Senaryo ve Yönetmen: Seren Yüce, Görüntü Yönetmeni: Barış Özbiçer, Yapım: Yeni Sinemacılar/Sevil Demirci, Önder Çakar, Seren Yüce, Özkan Yılmaz Yardımcı Yapımcı: Çiğdem Mater, Kurgu: Mary Stephen, Müzik: Gökçe Akçelik, Sanat Yönetmeni: Meral Efe, Işık: Ersin Aldemir, Ses Kayıt: Mustafa Bölükbaşı, Ses Miks: Hartmut Teschemacher, Stephan Konken, Yönetmen Yardımcısı: Ahmet Yılmaz, Halkla İlişkiler: Zümrüt Burul, Yürütücü yapımcı Özkan Yılmaz
Oyuncular: Bartu Küçükçağlayan (Mertkan),
Settar Tanrıöğen (Kemal), Esme Madra (Gül), Nihal Koldaş (Nazan), Erkan Can,
Feridun Koç, Mehmet Ünal, Güzıde Balcı , Murat Şahin , Savaş Aova, Cem Zeynel
Kılıç, İlhan Hacıhafızoğlu Okan Avcı,
Konu: Yeni Sinemacılar kolektifinden
Seren Yüce, ilk filmi "Çoğunluk" ile Türk toplumunun bugününe dair
son derece çarpıcı tespitlerde bulunuyor. Film, belki olay örgüsü olarak zengin
değil, seyrederken 'bir şey olmuyormuş gibi gelen ama seyrettikten sonra
geride son derece yoğun ve vurucu bir etki bırakan filmlerden.
Film, 910 yaşlarındaki Mertkan ile babası Kemal'in
(Settar Tanrıöğen) sağlıklı yaşam koşusundan dönmeleriyle başlıyor. İkisi de
kilolu. Mertkan'ın bu koşulara babasının zoruyla çıktığını hemen hissediyoruz.
Baba oğul ilişkisinin ilk sinyallerini bu sahnede veren film, aynı zamanda
filmin ilerleyen dakikalarına bizi hazırlarken, bu 'sağlıklı koşu' mevzuunun
hayatlarımıza Özal döneminde girdiğini de anımsatıyor. 12 Eylül sonrasında ANAP
iktidarının bir kuşağı nasıl etkisi altına aldığını imliyor bu sahneler.
Mertkan büyüyor, babasının hükümranlığı altında
ruhsuz ve sevgisiz hayatını sürdürüyor. Ama bu konuda bir farkındalık taşıdığı,
bu durumdan kurtulmak istediği söylenemez. Yaşadığı bomboş hayatı neyle
dolduracağını da bilmiyor. Arkadaşlarıyla arabada dolaşıyor, alışveriş
merkezlerinde takılıyor, sırasında babasıyla namaz da kılıyor ama tüm bunları
adeta sürükleniyormuşcasına yapıyor, sanki kendi iradesi yokmuş gibi...
Babasının ikiyüzlü ahlakı çocukluğundan beri Mertkan'a da ister istemez sirayet
ediyor.
Hayatına giren Gül (Esme Madra) ile ilişkisi bile o
kadar yüzeysel ki... Ailesi kızın Doğulu olduğunu öğrenince ayrılması
gerektiğini söylüyor ve Mertkan bu konuda bile hiçbir şey yapmıyor. Belki bir
iki gece arabesk dinleyip gözyaşı döküyor ama bunları adet yerini bulsun diye
yaptığını hissediyorsunuz.
Seren Yüce'nin kamerası bu orta sınıf sünni küçük
burjuva karakterlerin yanına asla yaklaşmıyor. Hep uzaktan izleyip bize
göstermeyi tercih ediyor. Bir yandan da filmin fazlasıyla konuşkan, bolca
diyalog içeren senaryosu, derdini anlatmada zaman zaman görüntüleri arka planda
bırakıyor.
Yüce, belli bir kesimin hayata, topluma, siyaseten
nasıl baktığını ince ince, detaylarla vermeyi seçiyor. Gül'ün Mertkan'larm
evinde, anne babayla ilk karşılaştığında maruz kaldığı soğukluk, Kemal'in onu
şöyle bir süzüşü, şüphesiz çok şey söylüyor seyirciye. Filmin ekonomik
anlatımı, oyuncuların performanslarıyla birleştiğindeyse daha da vurucu bir
etki yakalanıyor. Seren Yüce, belli bir sınıfa öyle bir ayna tutuyor ki, bu
aynada insanın kendisiyle göz göze gelmesi gerçekten de altından kolay
kalkılacak bir şey değil!
ÖDÜL: 22. Ankara Film Festivali
Umut Veren Yeni Erkek Oyuncu Bartu
Küçükçağlayan
47. Antalya Film Şenliği
En İyi Yönetmen Seren Yüce
En İyi Erkek Oyuncu Bartu Küçükçağlayan
En İyi Film Seren Yüce
12. Mumbai Film Festivali
En İyi Film Seren Yüce
En İyi Erkek Oyuncu Bartu Küçükçağlayan
(Jüri: Jane Campion, Samira
Makhmalbaf, Yoon JeongHee, Tanya Seghatchian, Suhasini Maniratnam)
16. Sadri Alışık Ödülleri
Umut Veren Oyuncu Bartu Küçükçağlayan
43. Siyad Türk Sineması Ödülleri
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Nihal Koldaş
En İyi Senaryo Seren Yüce
En İyi Erkek Oyuncu Bartu Küçükçağlayan
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Settar
Tanrıöğen
67. Venedik Film Şenliği
Geleceğin Aslanı Seren Yüce
4. Yeşilçam Ödülleri
En İyi İlk Film Seren Yüce
En İyi Senaryo Seren Yüce
Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Esme Madra
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder