Powered By Blogger

15 Ekim 2024 Salı

KOSMOS (2009)

         Senaryo ve Yönetmen: Reha Erdem, Görüntü Yönetmeni : Florent Herry, Yapım: Atlantik Film/Ömer Atay, Gamze Paker Ortak Yapımcılar: Cemal Noyan, Kalinovi Brohers, Yardımcı Yapımcı: Gamze Paker Mekik, Yapım Amiri: Kaan Kurbanoğlu, Pelin Güneş, Kurgu: Reha Erdem, Kontaj ve Ses Tasarım: Reha Erdem, Sanat Yönetmen: Ömer Atay, San. Yön. Ast.: Ahmet Cici, Kostüm Tasarım: Mehtap Tunay, Ortak Yapımcı: Cast Direktörü: Özlem Sungur,
Cast Asistanı : Zafer Çepik, Yönetmen Asistanı: Umut Aral, Selçuk Ergun, Deniz Ceyhan

Oyuncular: Sermet Yeşil (Kosmos), Türkü Turan (Neptün), Hakan Altuntaş (Neptün’ün babası)), Sabahat Doğanyıldız (öğretmen), Korel Kubilay (yüzbaşının kızı), Suat Oktay Şenocak (Köylü), Murat Deniz (4. Köylü), Asil Büyüközçelik (2.Köylü), Sencar Sağdıç (Tahir), Nadir Sarıbacak (Köylü), Serkan Keskin (Kahveci),Akın Anlı (konuşmayan çocuk İlhan), Cüneyt Yalaz (Yüzbaşı), Asil Büyüközçelik (Köylü), Nadir Sarıbacak (köylü), Saygın Soysal (imza karşıtı kız), Saadet Çıraı, Ali Suadiye, Hande Köstepen, Mthat Alam, Şenol Toz, Haydar İlkay Çelik, Onur Özaydın, Engin Sivrioğlu, Sultan Mehmet Han Kılıç, Habibe A. Maraşlı, Kadir Curgatayı, Serdar Kaya, Mustafa Van, İlker Coşkun, Hüseyin Kesekler, Bülent Kıvanç, Aydın

Erbek, İdris Eşk, Cemal Erboğa, Mustafa Savaş Usta, Ahmet Yıldırım, Serkan Gülgüler, Olgun Erten,

Konu: Kosmos mucizeler yaratan bir hırsızdır. Dağlardan taşlardan, ağlayarak ve sanki birilerin: den Cemal, 1. Kamera Asistanı : Engin, Ses Tasarım : Reha Erdem, Boom Operatörü: İsmail Alacan, kaçar gibi gelir bu zaman dışı sınır şehrine. Şehre girer girmez nehirde boğulan bir küçük çocuğu kurtarır ve mucize yaratan insan olarak hemen kabul görür şehirde.

Kosmos sıradan birisi değildir. Kosmos’u hiç yemek yerken ya da uyurken görmeyiz. En büyük ihtiyacı çay, tek besini ise avuç avuç yediği kesme ya da toz şekerdir. Şaşırtıcı maharetlerinden birisi de yüksek yüksek ağaçlara büyük bir kolaylıkla tırmanıp, incecik dallarında bir kuş gibi oturabilmesidir. Kosmos herkesi irkilten bir isteğini açık sözlülükle belirtir: Aşk peşindedir. Kosmos’la dereden kurtardığı küçük çocuğun ablası Neptün arasında tuhaf bir yakınlaşma olur, ağaçlarda damlarda çığlık çığlığa kuş bağırışlarını taklit ederek sanki gölgeleriyle buluşur, oynaşırlar.

Kosmos’un gelmesiyle şehirde o zamana kadar pek de görülmeyen küçük dükkan soygunları baş gösterir. Soygunlar ve mucizeler birbirini kovalarken, şehirliler Kosmos’un insanları iyileştirme gücünü keşfederler. Bütün dertliler, hastalar, şifa arayan çaresizler Kosmos’un peşine düşer. Zamanla talihsiz olaylar serisi , herkesin ondan uzaklaşmasına sebep olur…

uKarlarla kaplı bir şehre gözyaşları içinde koşarak gelen Kosmos ya da diğer adıyla Battal (Sermet Yeşil), nehirde boğulmak üzere olan bir çocuğu mucizevi şekilde hayata döndürür. Yabancı olmasına rağmen hemen benimsenir halk tarafından. Ama söyledikleri pek de anlaşılmaz. "Herkesin başına her şey aynı şekilde geliyor," der mesela. Onun nezdinde insanlar sınıfsal, toplumsal veya ekonomik anlamda birbirlerinden farklı değillerdir. Hatta insanlarla hayvanları da farklı görmez. Topraktan gelip toprağa gideceklerdir. Acılar vardır ve bunların bir kısmını belki dindirebilir. Aşktan bahsederken de şaşırtır; aşk istiyorum der, ama kadın düşkünü zannedilir.

 Aslında basit ve yalın gerçeklerden bahseder, uzun zamandır kendi özünden, gerçeğinden kopmuş olan insanlığın kadim sözleridir bunlar. Ama artık anlaşılmaz gelir herkese, Battal niyetini kimselere anlatamaz, yanlış anlaşılmaya mahkumdur. Şehrin yasak bölgelerine girer, askerler onu tartaklar ama zararsız olduğu bellidir.

Battal kesme şeker yer, kahvehanedeki şekerleri cebe indirir, bazı dükkan soygunları geçimini nasıl sağladığı konusunda ipuçları verir. Nehirden kurtardığı çocuğun ablası Neptün (Türkü Turan) ile kuş çığlıkları atarak iletişim kurar. Ona "Sol elin başımın altında olsun, sağ elin beni kucaklasın," der. Bu replik "Korkuyorum Anne"de Ali'nin (Ali Düşenkalkar) jimnastikçi kız Ümit'e âşık olduğunda söyledikleridir aynı zamanda.

Bu kasvetli kış şehrinin uzaklarından devamlı top sesleri gelir, jetler hızla uçar, elektronik sesler devreye girer ve doğanın diğer seslerine karışır. Sınır şehri sanki devamlı tehdit altındadır. Hayatın tekinsizliğinin en güzel göstergesiyse, şüphesiz düşmüş uydunun enkazıdır. Filmde hiç de beklemediğimiz bir anda karşımıza çıkar. Yavaş yavaş bir tür ermişmeczup mertebesine yükselmeye başlar Battal. Çünkü hastaları iyileştirmekte, ağrıları geçirmekte, şifa dağıtmaktadır. Sıradan insanlar idol yaratma konusunda hiçbir fırsatı kaçırmazlar. Ama gitgide artan talepler, sonrasında iyileştirmeye çalıştığı çocuğun ölümü, Battal'm oradan da gözyaşlarıyla kaçmasına neden olacaktır. Kars'ın karlarla kaplı, adeta bir masal şehrini anımsatan coğrafyasından etkilenen Reha Erdem, "Hayat Var"ın hemen ardından "Kosmos"u filme aldı. "A, Ay" dışında her filminde birlikte çalıştığı görüntü yönetmeni Florent Herry'nin filmin büyüleyici görselliğine katkılarını teslim etmek gerekir. Türkü Turan ve Sermet Yeşil'in duru ve samimi oyunculukları da filme zenginlik katmakta. Reha Erdem, çok önemsediğini her fırsatta dile getirdiği kurgu vc ses tasarımı konusunda da yine çok özenli bir çalışma ortaya koymuş. (E.Ç.) “SİNEMA En İyi 100 Film”

KONAK (2009)

       Yönetmen: Cem Akyoldaş, Senaryo: Mehmet Akif Turgut, Funda Çetin, Görüntü Yönetmeni: Taylan Sancatar Müzik Hazım Körmükçü Yapım: Öykü Film/Gonca Elmas Akay Sanat Yönetmeni: Özgür Kemertaş, Sanat Asistanları: Gökhan Arı, Eren Karayiğit, Sena Günata, Kurgu: Aytekin Birkon, Kostüm Tasarım: Sezen Üçler, Genel Koordinatör: Nergis Otluoğlu, Yapım Koordinatörü: Gül Seyrekbasan, Uygulayıcı Yapımcı: Rahime Güler, Yardımcı Yönetmen: Mücahit Akyoldaş, Yönetmen Asistanları: Seliha Karataş, Nazlı Bora, Kameraman: Cengiz Fazlıoğlu, Aşkın Güzelgül, Kamera Asistanları: Aşkın Güzelgül, Selçuk Avcı, Adem Koska, Işık Şefi: Berzan Yücel , Işık Asistanları: Müjdat Yücel, Gökhan Calp, Hakan Yücel, Erdal Karataş, Sanat Yönetmeni yrd: Gökhan Arı , Sanat Asistanı: Gökhan Acun Dekor Ekibi: Oğuz Kocaoğlu, Kostüm Sorumlusu: Sezen Üçler, Kostüm Asistanı : Ebru Yıldırım, Butafor: Oğuz Kocaoğlu, Makyör: Hüseyin Üküm, Makyaj Asistanı: Betül Körükmez, Kuaför: Sami Aşçı , Oyuncu Seçimi: Berna Türkkan, Ses Teknisyeni: Erhan Kunduz, Set Amiri: Serdar Markoç , Set Asistanı: Serhat Uzun, Musa Alkan, Recep Mermerel, Set Fotoğrafçısı: Muhittin Aydoğan, Prodüksiyon Amiri: Adnan Bulak, Yapım Asistanı: Mustafa Güneş,

Oyuncular: Paşhan Yılmazel (Taylan), Kerem Fırtına (Sertaç), Almeda Abazi (Ezgi), Kerem Fırtına (Sertaç), Sevil Uyar (Müge), Paşhan Yılmazel (Taylan), Damla Debre (Tuğçe), Ogün Kaptanoğlu (Kurtuluş), Öykü Akay (Ada), Melahat Abbasova (Selma), Gökhan Çelebi (İbrahim), Gonca Elmas Akay (Aslı), Yener Gürsoy (baba), Cihan Özdeniz (Katil), Sevil Uyarı (Müge), Kurtuluş Şakirağaoğlu (Cinci Han Adam), Deniz Evrenol (anne), Çocuklar: Gökçe Ayyıldız, Gözde Ayyıldız, Enes Fındık, Eylül Civelek, ve İlke Fatih Öner,Cinci Han garson: Yasin Kaynak, Resepsiyonıst: Mustafa Yılmaz, Spiker: Ayşe Çınar, Yüzücü Kızlar: Yasemin Türen, Burcu Akad, İrem Arı ve Sena Ferhadlı, Şükran Civelek (Selma ev kadını)


Konu: Altı üniversiteli arkadaş, hocalarının verdiği “kültür mirası projeleri” ödevi için aynı gruba düşerler. Çeşitli mekanlar vardır, Truva, Göreme, Pamukkale gibi. Bazıları buraları seçerken hocaları özellikle bu 6 kişilik grubu SAFRANBOLU projesinden sorumlu tutar.

Safranbolu’ya gelirken arabaları bozulur, karşılarına yardım edecek biri çıkar ama güven vermeyen biridir. Az konuşur ve bakışları bir tuhaftır. Aksilikler rezervasyonlarının iptal edildiğinin öğrenmesi ile devam eder ve kalacak yer nerede ise yok gibidir. Buldukları boş bir KONAK’a yerleşirler ya da adeta bu KONAK’ta kalmaları için birileri tarafından yönlendirilirler. Baştan her şey güzeldir ama saatler gece yarısına yaklaştıkça sıra dışı şeyler olmaya başlar.



KOLPAÇİNO (2009)

 


“Bir Şehir Efsanesi”  Yönetmen
Ali İnanç Senaryo: Şafrak Sezer, Suat Özkan, Kaan Ertem Görüntü Yönetmeni Feza Çaldıran Yapım İyi Seyirler Film/Şenol Zincir, Selin Altınel Kurgu: Hakan Akol , Sanat Yönetmeni: Çağrı Aydın, Kostüm Tasarım: Esra Bayram, Yapım Koordinatörü: Cenk Yengin, Yapım Koordinatörü Yardımcısı: Oya Biricik, Koordinasyon:Serdar Taşkesenlioğlu, Yapım Asistanı: Aysel Ören, Yardımcı Yönetmen: Mustafa Kara, 2. Yardımcı Yönetmen: Özgür Sevimli, Yönetmen Yardımcısı: Ebru Kahraman, Reji Ekibi: Cüneyt Karakuş, Özgür Fırat, Kamera Asistanı: Selçuk Aytekin: Barış Sengelli, 1. Kamera Asistanı: Doğan Arslan, Kameraman : Ali Özel, Alex Hergeleci, Şefik Ağırtmış, JimmyJib: Ersin Onuk, Set Fotoğrafları: Barış Eskicioğlu, Mehmet Ömür, Panther Asistanı: Ahmet Seslikaya, Online Kurgu: Ersin Kahraman,  PostProdüksiyon Sorumlusu: Cem Tosya, Kopya Baskı: Tamer Eşkazan, Renk Düzenleme: Tolga Girici PostProdüksiyon Asistanı: Mert Türken, Negatif Kayıt: Kadir Burç, Işık Şefi: Engin Altıntaş, İbrahim Uzelli, Veli Oymak, Ahmet Şengün, Şerif Atar, Jeneratör: Sinan Altuntaş, Sanat Yönetmeni yrd:. Çağıl Erdoğan, Kostüm Ekibi: Durmuş Koçyiğit, Ahmet Kerimoğlu, Ceyda Biner, Özlem Baş, Ahmet Yıldırım, Sanat Asistan: Doruk Mireli, Osman Çankırılı, Mahmut Atabay, Kostüm Asistanı: Melike Önay – Makyaj: Luba Taseva, Sahra Çelik, Ali Bora, Nilay Aydın, Özel Makyaj: Neslihan Aydın, Kuaför: Şahin Gül, Ümit Talipbulut, Ses Kayıt: Çağdaş Karagöz, Optik Ses Transfer: Soner Koç, Boom Operatörü: Burak Ekil, Efekt: Ahmet Kerimoğlu, Hamza Şahin, Ahmet Yıldırım, Özel Efekt Süpervizörü: Cihat Parlak, Prodüksiyon Amiri: Erhan Güler, Bahar Bakkal, Erhan Toker, Basın Danışmanı: Gülistan Tartar, Prodüksiyon Asistanı: Ömer Tunar, Set Amiri : Kemal Şahin, Set Ekibi: Dursun Kaplan, Eyüp Cevahiroğlu, İrfan Toprak, Ertuğrul Yazıcı, Hüseyin Omay, Recai özek, Ahmet Akçay, Kenan Gül, Olcay Abbas, Adem Öğmen, Aykut Dere, Metin Dereli, Yüksel Yaban, Dublör: Ali Furuncu, Levent Kar, Sinan Altuntaş, Volkan Deniz, Mehmet Özdemir

Oyuncular : Şafak Sezer ( Özgür), Aydemir Akbaş (Sabri), Hakan Ural (Sırrı), Ali Çatalbaş (Tayfun), Ali Sürmeli (Ateş), Eriş Akman, Haktan Pak (Ercan), Burcu Suna (Sudem), Aydemir Akbaş, Mert Saka (Taarruz), Abdullah Toprak, Bahar Bakkal, Ebubekir Öztürk (Ganyotçu), Serkan Şengül (Şahin), Ömer Kurt (Efendi), Hüseyin Elmapınar (Hüseyin), Cenk Kangöz (Taarruz), Abidin Yerebakan (Ekrem), Duygu Özçelik (Pelşnsu), Güzin Usta (Sabriye), Gizem Denizci (Burcu), Hakan Aysev (Hakan), Kemal İnci (Kudret), Özkan Ayalp (Ekrem), Burak Öncü, Gözde Acar, Ali Tahtacı, Bülent Akkuş, Vedat Ercan, Halis Bayraktaroğlu, Yılmaz Han, İhsan Etöz, Erdal Bıyık, Çağdaş Karagöz, Alper Alp, Mustafa Gökdağ, Hakan Yolcu, Tolga Uzun, İdris Gür, Engin Usel, Gürcan Tezcan, Özgür Yavuncu, Murat Şahin, Murat Kangal, Mustafa Türkoğlu, Ali İpek, Aykut Kutarak, Celal Özbuldak, Can Serkan Uztak, Hakan Yalçın, Özgür Dolu, Özgür Kal, Ayhan Kanat, Nail , Çakırerk, Ayhan Alataş, Bora Özder, Yusuf Korkut, Vahit Karabaş, Yahya Yazar (Hüseyin), Ahmet Cemil (Temizlikçi), İrfan Aslanhan, Cansel Kula (Ceren), Engin Özdemir (1. Erkek), Engin Arsuman (2.erkek), Burak Türker (Suat), Kaan Ertem (polis), Yakup Konca (polis), Tarık Doğan (polis), Şahin Gül (polis), Fatih Ömür (Cezmi), Yavuz Çelik

Konu: Tayfun, İstanbul’un ünlü mafya babalarından biri olan Ateş bey’in uyuşturucu mallarını dağıtan bir ayakçıdır. Özellikle sosyetik gençlerin arasına karışıp onlara mal satar. Onların yaşadığı hayata hayrandır. Hep öyle olmak ister. Bir gün bir kurnazlık yaparak Ateş bey’in mallarını kendi hesabına indirir ve parayı getirmez.

Ateş bey, Tayfun’u sert bir şekilde tehdit eder. Eğer ki kendisinden çaldığı malları bir hafta içinde getirmezse onu öldüreceğini söyler. 50 bin dolar da ceza keser . Ateş bey’in tehdidinden paniğe kapılan Tayfun, bu âlemin duayenlerinden “Mahallenin Abisi” olarak bildiği Sabri’ye danışır. Sabri bu âlemde her şeyi görmüş geçirmiş bir kişidir. Sabri, bu parayı kazanmanın en hızlı ve güzel yolunun “İllegal Kumarhane” kurmak olduğunu söyler. Fakat Sabri’nin bütün mekânları polis tarafından bilinmektedir. Sabri, Tayfun’a eğer temiz bir mekân bulursa bu işi yapıp bir hafta içinde bu parayı fazlasıyla çıkaracaklarını söyler.

Özgür, sonradan görme zengin bir ailenin tek çocuğudur. Müteahhit babası tarafından iyi okullarda kolejlerde okutulmuş, arkadaşlarının hepsi sosyetik çevreden olan, yine sosyetik çevreden bir sevgiliye sahip, son derece steril bir hayat yaşayan bir gençtir. Babasıyla, yeni aldığı 75.000 dolarlık müzik sisteminin kavgasını yapar. Babasının küfür etmesi ses sistemi satıcısı Ercan’ın onuruna dokunur.

Özgür’e uyuşturucu taşıyan Tayfun’un aklına Özgür’ün villası gelir. Polisin aklından bile geçirmeyeceği bir yerdir. Ancak bu iş için Özgür’ün izin vermesi gerekmektedir. Sabri ile birlikte Özgür’ün verdiği partiye katılırlar. Paraya hiç ihtiyacı olmayan Özgür,heyecan olsun diye arada bir anne ve babasının seyahate çıktığı zamanlarda villayı filmcilere kiraya vermektedir.Bu sefer sırf babasına inat ve kendini kanıtlamak, birazda heyecan olması amacıyla villanın kumarhane olmasına izin verir. Kumarhane olarak yeniden dizayn edilen villada ilk gece sakin geçer. O geceki hâsılat çok iyi olmuştur. Özgür kendi payına düşen paradan çok memnundur. Sabri asıl hâsılatın ertesi gece olacağını söyler.

Özgür, ertesi gün ilk gecenin hasılatıyla hemen Burcu’ya lüks bir araba alır. Ertesi gece İstanbul’un ünlü mafya babalarından Ekrem ve Ateş beyin yeğeni Hüseyin mekâna gelir. Üst katta, Kuyumcu Emrullah, Galerici Şahin ve Taksi işletmecisi Efendi ile birlikte barbut atacaklardır. Alt katta ise normal kumar oyunu devam etmektedir. Gece iyi başlayıp sakin bir şekilde devam ederken üst katta barbut oyunu sırasında Ekrem ve Hüseyin arasında tartışma çıkar ve iki mafya adamı silahlarını çekip ateşlerler. Hüseyin, Ekrem ve korumasını vurur. Herkes şoka girmiştir. Özgür bayılır. Hüseyin kaçarken Tayfun’u tokatlayıp tehdit eder.

İki ceset üst katta yerde yatmaktadır. Sabri, Ekrem’in mafya babası Sırrı’nın abisi olduğunu ve Sırrı’nın bu işi öğrendiği anda hiç kimseyi yaşatmayacağını söyler. Polise gidilirse müthiş bir rezalet çıkacak ve hem cinayete yataklıktan hem de illegal kumarhane’den dolayı ceza alacaklardır. Ayrıca bu iş polise yansırsa Ateş ve Hüseyin zaten hepsini vuracaktır.. İki arada bir derede kalırlar. En iyi çarenin cesetleri götürüp bir yere bırakarak, sanki hiçbir şey olmamış gibi yaşamlarına devam etmek olduğu konusunda anlaşırlar.

Cesetleri yok etmek için bir adam bulurlar ancak bu adam kendilerini aldatır ve dolandırır. Mecburen iş başa düşmüştür. Cesetleri kendileri bir yerlere götürüp yok edeceklerdir. Ağabeyinin kumar oynamaya gittiğinden haberi olmayan Sırrı, o gece yapacakları bir iş toplantısına katılması için abisini arayıp durur ancak ulaşamaz. Merak eder.

Bu sırada Hüseyin de Ateş beye ulaşmış ve durumu anlatmıştır..Ateş bey, Hüseyin’e hemen villaya gitmesini ve görgü tanığı kaç kişi varsa hepsini toplayıp getirmesini söyler.

Özgür, Tayfun, Sabri, Emrullah, Efendi, Şahin ve Ganyotçu’dan oluşan yedi kişilik ekip maceralı bir yolculuktan sonra cesetleri Kilyos taraflarında denize atarlar.

Sırrı’nın adamları da Özgür’ün evinin yerini tespit ederler ve neler olduğunu anlamak için villaya giderler. Her iki grup Özgür’ün evinde karşılaşır ve aralarında çatışma olur. Çatışmada Taarruz’un dışındaki herkes ölür. Taarruz kaçarak Sırrı’ya olanları anlatır.

Evdeki çatışmadan haberi olmayan Özgür ve diğerleri, cesetlerden kurtulmanın rahatlığı ile eve gelirler ve evdeki manzara ile karşılaşırlar. Evde çatışma olmuş ve sekiz kişi birbirini vurmuş yatmaktadır. Şoka girmiş vaziyette öylece dururken, ses sistemi satıcısı Ercan ve sevgilisi Pelinsu gelir. Ercan, Özgür’ün babasının kendisine yaptığı hakaretlerin ve alacağının derdindedir. Ercan ve Pelinsu da manzarayı görünce şoka girerler. Pelinsu, yerde yatanlardan Hüseyin’i tanır. Bu sırada eve Sırrı ve adamları gelir. Orada bulunan herkesi toplayıp götürürler.

Sırrı ve adamları, büyük bir çamaşırhane’de onlara işkence yaparlar. Sırrı, bu manzaraya dayanamayan Pelinsu’yu dışarı gönderir. Pelinsu tuvalette Ateş beyin adamlarını arayarak Hüseyin’i Sırrı’nın öldürdüğünü, başlarının belada olduğunu ve yerlerini bildirir.

Derhal çamaşırhaneye gelen Ateş ve adamları ile Sırrı ve adamları arasında şiddetli bir çatışma olur..Özgür ve diğerleri saklanarak bu çatışmadan kurtulurlar. Onların dışındaki herkes ölür. Ortalık sakinleştikten sonra dışarı çıkarlar.

Olay bitmiştir. Sabahleyin herkesin Eyüp Sultan’a gidip tövbe ettiğini görürüz. Herkes gizli bir suçluluk psikolojisi içindedir.. Kimse kimsenin suratına bakamaz..Herkes sessizce dağılır.

Tayfun, olay anında sakladığı masanın parasını Özgür’e verir.. Evdeki cesetleri zaten Sırrı’nın adamları götürmüştür. Özgür’e o parayla evi onartmak kalır. Anne ve Babası döndüğü zaman bambaşka bir Özgür’le karşılaşırlar.Uyuşturucuyu bırakmış,ailesini ve sevgilisini seven, hayata daha bağlanmış bir Özgür.. Ancak onları yine de son bir sürpriz beklemektedir

KISKANMAK (2009)

     

Senaryo Ve Yönetmen: Zeki Demirkubuz, Görüntü Yönetmeni : Emre Erkmen, Eser: Nahid Sırrı Örik, Yapımcı : Yerli Film / MaviFilm , Zafer Çelik/ Zeki Demirkubuz Ortak Yapımı Sanat Yönetmeni : Nilüfer Çamur Giritlioğlu , Kostüm Tasarım: Ceylan Şenbark, Kostüm Tasarım Asistanı : Sevgi Duman, Yardımcı Yönetmen: Özkan Yılmaz, Fragman Kurgu : Ersin Kahraman, Online Kurgu: Ersin Kahraman, Kurgu: Zeki Demirkubuz, Tamer Eşkazan, Renk Düzenleme: Tolga Girici, Negatif Kayıt : Kadir Burç, Işık Şefi : Hatip Karabudak, Sanat Asistanı: Mehmet Seyhan Ünver, Makyaj: Emine Türk, Ses Tasarım: Suat Onur Ayas, Ses Kayıt: Murat Şenürkmez , Optik Ses Transfer : Soner Koç , Miksaj: Serdar Öngören, Boom Operatörü: Furkan Atlı, Özel Efekt Süpervizörü: Cihat Parlak, Cast Sorumlusu : Türkan Sinanoğlu , Teaser Afiş Tasarımı : Rodin Alper Bingöl, Ortak Yapımcılar: Temel Kerimoğlu, Baha Serter, Kadir Albaş,

Oyuncular : Serhat Tutumluer (Halit), Berrak Tüzünataç (Mükerrem), Nergis Öztürk (Seniha), Selen Uçer, Hasibe Eren, Münire Apaydın, Birsen Dürülü, Bora Cengiz , (Nüzhet), Radife Baltaoğlu (Nuriye Hanım), Nergis Çorakçı, Özlem Ünaldı (Emel), Rafi Emeksiz, Ferda Işıl, Serdar Orçin (Savcı), Deniz Alan (Eribe), Hatice Aslan, Nihal Koldaş, Reyhan İlhan, Mustafa Uzunyılmaz, Hakan Salınmış, Rafi Emeksiz, Can Anamur, Birsen Dürülü, Şule Demirel, Yeşim Gül, Hatice Aslan,

Konu: 1930’lar Zonguldak... 29 Ekim gecesi Cumhuriyet balosu yapılmaktadır. Bu küçük, sıkıcı kömür kentine iki ay önce taşınan maden mühendisi Halit, eşine az rastlanır güzellikteki karısı Mükerrrem, Halit’in kız kardeşi ve sığıntısı Seniha da davetlilerin arasındadır. Kentin en zengin ailesinin oğlu Nüshet, yengesini dansa kaldırdığında, oturduğu kuytu köşeden onları gözleyen Seniha, Mükerrem’in bu kız gibi güzel çocuğa karşı koyamayacağını hemen farketmiş, Tanrı’nın onu çirkinliğin yazgısına boyun eğen olmaktan, güzelliğin kaderini çizen mertebesine yükseltmeye karar verdiğini o anda anlamıştır.

Kıskanmak Filmi Konusu

Zeki Demirkubuz, Nahit Sırrı Örik’in 1946 yılında yazdığı aynı adlı romanından senaryolaştırdığı filmi Kıskanmak’ı NTV’ye anlattı: “Çirkin bir kadının bir gün fırsatını bulunca ne gibi trajedilere yol açabileceğini merak ettim.”2006 yılında Kader adlı filmi ile Altın Portakal’da “En İyi Film” ödülünü kazanan Zeki Demirkubuz’un son filmi Kıskanmak‘ın çekimleri Safranbolu’da devam ediyor. Serhat Tutumluer, Berrak Tüzünataç ve Nergis Öztürk’ün rol aldığı film bir roman uyarlaması… Yazar Nahit Sırrı Örik’in 1946 yılında yazdığı aynı adlı romanından senaryolaştırılan film, 1930’lu yılların Zonguldak’ında geçiyor. Bu Demirkubuz’un ilk dönem filmi.

Demirkubuz filmini, ele aldığı kişilikleri ve filmlerinde neden müzik kullanmadığını NTV’ye anlattı:“Yine insanın doğasıyla ilgilenen bir film hazırlıyorum. Bu anlamda da tema ve mesele olarak diğer filmlerimden farkı yok. En büyük farkı anlattığı dünya, atmosferi ve dönem olması. Dönem filmi olunca diğer filmlerimde olduğu gibi birşey değil… Çok daha fazla talepleri olan bir film. Mesela film için kullandığımız ev sıfırdan yapıldı, İstanbul’dan kamyonlarca eşya getirildi. Tüm kostümler dikildi.

"Çirkinlik kavramından etkilendim.

Çirkin olmanın nasıl bir şey olduğu üzerine çok kafa patlattım. Çirkin olmaktan güzelliğin nasıl göründüğünü görmeye çalıştım ama çok büyük emek verdim bu konu için. Gündelik hayatta hiç fark etmediğimiz, adam yerine bile koymayacağımız bir insanın sıradan hatta çirkin bir kadının hatta kurumuş bir kadının dünyasında neler olabileceğini hatta bir gün fırsatını bulunca ne gibi trajedilere yol açabileceğini çok merak ettim. Zaten romanı çekmeye karar verince diğer her şeyi unuttum, tamamen buna odaklandım.

Kişilikleri izleyiciye hissettirmek… “Genel olarak sevsinler ya da sevmesinler ilişki kursunlar ya da kuramasınlar… Benim istediğim şey de budur zaten. Bir kişiliği hissetmelerini sağlamak. Bir insanla tanışırsınız. İsterseniz bu insanı çok sevin, isterseniz nefret edin; eğer bu bir kişilik uyandıramamışsa sizde sevginiz ya da nefretiniz birkaç gün sonra geçer. Ama bir kişilikse hangisi olursa olsun, sizde bir şey uyandırır. Bir duygu yaratır sizde. Benim amaçladığım şey zaten böyle bir şey. Yurtdışı ya da yurtiçinde bu fark etmiyor. Sadece böyle bir kişiği hissettiklerini görmek istiyorum ve görüyorum.

"Filmlerimde neden müzik kullanmıyorum?

Sinemayla müzik kötü bir evlilik… Tuhaf bir evlilik… Hiçbir kriteri olmayan aşağılık bir evlilik derecesinde birbirini kullanan evlilikler vardır. İnsanlar birbirlerini kullanmak için o ililşkinin içinde kendilerini bulurlar. Günümüzde müzikle sinema ilişkisi biraz da buna benzedi. O onun pisliklerini eksikliklerini kapatıyor, diğeri de onun pisliklerini kapatıyor. Bunu böyle görüyorsam, bu konu benim dikkat etmem, hatta dikkat etmemden öte tavır göstermem gereken bir konu. Bir sahneyi yeteri kadar olması gerektiği gibi anlatamazsınız yine aynı şekilde mizansenini sahnenin yazılma amacını anlatamazsanız müzik devreye girer.” (www.baglanbize.com)

KARANLIKTAKİLER (2009)

     Senaryo ve Yönetmen : Çağan Irmak, Görüntü Yönetmeni Gökhan Tiryaki, Yapım Most Prodüksiyon
/ Mustafa Oğuz Kurgu: Bora Gökşingöl, Uygulayıcı Yapımcı: Esi Gülce, Sanat Yönetmeni: Murat Güney, Işık Şefi: Abdullah Yazıcı, Ses: Levent İntepe, Kostüm Tasarım; Canan Çayır, Yapım Sorumlusu: Oğuzhan Sakaoğlu, Yapım Asistanı: Sertaç Büyükpamukçu, Onur Yıldız ,Yardımcı Yönetmen: Bahadır Başaran, Reji Asistanları: Ender Emir, Müge Beceren, Selen Şenay, Şahin Çetiğnkaya, Yapım Asistanları: Onur Yıldız, Sertaç Büyükpamukçu, Oktay Sezen, Mehmet Irmak, Focus Puller: Serkan Gülgülen, Kamera Asistanları: Salih Dikmen, Emre Özel, Renk Düzenleme: Bora Gökşingöl, Dekor Asistanı: Nurcan Tatalır, Kostüm Asistanı: Emre Hamamcı, Final Miks: Ulaş Ağce, Boom Operatörü: Sertaç Müldür, Işık Asistanları: Cem Vurkır, Emre Çakır, Emin Öztürk, Set Amiri: Bedrettin Kılıcı, Set Asistanları: Rahmi Eskiköy, Ahmet Kerimoğlu, Tufan Esa, Cast Sorumlusu: Gülden Avşaroğlu, Laboratuar Sorumlusu: Emre Önel, Teknik Yönetici: Yusuf Özbek, Film Transfer: Bülent Tanoba, Kopya Baskı: Mustafa Koç, Ersan Gümüş, Ayhan Kısa, Renk Düzeltme: Burcu Doğanay, Film Yıkama: Orhan Turgut, Adnan Şahin, Selahattin Turgut, İlhan Özkan, Sinan Kılıç, Aydın Yeniçeri, Bora Büyükdikbaş, Hüseyin Sargın, Süleyman Göktaş, Cengiz Koç

Oyuncular: Erdem Akakçe (Egemen), Meral Çetinkaya (Gülseren), Derya Alabora (Umay), Rıza Akın (Ramiz), Merih Atalay (Gülderen anne), Durul Bazan (yönetmen Mehmet), Şebnem Dilligil (Gülderen), Rıza Akın (Ramiz), Savaş Akova (Ergin), Pınar Töre (Banu), Hilal Özbay (Gülderen gençlik), Güner Özkul (Sevim), Tuncay Kaynak (Mahmut), Arkadaş Gün (1. oğlan), Oktay Avcı (2. oğlan), Ozan Tekcan (Sinan),Reklamk Şirketinde çalışanlar: Sezgin Erdem, Melis Tiryaki, Afacan Caylan, Özge Ökten, Bedir Bedir, Serkan Oz (sucu çocuk), Komşu Kadınlar : Gülden Avşaroğlu, Aydan Cömert, Asiy Özveri, Reklamcı takımı: Aynur Topalak, Nazlı Çığa, Sercan Badur, Aslı Öner, K. Gürkan Demir (Doktor), Metin Abi (şarapçı amca), Kadir Karabulut (otobüs şoförü), Zeynep Kadıoğlu (dil çıkaran kız),

Konu: Egemen, 30’lu yaşlarını aşmış, bir reklâm ajansında ofis boy olarak çalışan ve ilerleyen yaşına rağmen annesi Gülseren ile aynı evde yaşamak zorunda olan genç bir adamdır. Hayat, Egemen için, evlerinin içine gizlenmiş ufak bir cehennem gibidir. Gülseren içinse Egemen hayattaki tek varoluş nedenidir. Patronu Umay’a duyduğu ilgi genç adam için büyük bir açmaz, annesinin varlığı ise bu ilgi önünde koca bir engeldir. Egemen iki kadın arasında sıkışıp kalır.

Karanlıktakiler dünya prömiyerinde

Türk yönetmen Çağan Irmak yeni filmi Karanlıktakiler’in dünya prömiyeri Montreal’de yapıldı. Sağlıksız bir anneoğul ilişkisinin, acının ve kendini unutmanın dokunaklı hikâyesini anlatan bu drama hem senaryo kalitesi hem de oyuncuların başarılı performansları açısından görülmeye değer. İşlevsellikten uzak bu anneoğul ilişkisini tutkuyla canlandıran başrol oyuncuları Meral Çetinkaya ve Erdem Akakçe. Bu iki karakter, böyle bir filmde esasen kolayca yapılabilecek melodrama kayma hatasını hiç göstermeden, tüm filmi adeta omuzlarında taşıyorlar.

Filmin senaryosunu İstanbul’daki komşularından esinlenerek yazdığını anlatan Çağan Irmak, filmi sayesinde modern bir Türkiye’nin, Akdeniz Türkiye’sinin portresini çiziyor. Ülkesinin büyük değişimler geçirdiğini anlatan yönetmen bu filmin de bu değişime ilişkin kimi öğeler taşıdığını aktarıyor.

Montreal Film Festivali 56 Eylül 2009: Annem deli

Epey dolu bir program yüzünden (televizyon sağ olsun) size oldukça hoşuma giden bir film hakkında yazmaya vakit bulamadım: Türk yönetmen Çağan Irmak’ın filmi Karanlıktakiler.

Otuzlu yaşlarında hala bekâr bir reklâm ajansı ofisboyu deli annesiyle harap evlerinde yaşamaktadır. Annesi onunla çocuk gibi uğraşmaktan hoşlanırken o da annesine çevirdiği zalim numaralarla eğlenmektedir. Bir gün monoton hayatından ve annesinin giderek bozulan ruh sağlığından sıkılan Egemen, kendileri için unutulmayacak bir gece hazırlar.

Acıtatlı tonda bir dramatik komedi olan Karanlıktakiler ilk başlarda güldürse de karakterlerin kendilerini daha fazla ortaya koymasıyla duyguların ağır bastığı bir film. Yalnız Çağan Irmak filmin sonundaki belirgin ton değişikliğine rağmen tüm bunları tumturaklı bir dile girmeden gerçekleştiriyor. (05092009 Manon Dumais)

Karanlıktakiler  Annem dışında her şey

Otuzlu yaşlarındaki hafiften naif Egemen (Erdem Akakçe, mükemmel!) zalim ve yorgun anesi (Meral Çetinkaya) ile yaşamaktadır. Annesi günlerini evlerinde kapalı, kendisini rahatsız eden yaramaz küçük komşularının başlarına kova dolusu su boşaltarak geçirirken, oğlu bir reklam ofisinde her işe koşan bir eleman olarak çalışmaktadır. Kahve, yemek, alışveriş… her şeyle güler yüzle surat asmadan ilgilenmektedir. Ancak öyle bir an gelir ki, günlerini onu arayarak ve ona kızarak geçiren ve her an sinir krizlerine kapılan annesi çok fazla ileri gider. Ne de olsa, her şeyin bir limiti vardır, öyle değil mi?

Montreal Film Festivali kapsamında 4, 5 ve 6 Eylül’de gösterilen Türk yönetmen Çağan Irmak’ın filmi Karanlıktakiler, iki başarılı performansın yürüttüğü çok özgün bir film. Aynı zamanda reklam ajansının modern çizgisi ve ışığı ile annenin kendisini kapadığı karanlık ve eski apartman dairesini karşı karşıya getiren sinematografik ve artistik yönetimin başarısının da altını çizmek gerekir. Eğlenceli ve şaşırtıcı.

 

KANIMDAKİ BARUT (2009)

  

Senaryo Ve Yönetmen Luk Piyes Görüntü Yönetmeni Çağın Çayır Müzik Alper Maral Yapım Pasha Projects/Luk Piyes Yardımcı Yönetmen: Dilek Külekçi, Sanat Yönetmeni: Aslıhan Türel, Gizem Nacak, Kurgu: Erol Adilce, Ceyhun Can Avar, Bahadır Tansukalp, Görsel Tasarım: Luk Piyes, Çağın Çayır, Prodüksiyon Amiri: Serdar Özdemir, Işık Şefi: Adem Gölebakan, Set Grubu: Ramazan Usta, Alican Tekerlek, Ses Teknisyeni: Orçin İnceoğlu, Emrah Yıldırım, Tolga Yelekçi, Reji Grubu: Hilal Beyazıt, Emine Bakırkaya, Şaban Özinal, Alp Giray, Kostüm Grubu: Özlem Doğan, Makyöz: Gülsen Yiğiter, Sanat Asistanı: Havva Okutan, Kuaför: Yasin Çobanyıldız, Selçuk Önal, Ses Asistanı: Sertaç Selvi, Set Fotoğrafçısı: Beyhan Akkoyun, Laboratuar Sorumlusu: Erkan Aktaş, Negatif Kayıt: Şafak Mıhlaç, Baskı Renk Kontrol: Erol Şahin, Kopya Baskı: Zekeriya Şahin, Osman Yıldız, Film Yıkama: Yahya Öztürk, M. Mustafa Oruç, Mustafa Şahin, Ali Komaz, Tuncay Koçtürk, Sona Kaymakçı, (Fono Film Laboratuarlarında hazırlanmıştır )

Oyuncular: Haluık Piyes, Necmettin Çobanoğlu, Jülide Kural, Şenay Aydın, Öykü Çelik, Metin Turan, Açelya Elmas, Baran Seyhan, Koray Ergün, Şafak Karalı, Mehmet Esenm, Pelin Batu, Serhan Süsler, Savaş Özdemir, Özay Fecht, Muhammed Can Gören, Cengiz Özkan, Fuat Ergin, Serhat Çokgezer, Ezel Kalkan, Metin Yıldırım, Devrim Özder Akın, Tuğçe Özbufdak, Sinan Sevildik, Batuhan Yer, Ahmet Taşdemir, Emin Bostepe,

Konu: Yıllarca tetikçilik yaparak hayatını kazanan Bülent, iki oğlunun gözleri önünde eşini öldürmüştür. Bu çocuklardan Duman, acısını içine gömüp hiçbir şeyi hatırlamak istemezken, Barut olayları sorgulayarak yaşadığı travmanın üstüne gider. Yıllarca hapis yattıktan sonra iki oğluyla aynı evde yaşamaya başlayan babayla oğulları yüzleşir ve sevgisizliğin onları ne hale getirdiği açığa çıkar.

KANALİZASYON (2009)

 

   Yönetmen: Alper Mestçi, Senaryo: Muat Aykul, Kemal Kaplanoğlu, Görüntü Yönetmeni: Eyüp Boz, Yapım: Dada Film/Murat Toktamışoğlu Kostüm Sorumlusu: Nurten Sümek, Kostüm Ekibi: Meral Kömbe, Meryem Ekinci, Oylum Bülbül, Final Miks: Meriç Erseçgen, Optik Ses Transfer : Meriç Erseçgen, Sanat Danışmanı: Reyhan Tüysüz, Cengiz Alkış, Kurgu: Goncagül Cin Aköz, Sanat Yönetmenleri: Şakir Demirpehlivan, Ahmet Türk, Gökçen Çetinkaya, Emel Erden, Yapım Koordinatörü: Fethi Bayram, Uygulayıcıı Yapımcı: Koray Somay, Yapım Sorumlusu: Özgür Nemutlu, Yardımcı Yönetmen: Dilek Taşdemir, Yönetmen Yardımcısı: Ömer Boyana, Reji Ekibi: İlker Savaşkurt, Ayberk Olgay, Dilcen Yılmaz, Candaş Kaflı, Kamera Asistanı: Ali Acar, Murat Bozkur, Ahmet Açıkkol, Merve Çelik, 1.Kamera Asistanı: Ahmet Açıkkol, Focus PĞuller: Serdar Güz, Panther Operatörü: Zihjni Polat, Hakan Yamaç, Bestboy: Mehmet Uğur, Set Fotoğrafları: Hande Yöremen, Ayberk Olgay, Kamera Arkası: İlker Savaşkurt, Jimm Jib Operatörü: Mehmet Gürbüz, Online Kurgu: Nilsay Atılgan, Can Küngör, Kopya Baskı: Uğur Orbay, Bülent Şahin, Şafak Deveci, Film Yıkama: Rıdvan Kara, Arif Şengül, Tayfun Yüksek, Renk Düzenleme: Efe Hızıır, Uğur Orbay, Işık Şefi: Ersin Aldemir, Işık Asistanı: Sezgin Bektaş, Cansu Şahin, Okan Ataş, Makyaj: Hilal Gölcek, Süheyla Delen, Özdemir Egemen, Makyaj Tasarım: Sibel Polat, Ses Tasarım: Onur Yılmaz, Bülent Taban, Final Miks : Cem Üner, Final Miks ve Optik ses transfer: Meriç Erseçgen, Prodüksiyon Amiri: Ayşegül Taşkıran, Prodüksiyon Asistanı: İbrahim Çiftçi, Ramazan Kartal, Emrah Kapon, Olgu Bezen, Bihter Sel, Set Amiri: Sinan Yılmaz, Hamit Öcal, Meliha Eker, Deniz Çağlar, Meliha Danagöz,

Oyuncular: Okan Bayülgen (İmdat), Hakkı Devrim, Hakan Yılmaz (Berk), Serhat Özcan (Atilla Abi) Aslıhan Gürbüz (Nazlı), Rasim Öztekin, Erol Günaydın, Orhan Aydın (Kazım), Hüseyin Elmapınar, Ergül Coşkun (İmdat Anne), Erol Büyükburç, Zerrin Özer , Vatan Şaşmaz , Esra Erol , Saadettin Teksoy, Ziya Kürküt, Metin Uca, Burç Sezişli, Deniz Coşkun


Konu: Fakir evinde annesiyle birlikte mutlu mesut bir hayat süren İmdat (Okan Bayülgen), bir temizlik şirketinde cam silici olarak çalışmaktadır. Hayattaki en büyük zevki televizyon izlemektir.

Kanal “İ” adlı özel televizyon binasının camlarını silerken, kanalın üçkağıtçı müdürü Berk (Hakan Yılmaz) tarafından, İmdat'ın eşsiz reyting sezgisi keşfedilir. Olaylar çılgınca bir hızla ilerler ve İmdat kendini kısa sürede kanalın başında bulur.



Yaptığı birbirinden komik ve acayip programlarla, Türkiye'nin gündemine oturur. En büyük yardımcıları mahalle kahvesinden arkadaşı, "Profesör" lakaplı Atilla Abi (Serhat Özcan) ve neredeyse ilk görüşte aşık olduğu sekreteri Nazlı'dır (Aslıhan Gürbüz).

 

KAMPÜSTE ÇIPLAK AYAKLAR (2009

        

Yönetmen : Cansel Elçin, Senaryo: Meltem İnan , Cansel Elçin, Müzik : Deniz Cuylan Görüntü Yönetmeni: Refik Çakar Yapım: Kiproko Film/Abdullah Baykal Kurgu: Çiçek Kahraman, Sanat Yönetmeni: Şebnem Tezcan, Yapım Sorumlusu: Tuğçe Çotuk, Reji Ekibi: Barış Erçeti, Osman Kaya, Gizem İnan, Kamera Asistanı: Özgür Demir, Ferhat Uzundağ , Focus Puller: Özgür Gür, Steadycam Operatörü: Burak Ballı, Işık Şefi: Ümit Özyurt, Sanat Asistanı: Ercan Elmacı Kuaför: Orhan Zoba, Ses Kayıt: Onur Yavuz,

Oyuncular: Ezgi Asaroğlu (Deniz), Melza Burcu İnce (Şiva), Damla Sönmez (Ebru), Türkü Hazer (Arzu), Ahmet Olgun Sünear (Arda), Emrah Akduman (Burak), Güven Kütük (Teoman), Cansel Elçin, Laçin Ceylan, Nihat İleri, Berk Hakman, Binnur Kaya, Altan Erkekli, Aliye Uzunatağan

 

Konu: İstanbul'da ki bir üniversite de, ve onun gibi farklı sorunları olan birçok gencin bulunduğu sınıfın kapısı bir gün açılır. İçeri Hindistanlı bir kız girer. İlk başta herkesin giysileri ve görünüşünden dolayı alay ettiği kız, sonradan herkesin arkadaşı olacaktır. Farklı bir kültür'den gelmenin verdiği farklı bakış açısı, inançları ve anlattığı mitolojik hikayeler ile başta Deniz olmak üzere herkesin hayatını değiştirecektir. Şiva arkadaşlarının tüm sorunlarına hint mitolojisinden paralel hikayelerle cevap verecek, onların sorunlarıyla yüzleşmesini sağlayacaktır. Ancak hiç kimsenin bilmediği, bu Hintli kızın bir sırrı olduğudur.

İKİ DİL BİR BAVUL (2009)

 

Yönetmen: Özgür Doğan, Orhan Eskiköy, Senaryo Yazarı: Orhan Eskiköy Kamera Orhan Eskiköy Müzik: Serkan Gülgül, Yapım BULUT Fim/Özgür Doğan PERİSAN Film/Orhan Eskiköy Ortak Yapımcı: Pieter Van Huystee, Yönetmen Yardımcısı: Aslı Soyumert, Yapım Asistanı: Rosan Boserma, Kurgu; Orhan Eskiköy, Thomas Balkenhol, Ses: Özgür Doğan, Zeynel Doğan, Sanat Yönetmeni: Orhan Eskiköy, Ortak Yapımcı: Yamaç Okur, Nadir Öperli, Renk Düzenleme: Esra Çora Komisyon editörü: Margje de Koning, Renk Dizayn: Daan Sprujit, Ses Tasarım: Erik Griekspoor, Postprodüksiyon: Edipoint – Leon Paquay, İngilizce Altuazı: Lucy Wood, Çeviri: Gülizar Doğan, Önder Bayındır, Kalben Sağdıç,

Oyuncular: Emre Aydın( Öğretmen), Öğrenciler: Zülküf Yıldırım, Zülküf Huz , Vehip Huz, Rojda Huz, Devran Huz, Hasan Huz, Redife Huz, Birgül Huz, Oktay Huz, Fidan Huz, Suna Huz, Metin İçli, Sabri Koyuncu, Heca İnan, Canan İnan, Ersin Büyükgöl, 

Konu: İkibinli yıllarda atağa geçen, daha doğrusu 'görünürlüğü artan' belgesel sinemanın Türkiye'deki yıldızı da Özgür Doğan ve Orhan Eskiköy'ün ilk yönetmenliği "İki Dil Bir Bavul" olmuştu. Şanlıurfa'nın bir köyüne atanan Türk ilkokul öğretmeni ve köydeki Kürt öğrencilerin bir yılını konu almaktaydı film. Öğretmenin Kürtçe, öğrencilerin ise Türkçe bilmiyor olması filmdeki çatışmanın ana malzemesiydi. Çatışma diyoruz, çünkü "İki Dil Bir Bavul" belgesel ve kurmacanm iç içe geçtiği tarzıyla da ayrıca dikkat çekmişti. Doğan ve Eskiköy, filmlerinin çerçevesini net şekilde belirlemiş ama kameranın önündeki gerçek insanlara müdahale etmemiş, gündelik hayatlarını olduğu gibi filme almışlardı. Filmin biçimiyle ilgili, kurmaca mı yoksa belgesel mi tartışmaları bir yana, "İki Dil Bir Bavul"un esas ses getiren yönü, vizyona çıktığı tarihte ülkenin siyasi gündemiyle örtüşen konusuydu. Gösterime girmeden önce yurtiçi ve dışında çeşitli festivallerde gösterilen ve ödüller kazanan "İki Dil Bir Bavul", böylece sinemaseverlerde merak uyandırmıştı. Ancak filmin vizyon tarihinin Kürt açılımı sürecine denk gelmesi, "İki Dil Bir BavuP'a yönelik ilgiyi bir kat daha arttırdı. Anadilde eğitimin önemine vurgu yapan film, neredeyse bir sembole dönüştü. Doğan ve Eskiköy'ün önemli bir başarısı biçimsel olarak belgesel türüne getirdikleri yorumsa, bir diğeri ele aldıkları hassas konuya dengeli yaklaşımlarıydı. Film, Kürt sorununun temelinin de çözümünün de okulda olduğunu öne sürüyor ve devletin bu konudaki yanlış politikasını eleştiriyordu. Ancak Kürt öğrencilerin de Türk öğretmenin de çaresizliğine aynı yerden bakıyordu; bu hepimizin sorunuydu. Filmin muazzam adının da işaret ettiği gibi, bavul hepimizindi ve içine birçok dil, din, ırk, kültür, cinsiyet veya herhangi varoluş biçimi alabilirdi. "İki Dil Bir Bavul"un meseleyi asık suratlı veya aşırı dramatik bir boyutta ele almayışıysa ayrı bir artısı oldu. Film yersiz bir iyimserliğe kapılıp, 'Polyannacılık' oynamıyordu belki ama kesinlikle umutsuz da değildi. Birbirimizi anlamaya çalışarak, buradan başlayarak epey yol katedebileceğimizi söylüyordu.

Bu yaklaşım, hangi etnik kökenden olursa olsun, aynı ülkede yaşayan bir sürü insana o kadar doğru bir zamanda ve o kadar doğru şekilde ulaşmıştı ki, karşılığını da farklı şekillerde aldı. Eleştirmenlerin övgüleri ve çeşitli festivallerde kazandığı ödüller bir yana, film vizyonda 90 binin üzerinde seyirciye ulaştı. Bir belgesel için müthiş sayılabilecek bu başarı, "İki Dil Bir BavuF'un kısa zamanda Türk sinemasının unutulmazları arasına girmesini sağladı. (E.E.) Sinema En İyi 100 Film

ÖDÜL

46. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde (17 Ekim 2009)

► En İyi İlk Film Ödülü

Uluslararası Ortadoğu Filmleri Festivali'nde;

►En İyi Ortadoğu Belgeseli Ödülü

Adana 16. Altın Koza Film Festivali

► Büyük Jüri Yılmaz Güney Ödülü,

SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) En İyi Film Ödülü

NOT: Emre Öğretmen artık o köyde görev yapmıyordur diye düşünüyordum. Çünkü 2007’de çekilmiş film. Galadan sonra kendisiyle konuştuk. Hayır, hâlâ oradaymış. şimdi askerde olduğu için ara vermiş, ama ikinci dönem yine köye dönecekmiş. “Orada yapacaklarım henüz bitmedi” diyordu. Uzun süredir bu kadar içten bir idealistlik görmediğimi itiraf etmeliyim.

 


*Hayatın Tuzu (2009)

 


 Yönetmen Ve Yapımcı: Murat Düzğünoğlu, Senarist: Ender Kahraman Görüntü Yönetmeni: Ercan Özkan Yapım: Murat Düzgünoğlu Uygulayıcı Yapımcı: Hülya Gürsoy, Sanat Yönetmeni: Osman Özcan, Yardımcı Yönetmen: Nursel Doğan Yönetmen Yardımcıları: Hülya Yavuz, Funda Karakaya, Yapım Sorumlusu: Hakan Sünger, Yapım Asistanı: Engin Denizhan, Kamera Asistanları: Serdar Güz, Barbaros Engin, Özden Uzun, Eyüp Erdoğan, Evrim Kaya, Sanat Yönetmeni Yardımcısı: Cengiz Toprak, Işık Şefi: Arda Çağlar Erkmen, Işık Ekibi: Özer Çalık, Burak Parlak, Set Asistan: Çetin Karadağ, Ses Ekibi: Muhammed Mokhtary, Ebrahim Mokhtary, Kamera Arkası Belgesel: Veli Kahraman, Fotoğraf: Çiğdem Vitrinel, Ebrahim Mokhtary, Bülent Düzgünoğlu, Servis: Bedri Karadağ, Necati Emin, Jeneratör: Tacettin, Işık Kamyonu: Kadir, Kamera Servisi: Çelebi, Kamera Malzemeleri: İstanbul Tem Stüdyoları Işık Malzemeleri: V, Işık, Stüdyo: Fono Film, Muhasebe: Murat Yaman

Oyuncular: Levent Ülgen (Şehsuvar), Bülent Düzgünoğlu (Sırrı), Kanbolat Görkem Arslan(Harun), Asiye Dinçsoy (Meryem), Erol Demiröz (Salman), Güzin Çorağan (Medine), Şener Kökkaya (Zübeyir), Nihal Yalçın (Süheyla), Nedim Salman (Efrahim), Müfit Aytekin (Maşallah), Hüseyin Baylan (Abdurrahman), Hakan Sünger (Komiser)

Konu: Hikâye Bitlis'te geçiyor. Tepelerin arasına "sıkışıp kalmış" bu şehir, bağrında yaşattığı insanlara da bu duyguyu bulaştırıyor… Gri renkli bulutların altında, yaralı bir inek çarpıyor gözümüze. Mezbahadaki kesim sırasında, bir yolunu bulmuş, kaçmayı başarmış. Şehrin değişik yerlerinde, kaçak ineğin bulunması için halktan yardım isteyen anonslar duyuluyor. Bir yandan yaralı ineğin izini sürmekte olan iki belediye görevlisini izlerken, öte yandan da, hikâyeleriyle ilgimizi çeken Bitlisli bir ailenin yaşamına ve çevrelerinde olup bitenlere tanıklık ediyoruz.

Medine 60'lı yaşlarını yaşayan dul bir kadındır. Çocukları Şehsuvar, Sırrı, Harun ve Meryem ise birer yetişkin olmalarına rağmen annelerinden kopamamıştır. Şehsuvar, Bitlis'in tarihi camilerinden birinde imam olarak çalışmaktadır. Vefat eden bir kız çocuğunun ailesine yardımcı olmak için çabalarken; caminin tadilatında çalışan Zübeyir Usta, ona duvarda bulduğu tarihi bir belgeyi getirir ve çözmek için yardım ister.

Sırrı, tütün fabrikasında çalışmaktadır ve mutsuzdur. Tek hayali, bir mekan kiralayıp elindeki üçbeş derme çatma makineyle fotoğrafçı dükkânı açmaktır. Bu hayalin peşinde koştururken, arayışı onu rastlantısal bir keşif yapmaya zorlayacaktır.

Harun, uzun zamandan beri İstanbul'da yaşamakta, orada korsan CD satmaktadır. Polisin korsana yönelik operasyonları yüzünden nefes almak üzere, kısa bir süre için Bitlis'e gelmiştir.

Meryem ise, üniversiteli olabilmek için, birkaç yıldan beri dershaneye giden müzmin bir ÖSS'ye hazırlık öğrencisidir. Medine'nin komşusu Süheyla ise Harun'un mahalleden tanıdığı eski göz ağrısıdır. Genç kadın sevmediği bir adamla evlenmiştir. Süheyla'nın bir zamanlar müstakbel kayınvalidesi olarak gördüğü Medine'yle kurduğu iyi komşuluk ilişkisi, genç kadını avutan tek unsurdur. İki kadın hasbıhal için sık sık bir araya gelir. Salman, bölgedeki eski seyyar habercilerin günümüzdeki yegâne temsilcisi olarak çıkar karşımıza. Onun kahvehanelerde vakit geçiren halkın karşısına geçerek artık geçmişte kalan bazı haberleri okuması, hızla değişen dünya düzenine muhalefet etmenin bir ifadesidir sanki. Bölgede habercilik işinin yeni temsilcileri olan Bitlisli çocuklar ise, haberleri günü gününe takip ettikleri için halktan daha fazla kabul görmektedir.

Bu arada bölgede halen revaçta olan "Bitlis" sigarasının tiryakileri ise ilginç bir olayla karşı karşıyadır. Sigara paketlerinden bazılarının arka yüzeyinde elle yazılmış "gizemli"mesajlara rastlanmakta; Sırrı haricinde kimse bu mesajların kim tarafından yazıldığını bilmemektedir.

Ama bütün bu karakterlerin öne çıkmak için harcadıkları çaba boşunadır... Hiçbiri, evet, hiçbiri filmin ana karakteri olmak yolunda mezbahadan kaçan yaralı ineğin attığı adımlara yetişemez...

Not: "Hayatın Tuzu" filmi 8 aylık bir ön hazırlık sürecinden sonra 23 iş gününde çekildi. 35 mm Arri BL4 kamerayla sesli olarak çekilen filmin negatifleri (Vision2) Fransa'dan getirtildi. Tamamıyla Bitlis ve çevresinde gerçekleştirilen film için 160 kutu negatif kullanıldı.

22 Ocak 2023 Pazar

 

GÜNEŞİ GÖRDÜM (2009) 

Senaryo ve Yönetmen: Mahsun Kırmızıgül, Görüntü Yönetmeni. Soykut Turan, Müzik: Yıldıray Gürgen, Mahsun Kırmızıgül, Teyfik Akbaşlı Yapım: Boyut Film/Murat Tokat Kurgu: Hamdi Deniz, Sanat Yönetmeni: Veli Kahraman, Kostüm Tasarım: Funda Büyüktunalıoğlu, Uygulayıcı Yapımcı: Menderes Demir, Genel Koordinatör: Ceren Aslan, Yönetmen Yardımcısı : Belkıs Turan, Yapım Sorumlusu: Emre Önel, Reji koordinasyon: Zeliha Orman, Reji Asistanları: Melisa Kurtay, Aylin Birmeç Kozxan, Burak Müjdeci, Onur Ümit, Kamera Operratörü: Ersan Çapan, Kamera Asistanları: Özlem Hande Cicibaşoğlu, Ceren Yıldız, Özden Uzun, Alexander Hergeledji, Neslihan Siligirür, Alper Soykan, Erdem Yılmaz, Dolly Operatörü: Ufuk Kayar, JimmyJib: Bedirhan Bağcı, Işık Şefi: Durmuş Demirezen, Işık Asistanı: Hacı Mehmet Parlak, Arif Kanber, Set Amiri: Nail Aydın, Set Asistanı: Muharrem Öztürk, Serkan Şirin, Muhammed Bozkır, Sanat Yönetmeni Yrd.: Osman Özcan, Hüseyin Beyaz, Yunus Emre Yurtseven Sanat Asistanı: Erkan Özdem, Makyaj: Ayça Baylan, Gila Benezra, Kuaför: Şahin Gül Eren Kanat, Ses Makyaj Asistanı: Onur Yavuz, Boom Operatörü: Seçkin Akyıldız, Ulaşım: Celal Demir, Dublaj Yönetmeni: Aziz Acar, Film Tarama: Bülent Tanoba, Film Aktarma: Özgür Taparlı,

 Oyuncular: Mahsun Kırmızıgül (Ramo) Altan Erkekli (Davut), Demet Evgar (Havar), Hande Subaşı (Zehra), Ali Sürmeli (Nedim), Alper Kul (Serhat),Buğra Gülsoy ( Berat), Cemal Toktaş (Rolü: Kadri), Cezmi Baskın (Bünyamin), Cihat Tamer (Hakim), Emre Kınay (Musto), Deniz Oral (Tansu), Erol Günaydın (Samet), Erol Demiröz (Haydar), Gülhan Tekin (Yetimhane Görevlisi), , Macit Sonkan (İsa), Menderes Samancılar (Cuma), Murat Ünalmış (Mamo), Nurseli İdiz (Müdür Anne), Cem Aksakal, Şerif Sezer (GülistanYıldız Kültür (Pakize), Yiğit Özşener (Komutan), Bala Atabek (Hayriye), Ali Tutal, Pelin Çalışkanoğlu (Aynur), Seyhan Arman, Ayla Sözer, Erdi Deveci (Travesti) Misafir Oyuncular: Itır Esen (doktor), Kamil Sönmez (balıkçı), Sarp Apak (Ahmet asker), Ümit Okur (tarlabaşı adam),Zafer Ergin (Albay), Çocuk Oyuncular: Aleyna Kala (Hazal), Aslıhan Kapanşahin (Şeval), Cansu Aktay (Detal), Serhat Çağlayan (Azal), Tuğse Gökhan (Zetal)

 Konu: Mayınların arasında, doğuda bir sınır köyü…25 yıldır iki tarafın arasında kalan çaresiz insanlar.. Zorunlu göç uygulaması nedeniyle, doğup büyüdükleri topraklardan, köylerinden ayrılmak zorunda kalan Altun aileleri, köklerinden koparak bir bilinmeze doğru yola çıkarlar.

 Davut Altun, ailesiyle birlikte kaçak yollardan da olsa en kısa zamanda Norveç’e gitmeyi istemektedir. Haydar Altun ve ailesi içinse göç yolu İstanbul’a doğrudur…

 Yolculuk başlamıştır… Bitmek bilmez fırtınalardan geçip gelmiş, yollarını kaybetmiş, çaresizce bir çıkış arayan insanların, kendi güneşinden koparılmış ve geleceğin bilinmezliğinde kaybolmuş çocukların, bir göçün hikâyesidir…

 Her türlü ayrımcılığa ve ötekileştirmeye karşı duran, savaşın, kavganın, kendine benzemeyeni hor görmenin sorunun ta kendisi olduğunu söyleyen bu filmde anlatılan; hepimizin, memleketimizin, Türkiye’nin hikâyesidir.

 3. Yeşilçam Ödülleri 22 Şubat 2010 (Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteği, Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür (TÜRSAK) Vakfı ve Beyoğlu Belediyesi'nin işbirliğiyle, Turkcell'in ana sponsorluğunda)

► Cemal Toktaş “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu”

► Soykut Turan “En İyi Görüntü Yönetmeni”

 #Güneşi Gördüm’ün çekimleri 22 Eylül 2009 ile 10 Ocak 2009 arasında gerçekleştirildi. 3.5 ay boyunca toplam 11 hafta çekim yapıldı.  Film 350 kopya ile 750 salonda 12 Mart 2009’dan itibaren gösterime girdi.

  Filmin çekimleri 3 mevsimde tamamlanmış oldu.  Yönetmen Mahsun Kırmızıgül, çekim ve mekan seçimi için toplan 60 bin km yol yaptı.  Filmin çekimleri İstanbul, Kars, Danimarka, Norveç, İsveç, Yunanistan ve Bulgaristan’da gerçekleştirdi. İlk kez bir Türk sinema filmi bu kadar farklı mekanda çekilmiş oldu.

  Filmde kullanılan tüm mekanlar gerçek mekanlardan seçildi. Filmin köy çekimleri için kullanılan mekan gerçek bir boşaltılmış köy. Mekan seçimi 3000 tane gerçek boşaltılan köy arasından seçildi. Seçilen köy 2200 metre yükseklikteydi.

  Filmin tüm oyuncularının kastı beş ayda oluşturuldu. Tüm oyuncuların, tipleri ve karakter analizleri önceden çalışıldı.  Filmin oyuncularıyla diyalogları yönetmen Mahsun Kırmızıgül birebir çalıştı. Yol ve Sürü filmlerinin de diyalog koçu Ali Tutal da oyunculara koçluk yaptı.

  Filmde 33 ana oyuncu 52 yardımcı oyuncu yerli ve yabancı toplam 2000 figüran rol aldı . Filmde 200 gerçek travesti rol aldı.  Filmde rol alan çocuk oyuncular, 2000 çocuk arasından seçildi.

 Kars’ta yapılan çekimlerde 200 kişilik ekip, Norveç’te ise 36 kişilik Türk ve 33 kişilik Norveçli ekip görev yaptı.

  Oyuncularının ve figürasyonunun giymeleri için tam 3600 parça kostüm hazırlandı.  Filmin sanat grubu çekimlerinden 4 ay önce kostüm ve saçmakyaj çalışmalarına başladı.  Filmde kullanılan kostümlerin hazırlanması 2 ay sürdü.  Çekim boyunca sette 31 araç hazır bulundu.

  Türkiye’de ikinci defa bir sinema filminin müzikleri dünyaca ünlü Prag Senfoni Orkestrası tarafından canlı olarak çalındı. Müzikler tamamlanana kadar Türkiye, Londra ve Prag olmak üzere üç ayrı ülkede stüdyo kullanıldı.  Filmin müziklerini 135 kişilik Prag Filmharmonic Orkestrası çaldı. Buna 48 kişilik koro ve ayrıca sekiz kişilik çocuk korosu da eşlik etti. www.sinematurk.com)

 filmi izle