Yönetmen Ömer Faruk Sorak, Senaryo: Cem Yılmaz, Müzik: Ömer Özgür, Görüntü Yönetmeni : Mirsad Herovic, Yapımcı : Böcek Yapım/Murat Akdilek, Cem Yılmaz Kurgu: Çağrı Türkkan, Sanat Yönetmeni: Hakan Yarkın, Kostüm Tasarım: Gülümser Gürtunca, Yapım Amiri: Semih Yenigün, Yardımcı Yönetmen : Defne Deliormancı, Kamera Asistanı: Burhan Arslan, Kameraman : Aydoğan Yıldız, Post Prodüksiyon Sorumlusu: Murat İzzet Arslan, Işık ŞefiI, Hakkı Yazıcı: Sanat Asistanı : Seher Kuzu , Saç: Paşa Tınmaz, Makyaj: Cüneyt Ballı, Ses Tasarım: Burak Topalakçı, Ses Kayıt: Levent İntepe, Set Amiri: Nail Aydın, Set Ekibi: Sezgin Oltulu, Cast Ajansı: Gökçe Doruk Erten Casting, Görsel Efektler: 1000 Volt, Jenerik Tasarım: Sinem Schenato, Kurgu: Çağrı Türkkan, Uygulayıcı Yapımcı: Oğuz Peri, Yapım Sorumlusu: Pelin Kaya, Orhan Erkal, Öner Işık,
Oyuncular :
Cem Yılmaz (Aziz Vefa), Ozan Güven (Lemi Galip), Demet Evgar (Suzan Van Dyke),
Özkan Uğur (Kızılkayalar), Zafer Algöz (Şerif Lloyd), Yılmaz Köksal (Şerif
Çeko), Kaan Öztop (Chuck), Ferdi Sancar (Johnnie), Dilek Çelebi (Betty), İştar
Gökseven (Garry), Mehmet Polat (Johnny Lesh), Süleyman Turan (Şerif Muphy),
Tuncay Özinel (Josh), Uğur Polat (Buck Berry), Mazlum Çimen (Wanted Şerif 1),
Cansu Dere (Mary Lou), Demet Tuncer (Mary Ann), Muhittin Korkmaz (Günah çıkaran
kovboy),Tevfik Yapıcı (Başkan Garfield), Ali Tınaz (Gospelci), Deniz Özerman
(Amish Kadın), Levent İntepe (telgrafçı), Hakkı Yazıcı (Red Kit), Bünyamin
Durgut (Atını Yıkatan Kovboy), Baki Kurtuluş (Şerif), Tolga Öz (Eczacı), Erol
Şahin (Dalton), Demet Tuncel, Ahmet Erkent (Belediye başkanı),
Konu: Yıl 1881,
dönemin padişahı tarafından Amerikan Başkanına bir hediye gönderilmek istenir
ve bu vazife için Aziz Efendi ve Lemi Bey görevlendirilir. Zorlu yolculuktan
sonra vardıkları Amerika’da ne kimse onlara engel olabilir. Çünkü onlar
padişahlarına verdikleri sözü her ne pahasına olursa olsun yerine getirmeye
yemin etmiş gözü pek birer Osmanlı’dır . Birçok yazar, çizer ve akademisyenin
son dönemde zikrettiği gibi gerçekten yaşadığımız büyük bir değişim ve dönüşüm
müdür; gerçekten bir gelişmeden söz edebilir miyiz? Büyük bir yanılsamadır
gidiyor… Parlak paketlerle önümüze sunulanların içeriğinin ne kadar boş olduğu
ancak o paketten kurtulunca görüyoruz. İşte yine önümüze böyle bir paket
sunuldu. Yahşi Batı, birçok kişi tarafından ve tabii ki filmi pazarlayanlarca
bir gelişme olarak lanse edildi ve edilecek. Bu film üzerine çok konuşulacak,
belki de ’Türkiye’de daha önce hiciv unsurları barındıran bir Western
yapılmamıştı, bu bir adımdı” denecek; belki de tam gaz ilerlemekte olan (!),
üretimin doruğundaki Türkiye sinemasının yeni bir köşetaşı olarak görülecek.
Ne yazık ki Cem Yılmaz Herşey Çok Güzel
Olacak’la attığı temele bir taş bile koyamadı. GORA, Hokkabaz, AROG hepsi
yapılmamışı yaptık iddiasıyla piyasaya sürüldü, ama gişe başarısı yüksek olan
bu filmlerin sonucu benim için hep hüsrandı. Cem Yılmaz kendi sinema
gerçekliğini kurmaya çalışırken bir o kadar sıradanlaştı ve piyasaya göre
şekillenen bir Cem Yılmaz sineması oluşturdu. Bu potansiyeli farkeden diğer
yapım şirketleri de daha kalitesiz olan benzerlerini üretti.
Teknik anlamda bize birçok yenilik sunan
Yahşi Batı’nın gerek kostüm ve dekoruyla gerek etkileyici fragmanıyla paketi
çok iyi hazırlanmış ama içerik de bir o kadar es geçilmiş ve önemsenmemiş.
Yahşi Batı teknik anlamda tam bir gelişmeye, değişime, dönüşüme örnektir ama ya
içerik? Hayatımıza birçok alanda sirayet eden bu dönüşüm ne yazık ki sonuç
itibariyle bize sadece suni bir gelişme sunmaktadır aynı Yahşi Batı gibi…
Hayli uzun süren film, bolca klişe ve
belden aşağı espriye başvurarak son dönem gişe yarışına dahil oluyor.
Parodilerden bir kolaj niteliği taşıyan film, birbirinden kopuk sahneleriyle,
sadece güldürmeyi ki bu da film boyunca pek mümkün olmuyor amaçlayarak yıllara
meydan okuyacak bir sinema eseri olma özelliğini yitiriyor. Büyük olasılıkla
Yahşi Batı, ağızdan ağıza ‘’abi çok baba espriler var” minvalinde övücü sözlere
mazhar olup birçok seyirciyi sinemalara taşıyacak, böylece Cem Yılmaz’ın son
dönem eleştirdiği kalitesiz espri üreten sistem güçlenerek varlığını koruyacak.
Film 1881 yılında geçiyor. Filmin
kahramanları Aziz Bey ve Lemi Bey padişahın buyurduğu üzere padişah tarafından
Osmanlı’dan ABD Başkanı’na elmas bir kolye götürmek üzere vazifelendirilirler.
Çeşitli badireler atlatarak gerçekleştirdikleri çetrefilli yolculukları onlara
engin ve derin bir tecrübe kazandırırken, yolda karşılaştıkları süprizler yeni
macera ve aşkları da beraberinde getirir. Filmin başrollerinde Cem Yılmaz, Ozan
Güven, Özkan Uğur, Zafer Algöz, Demet Evgar yer alıyor. Yeteneklerinden şüphe duymadığımız
oyuncular daha önceden aşina olduğumuz benzer tiplemelerle karşımıza çıkıyor.
GORA’dan sonra Cem Yılmaz’la arası açıldığı söylenen Ömer Faruk Sorak ise
filmin yönetmen koltuğunda oturuyor. Film birçok şirketi afişinin yanında filme
de eklemleyerek, film ne için yapılır, senaryo neye göre yazılır, sipariş
üzerine replik veya sahne olur mu sorularını seyirciye bolca sordurtuyor. Filme
zamanınız dahi olsa gitmemenizi tavsiye ediyorum ama tabii AROG’da farklı bir
tat bulanlardansanız filmden keyif alabilirsiniz. Bolca zamanınız ve paranız
varsa Yahşi Batı 1 ocakta vizyona giriyor, keyifli seyirler. (İpek Sarıkaya)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder