Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Sezer Film / Berker İnanoğlu
Oyuncular: Kadir İnanır, Perihan Savaş,
Yaşar Yağmur, Serpil Gül, Turgut Özatay, Ali Şen, İhsan Baysal, Atıf Kaptan,
Nezihe Güler, Nubar Terziyan, Turgut Boralı, Çocuk Yıldız: Bülent Sarı
Konu: Küçük yaşta sakat kalıp,
yıllar sonra da topluma küsüp kabadayı olan bir delikanlı ile, bara düşmekten
kurtardığı kızın öyküsü.
Not: Zalimler de Sever’in
(1967) ikinci çevrimi.
►Üsküdar
Ceza ve Tevkif Evi’. Kemal Tekin’in tahliye günü. Koğuşta hummalı bir hazırlık
var. Mahkûmlar Onun sakal tıraşı, ayakkabıları, ceketi, paltosu, atkısı için
seferber. Kahramanımız da herkese para ve dörder paket sigara dağıtıyor.
Kendisine hediye edilen tespihi film boyunca elinden bırakmayacaktır. O
günlerde ülkemiz 12 Mart’la cebelleşiyordu. Filmin ise böyle ‘sosyal uyanış’ ve
onun gerisinde kalan ‘ekonomik gelişme’ gibi şeylerle ilgisi yok.
‘Topal’, Beyoğlu’nda bir
çete reisi. ‘Meslek icabı’ çok sert ve acımasız. Yürürken hafifçe aksamasının
nedenini sonra öğreneceğiz. Sağ ayağındaki yürüme cihazı, ayakkabısına
‘monteli’. Paltosu hep omzunda, sakız gibi beyaz atkısı da boynunda.
Hapisten çıktığında [‘Bir
Pınar Ki’ (1972) filminde gördüğümüz] ‘34 LR 991’ plakalı Beyaz Mercedes ve
adamları Onu bekliyordu.
“Ver bakalım.” Arabada ilk
sözleri bunlar. Bekir’in uzattığı tabancayı 3 kez öperek başına koyuyor. Sonra
doğru Feriköy Mezarlığı’ndaki annesine. Rüzgâr sesi eşliğinde söyledikleri;
“Epeydir ayrı kaldık anacığım. İşte gene geldim sana. Beni böylesine görmeni
isterdim. Nasıl saygı gördüğümü insanları nasıl ezdiğimi görmeni isterdim.
İnsanları ezeceğim ve yalnız seni seveceğim.”
Tekrar çetenin başında.
Kahramanımız sanki yerli ‘Robin Hood’. İşadamlarının aralarındaki akçalı
sorunları hallederken kazandıklarını hapisten yeni çıkıp ‘artık bu yollara
dolaşmak istemeyen garibanlara’ veriyor. Ant İnşaat Şirketi’ne para kaptırıp
tapusunu alamayan yaşlı kadına yardım ediş şekli harikaydı.
Bu arada kaçak sigara, viski
işleri ve gazinolardan ‘tahsilât’ devam ediyor. Tek üzücü olay Kazım Babanın
kaybı. Rahmetli, ölmeden oğlunu kollamasını istemişti. “Benim vaktim geldi
Kemal’im. Yolcuyum biliyorum. Oğlum sana emanet. İlle de okusun. Bizim yollara
düşmesin… Erol’a mukayyet ol. Yolu sapıttı. Aklı fikri kumarda. Söz ver bana…”
Erol’la
karşılaştığımızda Acem’in bitirimhanesinde barbut oynuyordu. Kahramanımız
kendisine ‘kelek yapan’ rakibi Haydar’ın da sol kolunu “Bana ‘Topal’ diyorlarsa
sana da ‘Çolak’ diyecekler.” Ama bu sertlikleri ilerde pahalıya mal olacaktır.
4 kişilik Kadınlar Korosu,
Tahsin Karakuş’un kürdîlihicazkâr şarkısından sonra sahneyi boşaltıyor.
Bizimkiler de tam takım orada. Mekânın sahibi Yaşar Şener, yerlere kadar
eğilerek viski getirmiş. Ama Kemal’in amacı eğlenmek değil (birkaç ‘yâd etmek’.
‘Kızlara’ dağıtılmak üzere bir tomar banknot bırakır. “Benden olduğunu da
söyleme sakın.”
“Tam gidecekken, Gönül
Akkor’un sesiyle şarkı söyleyen Zeynep O’nu durdurur. Gazino sahibiyle
aralarındaki kısa konuşma Beyoğlu’ndaki acımasızlığı da gösteriyor. Kemal; “Kim
bu?”
Yaşar Şener; “Daha bugün
düştü. Gönlün çektiyse getireyim sana.”
Yaşar, genç kızı yaka paça
Kemal’in evine sürüklemiş. “Hava bastı. ‘Kızmış’ güya. ‘İlk defa çalışıyormuş’
… Kemal, bu kez de “Gönülsüz karıyı kim istedi sizden” diyerek gazinocu ve
adamını sille tokat kovuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder