Powered By Blogger

8 Ocak 2018 Pazartesi

BEŞİKTEKi MiRAS (1969)

Yönetmen: Osman Nuri Ergün
Senaryo: Osman F. Seden (Yaşar Kemal’in bir Öyküsünden)
Kamera: Nedim Akanlar
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden

Prod. Temsilcisi: Adnan İrkut, Prod. Amiri: Hasan Nurdan, Yönetmen Ast: Arif Erkuş, Kamera Ast: Kazım Çakırman, Yaşar memişoğlu, Prod. Ast: Cemil Paskap, Ar Direktör: Saim N. Bilge, Hasan Nurdan, Set Amiri: Fikret Güryalçın, Set Ekibi: Ömer Babu, Yılmaz Özyurt, Işık Şefi: İlhan Aslım, Işık Ekibi: Muzaffer Durusoy, Mahmut Köz, Montaj-Senkron: Arif Özalp, Negatif Montaj: Osman Bilen, Laboratuar: Recai Karakaş, Tanaş Petridis, Ses: Tuncer Aydınoğlu, Bican Avşar, Ümit Efekan, İsmail karataş,
(Kemal Fil Platosunda çekilmiş, Acar Film Stüdyosu’nda hazırlanmış ve seslendirilmiştir. )

Oyuncular: Ahmet Mekin (Ahmet), Hülya Aşan (Ayşe), Muhterem Nur, Kadir Savun (Komiser Murat), Erol Taş (Polis), Hayati Hamzaoğlu (Faruk Erbaş), Feridun Karakaya, Münir Özkul, Hüseyin Peyda, Kazım Kartal, Cahit Irgat, Kayhan Yıldızoğlu, Talat Gözbak, Nubar Terziyan, M. Ali Akpınar, Zeki Tüney, Ali Seyhan, Hakkı Haktan, Sait Ergenç, Hüseyin Güler, Hasan Nurdan, Mehmet Büyükgüngör, Ali Demir, Fikret Güryalçın

Konu: urfa- istanbul isimli filmin devamı niteliğinde çekilmiş bir film. İlk bölümde bebeğini miras için öldürmek isteyen akrabalarından kaçan Ayşe (Hülya Aşan) ile suçsuzluğunu ispatlamak için hapisten kaçan Ahmet’in (Ahmet Mekin) yollarının kesişmesi ve birlikte kaçışları konu edilmekteydi... Bu filmde ise Ayşe ve Ahmet’in İstanbul''a sağ salim varmak ve suçluların ortaya çıkması için verdikleri mücadele konu ediliyor. Film baştan sona gerilim ve heyecan tempo düşürmeden devam etmesi ile dikkat çeken bir yapım....

► Mikis Theodorakis’in Zorba (1964) için yaptığı ‘Life Goes On’ melodisi ve vapur sesleriyle dolu İstanbul Boğazı..
Ayşe ve (kocası Faruk’la hesaplaşmak üzere olan) Ahmet.. Ayşe ; “Dünyanın en iyi silah kullanan adamıdır o. Ya vurursa seni. Ya öldürürse seni.”
Ahmet; “Korkma, yaşayacağım. Senin için, beraber geçireceğimiz mesut günler için yaşayacağım.”

‘Urfa İstanbul’un (1968) devamı olan film Oktay Topgül’ün söylediği bir türküyle başlıyor; ‘Aman Tanrım’.. Salih Ağa yürek durmasından ölmüş. Bu durumu dört gözle bekleyen yeğenlerden Tayfur’un söyledikleri; “Ağanın kimi var ki bizden başka hayatta. Ama, o torun geberdikten sonra ha. Ne kadar toprağı varsa, altını varsa, çiftliği, hanları varsa, İstanbul’da köşkleri varsa , nesi varsa kimin olacak bunlar ha? Bizim..” Tüm bunlara sahip olabilmeleri için peşinde oldukları Ayşe ve çocuğunu ortadan kaldırmaları gerekli. İdamlık kaçak Ahmet’in durumu çok daha zor. Ağa’nın oğlu ve Ayşe’nin kocası Faruk, üç kişiyi öldürmüş ve suç da Ahmet’in üzerine atılmış. Delikanlı, hem Ayşe ve çocuğunu yeğenlerden korumak hem de jandarmaya yakalanmadan İstanbul’a gidip Faruk’u konuşturmak zorundadır.
İlk bölümdeki Karanfilli Neriman ve Sarhoş Doktor gibi bu bölümde, sonradan Emniyet görevlisi olduklarını öğrenecekleri Murat Alpago ve köy öğretmeninin yardımlarını görürler. Çamurda yaya olarak, minibüsle, tren ve at arabasıyla yaptıkları bu zorlu yolculuk boyunca aralarındaki sevgi ne kadar güzeldi. Konya Ovası, Afyon, Eskişehir ve Sadri Alışık’ın “Deniz Ezan Martı Yunus” dediği İstanbul.
Ağa’nın, Harran’a sığmayan ama nice acıyla dolu kalıtı, Neriman’ın, Taşhan’daki Doktor’un, Ayşe’nin, Ahmet’in, İbrahim’in, Cebbar’ın sevgileri yanında (hiç olmazsa filmde) ne kadar önemsiz kalıyor. Konya yakınlarındaki bir Han odasında, Ayşe ve hapishaneden kaçışını anlatan Ahmet.. Ahmet ; “..Duvarın en alçak yerinden bıraktım kendimi yere. Gece karanlıktı. Sonra şafak sökerken eniştem aldı beni yanına. Şehrin dışına çıkardı. Urfa civarına kadar getirdi. Biraz gittim gitmedim, sen çıktın karşıma. Nerden bilirdim, canımdan çok seveceğim o tatlı varlığın beni idama gönderen birinin ailesi olacağını.” (Yazan: Murat Çelenligil) “Sinematürk Internet Sitesi”

Not: ” 1968 yılında Osman Nuri Ergün’ün yönetmenliğinde çekilen “Urfa-İstanbul” filminin devamı niteliğindedir





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder