Powered By Blogger

8 Mart 2020 Pazar

HERHANGİ BİR KADIN (1981)


Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Ahmet Soner
Görüntü Yönetmeni: Kaya Ererez
Yapım : Gülşah Film / Selim Soydan

Kamera Asistanı: Erdoğan Ererez, Müzik: Cahit Berkay, Reji Asistanları: Turgay Aksoy, Aliye Turagay, Sesleri Alan: Erkan Aktaş, Montaj: Nevzat Dişiaçık, Set Teknisyenleri: Bedri Uğur, İbrahim Uğurlu, Giray Alpan, Işık Ekibi: Mustafa Koçyiğit, Teoman Sayın, Yapım Sorumlusu: Selahattin Koca,
(Fono Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir).

Oyuncular: Hülya Koçyiğit: Tarık Akan, Cihan Ünal, İhsan Yüce, Yaman Okay, Ajlan Aktuğ,

Konu: Bir fabrika sahibi ile zengin bir kız arasında ilişki vardır. Evlenmeye hazırlanırlar. Kız ailesi ile olan anlaşmazlıklar sonucu tek başına bir ev tutar. Yeni taşındığı mahallede seyyar satıcılık yapan genç, kıza aşık olur. Kız da buna bir arkadaş gibi yakınlık gösterir ve genç kızın da kendisine aşık olduğunu zanneder. Genç adam bir fırsatını bulup kızı kaçırır. Fabrikatör adam bunların peşine düşer, bir ormanda yakalar. Kız seçimini zengin iş adamından yana kullanır.
* Sinemamızın beylik kalıpları içinde yeni bir şeyler söylemeye çalışan bir film gibi geldi bize.. Kalıplara daha ciddi ve güncel gözlemler getirmek isteyen bir birerimi var bu filmin... "Herhangi Bir Kadın" da, filmlerimizin ayrılmaz bir parçası haline gelmiş olan mantık ve ruh bilimi halaları yine var. Cemal'in bir apartmandan sırtına bir kadın vurup Çankırı köyüne dek nasıl geldiğinden (mantık hatası), iş adamı Osman Nuri Şahin'in, evini terk etmek üzere olan canı ciğeri biricik kızının tüm parasını, çek defterlerini vs'yi alması ve kızı bavullarıyla kapı önüne bırakmasına (psikolojik hata), kolay yutulur şeyler değil bunlar...

Ama, bu ayrıntıların üstünde durmadan öze ve temele yaklaşmak istiyorum. Filmin ilginçliği, klasik üçlü aşk öyküsünün kişilerini bu kez oldukça ilginç bir toplumsal / sınıfsal konum içinde yakalamış olması... Fonda Osman Nuri Şahin'le, onun HoIding'ine ait fabrikalardan bir bölümünün yaptığı şeyleri (incir, vs.) yapan Murat’ın fabrikasının savaşımı var. Piyasanın acımaz kurallarıyla, işlerini baltalayan bu küçük kuruluşu yok etme savaşımı veriyor Osman Nuri Şahin... Murat ise, dev şirkete karşı, işçilerini ürelimi daha çok arttırmak, "daha ucuza daha çabuk daha bol üretmek" yolunda şartlandırarak direnme yolunu seçiyor. Bu sloganların ve bu düşüncelerin, 24 Ocak kararlarının 12 Eylül'ün toplumsal / siyasal plandaki desteğiyle de pekiştirilen özünü bilinçli biçimde yansıttığı, filmin bunu aradığı istediği açık. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

HARMAN SONU (1981)


Senaryo ve Yönetmen: Yavuz Yalınkılıç
Kamera: Kenan Kurt
Yapım: Şahin Film / Mehmet Şahin

Reji Asistanı: Nilgün Seren, Kamera Asistanı: Cem Molvan, Set Ekibi: Kadir Kök, Selim Acar, Ar Direktör: Ahmet Sert, Işık: Erol Karaşıray, Şiirler: Yavuz Yalınkılıç, Beste: Nurtaç Düzgit, Şarkılar: Mehmet Şahin, Laboratuvar: Hikmet Kuyucu, Selahattin kaya, Ziya Uçkan, Mustafa Yıldız, Seslendirme Yönetmeni: Esen Günay, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Negatif Montaj: Mustafa Kul, Montaj Senkron: Turgut İnangiray,
(Yeni Lâle Stüdyosunda renklendirilmiş ve Yeni Stüdyoda seslendirilmiştir)

Oyuncular: Mehmet Şahin, Deniz Akbulut, Baki Tamer, Aliye Rona, Erol Taş, Tugay Toksöz, Birsen Pamuk, Hasan Yıldız, Ahmet Sert, Sırrı Elitaş, Yılmaz Kurt, Kadir Kök, Erdoğan Seren, Cengiz Durmaz,

Konu: İstanbul'da kazandığı başlık parasını soygunculara kaptırıp, çeşitli maceralardan sonra sevgilisine kavuşamayan bir gencin öyküsü.


HAMAYLİ BOYNUNDAYIM (1981)



Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Recep Filiz
Kamera: Mükremin Şumlu
Müzik Düzenleme: Hüsamettin Subaşı
Yapım: Mehmet Karahafız/Anıt Film

Oyuncular: Hüsamettin Subaşı, Nazan Saatçı, Kazım Kartal, Aliye Rona, Turgut Özatay, Sami Hazinses, Gülten Ceylan

HAMAYLİ: Boyna asılan yada ceket astarına tutturulan muskaların atasıdır. Eski bir adettir sağ omuzdan sol bel boşluğuna geçen çapraz cepli bir kuşakmış. Eski bir Türk destanında hamaylısını evde unutup savaş için yola koyulan ama unuttuğunu fark edip geri dönen ve evde karısına bir Çinliyi saldırırken yakalayan ve Çinliye hamaylı çeken Türk savaşçısını anlatır.

Hamayli Çekmek: Düşmanını hamayli’nin denk geldiği sağ omuzdan sol bel boşluğu arasından ikiye biçmek.


GÜNAH DEFTERİ (1981)


Senaryo ve Yönetmen : Osman F. Seden
Görüntü Yönetmeni: Muzaffer Turan
Yapım: Ödül Ticaret/ Abdurrahman Keskiner

Oyuncular : Gökhan Güney, Banu Alkan, Kadir Savun, Yılmaz Köksal, Neriman Köksal, Talat Gözbak, İsmail Hakkı Şen, İhsan Gedik, Kadir Savun, Hikmet Taşdemir,

Konu: Genç bir kadın üst üste gelen talihsizlikler sonunda Pınar geneleve düşer. Onu seven delikanlı kızı genelevden kurtarır ve onunla evlenir. Ve olaylar gelişerek devam eder.

HABABAM SINIFI GÜLE GÜLE (1981)

Yönetmen: Ertem Eğilmez
Senaryo : Yavuz Turgul
Görüntü Yönetmeni: Ertunç Şenkay
Yapım: Arzu Film/Nahit Ataman
.
Eser: Rıfat Ilgaz, Montaj Senkron: İsmail kalkan, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Set Amiri: Nizam Ergüden, Yapım Yönetmeni: Yılmaz Kanat, YUardımcı Yönetmen: Şahin Gök, (Yeni Lâle Stüdyosunda hazırlanmıştır )

Oyuncular: İlyas Salman, Adile Naşit, Ayşen Gruda, Mehmet Ali Erbil, Savaş Dinçel, Hüseyin Kutman, Özden Özgürdal, Şevket Altuğ, Yaprak Özdemiroğlu, Fulya Özcan, Cem Özer, Kemal Uzun, Yonca Evcimik, Sıtkı Akçatepe, Azra Partener, Gönül Tor, İlknur Yıldırım, Ali Kaya, Ali Sönmez, Aydın Ünver, Bahadır Güvenkan, ,Mehmer Eroğlu, Cafer Deniz, Engin Sezen, Ercan Çiçek, Ferhan Pakün, Mehmet Yiğit, Orhan Başaran, Özden Özgürdal, Sedat Vautaş, Şevki özer, Tayfun Abacı, Timur Acarkan, Tufan Yıldız, Melih Çardak, Nuri Durak,

Konu: Doğu Anadolu'dan gelmiş edebiyat öğretmeni (İlyas Salman) ile öğrencisi arasındaki arkadaşlık ilişkisi işleniyor. Öğretmen önce sınıfta alay konusu olursa da daha sonra, öğrenciler tarafından sevilir ve takdir edilir.

" Ertem Eğilmez'in filmlerine, bu arada "Hababam Sınıfı" dizisine her zaman belli bir sempati duya gelmişimdir. Bu filmlerin akıcı, becerikli anlatımları yanı sıra, bizim filmlerimizde olmayan bir özelliği, öyküyü 2-3 kişi üzerinde odaklaştırmaktan çok birçok kişinin kahraman olması, birçok karakterin birden ve koşut olarak işlenmesi, bana hep üzgün ve çekici gelmiştir, "Canım Kardeşim’den beri Eğilmezin komedilerinin tüm aileye seslenmesi, taşıdıkları insanı sevgisi ve sıcaklığı, "Hababam Sınıfı" dizisinin ayrıca bin bir sansür engeline karşın sinemalaştırılabilmesi başarısı da bunlara eklenebilir.

Eğilmez, "Hababam dizisi"ni kapatıyor, bu son filmle... Dizinin tüm özelliklerini taşıyan bir kapanış filmi... Kısa dokunuşlarla verilen birçok kişi genç oyunculardan alınan şaşırtıcı sonuç, tiplemedeki ustalık, belli bir düzeyin altına düşmeyen espriler,,. Ama bu başarılı yanların yanı sıra belli ucuzluklar, aceleye gelmiş belli sahneler: Sözgelimi öğrencisi Gamzenin aşk ilanı karşısında, 32 dişini göstererek sırıtan öğretmen İlyas Salman, sahnenin canına okuyor, vs... Salman'ın yanlış kullanılması, zaten filmin başlıca hatası… Kusurlarıyla, sevaplarıyla, sinemamızdaki bazı kalıpları kırmayı başaran Hababam Sınıfı" dizisine, bu son filmle biz de güle güle diyoruz...”Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

GIRGIRİYEDE ŞENLİK VAR (1981)


Yönetmen: Kartal Tibet
Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop
Müzik: Hurşit Yenigün
Yapım: Erler Film/Türker İnanoğlu

Yönetmen Yardımcısı: Muzaffer Hiçdurmaz, Kamera Asistanı: Hakan Gürtop, Fotoğraflar: Ersin Pertan, Senaryo: Sadık Şendil, Işık Şefi: Ergun Şimşek, Teknik Yönetmen: Sohban Koloğlu, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Montaj: Mevlüt Koçak, Negatif Montaj: Mustafa Kul, Renk Uzmanı: Hikmet Kuyucu, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Mustafa Yıldız, Prodüksiyon Amiri: Adnan İrkut, Erol Deniz,
(Yeni Lale Film Stüdyolarında hazırlanmıştır)

Oyuncular: Gülşen Bubikoğlu, Müjdat Gezen, Perran Kutman, Münir Özkul, Adile Naşit, Ayşen Gruda, Şener Şen, Şemsi İnkaya, Bilge Zobu, Yavuz Şeker, Nevzat Açıkgöz, Ahmet Kostarika, Yüksel Gözen, Azize Ökçü, Mahmut Elifi

KONU: Sulukule’de yaşam üç çiftin birden dünya evine girdiği büyük bir düğünle başlar...Güllüye (Gülşen Bubikoğlu), annesi Sabahat (Perran Kutman), dayısı Bekir (Şemsi İnkaya), Bayram (Müjdat Gezen), babası Emin (Münir Özkul), kız kardeşi Sevim (Ayşen Gruda) ve halası Zekiye (Adile Naşit)’ten oluşan iki ailede Güllüye Bayram’la, Sevim Bekir’le, Emin Sabahat’la evlenmiştir. Evsiz kaldıkları için Sabahat’ın kapısına dayanıp insafa gelsin diye yalvar yakar olurlar. Sabahat’ı kandırmanın tek yolu paradan geçer. O evinin kapılarını sonuna kadar açmaya hazırdır. Yeter ki, paradan haber versinler!... Ancak bu işsiz takımından beş kuruş çıkacağı yoktur. Bayram’ın ayı oynatmaya, Zekiye’nin bohçacılığa, Güllüye’nin çiçekçiliğe dönmeye hiç niyeti yoktur. Kafa kafaya verip sonunda çözümü bulurlar. Kadınlar üç-beş parça altınını satar, erkekler sağ-dan soldan borç-harç derken sazlı sözlü, hem pişirip, hem de çalıp oynayacakları kendi meyhanelerini, “Gırgıriye Saz Salonu”nu açarlar. Hapisten çıkıp gelen Zekiye’nin eski yavuklusu Duman Haydar da (Şener Şen) bu cümbüşe katılınca seyreyleyin gümbürtüyü!.. İşleri kötü bir meyhaneci, Güllü’yü şarkıcı olarak transfer etmek ister. Banker Dursun burada işe başlayan Güllü’ye göz koyar. Cebine esrar koyup yakalatarak Bayram engelini aşar. Emin ve Haydar oyunun farkına varır. Güllü, Dursun’u Haydar ve Zekiye’nin düğününe çağırıp itiraf ettirir. Garson kılığındaki polisler düzenbaz Dursun’a ve filme son noktayı koyarlar…

ÖDÜL:
► Ankara Sanatevi adına Sinema Yazarlarımızın düzenlediği “En İyi 5 Film seçiminde (1982) Müjdat Gezen ”En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu”

Katılan 5 Film: Gırgıriye, Gül Hasan, Gırgıriye’de Şenlik Var, Deliler Koğuşu,Bizim Sokak.

 ► Bülent Ersoy olayını alaya alan "Gırgıriye" filmini görememiştim. O filmin büyük ticari başarısı üstüne yapılan devamı sinemalarda ikinci haftasını dolduruyor. Film, Erler Filmin (Arzu Filmin bir zamanlar öncülüğünü yaptığı biçimde) birçok sevilen, popüler güldürü oyuncusunu bir araya topladığı kalabalık kadrolu komediler çığırını sürdürüyor. Sadık Şendi’in senaryosu, bu verimli ve esprili yazarımızın bir yorgunluk dönemi ürünü... Bilinen tipler, espriler, durumlar yineleniyor, bir kez daha... Gerçi Şendil, olayları, güncelliği izlediğini göstermiyor değil. Filmin olumsuz kahramanının Banker Dursun" kimliğin tanıması, bunun ilk akla gelen göstergesi... Ama yine de, bunca sevilen ismi bir araya getiren, bunca kozu olan bir filmde taze bir güldürü yaklaşımı, daha güncel, çağdaş espriler, güldürü denen sanatı/olayı şu veya bu biçimde bir yenileme çabası beklenmez mi?

"Gırgıriyede Şenlik Var'da böyle bir yenilik yok. Tüm oyuncular, sayısız filmden veya TV skecinden bildiğimiz kişiliklerini yineliyorlar, kendilerinden beklenen oyunu, mimikleri veya esprileri yapıp gidiyorlar. Bu kadarı halkın rağbetine yetiyorsa, sorun yok. Ama biz sinemadan ve önemli bir tür olan gül-dürüden başka şeyler beklemekte özgür, aradığımızı bulamayınca bu ve benzeri filmleri alkışlamamakta da mazuruz sanıyorum. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”


GIRGIRİYE (1981)


Yönetmen : Kartal Tibet
Senaryo : Sadık Şendil
Eser: Müjdat Gezen
Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop
 Müzik Hurşit Yenigün
Kurgu: Mevlüt Koçak
Yapım: Erler Film/Türker İnanoğlu

Sanat Yönetmeni: Sohban Koloğlu, Yapım Koordinatörü: Mehmet Öztopuz, Selahattin Koca, Kamera Asistanı: Hakan Gürtop, Negatif Kurgu: Mustafa Kul, Laboratuvar: Ziya Uçak, Selahattin kaya, Renk Düzenleme: Sabahattin Hoşsöz, Işık Şefi: Erün Şimşek, Ses Kayıt: Erkan Esenboğa,

Oyuncular: Müjdat Gezen (Bayram), Perran Kutman (Güllüye), Münir Özkul (Emin), Adile Naşit (Zekiye), Ayşen Gruda (Sevim), Şemsi İnkaya (Bekir), Haldun Dormen (Televizyoncu), Sümer Tilmaç (Güllünün patronu), Tevhid Bilge (Bayram Patron), Yavuz Şeker (Muharrem), Nevzat Açıkgöz (Komiser)

Konu: Sulukule’de yaşam... Bir yanda Güllüye (Gülşen Bubikoğlu), annesi Sabahat (Perran Kutman) ve dayısı Bekir (Şemsi İnkaya). Diğer yanda Bayram (Müjdat Gezen), babası Emin (Münir Özkul), kızkardeşi Sevim (Ayşen Gruda) ve halası (Adile Naşit). Güllüye Bayram’ın, Sevim de Bekir’in sevgilisidir, ama Emin ile Sabahat’ın ezeli düşmanlığı evlenmelerine engeldir. Aslında birbirlerine aşık olan Emin ve Sabahat yıllar önce tam evlenecekken, Emin’i başka kadınla görüp, inat için başka adamla evlenen Sabahat’a Emin’in kızması; giderek ortaya iki düşman aile çıkartmıştır. Sulukule’ye gelen müşterileri paylaşamaz, sürekli kavga ederler. Güllüye ve Bayram evlenmeye iyice kararlıdır. Ama ünlü gazinocu Sabri’nin Güllüye’yi assolist yapması bunun gerçekleşmesini önler. Karşılık alamasa da Sabri Güllüye’ye aşık olmuştur. Sulukule’de çekilen televizyon programında çok beğenilen Bayram’ı da rakip gazinocu sahneye çıkarır. Bayram para kazanıp Güllüye’den öc almak için, kadın kılığına girip şarkılar söyleyerek ünlü olur. Bu durumlara üzülen Bayram’ın halası ikisine de diğerinin ölümcül hasta olduğunu söyleyip buluşmalarını sağlar. Sabahat ve Emin de aynı oyunla barıştırılır. Sonunda Güllüye Bayram’la, Emin Sabahat’la, Bekir Sevim’le evlenir. Gazinocu Sabri’nin baskını ise onu ve adamlarını polisin tutuklaması ile sonuçlanır. Sulukule’ye müzik, şamata, şenlik ve mutluluk yeniden gelmiştir.

FERYADA GÜCÜM YOK (1981)


Yönetmen: Şerif Gören
Görüntü Yönetmeni: Erdoğan Engin
Yapım: Gülşah Film/Selim Soydan

Kamera Asistanı: Süha Kapkı, Yönetmen yardımcıları: Ahmet Soner, Turgay Aksoy, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşgör, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ses Teknisyenleri: Şeref Yılmaz, İbrahim Uğurlu, Turan Alak, Işık Teknisyenleri: Mustafa Koçyiğit, Bülent Eryılmaz, Prodüksiyon sorumlusu: Emrah Şimşit, Yapım Yönetmeni: Sabri Aslankara,
(Yeni lale film stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Orhan Gencebay (Orhan), Müjde Ar (Müge), Pembe Mutlu, Nuri Alço (Oğuz), Mete Sezer, Yavuz Ün, Mesut Sürmeli, Zeynep Erman, Seyfettin Karadayı, Mustafa Yavuz, Nihat Toksöz,

Konu: Feryada Gücüm Yok'ta, dev holdinglerden biriyle dev bir sanatçının arasındaki savaş anlatılmaktadır. . Oğuz (Nuri Alço), kara para aklayarak her geçen gün daha da zengin olmaktadır.

Yaptığı sürekli yatırımlar ona para ve iktidar olarak geri dönmektedir. İstediği her yeri ve her şeyi satın alma gücüne sahiptir. Orhan'la yolları bir arazi nedeniyle Selçuk'ta kesişir. Orhan turistik ilçeye huzurevi yaptıracağı araziyi bir mimarla görmeye ve tasarıyı biçimlendirmeye gelir. Dev holdingin göz koyduğu arazi arada bir savaş çıkmasına neden olur. Oğuz'un parlak teklifini kamunun iyiliği için kesin bir dille reddeden Gencebay'ın başına epey çorap örülecektir. Aslında Gencebay'ın ününe ün, servetine servet katacak bir tekliftir bu, ama kabul etmez.

Müge'nin Selçuk'a gelişiyse bir film çekimi nedeniyle olur. Bu sırada kısa geriye dönüşlerle onun acıklı hikayesini öğreniriz. İlçeyi terk etmesinin öncesinde yığınla erkek üzerinden geçmiştir genç, körpe Müge'nin. Esnafın daha önce ilaçlı çay içirip tecavüz ettiği, sonra da "orospu" diyerek taşlayıp kovduğu dikişçi Hatçe'dir aslında o. Kızının bu durumuna dayanamayan balıkçı Rıza kalpten gitmiştir. Rıza Selçuk'taki dost kaptanın abisidir.

Çok sevdiği Müge'ye evlenme teklif ettiği gece Orhan'ın üzerine bir cinayet suçu atılır. Yalancı şahitlerle Orhan suçlu konumuna düşer. Bu esnada omzundan vurulan Orhan kırsal bölgede bir ailenin yanına saklanır. Kaptan'ın Müge eşliğinde eve gelişiyle yaradaki kurşun çıkarılacak ve intikamını alacak kıvama gelecektir. (Vadullah Taş)

DÖRT KARDEŞE DÖRT GELİN (1981)



Yönetmen: Oksal Pekmezoğlu
Senaryo Oksal Pekmezoğlu, Mehmet Muhtar, Recep Filiz
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım: İlkin Film/Çetin Dağdelen

Oyuncular: Ahmet Hoşsöyler, Gönül Şenay, Deniz Akbulut, Funda Gürçen, Ünsal Emre, Aytekin Akkaya, Halit Akçatepe, Hayati Hamzaoğlu, Kazım Kartal, Yasemin Minare, Semra Erikman, Yılmaz Kurt, Çetin Başaran, Nejat Gürçen,

Konu: Önce babasının ve sonra oğullarının evlenme hikayesi.

DELİLER KOĞUŞU (1981)


Senaryo ve Yönetmen : İhsan Yüce
Görüntü Yönetmeni: Muzaffer Turan
Yapım: Kader Film/Alev Akakar

Set Ekibi: İsmail Kündem, Cengiz Aydın, Mecit Yoldaş, Işık Şefi: Rıdvan Varol, Yardımcı yönetmen-ler: Ali Kıvırcık, Muharrem Özabat, Kamera Asistanları: Sonay Saygılı, Ferhat Uzun, Prodüktör Amiri: Fikret Ertuğrul, Montaj: Turgut İnangiray, Negatif Montaj: Mustafa Kul, Senkron: Mevlut Koçak, Ses Müherndisi: Erkan Esenboğa, Renk uzmanı: Sabahattin Hoşses, Selahattin kaya, Yılmaz Cumali, Ziya Uçak,

Oyuncular: Adile Naşit, Altan Erbulak, Baykal Kent, İhsan Yüce, Mete İnselel, Müjdat Gezen, Münir Özkul, Nükhet Egeli, Suna Pekuysal, Mustafa Alabora, Ajlan Aktuğ, Nafi Çil,

Konu: Akıl hastanesinde bir araya gelenlerin hikayesi. Toplumda bazı uygunsuzlukların sergilendiği film bazı ailelerle çocuklarının arasındaki ilgisizliğin nelere mal olduğunu da anlatmak istiyor.

DELİ KAN (1981)


Yönetmen: Atıf Yılmaz
Eser: Zeyyat Selimoğlu
Senaryo: Onat Kutlar, Ayşe Şasa, Atıf Yılmaz
Görüntü Yönetmeni: Taner Öz
Müzik: Yeni Türkü, Selim Atakan
Yapım: Yeşilçam Film/Atıf Yılmaz,
Şeref Gür,Sadık Deveci

Oyuncular: Tarı Akan (Sefer), Müjde Ar (Zekiye), Kamil Sönmez, Ata Saka, Tevfik Şen, Ekrem Dümer

Konu: Karadenizli iki gencin öyküsünü anlatır. Mitari köyünün bir delikanlısı Sefer kendi köyünden Zekiye'ye tutulur. Sefer'in sevgisini kaba davranışlarla göstermesi Zekiye'yi rahatsız etmektedir. Zekiye'nin tek isteği tatlı söz, güler yüz ve kişiliğine saygı duyulmasıdır. Oysa ki; Sefer, kadına sahiplenmeci bakışı, Aşk” Zekiye'ye erkekçi davranışları doğal saymaktadır; dahası yaptığının farkında bile değildir. Ona zorla sahip olur sonra da evlenir. Ama Zekiye bu şekilde evlenmeyi onuruna yediremez, kaçıp İstanbul'a gider. Duruma anlam veremeyen Sefer günler sonra Zekiye'yi aramaya gider. Bir zaman sonra iki genç bir barda karşılaşırlar. Sefer önce kızar, sonra durumu kabullenerek kaybettiği sevgiyi yeniden yakalamaya çalışır. Yıllar önce kurulamayan insancıl sevgi oluşacaktır. Ne ki, içine düşülen bataklık, ahlaksız ilişkiler ağı, kirli ilişkilerle uğraşan patronlar mutluluğa olanak vermezler. İnsanların birbirlerinin kuyusunu kazdığı. gemisin yürütenin kaptan olduğu, güçlünün zayıfı yok ettiği kent ortamı taşradan gelen bir çok insana mutsuzluk ve çözülüş getirdiği gibi Sefer ile Zekiye'de mutluluk tanımaz. "Bir insanın sevgi ya da nefret dolu oluşu özgürlüğe değer verişi ya da baskılardan yana tavır koyuşu, içinde yaşadığı toplumun yapısı tarafından belirlenir. İşte o toplumsal yapı biyolojik kökenliler dışında, tüm tutkulardan sorumludur.? Sefer'in sevgisi de içinde yaşadığı toplumun ataerkil yapısından kaynaklanmaktadır. Sefer sevgiyi eksik ve tek yanlı algılamakta-dır. Ona göre gerçek ve önemli olan tek şey kendi kişiliği ve beklentileridir. Zekiye'nin bir insan olarak istekleri, düşünceleri dahası sevgisi önemsizdir. Böyle düşündüğü için de Zekiye'ye zorla sahip olması normaldir. Üstelik, onunla evlenmekle de içtenliğini kanıtlamıştır. Filmin sonuna doğru Sefer Zekiye'yi kaybedince yaptığı yanlışı anlar. Zekiye'nin içine düştüğü batağı bile kabullenir. Çeşitli nedenlerle oluşmuş insan onuru/ahlakı ile bağdaşmayan ortam sevginin önündeki kişisel engelleri aşan gençlere mutluluk hakkı tanımaz. Sonu ölümle bitse de film sevginin tek yanlı bir tutku ile değil, karşılıklı olarak bir koza gibi sabırla örülmesi gereken bir olgu olduğu mesajını" iletmektedir. “Soner Derse “Türk Sinemasında Aşk”

DAVARO 1981



Yönetmen: Kartal Tibet
Senaryo: Yavuz Turgul, İhsan Yüce,
Kartal Tibet
Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop Özgün Müzik: Cahit Berkay
Yapım: Başaran Film/Yalçın Başaran

Yardımcı Yönetmenler: Hasan Tulgar,
Turgay Aksoy, Kamera Asistanı: Hakan Gürtop, Seslendirme Yönetmeni: Orhan Aykanat, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Montaj-Senkron: Mevlut Koçak, Negatif Montaj: Sedat Demir, Set Elemanları: Bedri Uğur, Erdal Sümer, Nusret Yılmaz, Işık Şefi: İbrahim Sabuncu, Işık ekibi: Fazlı Sekizler, Selahattin Gitgel, Renk Uzmanı: Sebahattin Hoşsöz, Prodüksiyon Amiri: Erol Deniz, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Yılmaz Erman, Yapım Yönetmeni: Muzaffer Hiçdurmaz, (Yeni lale Film Renkli laboratuvarında hazırlanmıştır).

Oyuncular: Kemal Sunal, Pembe Mutlu, Şener Şen, Adile Naşit, Ayşen Gruda, İhsan Yüce, Sırı Elitaş, Osman Çağlar, Gülçin Feray, Osman Çağlar, Ahmet Açan, Nermin Özses, Semra Uçar, Gülderen Esmer, Yusuf Çetin, Yadigâr Dağdeviren, Çetin Başaran, Cevdet Balıkçı,

KONU: Memo (Kemal Sunal) başlık parası biriktirip, sevgilisi Cemo (Pembe Mutlu) ile evlenmek için Almanya'ya gider. Para kazanıp köyüne döner, fakat Cano'nun annesi Hamo bu evliliğe karşı çıkar. Memo'nun düğünden evvel babasının katilini öldürmesi gerekmektedir. Memo buna yanaşmaz. Tek bir çözüm vardır o da babasının katili Sülo (Şener Şen), ile anlaşmak. İki kan davalı vurulacaklar, Sülo yalandan ölecek....Ve film bu plan üzerine devam eder gider.


ÇİRKİNLER DE SEVER (1981)


Senaryo ve Yönetmen: Sinan Çetin
Kamera: Ertunç Şenkay
Yapım: Barış Prodüksiyon/Vural Pakel

Oyuncular: Müjde Ar, İlyas Salman, Tunga Uyar, Atilla Türköz, Fatih Özses

 Konu: Bir film ekibi çekim için, bir köye gelir. Filmciler, köylülerden Mazlum'a (İlyas Salman) ters düşer önceleri. Onlara yabancıdır. Çekim sıralarında bazı güçlükler çıkarır. Gerçekte Mazlum, saf ama temiz yürekli bir köylüdür, bu işlerden anlamaz. Sonraları ise giderek, filmin baş oyuncusu Müjde'ye (Müjde Ar) ilgi duymaya başlar. Evini filmcilere kira-ya verir, sonrada yaktırır. Mazlum karısı ve iki çocuğuyla birlikte ortalarda evsiz barksız kalır. Ekip köyü terk ettikten sonra Mazlum'da arkalarından soluğu İstan-bul'da alır. Müjdeyi şahane köşkünde bulan Mazlum, Tutkunu olduğu artistin yanında çalışmaya başlar. Onu gazinoya götürüp, çantasını taşır. Bu ara köşke gidip gelmekte olan Cüneyt adlı sevgiliyi Müjde'den kıskanır, bir takım huysuzluklar çıkarır. Müjde, sevgilisi Cüneyt tarafından terk edilince de geçirdiği bir bunalım sonucu, Mazlumla yatar.Mazlum mutludur, ama bir süre sonrada kendisini kapının dışında bulacaktır. Bir türlü ısınamayıp yabancı kaldığı koca kentte, bir gazete bayiinin önünde Müjde'yi kapak yapan dergilere baka baka çıldıracaktır.

Ödül:

Antalya 19. Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (1 - 9 Ekim 1982 )
► “En İyi Film”

Jüri Üyeleri: Bilgin Adalı, Rekin Teksoy, Füruzan, Cihat Çiftçili, Süreyya Duru, Sami Güner, Ekrem Çatay, Önder Ay-dınlı, Ayşe İçli, Erman Şener, Ahmet Gönen, Nazan Akgün.

Ankara Sanatevi adına sinema yazarlarının "en iyi beş yerli film" seçiminde "dördüncü"

►Müjde Ar'la İlyas Salman da "en başarılı oyuncu" seçildiler (1982).

► Sinan Çetin'in İlk filmi olan orta uzunluktaki "Halı Türküsü"nü hiç sevmemiş-tim. Çetin, sinema yapmadaki kararlılığını kanıtladı, o günden beri... İlk uzun filmi "Sabah" sansürde takılıp kaldı. Türk sinemasında film yapmanın, hele bir ilk film yapmanın ne belalı bir iş olduğunu anlıyordu Çetin... Sahi, biz sinema yapmayı, sinemaya atılmayı düşünen ve uygulayan gencecik insanlara niye böylesine inanılmaz zorluklar çıkarır, önle engel koruz? Ulu sal bir özelliğimiz midir bu bizim?

Çetin, bir yandan bu filmi ek çekimlerle kurtarmaya, seyirci önüne getirmeye savaşırken, diğer yandan da yeni bir film çekti (ismi önce "Artİz", şimdi de. "Çirkinler de Sever" olan bu film), ardından şimdi seslendirmesiyle uğraştığı bir üçüncüsü... Anlaşılan Sinan Çetin ne olursa olsun sinemada kalacak, her türlü güçlüğe katlanarak sinema yapacak. Bize de hoş geldin demesi düşer kuşkusuz...

Çetin'in sevmediği, kabullenmediği adıyla "Çirkinler de Sever", Batı sinemasının da çokça kullandığı bir motifi İşliyor: Her açıdan birbirinin zıddı olan iki insan arasında oluşan bir ilişki. Hawks'ın "Ateş Topu"nda bir fahişeyle bir bilim adamı, Leo Mac Carey'İn "Kovboy ve Hanımefendisin de ismi geçenler, Laurence Olİvier'in “Uyuyan Prens" inde bir prensle bir revü kızı birbirlerine aşık olurlardı. Zıtlıkların çekiciliği mi desek, Amerikan sinemasının toplumsal konum ve sınıf farklarının aşılmaz olmadığı merakla bekleyeceğiz. konusundaki iyimser (ve belki de bilinçli) ısrarı mı? Bu tür bir konu, toplumsal çelişkiler ülkesi Türkiye için de kuşkusuz son derece geçerlidir: Türk filmlerinin zengin kız yoksul erkek (veya tersi) klasik entrikasını unutmasın...

Sinema, şarkı, sahne yıldızlarının, geniş bir renkli basım ve ondan daha az renkli olmayan (ve gerçek renge de yakında kavuşacağa benzeyen) TV aracılığıyla köy kahvelerinin bile "haremi ismeti"ne girdiği günümüz Türkiye'sinde, üstelik "Toplumcu film çekeceğim" diyenin kamerasını sırtlanıp, "geri kalmış köy" peşine düştüğü günümüz Türkiye'sinde Sinan Çetin, çok ilginç, giderek gerekli bir konu yakalamış. Her şeyleriyle, özel hayatlarının da, vücutlarının da en gizli köşeleriyle "toplumun malı" oluveren, köylü/kentli demeden herkesin yanı başında yer alıveren Müjde Ar'lara küm bilir ne aşklar, ne tutkular beslenmekte, ne düşler adanmakta... Mazlum'un tutkusu da üstelik filmde açıkça (ve dürüstçe) belirdiği gibi öncelikle tensel (cinsel) bir tutku. Doyurulduğu anda aşka da dönüşü verebilecek... Ama toplumsal farklılıklar, cinselliğin duvarlarım bir an için de olsa yıkmaya izin verse bile, bunun daha sağlam bir İlişkiye (aşka, evliliğe) dönüşmesine olanak tanımıyor...

Sinan Çetin, anlatımında bazı acemilikler taşıyor halâ...Bazı sahnelerin ne anlattığı amacı, [onu belirmiyor: Söz gelimi, sinema kapısında Mazlum'un kafasına bir yumruk yediği sahne veya Müjde'nin evinin kapısında ilk kez Mazlum'a gözüktüğü sahne gibi... Baştaki film çekimi ve Mazlum'un bunlara müdahalesi bölümlerini de, bir güldürü filmi sınırları içinde bile ciddiye alma olanağı yok:

Kameranın her seferinde oyunculardan nerdeyse bir kilometre uzakta olduğu böyle bir teknikle film değil, olsa olsa Brigitte Bardot'un veya Jackie Kennedy’nin çıplak güneşlenirken gizli resimleri çekilebilir... Filmin genel temposunda da düşüklükler, oturmamışlıklar var...

Ama bunlara karşın Çetin, temelde hem filmi "çözümlüyor", inandırıcı kılıyor, hem de kişiliğini gösteriyor, Çetin'in ilginç bir özelliği, sessizliklerin, suskunlukların önemini, işlevini bilmesi, bunları kullanması... Müjde'nin Cüneyt'le telefon konuşmasından bağlayarak Mazlum'la sevişmesinin sonuna dek olan bölüm (filmin en zor ve de en başarılı bölümü), buna örnek... Önem verdiği bazı bölümleri, çok uğraşılmış, özenilmiş bir kurguyla vermedeki başarısı da kayda değer: Mazlum'un ilk kez Müjde'ye at üstünde rastladığı sahne, Müjde'yi düşlediği sahneler, vs... Ayrıca, genelde Çetin, filmine, sinemadan köylü - kentli ilişkilerine, "rejisör" davranışlarından "star" oyuncu - şarkıcıların toplumumuzdaki etkilerine dek birçok şeyi ustaca taşlıyor, eleştiriyor... Hele finalde Mazlum'un tüm Öfkesini, Müjde'Ieri, Ajda'ları, Bülent'leri ve daha kimleri kimleri hak ettiklerinin de ötesinde bir yerlere getiren, toplumla böylesine içli dışlı kılan yayın organlarına yöneltmesi, bir gazete bayiine saldırması filmin tüm bildirisini vurgulayan, somutlayan unutulmaz bir sahne Çetin'in İlyas Salman'dan da ilk kez gerçek, ciddi, dramatik bir oyuncu olarak yararlanmayı başardığını eklemeli...

"Çirkinler'de Sever", bazı eksiklikleri yanında bize yeni ve kişi-selliği olan bir yönetmeni haberliyor. Sinan Çetin'İn bundan böyle yapıtlarını da “Atilla Dorsay,” 12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

BİZİM SOKAK (1981)


Senaryo ve Yönetmen:İhsan Yüce
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım: Tanıt Film/Yalçın Özden

Laboratuvar: Yeni lale Stüdyosu, Kurgu: Turgut İnangiray, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Prodüksiyon Amiri: Semih Selvidal, Yavuz Özden, Işık: Rıdvan Varol, Kamera Asistanı: Ali Nuri Utku, Reji Asis-tanları: Atila Ortanoğlu, Muharrem Özabat,

Oyuncular: Müjdat Gezen, Münir Özkul, Adile Naşit, Kamil Sönmez, Filiz Ersüer, İhsan Yüce, Kadir Savun, Sümer Tilmaç, Neco, Ehad Alinçe, Sırrı Elitaş , Yusuf Çetin,

Konu: Bir meyhaneci kızı ile ona aşık gencin aşk mücadelesi.