Senaryo
Nazım Hikmet Ran (Mümtaz Osman takma adıyla) Grigorios Ksenopulos’un aynı
adlı romanından uyarlama.
Görüntü
Yönetmeni Theodorides
Müzik
Sotiri Yetrudi
Yapım
İpek Film /İpekçi Kardeşler C. Helmis
ve C. Theodorides
Filmde, İstanbul'da temsiller vermekte olan Yunan Kiveli
Tiyatrosu'nun oyuncularından yararlanılmış ve bu nedenle Film Rumca
sözlü-şarkılı çekilen ilk Türk-Yunan Ortak yapımı olmuştur. Bu filmin
yapılışında Nazım Hikmet’in büyük rolü vardır.
Oyuncular: Necdet Mahfi Ayral (Kristina), Marika Kotopuli, Kiveli (Hrisula),
Yorgo Papas, Gavrilides, Dimitri Murai, Giorgios Papas,
Filmin çekimi İstanbul’da İpek Film stüdyolarında ve Zente
adasında yapılmıştır.
İlk Gösterim: Mart 1933 Melek Sineması, İstanbul
KONU: Yunanistan'ın Zante adasında iki genç kız var: Kristina ile
Hrisûla...Kristina çok çirkindir. Ailesi de fakirdir. Onun için çalış-maya
mecburdur. Hrisûla'nın babası ise bakkaldır ve ailesini geçindirecek kadar para
kazanmaktadır. Bütün zamanını köyün delikanlıları ile âşıkdaşlık etmekle
geçirir. Kristina arkadaşının bir sıra aşifteliklerine şahit olur. Hrisûla
evvelâ berber kalfası Menegis ile sevişir. Sonra da Patraslı bir zengin olan
Aleksopulos'un metresi olur ve nihayet Kristina'nın kardeşi Nikos ile kaçar. Bu
işler Kristina için fena misal teşkil eder. Arkadaşını kıskanan Kristina da
öteki gibi fena yola sapacaktır.
En güzel elbiselerini giyip sokağa çıkar ve saatlerce
kendisine âşık arar. Fakat zavallı çok çirkin olduğu için kimse dönüp yüzüne
bakmaz. Yalnız bakkal çırağı Yani, kendisine acıdığı için ona evlenme
teklifinde bulunur. Halbuki Kristina bir kocaya değil, bir sevgiliye muhtaçtır.
Bir gün köyün kilisesinde dua ederken Hrisula'yı şık ve genç
bir adamla beraber görür. O zaman anlar ki arkadaşı kardeşiyle de oturmamış,
bırakıp kaçmış ve bu son aşıkıyla beraber yaşamaya başlamıştır. Ancak o vakit
hakikat kafasına dank eder. Kendi kendine :
Demek ki bazı insanlar gürültülü, debdebeli bir hayat
yaşamaya memur, diğerleri ise mütevazi kalmaya mecbur bir şekilde
yaratılmışlardır der.
Bunun üzerine Yani ile evlenir, talihine boyun eğer. İpek
Film Stüdyosu'ndan ve İstanbul'da o sırada temsiller vermekte olan Kiveli
Tiyatrosunun oyuncularından yararlanmak için Kotopulf' nin eşi C. Helmis ve
Kiveli'nin eşi C. Theodroidis'in gerçekleştirdikleri bu film, Yunanistan'da çok
tutunmuş olan Ksenopulos'un romanından uyarlanan bir senaryodan Rumca olarak
filme alınmıştır. [1]
Not:
Yunan adası Zante hem tarih açısından hem de doğallık açısından zengin. İonia
Denizi'nin üçüncü büyük adası olarak bilinen Zante'de tavernalarda söylenen
müzikal hikayeler, tarihi şarap mahzenleri, sarkıt ve damlataşlarla bezeli mavi
mağaraları keşfetmeniz mümkün. Gençlerin sokak ortasında cinsellik yaşadığı
söylenen ada şiirin, şarkının ve aşkın adası olarak da biliniyor. Zamanımızda
ise; İngiliz The Sun gazetesi, "Yunanistan"da Fuhuş Adası"
haberiyle yapılanlara toplumun tepkisini ortaya koydu.
Zante adlı adada küçük yaşta kızların fuhuş batağına
saplandığı yazılmakta. The Sun'ın haberine göre, geçmişte ailelerin tatil
yaptığı sakin bir balıkçı kasabası olan Yunan adası Zante'nin caddeleri,
sokakları ve meydanları artık sarhoşlar ve küçük kızları kullanmak için fırsat
kollayan yetişkinler nedeniyle adeta bir fuhuş batağına döndüğü belirtilmekte.
Gençlerin sokak ortasında sarhoş olup cinsel ilişkiye girdiği belirtilen
haberde, şikayet edilen bir diğer konu ise taciz… İngilizler yaşları küçük
kızların sarhoş edilip cinsel ilişkiye ikna edilmelerini bir çeşit tecavüz
olarak yorumluyor. [2]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder