Powered By Blogger

20 Mart 2020 Cuma

AMANSIZ YOL (1985)


Yönetmen: Ömer Kavur
Senaryo: Barış Pirhasan, Ömer Kavur (Kerem Şahin’în “Çıkmaz Yollar” isimli film hikayesinden esinleni-miştir.)
Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz
Yapım: Delta Film/Atıf Yılmaz

Set Ekibi: Erdal Sümer, Yaşar Davutoğlu, Şaban Derya, Işık Şefi: Recep Biçer, Yardımcısı: Nuri Ağaçabey, Yönetmen Yardımcısı: Muharrem Özabat, Yapım Görevlisi: Sadık Deveci, Yardımcısı: Yusuf Çetin, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Laboratuar Şefi: Sabahattin Hoşses, Kurgu: Mevlut Koçak, Müzik: Uğur Dikmen, Gör. Yön. Yrd. Cem Molvan, Sineray Film Stüdyosunda işlem görmüştür.

Oyuncular: Kadir İnanır (Hasan), Zuhal Olcay (Sabahat), Yavuzer Çetinkaya (Topal Yavuz), Mustafa Dik, Mine Çayıroğlu (Ayşe), Ümit yesin, Ferda Ferdağ, Hasan Yıldız (takipçi Mustafa), Ümit Yesin,

Konu: Sabahat da, sevgilisi Hasan'ın yıllar önce "zengin olmak için," endini terk etmesi sonucu istemediği biriyle evlenmek zorunda kalır. Sabahat kocası Yavuz'un yasa dışı ilişkilere girip sakat kalması sonucu, kendine ve kızına bakabilmek için fahişeliğe itilir. Sabahat artık yitirilmiş bir yaşamda "figüranlık" yapmaktadır. Yıllarca Sabahat'i arama cesaretini kendinde bulamayan Hasan, geri dönüşünde eski sevgilisine ve kızına sahip çıkmak ister, ama geçmişin geri gelmeyeceğini düşünen Sabahat'in ortadan sessizce kaybolmasıyla başarılı kadının özgür yaşaması ve kendi yaşamının öznesi olması olanağı sınırlıdır.

Kadın ya sevdiği adamla evlenerek ekonomik bağımlılığa rağmen mutlu olmanın yollarını arayacak (bu genellikle her şeyi Kabullenmeye varır) ya da bir başkasıyla evlendirilecek ve ona bağımlı olarak yaşayacaktır. Eş deyişle gönüllü bağımlılıkla gönülsüz bağımlılığın alternatifi sahipsiz kalmak, kimi zaman da kötü yola düşmektir. Bağımlılığa savaş açıp özgürlüğe ulaşma olasılığı ise çok düşüktür. Çünkü o zaman da, namus meselesi, iş bulamama, sarkıntılıklara maruz kalma, düşük ücretle geçimini sağlayamama gibi sorunlarla uğraşmaktadır.

ÖDÜL

22.An Altın Portakal Utalya Lusal Uzun Metraj Film Yarışması (22 – 29 Eylül 1985)
► ZühaI Olcay, "en iyi oyuncu" ödülü”.

Jüri Üyeleri: Lütfi Ö. Akad, Rekin Teksoy, Selda Alkor, Müşfik Kenter, Metin Deniz, Süreyya Duru, Halim Horasan, Nejat Gökçe, İhsan Yüceözsoy, Alpaslan Öner, Mevlüde Aydın, Süleyman Akyüz.

Amansız Yol", Kültür ve Turizm BakanIığı Sinema Başarı Ödülü olan 4 milyon TL. (1985).

► Uluslararası İstanbul Siinema Günleri 86'da Türk Filmleri Yarışması'nda
Dr. Nejat Eczacıbaşı Vakfı Ödülü 2 milyon TL. "Amansız Yol", "Adı Vasfiye" ve "Züğürt Ağa” arasında paylaştırıldı.
► Sinema Yazarlarınca "en iyi on film" seçiminde (1986) ise 5. oldu.:

* Amansız Yol"... Ya da İstanbul-Mardin... Bu film, pek ilgisi yok ama, bana "Paris- Texas"ı anımsattı. Yalnız İstanbul-Mardin deişinin Paris- Texas deyişini anımsatması nedeniyle değil. Konu/tema benzerliği açısından da... Çünkü nasıl 'Paris-Texas'ın kahramanı, Orta Amerika'nın bitmez tükenmez çöllerinde yıllar önce kendisinden kaçan eski karısının çirkefin, diğer bir deyişle 'seks endüstrisinin batağında kapıldığı yalnızlığı, umutsuzluğu, çaresizliği keşfederse, bu filmin başkişisi şoför Hasan da, yıllar önce 'zengin olmak için' bırakıp gittiği, sonra içerde (hapiste) geçirdiği 'yitik zaman' boyunca da aramak cesaretini bulamadığı eski göz ağrısı Sabahat'ı, önce çocukluk arkadaşı Yavuz'un karısı, sonra da Yavuz'un bilgisi ve itişiyle 'fahişe' olmuş, yaşama ve mutluluğa sırtını dönmüş bir yıkıntı halinde buluyor. İki eski sevgili, Yavuz'un karıştığı kirli işler ve kendilerinden sakladığı para nedeniyle peşlerinde olan haydutlardan yakalarını sıyırmaya uğraşırken, aralarında yeniden sıcak bir bağ oluşur gibi oluyor. Sabahat'ın Yavuz'dan olma boyu kadar kızı Ayşe de, bu mutluluğa hazırdır. Ama şu "kahpe dünya", bu geç kalmış sevginin yaşanmasına, kaçırılmış trenin yakalanmasına izin verecek midir?

"Amansız Yol", Ömer Kavur'un "Körebe" ile belirlenen üslubunun bir diğer tipik filmi... Kavur'un iki filmdeki sinema anlayışı şöyle özetlenebilir: Polisiye öğelerin işe karıştığı gerilimli bir öykü boyunca bir içserüveni de vermek, hem bir şeyler arayan ("Körebe"de kayıp kız) veya bir şeylerden kaçan (burada haydutlar) kişilerin öykülerini gerilimli biçimde anlatmak, hem de onların aralarındaki ilişkileri, geçmişten kaynaklanan hesaplaşmaları işlemek... Barış Pirhasan'la işbirliği sonucu ortaya çıkan iki filmdeki bu ortak gelişim, Ömer Kavur'a bizce oldukça ilginç anlatım öğeleri geliştirme fırsatı da veriyor.

Bunların başında "Amansız Yol"u o tıpkı "Körebe" gibi, çok ilginç bir çevre betimlemesi yapması var. "Körebe"de İstanbul kentinin gözlerden ırak gecekondu semtleri, tüm toplumsal yoksunluğu, sanki asıl kentten dışlanmışlığı içinde ilginç, gerçekçi biçimde gözlemleniyor. Burada, bu gözlem, İstanbul'dan başlayıp, bir TIR kamyonunun İstanbul/Mardin yolculuğu boyunca tüm bu 'güzergah'a kayıyor. Kavur bu anlamda dekoru yalnızca dramı/olayı destekleyici, altını çizici bir yardımcı öğe olarak başarıyla kullanmakla kalmıyor. Dekoru/çevreyi, aynı zamanda toplumsal bir gözlemin, güncel/çağdaş bir izlenimler dizisinin sahnesine dönüştürüyor. Filmin diğer yandan ve alttan alta bana bu kez bir Türk romanını, "Fikrimin İnce Gülü"nü düşündürmesi, sanırım bundan kaynak-landı. Bu 'gerçekçi çevre' anlayışı bir polisiye öykü anlatırken çevrenin sosyal yapısıyla da gösterilmesi, kavranması çabası, bana Amerikan kara filmlerinin parlak dönemini düşündürüyor.

Diğer yandan Kavur, bir bekleyişin, bir arayışın, bir 'takip'in, altını çizmesini, küçücük olaylara yüklü bir gerilim katmasını çok iyi biliyor. Hasan'la Ayşe kamyona yaklaşarak Sabahat'ın kaçmış olduğunu algılarken, küçük kızın haydutlarca parça parça edilmiş bebeğini bulma sahnesinin içerdiği gerilim, buna tipik örnek... Kavur'un büyük savlı öyküler yerine bu toplumsal tabanlı gerilim öyküleri anlatmasını kendi adıma çok başarılı buluyorum. Sinemamızda eksik olan bir tür bu; az denenmiş, denendiğinde de başarılı olunamamış. Kadir İnanır olsun, Zühal Olcay olsun çok rahat oyunlar sergiliyorlar. Yavuzer Çetinkaya'yı ilk kez tam bir kompozisyon rolünde çok inandırıcı buldum. Küçük Mine Çayıroğlu, çok iyi kullanılmış. "Amansız Yol", sinemamızda bir Ömer Kavur dünyasının sağlam biçimde oluştuğunu gösteren ilginç bir film... “Atilla Dorsay “12 Eylül Yılları ve Sinemamız” syf.175 “

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder