Powered By Blogger

9 Mart 2020 Pazartesi

BİTMEYEN AYRILIK (1982)






Yönetmen: Oğuz Gözen
Senaryo: Nadire Güler Zeybel
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Arkan Film/Halit Arkan

Oyuncular: Perihan Sözen, Halit Arkan, Yılmaz Şerif, Turgut Özatay, Süheyl Eğriboz, Deniz Dümer, Gönül Genç, Yılmaz Kurt

Konu: Şöhretini yitirip bunalım geçiren bir sanatçının öyküsü. Filmde şarkıcı Perihan Sözen, ispirto içerek kapı aralıklarında yatan alkolik bir tipi oynadığından, basına film, Cahide Sonku’nun hayatı olarak yansıdı.

BİR YUDUM MUTLULUK (1982)


Senaryo Yönetmen: Orhan Aksoy
Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz
Yapım: Gülşah Film / Selim Soydan

Kamera Asistanı: Erkan Kaya, Reji Asistanları: Turgay Aksoy, Nezih Tunar, Işık: Mustafa Koçyiğit, Teoman Sayın, Sesleri Alan: Erkan Aktaş, Montaj: Nevzat Dişiaçık, Yapım Yönetmeni: Semih Selvidal,
(Fono Film Stüdyosu’nda hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Orhan Gencebay, Necla Nazır, Erol Günaydın, Haluk Kurtoğlu, Şükriye Atav, Münir Özkul, Ahmet Uz, Numan Paker, Dilaver Uğurlu, Tuncer Sevi, Bedri Uğur, Selim Acar, Sebahattin Gündoğan,

KONU: Orhan ve Zehra birbirini çok seven, çok iyi anlaşan, evlilik hayalleri kuran iki sevgilidir. Orhan evlenmeleri için gereken parayı biriktirmek üzere Almanya'ya gider. Iki yıl geçer aradan ve Orhan altında arabası, cebinde parası, kucağında hediyelerle döner gurbetten. Sevdikleriyle kucaklaşır, arkadaşlarının, anne ve babasının acıklı bakan gözlerinden anlarız biz kötü bir şeyler olduğunu, ama Orhan anlamaz, en çok kucaklamak istediğine koşar sevinçle. Fakat onu ne çalıştığı butikte bulabilir ne de annesiyle oturduğu evde. Zehra ona mektup yazmaya devam etse de çok şey değişmiştir hayatında, hatta hayatı tamamen değişmiştir, sırra kadem basmıştır altı ay kadar önce.

Ertesi gün Orhan Zehra'yı, bir arabanın içinde iki adamla kahkahalar atarken görecektir. Peşinden koşup yetişemese de aynı akşam efkar dağıtmaya gittiği gece kulübüne benzer yerde başka iki adamla yine görecek ve tek kelime etmeden kırdığı şişeyi Zerhra’nın karnına saplayacaktır.

Bu olaydan sağ kurtulan Zehra uğruna ağır hapis cezası çektikten sonra, Orhan eski işi oto tamirciliğine geri döner. Derken bir gün, ünlü bir iş adamı olan Sadık beyin Belgrat ormanlarında arabası bozulunca, arabayı tamir etmek amacıyla oraya giden Orhan fidyecilerin elinde tutsak olan Sadık beyin hem arabasını tamir eder hem de adamı fidyecilerin elinden kurtarır. Böylece arkası sağlam bir dost da edinmiş olur kendine ve sırtı yere gelmez artık.

Dünya küçüktür; Sadık ve Orhan'ın ifade vermeye gittikleri karakola basılan bir randevu evinden toplanan hayat kadınları getirilir, içlerinden biri tabii ki Zehra'dır. Zehra içtiği uyuşturucuların etkisiyle öyle uçmuştur ki, değil Orhan'ı, burnunun ucunu dahi görecek halde değildir.

Bu arada Sadık bey minnettardır Orhan'a Hem hayatını kurtarmıştır hem de fidyecilere gidecek olan parasını. Tabii kanı da kaynamıştır ona, oğlu gibi sevmiştir onu, ne isterse yapacaktır. İşini gücünü bırakıp onunla birlikte Zehra'yı aramaya başlar. Nüfusunu kullanıp önce çalıştığı randevu evini, sonra yaşadığı evi bulurlar beraberce.

Zehra artık Zehra değildir, Orhan'ı tanımaz bile, tek bildiği ve istediği uyuşturucudur. Orhan evine götürür onu, anne ve babasının şaşkınlık dolu bakışları altında çabucak bir tecrit odası hazırlayıp tıkar içine. Orhan işini gücünü bırakıp kapısında bekleyecektir. Zehra düzelecektir ama eski Zehra geri gelmeyecektir. Orhan hala vazgeçmeyecektir şimdi zaman Zehra'yı bu hale getirenleri bulup intikam alma zamanıdır.

Zehra'nın karşısına çıkan zengin çocuğu Kemal yüzündendir bu yaşadıkları. Orhan'ın kalburüstü dostu Sadık'ın oğludur Kema Evinde verdiği bir partiye davet edilen, hatta onur konuğu muamelesi gö-ren Orhan'la Zehra orada öğrenirler bu gerçeği. Bu sefer Sadık Bey girer devreye, gözdağı verir Orhan'a ve bu sefer babasının sayesinde kurtulur Kemal elinden .

► Kemal intikam almak isteyecek, sevgililerin yolunu kesecektir adamlarıyla, bir başka kötü düşünceyle Tecavüzcü Coşkun'u çağırıp kıza gözü önünde tecavüz edilmesini keyifle seyredecektir. Adamların acımasızca sopaladığı Orhan ayıldığında Zehra'yı bulamayacak, bıraktığı ipuçlarını takip edecek, nehir kenarına kadar ulaşacak ve Zehra'nın intihar ettiğini hissedecektir. Artık şansını çok zorlamış olan Kemal'in sonu gelecektir. (Vadullah Taş)

BİR PAZAR GÜNÜ (1982)


Senaryo ve Yönetmen: A. Remzi Jöntürk
Foto Direktörü: Sertaç Karan
Yapım: Çağatay Film/Yavuz Işıklar

Oyuncular: Coşkun Sabah, Serpil Çakmaklı, Yusuf Sezgin, Yalçın Gülhan, Atilla Ergün, Çocuk Yıldızlar: Bozkurt Işıklar, Barış Jöntürk, Oğuz Işıklar

Konu: Çalıştığı pavyonun sahibi Babür'ün (Yalçın Gülhan) kapatması olan Kader (Serpil Çakmaklı) ile Coşkun (Coşkun Sabah), garip bir tutku içinde birbirlerini sevmektedirler. Kaçakçılık yapan Babür, büyük bir vurgunun peşinde olduğu sıra, deniz polisleri tarafından öldürülür. Bu arada Coşkun, yüreğinden bir türlü silemediği Kader'i içinde öldürmek için sahte bir cenaze töreni düzenler. Kader, çılgın gibi mezarlığa gelir. Ve ölümü için tören yapan kalabalığı dağıtır. Gerçekte ölmeyen Babür de mezarlığa gelmiştir . Sadece yüzünün sol yanında korkunç yaralar vardır. Mezarlığa gelen polisler Babür'ü alıp götürürler. Kader ve Coşkun mezarlıkta toplanan halka konser verirler. Konserden sonra önce Kader, içine zehir kattığı suyu içer. Ardından Coşkun da farkında olmayarak aynı bardağı dudak larına götürür. Böylece iki genç ölümde birleşirler.

► Kapkara bir Arap filmi içeriği ile, Shakespeare'in Romeo-Jülyet'ini birleşti-ren Jöntürk, filmindeki kahraman larına da Kader ve Ölüm gibi isimler takarak simge sinemacısı olmaya özeniyor. Simsiyah giysiler içinde Kader'i vurgulayan bir Serpil Çakmaklı, Ölüm'ü vurgulayan Yusuf Vehbi kırması bir Yalçın Gülhan... Ve buyurun arabeskin cenaze namazına. (Agâh Özgüç, Yıldız, S.: 208, 18 Mayıs 1982)

BERDUŞLAR (1982)



 
Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Engin Temizer
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Temel Film / Temel Gürsu

Reji Asistanı: Arif Erkuş, Kamera Asistanı: Ali Güvence, Işık Şefi: Aslan Yıldız, Yardımcıları: Hayrettin Kara, Metin Uçak, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Montaj Senkron: Mevlut Koçak, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, (Yeni Lale Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Ercan Turgut, Oya Aydoğan, Yunus Bülbül, Bülent Kayabaş, Oya Başar, Bilgen Gökçen, Civan Canova, Jülide Soyurgal, Tevhid Bilge, Ayten Erman, Bilge Zobu, Muharrem Gürses

Konu: İşportacılık yaparak yaşamlarını devam ettiren iki arkadaşın öyküsü

BENİ UNUTMA (1982)


Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Tunç Günbay
Foto Direktörü: Hüseyin Özşahin
Yapım: Tunç Film/Atlan Günbay

Set Düzeni: Nizam Ergüden, İbrahim Kul, Hüseyin Ergüden, Yılmaz Sengelli, Prodüksiyon Yapımcısı: Yılmaz Kanat, Yönetmen Yardımcısı: Ai Kıvırcık, Kamera Yardımcısı: Uğur E. Döndür, Işık Düzeni: Ergun Şimşek, Senkron: Alâaddin Durmaz, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa,

Oyuncular: Bulut Aras, Serpil Çakmaklı, Ahmet Mekin, Münir Özkul, Altan Günbay, Hulusi Kentmen, Neriman Köksal, Talat Gözbak, Orhan Elmas, Zeki Sezer, Cahit Kahyeri, Nizam Ergüden, Rezzan Kahyeri, Zühal Deliorman, Gülten Ceylan, Süheyl Eğriboz,

Konu: Çevresindeki insanlarla çeşitli ilişkileri olan bir kadınla , onu kurtarmaya çalışan bir doktorun aşkı

BAŞ BELASI (1982)


Yönetmen: Kartal Tibet
Senaryo: Süleyman Turan
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Özgün Müzik: Cahit Berkay
Yapım: Özer Film/Enver Özer

Yönetmen Yardımcıları: Muzaffer Hiçdurmaz, Ahmet Sezerel, Işık Şefi: Süleyman Çekiç, Set: Ömer Babu, Hacı Fidan, Yapım Yönetmeni: Günay Kosova, Sesleri Alan: Erkan Aktaş, Montaj-Senkron: Nevzat Dişiaçık, Negatif Montaj: Muzaffer Karataş, Laboratuvar: Adnan Şahin, Mustafa Oruç, (Fono Film stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir).

Oyuncular: Zeki Alaysa, Metin Akpınar, Pembe Mutlu, Mine Koldaş, Diana Taylor, Bilge Zobu, Raik Alnıaçık, Yılmaz Kurt, Yadigar Ejder, Mesut Çakarlı, Misafir Sanatçı: Bahar Öztan,

Konu: Mafya dünyasında “Tek Kurşun” lakabıyla bilinen bir bestekarla, sevdiği kız uğruna intihar etmeyi kendine iş edinmiş bir garibanın öyküsü.

AŞKLARIN EN GÜZELİ (1982)


Yönetmen: Osman F. Seden
Senaryo: Nazmi Özer
Kamera: Kaya Ererez
Özgün Müzik: Cahit Berkay
Yapım: Emek Film/Nazmi Özer

Yönetmen Yardımcısı: Arif Erkuş, Ali Kıvırcık, Görüntü Yönetmen Yrd.: Hüseyin Ererez, Set Ekibi: Taci Erşan, Mehmet İnci, İbrahim Öner, Işık Direktörü: İbrahim Sabuncu, Sesleri Çeken: Erkan Aktaş, Montaj: Nevzat Dişiaçık, Negatif Montaj: Muzaffer Karataş, Laboratuar: Adnan Şahin, Mustafa Oruç, Prodüksiyon: Mustafa Doğan, (Fono Film Stüdyosu’nda hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Kadir İnanır, Banu Aklan, İhsan Yüce, Ünsal Emre, Diler Saraç, Hüseyin Kutman, Nubar Terziyan, Talat Gözbak, Ali Yalaz, Ekrem Dümer, İhsan Gedik, Memduh Ünsal, Ali Demir, Küçük Yıldız: Mesut Çakarlı,

Konu: Kadir (Kadir İnanır) zengin bir muhitte elektrikçidir. Herkesin gözü vardır onda,yakışıklıdır ve kimseye yüz vermemektedir. Zengin bir köşke elektrik tamiratı için gider ve köşkün sahibi Hayri Bey-’in kızıyla (Banu Alkan) birbirlerine aşık olurlar. Evlenmelerine Hayri Bey razı olmaz. Evlenirler, fakat bir zaman sonra Kadir’in maddi durumu, kadının istediği sosyal yaşantıyı sağlayamadığından kız boşanmak ister. Murat isimli bir çocukları vardır ve boşandıklarında velayeti yedi yaşına kadar babasına verilmiştir. Yıllar sonra kadın geri döndüğünde yeniden evlenecektir ancak çocuğunu da al-mak ister. Anne babasına belirtmediği bir rahatsızlığı olduğunu bir daha çocuk sahibi olamayacağını söyler. Mahkeme kararıyla çocuğun velayeti annesine verilir. Çocuğunu almak için yasaları çiğner Kadir ancak elinden bir şey gelmez. Çocuk sık sık annesinden kaçmak-tadır ve nedeni belirsiz bir rahatsızlığı vardır başlangıçta psikolojik olduğu düşünülen rahatsızlık daha sonra çocuğun ölümcül bir hastalığı olduğunun öğrenilmesiyle önemini artırır. Çocuk öleceği haberine kulak misafiri olduğundan babasıyla olmayı reddeder. Kadir buna çok üzülür ancak daha sonra bunun kendisinin üzülmemesi için söylendiğini,çocuğun yücelik gösterdiğini anlamasıyla birlikte çocuğuna gider.Çocuğuyla son anlarını geçirir ve çocuk,Kadir’in kucağında can verir.

* Türk sinemasındaki son gelişmelerin yansıması olan filmler çıkıyor piyasaya üst üste... Bunlardan "Arabesk" filmlerde de soyunma son haddinde gerçi: Ferdi Tayfur'ların, Gökhan Güney'lerin temsil ettikleri "Anadolu erkeğinin Güngör Bayrak, Banu Alkan gibi Allahına soyunan kadınları nasıl sevdikleri, nasıl kabul ettikleri, kuşkusuz sosyolojik bir inceleme konusu olabilir. Aynı soyunma, üstelik, bu "aile filmlerinde de var. başlıcası, kuşkusuz "aile"nin sinema salonlarına dönmesi. Böylece, "sokaktaki adam" için yapılan "Arabesk filmlerin yanı sıra "aile" için yapılan melodramlar ve güldürüler birbirini izliyor. Yalnız bu filmlere, "sokaktaki adam"ı (her kimse o), sinemaya "göz zevki" için gittiği varsayılan kesimi çekmek için iyicene açılıp saçılan dolgun vücutlu kadınlar da dahil ediliyor.

Yine tipik "Anadolu erkeği" Kadir İnanır, değişik tip mayolarıyla poz veren ve alabildiğine gelişmiş anatomisini gözler önüne seren bir Banu Alkan'a vurulmaktan, üstelik onunla evlenmekten çekinmiyor. Türk toplumunda gerçek bir ahlaksal ölçüt değişimi mi var, yoksa bezirgan sineması, hem aile filmi yapayım, hem de "Iumpen kesim"e "çıplak kadın" göstereyim derken, toplumdaki ölçütleri allak bullak mı ediyor? Gelin de işin içinden çıkın!..

Her neyse, bu haftanın aile filminde İnanır'la Alkan'ın evliliği elbette yürümüyor. çünkü "anatomisi çok gelişmiş" Banu Alkan, "ben evde oturup çocuğuma bakacak kadın değilim" diyor ve süper zengin babasına kaçıyor. Ama yıllar sonra büyüyüp şirin mi şirin bir oğlan oğulları Murat, bu iki insanı yeniden bir araya getirecektir. "Aşkların En güzeli", kuşkusuz anladınız, "evlat aşkı"dır ve film son yıllarda bu konuya eğilip başarı kazanmış birçok filmden ("Şampiyon", "Kramer", vs.) esinler taşımaktadır. Ama kuşkusuz her şeyi iyice alaturkalaştırarak...

Film, eski kuşağın en "tüccar" sinemacısı, Yeşilçam'ın en hızlı silah, pardon fıim çeken yönetmeni Osman Seden'in profesyonel işi bir çalışmasıdır, ve Cahit Berkay'ın seyirciyi bir an bile rahat bırakmayan müziğine karşın (sinemamızda Cahit Berkay müziği, gerçek bir afet olmaya başlamıştır) seyredilebiliyorsa, bunda, beklenmedik düzeyde rahat, yalın bir oyun çıkaran Kadir İnanır denli, olağanüstü sevimli ve yetenekli bir çocuk olan Mesut Çakarlı'nın da payı büyüktür. Mesut Çakarlı'ya sinemamızın daha büyük fırsatlar vermesini diliyor ve "Aşkların En Güzeli"ni, çekincesizce ağlayıp boşalmak isteyenler varsa, onlara öğütlüyorum... (Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız” syf,75)


AŞK DİLENCİSİ (1982)






Senaryo ve Yönetmen: Fikret Tınaz
Görüntü Yönetmeni: Erhan Canan
Yapım: Fikret Film/Fikret Tınaz

Oyuncular: Adnan Pekak, Ünsal Emre, Eser Işık, Bilun Nazlıhan, Halit Akçatepe, Nuran Aksoy, Tülay Karaca, Nejat Gürçen, Hüseyin Peyda, Kazım Kartal, Deniz Dümer, Remo Değerli, Yılmaz Kurt ve Yılmaz Köksal, Eser Kılıç


ARKADAŞIM (1982)


Yönetmen: Nazmi Özer
Senaryo: İhsan Yüce
Görüntü Yönetmeni: Kaya Ererez
Yapım: Emek Film/Nazmi Özer

Prodüksiyon Müdürü: Mustafa Doğan, Set Teknisyenleri: Mehmet İnci Taci Erşan, Ekrem Çınaroğlu, Işık Şefi: Kahraman Kongur, Yardımcıları: Nezir Durak, Coşkun Has, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Negatif Montaj: Gültekin Çetin, Suat İşlek, Montaj Senkron: İsmail Kalkan, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Kamera Asistanı: Hüseyin Ererez, Reji Asistanı: Demir Sunar, Asistan Rejisör: Engin Temizer, Özgün Müzik: Cahit Berkay, (Yeni Stüdyoda seslendirilmiş ve Yeni Lâle Film stüdyosunda hazırlanmıştır )

Oyuncular: Tarık Akan, Fikret Hakan, Neşe Aksoy, Bülent Kayabaş, Turgut Özatay, Kadir Savun, Erdinç Akbaş, Özcan Özgür, Ali Tutal, Ercan Yazgan , Coşkun Göğen, Ali Tutal Zafer Önen, Şeref Çokşeker, Mustafa Yavuz, Nejat Özer Cemal Gürel Jale Efecik, Küçük Yıldızlar : Mesut Çakar, Benek Aksoy

Konu: Kan davası nedeniyle bir büyük kente gelen iki taşralının öyküsü


AMANSIZLAR (1982)







Yönetmen: Fikret Uçak
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım: Şan Film

Oyuncular: Kadir İnanır, Perihan Savaş, Yaşar Şener, Hakkı Kıvanç, Ata Saka


ALTIN KAFES (1982)




Senaryo ve Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Foto Direktörü Hüseyin Özşahin
Yapım: Sezer Film/Berker İnanoğlu

Laboratuar: Sabahattin Hoşsöz, Selahattin kaya, Yılmaz Erman, Montaj: Mevlut Koçak, Negatif Montaj: Gültekin Çavuş, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Reji Asistanı: Ali Kıvırcık,
Yeni Lâle Film stüdyosunda hazırlanmış ve Yeni stüdyoda seslendirilmiştir

Oyuncular: Gönül Yazar, Serdar Gökhan, Münir Özkul, Hüseyin Kutman, Nevzat Okçugil, Yüksel Gözen, Sümer Tilmaç, İsmet Erten, Yılmaz Kurt, Yaşar Şener, Yılmaz Kurt, Şeref Çokşeker, Necip Tekçe, Hakkı Kıvanç, Cevdet Arıkan

Konu: Çok zengin bir gazinocuyla, güzeller güzeli bir assolistin yaşadıkları duygu dolu aşk.

ALİŞAN (1982)


Yönetmen: Şerif Gören,
Senaryo Ahmet Soner
Görüntü Yönetmeni: Kaya Ererez
Müzik: Arif Sağ
Yapım: Mine Film/Kadri Yurdatap

Yönetmen Yardımcısı: Eyüp Halit Türkyazıcı, Kamera: Hüseyin Çakıroğlu,

Oyuncular: İbrahim Tatlıses, Yaprak Özdemiroğlu, Yaman Okay, Zeynep Irgat, Ali, Tutal, Savaş Akova, Alrev Gürzap, Hamit Yıldırtım, Abdullah Güneş, Ahmret Güneş, Gökhan Büyüksaraç,

KONU: On yıl hapis yattıktan sonra kan davasından kaçıp, insan gibi yaşamayı amaçlayan inşaat işçisi Alişan'la (İbrahim Tatlıses), varlıklı dilsiz kız Aslı'nın (Yaprak Özdemiroğlu) sevda öyküsü.

* Kuşkusuz Alişan'ın tutarsızlıkları bu kadarla kalmıyor. Konuyla uzak yakın ilgisi olmayan zorlama, zorlama olduğu denli yapay ve işlevsiz sahneler de öylesine fazla ki. Kısacası Alişan gerek yukarıda saydığımız tutarsızlıkları nedeniyle ve gerekse yerine oturmamış, devamlı kasılan Tatlıses, ile kartpostallık görüntüler vermenin dışında pek varlık göstermeyen, sinemamızın yeni yüz yakışmayacak, çizgi altı bir film. (Burçak Evren, Milliyet, 19 Kasım 1982)

* Yaprak Özdemiroğlu'nin iğreti tiplemesiyle Şerif Gören'e İlk kez ciddi bir rolde sinema oyunculuğunu deneyen İbrahim Tatlıses, çok kasılmadığı yerlerde sempati toplarken, Alişan'ın sevdiği kız da Türk sinemasının yeni kazancı Yaprak Özdemiroğlu, fiziki yeteneklerini sergiliyor. Artık kanıksanmış duygusal klişelerin olanca yapaylığı ve yavanlığıyla yinelediği "Alişan", beylik öyküsünün getirdiği tutarsızlıklara karşın, Şerif Gören'in iyi anlatılmış sinemasıyla benzerlerinden ayrılan, özgün sayılabilecek, yerli malı bir "iş" filmi. (Sungu Çapan, Milliyet Sanat Dergisi, S.: 61, 1 Aralık 1982)

* Alişan, temelini toplumumuzun en zıt, birbirine en uzak iki çevresinin karşılaşmasından alır gibi başlayan bir film: Hapisten çıkan ve 'kan davası' yüzünden aranmakta olan Urfalı Alişan, bir grup hemşerisiyle birlikte bir batı sahil kentine çalışmaya gidiyor. Filmin önemli bir bölümü Doğu'lu 'gariban' yurttaşlarımızın bu 'batılı' havasındaki kentteki yaşamla ve onun yerli yabancı sakinleriyle çelişen tavırlarından, değer ölçülerinden kaynaklanıyor. Bu arada, bikiniler içinde yüzen, güneşlenen, çevresine ilgisiz, son kerte çekici ve kışkırtıcı bir genç kıza abayı yakıyor Alişan... Kız da ona ilgi göstermez mi? Niye acaba, yoksa onun İbrahim Tatlıses olduğunu biliyor mu?.. diye sorular sormaya başlıyorsunuz ki, bu ilginin nedeni anlaşılyor... Çünkü Aslı da... Neyse orasını filmi izleyenlere bırakalım.

"Alişan" kuşkusuz ilgi çekici bazı yanları olan bir film... Bir kez İbrahim Tatlıses'in ilk kez (fondaki 2 şarkı dışında) hiç şarkı-türkü söylemediği bir film... Tatlıses, arabesk filmlerden bıkmış artık, eli-yüzü düzgün filmler çekecekmiş…. Öyleyse İbrahim Tatlıses' e hem bu kararı, hem de hemen hiç aksamayan oyunu için bravo!.

Diğer yandan filmin rahat, tembel, kendi ritmiyle akıp giden senaryosu. Gören'in anlatımına (Yılmaz Güney'in filmlerinde de olduğu gibi) bir hayli belgesel bir kıvam, yaşananın, yaşamın tadını katıyor sanki... Bu güzel tatil kentinde olup bitenler, "piyasa" yapanlar, kahramanlarımızın kız tavlamaları, bir yüzme havuzunda yüzmeleri, vs. sonuna dek gösteriliyor. Yalnızca işlevsel olanın, asıl öyküye yarayan şeylerin gösterilmesi gibi klasik ve yanlış bir anlayış, böylece tersine çevrilmeye çalışılıyor, bir anlamda. Ne var ki senaryonun gevşekliği ve bir yapıdan yoksun oluşu, bu belgesel, güncel değinmelerin dozunu kaçırıyor. Söz gelimi filmin çekildiği sırada güncel olan Dünya Futbol Kupası'na öylesine yer verilmiş ki, bu olay gereksiz bir leitmotive dönüşmüş. Diğer yandan, Şerif Gören'in usta işi bir sinemayla verdiği gerilimli bölümler (Alişan'ın saldırıya uğradığı iki sahne), öylesine gereksiz ve anlamsız bölümler tarafından izleniyor ki, insan şaşırıyor. Söz gelimi Alişan ve Aslı, sahilde silahlı üç kişi tarafından bir akşam saldırıya uğruyor, güç kurtuluyorlar. Ertesi sabah ise, hiç bir şey olmamış gibi Alişan kumlara aşk sözleri ve Refik Durbaş dizeleri yazıyor... Tüm bu tutarsızlıklar, çelişkiler için-de, "Alişan", attığı kuşu pek vuramayan iyi niyetli bir deneme olarak, pek önemsenecek bir sonuca ulaşmadan havada kalıyor. (Atilla Dorsay. “12 Eylül Yılları ve Sinemamız” syf, 147)


AĞLAYAN GÜLMEDİ Mİ? (1982)


Yönetmen: Remzi Jöntürk
Senaryo: Müjgan Aydın
Foto Direktörü Mahmut Demir
Yapım: Önder Film/Sungur Esen

Işık Direktörü: Ergun Şimşek, Montaj, Senkron: Mevlut Koçak, Negatif Montaj: Gültekin Savaş, Kamera Asistanı: Meriç Renkver, Renk Uzmanı: Türker S. Vatan, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa,

Oyuncular: Mahmut Tuncer, Bahar Öztan, Emel Tümer, Münir Özkul, Yılmaz Köksal, Hüseyin Peyda, Hayati Hamzaoğlu, Sümer Tilmaç, Nuran Aksoy, Talat Gözbak, Barış Aydın, Ali Ceylan, Ali Güney,

Konu: Bahar Sümer’le nişanlanacaktır fakat onu sevmemektedir o sırada bulundukları yere Mahmut gelir Mahmut’tan hoşlanır fakat Bahar’ın babası bu işten memnun değildir onu zorla Sümer'le evlendirir fakat baharın gözü Mahmut’tadır, tam birbirlerine kavuşacakken ikisi de ölür.

ADİLE TEYZE (1982)


Senaryo ve Yönetmen: Alev Akakar
Kamera: Salih Dikişçi
Müzik: Esin Engin
Yapım: Fırat Film/Alev Akakar

Fon Müzikleri: Cengiz Tekin, Senkron: Alaattin Durmaz, N. Mon, Ömer Sevinç, Matipo: Veli Burç, Negatif Yıkama: Ekrem Şen, Renk: S. Türker Vatan, Şakir Yörük, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa,

Oyuncular: Adile Naşit, Şener Şen, Mahmut Hekimoğlu, Münir Özkul, Ayşen Gruda, Şemsi İnkaya, Hulusi Kentmen, Halit Akçatepe, Baykal Kent, Nukhet Egeli, Hülya Tuğlu, Tevhit Bilge, Jale Efecik, Baykal Kent, Diler Saraç, Turgut Özatay, Serpil Güneri, Mine Soysal ve Adile Naşit’in Yavrucukları: Fırat, Enver, Uğur, Şişko, Burcu

Konu: Apartman dilsiz genç, kapıcı Ali, tiyatrocu Nükhet ve babası, kılıbık Sadık ve aşık Mahmut’uyla adeta bir apartman değil sirke benzemektedir. Adile teyze sevecen ve iyi yürekli bir yaşlı kadındır. Çocukları çok seven ve evinde onlara bakmaktan mutluluk duyan yaşlı kadının tek sıkıntısı vardır. Oturduğu tek katlı ve bahçe içindeki evini alıp apartman yapmak isteyen müteahhidin ısrarlı tavırları... Ancak yaşlı kadın onun bütün ısrarına rağmen evini satmaya yanaşmaz. Adile Teyze çocukları çok sevdiği için baktığı küçük Burcu’nun hastalığına çok üzülür. Tedavisi için çok para gerekmektedir. Ve yaşlı kadın parayı bulmak için büyük bir fedakârlık yapar…


8 Mart 2020 Pazar

YÜZ KARASI/ŞÖHRETİN SONU (1981)


Yönetmen: Orhan Aksoy
Senaryo: Fuat Özlüer
Eser: Erdoğan Tünaş
Kamera: Çetin Gürtop
Müzik: Muzaffer Özpınar
Yapım: Erler Film / Türker İnanoğlu
Yönetmen Yardımcısı: Zafer Par, Kamera Asistanı, Hakan Gürtop, Şarkılar: Bülent Ersoy, Işık Şefi: Ergun Şimşek, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Montaj: Mevlût Koçak, Negatif Montaj: Mustafa Kul, Renk uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Prodüksiyon Amiri: Selahattin Koca,
(Yeni Lale Film stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Bülent Ersoy, Sepil Çakmaklı, Ekrem Bora, Yusuf Sezgin, Nedret Güvenç, Şemsi İnkaya, Mehtap Ar, Diler Saraç, Abdurrahman Palay, Hakkı Çağdaş, Nejat Gürçen

Konu: Bir gazinoda assolist olarak çalışan Bülent (Bülent Ersoy) son zamanlarda patronu Nihat (Ekrem Bora) dahil herkesin kalbini kırar. Kadın gibi giyinmekte, davranmakta ve tepkiler almaktadır. Yardımcısı Doğan da (Bülent Bilgiç) yanlış yorumlardan korkup işi bırakmıştır. Okul arkadaşı Aslı (Serpil Çakmaklı) Bülent’teki değişimi önemsemeden onu sevmektedir. Murat (Yusuf Sezgin) ise, Aslı’yı bir türlü bu tutkusundan vazgeçiremez. Bülent aslında kaprisleri ile Aslı’yı kırdığı için üzgündür. Erkek mi, kadın mı olduğunu bilememek onu yıpratmaktadır. Doktoruna küçüklüğünü anlatırken orta halli bir ailede gizlice bebeklerle oynayıp bir kız gibi büyüdüğünü söyler. Kadın eşyalarına ve makyaj malzemelerine olan eğilimini vurgular. Lise sonrası konservatuarda Aslı ve Murat’la sıkı dostluk kurmuştur. Eve geç geldiğinde babasından yediği tokatla dönmemek üzere evden kaçmış, kulüpte çalışırken ünlü menajer Nihat sayesinde gazino-ya geçmiştir. Doktoruna ayrıca Aslı’yı asla erkekçe sevemediğini anlatır. Dok-toru Aslı ile ilişkisini sürdürürse bunalım-dan çıkabileceğini söyler. Aslı Bülent’in evindeki kadın giysileri ve mücevherler-den olumsuz etkilenir. Yavaş yavaş Aslı da, Doğan da ondan uzaklaşmaya başlar. Nihat da Bülent’in bu ikileminden rahatsızdır. Aslı’dan ayrılan Bülent, Murat’a gidip genç kızı mutlu etmesini rica eder. Daha sonra Aslı ile Murat evlenirler. Nihat sürekli geciken Bülent’i işten kovar, Bülent sahneyi bırakır, aile-sine dönmek isterse de reddedilir. Yıkı-lan Bülent, bir gün sarhoş sarhoş Murat’ı dinlerken nişanlısı ile gelen Doğan için rezalet çıkarıp tutuklanır. Nihat sayesinde mahkemede serbest kalan Bülent, basının önünde kamuoyundan özür diler…

► Film, sözü edilecek filmlerden değil. Çünkü, her karesiyle sinemadan nasibini hiç almamış garip bir resimli roman tarzında ve üslubunda bir dizi hareketli, görüntüler dizisinden başka bir şey değil. (Burçak Evren, Gösteri, 6.5.1981)