Powered By Blogger

16 Ekim 2015 Cuma

SAYIN BAYAN (1963)

Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo Osman F. Seden
Kamera: Necati İltaç
Yapım: Kemal Film/ Osman F. Seden 


Seslendiren: Tuncer Aydınoğlu; Senkron: Arif Özalp, Tamer Oğuz, Negatif Montaj: Ali S. Berkan, Osman Bilen; Laboratuvar: Recai Karataş, Mihail Skarpedis; Işıklar: İlhan Aslım, Fikret Güryalçın, Muzaffer Durusoy; Ekip: Cemil Paskap, Rafet Ateş, İsmail Kırımlı, Kâzım Çakırman, Özer Korkmazlar, Kemal Eker; Set Amiri: Hasan Nurdan; Prodüksiyon Mümessili: Adnan İrkut, Prodüksiyon Amiri: Yüksel Tanık, (Kemal Film Platosu'nda Hazırlanmış, Acar Film Stüdyosu'nda Seslendirilmiştir).


Oyuncular: Türkan Şoray (Türkan Bayraktar), Tamer Yiğit (Doğan), Ayten Çankaya (Serpil), Gülistan Güzey (Neriman), Süleyman Turan (Orhan Kılıçoğlu), Öztürk Serengil (Tayfur), Vahi Öz, (Othello Kâzım), Yıldız Kafkas, Aziz Basmacı (Ahmet), Hulusi Kentmen (Hulusi Baba), Ahmet Turgutlu (Esnaf), Mümtaz Ener (Selahattin Bayraktar), Ayşe İleri, Refik Kansal, İsmail Cavcı, Hüseyin Güler (Komiser), İsmail Cavcı, Selahattin İçsel (Kahveci), Mustafa Dağhan ,Manav), Zeki Alpan (Doktor), Hüseyin Zan (Müşteri), Vahit Volkan (Müşteri), Adnan Mersinli), Muzaffer Yenen, Hüseyin Salıcı, Celal Ersöz, Muammer Gözalan, Yılmaz Kurt, Necip Tekçe, Nermin Özses, Talia Saltı


Konu: Neriman; “Düşünmeliydim, bu yalanların bir gün kızım tarafından öğrenileceğini düşünmeliydim… Kocam benle evlenmek istediği zaman İzmir’de fakir bir hayat sürü-yorduk. Sevdiğim gençle (Adil), kuracağımız yuvanın hayalleri içinde yaşıyorduk… Babam işsiz, hastaydı. Borç içindeydi. İşte o günlerde Selahattin beni istedi. Ümit etmeye cesaret edemediği bir hayaldi bu babam için. Bir anda bütün dertlerinden, borçlarından kurtuluyordu. Günlerce başımın etini yediler, yalvardılar… Sonunda boyun eğdim. 20 yaş fark vardı aramızda. O bile önemli olamazdı ama öylesine hissiz, ruhsuz, katı yürekliydi ki. Daha ilk günden hayatı zehir etti bana.”


“Film hayatta birbirini hiç görmemiş bir anne ile genç ve güzel bir kızın (Türkan) hikayesidir. Babası, Türkan’ı milyarder arkadaşlarından birinin oğluyla nişanlamıştı. Baba kız Karşıyaka’da bir Köşkte oturuyorlardı. Güzelliği ile dillere destan olmuştu Türkan. Ama gözü ne nişanlısını nede çevresindeki güzellikleri görüyordu. Bütün dünyası annesinden gelen mektuplarla aydınlanıyordu. Babası izin vermezdi annesini görmeye. Ana kız sadece mektuplardan tanışır, dertleşirlerdi…”


Neriman. Tam bir hanım efendi. Melek yüzlü bir kadın, kibar bir ‘Sayın Bayan’. Zorla evlendirildiği kocası ve bir yaşındaki Türkan’ı bırakarak, ne zamandır sevdiği Adil’e kaçmıştır. ” Yeni bir hayat kuracakları sırada sevdiğini bir kamyon kazasında kaybeder. Bundan sonra yılları fabrika kapıları ve çamaşırhanelerde geçer. Eski kocasının baskısı ile kızına biriyle evlendiğini yazmıştır. Mahalledeki dostları, “Kasap” Hulusi Baba, “Bakkal” Ahmet Kostarika, “Manav” Mustafa Dağhan, “Şoför” Tayfur bir apartman kapısında ona ufacık bir çiçekçi tezgâhı kuyarlar.

Her şey, iyi kötü yolunda giderken postacı Pır Pır Hamdi’nin getirdiği bir telgraf ortalığı alt üst eder; Türkan, nişanlısı Orhan ve amcasının kızı Serpil, Neriman için geliyorlar. İzmir’den gelen uçakta filmin sürpriz ile karşılaşıyoruz; Serpil’in önündeki koltukta oturan yolcu “Türkan Şoray’ın, annesi ile barışmasını” haber yapan 26 Ekim 1963 tarihli Ses Dergisini okuyor.


Sonrasında mahallelinin gayreti görülmeye değer. Neriman’ı göstermek için birbirleriyle yarışıyorlar. Kazım, üvey baba rolünü üstlenir. Doğan, özel şoförlüğünü. Tayfur, Rüştü Bey’in Köşkünü ayarlar. Sahibinin tatilde olması nedeniyle evde bekçi olarak sadece Süslü Hafize vardır. Ve sonunda ana kız buluşurlar ve mutlu sona erişirler. (Kyn: Murat Çelenligil – sinematürk Internet veri tabanı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder