Yönetmen: Muhsin Ertuğrul
Yazan:
Hasan Cemil
Çekenler
Cezmi Ar, Remzi Ar
Yapım Klang Film / Tobis
Beste:
Cemil Reşit Rey, Müzikleri çalan: Konservatuar orkestrası, Dekorlar:
Edip ve Nikola Peroff, Kostüm: Naciye Bölükbaşı, Müzik: Cemal
Reşit Rey, Ses Mühendisi: Wilhelm Morhenn, Ses Sistemi: Tobis-Klang
Film, Kurgu: Muhsin Ertuğrul , Figürasyon: Köylüler, mahkeme kalabalığı, meyhane kalabalığı,
zeybek oynayan delikanlılar vd.
Çekim Yeri: İstanbul, Bursa Çalıköyü, Uludağ)
İlk Göstertim: Ocak 1934 İstanbul
Mümtaz
Osman (Nazım Hikmet Ran) "Selma Lagerlöf'ün Tösen’in Stormyrtorpet adlı
büyük hikayesinden çıkanlmış Hasan Cemil Çambel'in uyarlaasından"
Oyuncular: Cahide Sonku (Aysel), Talat Artemel (Ali), Feriha Tevfik Negüz
(Gülsüm), Sait Köknar (Ali'nin babası), Behzat Butak (Gülsüm'ün babası), Mahmut
Moralı Satılmışzade), İ. Galip Arcan (Yargıç), Nafia Arcan (Emeti Hatun),
Naciye (Gülsüm'ün annesi), Müfit Kiper (yanaşma), Hadi Hün (Ali'nin arkadaşı),
Hazım Körmükçü (Ali'nin arkadaşı), Sami Ayanoğlu (jandarma çavuşu), Ergun
Köknar (Aysel'in çocuğu)
Konu: Bataklı Dam'dan Aysel, kasabada, Satılmışzadelerin
yanında çalışırken evin erkeğinden hamile kalır. Köyünde çocuğunu doğurur.
Çocuğu için nafaka almak amacıyla mahkemeye başvurur. Satılmışzade çocuğun
kendisinden olduğunu kabul etmez.
Aysel'in mahkemedeki tutumu, orada' bulunanlar, özellikle
Çamlıbel köyünden Ali'nin üzerinde olumlu etki bırakır. Bu yüzden köyüne kadar
gidip onu görerek, umutsuz kıza kendi ailesinin yanında yatalak annesine
yardımcı olmak üzere iş teklif eder.
Ali'lerin yanında çalışmakta olan Aysel, bir gün çeşme
başında Satılmızşade'ye rastlar; eski efendisi kendisine laf atarken Ali
çıkagelir; başlayan bir tartışma yanda bırakılır ve eve dönerler.
Ali'nin nişanlısı Gülsüm, böylesine dile düşmüş bir kızın Ali'lerin
evinde bulunmasına razı olmaz; bunun üzerine kıza yol verirler. Ali bir süre
kendisini zevk ve eğlenceye kaptırır ve düğününden iki gün önce kasabanın
meyhanesinde arkadaşlarıyla içerken Satılmışzade'nin de katıldığı bir kavga da
bulunur. Bu kavganın sonunda Satılmızşade'nin, beynine bir çakının ucu
saplanmış olduğu halde öldüğü görülür. Ali pek hatırlayamamakla birlikte bu
kavga sonucundan kendini sorumlu bulmaktadır. Kendi çakısının ucunun da kırık
olduğunu görünce bu fikri kuvvetlenir ve çakısını evlerinin yöresindeki
bataklığa atar. Babası onu görür ve Ali ayrıldıktan sonra, oraya giderek çakıyı
bulur, saklar.
Ertesi gün nikah vardır. Baba oğul araba sürüp kız evine
giderlerken, yolda Aysel'e rastlarlar. Kız, Ali'yi kutlar. Bundan duygulanan
Ali, babasına bir adam öldürdüğünü, ama suçundan iyice emin olmadığını söyler.
Babası bu açıklamadan ferahlar, durumu kız evine duyurmanın gerektiğini söyler.
Gülsümlerde konu açılır; Gülsüm'ün babası bu durumda nikahın yapılamayacağını
söyler. Gülsüm de davranışıyla buna katıldığını belli eder.
Ali ertesi gün gider, Aysel'i bulur ve ona olup bitenleri
anlatır. Onu sevdiğini söyler; hapisten çıkıncaya kadar kendisini bekleyip
bekleyemeyeceğini sorar. Aysel hiçbir cevap vermez. Birkaç gün önce ondan
ödünç aldığı çakının ucunu iş görürken kendisinin kırdığını da Ali'ye söylemez.
Doğruca Gülsüm'e giderek, Ali'nin suçsuz olduğunu, eğer onu seviyorsa gidip
hapisten çıkıncaya kadar kendisini bekleyeceğini söylemesini salık verir.
Gülsüm gider, Ali'yle görüşür, Fakat Ali artık gerçekten
sevdiğinin Aysel olduğunu ona açıklar. Bunun üzerine Gülsüm, Ay- sel'in de onu
sevdiğini bildiğini söyler. Sonunda gerçek suçlu bulunur; Ali de Aysel'e
kavuşur.
(*) Selma Lagerlöf'ün bir uzun
hikayesinden'? alınan konuyu, daha önce 1917 yılında ünlü İsveçli yönetmen
Victor Sjöström filme almıştır. Bataklı Damın Kızı'nın senaryosu gerçek
bir açıklık ve basitlik örneğidir. Kitap 290 sahne halinde, 'sahne be sahne'
izlenmiştir. Sjöström ayrıntılı, diyaloglu sahnelerden kaçınmış, bunların
sadece 90 adedini ele almıştır.
Bataklı Damın Kızı İsveç'te köylü sınıfının durumuna dikkatleri çekti;
Sjöström'ün başarısının sebebi, kır sahnelerini, o sıralarda son derecede
dokunaklı hale getirilmiş bulunan bir sadakatle ele almış bulunmasında yatar.
Meyhanedeki kavga, filmin ard planlarında hareket eden ikinci derecedeki
kişiliklerin sayısı, ara yazılarının derli topluluğu, insanın inançsızlığını
giderir ve seyirciden yana şahsi yaklaşımı sağlar.
Filmin en önemli çalışması senaryo çalışmasıydı. Tiyatro
oyunu ile film senaryosunun arasındaki en önemli ayrıntılardan birini
belirtircesine oyun metninin üç bölümde (perdede) geliştirilmesine karşılık,
senaryo, ilk kez iki bölüm üzerinden düzenlenmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder