Senaryo: Melih Gülgen
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Topkapı Film / Işık
Toraman
Oyuncular:
Murat Soydan, Cihangir Gaffari, Figen
Han, Gül Çekiç,
Konu: Öldürülen babasının intikamını alan bir
kovboyun öyküsü.
► Yeşilçam
sinemasında Kovboy" filmleri dönemi diyebiliriz Başrollerde Murat Soydan
ve Cihangir Gaffari oynuyor, Figen Han da kötü adamın sevgilisi rolünde ...
Kasaba?. Değil tabii, köy, taş evlerle dolu. Eğreti duvarlar yığma taş ve tezek
karışımı buram buram fakirlik kokan bir köy burası. Benim bildiğim kovboy kasabaları
ahşap evler, bar, salon, cenaze levazımatçısı, banka falan gibi yapılardan
oluşur. Taş evlerden ve birkaç tavuktan başka bir şey görmüyoruz bizimkinde.
Bir kelebek kapılı bar yapsaydınız hiç olmazsa ama o da yok. Kırlar, tepeler,
bakımsız atlar, Meksikalı ve Amerikalı kostümleri giydirilmiş,
Anadolu'nun
utangaç insanları "başımıza bu da mı gelecekti" ruh haliyle
figürasyon yapmaktalar. Bir kilise bile yok, oysa benim Anadolum Rum ve Ermeni
kilisesi dolu. Tabi filmlerin yaratıcılarının müslüman olması ile de ilgili bu,
ama cami de göstermiyorlar, bak bunu başarmışlar; hep köyün camisinin
yanlışlıkla kadraja girmesini bekledim durdum.
Yo
kameraman başarılı ve dikkatliydi. Amerikalı kasabaIılar ellerini gökyüzüne
açıp "Allah'ım!" diye yakarıyorlar, olabilir vücut dili yalan
söylemez. Kasabanın şerifi roIünde Yeşilçam'ın tek zenci oyuncusu Arap Celal
var. Amerika'da o tarihte zenciler şerif olabiliyor muydu? inanın bilmiyorum.
Zaten o da kötü adamın hesabına çalışıyor. Filmin arasına orijinal Amerikan filminden
parça yapıştırmışlar. Bir anda her şey değişiyor, büyük prodüksiyon, dekorlar,
ışık, kostüm, insanlar. .. Tekrar bizimkine döndüğümüzde yine taş evler,
fakirlik, coğrafya, tipoloji her şey farklı, ekoloji bile farklı, bulutlar
bile. Hiç gitmesek de, kalmasak da, o köyün bizim köy olduğunu anlıyorsun.
Sanki kıyafet balosunda
insanlar eğleniyor, kiraz festivali kutluyorlar. Hani çocukken sokakta
kovboyculuk oynardık da ateş edip ölme numaraları yapıp kendimizi yerlere
atardık ya, "teslim ol Tom!" işte film hep bu havada gidiyor. Jo bara
giriyor, raftaki viskiler göze çarpıyor, conivolker, ballantines markaları, hah
oldu işte kovboy barı. Murat Soydan Jo rolün de bara yaklaşıyor ağır ağır
adımlar. 'Merhaba Jo,"
"Merhaba,"
"Dayın nasıl iyi
mi?" "iyi."
"Hala sığır çobanlığı
yapıyor mu?"
İçeri kötü adamlar giriyor,
bunu tiplerin bozukluğundan anlıyoruz, hepsi allahına yan bakıyor ... Jo'nun
yanına yakIaşıp "Seni Henri çağırıyor" diyorlar. Aslında biri diyor
bunu, diğerleri arkada bekliyor ama hepsi birden sopayı yiyorlar. Sonra Jo
bardan çıkıp Henri'nin yanına gidiyor, önce uzun uzun bakışıyorlar, hiç konuşma
yok, kim daha uzun bakac
ak ...
"Beni çağırmışsın
Henri"
Henri yere tükürüyor,
"Evet, defol" diyor. O halde niye çağırdın lavuk... Hayda niye, niçin?
Anladığım kadarıyla yönetmen
bir sürü kovboy filmi seyretmiş, aklında kalanları çekmeye çalışıyor, tabii
ortada senaryo falan da yok. Ne gerek var.
Bir posta
arabası soyulacak... Sıfır maliyet prodüksiyon zerzavatçı arabasının üzerine
baraka çadır karışımı titrek bir dekor inşa etmiş, üzerinde şu yazı yazmakta
"Bank Of Dallas." Hoop! bir dakka, bu araba da tam o zamanın parası
100.000 dolar var. Koskoca Dallas bankası sallanıyor, paralar çifte hesapla off
sert olmuş bu fukara arabada para taşıyorlar. Kemal Uzan arabanın içinde, ama
biz görmüyoruz.
Fonda Maricone'nin meşhur
bir avuç dolar müziği, telif falan da ödenmemiş Allah'a emanet araba yol
almakta anla işte. Bizim yamuklar saldırıyorlar arabaya, bin bir güçlükle
soyuyorlar posta arabasını. Arabanın atının s.kinde değil soygun, atın karnı
aç, otluyar yerden. Haybeye tabancalar patlıyar, Figen Han hiç konuşmuyor, tek
laf etmiyor, anlıyoruz ki bu filme konuşsun diye alınmamış. Ama film TGRT'de
oynadığından boşuna bekliyorum asıl yapması gereken işi. “Osman Cavcı “Yanlış
Anlaşılmış Filmler”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder