Powered By Blogger

30 Ocak 2018 Salı

BİR TESELLİ VER (1971)

Senaryo ve Yönetmen: Lütfi Ö. Akad
Fotoğraf Direktörü: Ali Uğur, Mike Rafaelyan
Yapım: Saltuk Film / Kadir Kesemen,

Müzik-Beste-Şarkılar: Orhan Gencebay, Orodüksiyon Amiri: Arif Eriş, Asistan: Yaşar Koçer, Işık: İsmet Yurtcu, Set Amiri: Baki Soğukpınar, Montaj- Senkron: Cevat Szer, Süleyman Karakaya, Negatif Montaj: Hüsamettin Üren, Reji Asistanı: Erol Keskin, Ömür Mete, Kamera Asistanı: Güngör Tetiker, Sesleri Alan: Necip Sarıcaoğlu; Kostümler: Firdevs Moda Evi, Renk uzmanı: Turgut Ören, Zihniye Ören, (Lale Film Stüdyosu’nda seslendirilmiş ve Ören Film Stüdyosu’nda renklendirilmiştir.)

Oyuncular: Orhan Gencebay, Tülin Örsek, Kadir Savun, Osman Alyanak, Güzin Özipek, Turgut Boralı, Danyal Topatan, Feridun Çölgeçen, Aydın Tazel, Aydın Tezel, Ekrem Dümer,


Konu: Bir fabrikada usta başı olarak çalışan, müziğe düşkün erdemli bir genç olan Orhan, aralarındaki sınıfsal, farklılıklarına karşın fabrika sahibinin kızı Nermi'ni etkiler ve birbirlerine büyük bir aşkla bağlanırlar. Filmin dönüm noktası Orhan Ustanın çalıştığı fabrikanın sahibinin kızıyla iş gereği karşılaşması ve gözlerinin kamaşması. Daha da güzel ve hoş olansa zengin kızı Nermin'in de kamaşması. Zengin kızı Nermin'in gözleri kamaşıyor, çünkü Kilyos yolunda arabası bozulup yolda kaldığında ve çaresizce fabrikaya yardım istemeye koştuğunda elinde gösterişsiz takım çantasıyla arıza yerine kadar birlikte geldiği usta hiç konuşmayan, cıvımayan bir emekçidir. Olanca özgüveniyle arabanın altına uzandığında hiç acele etmeden sıkışmış marş dinamosunu çalıştırdığında aynı tavrını, ağırlığını, edebini korumaktadır. Usta, şanlı Hafikoğulları'nın evinde araba tamiri sırasında kirlenen üstünü temizlerken de, sade bir teşekkür edip giderken de suskun ve onurludur. "Nereden buldun bu ne idüğü belirsiz adamı" diyen amca ya başını bile çevirip bakmamış, cevap vermeye bile gönül indirmemiştir. Zengin kızı Nermin, Orhan Ustanın marş dinamosunu çalıştırdığı arabada unuttuğu notalardan yalnızca iyi bir usta değil, aynı zamanda müzikle iç içe bir besteci olduğunu da anlar. Bu sihirli notaları Hafikoğulları'nın görkemli evini süsleyen piyanoda seslendirdiğinde büyülenir, çok sevmiştir bu Doğu kokan ezgileri çarpılmıştır hatta. Ayrıca Orhan Ustanın dünya nimetlerinden uzak görünmesine, arabada baş başa kaldıklarında ustaca şarkı söylemesine, direksiyon hakimiyetine, Kilyos sahillerinde hayattan kısacık alınan bir mala süresinde bile dalgalardan farklı ezgiler, farklı tınılar duyabilmesine, bunları imgeleminde bambaşka ışıltılı ezgilere dönüştürebilme yetisine, soğukkanlılığını her koşulda koruyabilmesine, sayısız gürültücü zengin fırlamadan oluşan sevimsiz gençler çetesinin, yani kendi yakın arkadaşlarının, can dostlarının olanca sululuklarına karşın soğukkanlılığını kaybetmemesine, onlara tükürmemesine, kafa atmamasına, tekme savurmamasına, dahası o kalabalığın içinde elinde purosu yüzünü buruşturup, "Gene getirmiş bu adamı" diye hayıflanan sevimsiz amcaya aldırmamasına daha da çok büyülenmiştir Nermin. (Vadullah Taş) 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder