Powered By Blogger

14 Ekim 2015 Çarşamba

BİR HİZMETÇİ KIZIN HATIRA DEFTERİ (1963)

Senaryo ve Yönetmen: Nejat Saydam
Müzik: Rauf Tözüm
Operatör: Melih Sertesen
Müziklleri Derleyen Rauf Tözüm
Yapım: Acar Film / Murat Köseoğlu


Prodüksiyon Amiri: Melih Üstüngör, Reji Asistanı: Mesude Özkılıç, Set Amiri: Saltuk Kaplangı, Kamera Asistanı: Feridun Kete, Prodüksiyon Asistanları: İsmail Varol, Erdoğan Avcı, Mehmet Güler, Dekorlar: Basri Büyükcan, Bilal Uysal, Aksesuar: Nazım Akbulut, Işıklar: Mustafa Akdeniz, Ahmet Ateş, Orhan Erimez, Montaj: Rauf Tözüm, Negatif Montaj: Ali Berkan, Senkron: Diiamendi Filmeridis, Laboratuvar: Mihal Sikarpetis, Recai Karataş, Erkal Tamer, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu


Oyuncular: Orhan Günşiray, Fatma Girik, Ulvi Uraz, Ali Şen, Necdet Tosun, Gülseren Esen, Ersun Kazançel, Reha Kral, Jale Öz, Berç Çiçek, Muammer Gözalan, Salih Özmutlu, Selahattin Içsel, Memduh Alpar, Afif Yesari, Nezihe Güler, Necdet Yakın, Ahmet Turgutlu, Baykal Açmazlale (Kent), Sabahat IŞık, Taliha Saltı, Kaya Volkan, Nubar Kamçılı, Esin Nur (Çocuk Oyuncu)


KONU: Köyünden kalkıp İstanbul'da kapıcılık yapan amcası Şaban'ın (A. Şen) yanına gelen Zeynep (F. Girik) yine onun aracılığıyla zengin bir köşke hizmetçi olarak girer. Fakat güzelliği başına dert olur ve köşkten ayrılır. En son girdiği köşkün yaşlı sahibi Suphi bey (U. Uraz) hasta olan karısını öldürüp Zeynep ile evlenmeye karar vermiştir. Fakat Zeynep ise tesadüfen tanıdığı Bülent (O. Günşiray) adlı bir gen ce aşık olmuştur. Fakat kendisini zengin biri olarak tanıtan Bülent'in aslında bir köşkte şoförlük yaptığını öğrenince ondan kaçar. Suphi bey dediğini yapmıştır. Zeynep'te hanımefendi olmak amacıyla onunla evlenmiştir. Fakat hala Bülent'i sevmektedir. Suphi beyle hiçbir zaman kan koca olmazlar. Bir süre sonra polis cinayeti çözünce Suphi bey cezaevine Zeynep'te Bülent'e dönecektir. (“Burçak Evren, “İki Ün’lü kadın Fatma Girik” )


► Televizyonda siyah-beyaz 'Bir Hizmetçi Kızın Hatıra Defteri' başlayınca seyretmeye başladım. Bilhassa siyah-beyaz yerli filmlerimizi artık herhangi bir değerlendirmeye tutmadan seyretmekteyim. Bu işlemdeki en büyük etken yıllar gittikçe yerli filmlerimizin belgesel vasıflarının öne çıkmasıdır. Zamanında kötü olarak belirtilen yerli filmlerimiz bile, hayatlarımızın o yıllardaki bölümlerininbelgeleri olmuştur. Mesela 40 yıl önce çevrilen filmlerde şehirlerarası yollar ile doğa arasına şimdilerde olduğu gibi demirden engeller yoktur. Günümüzde bacasından kara duman çıkararak giden kara tren göremezsiniz. 'Çakırcalı Mehmet Efe' kasabaya indiğinde kırma taş döşeli yollarda yürür, şimdilerin TV dizisi 'Kurşun Yarası'nda Berdan Mardini'nin yaptığı gibi günümüzün kesme taş döşeli yollarında yürümez. 'Bir Hizmetçi Kızın Hatıra Defteri'nin başrollerinde Orhan Günşiray ve Fatma Girik oynuyordu. Üçüncü başrol oyuncusu Ulvi Uraz'a da nedense, Yıldırım Önal gibi sinemaseverlik hayatımda bir türlü ısınamamışımdır. Neyse konumuz o değil. Güzelliğinin zirvesindeki genç Fatma Girik'li bir sahneden sonra birden film kesildi, mutad olduğu üzere TV nin diğer bir programının reklamı araya girdi. Reklam da tesadüfen Fatma Girik'in yeni dizisi 'Gurbet Kadını'nın tanıtım filmiydi. Görüntüler peş peşe gelince şöyle bir fantezi geliştirdim.


 Eski filmlerimizde oyuncular konu gereği yaşlanınca, makyajla ve genellikle saçları beyaza boyanarak ihtiyar görüntüleri elde edilirdi. Diyelim ki Cüneyt Arkın, Fatma Girik, Efkan Efekan, Kuzey Vargın veya Salih Güney'in eski siyah-beyaz filmlerinde makyajla elde edilmiş birçok yaşlı hal görüntüleri vardır. Şimdiki gerçek yaşlı halleri ile aynı sahneleri çevirip o filmlere ekleseler ve seyretsek nasıl olurdu, hiç merak ettiniz mi? Veya tersi de olabilir, Cüneyt Arkın günümüzde çevirdiği bir dizide gençliğini hatırladığında gerçekten o yaşlarda çevirdiği bir filmden bölüm kurgu maharetiyle diziye yerleştirilse ilginç bir bölüm izlemiş olmaz mıyız? 'Bir Hizmetçi Kızın Hatıra Defteri'nde ilgimi çeken bir başka farklılık da dış çekimlerde film çekimini seyreden insanların da çekime dahil edilmesiydi. Birçok sahnede benzer görüntülerin tekrarlanması üzerine yönetmenin bilerek böyle davrandığını dahi düşündüm. Bazı tiyatro oyunlarında oyuncuların seyircilerle konuştuğuna rastlamışızdır. Bazılarında ise oyuncu salonun herhangi bir yerinden seslenerek yürür ve sahneye çıkıp oyuna dahil olur. (Sadi Çilingir, “Antrakt Sinema Dergisi Kasım 2003, Sayı 74 )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder