Senaryo ve Yönetmen: Yusuf
Kurçenli
Görüntü Yönetmeni: Kenan
Davudoğlu Müzik: Cem İdiz
Yapım: Varlık Film /Lokman
Kondakçı
Oyuncular: Mahmut Cevher, Necla Nazır, Yaprak
Özdemiroğlu, Meral Orhonsay, Suna Pekuysal, Savaş Dinçel, Ayşegül Ünsal, Erdinç
Akbaş, Salih Kalyon, Baykal Kent, Ali Sarıoğlu, Ani İpekkaya, Haşmet Zeybek,
Konu: Ömer babasında gördüğü geleneksel,
muhafazakar bir aile biçimini sürdürmektedir. Bir yandan da kaçamak
ilişkilerini sürdürmektedir. Kültür ve ahlak anlayışı değişik bir çevreye
girmek zorunda kalır. Ancak bunu kabullenemeyen ailesi Ömer'i terk ederler.
Kültür
Bakanlığı teşvik ödülü 1986
Ø Yusuf Kurçenli, üçüncü filminde ilk
filmi "Ve Recep ve Zehra ve Ayşe"deki temel temayı yineliyor. Onda,
kırsal kesimde iki kadın arasında kalan evli bir erkeğin öyküsüydü
anlatılan... Burda ise, bu kez büyük kentte, yine iki kadın, iki değişik
çevreyi simgeleyen iki kadın arasında kalan bir erkeğin serüveni anlatılıyor.
Arkadaşlarının "köylü" diye çağırdığı Merdoğlu ailesinden Ömer, taşra
mütegallibeciliğinden gelip liberal ekonominin nimetleri sayesinde köşeyi
dönmüş, ilişkilerini gereğinde bürokrasiyle "şüpheli" buluşmalarla
yürüten, ama namazını niyazını, kırsal geleneklerini de inatla sürdüren bir
ailenin oğlu... Sık sık kırlara açılan, ava çıkan erkekler, başörtülü anne,
"pavyon kadınları" ile ilişkileri hoş gören ataerkil bir anlayış...
Ama Ömer bu kez farklı bir kadınla, tiyatro oyuncusu İpek'le tanışıp ona
sahiden bağlanır gibi olunca, Merdoğlu ailesi bunu onaylamıyor. Onlar kadar,
İpek'in sanatçı çevresi de aynı biçimde garipsiyor durumu... Çünkü Merdoğlu
Ömer, gerçekten de iki, hatta üç farklı kültür, yaşara biçimi, değerler bütünü
arasında kalmış bir kişidir, toplumumuzun şu anki karmaşasından (veya
kargaşasından) bir yansımadır sanki... Kendini boşlukta hissetmesinden ve de
başka şeylerden İpek-'e sımsıkı tutunmak İsteyecek, ama İpek de, bir an için sığınmak
istediği "aydın kesim dünyası da ellerinin arasından kayıp gidiverecektir…
Yusuf Kurçenli, herhalde
oldukça özyaşamsal nitelikler de içeren bir konuyu anlatmak, İçinde yaşadığı
bir 'entel' çevrenin kimi mensuplarının, bu çevreyle asıl kökenleri arasında
duyumsadıkları çelişkiyi vermek istemiş.
Kurçenli, bir tür 'naif
sanatçı. Sinemasında hep bir yerlere sinmiş olan bir 'naiflik' var. Örneğin o
"kolektif coşku" sahnelerinde bu çok belirgin... Kafeteryadaki
"gülme krizi" veya sokaktaki (bir TV reklamını anımsatan) toplu
alkış bölümleri Kurçenli'nin iyimserliğini, bireysel bir coşkunun, keyfin,
iyimserliğin bir topluluğa (topluma) da yaygınlaştırılabileceğini simgeliyor
sanki…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder