Powered By Blogger

28 Nisan 2015 Salı

FENA YOL ”O Kakes Dhreos” (1933)



Yönetmen Muhsin Ertuğrul
Senaryo Nazım Hikmet Ran (Mümtaz Osman takma adıyla) Grigorios Ksenopulos’un aynı adlı romanından uyarlama.
Görüntü Yönetmeni Theodorides
Müzik Sotiri Yetrudi
Yapım İpek Film /İpekçi Kardeşler C. Helmis ve C. Theodorides

Filmde, İstanbul'da temsiller vermekte olan Yunan Kiveli Tiyatrosu'nun oyuncularından yararlanılmış ve bu nedenle Film Rumca sözlü-şarkılı çekilen ilk Türk-Yunan Ortak yapımı olmuştur. Bu filmin yapılışında Nazım Hikmet’in büyük rolü vardır.

Oyuncular: Necdet Mahfi Ayral (Kristina), Marika Kotopuli, Kiveli (Hrisula), Yorgo Papas, Gavrilides, Dimitri Murai, Giorgios Papas,

Filmin çekimi İstanbul’da İpek Film stüdyolarında ve Zente adasında yapılmıştır.

İlk Gösterim: Mart 1933 Melek Sineması, İstanbul

KONU: Yunanistan'ın Zante adasında iki genç kız var: Kristina ile Hrisûla...Kristina çok çirkindir. Ailesi de fakirdir. Onun için çalış-maya mecburdur. Hrisûla'nın babası ise bakkaldır ve ailesini geçindirecek kadar para kazanmaktadır. Bütün zamanını köyün delikanlıları ile âşıkdaşlık etmekle geçirir. Kristina arkadaşının bir sıra aşifteliklerine şahit olur. Hrisûla evvelâ berber kalfası Menegis ile sevişir. Sonra da Patraslı bir zengin olan Aleksopulos'un metresi olur ve nihayet Kristina'nın kardeşi Nikos ile kaçar. Bu işler Kristina için fena misal teşkil eder. Arkadaşını kıskanan Kristina da öteki gibi fena yola sapacaktır.

En güzel elbiselerini giyip sokağa çıkar ve saatlerce kendisine âşık arar. Fakat zavallı çok çirkin olduğu için kimse dönüp yüzüne bakmaz. Yalnız bakkal çırağı Yani, kendisine acıdığı için ona evlenme teklifinde bulunur. Halbuki Kristina bir kocaya değil, bir sevgiliye muhtaçtır.

Bir gün köyün kilisesinde dua ederken Hrisula'yı şık ve genç bir adamla beraber görür. O zaman anlar ki arkadaşı kardeşiyle de oturmamış, bırakıp kaçmış ve bu son aşıkıyla beraber yaşamaya başlamıştır. Ancak o vakit hakikat kafasına dank eder. Kendi kendine :
Demek ki bazı insanlar gürültülü, debdebeli bir hayat yaşamaya memur, diğerleri ise mütevazi kalmaya mecbur bir şekilde yaratılmışlardır der.

Bunun üzerine Yani ile evlenir, talihine boyun eğer. İpek Film Stüdyosu'ndan ve İstanbul'da o sırada temsiller vermekte olan Kiveli Tiyatrosunun oyuncularından yararlanmak için Kotopulf' nin eşi C. Helmis ve Kiveli'nin eşi C. Theodroidis'in gerçekleştirdikleri bu film, Yunanistan'da çok tutunmuş olan Ksenopulos'un romanından uyarlanan bir senaryodan Rumca olarak filme alınmıştır. [1]

Not: Yunan adası Zante hem tarih açısından hem de doğallık açısından zengin. İonia Denizi'nin üçüncü büyük adası olarak bilinen Zante'de tavernalarda söylenen müzikal hikayeler, tarihi şarap mahzenleri, sarkıt ve damlataşlarla bezeli mavi mağaraları keşfetmeniz mümkün. Gençlerin sokak ortasında cinsellik yaşadığı söylenen ada şiirin, şarkının ve aşkın adası olarak da biliniyor. Zamanımızda ise; İngiliz The Sun gazetesi, "Yunanistan"da Fuhuş Adası" haberiyle yapılanlara toplumun tepkisini ortaya koydu.

Zante adlı adada küçük yaşta kızların fuhuş batağına saplandığı yazılmakta. The Sun'ın haberine göre, geçmişte ailelerin tatil yaptığı sakin bir balıkçı kasabası olan Yunan adası Zante'nin caddeleri, sokakları ve meydanları artık sarhoşlar ve küçük kızları kullanmak için fırsat kollayan yetişkinler nedeniyle adeta bir fuhuş batağına döndüğü belirtilmekte. Gençlerin sokak ortasında sarhoş olup cinsel ilişkiye girdiği belirtilen haberde, şikayet edilen bir diğer konu ise taciz… İngilizler yaşları küçük kızların sarhoş edilip cinsel ilişkiye ikna edilmelerini bir çeşit tecavüz olarak yorumluyor. [2]


[1] Prof. Dr. Alim Şerif ONARAN "Muhsin Ertuğrul'un Sineması
[2] www.spordasondakika.com/yunan-ask-adasi-zante 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder