Powered By Blogger

24 Mart 2018 Cumartesi

SiLEMEZLER GÖNLÜMDEN (1974)


Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran
Foto Direktörü. Salih Dikişçi
Yapım: Kardeşler Film / Ülkü Erakalın

Kamera: Ertunç Şenkay, Işık Direktörü: Aydın Yurteri,

Oyuncular: Kâmuran Akkor, Yalçın Gülhan, Fuat Soner, Nuray Belbüken, Nubar Terziyan, Aliye Rona, Aysel Gürel, Muzaffer Yenen, Zeki Alpan, Şeref Oyuncuları: İlhan Daner, Parla Şenol ve Fuat Soner,

Konu: Film, Hülya ve Filiz isimli iki kardeşin yaşadıklarını konu edinir. Hülya bir yandan alkolik annesine bir yandan da okuyan kardeşine bakmaya çalışan genç bir kadındır. Hayattaki tek amacı, kardeşinin okulunu bitirmesidir. Bu amaç uğruna gazinolarda şarkıcılık yapar. Filiz, okulu bitirince annesinin de ölümüyle yalnız kalan ablasının yanına gelir. Hülya, Filiz’in dönüşüyle şarkıcılığı bırakmak zorunda kalır. Filiz ise kısa süre içinde Ayhan’ın ofisinde iş bulur. Bir süre sonra ablasını da bu işe aldırır. Filiz uzun zamandır Ayhan’a âşıktır. Fakat bu gerçeği ne ablasına ne de Ayhan’a söyleyebilir. Ayhan ise görür görmez Hülya’ya âşık olur. Hülya kardeşini üzmemek için aradan çekilir ve evi terk eder. Fakat yıllar sonra Ayhan’ın ağabeyi sayesinde iki kardeş yeniden karşılaşacaktır.


SiLAH KARDEŞ ELiNDE (1974)


 Yönetmen: Yılmaz Duru
Senaryo: Sabah Duru
Foto Direktörü: Suat Kapkı
Yapım: Tura Film / Yılmaz Duru

Laboratuar: Sabahattin Hoşsöz, Negatif Montaj: Ziya Kuşdoğan, Montaj: Aram Keskinay, Negait Montaj: Mustafa Karataş, Ses Montaj: Zeki Sivaslı, Ses Mühendisi: Feridun Kınay, Prodüksiyon Müdürü: Abdullah Ataç,

Oyuncular: Serdar Gökhan, Aysun Güven, Yılmaz Duru, Kenan Pars, Feridun Çölgeçen, Necmi Altan, Mine Sun, Haluk Orçun, Abdullah Ataç

Konu: Film, fidye için zengin bir ailenin çocuğunu kaçıran bir grup insanın hikâyesini anlatır. Vahit Koç’un torunu, dadısı İnci ile birlikte kaçırılmıştır. Çocuğu kaçıran çete, Yaşar’ın kardeşi Yusuf’a ait bir evde saklanır. O sırada tesadüf eseri Yusuf, eve gelir. Çete, elinden geldiğince olayı saklamaya çalışsa da Yusuf, kötü bir şeylerin döndüğünü hisseder. Sonunda da gerçeği öğrenir ve çete tarafından esir alınır. Paranın ellerine geçeceği süreye kadar evdekiler çatışma yaşamaya başlar. Saat ilerledikçe aralarındaki problem gittikçe içinden çıkılmaz bir hâle gelir. İki kardeş, iyi ve kötü gibi birbirine zıt hâle gelir

SIĞINTI (1974)

Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Nurettin İrişen
Operatör: Orhan Kapkı
Yapım: Sezer Film

Yönetmen Yardımcısı: Erol Avcı, Kamera Asistanı: Suha Kapkı, Ses Kayıt: Tuncer Aydınoğlu,

Oyuncular: Kartal Tibet (Kemal Demir), Esen Püsküllü (Fatma Akay), Kayhan Yıldızoğlu, Nubar Terziyan (Faik Baba), Bülent Kayabaş (Doğan), Ali Şen (Yakup amca), Turgut Boralı (Dr. Halit), Feridun Çölgeçen (Fahri Bey), Mümtaz Ener (Ağır ceza üyesi), İhsan Baysal (Ahmet Atılgan), Semih Sezerli (Ağır ceza üyesi), Ekrem Dümer, (Savcı) Renan Fosforoğlu (Bakkal Talât), Necla Baysal, İhsan Gedik (Sadık), Yaşar Şener (Rıfat abi), Zeki Sezer (ağır ceza üyesi), Ahmet Karaca, Kumarbazlar: İbrahim Kurt, Kudret Karadağ, Ekrem Gökkaya, Ali Ekdal, Hakkı Kıvanç, Osman Han, Niyazi Gökdere, Mustafa yavuz, İhsan Bayraktar

Konu: Francis Lai’in ‘Le Passager De La Pluie’ (1970) (yönetmen Rene Clement) için yaptığı müziklerin de kullanıldığı filmde Kemal’in Fatma’ya anlattıkları; “Anamı hiç tanımadım. Babam da, ben bacak kadarken adam vurup mapushaneye düştü. Tek başıma kaldım çocuk yaşımda. Sokaklarda, yangın yerlerinde, köprü altlarında büyüdüm. Babam mapustan çıktıktan sonra aramadı beni. Babamken şu kadarcık hayrını görmedim. Bir mapus arkadaşından öldüğünü öğrendim. Yattığı yeri bile öğrenemedim. Sonra yetimhaneye düştüm. Ama, alışamadım oraya da. Yaptığım her şeyi suç sayıp cezalandırdılar beni. Çocuklardan ikisi ile kapışmıştım bir keresinde. Dövüyorlardı beni. İki kişi olunca gücüm yetmemişti. Elime geçen makası salladım. İkisi de kanlar içinde düştüler yere. Ben de içeri girdim böylece ilk defa. Sonra, birkaç defa daha girdim. Bir arayanım olmadı.

Hastalandım. Şu yatakta günlerce yattım. Kapım mı çalındı… İnsanlar böyle olunca ben de kahrettim. Onlardan daha zalim oldum. O yüzden pek kimse sokulmaz bana.”

Kemal.. Kendi halinde bir balıkçı. Şakakları, belki zor yaşam koşulları belki de ‘yaşının kemale ermesi’ nedeniyle hafifçe kırlaşmış. Kırmızı sandalı ile tuttuğu balıkları mahallede satıyor. Fatma’nın yaşantısına karışmasından sonra kayığı beyaza boyayıp, üzerine AK GÜVERCİN yazacaktır. Akşamları Faik Sonra da, elinde avucunda kalan parayı Abbas’ın bitirimhanesinde tüketiyor.
Kumarhanedeki bir kavgada kendisine yardım eden Doğan ve sokakta kalmış kimsesiz, kör Fatma’yla karşılaşıncaya dek bu şekilde geçip gider.
Doğan.. Yedikule’de oturuyor. Onun da kimsesi ve ‘şimdilik’ işi gücü yok. ”İnsan bir gaye uğruna çalışmalı. Evinde anası babası, karısı çocuğu varsa çalışmalı. Adam tek başına olunca çalışmak niye.”

Güzel Fatma.. “Eskişehir’de doğmuşum ben. Babam memurdu. Annem ben küçükken ölmüş. Körlüğümle babamın ölümü arka arkaya geldi. Halam vardı. İstanbul’a geldik sonra. Denizi hiç görmedim senin anlayacağın. Kokusunu, bir de sesini duyuyorum, elimle değebiliyorum, yetiyor.”
Halası öldükten sonra Kemal’e rastlayıncaya dek günlerce sokakta kalır. “Yaşamak ölmekten zordu benim için. Kemal zor olanı yaptı. Yaşattı beni. Yatacak bir yerim vardı artık. Karnımı doyuran karşılık beklemeyen bir koruyucum vardı.”
Kemal, Doğan’ı ama asıl Fatma’yı tanıdıktan sonra bir değişim gösterir. Önce genç kızı, sonra da tüm insanları sever. Mahallede herkes şaşkın. “Hünerli kızmış. Baksana ne hale geldi Kemal. Aferin kıza.”
O günlerde, düşündüğü tek konu, sevdiği ama bunu bir türlü söyleyemediği Fatma’nın gözleridir. Şişli Kliniğindeki Dr. Halit’ten genç kızın bir ameliyatla (15 bin lira) görebileceğini öğrenir. “15 bin lira. Değil bulmak, say deseler sayamam be.” Bitirimhaneyi soyar Ameliyattan birkaç gün sonra sargılar çıkarıldığında Fatma’nın görebilmesinin bedeli, Kemal’in hapislerdeki yılları dolacak gibiyken Mahallelinin bu parayı aralarında toplayıp vermesi ve hafifletici nedenlerle iki sevdalı kısa sürede kavuşacaklardır.(Murat Çelenligil – sınematürk Internet veri tabanı) 

SEZERCİK KÜÇÜK MÜCAHİT (1974)


Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Er Film / Berker İnanoğlu

Oyuncular: Perihan Savaş, Orçun Sonat, Turgut Özatay, Erol Taş, Nedret Güvenç, Şükriye Atav, İsmail Hakkı Şen, Atıf Kaptan, İhsan Baysal, Cemil Yağmur, Ekrem Dümer, Diler Saraç, Cevdet Arıkan, Nezihe Güler, Kudret Karadağ, Hasan Ceylan, Muzaffer Yenen, Ata Saka, Hakkı Kurt, Turgut Boralı, Serpil Gül, Çocuk Yıldız: Sezer İnanoğlu (d:1967) , gösterecektir

Konu: Pilot Murat ile öğretmen Lale birbirlerini severek evlenirler. Başarılı hava teğmeni Murat bir uçuş sırasında uçağının düşmesi sonucu hayatını kaybeder. Lale karnındaki bebeğiyle acılar içinde kalır. Küçük Sezer dünyaya geldiğinde, yıllarca çocuk hasrete çeken teyzesi ve eniştesinin yanında kalır. Bu sırada EOKA militanları Kıbrıs Türklerine hayatı zindan etmektedir. Giderek tırmanan saldırı ve cinayetlerin birinde Doktor Fikret ve karısı da öldürülünce minik Sezer ortada kalır. Ona çocuğu olmayan bir çift sahip çıkar ve büyütür. Lâle kocasından sonra oğlunu da kaybetmenin acısıyla akıl hastanesine düşer. Yedi yıl sonra Rumların baskı ve terörü tekrar baş gösterir. Kıbrıs’taki kritik durum Türkiye’nin müdahalesine ortam hazırlarken Sezer asker babası gibi küçük yaşında büyük kahramanlıklar gösterecektir.

SEVMEK (1974)


Yönetmen:Ertem Göreç
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Er Film / Berker İnanoğlu

Oyuncular: Perihan Savaş, Serdar Gökhan, Mesut Engin, İhsan Baysal, Yavuz Karakaş, Hasan Ceylan, Ceyhan Cem, Turgut Özatay, Yeşim Tan, Nevin Nuray, Hamit Has, Murat Sümer, Uğur Atakan, Yasemin Esmer, Nubar Terziyan

Konu: Film, Leyla ile onu büyüten Şahin arasındaki ilişki etrafında yaşananları anlatır. Şahin, yeraltı dünyasının önemli isimlerinden biridir. Bir gün arkadaşı Bekir’den bir mektup alır. İdam cezasına çarptırılan Bekir, kızı Leyla’yı Şahin’e emanet eder. Leyla’yı iyi şartlarda yetiştirmesini vasiyet eder. Şahin, vasiyeti yerine getirerek Leyla’nın iyi bir eğitim almasını sağlar. Aradan geçen zamanda Leyla genç ve güzel bir kız olur. Leyla, Şahin’i babası olarak görmektedir. Ancak Şahin’in ona karşı farklı duyguları vardır. Bu sırada Leyla, Erol ile tanışır ve birbirlerine âşık olurlar. Ancak Şahin, ikilinin birlikteliği için en büyük engel olacaktır

SEV BENİ BEHÇET (1974)


Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Senaryo: Süavi Sualp
Operatör: Sertaç Karan
Yapım: Metin Film / Işık Toraman

Set Elemanları: Ercan Duman, Necmi Atamon, Yusuf Özel, Reji Asistanı: Aldoğan Işıklar, Kamera Asistanı: Hikmet Bilgin,

Oyuncular: Behçet Nacar, Gülgün Erdem, Anuşka, Özden Yüce, Yonca Yücel, Danyal Topatan, Zeki Tüney, Oktar Durukan, Cevat Kurtuluş , Yılmaz Kurt, Kadir Kök, Turan Kurt, İhsan Gedik, Salih Kolkıran, Mehmet Yağmur, Ata Saka, Yusuf Çetin, Cemal Ertokuş, Günay Güner, Tevfik Şen, Mustafa Doğan,

Konu: Film, Behçet’in kaçakçılık yapan bir çeteye karşı verdiği mücadeleyi konu edinir. Behçet, arkadaşı Nane Nuri ile İstanbul’un meşhur kabadayılarından biridir. Bir gün kendisine miras kaldığını öğrenir. Doktor Stavro isimli bir arkadaşı, Boğaziçi’nde bir köşkü Behçet’e miras olarak bırakmıştır. Miras işlemlerinin ardından Anuşka isimli bir kadın köşkü Behçet’ten satın almak ister. Fakat Anuşka dışında da alacaklılar çıkınca Behçet şüphelenmeye başlar. Bu işin içinde kirli bir oyun olduğunu anlayan Behçet, olayı çözmeye çalışır. Olayın bir ucunda Hıristiyan cemaatine ait altınlar, diğer ucunda ise Zafiroz adlı bir kaçakçı vardır.

SENSİZ YAŞANMAZ (1974)


Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Sezer Film / Berker İnanoğlu

Oyuncular: Kadir İnanır, Perihan Savaş, Yaşar Yağmur, Serpil Gül, Turgut Özatay, Ali Şen, İhsan Baysal, Atıf Kaptan, Nezihe Güler, Nubar Terziyan, Turgut Boralı, Renan Fosforoğlu, Çocuk Yıldız: Bülent Sarı

Konu: Küçük yaşta sakat kalıp, yıllar sonra da topluma küsüp kabadayı olan bir delikanlı ile, bara düşmekten kurtardığı kızın öyküsü.

Not: Zalimler de Sever’in (1967) ikinci çevrimi.

►Üsküdar Ceza ve Tevkif Evi’. Kemal Tekin’in tahliye günü. Koğuşta hummalı bir hazırlık var. Mahkûmlar Onun sakal tıraşı, ayakkabıları, ceketi, paltosu, atkısı için seferber. Kahramanımız da herkese para ve dörder paket sigara dağıtıyor. Kendisine hediye edilen tespihi film boyunca elinden bırakmayacaktır.

‘Topal’, Beyoğlu’nda bir çete reisi. ‘Meslek icabı’ çok sert ve acımasız. Güldüğünü gören cennetlik. Yürürken hafifçe aksamasının nedenini sonra öğreneceğiz. Sağ ayağındaki yürüme cihazı, ayakkabısına ‘monteli’. Paltosu hep omzunda, sakız gibi beyaz atkısı boynunda Hapisten çıktığında Mercedes ve adamları Onu bekliyordu
“Kahramanımız İşadamlarının aralarındaki akçalı sorunları hallederken kazandıklarını hapisten yeni çıkıp ‘artık bu yollara dolaşmak istemeyen garibanlara’ veriyor. Ant İnşaat Şirketi’ne para kaptırıp tapusunu alamayan yaşlı yardım ediş şekli harikaydı. Bu arada kaçak sigara, viski işleri ve gazinolardan ‘tahsilât’ devam ediyor. Tek üzücü olay Kazım Babanın kaybı. Rahmetli, ölmeden oğlunu kollamasını istemişti. “Benim vaktim geldi Kemal’im. Yolcuyum biliyorum. Oğlum sana emanet. İlle de okusun. Bizim yollara düşmesin… Erol’a mukayyet ol. Yolu sapıttı. Aklı fikri kumarda. Söz ver bana…”

Erol’la karşılaştığımızda Acem’in bitirimhanesinde barbut oynuyordu. Kahramanımız kendisine ‘kelek yapan’ rakibi Haydar’ın da sol kolunu kurşunlamıştı. “Bana ‘Topal’ diyorlarsa sana da ‘Çolak’ diyecekler.” Ama bu sertlikleri ilerde pahalıya mal olacaktır.

4 kişilik Kadınlar Korosu, Tahsin Karakuş’un kürdîlihicazkâr şarkısından sonra sahneyi boşaltıyor. Bizimkiler de tam takım orada. Mekânın sahibi Yaşar Şener, yerlere kadar eğilerek viski getirmiş. Ama Kemal’in amacı eğlenmek değil (birkaç sahne sonra anlayacağımız gibi) anasını ‘yâd etmek’. ‘Kızlara’ dağıtılmak üzere bir tomar banknot bırakır. “Benden olduğunu da söyleme sakın.”

“Sabır taşı yaptın beni//Her cefaya kattın beni.” (1974) (Muzaffer Özpınar / Ali Tekin Türel). Tam gidecekken, Gönül Akkor’un sesiyle şarkı söyleyen Zeynep Onu duralatır. Gazino sahibiyle aralarındaki kısa konuşma Beyoğlu’ndaki acımasızlığı da gösteriyor. Kemal; “Kim bu?”
O gece Zeynep’in anlattıkları; “Bir babam vardı, yatalak hasta. Ekmekten vazgeçmiştik, ilaç parası için çalışıyordum. İlaç parasını kazandığım gün babam öldü. İşsiz kaldım uzun zaman. Sonunda sazda çalışmaya razı oldum. İlk gecemdi bu. Bir kadın ne kadar dayanır bu düzene?”

Genç kız kendisini Kemal’e ‘sunan’ adamın gazinosuna dönmüş ‘Bana Zindan Oldu Bu Şehir’i (1974) söylüyor Daha 24 saat önce dayağını yiyen Saz sahibi de Kemal’e ‘viski sevisi yapıyor’. Kahramanımız genç kızla konuşmaya gelmiş; “Gelmemin nedeni dün gece okuduğun şarkı. O şarkıyı söyleyen bir zamanlar burada çalışır burada ölmüştü… Seni bu batakhaneden kurtarıp yeni baştan yaratabilirim… Yarın buraya gelmeyeceksin. Evinde bekle. Gelip alacağım seni.”
Zeynep’i Emine Teyze’ye götürür. Kararını vermiş Onu ‘bir hiç olarak girdiği bu evden bir yıldız olarak çıkaracak’. Yoksa ‘kendini mağlup olmuş sayacakmış’. Sonrasında özür dilemesi annesinin mezarı başında anlattıklarıyla; “Sana ilk rastladığım gün anamın şarkısını söylüyordun. Senin gibi anam da o Saz’da çalışır o şarkıyı okurdu (tek fark annesini canlandıran Serpil Gül, Şükran Ay’ın sesiyle söylüyor)… Anamın çalıştığı sıralar ben çocuktum. Babamı gömdüğümüzden iki yıl sonra anam saza düştü. Yalnızdık ve güçsüzdük. Hastaydı annem. Bir lokma ekmeğe karşılık canını ortaya koymuştu. Sarhoşların laf atmalarına mani olamazdı. Ben Emine teyzenin yanında beklerdim 

Eczaneden annesi için ilaç çaldığı bir gün bekçi kovalayınca düşer ve ayağı sakat kalır. Hırsızlığı da işe yaramaz çünkü eve geldiğinde zavallı kadın ölmüştü.
“Hep aldım, zorla aldım. Aldıklarımın bedelini defalarca hapishanelerde ödedim. Sevgisiz, dostsuz yaşadım yıllarca.” ‘Anasının ruhunu şad etmek için’ Zeynep’e yardımcı olacakmış.
Zeynep; “Neden işime mani oluyorsun? Beni zirveye çıkartıp niçin indirdin bir anda, niçin?”
Kemal; “Çünkü senle evlenmeye karar verdim.”
Kemal ve Zeynep’in Nikâh törenleri çok sadedir. Erol dışında herkes çok mutluydu. O günlerde mutsuz olan bir başka kişi de Haydar. Kolunun intikamı için bekliyor. İkisini işbirliği yaparken göreceğiz. Zeynep ve Emine teyzenin ısrarı ile Kemal kararını verir. Silah kaçakçısı Düzceli Kamil’le ‘son bir iş çevirdikten sonra’ tabancaya kurşuna yemin edip kenara çekilecek. Keşke bu ‘son bir iş’lerin, en azından filmlerde iyi sonuçlanmadığı öğrenmiş olsaydı. Erol, Zeynep’i intikamı için kullanır. Pusu kurulduğu, delik deşik edileceği yalanı ile genç kadını aldatıyor; “Tek çare polise ihbar etmek. Polis baskın yapınca Kemal abim kurtulur. En çok da 1 sene hapis yer… Karar ver yakalansın mı, ölsün mü?” ‘İhbar etmeyi’ seçer. Ağır Ceza’daki yargılanma; 250 bin lira para ve 10 yıl ağır hapis cezası. Genç kadın üstelik bir bebek bekliyor. Tekrar sahnelere döner.(Murat Çelenligil)

SAYMADIM KAÇ YIL OLDU (1974)


Yönetmen: Osman Nuri Ergün
Senaryo: Recep Filiz
Müzik: Metin Bükey
Kamera: Erhan Canan
Yapım: Nur Plak/Erol Solak

Oyuncular: Tennur Solak, Altan Bozkurt, Yıldırım Gencer, Ali Şen, Nubar Terziyan, Feridun Çölgeçen, Özden Yüce, Mahmure Handan, Haydar Karaer, Osman Han, Küçük Yıldız: Cenk Erdier

Konu: Film, Zeynep isminde öksüz bir genç kadının yaşadıklarını konu edinir. Zeynep ve Kemal birbirlerine âşık, evlilik plânları yapan iki gençtir. Fakat bu plânlar Kemal’in babası Arif Ağa yüzünden bozulur. Arif Ağa, Zeynep’in ağa gelini olabilecek biri olmadığını düşünür. Bir iftira ile Kemal’i Zeynep’ten ayırır. Bu iftira yüzünden Zeynep, İstanbul’daki akrabalarının yanına göçer. İstanbul’da Udi Kadir Bey’in desteği ile ünlü bir şarkıcı olur. Tüm geçmişi gibi adını da geride bırakır ve Aynur ismini alır. Yıllar sonra bir gün, gazino patronu Orhan, yanında yeni ortağı ile Aynur’un yanına gelir. Orhan Bey’in yeni ortağı Kemal, Aynur’un aslında Zeynep olduğunu anlamaz. Fakat Kemal de, babası da onun hakkındaki gerçeği öğrenecektir

SAYILI KABADAYILAR (1974)


Senaryo ve Yönetmen: A. Remzi Jöntürk
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Er Film / Berker İnanoğlu

Oyuncular: Fikret Hakan, Tugay Toksöz, Salih Güney, Yılmaz Köksal, Nurhan Damcaoğlu

Konu: Kıbrıs'ta geçen bir kahramanlık öyküsü.

SARSILMAZ KUVVET (1974)


Senaryo ve Yönetmen: Nihat Uslay
Kameraman: Nihat Uslay
Yapım: Taşkesti Köylüleri

Oyuncular: Bedir Oral, Nermin Pınarcı, Kemal Uslay, Mustafa Sayan, Ünal Erdoğan

Konu: Kurtuluş savaşı sırasında bir cinayet yüzünden dağa çıkan bir eşkiyanın öyküsü.

NOT: Yönetmen Nihat Uslay’ın ilk ve son olan tek filmidir.

SENSİZ YAŞANMAZ (1974)


Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Sezer Film / Berker İnanoğlu

Oyuncular: Kadir İnanır, Perihan Savaş, Yaşar Yağmur, Serpil Gül, Turgut Özatay, Ali Şen, İhsan Baysal, Atıf Kaptan, Nezihe Güler, Nubar Terziyan, Turgut Boralı, Çocuk Yıldız: Bülent Sarı

Konu: Küçük yaşta sakat kalıp, yıllar sonra da topluma küsüp kabadayı olan bir delikanlı ile, bara düşmekten kurtardığı kızın öyküsü.

Not: Zalimler de Sever’in (1967) ikinci çevrimi.

►Üsküdar Ceza ve Tevkif Evi’. Kemal Tekin’in tahliye günü. Koğuşta hummalı bir hazırlık var. Mahkûmlar Onun sakal tıraşı, ayakkabıları, ceketi, paltosu, atkısı için seferber. Kahramanımız da herkese para ve dörder paket sigara dağıtıyor. Kendisine hediye edilen tespihi film boyunca elinden bırakmayacaktır. O günlerde ülkemiz 12 Mart’la cebelleşiyordu. Filmin ise böyle ‘sosyal uyanış’ ve onun gerisinde kalan ‘ekonomik gelişme’ gibi şeylerle ilgisi yok.
‘Topal’, Beyoğlu’nda bir çete reisi. ‘Meslek icabı’ çok sert ve acımasız. Yürürken hafifçe aksamasının nedenini sonra öğreneceğiz. Sağ ayağındaki yürüme cihazı, ayakkabısına ‘monteli’. Paltosu hep omzunda, sakız gibi beyaz atkısı da boynunda.

Hapisten çıktığında [‘Bir Pınar Ki’ (1972) filminde gördüğümüz] ‘34 LR 991’ plakalı Beyaz Mercedes ve adamları Onu bekliyordu.

“Ver bakalım.” Arabada ilk sözleri bunlar. Bekir’in uzattığı tabancayı 3 kez öperek başına koyuyor. Sonra doğru Feriköy Mezarlığı’ndaki annesine. Rüzgâr sesi eşliğinde söyledikleri; “Epeydir ayrı kaldık anacığım. İşte gene geldim sana. Beni böylesine görmeni isterdim. Nasıl saygı gördüğümü insanları nasıl ezdiğimi görmeni isterdim. İnsanları ezeceğim ve yalnız seni seveceğim.”
Tekrar çetenin başında. Kahramanımız sanki yerli ‘Robin Hood’. İşadamlarının aralarındaki akçalı sorunları hallederken kazandıklarını hapisten yeni çıkıp ‘artık bu yollara dolaşmak istemeyen garibanlara’ veriyor. Ant İnşaat Şirketi’ne para kaptırıp tapusunu alamayan yaşlı kadına yardım ediş şekli harikaydı.

Bu arada kaçak sigara, viski işleri ve gazinolardan ‘tahsilât’ devam ediyor. Tek üzücü olay Kazım Babanın kaybı. Rahmetli, ölmeden oğlunu kollamasını istemişti. “Benim vaktim geldi Kemal’im. Yolcuyum biliyorum. Oğlum sana emanet. İlle de okusun. Bizim yollara düşmesin… Erol’a mukayyet ol. Yolu sapıttı. Aklı fikri kumarda. Söz ver bana…”

Erol’la karşılaştığımızda Acem’in bitirimhanesinde barbut oynuyordu. Kahramanımız kendisine ‘kelek yapan’ rakibi Haydar’ın da sol kolunu “Bana ‘Topal’ diyorlarsa sana da ‘Çolak’ diyecekler.” Ama bu sertlikleri ilerde pahalıya mal olacaktır.

4 kişilik Kadınlar Korosu, Tahsin Karakuş’un kürdîlihicazkâr şarkısından sonra sahneyi boşaltıyor. Bizimkiler de tam takım orada. Mekânın sahibi Yaşar Şener, yerlere kadar eğilerek viski getirmiş. Ama Kemal’in amacı eğlenmek değil (birkaç ‘yâd etmek’. ‘Kızlara’ dağıtılmak üzere bir tomar banknot bırakır. “Benden olduğunu da söyleme sakın.”
“Tam gidecekken, Gönül Akkor’un sesiyle şarkı söyleyen Zeynep O’nu durdurur. Gazino sahibiyle aralarındaki kısa konuşma Beyoğlu’ndaki acımasızlığı da gösteriyor. Kemal; “Kim bu?”
Yaşar Şener; “Daha bugün düştü. Gönlün çektiyse getireyim sana.”
Yaşar, genç kızı yaka paça Kemal’in evine sürüklemiş. “Hava bastı. ‘Kızmış’ güya. ‘İlk defa çalışıyormuş’ … Kemal, bu kez de “Gönülsüz karıyı kim istedi sizden” diyerek gazinocu ve adamını sille tokat kovuyor.

SALAKO (1974)


"NAZİK ZÜLFO" 

Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Sadık Şendil
Foto Direktörü: Hüseyin Özşahin
Müzik: Urfalı Babi
Yapım: Arzu Film / Nahit Ataman

Kamera Asistan: Orhan Oğuz, Reji Asistanları: Sami Güçlü, Orhan Topçuoğlu, Renk uzmanı: S. Türker vatan, Ar Direktör: Basri Büyükcan, Kostüm: Yılmaz Sengelli, Işık Şefi: Yusuf Tümen, Işık Yardımcısı: Mehmet Aydoğmuş, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Montaj-Senkron: İsmail kalkan, Mevlût Koçak, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Asistan: Ender Teker, Sistem: Flet, Set Elemanları: Ekrem Ülgey, Azmi Yıldız, Halil Dede, Şeref Yılmaz, Aziz Kıskanç, Laboratuar: Hasan Örnek, Abdullah Akdeniz, İsmet Tomaçgil, Selâhattin Kaya, Prodüksiyon Amiri: Yılmaz Kanat, (Yeni Stüdyoda renklendirilmiş ve seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Kemal Sunal, Meral Zeren, Oktar Durukan, Talât Gözbak, Özden Yüce, İhsan Yüce, Feridun Çölgeçen, İhsan Baysal, Kudret Karadağ, Urfalı Babi, Nevzat Okçugil, Sevinç Okşar, Mete İnselel, Yusuf Sezer, Necdet Yakın, Ahmet Kostarika, Yaşar Güçlü, Dündar Aydınlı, Günay Güner, Ahmet Karaca, Urfalı Babi

KONU: Köyde ağanın yanında çalışan saf oğlan Salako, ağanın kızı Emine'ye aşıktır. Emine'nin gönlü ise yıllar önce kendisine bir mendil bırakan eşkiya Hamido'dadır. Babasının kendisini zorla evlendirmek istediğini öğrenen Emine, Salako'yu da yanına alarak evden kaçar. Salako ise Emine'nin de kendisini sevdiğini zannederek safça Emine'ye yardım eder. Tesadüfler sonucu Salako, dağda eşkiyayı alt etmeye başlayınca, tüm köyde namı yürür. Artık Salako gerçeklerin farkına varmaya başlamıştır.

SALAK MİLYONER (1974)


Yönetmen: Ertem Eğilmez
Senaryo: Sadık Şendil
Foto Direktörü: Erdoğan Engin
Yapım: Arzu Film / Nahit Ataman

Reji Asistanı: Orhan Topçuoğlu, Kamera Asistanı: Galip Kızıltan, Ar Direktör: Basri Büyükcan, Set Amiri: Azmi Yıldız, Işık Şefi: Yusuf Tümen, Set Elemanları: Cengiz Ökten, Aziz Kıskanç, Doğan Atakan, Sesleri Alan: Necip Sarıcaoğlu, Renk uzmanı: S. Türker Vatan, Laboratuar: Hasan Örnek, Abdullah Akdeniz, İsmet Tomaçgil, Selâhattin Kaya, Montaj Amiri: Mustafa R. Gürsel, Montaj-Senkron: İsmail kalkan, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Prodüktör: Oktay Barkan, (Yeni stüdyoda renklendirilmiş ve seslendirilmiştir).

Oyuncular: Kemal Sunal m(Saffet), Zeki Alasya (Himmet), Metin Akpınar (Hayret), Halit Akçatepe (Gayret), Meral Zeren (Emine), Münir Özkul (Mehmet Çavuş), Adile Naşit (Mesude), Hulusi Kentmen (Komiser), Ali Şen (Kayserili Behçet), Oya Alasya (Himmet’in karısı), Perran Kutman (Gülsüm), Rukiye Göreç (Alev), Osman Han, Hikmet Gül (Melek), Rauf Öztürk, Necip Sarıcıoğlu, Aziz Kıskanç, Ekrem Ülgey, Erkan Esenboğa, İsmail Kündem

Konu: Babalarından kalma eski bir haritanın peşinde İstanbul'a define aramaya gelen Kayserili dört kardeşin öyküsü. Ellerinde kazma- kürek, Beyoğlu'ndan Dolmabahçe Stadı'na, Taksim'den Üsküdar'a her yeri kazıp duruyorlar. Sonunda aradıkları defineyi hiç ummadıkları bir yerde buluyorlar.

► Ertem Eğilmez "Sürtüğün Kızı" ile sinemamızda geçmişten bir dönemi ilk kez bu denli başarıyla veren bir nostalji filmine imzasını attıktan, "Canım Kardeşim’le küçük insanların dünyasını yine sinemamızda az görülmüş canlı, içten bir anlatımla dile getirdikten, "Oh Olsun"la, "Yalancı Yarim"le bize özgü bir güldürü tarzının özgün bazı unsurlarını yansıttıktan sonra, "Salak Milyoner"le güldürü türüne artık iyice bağlandığını gösteriyor. Babalarından kalma eski bir haritanın peşinde İstanbul'a "define aramaya" gelen Kayserili dört kardeşin öyküsü ... Ellerinde kazma, kürek, Beyoğlu'ndan Dolmabahçe Stadı'na, Taksim'den Üsküdar'a her yeri kazıp duruyor ahbaplarımız... Sonunda aradıklarını hiç beklemedikleri yerde buluyorlar ...

Ertem Eğilmez'in yeni filmlerinin belli başlı özelliği, yönetmenin önceki filmlerinde taşıdığı kimi kaygıları, örneğin "Sürtüğün Kızı"ndaki çağ filmi havasını bütünlemeye yönelik üslup çalışmasını veya "Oh Olsun"daki sınıfsal belirlemeyi bu kez tümüyle bir yana bırakmış olması... Gerçekten de Eğilmez, bu kez yalnızca güldürmeyi amaçlamış, Bunun için, sinemasında zaten var olan "popülist" unsurları bu kez iyice bilemiş, ortaya çıkarmış ... "Salak Milyoner", sanırız ki gerçekten de ticari başarı kazanacaktır. Çünkü Eğilmez, oyunun kurallarını iyi uygulamış. Elindeki Devekuşu Kabare Tiyatrosu oyuncularından oluşan altın madenini iyi değerlendirdiği gibi, Sadık Şendil'in özgün, denenmemiş öğeler, buluşlar taşıyan senaryosunu, özellikle İstanbul'un göbeğinde akıllıca yapılmış dış çekimler ve ustalıklı bir kurgu yardımıyla seyirciye kabul ettirebilmiş... Filmin sonundaki "boşalma" bölümünün (evin kazılar sonucu çökmesi) de, filmin tüm gelişimini iyi noktalayan, kendi türü içinde çok başarılı bir final olduğunu kabul etmek gerekir. Ama bu olumlu noktaların yanı sıra film yine söyleyelim, "popülist" yanının, kolaya kaçmasının belirginliği yüzünden Eğilmez'in filmografisinde önemli bir yer tutacak düzeyde değil. Geçici bir başarıya aday, ancak kalıcı olmayacak bir film





SAHİPSİZLER (1974)


Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Sazer Film / Berker İnanoğlu

Oyuncular: Kadir İnanır (Gaddar), Selma Güneri (Fatma), Hayati Hamzaoğlu (Bilal), Ali Şen (Kasap), Murat Erton (Ömer), Nubar Terziyan (Kaptan), Mualla Sürer (Emin), İhsan Baysal (Hüsam), Mümtaz Ener (Okul Müdürü), Renan Fosforoğlu (Bican), Ekrem Dümer (Nazif), Mustafa Yavuz (Namık), Ali Ekdal (Çavuş), Hasan Ceylan, Faik Coşkun (kahveci), Zeki Aslan (Hacı Emin), Müşerref Çapın, Diler Saraç

Konu: Küçük oğlunu büyütmek için şarkıcılık yapan bir kadınla arkadaş olan bir balıkçının öyküsü.

* "Sahipsizler", bir hayli ilgi çekici biçimde başlayan bir film. Boğazın Anadolu yakasında bir köyde, bapisten yeni çıkan bir genç adamla, küçük oğlunu büyütmek için pavyonda şarkı söyleyen bir kadının ilişkileri, çevrenin düşmanlığına karşın gelişiyor ...İki yalnız, mutsuz, feleğin sillesini yemiş insan, tam mutluluğu birbirlerinde bulacaklarken çevre, kötüler, buna izin vermiyorlar ... Göreç'in filmin iIk yarısında küçük insanları, onların sorunlarını, yaşamlarını verişi, pİtoresk, renkli bir çevreyi perdede yansıtışı bir bayli başarılın, inandırıcı... Ne yazık ki bu inandırıcılık sona dek sürmüyor. Film bir yerden sonra kanlı-bıçaklı bir intikam kurdelâsı çizgisine getiriliyor ... Sonuç olarak önemli bir film sayılmayacak olan "Sahipsizler"de, Göreç'in düzgün anlatımı yanı sıra, Selma Günerl'nin oyunu da hatırlanabilir ... “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları”

►Rumeli Kavağı. Boğaz’ın yukarısında sakin bir balıkçı köyü. Ömer, yıllar sonra sevdiği kıza sokaklarındaki Berber Nazif Amca’yı, Bakkal Bican Efendi’yi anlatacak. Bir kişiyi ‘amca’ demeden anması onun pek de iyi olmadığını düşündürdü. “Kasap Celal’i daha ilk görüşümde sevmedim. İyileri anarken yüreğin sıcacık oluyor da kötüleri ne yapsan atamıyorsun hatıralarından.”

Gaddar’ın gelişi ortalığı hareketlendirir. Sonradan öğreneceğimiz bir nedenle Bilal ve Hüsam’ın dayılarını öldürmüş. Üstçavuş, Kahve’de “Artık aranızdaki kavga bitsin. Kanı kanla yıkamazlar, sönmüş ateşi körüklemezler” diye ‘tedbir’ almaya çalışıyor ama iki kardeşteki ‘ateş’ kan dökülmeden sönecek gibi değil.
Okulların yeni açıldığı günlerde köye bir ana oğul taşınır. Fatma ve Ömer de Gaddar gibi kimsesiz. (Zorluklar, üçünü birbirlerine yaklaştıracaktır.) ‘Bekârı, dulu pek sevmeyen’ Hacı Emin, nasıl olduysa evi onlara kiralamış. Fatma adı ‘Çağlar’ olan ‘Gül Saz’da şarkıcı. Birçok filmdekine benzer şekilde güzelliği başına bela. Bilal, Celal ve Hüsam “Bu karı işliyor be… Burada namuslu poz atıp dışarıda oynaşıyor… Olur mu be, bizim çöplükte otlayıp başka yerde yumurtlamak olur mu” diyerek çoktan göz koymuşlar bile. Saz’dan dönüşü Gaddar’ın ‘lüx lambası’ ile balığa çıktığı saatlere denk düşüyor. Tek amacı oğlunu okutabilmek. Paul Mauriat’nın ‘Forever And Ever’ (1973/74) albümünden ‘Le Peintre Des Etoiles’ (1972) (Stelios Vlavianos / Cécile Aubry / Boris Bergman) ile uyuyan Ömer annesinin kazağını sıkı sıkı tutuyordu. Kasap Celal “Bir kadın hem dul hem de çok güzel olursa erkekler ona başka türlü bakarlar” sözleriyle şansını denediğinde ağzının payını almıştı; “Sadece bakarlar Celal Efendi. Bakılan kadın namusluysa onları görmez bile. Baktıklarıyla kalırlar.”

Gaddar’ın İskele’de teknesi, Ömer’in okul masrafları için satacağı bir tarlası ve belki bunlardan da önemli Kaptan ve Balıkçı Hasan Ceylan gibi arkadaşları var .
Hasta kuşu öldürdüğü için Ömer’le ilişkisi gergin başlıyor. Sonradan bir kuş armağan edecek ve ‘hep iyi şeyler öğretecektir’. Kasap Celal genç kadından vazgeçmemiş. ‘Meyhaneci Sırdaşım’ (1967) (Orhan Gencebay) şarkısını dinlediğimiz ‘Gül Saz’da ‘dost oturmalarını’ istediğinde yanıt bu kez bir tokat olur. Sonrasında dükkânı bir dedikodu fırtınası gibi. Esnaf kadınları, biraz kıskançlık biraz da kocalarının etkisiyle Ömer’i okuldan, aileyi evden attırmaya çalışıyorlar.

Bir gün yine Saz’da genç kadını Bilal, Hüsam ve Celal’in saldırısından korur. Artık oralarda çalışmamalıymış. Hayatı zorlukla geçen Fatma, kimsenin kimseye karşılıksız ekmek vermediğini, verse bile ‘etini istediklerini’ çok iyi biliyor. “Ne verirlerse fazlasını isterler.” Gaddar’ın böyle olmadığını kısa zamanda anlaşılır Haliç’te, delikanlının sırrını öğreniyoruz; “Ömer’in yaşındaydım bir zamanlar. Babam ölmüş üvey anamın eline kalmıştım. Kadın oynaşırmış meğer. Rahat oynaşsın diye bana para verir ‘şeker al’ derdi. Şeker yerken, küçüğünden büyüğüne herkes alay ederdi benle. Bin yıl yaşasam o acı silinmez içimden. Tam Ömer’in yaşındaydım analığımla dostunu bıçakladığım zaman. Bir elimde bıçak bir elimde halâ şeker vardı. Fatma, en olmadık zamanda, Gaddar gelinlik almak için şehre gittiğinde saldırıya uğrar. Hüsam ve Bilal’den sonra Celal de sıradaymış. Talihsiz kadın uçurumdan atlıyor. Gaddar’ın kendi yaşamını da yitireceği intikamı acımasız. Yazan: Murat Çelenligil – sinematürk internet veri tabanı)

SAHİLDEKi YABANCI (1974)


Senaryo ve Yönetmen: Oğuz Gözen
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Güneş Film / Sevgi Nurdan,
Nadide Başoğlu

Ses Mühendisi: Kunt Tulgar, Laboratuar Şefi: Aslan Tektaş, Teknik Ekip: Hüseyin Yazıcı, Cemal Uyanık, Negatif Montaj: Mehmet Tezgahtar, Dublaj Yönetmeni: Orhan Aykanat, Jenerik: İsmail Kalyon, Işık: Ender Işık Servisi, Prodüksiyon Amiri: Cavit Karakaya, Set Ekibi: Öcal Arı, Alp Mert, Kamera Asistanı: Cem Molvan, Reji Asistanı: Rahmi Aydın, (Kunt Film stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir )

Oyuncular: Parla Şenol, Yılmaz Şerif, Kazım Kartal, Yaşar Güçlü, Muazzez Arçay, Rahmi Pala, Yaşar Koçer, Ahmet Sert, Zeki Göksu, Ahmet Aslan, Aşkın Funda, Enver Dönmez,

Konu: Filmde, balıkçılar tarafından kundağıyla terk edilmiş bir bebeğin bulunması ve sonra gelişen olaylar anlatmakta.