Powered By Blogger

2 Ekim 2015 Cuma

SAMANYOLU (1959)

Senaryo ve Yönetmen Nevzat Pesen (Kerime Nadir'in aynı isimli romanından)
Kameraman Manasi Filmeridis
Müzik Rauf Tözüm
Yapım Pesen Film / Nevzat Pesen


1959 yılının ilk yazında Neriman Köksal, Kerime Nadir’e telefon eder, Pesen Film adına bir ricası vardır: yapımcı, yönetmen Nevzat Pesen 'Samanyolu’nu beyaz perdeye aktarmak istemektedir. Buluşulur; o gün ‘görkemli güzelliği içindeki Neriman Köksal, Nevzat Pesen ve yönetmen Orhan Elmas, romancıya önerilerini söylerler. Kerime Nadir senaryoyu yazmaya başlar. Başrollerde Belgin Doruk (Zülal) ve Göksel Arsoy (Nejat) oynayacak-lardır.

Devrin en önemli oyuncularından ve filmlerde ayrılmaz çift olan bu iki isim dışında diğer rol alan oyuncular ise; Kenan Pars (Namık), Şaziye Moral (Zülal’in annesi), Esen Gökmen (Şükran), Mualla Sürer (üvey anne), Suna Pekuysal (Didar). Mahmure Handan (dadı), Eyüp Sabri (Süha), Memduh Alpar, Hakkı Kıvanç


Filmin fon müzikleri ise Rauf Tözüm imzasını taşımakta. Ve tabi senarist, yönetmen ve yapımcının da Nevzat Pesen olduğunu hemen belirtelim.


Konu: Zengin akrabaları yanında sığıntı gibi yaşayan şair ruhlu gen olan Nejat, ve ona ümit verdikten sonra Namık adında bir zenginle evlenen yeğeni Zühal'in macerasını konu alan bir film. Zühal mutsuz bir evlilik-ten sonra gerçekten aşık olduğunu anladığı Nejat'a döner. Desene, Hava Kuvvetleri bir şair kaybetti.” Zülal, askerden dönen Nejat’a bunları söylüyor. Oysa, birkaç sahne sonra onun şiirlerini beğenip beğenmediğini soran Didar’a “Ne bileyim ben, hiç okumadım ki” diyecek. “..Yalnız içli şiir yazmak karın doyurmaz.” Neyse ki hiç olmazsa filmlerde dediği doğru çıkmıyor. Romandaki Nejat filmdekinden farklı olarak askerliğini Tuzla Piyade Okulunda yapmış. Elinde bavul yürüdüğü Karaköy Meydanı iç burkan ilanlarla dolu. Şimdi, çoğunun yerinde yeller esiyor ; Emniyet Sandığı, Fruko, Ray Sigortaatan Konserve (‘Since 1950’ymiş), Demirbank, Anadolu Bankası. Ve, belki kara kaşımızı ve kara gözümüzü çok sevdiği için bizi hiç bırakmayacak olan Pepsi Cola…J


Jenerik ve afişte, o dönem sık rastladığımız ve ‘yazdıklarına göre herhalde iyi bir şeydir’ izlenimi uyandıran bir yazı var ; “Bu film eastmancolor ile çekilmiş ve Londra the Rank stüdyolarında hazırlanmıştır).” Bu teknikle çekilen filmlerde zamanla oluşan ‘renk solması’ neyse ki ‘Samanyolu’nun başına gelmemiş. Hülya Koçyiğit için bir açıklama var ; ‘ve beynelmilel şöhret’. ‘Kostümlerini’ hazırlayan Faize-Sevim kardeşler çok yoksul bir çocukluktan buralara gelebilmişler.

 Dadı rolündeki ve Sabahsız Geceler’ (1968) filminden anımsadığımız Güzin Özel’in soyadı jenerikte ‘Ozan’ olarak yazılmış…Zülal’in, arkadaşları çağırdığı için Nejat’ı yalnız bıraktığı sahnede dinlediğimiz ‘Little Man’in (1966) (Sonny Bono) orijinalini ‘Sonny and Cher’ söylemişti. Namık ilk sevgilisini arabasıyla evine bıraktığında ve Zülal’in elini öperken duyduğumuz ‘Merci Cherie’ (1966) (Jürgens) ile Udo Jürgens aynı yıl Eurovision Şarkı Yarışmasını kazanmıştı. Nişandaki “Let’s Face the Music and Dance” (I. Berlin) 1936’da çevrilen ‘Follow the Fleet’ filmi için yapılmış. Nejat, teyzesi ve Zülal’le Namık hakkında konuşur-ken ‘Portrait of my Mother’ (1965) (Hadjidakis); Anneannesinin Erol’u sevdiği sahnede ‘Virgin in my Neighbourhood’ (1965) (Hadjidakis); Nejat ve Zülal tepelik yerde ve deniz kıyısında dolaşırken ‘Dönsen de Artık Sevemem Seni’ (Mehmet Bürün) ; Yağmurlu gecede Zülal’e bir mektup getirdiğinde ‘Countess Esterhazy’ (1965) (Hadjidakis) melodileri vardı… Namık’ı Abdurrahman Palay; Zülal’i Jeyan Mahfi Ayral; Annesini Nedret Güvenç ; Erol ve hemşireyi Tanju Tuncel seslen-dirmiş. Namık’ın sevgililerinin seslendirilmesinde ilginç bir durum var. Üçü de (filmin başında evine bıraktığı esmer, dans ettiği sarışın ve son sevgilisi Nebahat) Tijen Par’ın sesiyle konuşuyorlar…

Nejat’ın babası rolündeki Arşavir Alyanak çok güzel. Evi, ‘Lekeli Melek’te (1969) Selmaların eviydi… Zülal ve Namık’ın nişanında Erdoğan Esenboğa’nın sesiyle konuşan Muammer Gözalan filmde değil ama romanda çok önemli. Adı Yaver Süha Bey ve Nejat’ın öykülerinin dergilerde yayınlamasını sağlar… Romanda Alphonse Daudet’nin ‘Değirmenimden Mektuplar’ (1866) adlı eserinden 4 sayfa boyunca söz ediliyor…Namık, Nejat’ı iki kurşunla yaralıyor. Sonradan Zülal’in anlattığına göre üçüncü kurşunu kendi şakağına sıkmış. Oysa bu sahnede 4 silah sesi vardı…‘Samanyolu’ şarkısını Berkant’ın sesinden dinleyememek filmde bir eksiklik duygusu ya-ratıyor.


Televizyon Plaktan 45’lik olarak çıkması için bir yıl daha beklemek gerekecek. Belki de bestecisi bile, önceleri melodinin ne kadar önemli olduğunu anlaya


mamıştır. (Kyn: Murat Çelenligil “editör” – sinematürk veri tabanı)
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder