Yönetmen
Muhsin Ertuğrul
Senaryo
Nazım Hikmet Ran (Mümtaz Osman takma adıyla, Mahmut Yesari'nin M. Hennequin
ve P. Weber'den Kudret Hel-vası adıyla dilimize uyarladığı Et moi
j'dis qu'elle t'a fait d'l'oeil adlı oyundan)
Kamera
Cezmi Ar
Müzik
Muhlis Sebahattin Ezgi
Yapım
İpek Film / İpekçi Kardeşler
Yönetmen
yardımcısı: Necdet
Mahfi (Ayral)
Oynayanlar: Hazım (Körmükçü) (Recep), Melek (Tayfur) (Ayten), Vasfi Rıza
(Zobu) (Şadan), Cahide (Sonku) (Leyla), Necla (Sertel) (Teyze), İ. Galip
(Arcan) (uşak Yavuz), Semiha (Berksoy) (feminist), Mahmut (Moralı) (Şerafettin)
ve Ferih (Egemen)
İlk gösterim: 3 Ekim 1933, İpek Sineması, İstanbul
Konu: Şadan evli kadınlarla düşüp kalkan bir avukattır. Teyzesi onu da bu
durumdan kurtarıp evlendirmek ister. Şadan ise evlilikten korkar. İlkin
Büyükada'da kaldığı otelde bir feminist kadınla konuşup tartıştıktan sonra,
arkadaşı Arnavut Piştovzade Debreli Recep'in nişanlısı
Leyla'ya göz koyar. Recep'i de ertesi gün Mis Sokağı'ndaki
garsoniyerinde kendisini bekleyecek evli bir kadın olan Ayten'i görüp artık
kendisinin bu işlerden el etek çektiğini söylemek üzere görevlendirir. Recep bu
işi görmeye bir kere söz vermiş bulunur.
Garsoniyere giderek, orada gördüğü Ayten'e durumu anlatır.
Ancak kocasından ayrılıp Şadan'la evlenmeyi iyice kafasına yerleştirmiş olan
Ayten , suçüstü yaptırması için kocasına da anonim bir mektup yazarak bu
randevudan bilgi vermiştir. Bu yüzden Recep'i bırakmaz; kocasına karşı yalancı
çıkmamak için, onu, Şadan'ın yerine kendisiyle yatmaya zorlar; aksi takdirde
pencereden atlayarak intihar edecektir.
Recep kadının oyununa gelerek onunla kalmaya ve bu sırrı
kimseye açıklamamaya söz verir. Ayten bir ara Recep'in giysilerini de
pencereden fırlatır atar. Ayten'in kocası Şerafettin polislerle birlikte baskın
yapar; Recep'i büründüğü havlu ve başına koyduğu hamam taşıyla karakola götürürler.
Orada karı koca ayrılmayı kararlaştırırlar; Şerafettin, Recep hakkındaki
şikayetini geri aldığından onu serbest bırakırlar. Recep'in düğün dolayısıyla
Arnavutluk'tan halası gelecektir.
Leyla otelde ilk kez gördüğü Ayten'i bu hala sanmaktadır.
Halbuki Ayten Şadan'ın uşağına Recep'in metresi olduğunu söyler. Uşak Yavuz da
bunu Leyla'ya açıklar. Bir yandan da Şerafettin Recep'i karısıyla evlenmeye
zorlamaktadır. Leyla da Şadan'la dertleşir.
Biri nişanlısının, diğeri de arkadaşının hainliğinden söz açar.
Gerçekten Şadan da Recep'i metresiyle kendisine hainlik etti sanmaktadır. İkisi
de aldatıldıklarına inanırlar ve birbirleriyle evlenerek bunun öcü-nü almayı
kararlaştırırlar. Bu kararı bir öpücükle mühürlemek isterlerken Recep
çıkagelir. Onların öpüştüklerini görünce tabancasını çeker, ama tabancada
kurşun yoktur. Şadan Recep'i yatıştırır; onun da pekala metresini baştan
çıkardığını ileri sürer. Bu durumda Recep gerçeği kendisine açıklamaya mecbur
olur. Ama böyle de olsa, Leyla ile Şadan birbirlerini sevdikleri için, Şadan,
Recep'ten artık son bir arkadaşlık yapıp Leyla'yı kendisine bırakmasını diler.
Recep buna katlanır. Nasıl olsa diğer kadınla namus belası evlenmek zorundadır.
Ancak Ayten kocasına, kendisinin bir hafta öncesi baloda bir sarışına göz kırptığını
gördüğü için, öç almak üzere bu durumu düzenlediğini, kendisinin Recep'le
hiçbir ilişkisi bulunmadığını yeminlerle temin etmiştir ve o da karısından özür
dilemiştir. Bu durumda ayrılmalarına ve Recep'in Ayten'le evlenmesine lüzum
kalmamıştır. O gece şölen sofrasında Leyla ile Şadan nişanlanırlar. Şadan
arkadaşını övmekte, Recep de kendi kendine, bir daha rastgele kimseye söz
vermemeye and içmektedir. [1]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder