Powered By Blogger

8 Mart 2020 Pazar

VAZGEÇ GÖNLÜM (1981)


Yönetmen: Osman F. Seden
Senaryo: Bülent Oran
Görüntü Yönetmeni: Edoğan Engin, Hüseyin Özşahin
Yapım: Gülşah Film/Selim Soydan

Oyuncular: Orhan Gencebay (Orhan), Canan Perver (Pınar), Yalçın Gülhan (Hakan), Şemsi İnkaya, Tevhit Bilge, Abdurrahman Palay, Seyfettin Karadayı, Coşkun Göğen, Yavuz Karakaş (çete reisi), Hüseyin Kutman, Tevhid Bilge, Coşkun Göğen, İbrahim Uğurlu, Semra Uçar, Hüseyin Kâşif, Hakkım Kıvanç

Konu: Bir araba tamirhanesi olan Orhan (Orhan Gencebay), kendi yağıyla kavrulan ve hiçbir zaman şikayet etmeyen mazbut biridir. Kardeşi Hakan'ın (Yalçın Gülhan) gözü ise aksine parada ve lükstedir. Başı sürekli belaya girer ve onu her zaman ağabeyi Orhan kurtarır. Bir zaman sonra kardeşi artık düzeldiğini, ağabeyine olan minnet borcunu çalışıp ödemek istediğini, bunun için de bir kamyon almak istediğini söyler. Orhan, tereddüt eder ama kardeşini kıramaz. istediği kamyonu alarak yüklü bir borcun altına girer. Ancak kardeşi ona son bir oyun oynar ve kamyon ile birlikte içindeki malları yok pahasına satarak yurt dışına kaçar. Orhan zor durumda kalır. 

Kamyonun borcu tamamiyle üstüne kalır. Bir müddet sonra kardeşi Hakan çıkagelir. Orhan önce onu kovar sonra dayanamaz ve yine affeder. Bu arada bir turizm şirketinde çalışan Pınar'a (Canan Perver) da aşıktır. Ancak kıza açılamamaktadır İş için gideceği Anadolu'dan döndükten sonra Pınar'a ev-lenme teklif etmeye karar verir. Tamirhaneyi kardeşine emanet eder ve gider. Hakan, işine hiç önem vermez, Pınar'a asılarak onu elde etmeye çalışır. Sonunda Pınar hamile kalır, evlenmeye karar verirler. Ancak bu Hakan'ın pek de umurunda değildir. Tekrar kirli işlere döner. Orhan düğünde, Hakan'ı bu kirli işlerden kurtarmaya uğraşır. Ama onu artık geri getiremez. Çaresiz kalan Pınar, kendini bir araba altına atarak intihara kalkışır.

Orhan, onu hastaneye kaldırdığında, sevdiği kızın kardeşinden hamile olduğunu öğrenir. çocuğun babasız doğmaması için Pınar'la göstermelik olarak evlenir. Yıllar sonra, Avrupa'dan uçakla Hakan'a ait ait olduğu söylenen yüzü parçalanmış bir ceset gönderilir. Kardeşinin ölümüyle Orhan'ın dünyası bir kez daha yıkılır. Daha sonra Orhan, Pınar’ın bir başkasıyla daha mutlu bir yuva kurabilmesi için ondan ayırmaya karar verir. O gece kapı çalınır, Hakan çıkagelir. Yaralıdır, üstelik çete reisi (Yavuz Karakaş) ve adamları tarafından takip edilmektedir. 'Orhan kardeşini içeri alır. Onun elbiselerini giyerek dışarı çıkar. Çetenin adamları, Orhan'ı Hakan zannederek öldürürler.

ÜMMÜYE (1981)


“Sevdiğim Sensin” 

Senaryo ve Yönetmen: Oğuz Gözen
Görüntü Yönetmeni: Mükremin Şumlu
Yapım: Mete Film/Necdet Erdur

Oyuncular: Engin Çağlar, Ümmiye, Mustafa Dik, Nubar Terziyan, Türkân Akay, Cevdet Arıkan, Yılmaz Kurt, Birtanem

Konu: Kör bir kızla, geçirdiği bir kaza sonucu ömür boyu yüzündeki yara iziyle yaşamak zorunda kalan bir gencin aşk öyküsü.

ÜÇ KARDEŞTİLER … (1981)



Yönetmen: Oksal Pekmezoğlu
Senaryo: Recep Filiz
Foto Direktörü: Erhan Canan
Yapım: Oksal Film/Oksal Pekmezoğlu

Prodüksiyon Müdürleri: Asker Suha, İbrahim Kul, Müzikler: Cavit Deringöl, Ercüment Yaltır, Oren Stüdyolarında renklendirilmiştir

Oyuncular: Ünsal Emre, Aytekin Akkaya, Seda Sayan, Tülay Erçetin, Hasan Ferman, Gülay Gülen, Nurhan Nur, Orhan Alkan, Gülcan Gül, Nurhan Nur, Recep Filiz, Samuray, Ali Kilci, Yılmaz Kurt, Tevfik Şen, Misafir: Necla Fide

Konu: "Taşı toprağı altındır" deyip anneleriyle birlikte İstanbul'a gelen üç taşralı kardeşin büyük şehir öyküsü.


ÜÇ KAĞITÇI (1981)


Senaryo ve Yönetmen: Natuk Baytan
Kameraman: Rafet Şiriner
Yapım: Cumhur Film/Yahya Kılıç

Reji Asistanı: Ali Kıvıcık, Nilgün Seren, Kamera Asistanı: Soner Saygılı, Set: Cengiz Öktem, Abdullah Monay, Mehmet İnal, Hüseyin Kivi, Işık: İsmet Yurtçu, Prodüksiyon Müdürü: Ekrem Gökkaya, (Yeni Lâle Stüdyosunda hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Kemal Sunal, Ülkü Özen, Ali Şen, Turgut Özatay, Reha Yurdakul, Necdet Kökeş, Nizam Ergüden, Yadigar Ejder, Hakkı Kıvanç, Celal Donat, Renan Fosforoğlu, Süheyl Eğriboz, Kudret Karadağ,

Konu: Rıfkı Almanya'da işçi olarak çalışır. Babasının ölmesi üzerine malları satmak için köyüne döner. Bazı olaylar sonunda köyde ona herkes "ermiş" gözüyle bakar. Rıfkı'da bunu benimser. Sakatları iyileştirir. Bazı kimseler Rıfkı'dan yararlanmak için belediye başkanı olmasını isterler. Rıfkı seçimleri kazanır ama başkan olamaz. Çünkü nasıl bir üç kağıtçı olduğu ortaya çıkmıştır.

UNUTULMAYANLAR (1981)


Yönetmen : Remzi A. Jöntürk
Senaryo Ali Fuat Kalkan
Foto Direktörü : Orhan Kapkı
Yapım: Kalkavan Film/Deniz Kalkavan

Müzik: Ersen, Eser: Mehmet Samsa, Laboratuar: Sabahattin Hoşses, Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Montaj, Senkron ve Negatif Montaj: Sedat Karadeniz, Sesleri Alan : Erkan Esenboğa, Prodüksiyon Amiri: Sabri A. Kaya, Prodüksiyon: Yılmaz Eşsiz, Yönetmen Asistanı: Arif Erkuş, Kamera Asistanı: Recep Kapkı, (Lale Stüdyo ve laboratuarlarında hazırlanmış ve seslendirilmiştir)

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Fikret Hakan, Ekrem Bora, İzzet Günay, Selma Güneri, Eşref Kolçak, Orhan Günşiray, Nejat Özbek , Ülkü Özen, Levent Çakır, Selçuk Uluergüven, Şeref Çokşeker, Nejat Gürçren, Osman Ateş, Mehmet Karakaya, Yadigâr Ejder, Çetin Başaran, Mehmet Uğuır, Ferhat Ünal, Yılmaz Kurt, İbrahim Kurt, Kudret Karadağ, Cevdet Balıkçı,

Konu: Ayrı ayrı özlemleri olan yedi uzun yol şoförü, bir oyun sonucunda kirli bir işe girişirler. İstemeyerek büyük çapta bir silah kaçakçılığının kurbanı olan bu yedi şoförün peşine polis düşer. İstanbul'dan Beyrut'a kadar uzanan bu macera içinde kaçaklar kendilerini bu yola iten şefi bulurlar. Ve intikamlarını alıp İstanbul'a dönerlerken sınırdaki mayın tarlasında tek tek can verirler.

► Remzi A. Jöntürk'ün oldukça geniş kadroya, çok iddialı bir filmde toplaması bir hayli zorlayıcı olmuş. Filmin çıkış noktası son derece başarılı. Ancak filmin finaline doğru hikaye ve Oyuncular yavaş yavaş dağılıyor. (Hayri Caner, Kelebek, 17 Şubat 1982) “Agâh Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü” 2. Cilt ”

► Cüneyt Arkın, Fikret Hakan, Ekrem Bora, İzzet Günay, Eşref Kolçak, Orhan Günşıray ve Selma Güneri. Hepsi de Zor koşullar altında yetişmiş, her birinin Türk sinemasının belli dönemlerine damgala-rını vurmuş Oyuncular. Ama gelin görün ki, böyle saçma sapan bir senaryoda, Yeşilçam'ın harika beyinli bir yönetmeninin kurbanı olmuşlar. (Agah Özgüç, Yıldız, S.: 195, 16 Şubat 1982)

TÖVBE (1981)


Senaryo ve Yönetmen: Orhan Aksoy
Eser: Aydemir Akbaş
Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz
Kamera: Serdar Servidal
Yapım: Mine Film/Kadri yurdatap

Yönetmen Asistanları: Semih Servidal, Nilgün Seren, Işık Ekibi: Ömer Ekmekçi, Bülent Eryılmaz, Ali Yalman, Set Ekibi: Cengiz Öktem, Ali Rıza Durda, Abdullah Menay, Prodüksiyon Müdürü: Reha Yurdakul, Prodüksiyon Asistanı: Recai Pekmezoğlu,

Oyuncular: İbrahim Tatlıses, Oya Aydoğan, Muharrem Gürses, Şehnaz Vreskala, Şükriye Atav, Reha Yurdakul, Asuman Arsan, Erol Şen, Oktar Durukan, Nermin Özses, Sabahat Işık, Hikmet Denizci, Nermin Denizci, Yusuf Çetin, Seyfettin Karadayı, Hakkı Kıvanç

Konu: Mehmet doktor olmak için okumaktadır. Mahalleye taşınan Zeynep'e aşık olur. Fakat Mehmet'in amcasının da de kızda gözü vardır. Kız bu zengin ancak yaşlı adamla evlenir. Mehmet çok üzülür. Bir başka amca Zeynep'e dil uzatınca, Mehmet onu öldürür. 12 sene sonra hapisten çıktığında Zeynep'i bir randevu evinde bulur.

TOPRAĞIN TERİ (1981)


Yönetmen : Natuk Baytan
Senaryo: Mehmet Soyarslan, Bülent Oran
Görüntü Yönetmeni: Kaya Ererez
Müzik: Mehmet Soyarslan
Yapım: Özen Film/Mehmet Soyarslan,
Haluk Ünsal

Oyuncular: Fikret Hakan, Güngör Bayrak, Bulut Aras, Erol Taş, Nubar Terziyan, Esra Bora, Atilla Ergün, Mehmet Tabak, Levent Soyarslan

Konu: Mühendis Hasan karısı ve çocuğu ile Amerika'dan köyüne döner. Köye bir süt fabrikası kuracak, köylülerin ürününü değerlendirecektir. Köylüden para toplar. Fakat bu girişime kızan paraları çaldırmak ister. Herkes çalındığını sanmıştır ama Hasan'ın kardeşi paraları kurtarıp saklamıştır. Köylüleri kışkırtıp Hasan'a saldırtır. Karısına tecavüz edilir. Ağa'nın oğlu ise, Hasan'ın karısına (Güngör Bayrak) zorla tecavüz eder. Kemal, ağabeyini kurtarırken yavuklusu Gül (Esra Bora) ile birlikte öldürülür. Köylülerin ayaklandığı sıra Hasan, kardeşinin sakladığı paraların yerini bulur.

ÖDÜL:

* Sinema yazarlarının Ankara Sanatevi adına yaptıkları değerlendirmede (1982), 
► Kaya Ererez, "en iyi görüntü yönetmeni".

* Türk sinemasının son yıllarda dışarı açılması, filmlerimizin satılması, ticari dağıtım zincirleri içinde gösterilmesi ve büyük seyirci toplaması, herkesin İlgisini çekti (galiba devletimiz dışında). Bu ilgiden yararlanmak için, şimdiye dek yalnızca film getirtmekle uğraşan bir büyük sirkelin. Özen Film'in ilk kez olarak yerli yapıma yönelmesi, sevinilecek bir davranış. Üretmekten, yaratmaktan daha güzel daha olumlu ne olabilir?

Özen Filmin sahibi aileden sinemacı Mehmet Soyarslan, bu ilk filmi için klâsik deyimle, "Hiç bir fedakârlıktan kaçınmamış..." Filmin büyük bir bütçesi var. (22 milyondan söz ediliyor: Bir Türk filmi için büyük bir para). Çekimi 2,5 ay sürmüş, teknik işlemleri olabildiğince iyi biçimde yapılmış. Filmin teknik açıdan sinemamız için de önemli bir aşama olduğu söylenebilir, bazı laboratuar (yıkama ve basma) hatalarından da tümüyle arındırabilseydi... Ne var ki Soyarslan, asıl büyük "fedakârlığı" yapamamış, yani filmin konusunu ve senaryosunu kendi oluşturmak yerine iyi bir yazara veya yazarlar grubuna ısmarlasaydı, hikâye üstünde, kişilikler üstünde daha İyi bir düşünmek fırsatı olsaydı, kuşkusuz film kendine harcanan parayı gerçekten hak ederdi.

Ne anlatıyor "Toprağın Teri?.." Amerika'da okumuş, "mühendis olmuş" bir genç adamın, Hasan'ın köyüne dönerek hemşerilerini içinde bulundukları yoksulluktan, Ağa sömürüsünden kurtarmak üzere bir bir süt ve süt ürünleri fabrikası kurmaya girişmesini anlatıyor. Köye genç, güzel karısı ve oğluyla birlikle gelen Hasan, kardeşi Kemal'le birleşerek köylüleri para toplayıp fabrikayı kurmak için inandırıyor. Görmüş, geçirmiş Salih Ağa, bu isteğe karşı çıkmazmış, gibi davranıyor, kendisi de yardım bile ediyor. Ama ağanın planlan vardır: Parayı, muhtar tarafından bankaya götürürken baskınla ele geçiriyor ve başlık parası peşinde olan Kemal'in suçlanmasına yardımcı oluyor. Köylüler ağadan değil ama. Hasan - Kemal kardeşlerden sırt çeviriyorlar.

Bu arada, zaten baştan beri "dekolte" giysileri içinde köy geleneklerine meydan okumakta olan Hasan'ın karısı Alev, zor dakikalar geçiriyor. Salih Ağa, Alevi kaçırtıyor. Kemal'i öldürtüyor. Hasan ise düşürüldüğü tuzaktan kurtularak Ağa'ya savaşımını sürdürüyor, sonunda onu yakalıyor. Ama nerde olduğunu yalnız Kemal'in bildiği paralar, ortada yoktur.,.

"Toprağın Teri", yıllardır en basit serüven romanlarından İtalyan Western'lerine artık en bilinen macera trüklerini, motiflerini yeniden bir araya getiriyor. İyiler iyi, kötüler tümden kötü bu filmde... Ama iyilerin de kötülerin de ortak bir özelliği var.

Yaşamıyorlar, kanlı - canlı değiller. Nasıl olsunlar ki: senaryoda onlara işlevsel, beylik konuşmaların dışında en küçük bir karakter boyutu verilmemiş. Hasan, söz gelimi, niye Amerikalardan köyüne gelir, başını belaya sokar, bunca uğraşır? Bu "İdeal" niye onun için bu denli önemlidir? Bu bilinmez, anlaşıl-maz. Alev niye bu ırak Anadolu köyünde açık saçık dolaşır, "bikini" ile göle girer? Az - biraz "teşhİrcİ" midir? Sonra gerilimi uzatmak için düşülen mantık hataları, karışık bir entrika boyunca anlaşılmayan, kavranamayan gelişimler; Niye Kemal paraları alıp kaçar da köylülere veya jandarmaya gidip gerçeği anlatmaz? Hep adı edilen polis, jandarma niye bir türlü ortada gözükmez? Köylüler niye öyle bilinçsiz bir yığın, adeta bir koyun sürüsü gibi bir o yana, bir bu yana gidip gelirler, her şeye hemen inanır, Hasan’ı ve Alev'i ölümcül bir sürü gibi Öldürmeye davranırlar? Ve asıl önemlisi, bunca kana, bunca zulme, şiddete ne gerek vardır? Sinemada şiddetin egemen olduğu bir dönem vardı, biraz azalmakla birlikte belki hala var. Ama bu işin çok daha iyisini yabancılar yaptılar, yapıyorlar, hem de, (Sam Peckinpah örneği) şiddete kendine özgü bir boyut, neredeyse bir "şiir katarak... "Toprağın Terindeki şiddetin "şiiri" nerede? Gerekçesi ne?

Yanılgı surdan doğuyor, sanıyorum: Son dönemde dışarıda ilgi gören filmlerimiz de. Doğu’da ve Güneyde, sömürünün, zor yaşam koşullarının egemen olduğu geri kalmış yörelerimizde çekildi. Bir "Sürü", bir "Hazal", bir "Kara Çarşaflı Gelin" benzer koşullan işliyorlardı. Ama benzer bir konuyu veya öyküyü almakla sorun çözümleniyor mu? "Sürü’deki büyük insancıl bildiri, yoğun sinemasal derinlik kolay yakalanabilir mİ? "Hazal"da yönetmenle senaryo yazarının, aşıkların sonda halk tarafından öl-dürüldüğü (ve bir bölüm sinemacımız için kuşkusuz son kerte "sinema" olan bölümü filme koymayı değil, koymamayı yeğlemeleri, bu şiddet sahnesini filmde kullanmamaları, Türkân Şoray / Tank Bulut çiftini öldürülmüş olarak göstermeleri anlamlı değil miydi? "Kara Çarşaflı Gelin"de tüm bir sömürü düzeninin, Ankara'da politikacıya dek uzanan kirli bağlar sergileniyordu. "Toprağın Teri"nde, ise yine klasik ve beylik "Ağa sömürüsü" işleniyor. Bunca yıl sonra artık bu inandırıcı olabilir mİ? 27 Mayıs eylemi Doğu'dan 55 ağayı toplayıp kaldırınca, sömürü durdu mu Türkiye'de, köylü rahata erdi mİ?

Evet, bir filme 22 milyon harcamak iyi, güzel, alkışlanacak bir davranış. Ama yeterli değil. Bu denli emek harcanan bir film için geniş, boyutlu, evrensel, insancıl bir tema veya temalar bulmak, bunları özenle düşünülmüş, hazırlanmış bir öykünün içine özenle yerleştirmek gerekiyor. Çağdaş bir sinema yapılmak isteniyorsa, dışarı satılmak isteniyorsa... Yoksa Türk usulü İtalyan westerni yapmak, belki yine satış şansı getirir, ama yankılar yapacak, kendinden söz ettirecek bir film oluşmasını sağlayamaz.

Özen Filmin "Toprağın Teri"ni içerdiği iyi niyet için alkışlayabiliriz ancak... Oyuncu kadrosundan ise özellikle Güngör Bayrak sivriliyor: "Düşman'daki oyununu unutamadığımız sanatçı, bu filmde de nüans, incelikli oyunuyla dikkati çekiyor. Sinemamızın bu olağanüstü kadından daha iyi yararlanmasını dilerim. Film yapımını sürdürecekse eğer, Mehmet Soyarslan'a da iki küçük öğüdümüz var. Gelecek sefere öyküsünü daha iyi düşünsün, hazırlasın... Ve bir de ailesinin çok cici iki bireyini evde bıraksın....”Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız

► Filmin ilk başladığı dakikalar, Güngör Bayrak'ın uzun soluklu koşusunu, Natuk Baytan'ın bu sahnedeki nefis anlatımını görünce bayağı zevklendik. Ama filmin giderek Ringo ve korku filmlerinin kalıpla-rına dönüştüğünü de üzülerek izledik...Bu imkana, bu paraya yazık. olmuş. Böyle bir konudan, parasal olanaklara dayalı ne kadar bir "üstün yapım" çıksa da sonuç "Toprağın Teri"ndeki gibi yanlış, boşa harcanmış çaba olarak kalır. (Agah Özgüç, Yıldız, S.: 193, Şubat 1982)

TAKİP (1981)


Yönetmen: Remzi A. Jöntürk
Senaryo: Mehmet Aydın
Foto Direktörü: Çetin Tunca
Yapım: Gökçen Film/Oğuz Çetiner

Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Renk uzmanı: Sabahattin Hoşses, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Montaj, Senkron ve Negatif Montaj: Sedat Karadeniz, Mustafa Kul,
Yeni Lale Stüdyo ve laboratuarlarında hazırlanmış ver seslendirilmiştir

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Oya Aydoğan, Fikret Hakan, Eşref Kolçak, Hayati Hamzaoğlu, Kadir Savun, Yılmaz Köksal, Ülkü Özen, Kadir Savun, Atilla Ergün, Kâzım Kartal, Çocuk Yıldız: Barış Aydın

Konu: Karlı yollarda devrilen hapishane aracından iki idam mahkumu Hasan'la (Cüneyt Arkın), Kör Mustafa (Hayati Hamzaoğlu) kaçarlar. Aile içinde ve çalışma yaşamında kendini bir türlü kanıtlayamamış olan emekli komiser Hüseyin (Fikret Hakan), peşine düştüğü iki azılı caniyi yakalar. Karın yolları kapatması nedeniyle kaçaklar ve komiser bir dağ evine sığınırlar. Hasan, ev sahibi yaşlı adamın genç ve isterik karısı Oya (Oya Aydoğan) ile ilişki kurar. Bu ara iki mahkum evden kaçarlar. Yolda Kör Mustafa, Hasan'ı öldürmek ister. Gerçekte kaldıkları evin sahibi (Eşref Kolçak), karısıyla yatan Hasan'ı öldürüp cesedini getirmesi için Kör'e para ve silah vermiştir. Ne var ki Hasan'ın yerinde Kör'ün cesedi gelir. Ve karısının ihanetine dayanamayan adam intihar eder. Yıllar önce yanlışlıkla iki çocuğunu öldürüp katil olan Hasan'ın peşine düşen emekli komiser, çeşitli maceralardan sonra onu teslim alır. Ama artık, kanun adamıyla cani birbirlerine düşman değil, dostturlar ...

* Filmin en etkili ve de anahtar sahnesi Cüneyt Arkın'ın bir geriye dönüşle anımsadığı çocuklarını öldürdüğü bölüm. Bu vurucu sahneden yola çıkılıp geliştirilseydi, amacına varılmış bir film ortaya çıkardı. Ne var ki saptırılmış, psikopat tiplemelerle psikopatlığın antolojisi olmuş Ya da "psikopatlığın komedisi. (Bkz.: Agah Özgüç Yıldız,s.:.201,30 Mart 1982)


ŞAKA YAPMA (1981)


Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden
Görüntü Yönetmeni: Muzaffer Turan,
Kurgu: Mevlut Koçak
Yapım: Özer Film /Nazmi Özer

Yardımcı Yönetmen: Nezih Tunar, Arif Erkuş, Görüntü Yönetmen yardımcısı: Saner Saygılı, Cem Esentepe, Teknik Ekip: Taci Ersan, İbrahim Önen, Ahmet Topal, Yapım Yönetmeni: Fikret Ertuğrul, Renk Uzmanı: Hikmet Kuyucu, Laboratuar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Mustafa Yıldız, Sesleri Alan: Erkan Esen-boğa, Negatif Montaj: Mustafa Kul, (Yeni Lâle Stüdyosunda hazırlanmıştır).

Oyuncular: Zeki Alasya, Metin Akpınar, Serpil Çakmaklı, Adile Naşit, Pembe Mutlu, Orhan Günşıray, Süleyman Turan, Neriman Köksal, Ali Şen, Sabiş Kara, Semra Uçar, Şefik Döğen, Hüseyin Kutman, Orhan Aydınbaş, Ali yalaz, Nubar Terziyan, Nezih Tuncay,

Konu: Oldukça zengin bir adam, at ara-bacısı bir gence son model arabayla çarpar. Adam genci hemen hastaneye götürür. Gencin kazadan dolayı bir rahatsızlığı yoktur ama,yapılan testlerde ölümcül bir hastalığa yakalandığı ve çok az bir ömrü olduğu ortaya çıkar. Bunu öğrenen fakir genç büyük bir şok yaşar. Onun bu durumundan yararlanmak isteyen bazı reklam şirketlerinin sahipleri para kazanmak için yardım kampanyası başlatırlar.

ŞABANCIK (1981)👌




Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Tanju Gürsu
Kameraman: Sertaç Karan
Yapım: Kuzey Film/Tanju Gürsu

Oyuncular: Ali Poyrazoğlu, Aydemir Akbaş, Adile Naşit, Bilge Zobu, Defne Yalnız, Hulusi Kentmen, Bülent Kayabaş, Ali Şen, Merih Fırat, Hulusi Kentmen, Hüseyin Kutman, Baykal Kent, Mete Sezer, Özcan Özgür, Nejat Gürçen, Sırrı Elitaş, Semra Erikman,

Konu: Bir genç köyünden kalkıp çalışmak için İstanbul'a gelir. Hamamda tellaklık yapar. Ara sırada şarkı söyler. Hamamdaki sesin güzelliği dikkat çeker ve ünlü bir şarkıcı olur

SU (1981)


Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Suphi Tekniker
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım: Uzman Film/Kadir Turgut, Ferit Turgut

Prodüksiyon Amiri: Cihat Karaman, Set Ekibi: İsmail Kündem, Ömer Babu, Erdal Şumer, Işık Ekibi: Salim Yaşar, A. Rıza, Yönetmen Asistanları: Ali Kıvırcık, Faruk Turgut, Renk Uzmanı: Kaya Ören, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Senkron: Turgut İnangiray, Ören Film Stüdyosunda renklendirilmiş, Yeni Film stüdyosunda seslendirilmiştir.

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Orhan Günşıray, Filiz Özten, Nejat Özbek, Hikmet Taşdemir, Aliye Rona, Talât Gözbak, Şenay, Tevfik Şen, Seyfettin Aydemir,

Konu: SU , Cüneyt Arkın’ın kariyerinin 1980’li yılların ilk yarısındaki çok özel bir dönemi olan çetin İnanç ortaklığında gerçekleştirdiği filmlerinin başlangıcıdır.1981 yapımı film 1983 ve 84 yıllarında tamamen oturmuş Arkın - İnanç stilinin hamurunun yoğruluşudur. Film hızlı bir şekilde başlar ve bu yüksek tansiyon film boyunca muhafaza edilir . Keban Barajı için sadece emeğini , terini değil kanını canının bir parçası kadınını ve oğlunu suya feda etmiş "deli" mühendis Murat ve aynı anadan olmayan üvey kardeşinin mücadelesidir. Aslında dünyanın var oluşundan bu yana süregelen iyi ve kötünün mücadelesi ... 

Baraj bölgesinde bir kumar cenneti yaratmak amacıyla tüneller açılması ve yol yapımı beraberinde dinamitleme çalışmalarını getirmiştir . Mühendis Murat "su dağlarda tek bir fidan tek bir can yoldaşım kalsa da " diyerek baş koyduğu yolda bu çalışmaların tehlikesini sezmiş ve tüm gücüyle halkı da kardeşini de uyarmaya çalışmaktadır. Suyun affetmeyeceğini hissetmektedir . Kayaları dinler suyun akışını izler gelecek felaketin kapıda olduğunu haykırır . Baraj bölgesinin jeolojik yapısı dinamitleme sonucunda oluşacak sarsıntıları karşılayamayacak zayıf bir toprak katmanına sahip olabilir ve bu da heyelana dolayısıyla barajın çökmesine yol açacaktır. Bir tek ampulün dahi boşa yanmaması gereken bu zamanda bir işe yaramayan reklam panolarınızı çalıştırmayın süslü salonlarda mücevherlerinizi sergilemek için memleketimizin bereket kaynağını tüketmeyin, Keban’ın yavrum canım oğlum seni seviyorum" Filmde bu şekilde toplumsal mesajlar içeren kült repliklerin bulunduğu bir bölüm vardır . Bu açıdan Arkın’ın "duygularıyla" oynayan bir aktör olmasının zirvedeki örneklerinden birisidir. 

Arkın bu konuşmaları yaptığı sahnelerde yalnızdır . Baş mühendisliğini yaptığı barajı oğlu gibi görmektedir. Her baba gibi oğlunun üzerine titrer çünkü her evlat gibi o da Türkiye’nin geleceğidir . Bu duyguyu samimiyetle ve ruhla izleyene hissettirmek sanatsal bir başarıdır . Aksiyon dozu diğer inanç Arkın filmlerine kıyasla daha makul ve sosyal mesajların verilişi açısından son derece başarılı olan su sürekli şekilde benzetildiği Köprü filmine sadece bu özellikleri ve Arkın’ın oyunculuğu (kendi başına oynadığı sahneler, aksiyon sahnelerindeki tartışılmaz başarısı ve köprüye bağlanma sahnesinde Yeşilçam kadar dünya sinemasında bile pek çok oyuncunun cesaret edemeyeceği bir tehlikeye atılması) ile çok daha ileride ve hoş bir alternatiftir, (www.cuneytarkin.com)

SEVİYORUM ALLAHIM (1981)



Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Recep Filiz
Foto Direktörü Mükremin Şumlu
Yapım: Osmanlı Film/Mehmet Karahafız, Hasan Çakır

Sesleri Çeken: Barış Ören, Söz ve Müzik Direktörü; Bayram Şenpınar, Ekip: Erdal Sümer, Kâmil Zaik, A. Rıza Duldağ, Salih Yolcu, Prodüksiyon Amiri: Cihat Karahan,
Ören Film Kaya Ören Stüdyosunda hazırlanmıştır

Oyuncular: Bayram Şenpınar, Nazan Saatçi, Levent Çakır, Kâzım Kartal, Gülten Ceylan, Pınar Çorumlu, Sami Hazinses, Gülten Ceylan,

Konu: Sevdiği kızla evlenebilmek için gurbete para kazanmaya giden, köyüne döndükten sonra ise onu ayırmaya çalışan kötü kişilerle mücadele eden bir gencin aşk öyküsü.


SEVDALIM (1981)


Senaryo ve Yönetmen: Oksal Pekmezoğlu
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım: Kale Film/Müfit İlkiz

Oyuncular: Selâhattin Alpay, Serpil Çakmaklı, Behiye Eraksoy, Hayati Hamzaoğlu, Hüseyin Peyda, Gülten Ceylan, İhsan Öztürk, Yasemin Yıldız

Konu: birbirlerine kavuşamayan iki sevgilinin hazin aşk hikayesi.

SENİ YAKACAKLAR (1981)


Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Tanju Gürsu
Foto Direktörü: Setaç Karan
Yapım: Kuzey Film/Tanju Gürsu, Seyfettin Özkasap

Asistan Rejisör: Engin Temizer, Set Teknisyenleri: Sonay Kanat, Taci Erşan, Ekrem Çınaroğlu, Işık Şefi: Aslan Yıldız, Kamera Asistanı: Ali Güvenci, Prodüksiyon Asistanı: Kadir Akgünlü, Seslendiren: Erkan Esenboğa, Montaj-Senkron: Mevlut Koçak, Prodüksiyon Amiri: Şerif Ablak, Laboratuvar: Sabahattin Hoşses, Selahattin Kaya, (Yeni Lâle Stüdyosu’nda hzırlanmıştır.)

Oyuncular: İbrahim Tatlıses, Perihan Savaş, Aydemir Akbaş, Erol Taş, Ünsal Emre, Hayati Hamzaoğlu, Hüsyin Peyda, Coşkun Göğen, Gülşen Gürsoy, İnci Sel, Lamia Yal, Sabahat Işık, Kudret Karadağ, Zeki Tüney, Tevfik Şen, Ata Saka,

Konu: Babaları arasındaki kan davasını sürdürmeye kararlı iki amcaoğlu birbirlerini öldürmeye hazırlanırken kaderin cilvesiyle aynı kıza aşık olurlar. Bu aralarındaki düşmanlığın daha da artmasına neden olur.

ÖNCE HAYALLER ÖLÜR (1981)






Senaryo ve Yönetmen: Cüneyt Arkın
Görüntü Yönetmeni: Orhan Kapkı
Yapım: 1. Ticaretim/Cüneyt Arkın

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Murat Arkın, Betül Arkın, Baykal Kent, serdar Bora, Eşref Kolçak, Zeki Sezer, Yüksel Gözen, Ata Saka, Tevfik Şen, Yılmaz Kurt

Konu: Namuslu bir ailenin, büyük bir kentte kötü insanlara yenik düşmesinin dramatik öyküsü.