Powered By Blogger

4 Şubat 2018 Pazar

KÜÇÜK SEVGiLiM (1971)

Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Fotoğraf Direktörü: Çetin Tunca
Yapım: Akün Film / İrfan Ünal

Asistan Rejisör: Zeki Ökten, Kamera Asistanı: Mustafa Kuzu, Müzik Direktörü: yaşar Güvenir, Ar Direktör: Secat Kırmacı, Güven Öktem, Seslendiren: Tuncer Necmioğlu, Montaj: Özdemir Arıtan, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Teknik Elemanlar: Arif Özalp, Altan Sertesen, Nevzat İşiaçık, Sadettin Özmutlu, Set Amiri: Nejat Buvan, Set Elemanları: Engin Demirçubuk, Şahin Gök, Necmettin Çobanoğlu, Nurettin Akgül, Işık Şefi: Erol Batıbeki, Prodüksiyon Amiri: Nuri Tuncel, (Acar Film Renkli Laboratuarlarında hazırlanmıştır)

Oyuncular: Cüneyt Arkın (Dr. Mustafa Akova), Filiz Akın (Lale Tünaş), Yusuf Sezgin (Vedat Zobu), Hülya Tuğlu (Nevin), Nubar Terziyan (Salih Reis), Deniz Erkanat (Alev), Yeşim Tan, Tanju Şarman, Muammer Gözalan, Mehmet Büyükgüngör (Prof.), Gülten Ceylan (Dr. Oya), Zeki Sezer (Doktor), Mahmure Handan (Dadı), Hakkı Kıvanç (Meyhaneci(, Süheyl Eğriboz (Ayyaş),

* İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi 1636 numaralı son sınıf öğrencisi Lale Tünaş’ı ve çevresini tanımaya başlıyoruz. Mağazalara dikiş diken öksürüklü ablası Nevin'den başka kimsesi yok. Okulu bitirmesinde geceli gündüzlü çalışan ablası kadar KÖHLER marka dikiş makinesinin de katkısı büyük. Bir gün okulda bir haber duyulur; ‘Yaptığı başarılı beyin ameliyatlarından ötürü Amerika'da Altın Parmak adını alan’ hocaları Dr. Murat gelmiş ve derslere başlayacaktır. Bu durum Lale için 'yeni kitaplar yeni masraflar' demektir.
Murat, ablasının diktiği gelinliği mağazaya götüren Lale'nin yanından arabası ile biraz hızlıca geçince paket yere düşer. Yakınmalar, yeni bir gelinlik alarak özür dilemeler. Ama sonuçta genç kız kitaplarını almakta ve en önemlisi derse, hem de Dr. Murat'ın dersine geç kalır. Hocası, 'aşırı bir sertlikle', zaten şaşkınlık içinde olan öğrencisini derse kabul etmez. Sonraki karşılaşmaları, güzel bir ortamda olur. Okulun ahşap ve huzurlu kütüphanesinde aynı kitabı arayan elleri birbirine değer. Bu dokunuşla oluşan sevgiyi, ne sınıf ve yaş farkı ne Dr. Murat'ta gözü olan zengin kızı Alev engelleyebilecektir.

Beraberlikleri sırasında Murat'ı daha yakından tanıyoruz; "İnsanlara güvenimi kaybetmiş, hiçbir kadını kalbime sokmamaya ahdetmiştim. Yaramı sardın küçüğüm." Salih Reis'in ufacık bir göl kenarındaki kulübesi ve ‘Küçük Sevgilim’ yazılı sandaldaki konuşmaları "Sen yokken bu sandal ve Salih Reis'le yalnızlığımı paylaştım. Şimdi ise mutluluğumu paylaşıyorum..Küçüğüm."

Lale okulunu birincilikle bitirir. Mezuniyetlerini kutladıkları gece, tam Murat'tan bahsedecekken, öksürükten boğulur gibi olan Nevin'in ağzından kan geliyor. Hastanedeki incelemesinde 'amansız' hastalığa yakalandığı anlaşılır. Murat, hastalığı sırasında ilgisini Nevin’den esirgemez.

İlerleyen günlerde olağanüstü bir şey olur. "Durumu ümitsiz, ancak 2–3 aylık ömrü var" denilen Nevin iyileşmeye başlar. Sevgi… Murat'a duyduğu aşk, hastalığı (şimdilik) yenmesini sağlamıştır. Lale'nin, bir türlü fırsat bulup da yapamadığını ablası yapar. Kardeşine, sevgisini anlatır; "Seviyorum Lale. Tarifsiz duygular içindeyim. Sevdiğim adam… Murat. Dr. Murat'a aşığım ben. Nasıl oldu ben de anlamadım. Ölümsüz bir sevgi içinde buldum kendimi. Şimdi iki sevgilim var; Murat ve sen."

Lale'nin çaresizliğini anlatmakta sözcükler yetersiz kalıyor. Sonunda, Murat'tan, üstelik onun olduğu gecenin ertesinde "Sen de sevgini ispat et” diyerek ablası ile evlenmesini ister. "Hayır" çığlıkları arasında olamaz denen şey olur. Nevin'le Murat evlenir ve İzmit, Kirazlı’ya giderler. Murat kendini işine verir. Ama 'dalgın ve üzgün'dür.

İstanbul'da çalışmaya başlayan Lale'nin Murat'tan bir çocuğu olur; Özcan .
Kirazlı'da işlerin pek de iyi gitmediğini anlayan Lale, Murat kendisinden ümidi kessin diye (okul arkadaşı olan ve sözlüsü diye tanıtacağı) Vedat'la onları ziyarete gider. İstanbul'a dönünce ablasının öldüğünü bildiren bir telgraf alır. Murat, Nevin'e 'son görev'ini yaptıktan sonra Lale'nin büyük bir resmini alıp kasabadan ayrılmış. Perişan ve hep bu resme sarılmış olarak görürüz onu. Bu günlerde Özcan bir trafik kazasında yaralanır ve oksijen çadırına alınır.

Lale; "Hiç ümit yok değil mi?"
Vedat; "Var. Oğlunu tek bir kişi kurtarabilir Lale. Seni ona götüreceğim. (Genç kadını, Salih Reis'in kulübesine götürür.) İşte mucizeyi yaratacak adam orada. Haydi, vakit kaybetme. Git ona."

İçerde, sefil durumda da olsa Altın Parmak Dr. Murat vardır. Ona sarılan Lale haykırıyor "Oğlumuzun hayatı tehlikede ve onu ancak sen kurtarabilirsin.. Sen." Ameliyat başarılı geçer. Murat, hem oğluna hem Lale'ye hem de mesleğine kavuşmuştur. (Murat Çelenligil - Sinematürk Internet veri tabanı) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder