Powered By Blogger

16 Ekim 2024 Çarşamba

ÇOĞUNLUK (2010)

 

 Senaryo ve Yönetmen: Seren Yüce, Görüntü Yönetmeni: Barış Özbiçer, Yapım: Yeni Sinemacılar/Sevil Demirci, Önder Çakar, Seren Yüce, Özkan Yılmaz Yardımcı Yapımcı: Çiğdem Mater, Kurgu: Mary Stephen, Müzik: Gökçe Akçelik, Sanat Yönetmeni: Meral Efe, Işık: Ersin Aldemir, Ses Kayıt: Mustafa Bölükbaşı, Ses Miks: Hartmut Teschemacher, Stephan Konken, Yönetmen Yardımcısı: Ahmet Yılmaz, Halkla İlişkiler: Zümrüt Burul, Yürütücü yapımcı Özkan Yılmaz

Oyuncular: Bartu Küçükçağlayan (Mertkan), Settar Tanrıöğen (Kemal), Esme Madra (Gül), Nihal Koldaş (Nazan), Erkan Can, Feridun Koç, Mehmet Ünal, Güzıde Balcı , Murat Şahin , Savaş Aova, Cem Zeynel Kılıç, İlhan Hacıhafızoğlu Okan Avcı, 

Konu: Yeni Sinemacılar kolektifinden Seren Yüce, ilk filmi "Çoğunluk" ile Türk toplumunun bugününe dair son derece çarpıcı tespitlerde bulunuyor. Film, belki olay örgüsü olarak zengin değil, seyrederken 'bir şey olmuyormuş gibi gelen ama seyrettikten sonra geride son derece yoğun ve vurucu bir etki bırakan filmlerden.

Film, 910 yaşlarındaki Mertkan ile babası Kemal'in (Settar Tanrıöğen) sağlıklı yaşam koşusundan dönmeleriyle başlıyor. İkisi de kilolu. Mertkan'ın bu koşulara babasının zoruyla çıktığını hemen hissediyoruz. Baba oğul ilişkisinin ilk sinyallerini bu sahnede veren film, aynı zamanda filmin ilerleyen dakikalarına bizi hazırlarken, bu 'sağlıklı koşu' mevzuunun hayatlarımıza Özal döneminde girdiğini de anımsatıyor. 12 Eylül sonrasında ANAP iktidarının bir kuşağı nasıl etkisi altına aldığını imliyor bu sahneler.

 

Mertkan büyüyor, babasının hükümranlığı altında ruhsuz ve sevgisiz hayatını sürdürüyor. Ama bu konuda bir farkındalık taşıdığı, bu durumdan kurtulmak istediği söylenemez. Yaşadığı bomboş hayatı neyle dolduracağını da bilmiyor. Arkadaşlarıyla arabada dolaşıyor, alışveriş merkezlerinde takılıyor, sırasında babasıyla namaz da kılıyor ama tüm bunları adeta sürükleniyormuşcasına yapıyor, sanki kendi iradesi yokmuş gibi... Babasının ikiyüzlü ahlakı çocukluğundan beri Mertkan'a da ister istemez sirayet ediyor.

Hayatına giren Gül (Esme Madra) ile ilişkisi bile o kadar yüzeysel ki... Ailesi kızın Doğulu olduğunu öğrenince ayrılması gerektiğini söylüyor ve Mertkan bu konuda bile hiçbir şey yapmıyor. Belki bir iki gece arabesk dinleyip gözyaşı döküyor ama bunları adet yerini bulsun diye yaptığını hissediyorsunuz.

Seren Yüce'nin kamerası bu orta sınıf sünni küçük burjuva karakterlerin yanına asla yaklaşmıyor. Hep uzaktan izleyip bize göstermeyi tercih ediyor. Bir yandan da filmin fazlasıyla konuşkan, bolca diyalog içeren senaryosu, derdini anlatmada zaman zaman görüntüleri arka planda bırakıyor.

Yüce, belli bir kesimin hayata, topluma, siyaseten nasıl baktığını ince ince, detaylarla vermeyi seçiyor. Gül'ün Mertkan'larm evinde, anne babayla ilk karşılaştığında maruz kaldığı soğukluk, Kemal'in onu şöyle bir süzüşü, şüphesiz çok şey söylüyor seyirciye. Filmin ekonomik anlatımı, oyuncuların performanslarıyla birleştiğindeyse daha da vurucu bir etki yakalanıyor. Seren Yüce, belli bir sınıfa öyle bir ayna tutuyor ki, bu aynada insanın kendisiyle göz göze gelmesi gerçekten de altından kolay kalkılacak bir şey değil!

 

ÖDÜL: 22. Ankara Film Festivali

Umut Veren Yeni Erkek Oyuncu Bartu Küçükçağlayan

47. Antalya Film Şenliği
En İyi Yönetmen Seren Yüce
En İyi Erkek Oyuncu Bartu Küçükçağlayan
En İyi Film Seren Yüce

12. Mumbai Film Festivali
En İyi Film Seren Yüce

En İyi Erkek Oyuncu Bartu Küçükçağlayan
(Jüri: Jane Campion, Samira Makhmalbaf, Yoon JeongHee, Tanya Seghatchian, Suhasini Maniratnam)

16. Sadri Alışık Ödülleri
Umut Veren Oyuncu Bartu Küçükçağlayan

43. Siyad Türk Sineması Ödülleri
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Nihal Koldaş
En İyi Senaryo Seren Yüce
En İyi Erkek Oyuncu Bartu Küçükçağlayan
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Settar Tanrıöğen

67. Venedik Film Şenliği
Geleceğin Aslanı Seren Yüce

4. Yeşilçam Ödülleri
En İyi İlk Film Seren Yüce
En İyi Senaryo Seren Yüce
Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Esme Madra


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder