmak için malını ve mülkünü oğlu Adnan’a devretmesi [Kadri Ögelman, ‘Bizim Aile’ (1975) filmindeki kızı Alevi de bunaltacaktır]. Ama bu son yaptığı ilerde başına dert olur.

Adnan, kızını göremeden, gazetelere, bir kez daha, haber olur. Yazıyor.. Yazıyor.. İkinci baskı.. Kaçakçıları yazıyor.. Çatışmada şehit düşen Teğmeni yazıyor. Yasemen’den haber alamayan Ömer, Gülten ve kızına kol kanat gerer. Ancak mahalledeki dedikodulara dayanamayan genç kadın kendini öldürür. Ömer’in çığlığı Ayşe Hanım.. Fadime Hanım.. Gülten’i öldürdünüz.. Öldürdünüz Gülten’i. Laleyi alarak gittiği İzmir’de kamyon şoförlüğü yaparak geçen yıllardan sonra, genç kızın okulu için tekrar İstanbul’a gelirler. Lale, ne kadar çok annene benziyorsun bilsen.. Ayırt edilmeyecek kadar.

Kaderin cilvesi.. Üniversitede Turgut ve Lale birbirlerini severler. Mutlu mutsuz birçok olaydan sonra aşığı Beyoğlu Evlenme Dairesine girerken görürüz. ( Murat Çelenligil)

Ödül:
7.Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (25 Mayıs – 5 Haziran 1970
► "En Başarılı 3'üncü Film".


Jüri Üyeleri: Faruk Kenç, Orhan Elmas, Dr. Alyanak, Muharrem Ergin, Orhan Çağman, Refik Kemal Arduman, Refik Kemal Arduman, Melih Altınışık, Selahattin Alakavuk, Kaya Çakmakçı. 

BURUK ACI (1969)

Yönetmen: Nejat Saydam
Senaryo: Nejat Saydam, Bülent Oran
Eser: Türkan Şoray
Foto Direktörü: Melih Sertesen
Yapım: Acar Film / Murat Köseoğlu

Şarkılar: Belkıs Özener, Esin Engin, Recep Birgit, Müzikleri Hazırlayanlar: Tuncer Aydınoğlu, Teoman Alpay, Orkestrayı İdare eden: Metin Bükey, Reji Asistanları: Namık Karakılıç, Atilla Gökbürü, Kamera Asistanı: Taner Öz, Ar Direktör: Sezerli, Aksesuar: Nazım Akbulut, Set Amiri: Refet Gülerman, Dekorlar: Bilâl Uysal, Necati Demir, Ali Karakılıç, Özen Uysal, Işıklar Cengiz Arlı, Ahmet Ateş, Mustafa Köyük, Montaj: Özdemir Arıtan, Stüdyo Teknisyenleri: Recai Karataş, Arif Özalp, Tanaş Pedridis, Osman Bilen, Adnan Açıkalın, Nevzat Dişiaçık, Altan Sertesen, Saadettin Özmutlu, Hüseyin Demirayak, Set Teknisyenleri: Tuncer Aydınoğlu, Bican Afşar, Ümit Efekan, İsmail Karataş, Kostümler: Paris Konfeksiyon, Aksesuar: Masist Çelik Eşya, Aytaç Çocuk arabaları Fabrikası, Duvarlar: Türksan Kağıtları, Prodüksiyon Amiri: Melih Üstüngör, (Acar Film Stüdyosunda çevrilmiş ve seslendirilmiş ve renkli laboratuarında hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Türkan Şoray, Tanju Gürsu, Muzaffer Tema, Aliye Rona, Aynur Aydan, Fikri Çözel, Ali Şen, İsmail Varol, Zeki Dinçoy, Hüdai Yarmanoğlu, Muammer Gözalan, Leman Öztürk, Berna Işıl, Zuhal Er, Osman Görgüç, Nuran Tezel, Hayri Arlı, Hüseyin Salıcı, Fikri Çöze, Özdemir Özkaya, Yenal Denkker, Orhan Parlakkaya, Tanju Şarman,


Konu: Ülker doktor olmak isteyen ama üvey annesi tarafından bu isteği engellenen bir genç kızdır. Evden kaçan Ülker kaldığı otelde kör bir besteci ile tanışır ve evlenirler ama acılar Ülker’i yeni yaşantısında da bırakmaz.

BU NE BİÇİM HAYAT (1969)

Yönetmen: Yavuz Figenli
Senaryo: Ali Fuat Kalkan
Kamera: Mustafa Yılmaz
Yapım: Topkapı Film / Yaşar Tunalı

Oyuncular: Sema Özcan, Tugay Toksöz, Yusuf Sezgin, Can Sel, Sami Tunç, Asım Nipton, kadir Kök, Nusret Özkaya, Erdoğan Seren, Özcan Bilge, Zeki Tüney, Baki Tamer


Konu: Zengin ve güzel yaşama özenip kötü yola düşen varoşlarda yaşayan bir kızın öyküsü. 

BOŞ ÇERÇEVE (1969)

Yönetmen: Ertem Eğilmez
Senaryo: Bülent Oran
Kamera: Kriton İlyadis
Müzik İsmet Nedim
Yapım: Akün Film/İrfan Ünal

Oyuncular: Kartal Tibet (Ferit), Hülya Koçyiğit (Alev), Serpil Gül (Arzu), Süleyman Turan (Necdet), Hulusi Kentmen (Osman), Nubar Terziyan (Alev’in babası), Münir Özkul (Ferhat), Nezihe Güler (Alev’in annesi), Faik Coşkun (postacı), Muammer Gözalan (doktor), Ali Demir (iş Adamı), Osman Han (postanedeki adam), Ekrem Dümer (Doktor), Sabahat Işık (davetli), Zeki Sezer (İşadamı), İlhan Hemşeri (işadamı),Haklkı Kıvanç (polis), İhsan Baysal (şoför), Uğur Kıvılcım (hizmetçi), Cevat Kurtuluş (Osman Beyin adamı)


Konu: Ferit, ailesinin isteği ile aile dostlarının kızına aşk mektubu yazar. Böyle bir evliliği onaylamayan evin büyük kızı mektuplara yanıt vermez. Mektuplardan etkilenen evin küçük kızı Alev, abası adına karşılık yazar. Gençler arasında mektuplarla oluşan bir aşk doğar. Ferit kısa sürede babasını kız istemeye gönderir. Durumdan habersiz olan büyük kız kendisinin istendiğini sanarak Ferit'in babasını evden kovar. Olaya inanamayan Ferit Alev'in evine gider. Ancak evin kızı tarafından görülmek istenmediği söylenir. Yağmurlu havada sabaha kadar sokaklarda dolaşan Ferit bir daha Alev'i aramaz. Yanlış anlamalardan habersiz olan Alev'in dünyası kararır. Ferit'de kötü ıslandığı için eski hastalığı tekrarlar ve ömrü sayılı günlere kalır. Sevgililer uzun zaman sonra tesadüfen karşılaşırlar. Öleceğini bilen Ferit, yanlışlığı öğrense de Alev'i kendinden uzaklaştırmaya çalışır. Bunun için Alev'in kendisini tanımayan ablasına yakınlaşır ve onunla evleneceklerini söyler. Ferit'in öleceği için böyle davrandığını öğrenen Alev, sevgilisine koşar ancak, Ferit ölmüştür. Yaşamanın anlamını yitirdiğini düşünen Alev kendini uçuruma bırakır. “Soner ders, “Türk Sinemasında Aşk” 

BOŞ BEŞİK (1969)

Yönetmen; Orhan Elmas
Senaryo: Orhan Elmas, Memduh Ün, Duygu Sağıroğlu (Necati Cumalı’nın bir oyunundan)
Operatör: Cahit Engin
Müzik: Yücel Paşmakçı
Yapım: Uğur Film / Memduh Ün

Oyuncular: Fatma Girik, Tugay Toksöz, Sevda Nur, Handan Adalı, Atıf Kaptan, Kazım Kartal, Serap Olguner, Hayal Sürer,

Konu: “Yörük beyi Ali ile Fatma’nın evliliklerinden yedi yıl sonra doğan çocuk göç vaktini geciktirir. 40 gün sonra yola çıkılır. Ali kafilenin başında, Fatma ise sonunda yol almaktadır. Gecikme göçün koşullarını da zorlaştırır. Mola yerinde 40 günlük bebek Murat kuzgunlara yem olur. Evlat acısı ile deliye dönen Fatma sağa sola şuursuzcca koştururken sularda boğulur”. Oyundaki bu gelişme Cumalı tarafından sonradan değiştirilerek yenide yazılır. “Filmde ise Fatma çocuğunu elinden alan kartalla girdiği mücadelede yaşamını yitirse de öcünü alır.”



BOĞAZİÇİ SOYGUNU (1969)

Yönetmen: Hüsamettin Mustafa
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Kaya Ererez
Yapım: Erman Film / Hürrem Erman

Oyuncular: Yusuf Sezgin, Kemal Sinnavi, Mine Soley, Cahit Irgat, Attila Ergün, Aydın Tezel, Nahid Şerif

Konu: Antik bir kolyeyi ele geçirme girişiminde bulunan soyguncuların maceraları.


BOĞAZİÇİ CASUSLARI (1969)

Yönetmen: Necat Okçugil,
Senaryo Vecdi Uygun
Foto Direktörü: Dinçer Önal
Yapım: Ali Ekdal

Laboratuar Şefi: Cemil Orhon, Yardımcıları: Erol Yıldırım, Süleyman Koyuncu, Bayram Güzel, İsmet Karsu, Montaj: Cevat Sezeri, Negatif Montaj: Oral Özütürk, Sesleri Alan Marko Buduris, Işık Şefi: Aydın Yurteri, Ender Işık Srervisi, Mehmet Çakar, Ar Direktör: Muammer Altınbilek, Set: Hamit Akçay, Ahmet Küçükbaş, Kadir Arıoğlu, İbrahim Arıl, Prodüksiyon Amiri: Mustafa Pekdoğru, Reji Asistanı: İzzet Özkaya, Kamera Asistanı: Tuncay Ural, (Yıldız Film stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir)


 Oyuncular: Tugay Toksöz, Sevgi Can, Erol Taş, Ayda Can, Sadettin Düzgün, Erdoğan Seren, Lütfü Engin, Dündar Aydınlı, Ali Ekdal, Talat Gözbak, Kemal Aydan, Serdar Gökhan, Erdoğan Seren, Rahmi Pala, , Taner Gözbak, Engin Güney, Kemal Öztürk ve Abdurrahman Palay, 

BiR VEFASIZ YAR iÇiN (1969)

Yönetmen: O.Nuri Ergün
Senaryo Safa Önal
Operatör: Necat Okçugil
Yapım: Er Film / Berker İnanoğlu

Laboratuar Şefi: Hilmi Başcan, Laboratuar: Gani Maraşlıoğlu, Hayati Akbulut, Seslendiren: Yorgo İlyadis, Montaj ve Senkron: Teni Filmeridis, Işık: Mehmet Çakar (Ender Işık Servisi), Operatör Asistanı: Tuncay Ural, Prodüksiyon asistanı: Ayhan Kozalak, Prodüksiyon Amiri: Yüksel Tanık, Teknik Direktör: Samim Utku, (Erman Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir )

Oyuncular: Ekrem Bora (tövbekar İbrahim), Mine Mutlu (Sanem), Piraye Uzun, Önder Somer, Erol Taş, Nevzat Okçugil (anne), Hüseyin Baradan (Necmi), Kazım Kartal (Hakkı), Ali Ekdal (Cemil), Özdemir Akın, Zeki Tüney, Mustafa Yavuz (şoför), Hakkı Haktan, Vahit Volkan, Cevdet Balıkçı, Erdoğan Seren


Konu: Saf ve güzel Sanem kendisini iğfal eden Ali’nin hesabını görmektir. İbrahim’in kamyonuyla İstanbul’a gelir. İbrahim onu bir otele yerleştirdikten sonra başlar iz sürmeye. Son durak Necmi’dir ve onunda niyeti bellidir, kaçar İbrahim’i bulur oda evine getirir ama annesi istemez. Başlar İstanbul’da turalamaya oy sanem türküsü eşliğinde. En sonunda Aliyi Kilyos’ta bulur öldürür. Bu arada da İbrahim ekstradan bir dayak yer Necmi ve adamlarından Sanem nerededir diye. Buluşurlar beraber başlarlar kaçmaya lakin Sanem trene atlar çekip gider. 


BİR TÜRKE GÖNÜL VERDİM (1969)

Senaryo ve Yönetmen: Halit Refiğ
Kamera: Cengiz Tacer
Müzik: Abdullah Nail Bayşu
Yapım: Şeref Film / Şeref Gür

Oyuncular: Eva Bender, Ahmet Mekin, Bilal İnci, Seden Kızıltunç, Aynur Akarsu, Kazım Kartal

Konu: Çocuğunun babasını aramak için Kayseri'ye gelen genç bir Alman kadının öyküsü. Çocuğunun babasının evli olduğunu öğrenen kadın, Müslüman olur ve bir başka Türk’le evlenir. Kocası öldürüldükten sonra da, yönetmenin deyişiyle "bu topluluğun çilesine ortak olmanın mutluluğa daha yakın bir yol olduğunu anladığı için" Almanya'ya dönmez. Düzgün anlatımına karşılık, filmin din değiştirmeyi ve kırsal kesime yerleşmeyi gündeme getiren içeriği inandırıcılıktan uzaktır. (Rekin Teksoy)

ÖDÜL:
2. Adana Altın Koza Film Festivali’nde (1970)
► “En Başarılı 2. Film

► Seden Kızıltunç “En Başarılı Kadın Oyuncu” 



BİR ŞARKISIN SEN (1969)

Senaryo Ve Yönetmen: Mehmet Aslan,
Kamera: Fevzi Eryılmaz
Müzik: Sezen Cumhur Önal
Yapım: Nilka Film

Oyuncular: Selda Alkor, Berkant, Aliye Rona, MeltemMete, Ergun Rona, Ali Şen, Mümtaz Ener, Mürüvvet Sim


Konu: Yoksul bir bahçevanla, zengin bir kızın öyküsü. 

BİR SEVGİLİ UĞRUNA (1969)

Yönetmen: Nazmi Özer
Senaryo: Vecdi Uygun
Kamera: Dinçer Önal
Yapım: Sultan Film / Ünsal Aybek

Oyuncular: Uğur Güçlü, Mine Mutlu, Sami Tunç, Gülgün Erdem, Asım Nipton, Muammer Gözalan, Leman Akçatepe


Konu: Büyük aşklarını mektuplarla yaşayan ancak, birbirlerine kavuşamayan bir çiftin dramatik öyküsü 

BİR ÇİRKİN ADAM (1969)

Senaryo ve Yönetmen: Yılmaz Güney ([1])
Operatör: Gani Turanlı
Yapım: Güney Film / Yılmaz Güney

Bir Çirkin Adam” Şarkı Sözleri: Fecri Ebcioğlu, Okuyan Kamuran Akkor, Türküleri okuyan: Bedri Ayseli, Set Amiri: Nizam Ergüden, Teknik Ekip: Murat Serenli, Hikmet Küçük, Prodüksiyon Amiri: Mustafa Oğuz, Asistanı: Bekir Çetiner, Reji Asistanı: Şerif Gören, Kamera Assitanı: Rayif Şen, Ender Işık Servisi, Ses Mühendisi: Necip Sarıcıoğlu, Senkron: Mustafa Kent, Montaj: Celal Köse, Negatif Montal: Ender Teker, Laboratuar: İbrahim Üstüner, Hüseyin İnci, Şaban Aldemir, Prodüktör: Abdurrah-man Keskiner, (Lale Film Stüdyosunda Hazırlanmıştır),

Oyuncular: Yılmaz Güney, Feri Cansel, Hayati Hamzaoğlu, Süleyman Turan, Nihat Ziyalan, Mümtaz Alpaslan, Asım Nipton, Necabettin Yal, Deniz Arcan, Ahmet Koç, lhsan Gedik, Hamit Yalçın, Nizam Ergüden, Mehmet Aslan, Enver Dönmez, Abdurrahman Keskiner, Attila Ergün, Sami Tunç Gülsün Kamu,

Not: Film yeniden düzenlenen afişlerle “Öldürmeliydim” ve “Son Kabadayı” isimleri ile tekrar piyasada sinemaseverlerin karşısına çıkarılmıştır.  

Mehmet Bahadır, Necip Tekçe, Handan Adalı, Hasan Ceylan, Danyal Topatan, Necdet Çağlar, Tuncel Kurtiz

Konu: Ünlü kabadayılardan Abbas (Hayati Hamzaoğlu) tüm İstanbul'u kuşatmıştır. Kumarhaneleri, randevuevlerini haraca bağlamıştır. Adamlarını gönde-rip vergi alır gibi para toplar. Aylık ka-zançlarına göre herkese ayrı bir fiyat biçmiştir. Zalim ve acımasız bir adamdır Abbas. Başkaldıranı fişler, sonra da adamlarına öldürtür. Kulüp sahibi Maz-har (Mümtaz Alpaslan) kurbanlarından biridir. Onun ayaklarını kırdırmıştır. Onunla baş edemeyeceğini anlayan Mazhar, Abbas'a bir teklifte bulunur. Şehri terk etmesi için tüm servetini vere-cektir. Abbas kabul etmez ve ona daha büyük bir ceza keser. Bu teklife karşılık her ayalacağı haracı iki misline çıkartır.

Mazhar için tek kurtuluş çaresi Abbas'ı öldürtmektir. Adamlarını toplar. Bu kiralık katil Kim olacaktır? Danışmanları gerçek adı Yusuf olan Bino'yu önerirler. Bina (Yılmaz Güney) esrarengiz bir adamdır. Tepeden tırnağa silahlar giyinir. O bir kara cellat, bir kiralık katildir. Abbas, eski arkadaşıdır. Ama para için gözünü kırp-madan babasını bile öldürür.

Mazhar, adamları aracılığıyla Bina'dan randevu alır. Bino, öldüreceği adamın kim olduğunu sorduğunda, kurbanının Abbas olduğunu öğrenir. Teklifi ka-bullenir, ancak Abbas'ın kilosuna göre para alacaktır. Bir gece kulübünde kar-şılaştıklarında Abbas'ın yüzüne karşı, "Seni öldüreceğim," der. Abbas, kendis-ini öldürtmek isteyenin kim olduğunu sorar. Bina, söylemez, "Bu bir sırdır," der. Abbas, bu kez bir karşı teklifte bulunur. Öldürme emrini veren düşmanını öldür-mesi için, o adam kimse kilo başına aynı parayı verecektir. Bino karşı çıkar. Böyle bir teklif iş ahlakına aykırıdır. Ancak, öldürmesi gereken başka biri varsa onu halletmeye hazırdır. Yeni bir pazarlık sonucu anlaşırlar Abbas'la.Yaralı ve acı ı bir geçmişi vardır Bino'nun. Kundak-tayken onu bir kapı eşiğine bırakan ana-sını hiç tanımamıştır. Babasını da... Bina bir orospu çocuğu, bir piçtir. Kimseyi sevmeyen, kendisini bile sevemeyen Bina'nun hayatta güvenebileceği tek arkadaş silahıdır.

Bino, hiç tanımadığı bir adamı öldürdüğü için ilk kez garip bir pişmanlık içindedir. Sonra, öldürdüğü adamın kızıyla mezarlıkta tanışır. Adı Feride'dir (Feri Cansel). Genç kız, babasının ölümünden sonra kapalı tutulan Kilyos'taki motele davet eder onu. Aynı kaderi ve yalnızlığı paylaşan iki insandır-lar. Bino'nun öldürdüğü adam, Hamit, Feride'nin gerçek babası değildir. Ran-devuevinde çalışan bir kadının kızıdır Feride. Babasını da hiç tanımamıştır. Hamit Bey, annesinin çalıştıgı rande-vuevinde hizmetçilik yapan on bir yaşın-daki Feride'yi annesi gibi orospu olma-ması için yanına alıp büyütmüştür.

Bino, ilk kez yakınlık duyduğu Feride'yle birbirlerine benzeyen yaşamlarını sorgu-larken, Mazhar silahlı bir adamını (İhsan Gedik) motele gönderir. Bino'yu öldüre-cektir. Bino, önce davranıp adamı vurur. Feride bu olay sırasında, sevdiği erkeğin üvey babası Hamit'i öldüren bir kiralık katil olduğunu öğrenir. Bu gerçegi açık-layan da Bino'dur. Bino daha acı bir gerçekle yüz yüze gelir.

Öldürdüğü Hamit, kendi babasıdır. Öldürten de Abbas. Bino, Abbas'a haber gönderir. Belgrad ormanında buluşacaklardır. Adamlarıyla randevu yerine gelen Abbas, onun babası olduğunu bilmediğini ve kendisini affet-mesini söyler. "Beni kim affedecek," diye soran Bino, Abbas'ı vurur. Abbas'ın adamlan da Bino'yu kurşun yağmuruna tutarlar. "Affet beni baba," diye günah çıkaran Bino yere düşerken, Feride ko-şarak olay yerine gelir. Agah Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”; syf: 260”

► Bir Çirkin Adam, yıldız Yılmaz Güney için başarılı bir vur kır filmi değil. Güney, filminde özellikle değişik açılardan, yeni –ve az denenmiş- fotoğraflar elde et-miş. Inun bu çabasında Gani Turanlı da büyük bir güçle desteklemiş. (Erman Şener, Ses M. 28 Mart 1970)

Ödülleri:
7. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj film yarışması (25 MAYIS – 5 HAZİRAN 1970) ► “En BaşarılıFim”,
► Yılmaz Güney “en başarılı erkek oyuncu ► Hayati Hamzaoğlu “en başarılı yar-dımcı erkek oyuncu”.

Jüri Üyeleri: Faruk Kenç, Orhan Elmas, Dr. Alyanak, Muharrem Ergin, Orhan Çağman, Refik Kemal Arduman, Refik Kemal Arduman, Melih Altınışık, Selahattin Alakavuk, Kaya Çakmakçı.




[1] Filmin senaryosunu Aydın Engin yazdı. Yılmaz Güney çekim sırasında yeni diyaloglar , yeni bölümler ekledi. Şarkı ve türküleri Kamuran Akkor'la Bedri Ayseli seslendirdi. Goldfinger gece kulübünde çekilen sahnelerde Alpay'ın sesiyle bir şarkısı kullanıldı. (Agah Özgüç)

8 Ocak 2018 Pazartesi

BİN DEFA ÖLÜRÜM (1969)

Yönetmen:Mehmet Aslan
Senaryo: Berç Güler
Kamera: Ali Uğur
Yapım: İrfan Film / İrfan Atasoy

Oyuncular: Yılmaz Güney (Yılmaz) , Deniz Akar (Türkan), İrfan Atasoy (Komiser İrfan), Benan Öz (Şarkıcı), Sami Tunç (Hırsız), Yavuz Selekman, Hakkı Haktan (Hasan Amca), Hakkı Kıvanç, Necabettin Yal, Lütfi Engin, Ahmet Koç, Nizam Ergüden (Mezar Bekçisi), Cevdet Balıkçı, Ramazan Ali, Ahmet Koç, Oktay Yavuz,

Konu: Yoksul bir kadın doğum sırasında ölür. İkizleri olmuştur. Baba Hasan (Hakkı Kıvanç), haberi kahvede nargile içerken almıştır. Hasan sevinçlidir, ama onlara bakacak ne parası ne de kim-sesi vardır. Bebeklerine büyüyünce okumaları için birer mektup yazar af diler. Mektupları kundaklarının içine koyar. Bebeklerden birini varlıklı bir ailenin kapısı önüne bırakır. Zengin ailenin çocukları yoktur, ona öz oğulları gibi sahip çıkarlar. Hasan, diğer çocuğunu da bir otomobilin arka koltuğuna bırakır.

Aradan yıllar geçer. İkizler, birbirlerinden habersiz büyürler. Varlıklı ailenin büyüt-tüğü bebek polis, diğeri de soyguncu olmuştur. Kumarhaneleri basan, soygun-culardan haraç toplayan Rifat (Yılmaz Güney), yürekli ve yardımsever bir kiş-iliktedir. Peşinde olduğu düşmanların-dan kaçarken kent dışındaki bir baba kızın evine sığınmıştır. Yaralıdır. Yoksul babanın kızı Türkan (Deniz Akar), dizin-den özürlüdür. Diz kapağından ameliyat olması gerekmektedir. Rifat, genç ve güzel bir kız olan Türkan'dan hoşlanır, ama duygularını belli etmez. Rifat, kızın babasına ameliyat parasını verir.

Rifat, babasının bıraktığı mektuptan, annesinin mezarını bulur. Mezarın baş-ında dua Eden biri daha vardır. Uzaktan izlediği bu yabancının kim olduğunu mezar bakıcılarından birine sorar. Ya-bancı, kadının oğludur. Cinayet masas-ından bir komiserdir. Rifat, genç komiserin kardeşi olduğunu anlamıştır. Peşindeki komiser (lrfan Atasoy) kardeşidir.

Soyguncuların çete reisi Babalık (Necabettin Yal), adamlarına komiseri öldürme emri verir. Rifat, aynı şebekenin adamıdır. Komiseri bulup durumu anlatır ve kardeş olduklarını da söyler. Ba-balarının kundaklarına bıraktığı mektu-plar, olayın şahididir. Rifat gecenin ka-ranlığında yüzünü göstermez. Konuşurken sırtı komisere dönüktür.

Evlenme hazırlığı içinde olan komiser, müdüründen üç gün izin alır. Soruşturma sırasında tanıdığı Türkan'a gönlünü kap-tırmıştır. Kız, ameliyat olup sakatlıktan kurtulmuştur. Türkan, nişanlısı komiseri Rifa’la tanıştırır. Komiser, Rifat'ın kardeşi olduğunun hala farkında değildir. Rifat ise renk vermez. Karışık duygular içindedir. Rifat, reisIeri Babalık'tan aldığı bir emirle bir soyguna gider. Mutemetlerin toplantı yaptığı Amerikan şirketini basar. Para dolu çantayla yuvalarına döndüğünde babalık öldürülmüştür. Adamlarından biri çantayı ister, Rifat vermez. Silahlar çekilir. Adamı vurur, Rifat yaralanır. Bir pavyonda şarkıcılık yapan dostundan kent dışındaki evinin anahtarlannı alır.


Komiser, şüphe üzerine kadını sorguya çekip birlikte Rifat'ın saklandığı eve giderler. Rifat, camdan polisleri görür. Arka ka bahçeye çıkar. Karnından yaralıdır. Topallayarak, sürünerek ağa-çların arkasında kaybolur. Komiser yer-deki kan izlerini takipe peşine düşer. Düzlüğe çıktıklannda karşı karşıya gelirler. Komizserin elinde silahı vardır. Rifat, karnını tutarak acıyla gülmektedir. Bu sırada komisere arkasından silahıyla yaklaşan bir adam görür. Komiseri vura-caktır. Rifat, ani bir hareketle silahını çekip ateşler. Kendine doğrulttuğunu sanan komiser de tetiğe basmıştır. Ar-kasını döndüğünde Rifat'ın alnından vurduğu adamı görür. Komiser, hayatını kurtaran kardeşini yanlışlıkla öldürmüştür. Agah Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”syf, 254” 



BEYAZ MENDİL-Lİ (1969)

Yönetmen: Kemal Kan
Senaryo: Zafer Sülek
Kamera: Ali Uğur
Yapım: Saltuk Film / Kadir Kesemen

Oyuncular: Eşref Kolçak, Hülya Darcan, Kadir Savun, Danyal Topatan, Kazım Kartal, Ali Şen, Zeki Tüney, Sırrı Elitaş, Nusret Özkaya, Reşit Çıldam, Taliha Saltu, Murat Tok, Arap Celal

* Orhan Elmas, Beyaz Mendil filmini eleştirirken sohbet tarzı bir üslup benimsemektedir. Yazı kapsamında, film hakkında çeşitli sorular soran ve önerilerde bulunan Orhan Elmas sonuç kısmında filmdeki eksikleri, yanlışları sıraladıktan sonra, birçok yerli filmde gerekli gereksiz yer verilen dansların ve dansözün olmamasını olumlu bulmaktadır. Elmas ayrıca, filmin realist bir bakış açısı olduğunu ve yerli unsurlar içerdiğini belirtmektedir:

Orhan Elmas aynı dergideki, 'Tenkit Niçin Yapılır' başlıklı yazıda eleştiri ve eleştirmenlik konusundaki fikirlerini belirtirken, aynı zamanda yazıları dolayısıyla sinemacılardan gelen tepkilere değinmiştir. Elmas, yapıcı eleştirilerde bulunduğunu öne sürdükten sonra bir anlamda kendini savunmuştur:


"Neticede beni fazlasıyla mütehassis eden bu hadiseyle şunu öğrenmiş oldum ki maalesef filmciliğimiz henüz tenkide bağrını açacak kadar olgunlaşamamıştır.” (Orhan Elmas 3 Aralık 1955, "Yeni Venüs) “Orhan Ünser, Kelimelerden Görüntüye 

BEŞİKTEKi MiRAS (1969)

Yönetmen: Osman Nuri Ergün
Senaryo: Osman F. Seden (Yaşar Kemal’in bir Öyküsünden)
Kamera: Nedim Akanlar
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden

Prod. Temsilcisi: Adnan İrkut, Prod. Amiri: Hasan Nurdan, Yönetmen Ast: Arif Erkuş, Kamera Ast: Kazım Çakırman, Yaşar memişoğlu, Prod. Ast: Cemil Paskap, Ar Direktör: Saim N. Bilge, Hasan Nurdan, Set Amiri: Fikret Güryalçın, Set Ekibi: Ömer Babu, Yılmaz Özyurt, Işık Şefi: İlhan Aslım, Işık Ekibi: Muzaffer Durusoy, Mahmut Köz, Montaj-Senkron: Arif Özalp, Negatif Montaj: Osman Bilen, Laboratuar: Recai Karakaş, Tanaş Petridis, Ses: Tuncer Aydınoğlu, Bican Avşar, Ümit Efekan, İsmail karataş,
(Kemal Fil Platosunda çekilmiş, Acar Film Stüdyosu’nda hazırlanmış ve seslendirilmiştir. )

Oyuncular: Ahmet Mekin (Ahmet), Hülya Aşan (Ayşe), Muhterem Nur, Kadir Savun (Komiser Murat), Erol Taş (Polis), Hayati Hamzaoğlu (Faruk Erbaş), Feridun Karakaya, Münir Özkul, Hüseyin Peyda, Kazım Kartal, Cahit Irgat, Kayhan Yıldızoğlu, Talat Gözbak, Nubar Terziyan, M. Ali Akpınar, Zeki Tüney, Ali Seyhan, Hakkı Haktan, Sait Ergenç, Hüseyin Güler, Hasan Nurdan, Mehmet Büyükgüngör, Ali Demir, Fikret Güryalçın

Konu: urfa- istanbul isimli filmin devamı niteliğinde çekilmiş bir film. İlk bölümde bebeğini miras için öldürmek isteyen akrabalarından kaçan Ayşe (Hülya Aşan) ile suçsuzluğunu ispatlamak için hapisten kaçan Ahmet’in (Ahmet Mekin) yollarının kesişmesi ve birlikte kaçışları konu edilmekteydi... Bu filmde ise Ayşe ve Ahmet’in İstanbul''a sağ salim varmak ve suçluların ortaya çıkması için verdikleri mücadele konu ediliyor. Film baştan sona gerilim ve heyecan tempo düşürmeden devam etmesi ile dikkat çeken bir yapım....

► Mikis Theodorakis’in Zorba (1964) için yaptığı ‘Life Goes On’ melodisi ve vapur sesleriyle dolu İstanbul Boğazı..
Ayşe ve (kocası Faruk’la hesaplaşmak üzere olan) Ahmet.. Ayşe ; “Dünyanın en iyi silah kullanan adamıdır o. Ya vurursa seni. Ya öldürürse seni.”
Ahmet; “Korkma, yaşayacağım. Senin için, beraber geçireceğimiz mesut günler için yaşayacağım.”

‘Urfa İstanbul’un (1968) devamı olan film Oktay Topgül’ün söylediği bir türküyle başlıyor; ‘Aman Tanrım’.. Salih Ağa yürek durmasından ölmüş. Bu durumu dört gözle bekleyen yeğenlerden Tayfur’un söyledikleri; “Ağanın kimi var ki bizden başka hayatta. Ama, o torun geberdikten sonra ha. Ne kadar toprağı varsa, altını varsa, çiftliği, hanları varsa, İstanbul’da köşkleri varsa , nesi varsa kimin olacak bunlar ha? Bizim..” Tüm bunlara sahip olabilmeleri için peşinde oldukları Ayşe ve çocuğunu ortadan kaldırmaları gerekli. İdamlık kaçak Ahmet’in durumu çok daha zor. Ağa’nın oğlu ve Ayşe’nin kocası Faruk, üç kişiyi öldürmüş ve suç da Ahmet’in üzerine atılmış. Delikanlı, hem Ayşe ve çocuğunu yeğenlerden korumak hem de jandarmaya yakalanmadan İstanbul’a gidip Faruk’u konuşturmak zorundadır.
İlk bölümdeki Karanfilli Neriman ve Sarhoş Doktor gibi bu bölümde, sonradan Emniyet görevlisi olduklarını öğrenecekleri Murat Alpago ve köy öğretmeninin yardımlarını görürler. Çamurda yaya olarak, minibüsle, tren ve at arabasıyla yaptıkları bu zorlu yolculuk boyunca aralarındaki sevgi ne kadar güzeldi. Konya Ovası, Afyon, Eskişehir ve Sadri Alışık’ın “Deniz Ezan Martı Yunus” dediği İstanbul.
Ağa’nın, Harran’a sığmayan ama nice acıyla dolu kalıtı, Neriman’ın, Taşhan’daki Doktor’un, Ayşe’nin, Ahmet’in, İbrahim’in, Cebbar’ın sevgileri yanında (hiç olmazsa filmde) ne kadar önemsiz kalıyor. Konya yakınlarındaki bir Han odasında, Ayşe ve hapishaneden kaçışını anlatan Ahmet.. Ahmet ; “..Duvarın en alçak yerinden bıraktım kendimi yere. Gece karanlıktı. Sonra şafak sökerken eniştem aldı beni yanına. Şehrin dışına çıkardı. Urfa civarına kadar getirdi. Biraz gittim gitmedim, sen çıktın karşıma. Nerden bilirdim, canımdan çok seveceğim o tatlı varlığın beni idama gönderen birinin ailesi olacağını.” (Yazan: Murat Çelenligil) “Sinematürk Internet Sitesi”

Not: ” 1968 yılında Osman Nuri Ergün’ün yönetmenliğinde çekilen “Urfa-İstanbul” filminin devamı niteliğindedir