Senaryo
ve Yönetmen Muhsin
Ertuğrul Pierre Antier
ile (P.Cloquemin'nin " Gardiens de Phare - Fener Bekçileri" adlı
oyunundan
Operatör
Cezmi Ar
Yönetmen
Yardımcısı Kemal
Küçük
Kurgu
Muhsin Ertuğrul
Yapım
Kemal Film / Kemal ve Şakir Seden
Oyuncular: Muhsin Ertuğrul (Baba ve diğer oğul), Münire Eyüp
(Neyyire Neyir “Ertuğrul” (Gelin), Emin Beliğ Belli (Rıza), Hakkı Necip
Ağrıman, Aznif Minakyan, Komik Ali Rıza,
► Muhsin Ertuğrul, Paris’te “Grand-Guignol” Korku
Tiyatrosu’nun repertuarında izlediği ve bir perdelik bir oyun halinde Türkçe’ye
çevirdiği; sonra da “Vazife Uğrunda” adıyla kendi tiyatrosunda oynadığı “Fener
Bekçileri” adlı bir oyunu, gerekli sahneleri de ekleyerek “Kız Kulesi’nde
Facia” adıyla filme çekt i
Oynayanlar: Muhsin
Ertuğrul (Baba), Emin Beliğ (Rıza), Münire Eyüp (Neyyire Neyyir) (Gelin), Aznif
(Gelin'in annesi) Komik Ali Rıza, Hakkı Necip (Ağrıman)
Çekim yeri: İstanbul,
Kız Kulesi ve diğer yerler
KONU: Olay, bir
fener bekçisi ile oğlu arasında geçer: Deniz fenerindeki ortaklaşa görevlerine
gitmeden on beş gün kadar önce oğul, karada kuduz bir köpek tarafından
ısırılmıştır.
Fenerde görevi aldıkları akşamdan başlayarak oğulda birtakım
anormallikler ortaya çıkar: ışıktan, sudan korkmakta, karamsar bir ruhla
konuşmalar yapmaktadır. Baba, oğlundaki bu değişikliğin sebebini anlayamaz.
Yeni evlendiği karısına duyduğu özlemi hatırlatarak ona takılır.
Fakat oğlan ertesi gün, kendisini çok daha rahatsız hisseder
ve babasına kudurma ihtimalinden söz eder. Babası bundan kaygılanır, ama
kıyıdan çok uzaklarda ve feneri terk edememe durumunda bulunmaktadırlar.
Üçüncü akşam delikanlıda kuduz belirtileri tam olarak ortaya
çıkar. ışıktan korktuğu için feneri yakmadığı gibi, babasının yakmasına da
engel olur. Bir ara babasına saldırmaya yeltenirse de, onun kendisini şiddetle
itip kovması üzerine, fenerin hemen altındaki sahanlığa çıkar ve orada yabani
bir hayvan gibi dönüp dönüp dolaşmaya başlar. O sırada karanlıkta bir gemi
gelmekte, acı düdükler çalmaktadır. Bu gemide ihtiyarın öteki oğlu da görevli
olarak bulunmaktadır. Öbür yanıdan, kıyıdaki kulübede gelin kızla yaşlı anası
fenerin yanmamış bulunmasından endişe duymaktadırlar.
Baba, feneri yakmak için elinde petrol kabıyla sahanlığa
çıkarken, kuduran oğlu kendisini karşılar. Aralarında korkunç bir boğuşmadan
sonra, ihtiyar oğlunu sahanlığın korkuluğundan aşağı, fenerin dibindeki
kayalıklara fırlatır, sonra da aşağı inerek çocuğunun ölüsü üzerine kapanır;
ağlamaya başlar. Bu sırada vapurun acı düdüğünü duyarak kendine gelen ihtiyar,
görevini hatırlar, yukarı çıkarak feneri yakar. Kıyıdakiler fenerde ışık
görerek, yeniden her şeyin yolunda gittiğini sanırlar, sevinirler. Halbuki baba
çocuğunu kendi elleriyle öldürmek zorunda kaldığı için kahrolmaktadır.
Not:
Muhsin Ertuğrul'un Paris'te bulunduğu yıllarda Grand-Guignol" tiyatrosunda
görüp beğenmiş olduğu bu oyun, Türkiye'ye döndüğü zaman yine onun tarafından
dilimize çevrilmiş, 1913'te kendisinin de bir üyesi olduğu Millet Tiyatrosu'nda
da oynamıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder