Senaryo: İhsan
Yüce, Kartal Tibet
Görüntü Yönetmeni: Çetin
Tunca
Yapım: Tibet Film/Kartal
Tibet
Yardımcı Yönetmen: Ahmet
Sezerel, Kamera Asistanı: Necdet Taşçıoğlu, Yönetmen Asistanı: Ayşegül
Gökçe, Özgün Müzik: Cahit Berkay, Müzik Yönetmeni: Oğuz Abadan,
Montaj-Senkron: İsmail Kalkan, Set Ekibi: Muzaffer Gün, Murat Özlük,
A. Çınaroğlu, Işık: İbrahim Sabuncu, Selahattin Fidan, İsmail Hoşgör,
Makyaj: Mine Türkoğlu, Kuaför: Nevzat Ar, Sesleri Alan: Erkan
Aktaş, Laboratuar. Metin Çeşmebaşı, Arif Yıldız, Negatif Montaj: Erol
Şahin, Seslendirme Yönetmeni: Levent Dönmez, Yapım Yönetmeni: Şerif
Ablak, Erol Omorto, (Fono film stüdyosunda hazırlanmıştır).
Oyuncular: Kemal Sunal, Çiğdem Tunç, Aliye Rona,
Reha Yurdakul, Adile Naşit, Erdal Özyağcılar, Turgut Boralı, Nevzat Açıkgöz,
Sırrı Elitaş, Osman Çağlar, Orhan Arda, Ahmet Balıkçı,
Konu: Annesi Şaban'ı kan davasından kaçırarak
kente getirir. Bir gazinonun kulisinde çalışmaktadır. Fakat hasımları takip
edip izini bulmuşlardır Bir gün as solist işten kovulunca, Şaban hasımlarınca
tanınmamak için kadın kılığına girerek, assolistin yerine sahneye çıkar
► 'Şabaniye', daha önce bir
yerlerde söylendiği gibi, Dustin Hoffman'ın kadın rolü oynadığı ünlü
"Tootsie" filminin bir yerli çevrimi değil. Bu filmi daha çok, Billy
Wilder'in "Bazıları Sıcak Sever" filminin uzaktan da olsa bir
uyarlaması saymak olanaklı. Gerçekten de Kemal Sunal, kan davası nedeniyle
peşinde olan bir köylüsünden kaçmak için kadın kılığına girer, Şaban'ken
Şabaniye olur... Bu ona tüm ün ve zenginlik yollarını açacak ve Şabaniye,
çevresindeki bir çok erkeğin 'iltifatlarına nail olurken, sonunda sevdiği kıza
da kavuşacaktır.
'Şabaniye' hemen tümüyle tek
bir trük'e, kadın kılığına girme ve o durumda kal-ma numarasına bağlanıyor.
Film, belki de bu açı-dan Sİdney Pollack'ın "Tootsie’siyle kıyaslanabilir.
Sonuç olarak 'Şabaniye'de, çok değişik bir düzeyde de olsa Tootsie'nin
yaptığını yapıyor, erkekler dünyasındaki bir kadının başına gelenleri
anlatır-ken, kahramanının aslın-da erkek olması, bu erkekler dünyası'na kadının
yerinin, karşılaştığı ve karşılaşabileceği tatsız olayların daha iyi
belirmesine, daha keskin bir eleştirel nitelik kazanmasına yar-dım ediyor.
'Şabaniye' kuşkusuz bunu Tootsie'deki gibi incelikle değil, bizim yerli güldürü
filmlerimizin, daha da özelde Kemal Suna! filmlerinin o kaçınılmaz kaba
çizgili, kür kör parmağım gözüne üslubuyla yapıyor.
'Şabaniye',
her şeyden Önce beklendiği ölçüde rahatlatıcı, güldürücü, boş akıcı bir film
değil. Filmin çok uygun konusuna karşın çok açık espri yokluğu, kişilik incelemesi
eksikliği hemen dikkati çekiyor. Bu filme bakarak Kartal Tibet'in güldürü
yönetmedeki başarısı üstüne karar vermek de kolay değil. Çünkü filmde başarılı
bölümlerle zayii bölümler sürekli birbirini izliyor. Örneğin Şaban'ın Şabaniye
olduğu, yani Sunal'ın İlk kez kadın kılığında ortaya çıktığı gazinodaki soyunma
odası bölümü İnanılmaz kertede başarısız. Burada Kemal Sunal'ın çok uğraşılmış
makyajıyla ilk kez Şabanîye olarak ortaya çıkması, filmin tüm ondan sonraki
gelişimini sürükleyecek ve üstelik güldürmeye çok uygun bir sahne olduğu halde,
alabildiğine durağan kalmış bir bölüm bu...
Buna karşılık filmde çok daha iyi
bölümler var. Örneğin Şabaniye'nin ilk kez şarkı söylediği ve "ölürsem
Kabrime Gelme" şarkısıyla, özellikle bu bölümde olağanüstü bir oyun veren
Erdal Özyağcılar'ı ağlattığı sahne... Şabaniye'nin film çevirmesi ve 'jön'
Kartal Tibet'le birlikte "Bir Sevgi İstiyorum" isimli
'arabesk-melodram'ın aşk sahnelerinin kumsalda çekimi... Bu bölümde Tibet, hem
bu tür bîr sinemayla, hem bu sinemanın avaz avaz haykıran yeteneksiz
oyuncularıyla, hem de bir zamanlar kendisinin de baş oyuncularından bîri olduğu
tüm bir sinema anlayışıyla dalga geçiyor. Ama bu saman alevi gibi parlayan
bölümler, ne yazık ki filmin tümüne egemen olamıyor ve "Şabaniye",
gülmek için hazır bekleyen seyircisine sonuç olarak bu fırsatı pek az
verebiliyor.
Kuşkusuz
başka, bir sorun, Kemal Sunal'ın iyi işlenmemiş kişiliği. Bu oyuncu son filmlerinde
doğal güldürme yeteneği ve çok kaba biçimde çizilmiş ayrıntısız kişiliklerle
baş başa bırakılmış durumda... Senaryo yazarlara ona ne üstünde çalışabilecek,
Özgün yanları da olan bir kişilik, ne de yeteri kadar espri sağlayabiliyorlar.
Her şey, Kemal Sunal'ın fiziğine ve artık iyiden iyiye alışılan birkaç davranışına
bırakılıyor sanki. Popülerliği ölçüsünde yetenekli bir komedyen de olan Suna!,
dileriz ki bu handikapın farkına varsın ve senaryo konusunda daha zor, daha
güç beğenir olsun... “Atilla Dorsay “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”
[1] (*)
1982 yapımı “Tootsie” isimli Sydey Pollack (1934-2008) yapımı bir Amerikan
filminden uyarlama. Don McGuire (1919-1999) ve Larry Gelbart’ın (1928-2009)
senaryosundan aktarılan bu filmin oyuncularından bazıları; Dustin Hoffman
(1937), Jessica Lange (1949), Teri Garr (1947)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder