Powered By Blogger

10 Şubat 2018 Cumartesi

BABANIN ARKADAŞI (1972)

Yönetmen: Frank Agrama. Senaryo: Faruk A. Alat, Foto Direktörü Franco, Prodüktör: Kültür Film / Şakir V. Sözen,  Reji Asistanları: Hicri Akbaşlı, Faruk A. Alatan, Lucia Porfiri, Fotoğraf: Mustafa Kuzu, Dublaj: Özdemir Han, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Prodüksiyon Amiri: Fethi Oğuz, Işıklar: Kenan Eryılmaz, Müzik: Fred Bongusto, Kamera: Enrico Bribıcceh, Fotoğraf: Mustafa Kuzu, (Lale Film Stüdyolarında seslendirilmiştir)

Oyuncular: Ayhan Işık, Richard Harrison, Erica Blanch, Krista Nell, Figen Han, Sema Tamer, Renan Fosforoğlu, Suha Doğan, Feridun Çölgeçen Erden Alkan, Olga Harrison, Kayhan Yıldızoğlu, Hülya Sayın, Hüseyin Zan, Oktar Durukan, Muharrem Şen, Cem Cenker, Rüştü Kızıltaş,

Ayhan Işık başrolü genellikle İtalyan filmlerinde oynayan Amerikalı bir aktör olan Richard Harrison'la paylaşıyordu. Frank Agrama'nın yönettiği film, “L'Amico del Padrino” (Babanın Arkadaşları) adıyla İtalya'da gösterime girdi, yıllar sonra ABD'de “Revenge Of The Godfather” (Babanın İntikamı) adıyla video piyasasına da sürülmüştür. Revenge Of The Godfather’ın jeneriğinde “Ian Flynn” ismi Ayhan Işık'ın takma adı olarak kullanılıyor.

Filmin konusu kısaca şöyle:
Mafya adına çalışan bir katil olan Richard, Türkiye'de eski bir arkadaşı (Ayhan Işık) ile karşılaşır. Aslında o da mafya adına çalışmaktadır ama iki eski arkadaşın patronları, rakip mafya babalarıdır.

Filmin Türkçe ve İngilizce versiyonlarının kurgusu oldukça farklı. Öncelikle “Revenge Of The Godfather” daki seks sahneleri Türkçe versiyonunda yok. Hatta “Revenge Of The Godfather” da Ayhan Işık'ın da yer aldığı bir sevişme sahnesi var. Ancak iki dakikadan biraz daha uzun süren bu sahnenin tam boy çıplaklık içeren bazı karelerinde Ayhan Işık'ın mı oynadığını yoksa dublör mü kullanıldığını anlamak zor. Seks sahnelerinin Türkçe versiyonda yer almamasının haklı ya da haksız gerekçesini anlamak olanaklı ama her nedense filme heyecan katan bazı aksiyon sahneleri de “Babanın Arkadaşları”ndan çıkartılmış.

Filmin sonlarına doğru kumsaldaki bir silahlı çatışmadan sonra Richard ve sevgilisi (Erica Blanck) bir tekneye binip kaçıyorlar. Türk kızı Leyla'nın (Krista Nell) da kahramanlarımızın teknesine gizlenmiş olduğunu görüyoruz. Arkalarından da makinalı tüfekli adamların yer aldığı ikinci bir tekne geliyor. Ancak Türkçe versiyonda sahne burada kesiliyor. : “Revenge Of The Godfather” da diğer tekneden ateş açılıyor. Leyla vuruluyor ve sonra ölüyor. “Babanın Arkadaşları” nda ise en son teknede gizlenmiş olarak gördüğümüz Leyla'yı bir daha ne görüyoruz ne de ondan söz ediliyor. Belki de Türk yapımcılar bir Türk kızının ölmesini içlerine sindirememişlerdir, kim bilir...

Revenge Of The Godfather” ın başlarında Ayhan Işık'ın su kayağı yapan bir adamı vurarak öldürdüğü sahne de Türkçe versiyonda neredeyse yok. Bu sahne Babanın Arkadaşları”nın ortalarında kısmen yer alıyor, denizde bir adam su kayağı yaparken Ayhan Işık'ın elinde tüfekle kayalıklarda dolaştığını görüyoruz o kadar. Türk yapımcılar bu kez de Yeşilçam'ın Kralı Ayhan Işık'ın canlandırdığı karakterin soğukkanlılıkla cinayet işlemesini içlerine sindirememiş olabilirler. (Aksiyon Filmleri www.Kamera arkasi.org) 
__________________________________________________________________________-

AYHAN LSİK'M İTALYAN KORKU FİLMLERİ

Kaynak: Kaya Özkaracalar (Geceyarısı Sineması)

Klaus Kinski'nin Türkiye'de film çevirdiğini ilk kez birkaç yıl önce duymuştum. Bir tanesinin yıllar önce televizyonda oynadığını ve Ayhan Işık’ın da (O rol almış olduğunu geçen yıl ögrendiğimde ise kulaklarıma inanamadım ve bu filmleri izleyebilmeyi iyice kafama koydum. Evet, Ayhan Işık gerçekten de Türk-İtalyan ortak yapımı korku filmlerinde Klaus Kinksin ile birlikte oynamıştı. Bu filmlerin yapılış serüvenlerinin ardındaki gerçekleri ortaya çıkarmaksa filmleri bulmaktan daha da zor olacaktı. Simdi burada, paralarını toparlayabildiğim kadarıyla  çözmeye çalıştığım bu büyük bulmacayı. tüm ayrıntılarıyla aktaracağım.

Ayhan Isik, kariyerinin son döneminde uluslararası ortak Yapımlara yönelmişti. İtalya’da yasayan bir Türk iş adamı olan Şakir V. Sözen'in yapımcılığı üstlendiği ve "Frank Araman’ın yönettiği Babanın Arkadaşları / L'Amica del Padrina (1972) adlı filmde Richard Harrison'la başrolleri paylaşıyordu. Daha sonra yine Sözen'in girişimiyle İtalyan sinemacılar bu kez çok daha ünlü bir oyuncu olan Alman asıllı Klaus Kinski’nin de  rol alacağı iki korku filmi çekmek amacıyla İstanbul' a geldiler ve Hidiv Kasrı’nda çekimlere başladılar. Kinksi, Werner Herzog'un Aguirre' sindeki (1972) mükemmel oyunu sayesinde dönemde ününün doruğundaydık. Ancak çok uyumsuz ve geçimsiz bir oyuncu olan Kinski çekimler sırasında sürekli sorun çıkarıyordu; bu yetmezmiş gibi Kinski ve İtalyan sinemacilar bir gün ortadan kaybolarak Türkiye' den apar top ar ayrıldılar. Oynadığı bu Filmleri izlemek 1979'da ölen Ayhan Işık’a hiçbir zaman nasip olamadı. Derken 1986'daYilmaz Duru, bu iki filmden birinin negatiflerini Roma’da görüştüğü Şakir Sözen' den aldı. Duru' nun adını Ölümün Nefesi olarak koyduğu film, göçmen Türk isçileri için yurtdışımda video piyasasına sürüldü ve yurtiçinde~ özel TV kanallarında gösterildi. Ölümün Nefes i, 1 Nisan 1986' da Cumhuriyet gazetesinin kültür-sanat sayfasında "Ayhan Işık’ın yarım kalan filmi 7 yıl sonra tamamlandı" başlıklı bir habere konu oldu.

 "7 yılın" aslında fi1min çekildiği tarihten değil de Ayhan Işık’ın ölümünden itibaren hesaplanmış olması bir yana bu haber çok daha vahim yanlışlar içeriyordu: Haberin bir yerinde, Yilmaz Duru "filmin eksik kalan bölümlerini Hidiv' Köşkü’nde kendisi çekti" deniliyordu. Oysa aslında yabancı sinemacılar Türkiye' den ayrıldıklarında Hidiv Kasrı’mdaki çekimler esas itibariyle tamamlanmış bir asamaya varmıştı. İtalyanlar Roma' da çekilen bazı ek sahnelerle takviye ederek her iki filmi de gösterime hazır hale getirmişler ve 22 Mart 1974'te 64152 ve 64190 numaralarıyla sicile geçirmişlerdi. Böylece İtalya’da 29 Nisan 1974'te gösterime giren La Mano Che Nutre La Morte'nin (Ölüye Hayat Veren EL) ardından Le Amanti del Mostro da (Canavarın Sevgilisi) 28 Mayıs 1974'te bu ülkede gösterime girmişti. bile... Her iki film ayrıca yıllar sonra GVR General Video Realvision sirketi tarafından İtalyan video piyasasına da sürülmüştü. Ölümün Nefessinin La Mano Che Nutre La Morte ile dikkatlice karşılaştırılması, Türkçe versiyonun İtalyan orijinalinden hiçbir fazla sahne içermediğini, hatta tam tersinin söz konusu olduğunu ortaya koyuyor. Yılmaz Duru, doku nakli deneyi gösteren oldukça kanlı sahnelerin bir tanesinden insanin içini en fazla kaldıran yaklaşık bir dakikalık kısmi, ayrıca müfettişin odasındaki bir sohbet sahnesinden de yaklaşık yârim dakikalık kısmi makaslayarak filmi biraz kısaltmıştı. Filmlerin kurgusu da ufak bir farklılık içeriyor: lezbiyen seks sahnesi, Türkçe versiyonda peçeli kadınla karşılaşma sahnesinden sonra, İtalyan orijinalde ise önce yeraliyor (Ilginç olan bir nokta Duru' nun belden aşağı olmasa da oldukça cüretkar sayılabilecek olan bu sahneyi hiç kısaltmamış olması; Ölümün Nefesi televizyonda gösterildiğinde bu sahnenin yer alıp almadığını merak ediyorum). Duru'nun yaptığı asil katkı, Arif Melikov' a film için yeni bir müzik hazırlatmış olması. İtalyan orijinalin özellikle son sahnelerindeki hüzünlü müzik yerini, korku filmlerinin geleneksel müziklerini daha çok andıran ürpertici bir müziğe bırakmış. Dublaj sırasında Ayhan Işık’ın canlandırdığı Alex adli karakter Türkileştirilerek adi Han Bey yapılmış. Ancak bununla da yetinilmeyerek filmdeki diğer karakterlerin adları da neredeyse tamamen değişmiş: filmin konusu çok kisaca söyle:

Alex/Han Bey ve esi Mashai Marta bir araba kazasi geçirerek Nijinsky Marshall’ın yasadığı Hidiv Kasrı’na kaldırılırlar. Nijinsky Marshall, yüzü yanarak deforme olmus karisini eski güzelliğine kavuşturmak için bir deneyle Mashai Marta'nin yüzünden doku nakli gerçekleştirir. Bu arada Vanya  Johnson tarafından içinde iskelet olan bir tabuta kapatılan Alex i Han Bey, Vanya  Johnson'un ırzına geçtigi Eva i Sonya tarafından kurtarılır. Alex/Han Beyin karisinin yerine geçerek onunla birlikte yasamaya niyetlenen Nijinsky i Marshal'in vefasız karisi, kendi asil kocasını öldürmeye yeltenir ama başaramaz. Nijinsky i Marshall, bir yangın çıkararak intikam alir. Film, yüzü kanlar içindeki cesedi gören Alex/Han Bey'in düşüp bayılmasıyla son bulur. Canavarın Sevgilisi Italyanlar'in La Mano Che Nutre La Morte ile es zamanlı olarak hemen hemen ayni oyuncu kadrosuyla çekmeye giriştikleri diğer film olan Le Amanti del Mostro ise ünlü Dr Jekyll Mr Hyde öyküsünden esintiler taşıyor. Film, Klaus Kinski ve Katia Christine'in canlandırdığı bir çift olan Alex (evet, bu kez Ayhan Isik'in degil, Klaus Kinski' nin canlandırdığı karakter bu adi tasiyor!) ve Anna'nin Hidiv Kasri'na gelerek yerleşmeleriyle başlıyor. Filmdeki ilk sahnesinde silindir sapka giyen ve ata binen Ayhan Isik'in canlandırdığı Igor adli karakterle ile Anna arasındaki yakinliği kıskanan Alex, kitaplıkta bulduğu eski bir defterin yardımıyla mahzende gizli bir laboratuvar keşfediyor ve yine defterin yardımıyla burada bir takım deneylere girişiyor. Ölü bir köpeğin iç organlarını kullandığı bir deney sırasında yanlışlıkla çarpılıyor ve böylece geçici olarak vahşi ve saldırgan ikinci bir kişiliğe bürünerek çevrede bazı cinayetler isliyor. Erol Tas'in canlandırdığı, olaylarla ilgisiz zavallı bir serseri bu cinayetlerden sorumlu sanılarak linç ediliyor önce. Sonra da Osiride Pevarello'nun canlandırdığı baska bir serseri yine suçsuz yere idama mahkum ediliyor. Igor, bir aksam ziyaretinin ardından ayrılmak üzereyken içeriden Anna'nin çiğliklerini duyuyor ama içeri girmeyi başaramıyor. Irzına geçtiği Anna'yi öldüren Alex, pişmanlık duyarak suçsuz serserinin idamını önlemeye çalışıyor ama vurularak öldürülüyor. Ayhan Isik, 84 dakikalık bu filmde yalnızca 10-15dakika görülüyor.

Ayhan Işık’ın Türk seyircilerin hiçbir zaman hiçbir şekilde izleme olanağını bulmadığı bu görüntüleri söyle: dk. 06.40-07.35 bahçede Kinski (K) ve Christine (C) ile birlikte, 08.08~08.20 salonda K ve C ile birlikte, 16.15-17.50 bahçede C ile birlikte, 52.20flashbackte, 58.15-59.30 yatak odasında K ve C ile birlikte, 59.52-1.01.00 bahçede C ile birlikte, 1.07.28-1.10.06 yemek masasında K ve C ile birlikte, 1.10.16- 1.10.55 odada C ile birlikte, 1.11.37- 1.12.26 C tarafından disari yolcu ediliyor, 1.12.44 ses duyuyor, 1.13.41- 1.15.28 (içerideki tecavüz sahnesinin görüntüleriyle karşılıklı olarak) içeri girmeye çalışıyor, 1.15.44 çaresizlik içinde çöküyor. Bunlara ek olarak 21'nci dakikada başlayan ve her üç oyuncunun balkonda bir arada oldukları sahne Le Mano Che Nutre La Morte / Ölümün Nefesinde de yeriliyor.

Her iki filmin jeneriklerinde de Ayhan Işık’ın ve Erol Tas'in adlari geçmiyor! Hatta Italyanlar, Türk oyunculara takma adlar vermeye bile tenezzül etmemişler... Öte yandan Yılmaz Duru'nun sirketi Tugra Film yapimi olarak sunulan Ölümün Nefesi'nde prodüksiyon amiri olarak "Fuat Coskun", yönetmen ve senarist olarak ise Sergio Garrone degil de, Yılmaz Duru gözüküyor! Ama en azından burada görüntü yönetmeni olarak Emore Galeassi'nin adi ve başrollerdeki yabancı oyuncuların adları jenerikte geçiyor. Oyuncu kadrosunda yabancı adlara ve Ayhan Işık ile Erol Tas'a ek olarak bir de "Gülen Aygün" ve "Turgut Giray" adları yeriliyor. İlginçtir ki Ölümün Nefesinde, İtalyan orijinalinde yer almayan iki yabancı isim, "Eva Curtis" ve "John Collins", oyuncu adları arasında geçiyor... Isin içinden çıkabilirseniz çekin... Düşük bütçeli sinema, araştırılması en heyecan verici ama en zor sinema alarmdır. Çünkü bu konuda hazır yazılı kaynak pek yoktur, genellikle sıfırdan başlamak zorundasınızdır. Hele konunun üzerinden yıllar geçmişse ilgili kişilerin kimisi çoktan ölmüştür, hayatta olanların ise bellegi güvenilmeyecek kadar zayıflamıştır. Hatta bazen gerçeklerin çarpıtılıp çarpıtılmadığımdan ya da gizlenip gizlenmediğinden dahi emin olamazsınız. Bazı kişilerin bazı sırlarla birlikte gömüldüğü ya da gömüleceği hissine kapılırsınız. Bu vakada anahtar kişi olarak gözüken Şakir Sözen' in hayatta olup olmadigini kesin olarak saptamak dahi ne yazik ki henüz mümkün olamadı. Bundan 25yil, yani çeyrek yüzyıl önce bir grup yabanci sinemacının Türk meslektaşlarını neden ortada bıraktıkları ve daha da önemlisi çekilen filmleri nasil olup ta onlardan habersiz gösterime soktuklari belki hiçbir zaman tam olarak öğrenilemeyecek... 



FİLMİ İZLE




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder