Senaryo ve Yönetmen: İlhan Filmer
Kameraman: Özdemir Öğüt
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Fine Film / İlhan Filmer
Oyuncular:
Yılmaz Güney, Tina Ross, Orhan Günşıray,
Erol Taş, Muzaffer Tema, Mümtaz Ener, Diclehan Baban, Nuri Ergün, İhsan
Bayraktar, İhsan Gedik, Küçük Oyuncular: Cem Kent ve Dilek Akçen, Sesleri Alan:
Necip Sarıcıoğlu, Cemal Noyan, (Lale Film Stüdyosunda seslendirilmiştir.)
Konu: Olaylar iki komşu köyde geçer. Her iki
köyün halkı balıkçılıkla geçinmektedirler. Ancak ortak sorunları vardır.
Kıyılardan oldukça uzakta, ama avlanma sahaları içinde bulunan kayalık bölge
oldukça büyük bir bir tehlike oluşturmaktadır. Bu kayalıklar siste ve fırtınada
akıntı ve rüzgârların etkisiyle sürüklenen teknelere zarar verdiği gibi, can
kaybına da neden olmaktadırlar. Her iki köy halkı bu bölgeye bir fener
yapılması için yetkililere başvurmuşlarsa da, olumlu bir sonuç alamamışlardır.
Zaman zaman fırtınalı gecelerde bu kazalar sürüp giderken küçük Mustafa oyun
oynarken dalgınlıkla komşu köyün sınırını geçer. Mustafa tutuklanır. Ama yaşı
daha çok küçüktür. Rum yetkililer Mustafa'yı Türk köyüne teslim ederler.
Mustafa öksüz bir çocuktur. Babası bir deniz kazasında ölmüştür. Köyün Muhtarı
(Mümtaz Ener) küçük Mustafa'yı balıkçı Ali'nin (Yılmaz Güney) yanına verir. Ali
ona babalık, amcalık edecektir. Birlikte balığa çıkarlar. Bir gün Ali ve
Mustafa balıktan dönerlerken Şeytan Kayaları adı verilen uğursuz bölgeden bir
işaret gelir. Ali teknesinin yönünü kayalıklara çevirir. Komşu köyden balıkçı
Vasil'in (Orhan Günşiray) sandalı kayalıklarda delinerek alabora olmuş, babası
Hristo (Erol Taş) ve kız kardeşi Tina (Tina Ross) ile birlikte şeytan
kayalarına sığınmışlardır. Ali teknesini kayalıklara yanaştırıp kazazedeleri
kurtarır. Bu yolculuk sırasında Tina ile Ali birbirlerinden hoşlanmışlardır.
Köye vardıklarında Vasil şükran borcunu ödemek için Ali'yi bir yakınının
düğününe davet eder. O gece müzik ve içkinin büyüsüne kendini kaptıran Ali ile
Tina dans ederler. Ali düğünden ayrılıp sandalına dönerken Tina arkasından
yetişir. Birlikte yürüyerek iki balıkçı köyünü ayıran dikenli tellere kadar
gelirler. Yürekleri aşkla dolu iki genç bu ilk buluşmada evlenme kararı
alırlar. Ancak önlerinde çeşitli engeller vardır. Her iki ülkenin yasaları ve
milliyetçi duyguları gibi...
Muhtar ve askeri birliğin
kumandanı (Muzaffer Tema), Ali'ye baskı yaparak bu sevdadan vazgeçirmeye
çalışırlar. Öbür tarafta Tina durumu babasına ve ağabeyine açar. Vasil bu
durumu sessiz kalarak kabullense de, baba Hristo kıyameti koparır ve Tina'yı
hapseder. Ali köye gelirken Tina da bohçasını toplayıp hazırlanır. Pencereden
atlayıp kaçan Tina dikenli tellerin önünde Ali'yle buluşur. Tüm köy halkı gece
yarısı meşalelerle Tina'yı aramaya çıkarlar. Kaçak aşıklar sandala binip
uzaklaşırlarken, arkalarından ateş edilir. Geceyi birbirlerini ilk defa
gördükleri Şeytan Kayalarında geçireceklerdir. Limana dönen balıkçılar
teknelerine binerek Ali ile Tina’nın peşlerine düşerler. Ali'nin köyünde de
haber duyulmuştur. Onlar da harekete geçerek komşu balıkçı konvoyunun peşinden
denize açılırlar İki köyün birbiriyle kavga etmesinden ürken komutan da
tekneyle denize açılarak köylünün geri dönmesini sağlamaya çalışır. Bu esnada
korkunç bir fırtına kopmak üzeredir. Birbirlerine korkuyla sarılan iki genç
yerlerini belli etmek için ateş yakarlar. Böylesine korkuyla kıvranan Ali ve
Tina uzaktaki balıkçı konvoyunu görürler. Dev gibi bir dalgayla savrulan en
öndeki sandal bir kayaya çarparak devrilir. Denize düşenleri almaya, kurtarmaya
çalışan birkaç sandal da aynı akıbete uğrar. İki genç gelenlere durumu
bildirmek ve kayalara yaklaşmalarını engellemek için tüm güçleriyle bağırırlar.
Ancak dönüş mümkün değildir artık. Gittikçe kuduran dalgalar Ali ile Tina'nın
kayalıklarda yaktığı ateşi de söndürür. Tina elindeki meşaleyle sönen ateşi
tekrar yakmak isterken azgın bir dalga tarafından denize sürüklenir. Ali
sevgilisinin acı feryadını duymuştur. Azgın dalgaların kucağında dalıp çıkan
Tina'yı gören Ali kendini suya atar. Deniz köpürmüştür, fırtına tüm dehşetiyle
sürmektedir.
Dalgalar şeytan kayalıklarını
dövmektedir. Balıkçı tekneleri sabahın ilk ışıklarıyla sessizce sahile
yanaşırlar. Fırtına dinmiş, deniz sakinleşmiş ve ortalık ölüm sessizliğine
bürünmüştür. Çocuklarını bir inat uğruna azgın dalgalarda yitiren iki köy halkı
birleşerek, yıllarca ihmal edilen deniz fenerini yapmaya başlarlar. “Agah
Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder